BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI

MEKTUPLAR

Uzun zamandır İnternet'te olan sitemiz, çok şükür, ilgi çekmeyi başardı. İlk mektubumuzu aldık.

Peki, ne yapacağız?..
Bâzı mektupları sâdece yayınlamakla yetineceğiz. Soru soranlara cevap vermeye çalışacağız. Yorum gerektirenler için de kendi yorumumuzu cevap olarak altına ekleyeceğiz. Gelen mektupların ("e-posta" falan demiyorum, bunlar postalama metodu farklı düpedüz mektup) noktasına, virgülüne dahi dokunmadan yayınlayacağız. Gizli kalması istenenler hâriç, tabii...

Bunların hepsini bu sitede, bu sayfada yapacağız... Kişiye ÖZEL CEVAP YOK!.. Mektuplar ve CEVAPLAR SÂDECE BURADA, hep burada yer alacak... Çalışmalardan dolayı gecikmeler olabilir. Cevap bekleyenlerin sabır göstermesini rica ediyoruz.

Bir diğer husus ta, bâzı okurlarımız çok uzun yazıyor, içlerini döküyor, yorumlar yapıyor... Onları keseceğiz, ama alınmayın, itinâ ile ayrı bir yerde saklayacağız. Bizim için onlar da değerli... İbret olsun diye bıraktıklarımız da var tabii.

Mektuplar yukardan aşağıya sıralanmıştır. Yeni mektuplar bu sayfada alttadır. Tarayarak inin... Ama kinci sayfamız YENİ MEKTUPLAR'da sıralama aşağıdan yukarıya... Burada bulamadığınızı orada arayın.

İşte ilk gelen mektup .... ve devamı...

1- talat paşa ile ilgili olan yazınızı okudum. elinize sağlık. zaten paşayı da çok severdim bunları okuyunca mutlu oldum.
E. B. / 26.11.2017

----------------------------------------------------------

2- İyi Akşamlar Hocam,

Ben A. , İstanbul / Florya'da ikamet etmekteyim. Umarım bu mailinizi kullanıyorsunuzdur. Size hikayemi anlatmak istiyorum, gerçekten çok umutsuz bir durumdayım. İnşallah size ulaşabilirim.

Ben 27 Haziran 1986'da doğdum. Annem ismimi rüyasında görmüş ve bunun üzerine A. koyulmuş. İlk doğduğum operasyon masasını hatırlıyorum. Bebekken siyah çekiç şeklinde hayali bir arkadaşım vardı. Ancak ağır bir gıdıklama hissi yarattığı için kendisini pek sevmezdim. Küçükken aşırı yaramazmışım, bir sürü trafik ve ev kazası geçirdim. 6 Yaşımda iki kere üst üste major havale geçirdim ve açıkçası herkes vefatımı beklemiş ancak ben kurtulmuşum.

Çocukluğumdan beri bir sürü obsesyon (Tanrıya meydan okuma ve hakaret) ve anksiyete bozuklukluklarım (gelecek ile alakalı) oldu. Ergenlik yaşımın çoğunluğunu doktorlarda geçirdim. Ancak bu davranışlar dışında şiddete eğilimim vb. birşey yaşamadım, genelde intihar ve depresyon ağırlıklı oldu. Obsesif vakalardan dolayı çoğu kez gece uykusuz kaldım çünkü takıntıların çoğunluğu akşam gelişti. Hatırlamıyorum ancak 9 - 10 yaşımda bir gece suratı Tapir'e benzeyen çok şeytani bir varlıkla benliğimde terör estiren bir buluşma vakası yaşadım. O hafta rüyalarımda o dehşet yaratık devasa bir biçimde bir arazide beni kovalamaya başladı ve her zaman o devasa alanda dünyanın en güzel beyaz mermerden yapılmış camisine sığındığımı hatırlıyorum.

Tapir

İşte o günden sonra takıntılı şekilde metafizik alemine ilgi duymaya başladım. O dönemlerde ailem ayrıldı ve ruhen kötüleşmeye ve asileşmeye başladım. Önceleri tevhidim vardı ancak daha sonraları yozlaşmaya başladım. Büyüye ve satanizme merak saldım. Pratiğini uygulamaya başladığım ve negatif tarafa saygı duyduğumdan beri aşırı bir şöhret patlaması oldu. Sürekli ayak sesleri ve alev almalar dışında pek bir sıkıntıyla karşılaşmadım. Daha sonraları ruhen beni rahatsız etmeye başladığı için büyü ve diğer pratiklerden vazgeçtim.

Ancak günün bazı saatlerinde aklıma hiç bilmediğim şeyler gelmeye başladı. Ve ne zaman spontane aklıma bir şeyler düşse otomatik refleks gibi kendi içimden tekrarlamaya başladım. Aklıma düşen şeyler genelde enerjiyle alakalıydı. İlk düşen bilgi maddeyi sürekli parçalamamla alakalıydı. Daha CERN kurulmamıştı ve kuantumla alakalı hiçbir bilgi yokken farkına varmadan enerji boyutuyla alakalı bazı fikirler elde edindim. Bunun gibi sürülerce pratik ve disiplinle alakalı bilgiler edinmeye başladım. En ilginci de acı çekmekle alakalı olan sanırım. Ancak bu olaylar hiçbir şey görmeden gelişti. Hiçbir şey rahatsız etmedi veya hiçbir vaka yaşamadım.

Üniversite'yi bitirene kadar günahkar olarak yaşadım. Çok hızlı bir hayatım vardı. Üniversiteden sonra bir arayış içindeydim. Bir sabah kahvaltı için kalktığımda ruhumda garip bir dinginlik vardı. Daha doğrusu gariplik vardı, televizyondan sufi müzik gelmeye başladı ve bir anda ''Ben ne yaptım!'' dedim kendime. Sanki senelerdir farkında değilmişim gibi işlediğim her şey gözümün önünden geçmeye başladı. O günden sonra 2-3 ay pişman olup tövbe ederek ağladığımı hatırlıyorum. Nasıl ve neden olduğu hakkında en ufak bir fikrim bile yok. İşte bu dönemde sanıyorum kemalata erdiğimi hissediyordum. Kuran'ı anlayarak okumaya başladım ve kendimi çok geliştirdim. Hâlâ okudukça yeni bir şeyler öğreniyorum. Namaza başladım ve bilinçli olarak kılmamazlık yaptığımı hiç hatırlamıyorum. O dönem sanki tüm yaşamla ve tüm evrenle birleşmiş gibi ışık saçıyordum. Anlatılamayan sevgi dolu bir histi. Sonraları işlerim aşırı stres yaratmaya başladıkça bu hissi yitirdim,

Geçen sene evlendim ve her şey daha kötüye gitmeye başladı. Önce yaşadığım ağır stresten kurtulmak için işimi bıraktım, daha sonra da içimde hissettiğim ''Daha önemli bir davaya hizmet etmek'' sezgisi çok güçlenmeye başladı. Geçmiş yaşantımdan kalan travmalar sağlığımı bozdu ve şu an Alzheimer riski ve yüksek diyabetle savaşıyorum. Aklım Delta frekansına geçti ve çok sağlıklı olan dişlerim çürümeye başladı. Göz irisim yukarı kaydı ve beyaz sklera kısmı gözükmeye başladı ve sezgisel olarak tüm bu sıkıntımın aklımla veya geçmişimle alakalı olduğu kanısındayım çünkü 2-3 aylık süreçte gitmediğim hastane ve metabolik yaşam merkezi kalmadı.

Etrafımdaki insanlar çok bilge olduğumu ve bana çeken bir enerjimin olduğunu söyler de, enerjimin bittiğini düşünüyorum. Hissiyat olarak her saniye şimdiki zamandayım ve iyi veya kötü hiçbir olaya tepki veremiyorum. En son geçen hafta 2 kere üst üste inanılmaz güzel turistik bir çöl şehrinde çok dingin bir gölün ortasında devasa bir girdap gördüm ve şehrin ortasına doğru keşfe çıktım. 3-4 Gün önce de yine 2 kere üst üste sandalyede otururken bir timsah bacağımı kaptı ve debelensem de bacağımı timsahtan kurtaramadığım şeklinde bir rüya gördüm. Harekete geçmem için bunlar yeterli rüyalardı sanıyorum.

Size bu kadar uzun yazmamın tek sebebi, bildiğiniz veya düşündüğünüz bir şifa yöntemi var mıdır sayın hocam? Sezgisel olarak akıl (bilinçaltı) veya ruhen ciddi bir problemim olduğunu düşünüyorum. Konuyla alakalı hem öğrenci, hem hasta olarak yardımınızı diliyorum Allah'ın izniyle.

Saygılarımla,
A. A. - 9.2.2018

CEVAP: Sevgili Kardeşim,

Önce samimi ve açık olarak durumunu yazdığın için teşekkür ederim. İsmini sansürledim, ama anlattıkların başkalarına da ibret olsun diye olduğu gibi koydum.

Farklı şehirlerde olduğumuz için (1), ben bir Spiritualist olduğum, yâni sâdece Ruhlar'la ilgilendiğim için (2), ve senin sıkıntılarının kaynağı çocukluğundan beri irtibatta olduğun Cinler -bir veya bir kaç Cin- olduğunu sandığım için (3) doğrudan yardımda bulunamıyorum. Büyü ve Satanizm gibi konularla ilgilenmen rahatsızlığını arttırmış. Timsah falan görmen de hep o etkisinde olduğun Varlık yüzünden! Sonra dine dönmenin fazla bir faydası olmamış.

Fiilen yardımcı olamam ama bâzı tavsiyelerim var:

- Din ile ilgilenmen iyi. Fakat aşırıya kaçma! İçinden geldiği zaman namaz kıl, kendini isteksiz iken zorlama... "Niye?" dersen, Peygamber -O'na Selâm olsun- namaz kılmış olan bir kimseye, "Namaz kılmadın, kalk, namaz kıl," buyurdu. Bunun üzerine o adam kalkıp bir daha namaz kıldı. Peygamber tekrar, "Kalk namaz kıl, namaz kılmadın," buyurdu. O adam yine kalktı ve namaz kıldı. Peygamber bu defa da, "Namaz kılmadın," dedi ve ekledi, "Kâlb huzuru olmadan, namaz kılmak doğru değildir!" (Maarif'ten, Hz. Mevlâna'nın oğlu Sultan Veled'in eseri)
- Yatarken abdest al, ve yatmadan önce İhlas, Nas ve Felâk sûrelerini oku.
- Kemâlata falan erdiğin yok. O Varlıklar senin ermiş ve bilge olduğun inancını körüklüyorlar. Sâdece normal, sıradan bir insan olduğuna inan.
- İşini bırakmışsın ama iyi olmamış. Hemen bir iş bul veya kendine bir iş, bir meşgale edin. Âile fertlerinle, bilhassa eşinle yakından ilgilen. Onları kıracak davranışlarda bulunma.
- Sıkıntı hissettiğin zaman önce Besmele çek. "Euzü billâhi mineş-şeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm - Kovulmuş, taşlanmış Şeytan'dan ALLAH'a sığınırım, Rahman ve Rahim (merhametli, Koruyucu) olan ALLAH'ın adıyla (hareket ediyorum)" , de!.. Sıkıntın devam ederse abdest al. Hatta sabahları işe giderken abdest al. Gerekirse işyerinde abdestini tâzelersin. Başkalarına farkettirme. Ayaklarını yıkamaya lüzum yok. Temiz çorap üzerine mesh yapabilirsin. Kollarını dahi sıvamadan mesh edebilirsin.
- Kendi hayâtın ve işin dışında hiçbir konuyla ilgilenme. Aklına gelen bilmediğin şeyler hep Şeytan'ın, Cinler'in vesvesesidir. ("(Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez." Nisâ Suresi, 120. Âyet) Bâzı insanlar da senin enerjin olduğunu, bilge olduğunu söyleyerek bu vesveseyi körükleyebilir. (Cinlerden ve insanlardan; insanların kâlplerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.” Nâs Sûresi, 1-5 Âyetler) Hiçbirine inanma! Sen sıradan sâde, çalışkan, dürüst bir insansın, o kadar.
Tabii öyleysen...
- Öyle Delta frekansına falan geçtiğin yok!.. Normal düşünüyorsun, buna inan! Sende diğer insanlardan farklı bir durum yok!
- Bence tek derdin yüksek diyabet... Doktorların verdiği ilâçlar nedir, bilmiyorum ama, faydasını görmüyorsan, ünsilin hâriç, diğerlerini alma!
- Hiçbir meseleyi büyütme! Gereksiz endişe, evhama kapılma. Hep şöyle düşüneceksin: "Şu anda bir sorunum var mı?.. Yoksa, gerisi mühim değil!"
- İstersen bizim CİN ÇARPMASI, BÜYÜ, NAZAR VE TEHLİKELİ HAYVANDAN KORUNMAK İÇİN RUKYE sayfamızı oku.
- Son olarak söyleyeceğim, Ankara'daki Prof. Dr. Mehmet Kemal IRMAK ile irtibata geçmendir. Hernekadar çok doktora gitmiş ve bir netice alamamışsan da, Mehmet Kemal IRMAK bu konuda hem bilgili, hem de tecrübelidir. Sana yardımcı olabilir.

ALLAH yardımcın olsun, şifâ versin!.. İstediğin zaman tekrar yazabilirsin.

----------------------------------------------------

3- https://www.angelfire.com/ri2/ruhiselman/rs78.html adlı sayfadaki eleştiriniz için teşekkür ederim... Selam ile.
Akhenaton / 16.6.2018

--------------------------------------------------------

4- Merhaba,

Ruhculuk konusuna oldukça meraklıyım, uzun bir süredir araştırmalar yapıyorum. Bir yerden başlamak istiyorum. Bundan dolayı size bir konuda fikir danışmak istedim. Nereden başlayayım diye araştırırken MTIAD, Yüksek Şuur Bilimleri Derneği vb. yerlere rastladım. Ancak gördüğüm kadarıyla, bu yerler sizin tenkit ettiğiniz anlayışlar doğrultusunda hareket ediyor. Bunlar haricinde pek dişe dokunur faaliyeti olan kurum da yok gibi.

Nasıl başlayacağına, bu işi hakkıyla yapan insanlara nasıl ulaşabileceğine dair yönlendirmeniz olur mu acaba?

Saygılarımla
E. P. / 8.8.2018

CEVAP: Sevgili Kardeşim,

Tahsilin, eğitimin nedir, bilmiyorum, ama bir örnek vermek isterim: Üniversitede öğrenci olsan; Mühendis, Mimar, Avukat, İşletmeci çıkmak için her yıl en azından 150 sayfalık 5 kitap okuyup çalışman gerekir. Dört yılda bu 750 X 4 = 3.000 sayfa eder...

İşte her meslekte olduğu gibi Spiritualizm'de de "biliyorum" demek için 3.000 sayfa okuman gerekir.

Sen bu bahsetiğin topluluklardan memnun kalmadığına göre, oralardan eğitim almak yerine, açık eğitim göreceksin. Yâni Spiritualizm üzerine bulduğun kitapları okuyarak kendini eğiteceksin. Elbette en başta rahmetli Bedri Ruhselman'ın Ruhlar Arasında adlı eserini,sonra "Ruh ve Kâinat" adlı eserini okuyacaksın. Diğer ilgili yazıları okuyacaksın. Ama öyle Uzaylılar'a, Atlantisliler'e falan kapılmıyacaksın. Okuduklarını, dinlediklerini ayıklıyacaksın. Arada bir bahsettiğin derneklere gidip "Ne yapıyorlar?" diye bakabilirsin. Ama onların İnsan ve Ruh dışındaki takıntılarına uymayacaksın. Kendin hiçbir deneye katılmıyacak, sâdece seyredeceksin. Çünkü sen tecrübesizsin, deneyi yapanların bilgisi, görgüsü, tecrübesi nedir, bilmiyorsun... Bana da tekrar yazabilirsin.

Spiritualist olmak kolay değil!.. Hele benim gibi tâlihli olup, bu işi gerçekten bilen bir topluluğa denk gelmemişsen!

---------------------------------------

5- Merhaba,

Mesajıma verdiğiniz yanıtı sitenizde okudum. İlginiz için çok teşekkür ederim. Yönlendirmelerinizi dikkate alıp, doğru adımlar atmaya elimden geldiğince çalışacağım.

Selamlar
E. P. / 11.8.2018

---------------------------

6- Merhaba Ruhi Selman bey, İsmim O. K. İnternette yayınladığınız Ahiretten Simalar isimli ruhsal celselere rastladım. İletişim adresinizden size ulaşayım dedim. Bu ülkede yapılan ruhi celselerin daha geniş hallerine nasıl erişebilirim. Sizin paylaşma imkanınız var mı? Teşekkürler
O. K. / 8.2.2019

CEVAP: Sevgili Kardeşim,

Ben de sayfalarımda onu anlatmaya çalışıyorum. Şu anda İnternet'te de, kitap yayınlarında da benden başka Rûhî Celseler yayınlayan yok, eski Bedri Bey'e âit "Ruhlar Arasında" gibi Celseler hâriç!.. Bir de S. Mehmet Temizel'in Spiritualizm'in târihçesini anlatan "Türkiye'de Ruhçuluk" kitabından yararlanabilirsin. Çoğunluk Spiritualist geçinip Uzaylılar'la, Agartalılar'la görüşmeler (!) yayınlayıp duruyor.

-------------------------------

7- Merhabalar, huzurlu bir gün, güzel zamanlar dilerim.

Angelfire.com/ri2/ruhiselman adresindeki yazılarınızı tevafuken okuma fırsatım oldu. Sizlere bir merhaba demek istedim. Mukabele ederseniz memnûn olurum.

Sevgilerimle.
M. / 20.2.2019

CEVAP: Merhaba kardeşim. Okuduklarınız hakkındaki düşünceleriniz, değerlendirmelerinizi yazarsanız ben de memnun olurum.

---------------------------------------------------

8 - merhaba,

bu mesajı görüyorsanız yanıtlayabilir misiniz? iletişime geçelim.

Uzun Maltepe. / 11.7.2019

CEVAP: İletişimdesiniz zâten, Uzun Maltepe sigarası içen kardeşim.. Ne istiyorsanız, yazabilirsiniz. Bu sayfada cevap veririm.

----------------------------------------

9 - Merhaba. İsmim G. G.. 30 yaşındayım, Klinik Psikologum ve ... 'da yaşıyorum. Nedenini bilmiyorum ama kendimi idrak etmeye başladığımdan beri bu hayatın bir sırrı var ve ben bu sırrı anlamak istiyorum düşüncesindeyim. Genel hatları ile belki önemli belki önemsiz birçok şey yaşadım ise de hiçbir zaman bu durumlari ve bu durumların sonuçları ile hakkını verecek düzeyde alakadar olamadım. Ekseriyetle son senelerde spiritüalizm ile ilgili hep okudum ve her okuduğum cümlede hiçbir şey bilmediğimi biraz daha iyi anladım. Genelde bu cümle mütevazı görünmek için kurulur ama ben, benim içimdeki heyecanı, merakı ve samimiyeti anlayacağınızı çok iyi biliyorum. İşte yine adeta içine çekilir gibi kendimi bu tarz bilgilerle ilgili yazıları okurken bulduğum bir gün ki bu yakın bir gün sizin sitenize denk geldim. O andan beri de sabah akşam yazılarınızı okuyorum. Aslında bu mesaji size o sitedeki her şeyi okuduktan ve algılayabildikten sonra yazmayı tasalarmış idiysem de dayanamadım ve yazıyorum. Yani yine eksik bilgi ile ve yine ne kadar bilgisiz olduğumun idraki ile. Çocukluğumdan beri içimde var olan bu arzu, bu karşı konulmaz merak ve gerçeği anlayabilmek isteği ile ifadesini bilemediğim şeyler düşünüp duruyorum. Ben anlatamasam da beni anlayabildiğinizi biliyorum.

Yazılarınızdan anladığım kadarıyla siz bu heyecana bir ömür vermişsiniz. Sizden bir yol haritası istirham ediyorum. Daha iyi anlamak ve gerçeği idrak ile yaşamak istiyorum. Sizce ne yapmalı ve nereden başlamalıyım? Cevabınızı heyecan ile bekliyorum. Saygılarımla.
G. G. / 22.7.2019

CEVAP: Psikolog olduğunuza göre, Ruhiyatçı'sınız. Aynı zamanda Spiritualizm ile ilgileniyorsunuz. Demek ki, Ruh'a, Ruh'un varlığına inanıyorsunuz. Benim tavsiyem, rahmetli Bedri Ruhselman'ın "Ruh ve Kâinat" adlı eseri (Tabii eserin aslını bulabilirseniz, daha iyi... Dili biraz ağırdır ama, kelime hazneniz gelişir..) ile "Ruhlar Arasında" kitabını (İnternet'te var) ve "Ruh ve Madde" dergisinin ilk ciltlerini okumanızdır. . İnternet'teki Spiritualizm üzerine yazılar sizi pek tatmin etmeyecektir. Benimkiler hâriç, okumaya devam ettiğinize göre...

Bu hayâtın sırrı ve gâyesi üzerine ilerde yazışabiliriz, sizdeki bilgi artışına bağlı olarak... Bu arada okuduğunuz sayfalar hakkında düşüncelerinizi bana yazabilirsiniz.

-------------------------------------

10 - Değerli üstadım, sizlerin e-mailini merak ve heyecan ile beklerken, son zamanlarda sabah akşam okuduğum internet sitenize de birden giremez oldum. Bu durumdan ötürü büyük üzüntü duydum. Umarım yazılarınızı başka bir mecrada okuma şerefine nail olabilirim. Umarım sizinle iletişime geçmek ve istişare etmek imkanı kısmet olur. Hoşçakalınız, saygılarımla.
G. G. / 23.7.2019

CEVAP: Aksaklık benden değil; Angelfire sitesinden... Ben de giremedim. Sonra düzeldi, tekrar bozuldu. Şimdi açık, ama çok yavaş.... Gene gitti!..

------------------------------------------------------------

11 - Üstadım öncelikle kitap önerileriniz için çok teşekkür ederim. Cevabınızı aldığım andan itibaren okumaya devam ediyorum. Size birkaç soru sormak istiyorum. Üstadım sizin bu sitedeki kıymetli yazılarınızda ve Bedri Ruhselman beyefendinin kitaplarında, ruhsal celselerde reenkarnasyon açık açık vurgulanmakta, mantığı da aklımızın aldığı kadarıyla anlatılmakta. Öte yandan bugünün kimi mutasavvıfları da bunun aksine böyle bir şeyin asla olamayacağını söylemekteler. Mesela yine merak edip okuduğum Cerrahi tarikatının şeyhi Tosun Bekir Bayraktaroğlu gibi isimler reenkarnasyonu reddetmekteler. Ben reenkarnasyonun varlığına, bazı durumlarda gerekliliğine inaniyorum. Fakat mantığını tam olarak idrak edebilmiş değilim. Sizin gibi sayısız ruh celselerine katılmış bir üstadın yorumunu çok önemsiyorum ve reenkarnasyon için söyleyeceklerinizi merakla bekliyorum. İkinci merakım ise şu an ruh celseleri yapanlar var mı? Var ise siz bu işin bugün hakkıyla yapıldığını düşünüyor musunuz ve biz öğrenmeye meraklı kişilere öneriyor musunuz? Ve son sorum Metapsişik Tetkikler ve İlmî Araştırmalar Derneği'nin bugünkü halini nasıl görüyorsunuz? Sizlere çok şeyler sormak istiyorum sorular uzun oluyor lütfen bağışlayınız. Saygılarımla değerli üstadım.
G. G. / 29.8.2019

CEVAP: İltifatınıza teşekkürler, ama ben üstad filân değilim. Sıradan bir Spiritualist'im.

"Okumaya devam ediyorum" dediğiniz, benim yazılarım mı, yoksa tavsiye ettiğim kitaplar mı?

Şu an sağda solda Fincan çeviren öğrenciler ve sosyetik bayanlar olabilir ama, bildiğim kadarıyla ciddi, bilimsel Rûhî Çalışma yapan kimse yok. Spiritualist geçinenler Site'de yazdığım gibi, uyduruk yabancı Medyum bozuntularının tercüme zırvalarını okuyup yaymakla meşgûller.

Reinkarnasyon'a gelince, konuyu rahmetli Bedri Ruhselman'dan daha iyi anlatan Spiritualist yoktur. Onun kitabından okumaya çalışın. Reinkarnasyon, defalarca Kur'an-ı Kerim âyetlerinde yer almasına rağmen, Mevlâna gibi pek çok gerçek mutasavvıf ve şâir tarafından dile getirilmiş olmasına rağmen; zamanımızdaki uyduruk tarikatlar, şeyh-şıh bozuntuları tarafından reddedilse ne olur, kabûl edilse ne kazanılır?..

Bu ifâdemden "şimdilerde hiç mutasavvıf, hiç gerçek din adamı yok " diyorum sanılmasın!.. Elbette var, ama onlar ortalıkta dolanıp etraflarına insanları toplayıp poh-pohlanmak istemezler. Din adamları "yeniden bedenlenme" ile "Kıyâmet'ten sonraki dirilme"yi bağdaştıramadıkları için Reinkarnasyon'u reddediyorlar. Mamafih Yaşar Nuri Öztürk ve Süleyman Ateş gibi kabul edenler de var.

Ha, bizim Reinkarnasyon sayfamızı bir kere daha okumanızda yarar var. Sorunun cevâbı orada.

------------------------------------------------------------

12 - Kıymetli üstadım, bu “üstad" tabirimi gerçek bir spiritualist olarak siz alçakgönüllülükle karşıladınız ancak size böyle hitap etmemdeki asıl sebep şu ki: Ben de sizin yazılarınızda defalarca uyardığınız gibi uzaylılarla görüşen, reptilianlara emir veren, (HAŞA) peygamber veya mehdi olduğunu ifade ya da ima eden birçok beşerin kitabını veya internet yazısını vesaire okudum. Ve sizlerin bu doyurucu yazılarınızı okumadan evvel de aynen sizin gibi düşünüyor; bu güzel, süslü, ağdalı ama içinde en ufak bir bilgi olmayan, pratik hiçbir karşılığı olmayan yazılardan sıkılıp bunların insanların yararına olmadığına kanaat getiriyordum. İlk mesajımda size psikolog olduğumu ifade etmiştim. Youtube’ta şamanizmin ne kadar mükemmel bir şey olduğunu anlatmakla görevli bir arkadaşla ona ulaşıp tartışmıştım bile. Herhangi bir yaş filtresi olmayan Youtube’ta her gün şu şu şu meditasyonları yapın ki başka boyuttan gelen varlıklar size musallat olmasın, bedeninizi enerji alanınızla korumayı imaje edin ki varlıklar sevdiklerinizin suretine bürünüp size zarar vermesin gibi şeyler anlatıyordu.

Çocukların bunları izleyip nasıl bir ruh haline gireceklerini düşünmeden yaptığı bu yayınlar için kendisini eleştirdiğim bu şaman arkadaşın bana cevabı “Biz bu konuda kimseyi uyarmasak da başka boyuttan varlıklar zaten yanımızdalar. Biz en azından önlem alınmasını sağlıyoruz.” olmuştu. Psikolojik olarak insanlara ne kadar zarar verdiğini ve bu yaptığı garip şeyleri yapacaksa da buna yaş sınırı koymasını veya en iyisi hiç paylaşmamasını önermiştim. Youtube'un verdiği para benim telkinimden daha hoş gelmiş olacak ki yüzbinlerce izlenen bir ton video daha çekti o arkadaş.

Sizlerin ve Bedri Ruhselman üstadımızın yazılarından eğer yanlış anlamadıysam reeankarnasyon olabilir fakat olmak zorunda değildir gibi bir mana çıkıyor diyebilir miyiz? Okuduğum ruh celselerinde bazi ruhların böyle bir beklentisi olduğuna kanaat getiriyorum. Reeankarne olmayı isteyen veya bekleyen ruhlar. Bir istek veya beklenti olduğuna göre her ruhun reeankarne olmayabileceği gibi bir anlam da çıkabilir mi? Yani üstadım bu durum nasıl oluyor değil de neden ve hangi durumlarda oluyor? Kişinin günahlarını anlayıp, algılayıp günahlarının kahrını çekip belli bir müddet sonra bu olgunlukla dünyaya tekrar bedenlenmesi gibi mi oluyor ve öyle ise bu bedenlenmenin ardındaki neden, maksat ne olabilir? Yazının uzunluğu için bir kez daha affınıza sığınıyor, cevabınızı heyecanla bekliyor ve saygılarımı sunuyorum.
G. G. / 31.8.2019

CEVAP: Tartıştığınız kişiye yaptığınız ikazınızda çok haklısınız. Değil çocukların; yetişkin insanların, bilhassa hassas bünyeli olanların kendi başlarına böyle meditasyon falan yapmaları doğru değildir. Hiçbir Rûhî Çalışma denetimsiz olmaz. Bunun için mutlaka o konuyu bilen bir Operatör'ün, İdâreci'nin, veya gerçek tarikatlarda Mürşid'in gözetimi olmadan, öyle İnternet'ten falan yapılmaz!.. Tehlikelidir.

Reinkarnasyon sayfasında belirttiğim gibi, gâye ve hedef TEKÂMÜL'dür. Pek çok mânâsı olan TEKÂMÜL, kısaca "olgunlaşma, tecrübe kazanma, nefsine ve maddeye hâkim olma" demektir.

ALLAH'ın işi bilinmez, hikmetinden sual olunmaz. İlâhî Kanunlar nasıl işler, biz bilmeyiz. Bu yüzden Reinkarne olmayan Ruhlar olabilir, "olmaz" demek haddimiz değil. Belki Peygamberler öyledir. Ama genel kural herkesin tekrar tekrar, hem de bazen erkek, bazen kadın olarak dünyâya gelmesidir. Ali Ekber Çiçek'in meşhur ettiği Haydar Haydar türküsünde olduğu gibi "Âdem sıfatında çok geldim gittim". Hem de 14.000 yıl!.. Pervâne olmuş, gül olmuş, bülbül olmuş, insan olmuş....

--------------------------------------

13 - Mevlâna derneği denen yere bende gitmiştim 3 hafta sonra ayrıldım yazınıza denk geldim araştırma yaptım aklıma geldi bunlar nedir ne değildir diye çok teşekkür ederim yazdıklarinizdan ötürü sağolun bilgilendiriyorsunuz insanları... benim merak ettigim şey ise bu güneş öğretmenleri dedikleri parayı nereden buluyor toplantı sonrası cafeye davet ederdi grup olarak gidip yiyip içip çıkıp ama hesabı 3 hafta o ödedi ve bir iş yapmıyormuş bunun dışında? Iyi geceler
E.A. / 20.9.2019

CEVAP: Nereden bulacak?.. Üye yaptıkları saf ve câhil kişilerin âidatından... Ha, bir de Türk Milleti'nin imânını, irfanını ifsat ettikleri için Hıristiyan Batı ülkelerinden, İsrail'den.

-------------------------------------------

14 - Sayın Selman, internet sitenizi inceledim. Çok önemli bir iş yapmışsınız. Sizinle tanışmak isterim.
F.G. / 29.12.2019

CEVAP: İlginize teşekkür ederim ama, zâten İnternet'te tanışmış bulunuyoruz. İstediğinizi yazabilirsiniz, cevap veririm.

-----------------------------------

15 - Ruhi Bey selamlar, https://www.angelfire.com/ri2/ruhiselman/rs92.html sitenizde ki yazıyı okudum, çok güzeldi. Elinize sağlık. Sizden bir ricam var ücreti ile de olabilir, bir sayfamın linkini koyabilir misiniz bu sayfaya. Teşekkürler.
A.K. / 13.3.2020

CEVAP: Maalesef reklâm almıyor, reklâm da vermiyoruz. Üstelik bu işi parayla da yapmıyoruz.

--------------------------------------

16 - A.K.Ü'nın 1.5.2020 tarihli mektubuna CEVAP: Bu veciz tebliğ ile ilgilenmeniz beni memnun etti. Tekâmülle bağlantısını tesbit etmişsiniz, epröv de doğru; ama bıçak ne, taş ne, yağ ne? Bunların insanla ve birbiriyle bağlantısı ne?.... Biraz daha kafa yorun.

----------------------------------------

17 - Değerli üstadım, üzerinden neredeyse 1 sene geçti, yazdıklarınızı bir kez daha ve bir kez daha okuyalı ve Bedri Ruhselman üstadın kitaplarına dair tavsiyelerinize uyalı. Yani cismani düzeyde karşılıklı olmasa da sizinle hasbihal edeli neredeyse 1 sene geçti. Her şeyden evvel bu süre zarfında inşallah iyisinizdir ki yeni içerikler üretmemenizin, sitenizde yeni paylaşımlar yapmamanızın bizleri üzdüğünü, sağlığınızdan endişe ile korkuttuğunu belirtmek isterim. İyi olmanızı, sevdikleriniz ile mutlu olmanızı gönülden diliyorum. Üstadım, kim size ulaşsa ve neyi merak etse onu aslolan gerçeğe, yani kendi özüne, kendi kendine döndürdüğünüzü, spiritüalizmin esasında bu şekilde yol alınacak bir okyanus olduğunu biliyorum. Lakin mümkün değil midir sizinle ilgili daha fazla bilgi edinmek? Belki sizinle görüşmek? Sizi cismen tanımasam da, sizi özledim. Beni ve bitmek tükenmek bilmeyen öğrenme merakımı anladığınızı biliyorum. Üstadım neredesiniz?..
G.G. / 2.5.2020

CEVAP: Güzel sözleriniz için teşekkür ederim. Aslında son mektubunuzdan bu yana geçen 8 ay içinde bazı yazılar eklendi siteye, ama hangileri bilmem. Daha çok sapkın arayışları önlemeye yönelik eleştiri yazıları oldu. Bir-iki tasavvuf celsesi, bir de Obsesyon vak'ası ekledim o arada herhalde. Sanırım okumuşsunuzdur.

Bekleyişe geçmem, arzu ettiğim kadar Spiritualizm meraklısına hitap edemediğim kanısından dolayıdır. Yoksa, çok şükür, sağlığım yerinde, faaliyetlerim sürüyor.

Benim hakkımda öğrenilecek fazla birşey yok. Sosyal Medya'da değilim, o görüntülü telefonları filan da kulanmam. Bu bakımdan görüşmemiz biraz zor. Ama ne isterseniz yazabilir, neyi merak ederseniz sorabilirsiniz. Bilgimin yettiği kadar mutlaka cevap veririm. Sizi eli boş göndermem.

Özlem çok güzel bir ifade.... Tekrar candan teşekkürler.

----------------------------------------

18 - Değerli üstadım iyi olmanıza çok sevindim. Cevabınız beni çok mutlu etti gönülden teşekkür ederim.

Üstadım, sizi yoracağım ama bir ton sorum daha var. İlk sorum bu. Anlattığım bu yaşadıklarıma dair, sizin tecrübeli bir spiritüalist olarak yorumunuz nedir? Ben bu durumlardan ne anlamalıyım ya da bir şey anlamlı mıyım? Yorumunuzu merakla bekliyorum. Gönülden saygılar, sevgiler.
G.G. / 9.5.2020

CEVAP: Tabii ki birşeyler anlamanız ve sorgulamanız gerekiyor. Ki, bunu da siz yapıyorsunuz. Bana gelince, benim yorulmak gibi bir derdim yok, sormaya devam edebilirsiniz. Anlattığınız kısımları kestim, ancak cevap vereceğim.

İnsanlar çocukluklarında, bulüğ çağına erene kadar Öbür Âlem'le, yâni geldikleri âlemle irtibatlarını sürdürürler. Bu bende de, kız kardeşimde de olmuştu. Kız kardeşim hâlâ gördüklerini, ben de hissettiklerimi hatırlarım.

Medyum tabiatlı, hassas insanlarda bu durum ileri yaşlarda da devam eder. Zaman zaman başkalarının görmediklerini görür, duymadıklarını duyar, hissetmediklerini hissederler. Sözüm meclisten dışarı, psikologlar ve psikiyatristler böyle insanları "halüsünasyon" görmekle veya psikosomatik rahatsız olmakla itham ederler, haksız olarak.... Burada önemli olan kendini kaptırmamaktır, iradeli olmaktır. Çünkü Medyumlar'ın bu hassasiyetinden yararlanmak isteyen Kötü niyetli Varlıklar hep vardır. "Julio" vak'asında olduğu gibi insanların zayıf oldukları ânı beklerler. Bedri Ruhselman, Ferhan Erkey gibi ben de o yüzden Medyumlar'ın kendi başlarına çalışma yapmaları hiç istemem.

Sizin durumunuz bu.... Hassas olduğunuz için çocukluğunuzdan beri bir takım Ruhî Olaylar yaşamışsınız. Onlar üzerine tahminî değerlendirmelerimi yazıyorum.

Duyduğunuz patlama sesi, ki ben de zaman zaman duyarım, bir ikaz veya bir kendini tanıtma, varlığını hissettirme idi. Sizden başkası duyamaz.... Yeşil ışık hüzmesi ve yeşil türbe, sizde korku hissi yaratmadığına göre, muhtemelen Muhterem bir Zat'ın sizi himâye ettiğine işaretti. O gördüğünüz yerde türbe olmasa bile o zat orada gömülü olabilir. Belki bilirsiniz, İstanbul'da Peygamberimiz'in Bayraktarı Eyup Sultan'ın Bizans surları dışında gizli kabri, bir rüya sonucu bulunmuştu. Eskişehir'in Seyitgazi ilçesinde gene gizli gömülü Seyit Battal Gazi'nin kabri, bir çoban tarafından "koyunların o bölgeye basmaması" sonucu uyanmasıyla tesbit edilmiş, her ikisine de birer câmi yapılmıştır.... Ama bu "hâmi" meselesi üzerinde fazla durmayın. O sizi gerektiği gibi himaye etmiştir, ediyordur.

Duyduğunuz ezan sesine benzer melodi de "patlama" gibidir. Korkmamanız iyiye işâret. Ama yine de benzer durumlar olursa, üzerinde fazla durmayın.

Peygamberimiz'in ''Her kim beni rüyasında görürse, gerçektir, çünküŞşeytan bana benzer bir sûrete giremez' meâlinde bir hadisi vardır. Buna göre rüyanızda duyduğunuz sesi de öyle değerlendirebiliriz.... "Hayırdır inşaallah" diyelim.

Aslında dindar biri olmak demek, ALLAH'ın istediği gibi "iyi bir insan olmak" d emektir. Yâni, dedikodu yapmayacaksın, başkasının hakkını yemeyeceksin, insanlara, hayvanlara zûlmetmeyeceksin, Fakirlere düşkünlere yardım edeceksin, temiz olacaksın, yalan söylemeyeceksin, boş durmayacaksın gibi Kur'an-ı kerim'deki emirler.... Namaz kılıp, oruç tutup da bunları önemsemiyorsan, görünüşte "dindar" ama, aslında "dinsizsin" demektir. Bence siz öyle biri değilsiniz.

Ama seçilmiş değil, benim gibi sıradan bir insansınız. Bunun da farkındasınız. Peygamber bile "Ben de sizin gibi yer, içerim, farkım yok" derken, üstünlük taslamak zâten bize yakışmaz. Bilmem, tatmin edici bir cevap oldu mu?...

---------------------------------------------

19 - Kıymetli üstadım. Öncelikle cevabınız için gönülden teşekkür ederim. Sözleriniz benim için çok anlamlı. Cevaplarınız, benim ve benim gibiler için çok kıymetli.

Önceki mektubumda başıma gelen bazı durumları değerli yorumlarınıza sunmuş ve birçok şeyler daha sormak istediğimi ifade etmiştim. Size şahsi sorularımı sormaya devam etmeden, Bir Tebliğ başlıklı makalenizde, biz okuyanlarınıza yorumlarımızı sormuştunuz. Şimdi bu tebliğe dair naçizane yorumlarımı yapmak ve kıymetli yorumunuza sunmak istemekteyim. Bilgiden aciz yorumumdan evvel bu mektubuma

cevabınıza da şimdiden candan teşekkür eder; sevgiler, saygılar dilerim.

"Bıçak taş ile bilenir."
- "Daha keskin istenirse, yağlanır."
"Vâkıa, yağdaki kapkara rengin çelikteki parlaklığa
benzer yanı yoktur, ama onsuz da parlamaz!"
"İnsan da öyle değil midir?"
(4.6.1976)

Benim yorumuma göre, buradaki Bıçak tabiri Ruh'u sembolize etmektedir. Taş ise dünyada yaşadığımız, Ruh'un maddeye bağlanarak yaşadığı hayatı temsil etmektedir. Kısaca toparlayacak olursak benim bu tebliğden anladığım, insan 1000 güzel şey yaşar da 1 tecrübe edinebilir ve 1 kötü şey yaşar da 1000 tecrübe edinebilir.
G.G. /11.5.2020

CEVAP: Güzel açıklama.... Ama size ve yukarda aynı soruya cevap vermiş olan dostumuza da belirtmek isterim, tebliğe aynı Varlık'tan iki cümle daha ekledik.

"Yağ, en sonuda silinmeli."
"Yağ olmazsa, taş bıçağı çizer."
(18.6.1976)

Bir cümle daha var ama, onu da bütün açıklamaları birleştirince verecek ve Celse İncelemesi Sohbetimiz'i tamamlıyacağız. Zâten tebliğin tümü o kadar ama, üzerinde saatlerce konuşabiliriz.

Toparlarsak, diğer dostumuz Tebliğ'in Tekâmül ve Epröv'le bağlantısını tesbit etmişti. Siz de Ruh, Hayat, Taş, Tekâmül ve Tecrübe üzerinde durmuşsunuz, "bilenmek" kelimesini yerinde kullanmışsınız. Bıçağa "Ruh" demişsiniz, kabul..... Şimdi geriye kaldı Yağ ne?.... Kara yağ ne?.... Niye silinmesi gerek?.... Yağ niye şart?.... Bıçak çizilmesin diye de, o ne?.... Haydi Dostlar, başlayın düşünmeye.... .

NOT: Beni heyecanlandırdınız, şevklendirdiniz.... Sayfaya iki yeni Tebliğ daha ekliyorum. Ama onlar bunun kadar çetrefilli bilmece değil.

----------------------------

20 - Tebliğ Sohbetleri

Değerli üstadım, yeni tebliğler beni heyecanlandırdı ve zihnimi alt üst etti. Çok mutlu oldum. Aşağıda alıntısını yapacağım tebliği okur okumaz zihnime düşen düşünceleri olduğu gibi yazdım.

"Toprağa tohum atarsın."
"Sonra yapılacak uygun şartları hazırlarsın."
Daha fazlası yapılamaz."
Tohum, aslında kendi büyümek zorundadır."

(5.11.1976)

Kıymetli yorumunuza sunuyorum. Elbette burada her zaman bakmak ile görmek arasındaki farkı idrak edebilmeli insan. Çok sevdiğim bir söz vardır. “İnanmak için görmek değil, görmek için inanmak gerekir.” Tebliğde işaret edildiği gibi bize büyümek için tüm olasılıklar, şartlar verildi. Sahne sırası insanın. Bakalım büyüyebilecek, tekamül edebilecek doğru seçimleri yapabilecek miyiz... Değerli üstadım önceki mektubumdaki tebliğin üzerine eklenen iki mısrayı uzun uzun düşünmem gerekir. Bu tebliğler zihnimde adeta düşünce fırtınaları yaratıyor. Sizin bizlerden talebiniz de zaten bu. Düşünmek... Inşallah o tebliğlere de naçizane bir yorum getirebileceğim zaman sizin değerli yorumunuza sunacağım. Bizlere bu imkanı tanıdığınız için gonülden teşekkür ederim. Saygılar, sevgiler.
G.G. / 13.5.2020

CEVAP: Güzel.... Bilhassa hayatın seçimlerden ve sonuçlarından ibaret olduğu teşhisiniz güzel. Her nekadar her zaman karşımıza 1.000 seçenek çıkmasa da..... Ancak Tebliğ'de daha değerlendirmeniz gereken hususlar var.

Yalnız bir nasihatta bulunmak isterim, özellikle Psikolog olmanız hasebiyle.... Çünkü sürekli yardımcı olmanız gereken insanlarla muhatapsınız. Konuşmalarınız ve yazılarınız onların anlayabilecekleri şekilde insicamlı, yâni "düzenli bir sıralama" bir "mantık silsilesi" içinde olması gerek.... "Böyle değil" demek istemiyorum, "daha iyi olabilir" diyorum. Bunun için de "paragraf sistemi"ni kullanmanız şart. Yâni, her paragrafta bir fikir.... Misâller, örneklemeler ayrı bir paragraf.... Geçişler bağlantılı....

Biliyorsunuz, Türk Müsikîsi'nde bir makamdan ötekine geçerken bir "taksim" yapılır, dinleyici yeni makama hazırlanır. Siz de fikirlerinizi sıralarken, birbirinden ayrı, ama bağlantılı bir şekilde götürmelisiniz.

Ben yazılarımda elimden geldiği kadar buna dikkat ederim, okurların anlamasını kolaylaştırmak için. Yine de yeterince yapamıyor olabilirim.

Maalesef İnternet ve Sosyal Medya hepimizin dilini, edebiyatını bozdu. Hemen hiç noktalama işâreti kullanmaz olduk. Ben biraz düzelebilir miyim diye uzatma-inceltme, kesme işaretleri, virgül, vs. ile okumayı ve telâffuzumu düzeltmeye çalışıyorum.

Ha, bir de bir fikri belirttikten, anlaşılması için bir örnek verdikten sonra uzatmamak iyi olur. Dinleyiciye, okurlara sıkıcı gelebilir. Maalesef politikacılar ve sunucular bu hatâyı çok yaparlar. Dinleyicileri geri zekâlı zannettikleri için aynı hususu tekrarlarda tekrarlarlar. Halbuki, sözüm meclisten dışarı, o topluluktaki en geri zekâlı kişi kendileridir.

Evet, beyin fırtınası güzel.... Devam edin.

------------------------------------------

21 - Değerli üstadım, bu son cevabınızı bir eleştiri yazısı olarak kabul ediyorum. Kıymetli üstadım, tüm eleştirilerinize katılıyorum. Hepinizden özür dilerim.

Ben, Allah’ın varlığına ve birliğine gönülden inanan; peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v) tebliğ ettiği dinimize ve imamımız Hz. Ali'nin (r.a.) yürüdüğü yolda kendini bulmaya çalışan herhangi bir kimseyim. Ben de sordukça sordum. Küstahlık, şımarıklık değil bu, inanın bana merak ve çocuksu bir arayıştır olsa olsa benimki. Yürümeye yol arayan bir çocuk gibi.

Sitenizden, özellikle de ruhsal celselerinizden çıkardığım anlamlar çok fazla. Dolayısı ile sizlerden öğrendiğim çok şey var. Tüm bunlar için candan teşekkür ederim. Allah sizden razı olsun. Bizi unutmayın, cevabınızı günlerce beklediğim gibi, her gün sizden gelecek bir yeni bilgiyi beklediğimizi bilin lütfen. Sizin bende, kendimi arayışımda hakkınız çok; lütfen hakkınızı helal edin. Hoşça kalın. Gönülden saygılar, sevgiler.

G.G. / 24.5.2020

CEVAP: Özür dileyecek birşey yok. Eleştirileri de kabullenmeniz bir meziyet. Belirtmem gerekiyordu, yazdım. Ben de okurlardan yorum ve eleştiri bekliyorum. Zâten bıçak-taş-yağ tebliği de bununla ilgilidir.

Tuh, söylemiyecektim, ağzımdan kaçtı. Şimdi yağın ne olduğu anlaşılacak!....

Lâtife ediyorum. Anlaşılırsa, memnun olurum. Beyin fırtınasına devam!.... Her üç tebliğ için de.

Bir husus daha ekliyeyim: KUR'AN "en büyük Tebliğ" diyorum ya; bir düşünün, bir Bedensiz Varlığın 3-5 cümlesi böyle yorumlayamaya, anlamaya muhtaç ise, KURAN'da kimbilir ne mânâlar gizlidir!.... Emirler, vazifeler açık. "Yalan söylemek, hırsızlık etme, goğ-gıybet yapma" gibi.... Onları dahi çarpıtanlar var ya, neyse.... Ama bir başörtüsü-ziynet meselesinde ortalık nasıl karışıyor, görüyorsunuz.

KUR'AN için de her dönemde beyin fırtınası gerek.

--------------------------------------------

22 - Değerli üstadım, hem sitenizdeki üzerine sohbet etme fırsatı bulduğumuz tebliğler için, hem de tebliğlerin en büyüğü Kuran-ı Kerim için, düşünmeye sevk etmek bakımından işaret ettiğiniz noktaları anladım. Mutlaka düşünmeye, anlamaya çalışmaya devam edeceğim. Şimdi izin verirseniz, bir süredir sizlere sormak istediğim, yaşamış olduğum bir hal üzerine bazı şahsi sorularımı sormaya devam etmek istiyorum. Birkaç sene boyunca “Astral seyahat nasıl yapılır?” başlığı altında bir ton yazı, video vs. buldum ve okudum. Sonra bir gün, hiçbir teknik uygulamadım ve uyudum. Sabaha karşı, tahminen 5:00 gibi, yine o yoğun konuşmalar, o dolu zihin hissiyatı derken, uyanır gibi oldum. Henüz tamamen uyanmadan, o son sahneyi çok iyi hatırlıyorum. Uyuduğum odada, uyuduğum pozisyonda, tam karşımda korku filmlerinde tipik olarak canlandırılan, beyaz giyinimli, yüzü korkunç görünen, kadın olduğuna inandığım bir varlık vardı. Ama ben hâlâ tam idareke gelmiş değilim bunu da hatırlıyorum. Rüya da değildi, uyanık da değildim. Ses tonu korkunçtu. Birbirinin üzerine bindirilmiş, aynı anda duyulan kadın ve erkek sesleri gibi. Ne dediğini hatırlamıyorum, fakat ona “Anlıyorum..” dediğimi hatırlıyorum.

Ve sorum şu üstadım: Allah aşkına bütün bu olup bitenler nedir? Gönülden sevgi ve saygıyla.
G.G. / 26.5.2020

CEVAP: İşte biz onun için defaatle "Tek başına Ruhî Çalışma yapmak tehlikelidir" deyip duruyoruz, tehlikeli olduğu için... Siz de böyle bir tehlike atlatmışsınız.

"Astral Projeksiyon" aslında her gece rüyalarda gerçekleşir. İnsan kendini hiç bilmediği yerde, tanımadığı insanlarla bulur. Bizim Celseler'de "Rûhî İnfisal" dediğimiz "Yükselme" de Astral Projeksiyon'dur.

İnsan bunu kontrollü olarak yapabilir. Ancak çok uzun bir eğitim gerekir ve niye yaptığını da bilmek icabeder. Öyle lâf olsun diye yapılmaz, ve dediğim gibi, bilen birinin denetiminde olmadıkça kişiyi Bilinmeyen Varlıklar kontrole alır ve istedikleri yere götürür.

Benim anladığım siz böyle acemice birşey yaşamışsınız ve büyük bir tehlike atlatmışsınız. "ALLAH'ım, yardım et" demeniz, Hâmî Ruhunuz'un vasıtasıyla size yardım gelmesine ve kendinize dönmenize sebep olmuş. Duyduğunuz güzel koku bence bu yardıma işâret ediyor.

Tabii bunlar tahmin. Olayı gözlemleme imkânım olmadığı için öyle.... Aman, sakın bir daha gâyesiz, maksatsız ve operatörsüz bu tarz faaliyetlerde bulunmayın.

------------------------------------

23 - Saygıdeğer Hocam,
Çok uzun zamandır Ahiret'ten Simalar bölümüne celse eklemediğinizi görüyorum. Ve bunun için çok üzülüyorum. Neredeyse hepsini defalarca okudum. En son Gazali ile devam edilecekti. :(

Umarım sağlığınız iyidir.. Sizi merak ediyorum. Saygılar, iyilikler
B.C.B. / 14.6.2020

CEVAP: Haklısın, kardeşim. Aslında "Bir süre ara verelim, bakalım, site ilgi görecek mi?" diye düşündük. İlgi görüp görmediğini de ancak gelen mektuplar ile tesbit edebilirdik. Pek mektup gelmedi. Onun için yeni yazı çıkarmadık. Yakında başlarız, inşaallah.

Şimdi birşey söyleyeceğim, inanmıyacaksınız... Gazâlî ile Celse yapıldı mı, yapılabildi mi, hatırlamıyorum. O kadar çok Celse Kaydı, Celse Zaptı var ki!.... Banttan kâğıda geçti mi, onu dahi bilmiyorum. Ama bulamazsam, onun yerine başka bir Celse'yi eklerim, merak etmeyin.

Sağlığım çok iyi, merak etmeyin. Ama benim de sizden bir isteğim var. Defalarca okuduğunuz Celseler hakkındaki düşünceleriniz nedir?.. Yazın ki, bir yararı olup olmadığını anlıyayım.

-----------------------------------

24 - Esenlikler.

Uzun süredir spiritüalizm,metafizik,dünya dışı yaşam konularına ilgi duyuyor ve araştırıyorum.Ancak cevap bulamadığım sorularım var. Cevap verirseniz çok memnun olurum bunlar benim için önemli konular.

1)İnsan ruhu tekamül edince Tanrıyla birleşiyor mu?
2)Eğer Tanrıyla birleşme var ise ruh tanrıyla birleşince yok mu oluyor?O zaman tanrının deneyimi için belli bir süre var olan sonrada kaderi yok olmak olan köleler miyiz?
3)Reankarnasyon sadece dünyada mı oluyor?Dünya dışındada reankarnae olabilir miyiz?

İyi günler sevgiyle kalın.
Moon / 25.7.2020

CEVAP: Sizin araştırıp cevap bulamadığınız sorulara, ben nasıl cevap vereyim?..

Bir gün, hattâ bir an sonrasını bilemediğimiz hayâtımızda, Ruh'un Tekâmül edince ne olacağını, Tekâmül etmeden bilmek mümkün mü?.. Değil!... O yüzden 1. ve 2. sorularınızın cevâbı bende yok. Ancak yol gösteren bir âyet var:

- "İnna lillahi ve inna ileyhi râciûn - ALLAH'tan geldik ve sonunda O'na döneceğiz."
(Bakara Sûresi, 156. Âyet)

3. soruya da sitede cevap verdik, ama okumamışsınız herhalde. Nerede madde varsa, orada Ruh vardır. Nerede Ruh varsa, orada Hayat vardır... Öyleyse bu dönem Dünyâ'daki hayatlarınızı tamamladıktan sonra başka bir dünyada reinkarne olabilirsiniz... Belki de başka dünyalardaki hayatlarınızı tamamladığınız için bu dünyada yaşamaktasınız.

Bunlar bir tek hayatın dışına çıkan sorular... Siz bu hayattan çıkmadıkça, cevap bulmak pek mümkün değil.

-----------------------------

25 - Merhaba Ruhi Bey,

nasılsınız?
E.B. / 4.8.2020

CEVAP: İyiyim. Sağolun.

Daha önce Talat Paşa ve Mevlâna Derneği'nden bahsetmiştiniz. Şimdi ne ile ilgileniyorsunuz?
Yoksa siz de mi "Niye yeni yazı yok?" diyeceksiniz?

--------------------------------

26 - Yok, "Niye yeni yazı yok?" demek için yazmadım.
Vakti zamanında Talat Paşa hakkında araştırma yaparken sizin sitenizdeki yazıya denk gelmiştim. Talat Paşa da çok etkilendiğim ve sevdiğim bir kahramanımız olduğu için yazınızı muhabetle okumuştum. Ama siteyi yapısından dolayı güncel olmayan eskiden yazıların yazıldığı ve sonradan hiç güncellemenyen bir site olduğunu düşünmüştüm. Aradan 3 yıl geçmiş yaklaşık. Siteniz tekrar aklıma geldi. Bir arkadaşa da Talat Paşa ile ilgili yazının linkini o zamanlar gönderdiğim için siteyi hemen buldum. Siteye bu son girişimde farkettim ki sizler size yazılanları mektuplar kısmında cevaplıyormuşsunuz. Bi baktım hatta benim 3 yıl önce attığım mektubu da yanıtlamışsınız. Şimdi hal hatır sormak için yazdım o soruyu size.
E.B. / 5.8.2020

CEVAP: Sağolun. Ama mektubunuz bana "tekrar yazmaya başlama" şevki verdi. Neyzen Tevfik'in Öbür Âlem'den verdiği bir şiiri çıkardık siteye, başka Tebliğler de ekleyerek. Gazâlî'yi bulamadık ama, Fuzûlî'yi koyduk. Güzellik üzerine bir Celse ekledik. Öğrenci Medyum Tuğrul'dan enteresan bir celse, ÂHIRET'TEN SİMÂLAR 54 sayfasına da yeni bir Medyum daha koyduk. Sonra "İnanmayan Kızın Ekminezisi " ilâve edildi. Ve Genç Medyumlar için bir sayfa daha açtık... Kısacası, yeniden yazmaya başladık. Eski sayfalara da bir bakın, onlara da eklemeler yaptık.

----------------------------

27 - Sayın Ruhi Selman,

Sayfanızı dikkatlice okuyorum ve açıkçası pek de şaşırmıyorum özellikle günümüzde moda olmuş medyumlar ve onların aracılığını kullanan varlıklar hakkındaki analizlerinize. İşin açığı daha çok üzüntü duyuyorum. Ağızları sürekli aydınlık, koşulsuz sevgi, birlik, yükselme , melek, şu boyut, tekamül falan diyenler, şifa vaad edenler çoğu zaman bilerek nasıl bunları yapabiliyor anlamak mümkün değil. Farkında bile olmadan yapıyorlarsa inanın buna sevineceğim. Acaba gerçekten ilettikleri mesajın saf ve sevgi dolu olduğuna inanıyorlar mı , yoksa insanların zafiyetlerini kullanıp sevgisiz bir şekilde ben kendi çıkarıma bakarım mı diyorlar?

İnternet vasıtasıyla çok fazla bilgiye ulaşmak mümkün. Bunların hangisi doğru hangisi yanlış, hangisi yalan işte bunu ayırt edebilmek zor. Sanırım insalık olarak öyle sıkışmış hissediyoruz ki bir umut "Bende şu şifa var" diyen 'GURU'nun peşine takılıyoruz havuç peşinde koşan tavşan gibi.

Sayfanızda pek çok Türkiye'de oldukça populer yerli ve yabancı medyumdan bahsetmişsiniz. Her geçen gün yenileri de ekleniyor elbette kervana. Gerçekten ciddiyetle bu konularla ilgilenenler zaten böyle ortalığa atmadıkları için kendilerini onlardan da pek haberimiz olamıyor.

Bütün çözümler zaten kendi içimizde mevcut. Ancak bu yolculukta bazen yolumuzu bulmakta zorlanıyoruz. (Yolu bulmakta zorlanan, bu insan bedeninde özgür irade ile seçim yapan kim onu da bilmiyorum. Ruh desem ruh zaten o büyük bakış açısından herşeyi biliyor. İnsan dediğimiz ruh/beden bileşimi diyeyim en iyisi). İşte böyle zamanlarda bir yardım ihtiyacı oluyor. Elbette Allah'a sığınıyoruz, dua ediyoruz ama o dar bakış açımızla bazan sanki tam yeterli olmuyor o duamız. Huzur bir türlü gel iyor kalbimize. Birşeyler olmalı belki öğrenmemiz gereken, belki temizlememiz gereken, belki geliştirmemiz gereken. Yoksa neden tekrar tekrar bedenlenelim? Ama işte orada sıkışıp kalınca, bir ders olduğunu bilip de dersin ne olduğunu görmekte çok zorlanınca bir yardım şart oluyor adeta. İşte o zayıf anlarda internette pekçoklarının hayatına "sihirli bir değnekle" dokunan o gurulardan birinin karşısında bulabiliyoruz kendimizi.

Kimlere yaklaşmamak gerektiğini büyük ölçüde görüyorum yazılarınızda. Peki yaklaşabileceğimiz , o gerçekten saf sevgiyi kalplerinde taşıyanlara nasıl ulaşacağız? Bu işi günümüzde ciddiyetle yapan kalmış mıdır? İş dediğim şey ne aslında onu da bilmiyorum, ekminezi mi, ruhla iletişimin başka yolları mı, bu olmadan olmuyor mu?

Evet herkes bir uzaylı arkadaş bulmuş kendine. Kimi onlara da yüksek benlik diyor. Kimi akaşik kayıtları girip okuyor. Kimi tüm geçmişteki kötü bağlarınızı kesiyor. Ve insanlar bir şekilde fayda sağladıklarını yorum olarak yazıyor. Plasebo etkisi midir nedir ben anlamıyorum. Ruh buraya tekamül etmeye geldiyse dersini öğrenmeden pıt pıt kesmek kolay mı o bağları öyle? Bütün bu olup bitene neden göz yumuluyoru sormak benim haddime değil elbette. Ama yapılabilecekler konusunda ne düşünüyorsunuz? Kendi kendimize başa çıkamıyorsak nasıl bir yardım bizi hem bu tuzaklardan korur hem de o kısırdöngüden bir başımızı çıkarıp nefes almamıza yardımcı olur?

Saygılar
K.S / 25.8.2020

CEVAP : Zor sorular sormuşsunuz... Ama şöyle bir cevap vereyim. Herkesin iyi Müslüman olmak için bir tarikata girmesine lûzum yok... ALLAH'a inanması, dinin gereklerini yerine getirmesi, iyi bir insan olması yeter... Aynı şekilde herkesin Ruhiyat'la, Ruhlar'la, Uzay'la, hattâ Tekâmül'le uğraşması da gerekmiyor... Yedi milyar insan nasıl yaşıyorsa, siz de öyle yaşayabilirsiniz. İyi bir insan olmanız, kimseye zarar vermemeniz, işinizi gereği gibi yapıp geçiminizi sağlamanız bu hayattaki varlığınız için yeterlidir.

Biz zâten böyle sıradan iyi insanlara hitap etmiyoruz. Biz merak sâikasiyle Spiritualizm'le uğraşmaya başlayıp, sonra sapıtıp Uzaylılar'a, Agartalılar'a, hattâ Amon-Ra'ya müptelâ olup, yoldan çıkanlara doğruyu göstermeye çalışıyoruz. "Ya vazgeçin; ya da gerçek Spiritualizm, yâni Ruhlar'la İrtibat nedir, onu öğrenin" diyoruz.

Siz "Bütün çözümler zaten kendi içimizde mevcut" diyerek doğruyu bulmuşsunuz... "Bir yardım ihtiyacı oluyor" deyişiniz herhalde dünya hayâtı ile ilgili, maddî bir takım hususlar olsa gerek... Mânevî de olsa; aslında size de, bize de ALLAH'tan başkası yardım edemez. Onun için yardım bâbında bu tarz bir arayış boşunadır. Bu iş ancak bilim için değil de, ilim için yapılır. Bilim olamaz, çünkü ispatı yok. İlim de sâdece akılla değil, gönülledir.

Siz işin o yönü değil, yardım yönü üzerinde duruyorsunuz. O da Fatiha Sûresi'nde bize hatırlatılmış. Hattâ o duayı ALLAH bizim ağzımıza koymuş: İyyake na'büdü ve iyyake nesta'in- - Yalnız sana ibâdet eder, yalnız senden yardım dileriz." ... Öyle yapın. Yalnız, yardım istedğiniz konu, hakkınız olsun.

Merak etmeyin, huzur o zaman kendiliğinden gelir kâlbinize... Ve her meseleyle kendi kendinize başa çıkabilirsiniz!

-------------------------------------

28 - Sayın Ruhi Selman,

Cevabınızı okudum. Teşekkür ederim.
K.S / 26.8.2020

------------------------

29 - Hocam selamlar, isminizi bilmediğim için selman bey diye hitap edeceğim. Öncelikle ben 19 yaşındayım, spiritüel alanlara ufak yaşlardan beri bir ilgim, alakam var. Fakat ortada bir sorun var, birincisi inanç problemi. Bu problemi biraz aştım gibi, o yüzden üstünde fazla durmayacağım.

2. ise, nerden başlayacağımı bilememek. gerçekten ruhsal gelişime nerden başlayacağımı bilmiyorum. sürekli araştırıyorum, okuyorum vs. bugun şans eseri sizin ergün arıkdal hakkındaki yazınıza denk geldim. O vesileyle angelfire bloguyla karşılaştım. Spiritüalizm konusunda Havass, kabala, paganizm, satanistik meditasyonlar vesair çogunu araştırdım, ama dedigim gibi nerden başlayacağımı bilmiyorum. Gene internette gezinirken Bülent Kısa'nın bir kaç yazısı, kitabı önüme çıktı. verdiği mantraları henuz deneme fırsatım olmadı ama işe yarayacağını dusunuyorum.

3. bülent kısa astral katlarda gezinmenin, ruhsal tekamulde ilerlemenin yolunun bilinçaltıyla barışmak oldugunu söylüyor. ama ben bu noktada çok tıkanıyorum. ya bilinçaltımda vahşi eğilimler, gayri-ahlaki arzular vs. varsa? ruhsal tekamulumu tamamlamak için ille de bunlarla barışmak zorunda mıyım? başka yolum yok mu? Çünkü varsa eğer böyle bir şey, asla kabullenmek istemiyorum.

Benim sizden ricam, bana yol göstermeniz. Nerden başlamalıyım, napmalıyım, nasıl bir yol izlemeliyim? ruhsal gelişimimi nasıl sürdürmeliyim? Müslümanım, ama kafaıs karışık bir muslumanım diyebilirim. Cevabınızı bekliyor olacağım, teşekkürler.
Y.E.E. / 23.9.2020

CEVAP: "Sürekli araştırıyorum" diyorsun ama; ne bizim siteyi taramışsın, ne de merak edip senden öncekilerin mektuplarını okumuşsun... Önce bunları yap! Ondan sonra sorularına cevap veririm.

----------------------------------

30 - Değerli Ağabeyim;

Öncelikle hiçbir ücret ve beklentin olmadan bu kadar değerli bilgiyi açık şekilde bizlerle paylaştığın için, Allah senden hem bu alemde hem de öte alemde razı olsun.

Ben de kendi çapımda yaklaşık 10 senedir bu konularla ilgili araştırmalar yapmaya çalışıyorum. İlk defa konulara benim baktığım ve bakmak istediğim pencereden bakan biri ile karşılaşıyorum. Sizin de bir yazınızda tabir ettiğiniz gibi bu işlerle şuan neredeyse sadece medyumlar farklı isimlerle ilgilenir oldu. Şifacı, melekçi, uzaylı... İnsan dışında her şey var. Hiçbir kontrolden, süzgeçten geçmeyen bilgiler "haşa" Allah kelamı gibi eleştirilmez oldu.

Ben de birkaç defa boyut değişimini gözlerimle görmek için celsede medyumluk (adına tam olarak öyle diyemesek de suje demek daha doğru olur) yaptım. Belki ismen bilirsiniz Sertaç Temizel'in operatörlüğünde birkaç denememiz olmuştu. Fakat görüş farklılıkları vb sebeplerle çalışmamızı devam ettirmedik. İçimde de hep ukde olarak kaldı. Yine kendimi bir nebze geliştirmek amacıyla Ergun Arıkdal'ın oğlu Tarık Arıkdal'ın açtığı Ruhsal Araştırmalar Enstitüsü'nün bir çalışmasına katıldım. Fakat anlatılanlara ve bakış açılarına sadece 30 dk dayanabildim ve ortamdan ayrıldım :) Dünyada aslında hiçbir kötülüğün olmadığı, şeytan cin vb olmadığı her şeyin iyi olduğu vb bakış açısıyla anlatım yaparken, "Küçük bir çocuğa tecavüz edilmesi, suçsuz insanların başlarının kesilmesi sizin için oldukça iyi şeyler sanırım. Kötülük yoksa sınav da yok demek ki öyle mi düşünüyorsunuz?" şeklinde bir soru yöneltince ortamda buz gibi bir hava esti. Birkaç zırva dinledikten sonra ortamdan ayrıldım.

Bilyay'ı biliyorum ama kapısından hiç girmedim. Nedense oranın Tarık Arıkdal'ın enstitüsünden bile daha sığ olacağını hissediyorum. Bedri Ruhselman'ın sorgulayan araştıran şahsiyeti ile uzaktan yakından ilgileri olmadığını hissediyorum. Dediğim gibi kapılarından hiç girmedim. Hissettiğim bu.

Bunları neden anlatıyorum?

Değerli ağabeyim bu gibi bir çok girişimlerim denemelerim oldu fakat, bu konularda sadece kitaplarla başbaşayım. Bu tarz bilgilerin salt bir şekilde kitaplardan alınamayacağını düşünüyorum çünkü yeni yazılmış kitap da bulmak çok zor. Ayrıca pratik bilgi sahibi olmak ve bu işte ilerlemek istiyorum. Operatörlüğü ve medyumluğu deneyimlemek istiyorum ama bunu işi bilen ağabeylerim arasında yapmak istiyorum.

Bana önerileriniz olur mu? Ya da bu konuda öğrenci kabul ediyor musunuz?

Saygılarımla
Kardeşin
S.A. / 5.11.2020

CEVAP: Bu kısa cevap olacak. Şu anda öğrenci kabul etmiyor, Toplantı yapmıyorum. Önereceğim kimse de yok. Okumaya, Bedri Ruhselman'ı tekrar okumaya devam... Uzun cevâbı kısa zamanda yazacağım. Bekletmek istemedim.

Geleyim uzun cevâba... Haklısın, bu tarz bilgiler sâdece kitaptan alınamaz ama, bir yol gösterici olmadığı zaman, yine en iyisi kitaplardır. Onlardan vazgeçme. Ama seçici ol. Midesini her gördüğü abur cubur şeylerle dolduran pisboğaz insanlar gibi her kitaba kapılma.

Aslında benim hiç öğrencim olmadı. Ben de "öğrenci" olarak yetişmedim. Ama bir çok Toplantı'ya, Celse'ye katıldım. Toplantılar'ın düzenlenmesinde görev aldım. Celseler'in banda kaydedilmesinde, banttan kâğıda geçirilmesinde, sonra daktilo edilip çoğaltılmasında çalıştım. Bu sûretle Celse zabıtlarından birer nüsha alma hakkını kazandım. Bu arada Celse İdârecileri'ni dikkatle izledim. Anlamadığımı sordum. Sonunda hasbelkader, yâni bir tesâdüf eseri Operatör oldum.

Sen ne yapabilirsin?... Bu sahâda faaliyet gösteren bir Topluluğa katılırsın. Tabii bulabilirsen... Mizâcına uyarsa devam edersin. Bir süre sonra çalışmalara yardım etmeye başlarsın. Böyle gruplara katılanlar eğer 100 kişi ise, aralarından belki 5'inin Medyum olduğu anlaşılır. Çoğu zaman hiç Operatör çıkmaz, bâzen de benim gibi bir tane çıkar...

Sertaç Demirel'i yazdığı kitapların adlarından tanırım. Kendisi Spiritualist'ten ziyâde bir gazeteci gibidir. Gazeteci gibi Medyumlar'la falan görüşüp Türkiye'de Spiritualizm'i yazmış, sonra Bedri Ruhselman'ın kitaplarından derlemeler yapmıştır. Ben kitaplarını okumadım, çünkü içindekileri yaşarak biliyorum. Bedri Bey'i de kendi kitaplarından okumuşum, hâlâ okumaktayım. Sertaç Bey sayfasında defaatle "Ruh Dostlarım'a şükranlar" diyor ama, bununla yaptığı İspirtizma Celseleri'ni mi kastediyor, yoksa Yaşayan Ruhlar'ı mı, anlıyamadım. Kendisinin ne tür bir çalışmaya Operatörlük yaptığını yazarsanız, değerlendiririm.

Târık Arıkdal ve babası Ergün Arıkdal konusundaki düşüncelerimi onlarla ilgili sayfalarda yazdım. Bilyay Vakfı ve Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği'nin de artık Bedri Ruhselman'ın kitaplarından bahsetmek dışında, Spiritualizm'le ilgisi kalmamıştır. Dernek Başkanı Tülin Etyemez Schimberg Hanım bir sürü yerden sertifika almış , "Regresyon" çalışmaları yapıyor ama, bunun bizim Ekminezi dediğimiz şeyle bağlantısı ne kadar, bilemedim.

"Operatörlüğü ve Medyumluğu deneyimleme" konusuna gelince, dediğim gibi, böyle bir Topluluk'ta uzun süre çıraklık yapmadan olmaz... Var mı böyle bir Topluluk?.. Benim bildiğim yok... O yüzden kitap okumaya ve Kader'in sana çizdiği yolda Tekâmül etmeye devam! Benim sayfalarımı da izle...

------------------------

31 - Tekrar merhaba;

Nazik cevabınız için çok teşekkür ederim. Aslında bilseniz de sadece bir mail ile bu toplulukları söylemeyeceğinizi tahmin ediyordum. Ama belki bir ihtimalle ipucu alabilirim belki diye yazmıştım fakat anladığım kadarı ile ortamın durumu gerçekten benim tahmin ettiğim gibi.

Yaptığımız çalışmaya gelince Sertaç bey dediğiniz gibi bir araştırmacı ancak spritüel bir tarafı da var. Operatörlük becerisine puan verebilecek tecrübeye sahip olmadığım gerçeği bir kenara, yaptığımız çalışmada çok hızlı bir şekilde yükseldiğimi, çok ilginç katmanlarda dolaştığımı hatırlıyorum. Kendisi de bu işte çok uzman olduğu iddiasında da değil zaten.

Müthiş bir bilgi kirliliği arasında cımbızla bilgi toplamaya çalıştığımızı biliyorsunuz. O cımbızla toplanan bilgilerin de bir süre sonra doğru olmadığını öğrenebiliyoruz. O yüzden bilgilenme sürecinde ve deney süreçlerinde yol gösterici ihtiyacı büyük önem taşıyor. Gerçi bu düşüncemi önceden de söylemiş gerekli olumsuz cevabı almıştım :)

Ben neden bu yolda ilerlemek istiyorum sorusuna gelirsek. Gök kubbe altında söylenmemiş bir söz olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki tebliğlerin en büyüğü Kuran-ı Kerim elimizde iken başkaca bir tebliğ değil aradığım.

Ben ileride obsesyona uğramış insanlara ücretsiz yardımcı olmak için bu işi öğrenmek istiyorum. Tedricen hareket ederek temeller oluşturmak tüm mekanizmayı her bakış açısı ile anlamaya çalışıyorum. Asıl amacım bu.

Her şeyin zekatı kendi nevinden olur. Bu değerli bilgilerin zekatının salon eğlencesinden, ya da entelektüel bilgi sahibi olma isteğinden fazlasını gerektirdiğini düşünüyorum. Gündüz geçimi için kendi işini yapan, akşam insanlara bu konuda ücretsiz yardımcı olan biri olman niyetim. Umarım bir gün sizin gibi bir ağabey ile yol yürüme şansı bulurum.

Saygı ve sevgilerimle
Kardeşin
S.A. - 7.11.2020

CEVAP: Çok güzel... Ama dediğim gibi... Kendini Kader'in akışına bırak. Kısmetinde böyle bir hizmete vesile olman varsa, kaşığında çıkar. Aslında biliyor musun, insan günlük işini yaparken dahi insanlara yardım edebilir. Bende sık sık olur. Hattâ otobüste yanına oturan adama bile faydan dokunabilir. Veya onun sana faydası olur. Bana da çok olmuştur... Halk, bilirsin, yağmura "rahmet" der. ALLAH'ın yardımı gökten iner.

Yukarıdaki cevâbımı bir daha oku. İstediğin zaman da istediğini yaz, sor.

---------------------------------

32 - Kaptan A.A.'ya Cevap:

Talebiniz üzerine mektubunuzu yayınlamadım. Elimden geldiği kadar içindeki hususlara cevap vermeye çalışacağım.

Maceralı bir hayâtınız, şüpheci ve araştırmacı bir yönünüz olduğunu anlıyorum. İnkârcı olmadıkça şüpheden zarar gelmez. İnsanı sonunda doğruya götürür. ALLAH'ın Adâleti'ni biz anlayamayız ve değerlendiremeyiz, çünkü biz bir tek hayat bilgisine sâhibiz. Halbuki Ruh kimbilir kaç hayat geçiriyor ve adâlet o hayatlar içinde kendini gösteriyor. Bir örnek olarak Medyum Rüksan'ın Ekminezi çalışmasını dikkatle okumanızı tavsiye ederim.

Amazon yerlilerinin, Afrika kabilelerinin hiç tebliğe almamış olduğunu nereden biliyoruz?.. Kaldı ki, her insanın yaşadığı ortamın şartlarına göre iyi davranışlarda bulunması, kötülükten kaçınması onun Âhıret'te iyi bir durumda olması için yeterli... Bunu da bir Kızılderili Prenses örneği ile gösterdik.

RA bilgilerine gelince, Medyumlar'ı Hıristiyan... Tabii biraz da mürekkep yalamışlar. Zâten politikacılarile sahte şeyhlerin söylediklerinin içinde 1-2 doğru olmasa, hepsi tümden yalan olsa, kimse onlara inanmaz, peşlerinden gitmez. Bu Hıristiyan Medyumlar da anlattıklarının arasına kendi dinî inançlarından ve okuduklarından doğru bilgiler kattikları için diğer palavralar da doğru sanılıyor. Biz de yaptığımız çalışmalarda onların cümlelerini didikliyerek bu palavraları bulup çıkarıyoruz. Hele bu RA'nın Medyumları'na gelen Varlık gerçekten çok palavracı... RA sayfasını bir daha dikkatle okursanız, siz de göreceksiniz. İlkokul çocuklarını bile kandırması zor...

Varlık Hazret-i İshak, kendisinin de bildirdiği gibi o adı kullanıyor, ama asıl kimliği farklı. Bunu çoğu Varlık yapar. Geri Varlıklar insanları kandırmak için yapar. Yüksek Varlıklar ise tevâzudan ve bilhassa adla değil, alınan bilgiyle uğraşmamızı istemelerinden dolayı öyle yaparlar. O mudur, değil midir, bilemem. Tek bildiğimiz kendisinin Mevlevî olduğudur.

Bilmem, zihninizdeki suallere cevap oldu mu?

İKİNCİ CEVAP: mektubunuzda, "Sitenizdeki 62 celsenin tamamını okudum en değerli bilgileri veren varlıklardan birisinin ismi çok dikkatimi çekti İSHAK HAZRET. benim baba tarafım tatardır ve âile büyüklerimizden birinin ismi İSHAK HAZRETTİR, KENDİSİ KAZAN TARAFLARINDA TÜM TATARLAR'IN DİNİ LİDERİ İMİŞ. Âile seceremizde de gösterilir ve orada da eski Sibirya'nın doğusunda OBİ nehrininde doğusundan gelen UBEYDULLAH BEY denilen bir zattır bilinen ilk atalarım. Gerek meslekten gerek yaşadığım kişisel tecrübelerimden edindiğim kadarıyla yaşamda hiç bir şeyin tesadüf esedri olmadığını iyi bilirim, ama en sevdiğim söz SOKRATES'in dediği gibi BİLDİĞİM TEK ŞEY HİÇ BİR ŞEY BİLMEDİĞİMDİR" demişsiniz. Ben de size bu kısımla ilgili yukardaki cevâbı verdim. Ancak HİÇ BİR ŞEYİN TESÂDÜF ESERİ OLMADIĞI DOĞRU... Ertesi gün Hazret-i İshak'ın yayınlamadığım bir Celse'sini okurken, daha önce üzerinde hiç durmadığım bir cümle ile karşılaştım:

- "Bizim bulundğumuz semtte...
yalnız belki bilemezsiniz... ben de şimdi yerini pek tâyin edemem...
Asya'nın Ortaları'nda bir yer... "

Demek ki bizim Hazret-i İshak, Orta Asya'da bulunmuş... Kazan Tatarları Orta Asya'da çoktur. Bu yüzden bizim Üstat, sizin İshak Hazret olabilir mi?.. Olabilir...
Ama derseniz ki, "Hem Mevlevî Hazret-i İshak, hem Kazan Tatarı İshak Hazret... Bu nasıl oluyor?.. " Biz de deriz ki, Reinkarnasyon ile... Bana mümkün göründü.

Bu arada Angelfire sitesi gıcıklık yapmaya başladı... Parasız site açtık, ondan reklâm falan da almıyoruz ya, önce sayaçlarımızı sildi. Sonra yüklemelerde bâzı zorluklar çıkarıyor. Parasızı teklif eden o, biz kaçak girmedik ki!.. Daha önce de başımıza gelmişti.

--------------------------------------

33- Üstadım sizden cevap almak beni çok mutlu etti.

İSHAK HAZRET için verdiğiniz bilgilere çok teşekkürler dediğim gibi atalarım ile ve hepsinden evvel TÜRK OLMAKTAN her zaman gurur duymuşumdur.Bu konuda AHMET YESEVİ HAZRETLERİNİN bilgilendirmesini kendime ilham edindim ELHAMDÜLİLLAH ÖNCE TÜRK SONRA MÜSLÜMANIM DERİM zira hazretin dediği gibi bu yaşam için bile olsa TÜRKLÜK bize KADER, İSLAMİYET SEÇİMİMİZDİR.Baya uzun bir yazım oldu bu sefer sağlık huzur sizlerle olsun.

SAYGI VE SEVGİLERİMLE
KAPTAN A.A. / 1.12.2020

CEVAP: Evvelâ şunu belirtelim: Biz, bize gelen mektupların virgülüne bile dokunmadan yayınlıyoruz, yayınlamadığımızı saklıyoruz. Bu yüzden bâzı yazım hatâlaı da düzeltilmeden duruyor. Biz zâten kendi yazım hatâlarımızı bile düzeltmekle başa çıkamıyoruz. O yüzden kusura bakmayın.

İkincisi, eski sayfaların altına bazı yeni eklemeler yaptık. "Bunu okumuştum" diye geçmeyin, o sayfaları arada bir yoklayın. Meselâ İbn-i Sinâ Celsesi, "Âhıret'ten Simâlar-57" sayfasında... Halbuki biz 63'e geldik...

Şimdi gelelim ALLAH'ın Adâleti konusundaki açıklamanıza cevaba... Herkes kendi idrâkine göre bir değerlendirme yapar. Vahşi dediğimiz kabilelerin bir takım üstün bilgilere ulaşması ise, O'nun Lûtfu ile izah edilebilir. Sebebini biz bilemeyiz.

"Ruhu'nu Tekâmülü'nün bir noktadan sonra sıfırlanması, her şeye baştan başlamak gibi bir şey" bilmiyorum. Böyle bir bilgi mevcut olsa bile, bize bir faydası olduğuna da inanmıyorum. Bize düşen mümkün olduğu nisbette doğru yolda ilerleyip Tekâmül etmek...

Ahmed Yesevî hazretleri'nden bahsettiğinize göre onun Divân-ı Hikmet kitabını tavsiye ederim. Çok güzeldir.

------------------------------------

34- Kaptan A.A.'nın 4.1.22020 târihli mektubuna CEVAP: Şimdi İbn-i Sinâ ile 6-7 bilim insanı başa çıkamamış, bizim çıkmamız elbette mümkün değil. Bizim maksadımız söylenenler üzerinde kafa yormak... Bu bakımdan çalışmanız dikkate şâyân... Yalnız değerlendirmelerimizi onun hayâtını eserlerini ve felsefesini dikkatle okuyup inceledikten sonra yapmak daha doğru olur. Zâten yazıyı da bu yapılsın diye İnternet'e çıkardık. Bu bakımdan düşüncelerinizi, başkalarını peşînen etkilemesin, herkes kendi değerlendirmesini yapsın, diye yayınlamıyorum. Bütün değerlendirmeler toplandıktan sonra hepsine birden cevap vereceğim.

Bu arada elimizde İnternet imkânı olduğu için KUR'AN'dan misâller verirken âyeti eksizsiz, her bakımdan doğru yazmakta yarar var. Bahsettiğiniz ilk âyet şöyledir:

- "Kim bir canı, başka bir cana
ya da Yeryüzü'nde fesat çıkarmasına karşılık olmaksızın
öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur.”

Mâide Sûresi, 32. Âyet)

İkinci misâlinizin doğrusu da şöyle :

- "Bizim âyetlerimizi asılsız sayanlar,
büyüklenip onlardan yüz çevirenler var ya,
işte onlara göğün kapıları açılmayacak
ve onlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar
Cennet'e giremeyeceklerdir! ."

(Âraf Sûresi , 40. Âyet)

İşin enteresan tarafı bu âyet İNCİL'de de vardır:

- "Ve İsa şakirtlerine dedi: Doğrusu size derim ki,
göklerin melekûtuna zengin adam güçlükle girer.
Yine size derim: Devenin iğne deliğinden geçmesi,
zengin adamın Allahın melekûtuna girmesinden daha kolaydır."

(Matta'ya göre İncil 19. Bölüm, 23-24. Âyetler)...

"Âyet" diyoruz, çünkü KUR'AN doğruluğunu tasdik ediyor... Aslında bu tarz tasdikler biz inandığımızı söylediğimiz Dört Kitab'ı okumaya, incelemeye teşvik eder. Evet, ilk Üç Kitap'ta tahrifat olmuştur. İnciller Hz. İsâ'dan 100 sene sonra yazılmıştır. TEVRAT, ZEBUR çok daha geç... Ama ALLAH onlaa inanmamızı istediğine göre bir sebebi olmalı, değil mi?.. Elbette var. Çünkü içlerinde doğrular da var... Şimdi derseniz ki, "Nerede istemiş?", onu da verelim:

- "Resûl, Rabbinden kendisine indirilene imân etti. Müminlerde...
Hepsi; Allah’a, Melekler'ine, Kitaplar'ına ve Resûller'ine imân ettiler. "

(Bakara Sûresi, 285. Âyet)

Verdiğiniz hadis doğru ve son derece önemli.

- "İlim Çin’de bile olsa talep ediniz." veya "İlim Çin’de bile olsa gidip alınız."

İşte bütün bunlar için o Üç Büyük İslam Bilgesi'ni sizlerin dikkatine sunduk. Okuyup derinleşelim diye...

-------------------

35- Değerli Üstadım

Cevabınız biraz geç okuyabildim ve çok teşekkür ederim bilgilendirmeleriniz için.
bir önce ki mektubumda belirttiğim gibi celselerde ki güncellermeleri yaptıkça biz takip edenleri bilgilendirirseniz çok makbule geçecektir.Umarım sizlere bu şekilde zahmetler vermiyoruzdur.

Daha önce belirttiğim gibi sizlerle söhbet edebilmek en büyük arzum nasipse bir gün ederiz ALLAH ın izni ile ellerinizden öper hürmet ve sevgilerimi iletirim

Saygılarımla
Kaptan A. A. / 7.12.2020

CEVAP: Cevap vermeden önce bir hususu, genel olarak bütün okurlara belirtmek istiyorum... Bâzı okurlar cevap olarak yazdıklarımızdan alınıyorlar. Aslnda bu son derece gereksiz. Çünkü ben doğru bildiğimi söylemek, yazmak durumundayım. Bu bâzen bir yanlışı düzeltmek, bâzen de farklı bir şey söylemek şeklinde oluyor. Alınacak bir şey yok. Zâten bana yazdığınıza göre, maksadınız doğruyu öğrenmek değil mi?

İkincisi, bu sayfa kişilerin kendi düşüncelerini, inançlarını sergilemek, reklâmını yapmak için değil; benim yazdıklarımın eleştirisini yapmak, soru sormak veya bir Rûhî derdini açıp çâre istemek için... O yüzden benden inançlarınızı desteklemeyi veya reddetmeyi beklemeyin.

Şimdi gelelim cevâba... Bundan öncesi genel okur kitlesine hitaptı, bu kısım size...
Futuhât-ı Mekkiye'den benim de haberim var, ama üzerinde tartışmaya, hatta sohbete girecek kadar bilgi sâhibi değilim. Kendisi de zâten "yazdıklarını ancak derin bilgi sâhibi kişilerin anlayabileceğini" söyler. Aslı 37 cilt olan eserin tam bir tercümesi yapılmamıştır. Bu bakımdan o 18 cilt tümünü kapsıyor mu, bilemem... Ruh ve Bilgi üzerindeki düşüncelerinizi de ne reddecek, ne de kabullenecek mertebede değilim. Bilgim yok. Zâten:

- "Sana Ruh hakkında sual sorarlar.
De ki: 'Ruh, Rabbimin emrindendir.
(Ruh'un ne olduğunu ancak Rabbim bilir.)
Size ise pek az bilgi verilmiştir,' (de)."

(İsrâ Sûresi , 85. Âyet)

ifâdesi olamıyacağını gösteriyor. Biz sâdece Ruh'un Tezâlürleri üzerine konuşup yazıyoruz. Onda da "doğrusunu ALLAH bilir" diyoruz.

Diğer okurların aklını karıştırmasın diye sizin Ruh ve Bilgi hakkındaki açıklamalarınızı yayınlamadım. Değerlendirmeniz bende kalacak... Bu arada Aydın Arıtan'ın sayfası kapalı... Kitaplarını okumadım, ama holistik kavramına en uygun cevap SAAT'tir... İNSAN zâten holistiktir.

Hattâ BOK BÖCEĞİ bile holistiktir... Hadi, bunu açıklayın, üzerinde konuşalım.

--------------------------

36- Kaptan A. A.'nın 9.12.2020 tarihli mektubuna CEVAP: Sizin açıklamalarınızı gene akıl karıştırmasın diye keseceğim... Birileri bundan uzun ve karışık bir takım neticeler, yorumlar çıkartabilir. HOLİSTİK'ten ne anladığımız önemli... Önce bir târif gerek.

Bu cevâbım kısa olacak. Çünkü Marie Antionette Celsesi üzerinde çalışıyorum. Yakında uzun bir cevap vereceğim. Ama, bizim için mühim olan HOLİSTİK kelimesinin ilk anlamı... Onu kavramadan ilerlemek akıl karıştırıcı olur.

İKİNCİ CEVAP: Şimdi siz HOLİSTİK kavramını kullanınca, doğru bir cevap verebilmek için HOLİSTİK ve HOLİZM kelimeleri üzerinde bir araştırma yaptım. HOLİZM'in târifi çok güzel, HOLİZM ; "BÜTÜN'ün, kendisini oluşturan parçaların toplamından daha fazla olduğunu" savunan felsefe görüşüdür. Ayrıca "Sistem Kuramı" içerisinde de değerlendirilen bir yaklaşımdır" şeklinde verilmiş... Bir Felsefe türü olduğunu anladık ta, şimdi karşımıza bir SİSTEM KURAMI tâbiri çıktı!.. Biz buna "bir meçhûl, bir başka meçhûl ile târif edilmez" deriz. Yâni, bir bilinmiyeni bir başka bilinmeyen kullanarak anlatamazsın... Sonra SİSTEM KURAMI'nın târifine baktık. Şöyle bir açıklama bulduk: "SİSTEM KURAMI'nın temeli, GENEL SİSTEM TEORİSİ'ne dayanmaktadır." ... Hayda!... Açıklama değil kapatma!... Gene bir meçhûlü, bir başka meçhûl ile târif etmişler!.. Zâten bu Felsefeciler, başkaları anlamasın, bir tek kendileri biliyor olsun diye her felsefî kavramı iyice karıştırırlar, karma karışık ederler.

Biz de kalktık, SİSTEM TEORİSİ ne, onu araştırdık. Her şeyi bilmek mecbûriyetinde değiliz ya, ama bilmediğimizi araştırırız... SİSTEM TEORİSİ, "disiplinlerarası bir bilim olup, incelenen bir sorunu veya olguyu bir sistem olarak ele alan bilimsel ve düşünsel anlayışı" imiş... Organizmaları, yapıları, örgütleri, mekanizmaları, doğal oluşumları bir BÜTÜN oluşturacak biçimde birbirleriyle ve çevreleriyle ilişkili veya bağıntılı unsurlar dizisi olarak incelermiş... Herhangi bir kavram üzerinde konuşabilmek için o kavramı iyice tanımak, tanımını bilmek gerekir. Biz şimdi bunu yaptık. Biz, daha doğrusu ben HOLİZM'in ne olduğunu öğrendim. Zâten aynı telâfuzdaki İngilizce WHOLE kelimesi BÜTÜN demektir.

Sizin atıfta bulunduğunuz Aydın Arıtan da şöyle bir izahta bulunmuş:

- "Var olan her birimin, Evren'in bütün bilgilerine sâhip bulunduğu gerçeğini açıklar.
Evrendeki her şeyin aynı BÜTÜN'ün parçaları olduklarını, birbirlerinden haberdar
olarak tek bir sistem şeklinde hareket ettiklerini ve birbirleriyle ilişki, iletişim ve
etkileşim içinde bulunduklarını ortaya koyar. Var olan her birim, diğerlerini etkileme,
değiştirme ve yönlendirme özelliğine sahiptir. Bu nedenle de, en küçük bir birim bile
gereklidir, önemlidir ve değerlidir."

Dikkatli okuyunca ilk kısmın oldukça iddialı olduğu göze çarpıyor. Her birim, meselâ bir amip nasıl Kâinat'ın bütün bilgilerine sâhip olur?.. Çevresinden bir-iki şeyden haberdar olur da, her şeyden haberder olması mümkün mü?...

Her neyse... Biz geldik BÜTÜN meselesine... FİZİK'te "Her bütün parçalarının toplamına eşittir" diye okumuştuk yıllar önce. HOLİZM; "BÜTÜN, kendisini oluşturan parçaların toplamından daha fazladır" diyor. Bunun en basit örneği SAAT''tir. Klâsik bir SAAT akrep, yelkovan, zemberek ve çarklardan meydana gelir. Ama böyle bir saati söküp tümünü bir naylon torbaya koyup sâhibine verseniz, SAAT vermiş olmazsınız. Çünkü bizim anladığımız SAAT zamânı gösteren, çalışan, faal bir âlettir. O FAALİYET; SAAT'in, "parçalarının toplamı"ndan FAZLA olan yönüdür...SAAT o bakımdan HOLİSTİK'tir... Aydın Arıtan'ın iddiasıyla bağdaştırırsak; SAAT'in, KÂİNAT'in bütün bilgilerine sâhip olması gibi bir özelliği bulunmadığı gibi. çevresindekilerin tümüyle bile alâkalı değildir.

Bu anlayıştan hareketle; İNSAN; kol bacak, el ayak, böbrek dalaktan fazla bir şeydir, RUH dediğimiz varlıkla... Ölmüş bir İNSAN cesedinin, beş dakika önceki hâlinden tek eksiği, ayrılmış olan RUH'udur. Ona düşünmeyi, hareket etmeyi, çevresiyle ilişki kurmayı ve Tekâmül etmeyi sağlayan RUH!... İNSAN'ın disiplinlerarası bir değeri olduğu âşikâr. Ancak İNSAN da KÂİNAT'taki her bilgiye sâhip olmadığı gibi, KÂİNAT'ı bırakın, DÜNYÂ'daki olayların tümünden bile haberdâr değildir. Onun için televizyonu, radyoyu açıp dinliyoruz.

KÂİNAT'taki tüm bilgiyi, ancak onun Yaratıcısı olan ALLAH bilir. İNSAN dahi, insan olarak hiç bir zaman o bilgiye ulaşamaz. Ancak Tasavvufçular'ın tâbiriyle ALLAH'ta yok olursa ulaşır. O zaman da ulaşan İNSAN değil, yine ALLAH'tır.

BOK BÖCEĞİ'nin HOLİSTİK olması açıklamasını da size bırakıyorum. Siz bir kere daha düşünüp değerlendirin.

-------------------------------

37-38- Esenlikler selman bey, aslında bey demek doğru olur mu bilmiyorum, henüz 19 yaşındayım, siz de hesabıma göre 70'lerinizde olmalısınız(MaşaALLAH), en iyisi üstad diye hitap edeyim, saygısızlık yapmak istemem. ben 23 eylül 2020 tarihinde size mail atmıştım, fakat sitenizde fazla vakit geçirmediğim(yanlış anlaşılmasın, sadece yeni bir araştırmacı olduğum için farklı farklı kaynaklardan da okuma yaptığımdan dolayı) ve mektup sayfasını okumadığım için maile, gmail üzerinden cevap gelmeyince görmediğinizi sanmıştım, şimdi mektup sayfasında bana verdiğiniz cevabı gördüm. 23 eylülden bu güne farklı ekollerle ilgili araştırmalarıma devam etmekteyim, sitenizi de okuyorum. biraz da olsa bilgilendim. ama kafa karışıklıklarım hala devam etmekte. size kafa karışıklıklarımı gidermek maksadıyla yaşanmış bir olaydan sorular sormak istiyorum
Y.E.E. / 21.12.2020

CEVAP: Üst üste iki mektubunu da okudum. Söyliyebileceğim ilk şey, eğer arkadaşın iyileştiyse, bu iyi ihtimâlle Telkin sonucudur, kötü ihtimâlle bir Varlık onu aldatıp etkisine almak için başta her şeyi iyi götürmüştür. Acısı sonra çıkar. Zâten ilk "iyileşme"den sonraki yaşananlar bunun delilidir. Etkileyen muhtemelen Cin'dir. Ruhlar pek öyle şeyler yapamazlar. Yâni, sınav sorusu falan vermezler. Verenler de aldatıyordur.

Aslında "Melek Çağırma" diye bir şey olmadığını ve tehlikelerini uzun uzun anlattık. kezâ Bilgi Kitabı denen zırvanın da ne 80 yılında olanlara, ne de 95 yılında doğanlara bir hayrı olmadığını, "kod" diye bir şey olmadığını (Zâten "kot" diye yazanlar var, "Kot pantalon mu bu?" diye dalga geçmiştim.), Sirius Gezegenleri'nin 9 bin ilâ 26 bin derece sıcaklıklta olduğunu, bu yüzden orada bizimle ilgili misyon falan olmadığını belirtmiştim. Sen de bunları okumuşsun. Aslında cevâbı almışsın ama, tekrar soruyorsun. Umarım, şimdi tatmin olursun...

Bu arada eski mektubunda Bülent Kısa'dan bahsetmiştin ben de tam araştırmadığın için soruna cevap vermemiştim. Kendisini bilirim ama tanışmadım. Daha çok büyü ve Astroloji ile ilgilenirdi. İşe İslâm ile başlamış, Satanizm ile bitirmişti. 2006 yılında vefat etti. Bana sorarsan, onda sana uyan bir şey yok.

Dersleri ihmal etmeden okumaya devam... Bizim siteyi de. Unutma, ben Spiritualizm ile uğraşıyorum ama, hayâtımı mesleğimle kazanıyorum. Sen de mutlaka bir meslek edinmelisin. Hem de seveceğin bir meslek.

-----------------------------

39- Selam-ı Aleyküm Sayın Ruhi Bey,

Angelfire sitenizdeki yazıları zevkle okuyorum celselerin 53 numarasına kadar okudum onun dışında mektuplar ve film önerilerinede baktım.

Kurtderelinin vasiyeti,Vefa Hazretleri yazdığı kitaplar özellikle gezegenlerle ilgili olanı ve Hazreti İshak celseleri çok ilgimi çekti.

Film tavsiyeniz olarakta "Circle of Iron"ı izledim.

Sayın RUHİ BEy

Benim merakım acaba celselerde hiç celvetiye tarikatı pirlerinden veya Aziz Mahmud ile ilgili yada İsmail hakkı Bursevi ile ilgili celse kayıtları varmıdır tanık olduğunuz?
Kaptan A.A. / 21.12.2020

CEVAP: Sizin bu mektubunuz vesilesiyle bu MEKTUPLAR sayfasında bir değişiklik yapma ve bir açıklama getirme ihtiyâcını duydum... Okurlar çoğu zaman sâdece benim ilgilenmemi istedikleri konularda yazıyorlar ve uzun yazıyorlar. Şimdiye kadar bir kaç mektup hâriç bunları olduğu gibi sayfaya koydum. Ama şimdi sizin yazınızla da görüyorum ki, böyle uzun mektuplar okurların çoğunun aradıkları mektubu bulmasını zorlaştıracak. O yüzden bundan böyle sâdece suallere cevap kısmını vereceğim. Diğer kısımları kendim muhafaza edeceğim. Tabii ikisinin de noktasına, virgülüne dokunmadan. Sayfada da bu yönde bir düzenleme yapacağım.

Şimdi gelelim, yazdıklarınıza.... Açıkçası, "Circle of Iron" filminin bahsettiğiniz Yahudi yönleri benim hiç dikkatimi çekmemişti. Ben sâdece filmin mesajı ile ilgilenmiştim. Yahudiler'in de filmin o bahsettiğiniz yönlerinden ne gibi bir fayda sağladıklarını hâlâ anlamış değilim. Yâni film "Matrix" gibi direkt bir Yahudi mesajı taşımıyor. Film, ermeye çalışan, TANRI'yı arayan insanlara

"Ne ararsan kendinde ara,
Kudüs'te, Mekke'de, Hac'da değil!"

mesajı veriyor. Fıçıdaki adamınki dâhil, hiç birinin yaptığının faydası olmadığını anlatıyor.

Sorunuza gelince, anlattığınız kıssayı biliyorum. Üsküdar'ı da bilirim. İsmâil Hakkı Bursevî ile bir İrtibâtımız olmadı, kitabı Kenz-i Mahfi hâriç... Celvetî olarak hiç bir şahıs Celsemiz'e gelmedi ama, son Celvetî Şeyhi Üsküdarlı Zekeriya Efendi idi. Cumhuriyet'ten sonra Kadıköy Müftüsü olmuştur. 1953 yılında vefat etti. Karacaahmet mezarlığı'nda yatmaktadır. Aziz Mahmud Hüdâî'ye de, ona da ALLAH gani gani rahmet eylesin. Bursevî'ye de rahmet ola.

---------------------------------

40- Kaptan A.A'nın 24.12.2020 târihli mektubuna CEVAP: Tesbitiniz doğrudur. Hattâ, "Yeryüzü'nde ne kadar insan varsa, o kadar felsefe, o kadar din vardır" derler. Herkesin hayat felsefesi, dinî inancı kendine...

Saat örneğini Aydın Arıtan'ın açıklamasıyla bağdaştırmadım. Aksine, onun akıl karıştırıcı iddiasına itiraz ettim.

Celseler'deki bilgiler elbette Muhterem Zatlar'ın yazdıkları ile bağdaşır. Zâten onlarla test ederek kabul ediyoruz... Yalnız her birinin yanılma payı olduğunu da unutmayalım. İbn-i Sina ne diyordu: "Ben de hatâ yaptım. Herkes yaptı."

-------------------------

41- Merhaba, eğer müsaadeniz varsa size birkaç soru sorabilir miyim?
Black Light / 25.12.2020

CEVAP: Hazır yazmışken sorsaydın ya, be kardeşim. Müsaade senin, sor!

---------------------------------

42- Sayın Ruhi Bey, Mektuplar bölümü ile ilgili tekrar en baştan satır satır okudum.Okuyuculardan gelen mektupları virgül değiştirmeden olduğu gibi aktarcam diye yazmışsınız.Ben yazılanları özetliyor ve gerekeni yayınlıyorsunuz, diye biliyordum.Bir yanlışlık olmuş.Kusura bakmayın, bilseydim daha kısa ve öz mektup yazardım.Hiç film incelemesini karıştırmazdım:)

Herşeyden önce teşekkür ederim zaman ayırıp cevap verdiğiniz için.

Verdiğiniz cevapta geçen" İsmâil Hakkı Bursevî ile bir İirtibâtımız olmadı, kitabı Kenz-i Mahfi hâric" bölümündeki Kenz-i Mahfi adlı eseri ile ne gibi bir irtibatınız oldu?

Saygılarımla
Kaptan A.A.. / 25.12.2020

CEVAP: Filmin bir mahzuru yok. Ancak siz bana yazıyorsunuz, okurlara değil... Onun için sual hâricindeki kısımları kesiyorum. Ama kestiğimi de noktasına virgülüne dokunmadan ayrı bir yerde saklıyorum, değerlendiriyorum. Merak etmeyin, boşa yazmış olmuyorsunuz.

Kenz-i Mahfi ile ilgili kısmı gerek olsaydı, yazardım. Her şeyi yazmam mümkün değil. Ama kitabı bulup okuyabilirsiniz. İlk bölümü Kenz-i Mahfî ile ilgilidir. Gerisi farklı şeyler anlatıyor.

--------------------------------

43- Allah razı olsun cevabınız için. sayenizde bilgileniyoruz. dediğiniz gibi gerçek hayatımızı aksatmadan bilgi edinmeye devam.
Y.E.E. / 26.1.2020

--------------------------------------

44- Hocam selamun aleyküm. sizin fal ve astroloji tarzı şeylerle ilgilenmediğinizi biliyorum ama özellikle astroloji konusunda fikirlerinizi merak ediyorum. Bilimsel açıdan dusunursek astrolojinin pek bir geçerliligi yok, hatta bunun hakkında yazılan epey makale var hem uluslararası bilim dergilerinde, hem de bloglarda vs. ama spiritualizmin, ezoterizmin olduğu her yerde astroloji de kabul ediliyor, henüz astrolojiyi kabul etmeyen birisini görmedim bu camiada. sizin bu alan hakkındaki fikirleriniz neler? bizi bilgilendirir misiniz. şimdiden teşekkürler.
Y.E.E. /29.12.2020

CEVAP: "Yerde ne varsa, gökte de o var" derler... Ama ilgilenmediğim için ne var, bilmiyorum. Benim saham dışında. Astroloji ilerlemiş ilerlemiş, Astronomi olmuş. Ondan yararlanıp yazılarıma bölümler aldım, ama Astroloji ile hiç ilişkim olmadı. Bir tek şey söyliyebilirim. Gazete falları uyduruktur, çünkü eğer bir doğruluk payı varsa kişiseldir. Her insan için ayrı bir değerlendirme yapılması gerekir. Öyle "falanca ayda doğanlar aşk hayâtı şöyle olacak" diye bir yorum yapılamaz, 5 aylık çocuğun da mı aşk hayâtı var?..

--------------------------------

45- Çok değerli üstadım. Uzun bir aradan sonra sizleri, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Her bir kelimesinde merakınızın, emeğinizin kokusunu duyumsayabildiğimiz, her bir cümlesi ile zihnimizdeki dogmaları yıkan, sertleşmiş, kristalize olmuş katranları kıran, yarattığımız negatif dağlarda taş üstünde taş bırakmayan ve her zaman rehber olarak kendine Kuran-ı Kerim’i alan size, can-ı gönülden selam olsun. Bu sitedeki yazılarınızı o kadar çok okudum ve düşüncelerinizden süzülerek bizlerin bu beyaz ekranlarına düşen sözlerinizde, her okuduğumda o kadar çok yeni manalar keşfettim ki adeta sizi tanımış kadar, karşılıklı muhabbet edebilme şerefine nail olmuş kadar hissedebildim. Şimdi başımdan geçen bir meseleyi, hem değerli fikirlerinizi merak ettiğimden hem de okuyanların bu tür durumlarla karşılaşabileceklerini düşündüğümden, belki bir yararı olur diye düşünerek yazmaktayım. Akabinde değerli cevaplarınızı merak bekleyeceğim bazı suallerim olacak

Sizlerin yazılarınızı takip eden herkes gibi, ben de kendimi idrak ettim edeli, çizginin bir adım ötesine geçebilmek gayreti içerisinde, bu bizleri materyalist hayata mahkum eden hakim paradigmaya rağmen, elimden geldiğince okudum, düşündüm, ruhu hissetmeyi, bulmacanın çözümünü anlamayı arzu ettim durdum. Yine böyle arayışlarla geçen günlerden bir gün, başarılı biyoenerji uygulamaları ile şanı, şöhreti benim yaşadığım şehre kadar ulaşmış bir insanı duydum. Her zamanki gibi yine, acaba dedim, bir katkısı olabilir mi benim bu bitmek tükenmek bilmeyen arayışıma, merakıma. Bu şahsı tanıyan biri bana onun numarasını verebileceğini belirtti, istemedim. Ben kendisine sosyal medya vasıtası ile ulaşırım, ondan istediklerimi anlarsa o bana numarasını verecektir dedim. Nitekim öyle de oldu. Bu şahsa birtakım yazılar yazdım ve kendimi, arayışımı, yolumu (bulamadığım yolu mu demeliydim) anlatmaya çalıştım. Bildiğiniz bir şey varsa, benimle paylaşır mısınız dedim. Numarasını gönderdi ve konuşmaya başladık. Bana önce Muhyiddin Arabi’nin Mekarimu’l Ahlak adlı kitabını gönderdi. Ardından adeta sosyal medya mesajlaşmalarının kitap halinde derlenmiş hali gibi diyebileceğim, belli başlı soru cevap şeklinde olan açıkçası pek de anlayamadığım bir kitap pdf şeklinde daha gönderildi. Son olarak da ‘’Sizin için biraz hızlı bir geçiş olabilir ama hissediyorum ki buna hazırsınız’’ gibi bir yönlendirmeli bir telkin ile Bilgi Kitabı’nı okuyun dedi. Bilgi Kitabı’ndan maksadınızı anlayamadım dedim. Önce Kuran-ı Kerim’i kastediyor sandım. Sonra bana bir link attı oradan bul dedi. Bülent Çorak’ın derneğinin linki. Eğer ben sizin sitenizi okumasa idim, bu derneği muhtemelen duymamış olacaktım. Elbette sizin her yazınızın içerisinde tavsiye ettiğiniz üzere, oradaki her şeyi araştırdığım gibi, bu derneği de araştırmıştım. Tipik bir masonik yapılanmadan başka bir şey olmadığını idrak etmek için sadece aptal olmamak yeterliydi. Kimsenin hakkına girmek istemem, niyet okumak bizim işimiz değil. Belki çok iyi niyetli bir arkadaştır bu şahıs ama bu link bana atılınca, bir zamanlar Hristiyan olmak kaydıyla bedava İngilizce dersleri verebileceğini söyleyen bir Amerikan misyoner vardı o geldi aklıma. O an gözümden düştü maalesef bu arkadaş.

Değerli üstadım, bir zamanlar bana üstad demeyin demiştiniz de naçizane bir açıklama yapmıştım. İşte görüyorsunuz, sizin yazılarınız ile araştırmaya sevk olunduğum için bildiğim, bilmeseydim insanların ‘’auralarını görüyorum, zikir ehlindenim’’ şeklinde kendini tanıtan (gerçekten görüyor olabilir eleştirim buna değil) insanların beni yönlendirmesine ve bana ruhsal seviyesi yüksek önemli biri imişim gibi davranılmak suretiyle artacak olan nefsimin, egomun tesiri ile muhtemelen malımı mülkümü bunlara verenlerden olabilirdim. Bir zaman size başımdan geçen bazı paranormal olayları anlatmıştım da siz de bana tabiri caizse ‘’kendini büyütme’’mealinde birtakım sözler söylemiştiniz. Eleştirinizi kabul ediyorum demiştim. O eleştiriniz hala kulağımda küpedir. İşte sizin sayenizde, nefsimi yeneyim derken nefsine kurban olanlardan olmadım. Tekrar teşekkür ederim.

Değerli üstadım, ruhsal meselelerle uğraşan, kanal olan, tebliğ alan, ruhsal celseler düzenleyen vs her ne olursa olsun bunu ticari bir amaç olarak yaptığı takdirde orada asla iyi niyet göremiyorum. Zaten yeterince manipüle edilebilir bir alan olduğu için sürekli doğru kriterleri belirlemek gerekiyor. Bedri Ruhselman’dan sonra, sizden daha iyi ve daha net anlatanı da görmedim, okumadım. Lütfen, Atlantis’ten tebliğ alan, Mu’ya selam çakan, Reptilianlar ile röportaj yapan ve bütün bunları da ‘’ücretli semineler’’ düzenleyerek anlatan şu güruh için bir söz söyleyin be üstadım.

Şimdi size arka arkaya bazı sualler yöneltmek istiyorum:

1- Sürekli olarak ‘’yüzü ve kalbi olan canlıları yemeyin’’ diyen çok fazla insan görüyorum. Et yememek ruhsal ilerleyişimiz için iyi bir durum mudur?

2- Ruhsal celseleri bu işi bilen tecrübeli biri olmadan yapmaya kalkmanın ne kadar tehlikeli olduğunu defalarca yazdınız. Peki bizler iyi niyetle, samimiyetle bir şeyler öğrenebilmek gayesi ile bu işi yapmak isteyenler ne yapacağız? Nereden başlayacağız? Bizim çevremizde öyle tecrübeli biri olmasını bırakın, bu işlere inanan birini bulmak bile zor…

3- Uyku anına yaklaştığımda, beyin frekansım düşüşe geçtiğinde ama tam olarak uyku haline girmediğimde, sık sık, hemen hemen her uykumda, birtakım sesler duyuyorum. Son olarak bir kadın sesini birden fazla kez duydum. Bir nida gibi, kelimeden ziyade bir ses sadece. Uzayan bir ses. Derhal gözlerimi açıyorum idrak yeniden geliyor ve sadece kendi nefes alış verişimi duyabiliyorum. Neler oluyor diyerek gözlerimi açsam da, öyle korku içerisinde kalmıyorum. Biraz tedirgin oluyorum tabi ama gözlerimi kapatıp tekrar uyuma moduna giriyorum. Korku pek yüksek olmuyor. Bu nedir üstadım?

4- Regresyon terapisi, geçmiş yaşam terapileri için ne düşünüyorsunuz. Kimileri bunun geçmiş atalarımızın genetik kodlar vasıtası ile bilinçaltımıza yansıyan hatırları diyor; kimisi ise geçmişte kendi yaşadığımız olayları hatırlamak. Regresyon çalışmaları için yorumunuzu merak ediyorum.

5- Lan Stevenson’un çalışmaları hakkında biraz daha bilgilendirme yapmanız mümkün mü? Ve bilimsel olarak literatüre bir katkısı olması bakımından reinkarnasyon üzerine bir bilimsel araştırma yapsak bunu bize önerir misiniz?

6- Son olarak Üstadım, Reptilianlar nedir? Anlatıldığı gibi bu gezegende bizimle yaşayan bir ırk mıdır? Masonik yapılar bunlara mı hizmet etmektedir? Kabalizm Reptil ırkların insanlara öğrettiği bir şey midir?

Yanıtınızı merak bekler; can-ı gönülden sevgi ve saygılarımı sunarım.
G.G. / 14.1.2021

CEVAP: Gene bir sürü iltifatla başlamışsın mektubuna. Sağol ama, ben de senin gibi sıradan bir insanınm. Yaşımdan başka senden fazlam yok.

Şimdi İnternet'i tararsan Bioenerji, Astroloji, Regresyon, Yaşam Koçu gibi başlıklar altında üçer aylık kurslar ve sertifikalar verildiğini görürsün. Bunların hepsi palavra!... Televizyonda dinlemiştim, "Bir baklavacı ustasının yetişmesi bile 15 yıl sürer" dedi adam... Üç ayda hamal bile olunmaz... Senin o görüştüğün adam da üfürük... Bülent Çorak'ın yazdıkları tavsiye eden biri, ünvânı Ordinaryüs Profesör olsa, beş para etmez!

Sonra bir de, mâdem istedin, verilen tavsiyeyi tutmak gerek. "Mekarimu'l Ahlâk" kitabını okudun mu?.. O kitaptan "hızlı bir geçiş"le Bülent Çorak'ın kitabına geçilir mi, sen düşün!

Evet, "kendini büyütme" meâlindeki ikazımın yanısıra "kendi başına çalışma yapma" demiştim, şimdi bir tâne daha ekliyorum, "Her önüne geleni ermiş sanma, dediğine kanma". Ben dâhil!

Şimdi ilk fırsatta bu sayfanın başına dön, ve sana daha önce verdiğim cevapları bir kere daha, dikkatle oku. Aşağıdaki sorularının bir kısmına daha önce cevap verdiğimi göreceksin. Tatmin olmamış olabilirsin, ama benim tahminim dikkatli okumadığın yönünde. Üstelik benim tavsiye ettiğim kitaplardan hiçbirini okumadan kendine bir yol, bir de rehber, mürşit aramaya devam ettin.

"Biz ne yapacağız?" diye soruyorsun. Bir şey yapman gerekseydi, çevrende sana yolu gösteren biri olurdu. Bana öyle oldu... Demek ki, başka bir şey yapman gerekmiyor. Klinik Psikolog'sun, görevini yap, insanların dertlerine çâre ol. Bunun dışında sâdece oku, araştır. Ama dediğim yolda araştır. Bu sitede üzerinde durduğum konularda oku, araştır. Zemettiğim, yerden yere vurduğum konuları, Reptiliyanlar'ı değil. Kaldı ki, onun da fasafiso olduğunu anlatmışım, okumamışsın.

Sen Hintli misin,. et yemiyecek?.. Dokunuyorsa yeme, ama ALLAH'ın helâl kıldığını, "yeme" diyerek haram etmek kimsenin haddi değil!.

- "Size ölü hayvan etini, kanı, domuz etini ve
Allah'tan başkası adına kesilen hayvanı haram kılmıştır.
Fakat istek göstermeksizin ve ölçüyü aşmaksızın
başı darda kalan kimse (yerse) üzerine günâh yoktur.
Şüphesiz Allah çok bağışlayıcı ve rahmet sâhibidir."

(Bakara Sûresi, 173. Âyet)

Bunların dışında et yiyen hayvanların eti yenmez. Dikkat ederseniz, yadiklerimiz hep ot yiyen hayvanlar ve kuşlardır. Çirkin görünüşlü hayvanları da tercih etmezler, yengeç gibi, ahtapot gibi, ama haram sayılmaz. Hıristiyanlar'ın, Yahudiler'in yemeği yenir. Domuz hâriç, Besmele çeker yersin.

- “Bugün size temiz ve hoş şeyler helâl kılındı.
Kendilerine Kitap Verilenler'in yiyecekleri size helâl,
sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir.”

(Mâide Sûresi, 5. âyet)

"Alevî'nin kestiği yenmez" sözü büyük günahtır, ALLAH'ın koymadığı bir yasağı koymuş olursun. Hadsizlik, densizliktir... Bu tip zırvalardan da kaçınmak gerekir.

Bir de kendini fazla zorlama. Kendini hayâtın akışına bırak, temiz kâlple, iyi niyetle... Hele dediklerimi yap, diğer sorularına da cevap veririm.

------------------------

46-47-48- merabalar. ben H.' dan A. T. 1 aydır " BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI" sitenizdeki yazıları okuyorum. Bu kadar derin bilgiler internette ve başka hiç bir yerde yok. Adeta müptelası oldum sürekli okuyorum. Artık siteyi okumak bana yetmiyor sizden danışmanlık almak istiyorum. lütfen mesajıma cevap verin. Hocam, telefon numaram...
A.T. / 7.2.2021

CEVAP: Sevgili kardeşim,
Yazılarımı okuyup beğenmen beni memnun etti. Ancak benim Danışman'a ihtiyâcım yok. Senin de Danışmanlık yapmanı gerektirecek bir durum yok. Telefon numaranı da öyle herkese verme. Okumana devam et. Soracaklarını yazabilirsin. Memnuniyetle cevap veririm.

Danışmanlık karşılığı Müsteşar, Müşavir kelimelerine bir bak. İstişâre ve Meşveret kelimelerini de araştır. Kim kime, ne danışır, bir öğrenelim.

---------------------------

49-50- A. T.'nin 9.2.2021 tarihli mektuplarına CEVAP: Evvelâ MEKTUPLAR sayfasının altında senin mektuplarına verdiğim cevapları dikkatle oku! Okumamışsın!.. Sonra başın sağ olsun. Ölüm ALLAH'ın emri. Her canlı bunu mutlaka tadacak. Bu yaşa kadar annenin senin yanında kalmasını sağladığı için ALLAH'a şükret. Annesini 10 yaşında, 5 yaşında kaybedenleri, hattâ hiç hatırlamıyanları düşün, şükret.... Biraz sâkinleş. Böyle feryat ederek hiç bir şeyi çözemezsin. Dediklerimi yaptıktan sonra senin derdinle ilgileneceğim, hiç endişen olmasın... O sahtekârlardan hiç birisine ne paranı, ne kendini kaptırma!

-----------------------------------

51- Hocam meraba, nasılsınız iyimisiniz? Hocam sizden bir ricam olacaktı , annemle iletişime geçip annemle sohbet ederseniz , hal hatır sorup onu dinlerseniz çok sevinirim. Eğer annemle konuşursanız bunu sitenizde de paylaşırsanız sevinirim hocam.
A.T. / 14.2.2021

CEVAP: Değerli Kardeşim, sen benim yazdıklarımı hiç DİKKATLİ okumuyorsun galiba. Önce yukarda belirttiğim hususları yerine getir, sonra senin taleplerine cevap vereceğim. Önce oku, düşün, sonra bana "Okudum, anladım" diye yaz.

------------------------------------

52- Hocam spiritüel konulara ilgi duyduğum için bana kızmayın hocam. 36 yaşındayım , bu konuları kaldıracağıma inanıyorum hocam.
A. T. / 14.2.2021

CEVAP: Şimdi oldu, seni daha iyi tanımış oldum. Okuman, hele imkânın nisbetinde Spiritualizm'le ilgilenmen takdir edilecek bir husus. Niye sana kızayım?.. Sâdece okuduklarını dikkatli okumadığın için biraz sitem ettim, o kadar.

Hem "Bir aydır okuyorum" diyorsun, hem de benden annenle irtibata geçmemi istiyorsun. Demek ki dikkatli okumamışsın. Çünkü daha birinci sayfada, ANA SAYFA'da "Acemilere Uyarılarım şunlardır" diye yazmışım:

- Ruhlar'la görüşülebilir, ama Ruh çağrılmaz!..
Yâni, isim vererek çağırdığınız Ruh'un gelme ihtimâli yoktur!..
Ruhlar'la İrtibat, kendine has kurallara tâbidir.

- Biri gelir... Ama gelenin kim olduğunu tesbit etmek çok zordur.
Bu tesbit ancak tecrübeli ve bilgili bir Operatör,
yâni Celse İdârecisi tarafından uzun bir çalışma ile yapılabilir.

- Öyle her Fincan'a, Masa'ya oturan, her gözünü kapatan Mevlâna ile,
Atatürk ile, anası-babası-dedesi-kızı-kızanı ile görüşemez!

Bu anlaşıldı mı?... Anlaşılmadıysa, bir kere daha yavaş yavaş, tâne tâne oku!

Ben 55 yıllık Spiritualist'im, ne annemle-babamla, ne de 4 yaşında kaybettiğim oğlumla görüşebildim. Çünkü Celseler'e senin istediğin Varlıklar değil, onların istedikleri gelir. Ama üçünü de rüyâmda gördüm, görüştüm.

Bu yüzden ne benim, ne o sahtekârların senin annenle İrtibât'a geçme ihtimâli yok! Annenle ancak sen rüyânda karşılaşabilirsin. Dua et, anneni rüyânda gör.

Bana bu bir ay içinde hangi sayfaları okuduğunu ve takıldığın yerleri yazarsan, sana daha çok yardımcı olabilir, yol gösterebilirim. Ama annenle bu yolla görüşmeyi aklından çıkar.

Tekrar başın sağ olsun... Ne kadar çabuk normal hayâtına dönersen, annen o kadar mutlu olur Öbür Dünyâ'da. Ne kadar çok üzülür, ağlarsan, annen de o kadar ızdırap çeker Orada.

-------------------------------------

53- Sitenizi inceledim. Gerçek isminiz bu mu o bile şüpheli. Özellikle Ergün Arıkdal ve Sadıklar Planı ile ilgili söyledikleriniz son derece çirkin ve yanlış şeyler. Hele fincan celseleri diye yayınladıklarınız hele onlar....

Ne kadar büyük sorumluluk altına girdiğinizden haberiniz bile yok. Şuuraltınızın çöplüklerinden insanlar yol gösterici olduğunu iddia ettiğiniz içi boş, birbirine karışmış bilgileri aklınız sıra bir vazife gibi paylaşıyorsunuz.

Yorumlarınız, ifadeleriniz öfke ve nefret dolu. Yani ne kadar nefsani olduğu çok açık. Yaptığınız bu iş sizi tatmin ediyorsa, varlığınızda bir yükselme, ilerleme sağlıyorsa devam edin. Gidin bakalım yolunuz nerede son bulacak.

Yapmanız gereken özellikle Ergün bey ve Sadıklar Planı ile ilgili ettiğiniz hakeretleri kaldırın. Eleştirebilirsiniz. Size göre yanlış gelen şeyler olabilir ama bunlar nasıl ifadelerdir Allahaşkına...

"Geri ve Vasat-altı Varlıklar'ın yanıltıcı, sapıttırıcı mesajlarını didikleyip duruyoruz. Ama yılanın başı Ergün Arıkdal Ekolü..."

Bu sözler size aittir. Ve sizden yansıyan bir titreşim enerjidir. Yani sizcedir. Ayrıca hakeret içeren sözler olduğu için suç unsurudur. Öyle sahte isimlerle, sadece mail adreslerinin arkasına saklanarak mı fikirlerinizi savunuyorsunuz. Fikirleri açıkta, varlığı korku ile kendi nefreti ardına gizlenmiş bir misiniz?
Turgut / 16.2.2021

CEVAP: Dikkatli okumamışsınız, ortada Nefret diye bir şey yok!... Hakaret yok! Sayfalarda yazım hatâları, harf yanlışlığı olabilir ama, cümleler özenle seçilmiştir, kuşkunuz olmasın.
Meselâ, "Yılanın başı Ergün Arıkdal" dememişiz, "Ekolü" demişiz... Biz hiç bir şeyden nefret etmeyiz ki, kişilerden edelim. Sâdece onların saflıklarından, bilgisizliklerinden insanları aldattıklarını, yanlış yöne sevkettiklerini dile getirdik, onlara sitem ettik. Celselerimiz'den örnekler verdik ki, öyle "şıp" diye Yüksek Varlıklar, Yüksek Plânlar ile İrtibat kurulmayacağı anlaşılsın... Maksadımız, gâyemiz İlk Sayfa"da çok açık olarak belirtilmiştir. Bir daha okuyun.

Çok savunduğunuz Ergün Arıkdal'ın Medyumluğu ve Sâdıklar Plânı'nın üstünlüğü konusunda, yanlışlarımızı gösterseydiniz ya!.. Benim "yanlışa örnek" diye verdiklerimin doğruluğunu savunsaydınız ya!.. Savunun!... Hiç endişeniz olmasın, aynen yayınlarım.

-------------------------

54-55- sevgiler, iyisinizdir umarım. üniversite sınavına hazırlandığım için siteye pek sık giremiyorum, siz de zaten bunu desteklersiniz. ama yazıları fırsat buldukça okuyor, bilgileniyorum. Allah sizden razı olsun. bir kaç sorum var.
Y.E.E. / 19.2.2021

CEVAP: "Sorum var" diye iki mektup yazmışsın. Ben iyiyim, merak etme. Zihnini boşalt, bu tür soruları bir tencereye koy, rafa kaldır. Dikkatini tümden derslerine, sınavlarına ver. Sınavların bitince haber et, ben de sorularına cevap vereyim. Şimdi aklını onlarla meşgûl etmeyelim.

Hadi, başarılar!

----------------------------

56- Değerli Üstadım Ssitenizde yeni 62 63 ve 64.celselerinizi gördüm ve daha evvel okuma fırısatını bulamadığım iç varlıktan alıntılar celselerini okudum ve elbetteki her bir satırında sizin nefis yorum ve celsenin değerli aktarımlarını buldum celseyi okuduktan sonra bahsi geçen Sayın Bedri Ruhselman beyin ALLAH ve MUKADDERAT VE İCABAT kitaplarını netten bulup aldım İnsanlara edindiğim bilgileri aktarmaya gayret ediyorum ancak kendi çocuklarımda bile bunu tam manasıyla başarabilmiş değilim Kitapları okudukça ortaya çıkacak konular ile sizlere danışacağım muhakkak.bu arada yayınlanmayan celseler için tekrar fırsat buldukça yayınlamanızı bekliyoruz. Saygı ve sevgilerimle
Kaptan A. A. / 4.3.2021

CEVAP: Ben de "Bizim Kaptan nerelerde?" diyordum, iyi ki yazdınız.

ALLAH ile MUKADDERAT VE İCÂBAT çok ağır kitaplardır, ağır okunması gerekir. Bilhassa MUKADDERAT VE İCÂBAT kendi duyabileceğiniz yüksek sesle ve günde ancak 2-3 sayfa okunduğunda tadına varılabilir.Ben öyle okumuştum. Ama onlardan önce eğer okumadıysanız, İnternet'ten indirip Bedri Ruhselman'ın Ruhlar Arasında eserini okumanızı tavsiye ederim. Böylece hem Spiritualizm'i bir ölçüde öğrenmiş olursunuz, hem de ağırlık hissetmezsiniz. Ondan sonra bulabilirseniz RUH VE KÂİNAT'ı, sonra ALLAH'ı, en son MUKADDERAT VE İCÂBATı okumaya teşebbüs etmenizi tavsiye ederim. Her üçünde de bilmediğiniz kelimeler çıkacaktır. Onların mânâlarını kenara, sayfa altına yazmanız ilerde tekrar okuduğunuzda kolaylık sağlayacaktır.

Kaç yaşlarında olduklarını bilmiyorum ama, evde olduğunuz zamanlarda çocuklarla bir arkadaş gibi sohbet edin. En küçüklerin bile büyük adam gibi konuştuğunu görürsünüz. Bizim esas varlık sebebimiz, kendimizden sonrakilere hayırlı bir evlat yetiştirmektir. Onlar birinci önceliktedir.

Yeni Celseler eklemeye gene bir süre ara verdim. Bakalım, şimdiye kadar yüklediklerim ne derece ilgi uyandırmış, görelim. Ona göre... İhtiyaç varsa, yeniler gelir.

----------------------------

57- Değerli üstadım

sizden gelen cevap mukabilinde tavsiye ettiğniz ruhlar arasında ile ruh ve kainat kitaplarını satın almak için netten arıyorum bulur bulmaz alacağım. Bedri beyin İLAH NİZAM VE KAİNAT adlı kitabını okudum ve bilmediğim kelimeleri netten tek tek kendime bir sözlük oluşturarak okudum.Hayatım boyunca okuduğum kitaplarda böyle zorlandığımı hatırlamıyorum zira ağır bir eski türkçe yada osmanlıca kullanılmıştı. mesnevinin 6 cildinide okumuş ve mevlananın düşünce sistemine çok yakın olduğunu görmüştüm buna mukabil RA bilgilerinide katarsanız çocukluğumdan itibaren basamak basamak inşaa ettiğim ve temeli ruhum tekamülü üzerine kurulu yaşamın manası daha yerli yerine oturmuştu.daha evvel sizlere yazdığım gibi gerek Ra gerek İLAHİ NİZAM VE KAİNAT Kitaplarında aklıma tam oturmayan kısınların da olduğunu yazmıştım.

Tebliğlerede verilen bilgiler ışığında ruhumuzu tekamül sürecinde daha üst seviyelere çıkartabilmek için aynı bilinç düzeyinde insanlarla bir araya gelmenin faydalı olacağını düşünüyorum bu konuda siz ne dersiniz belli bir sinerji yakalanabilirse çalışma veyahut tekamüllerimize faydası olacağına inanıyorum.

Tekrar ellerinizden öper kitapları okudukça veyahut karşımıza çıkabilecek bilgiler edindikçe sizlere fırsat bulduğum anlarda yazmaya devam edeceğim şimdilik ALLAH a emanet olun
Saygı ve sevgilerimle Kaptan A. A. / 10.3.2021

CEVAP: Önce şu sözlük meselesini halledelim: İnternet'te NND Sözlük diye çok yararlı bir site var. Tavsiye ederim. Osmanlıca kelimelerin hem Türkçe, hem İngilizce karşılıklarını veriyor. Rastladığınız kelimeleri bir deftere kaydederek kendi sözlüğünüzü de oluşturabilirsiniz. Zâten bir ara yapmışsınız. Veya kitabın içine sayfa altına yazabilirsiniz. Ben öyle yaparım.

RA'nın hangi kitaplarını okudunuz?.. Yazarsanız o konudaki değerlendirmelerimi de bildiririm.

İnsanların bir araya gelmesi, fikir teatisinde bulunması elbette son derece yararlıdır. Ben bunu 40 yıl yaşadım ve faydalandım. Bir araya gelenlerin hepsi faydalandı. Sonra hayat insanları dört bir yana savurduğunda o berâberliklerden edinilen tecrübelerle daha güçlü olduklaını hissettiler ve hayat mücâdelesini daha rahat sürdürdüler. Buna "Mâşêrî Tekâmül" denir, yâni bir arada olgunlaşma...

---------------------------------

58- Değerli Üstadım

RA bilgilerinin 4 cildinide okudum ilk 2 cildinde mesnevideki bilgilerle örtüşen çok yer var özellikle 1. cildin 86. sayfasında Hz MUHAMMED s.a.v.ile ilgili bir bilgilendirme var ancak dediğiniz gibi bağlantıyı kuranların hristiyan olması bu bilgi ile ilgilenmeyip geçiştiriyorlar. 3.ve 4. kitaplar artık saçmalamanın başladığı ve çoğu düşüncenin oturmadığı yerler benim için.Ancak mesnevide AHMED E DOĞRU isimli birinci hikayede geçen bir diyalog ta şöyle bir ibare var.

AHMED'E DOĞRU-1
Dostlar elveda! Ben öldüm, yükümü dördüncü göğe ilettim.
Bu suretle de ateşe mensup feleğin altında zahmet ve meşakkatler içinde yanmayalım.
Bundan sonra dördüncü kat gök üstünde, İsa’nın yanında oturacağım.”

bu bilgi ra bilgilerinde yine Hz İSA nın dördüncü boyuttan gelen bir varlık olarak bildirilmesi ile aynı biilgiyi içeriyor.

Bir kaç tane daha böyle örtüşen bilgiler var mesnevi ile birde MICHAEL BAIGENT isimli yazarın İSA YAZMALARI KİTABINDA buna benzer bir kaç örtüşen bilgi bulmuştum.

Ellerinizden öper saygı ve sevgilerimle sağlıklı günler dilerim.
Kaptan A. A.

CEVAP: Değerli Kaptan dostum,

İnançlarını sarsmayı hiç istemem ama, seninle tanışmadan çok önce biz RA üzerine bir sayfa hazırlamıştık. Sanırım rastgelmemişsin. Onu okumanı, sonra hatırlayabiliyorsan, Hz. Muhammed hakkındaki bilgiyi bulup bana yazmanı rica ediyorum. 86. sayfada CELSE 4 var, 22 Ocak 1981 târihli... Ben orada Hz. Muhammed'le ilgili bir kısım göremedim.

Sonra Hz. Mevlâna'nın Mesnevî'sinin hangi cildinde "Ahmed'e Doğru" diye bir bölüm var, onu da hatırlamadım. Onu da yazıver, bir bakayım.

"İsa Yazmaları" kitabını okumadım, adı ters geldi. İsa bir şey yazmadı, kendine vahyedilenleri dile getirdi. Onlar da o târihte yazıya geçmedi. sonradan akılda kalanlar yazıldı. O yüzden 360 farklı İncil çıktı, 4 kabul edildi.

Bizde Mirâç rivâyetleri vardır. Orada Hz. Muhammed'in yükselirken
1. kat semada: Hz. Adem'le,
2. kat'ta Hz. İsa ve Hz. Yahya,
3. kat'ta Hz. Yusuf,
4. kat'ta Hz. İdris,
5. kat'ta Hz. Harun,
6. kat'ta Hz. Musa
7. kat'ta Hz. İbrahim ile görüştüğü rivâyet edilir, ama rivâyet... Doğrusu ancak ALLAH bilir. Hz. İsâ'nın 4. Kat'ta olduğuna dâir bir bilgi yok. Kaldı ki, bu "Katlar"dan ne kastedildiği de belli değil. Michael Baigent ise daha çok Tapınak Şövalyeleri araştırmaları ile tanınan bir yazar. Dinî inançlara gelince, bir Müslüman olarak, "Biz önce kendi yazarlarımıza konsantre olalım" derim... Alınma!... Benim görevim uyarmak... Sitenin amacı da bu!..

----------------------------------------

59- Değerli üstadım

AHMEDE DOĞRU 1 Mesnevi 1. ciltte pdf formatında ki kitabın 13. sayfasında yer almakta Ra daki söylediğim bilgi yine 1. cilt 20 ocak 1981 tarihli 2. celse de gönderdiğim pdf formatındaki kitapta 87. sayfada yer almakta.

Sitenizi bulduğum tarihlerde ki yakın bir zaman da bulmuştum yaklaşık 6 yada 7 aylık bir süre yani ra ile ilgili yazınız direk ilgimi çekmiş ve okumuştum. Zaten Ra daki bildirimlerin de 3. ve 4. ciltlerde hemen hemen hiç aklıma yatmayan yada gereksiz gördüğüm pek çok nokta var benim ilgimi çeken noktaları yakalayıp sizler ile paylaşıyorum ama hep belirttiğim gibi bu konu hakkında kesin olan tek inancım ruhların tekamülü üzerine kurulmuş ilahi düzendir

Varlıkların hep söylediği bir şey var o da o din bu din diye bir şey olmadığı ALLAH ın dininin tek olduğu hakkında ki bana en yakın gelen düşüncelerden birisidir..Özellikle sizin ile tanıştıktan sonra kendi milletimizin veya kültürümüze ait bilgilere öncelik vermek gerektiğini düşünüyorum. Hiç çözemediğim bir konu idi şu VAHDET İ VÜCUT MESELESİ ki Bedri beyin kitabını okurken sanki bir an gözümde çözülüverdi.Bu içinde bulunduğumuz kainat bir sabun köpüğü ve bunun gibi sayısız kainat yaratacak bir muazzamlığı bizler kafamızda yaradanın kendisiden oluştuğu düşüncesi içindeymişiz ne büyük bir yanlışı görmemizi sağladınız yol göstermeniz ile.

Ekte bahsettiğim kitapları gönderiyorum size incelemeniz için şimdilik saygıyla ellerinizden öper selam ve sevgilerimi iletirim sağlık huzur dolu günler dilerim
Kaptan A. A. / 17.3.2021

CEVAP: Sağolasın, göndermişsin ama zahmet olmuş. Çünkü bende Millî Eğitim Bakanlığı tarafından basılmış Mesnevî'nin 6 cildi de vardı. Ayrıca İnternet'ei koyduğum RA sayfasında RA'nın 4 kitabının da pdf formatında adresi verilmişti.

Şimdi RA'da, senin bahsettiğin bölümde

- "Muhammed diye adlandırılan bir varlık gelip de insanları daha
idrakli ve anlaşılır akıl/beden/ruh ilişkilerine sokana kadar bu durum
böyle devam etti"

ifâdesinden başka bir şey yok. Bu ifâde Hz. Muhammed'in peygamber olduğundan, kendisine bir Kitap indiğinden bahsetmediği gibi; "insanları daha idrakli ve anlaşılır akıl/beden/ruh ilişkilerine soktuğunu" söylemekte ki, bir anlamı yok. İnsanların idrâki yükseldiği için Hz. Muhammed gibi bir Peygamber ve Kur'an gibi bir kitap ve İslâm gibi bir din gelmiştir. Yâni ondan önceki insanlar idraksiz ve anlaşılmaz akıl--ruh-beden ilişkileri olan varlıklar değillerdi.... Görüyor musun, cümleyi tersinden okuyunca, nasıl mânâsız olduğu ortaya çıkıyor ve Hz. Muhammed'in adını vermekten başka bir şey yapmadığı anlaşılıyor.

Varlık ardından "Daha fazla ayrıntıya girmemizi istiyor musunuz?" demiş, ben olsam, "Lûtfen, daha derine girin" derdim, bakalım daha neler zırvalayacak?

Mesnevi pdf'si nedense açılmadı. Bana kaçıncı mısrada, veya hangi hikâyede olduğunu yazarsan, daha kolay bulurum. Bu arada benim bahsettiğim Mevlâna torunu Veled Çelebi'nin yaptığı tercüme de internet'te var:

http://dosyalar.semazen.net/MESNEVI-I_SERIF_1.cilt.pdf

Sana yeni seferinde hayırlı yolculuklar dilerim. Selâmetle git, selâmetle dön.

----------------------------

60- Değerli üstadım mektubunuzda verdiğiniz mesnevi linkinde mesnevi birinci cilt sayfa 13 te 645.beyitte söylediğim ra bilgilerindeki bilgiyle örtüşen kısmı bulabilirsiniz. Bende gemime katıldım siteye giriş yapılabiliyor gemi sistemlerinden o yüzden irtibat kurmakta sıkıntı olmayacak inşallah. Hürmetler ellerinizden öperim üstadım
Kaptan A. A. /20.3.2021

CEVAP: Önce hayırlı yolculuklar.

Ben tabii Hz. Mevlâna'nın torunu Veled Çelebi'nin yaptığı tercümeye inanacağım. Orada "Ahmed" diye bir şey yok. Anlatılan bir "vezir" hikâyesi... 644. mısra ile başlıyor.

- "Vezir içerden seslendi: “Ey müritler, benden size şu malûm olsun.
Ki İsâ bana “Hep yakınlarından, arkadaşlarından ayrıl, tek ol,"dedi." ... Sonra senin verdiğin bölüm geliyor:

- "Dostlar, elveda! Ben öldüm, yükümü dördüncü göğe ilettim.
Bu suretle de ateşe mensup feleğin altında zahmet ve meşakkatler içinde yanmayalım.
Bundan sonra dördüncü kat gök üstünde, İsâ’nın yanında oturacağım."...

Yine Ahmed yok, ama Hz. İsâ'nın 4. Kat'ta olduğunu imâ ediyor. Doğrusunu ALLAH bilir. RA ile bu 4. Kat kavramı birleşmiş. Zâten böyle bir-iki şey başka bir yerle uyuşmasa kimse bu zırvaları okumaz. Onun için Uzay'dan alındığı söylenen her kitapta yanlışlar arasına sıkışmış doğrular vardır ama yetmez. Yanlışları görmeden, düzeltmeden kabul etmek olmaz. Şimdi meselâ bu "4. Kat" ifâdesi, daha önce yazdığım hadis rivâyetindeki 2. Kat ile bağdaşmıyor. Hangisi doğru, ikisi de mi yanlış, bilemiyoruz, Hz. Mevlâna'dan bile gelse, "Doğrusunu ALLAH bilir" deyip bırakıyoruz.

----------------------

60- Selamun aleyküm efendim. Celseler hakkında sormak isterim. Fazla mı şüpheciyim bilmem. Fakat kafama takılan meseleler var. Celselere gelen mühim ve tanınmış simalar kafamı kurcalıyor. Her gün binlerce insan ölüyor. Kaçı ünlüdür. Nasıl denk geliyor bu insanlar. Niçin hep Türkler. Ötealem Türkiye ile dipdibe midir? İkincisi, celselerin hakikatine kalbim bir türlü mutmain olmuyor çünkü bilinç üzerine çalışmalar derinleştikçe insan beyninin nelere kadir olduğu ortaya çıkıyor. Acaba her şey medyumun zihninin bir uydurması olamaz mı. Bu mekanizma nasıl işler açıklar mısınız. Üçüncü ve sonuncu olarak, ipnoza çok eleştiri var. İpnozla yapılan regresyonlar tamamen sahtedir. İdareci bir şey söylerse ipnozdakinin beyni yüz şey uydurur diyorlar. Ek olarak michael newton ve kitapları hakkında düşüncenizi sormak isterim. Saygı ile.
M.A.O. / 8.5.2021

61- Efendim az önceki mailde yazmayı unuttum bağışlayın. Gary Schwartz'ın Ötealem Deneyleri kitabını da okuduysanız sormak isterim. Deneylerin gerçekliği nedir bilimsel midir?
M.A.O. / 8.5.2021

CEVAP: Peşpeşe iki mektup yollamışsınız... Sondan başlıyayım: Michael Newton kitaplarını ve Gary Schwartz'ın "Ötealem Deneyleri" kitabını okumadım. Bulursam okur, cevap veririm... Diğer sorularınızın cevâbı sitede var ama; ya okumadınız, ya da dikkatinizden kaçtı... Kısaca cevap vereyim.

Bu İrtibatlar'ın hepsi bir "frekans meselesi"dir. Bize, bizim frekansımıza; yâni kültürümüze, inancımıza, târihimize yakın olan Varlıklar gelir. Üstelik pek azı meşhur kimselerdir. Diğerleri sıradan insanlar, hattâ suçlulardır.

Aslında her şey gibi bu da bir İNANÇ meselesidir. Bizim kimseyi inandırmak gibi bir görevimiz, bir çabamız yok. Kendiniz araştırıp tatmin edici deliller bulmaya çalışacaksınız.

Medyum'un aldatması olsa, yayınladığımız için biz de sizi aldatmış oluruz ki, böyle bir ithâmı asla kabul etmem!..

Okumadığınız veya dikkatinizden kaçtığı için bizim sitedeki "regresyon"lar, yâni Ekminezi çalışmalarında böyle uydurma şüphesi izâle edilmiştir. Dikkatle okursanız, delili bulabilirsiniz... Bu arada elimde Hipnoz Çalışmaları ile ilgili tuğla kalınlığında 3 kitap olduğunu, üçünü de incelemiş olduğumu bilmenizi iisterim. Kendi çalışmalarım dışında... Yâni uydurma peşinde koşmuyorum.

Hipnoz'la ilgili "idâreci ne söylerse" ile kastettiğiniz İMAJ ise, onunla da ilgili çalışmalar verdik. İrtibatlar'dan nasıl ayrıldığını belirttik.

------------------------

62- Hocam medyumluk nedir, irtibatlar nasıl gerçekleşir bunun çalışma prensipleri nelerdir bir makale yazsanız da faydalansak. Selametle hocam.
M.AOI. / 17.5.2021

CEVAP: Belki bir gün yazarız... Aslında yazmışız... Ararsanız, bulursunuz. İlerde belki genişletiriz.

-----------------------------

63- sevgiler. iyisinizdir umarım, size şubat ayında sormuştum bu soruları aslında ama siz de bunları bir tencereye koy, sınavdan sonra gel cevaplayalım demiştin. sınavıma 1 ay var, denemelerde iyi sonuçlar çıkarıyorum, çok büyük olasılıkla hedeflediğim yere gireceğim. yani o konuda bir problemim yok.. hal böyleyken 1 ay daha beklemek istemedim, soruları cevaplamanızı rica edeceğim, şimdiden teşekkürler, saygılarımla.

1. yazıların hepsini okumadığım için belki o kısmı kaçırmış olabilirim, affınıza sığınıyorum. bir kaç yazıda masa oynatmaya vs. şahit olduğunuzu söylemiştiniz. ben ruhlarla irtibat konusunu, eğer hipnotik şekilde oluyorsa tamamen telepatik şekilde gerçekleşiyor sanıyordum, ama eğer masa oynatma gibi fiziksel etkili eylemler söz konusuysa ruhun o mekana bir ziyareti de mevcut. bedensiz bir varlık bunu tam olarak nasıl yapabiliyor, bir de sizin maksimum gördüğünüz fiziksel hareket nasıldı ruhlar tarafından yapılan, bunu merak ettim.

2. aslında bu konu dışı bir konu, siz de din adamı değilsiniz ama ben sözlerinize itimat ettiğim için yılların tecrübesine dayanaraktan yöneltmek isterim. ben müslüman bir erkeğim, toplumdaki erkeklerin % 99'u gibi kadınlardan hoşlanıyorum. buraya kadar problem yok, ama çevremde bazı eşcinsel dostlarım var, bunlar da muslumanlar. şuanki bilimsel araştırmalara dayanaraktan bu mevzunun doğuştan oldugunu söyleyebiliriz, sizin acaba dusunceniz nedir? ruhiyat açısından eşcinselliğin sizce açıklaması nedir? farklı bir açıklaması yoksa bizi yaratan yüce Allah, bu insanları neden böyle sınıyor?

3. ben rüyalara küçülükten beri kafa yorarım. bir çok ekolün rüyalar hakkındaki yaklaşımını okudum, ama hangisi daha doğru kararlaştıramadım. rüyalar hakkında sen ne dusunuyorsun, yani yaklaşımın freudian mı yoksa pek kafaya takma rüya gibisinden mi? sitede bununla ilgili rüyalar başlığındaki yazılarını okudum ama detayını merak ediyorum. bizi bu konuda bilgilendirirsen çok memnun olurum. iyi günler
Y.E.E. / 20.5.2021

CEVAP: Sabırsız öğrenci arkadaşım, sâdece 2. sualine cevap vereceğim, diğerleri gene tencerede kalacak, rafa kaldıracaksın ve ancak üniversiteye girmeyi başarırsan, cevâbını alacaksın.

Ben din adamı değilim ama, bu tarz mevzuları Din ve Kur'an açısından bakarak değerlendiririm... Rahmetli Atatürk'ün çok önemli bir sözü vardır, hiç dile getirilmez:

- "BİZDE RUHBANLIK YOKTUR!.. (Yâni, hacılık-hocalık bir mertebe, bir makam değildir.)
Hepimiz müsâviyiz ve dinimizin ahkâmını mütesâviyen öğrenmeye mecburuz!..
Her fert dinini, diyanetini, imanını öğrenmek için bir yere muhtaçtır
ve orası da MEKTEP'tir!..
(31.1.1923)

Bunu yapmaya çalışıyorum, sayfalara da bunu yansıtıyorum.

Belki okumamışsın, KADIN sayfasının alt kısımlarında bu konuda çok geniş bilgi var. Sonra LUT KAVMİ ile ilgili bir sayfa var. Ama ben biraz daha ekleyeyim: KADIN'la ERKEK hem vücut, hem hormon bakımından ayrıdırlar. Ancak bâzı ERKEKLER hormon bozukluğu gösterir, KADIN gibi görünmeye meylederler. Bu bir hastalıktır. Tedâvisi gerekir, kınanmaz. Ve tabii bu bir imtihandır...

Ama sapına kadar ERKEK olan biri KADIN olmaya, veya KADINLAR'ı bırakıp ERKEKLER ile ilişkiye girmeye kalkarsa, bu sapıklıktır. Gene bir imtihandır... Musevîlik'te ölümle cezâlandırılırdı. Zamanla cezâ hafiflemiştir, İslâmiyet'te

- "Sizden onu yapan iki er kişiye de eziyet edin.
Eğer tövbe eder, kendilerini düzeltirlerse onları rahat bırakın."

(Nisa Sûresi , 4. Âyet)

şeklinde ayıplanır, kınanır... Yalnız bu ayıp sâdece pasif olan için değil; aktif olan için de geçerlidir. İkisi de edepsizdir.

----------------------------

64- Konu: Kronik Hastalıklar

Merhaba Ruhi Selman Bey,

Özellikle kronik hastalıklar için, bütüncül tıp ile tedavi verdiğini söyleyen kişiler, bu hastalıkların aslında ruhun insanla iletişim kurmasının bir yolu olduğunu söylüyorlar. Yani benim anladığım kişi özünden uzaklaştıysa, ruh ona sesini duyurmak için bir rahatsızlık veriyor. Ve bu rahatsızlıklara bakarak bu holistik tıpçılar yorum yapıyor, mesela tiroid gibi boğaz bölgesi bir rahatsızlık varsa boğaz çakrasıyla alakalı şu meselelere dikkat et diyorlar, oranın enerji meridyeni bozulmuş diyorlar, ruhun dürüst olmak konusunda seni uyarıyor diyorlar. Sizce ruh insanla gerçekten böyle iletişim kuruyor olabilir mi?

İkinci sorum yine benzer gibi ama belki hiç olmayan birşey , emin değilim. Depresyon için de aslında ruhun karanlık gecesi diye tanımlanan bir hal olduğunu söylüyorlar. Ruhun karanlık gecesi diye bir mevhum gerçekten var mı?

Çok teşekkür ederim.
K. S. / 2.6.2021

CEVAP: Gerek Ruhî denilen, gerekse bedenî rahatsızlıklar hep Ruh'un Beden ile imtiyaç etmemesinden, yâni tam uyuşmama durumundan kaynaklanır. Buna "özünden uzaklaşmak" denir mi, mümkün... Ama hastalık bir ceza değil, bir uyarıdır. Sâdece maddî hatâlar için değil, mânevî eksiklikler için de olabilir... Nerenizde bir rahatsızlık hissediyorsanız, oraya daha fazla ehemmiyet vermeniz gerekir. Sigara içip te öksüren bir kişi, ciğerlerine önem vermezse, başı derde girer.

Ruh zâten bedenine bağlı olduğu insanla her an irtibat hâlinde. Sanki ayrıymış ta, irtibat kurmak istiyormuş gibi bir durum yok.

Depresyon, bir imtihan olan Dünya Hayâtı'nın uygulamalarına tahammül edemeyen, sabır göstermeyen, düzelmeye gayret etmeyen kişilerin içine duştuğu durumdur. Izdırap çeken beden değil, Ruh'tur. O yüzden "Ruh'un karanlık gecesi" diyerek edebiyat yapmışlar. Ruh'un gecesi-gündüzü yoktur. Belki 27 Kasım 1964 târihli Celsemiz'in sezgi bölümü sorularınıza daha iyi cevap verecektir... Bir de bizim "Tekâmül'e Giden Yol" serisinden "Sabır ve Gayret" adlı bir Celsemiz var. İnşaallah yakında İnternet'e çıkarırız.

------------------------

65- Sayın Ruhi Selman Bey,

Cevabınız için teşekkür ederim. 27 numaralı mektupta yine biraz sormaya çalışmıştım bu dünyada huzur hissedebilmek için ne yapmalı, kimlerden yardım almalı diye. Benim huzurdan kastettiğim sanırım sizin ruhun beden ile uyuşması dediğiniz hal.

Siz de o zaman bana "İyi bir insan olmanız, kimseye zarar vermemeniz, işinizi gereği gibi yapıp geçiminizi sağlamanız bu hayattaki varlığınız için yeterlidir." ve eklemiştiniz:

"Bir yardım ihtiyacı oluyor" deyişiniz herhalde dünya hayâtı ile ilgili, maddî bir takım hususlar olsa gerek... Mânevî de olsa; aslında size de, bize de ALLAH'tan başkası yardım edemez. Onun için yardım bâbında bu tarz bir arayış boşunadır."

Burada benim kastettiğim yardım maddi husus muydu manevi mi tam ayırt edemiyorum. Çünkü ben basitçe yukarıda yazdığınız şekilde yaşama gayretindeyken, maddi dünyanın hızı, hırpaniliği, hırsı, alaveresi dalaveresi ile başedemez noktaya geldim. Maddi hayatta varolamadım ve manen yaralandım sanırım.

Sorum şu 1) dünya hayatı uygulamalarına sabır gösterememek, tahammül edememek ile ne kastediyorsunuz? Düzelmeye gayret nasıl olur?

Ben dünya hayatı deyince insanların ne kadar kolay yalan söylediklerini, nasıl bencil olduklarını, nasıl çıkarları için her vasıtayı kolayca kullandıklarını gördüm. Başedemedim bu kadar kötülükle, içime kapandım. Sadece bedenden ve dünya hayatından ibaret olmadığımızı kavramaya başladıkça içime kapanmak değil içime dönmek gerektiğini anladım. Kendi bencilliklerimi, kendi yalanlarımı, kendi çıkarlarımı bulup farketmeye, düzeltmeye , daha saflaşmaya , daha iyi bir insan ve kul olmaya gayret ettim. Ama olmadı, (geçen seneki mektubu yazdığım ağustostan beri değil kastettiğim, yazmaya utanacağım kadar uzun bir süredir emek veriyorum ama akıntıya karşı kürek çekiyor gibiyim. Bir yerlerde yanlış yapmasam bu kadar sürede bir ilerleme kaydederdim diye düşünüyorum) ruhumun ızdırabı on yıllardan uzun süredir dinmek bilmiyor. Ruhumun uyarısını anlayamıyorum. Düzelmeye gayret başka nasıl olur bulamıyorum. 27 kasım tarihli celsede mesela gıybetin ne kadar zararlı olduğundan bahsetmiş. Bu tip zararlı hareketlerde bulunmamak, Allaha layık bir kul olmaya çalışmaktan daha başka ne olabilir ki?

Herşey Allahtan, o yüzden olan herşeye sabır göstermeliyiz. Ancak bu atalet içinde durmak demek değildir. Düzelmeye de gayret etmeliyiz. Nasıl olacak bilemiyorum, çıkmaz bir sokakta yolumu kaybetmiş gibiyim.

Sabır ve gayret adlı celsenin yayınlanmasını heyecanla bekliyorum. Yine 27 kasım tarihli celsede denildiği gibi Allah'a beni bırakmaması için dua ediyorum. İyi günler dilerim.
K. S. / 2.6.2021

CEVAP: Sizi gâyet iyi anlıyor ve takdir ediyorum. Hem çevrenizdekileri, hem de kendiniz beğenmiyorsunuz. Ama unuttuğunuz bir şey var. İyiler'in yaptığı herşey gibi, Kötüler'in yaptığı herşey de Tekâmül içindir, onları Tekâmül'e götürür. Bâzısı asfalt, düz yoldan gider; bâzısı da dikenli, taşlı, dik yokuşlu yoldan yalın ayak yürüyerek gider.

Mimâr Sinan'dan misâl vereyim: Rahmetli Şehzâde Camii'ni özene bezene beğenerek yapmış... Sonra o yaptığını pek beğenmememiş, Süleymâniye Camii'ni yapmış, gene bütün sanatını ortaya koyarak... Sonra onu da yeterli görmemiş, Edirne'de Selimiye Camii'ni yapmış... Ve "Şehzâde Camii benim çıraklık, Süleymâniye Camii benim kalfalık, Selimiye Camii benim ustalık eserimdir" demiş... Ne anladınız?

İnsan Tekâmül ettikçe Cennet gibi gördüğü hâl ona Cehennem gibi gelir. Daha iyisini ister... Sizin hâliniz de öyle... Geçmişinizi Cehennem gibi görüyorsunuz, belki içinde bulunduğunuz hâli de... ve ondan kurtulmak için Gayret sarfediyorsunuz. Bu işte Tekâmül dediğimiz şey!... Dâima ileriye mâtuf!.. İlerleme kaydediyorsunuz ama, size kâfi gelmiyor. Bunun için huzursuzsunuz. Bu da sizi daha hızlı ileriye gitmeye sevkedecek. Hep iyi bildiğinizi yaparak... Daha sonra onun o kadar iyi olmadığını farketseniz bile yola devam... Akıntıya kürek çekmiyorsunuz, esen fırtınaya göğüs gerip yolunuza devam ediyorsunuz.

Hadi, size bir Celse daha tavsiye edeyim. FAZİLET bahsini dikkatle okuyun. Bu dediklerimi bulacaksınız.

Yılmadan yürümeye devam!..

-----------------------------

66- Celseyi dikkatle okudum. Çok teşekkür ederim. Sözleriniz kalbimdeki yangına su serpti.
K. S. / 3.6.2021

-----------------------------

67- Konu. Tekâmül'e Giden Yol serisi

Ruhi Selman Bey merhaba,

64 numaraya cevaben yazdığınız bölümde "sabır ve gayret" isimli celseden bahsetmiştiniz. Sayfanızda zaten halihazırda bizlere illa ki bir şekilde dokunan pekçok celse var. Ama yine de merak ettim, bu celseyi yakın zamanda yayınlar mısınız diye.

Ben takip ediyorum siteyi ama sayfalar çoğaldıkça dikkatten kaçabiliyor. Bazan, çölde kalmışçasına 1 damla suyun hayaline tutunup belki gözünüzün önündeki başka hiçbir içeceği farketmezsiniz ya. Ben de o hesap sanki bütün yazıları anlamış, hazmetmiş, bitirmiş gibi "sabır ve gayret" celsesine umut bağladım. İyi haftalar dilerim.
K. S. / 21.6.2021

CEVAP: Evet, sabırla ilgili bölümler var. Ama "Sabır ve Gayret" celsesi de önemli. Ne var ki, meşgûliyetimden dolayı bir süre daha beklemeniz gerekecek.

Ne diyelim, o bekleyiş de bir "sabır" göstergesi değil mi?

-------------------------------------------

68- Sabrın sonu selamettir demişler. Elbette ki sabırla bekleyeceğiz. İyi pazarlar
K. S. / 27.6.2021

----------------------------------------

69- Sevgili üstadım

Sizlere çok uzun zamandır yazmadığımın farkındayım ancak gemideki işler ilk dönemlerde biraz fazla zamanımızı alması sebebiyle öncelikle mukadderet ve icabat kitabına başlıyamadım fırsat bulupta başladığımda sizin de öneriniz ile kitabı hazmederek okumaya çalıştım ve özellikle bilmediğimi kelimeler için tamı tamamına 10 sayfalık bir lügat oluşturdum yaklaşık 120 kelime için cahillik diyelim geçelim. velhasıl kitaba başladığım dan itibaren edindiğim bilgileri de gerçekten sindirerek verdiği hazzı her bir bilgide ayrı ayrı yaşayarak hissederek özümseyerek edinmeye çalıştım. sonunda kitabımı bir kaç gün evvel bitirebildim yani yaklaşık olarak 2 2.5 ayda bitirebildim ki muhteremin diğer kitabı ilahi nizam ve kainatıda hemen hemen aynı süreçte tamamlayabilmiştim.bu sefer fark elimde oluşturduğum güzel bir lügat ve kitab hakkında başlıklar halinde oluşturmaya başladığım notlarım olacak zira kitabı tekrar gözden geçirerek önemli gördüğüm yerler hakkında notları almaya başladım.Tüm bu bilgilerden sonra hali hazırda zaten yabancı olmadığım düşüncelerin ve kendi kendime oluşturduğum düşünce sisteminin hakkında elimde seneler öncesinden meydana getirilmiş delilleri ile ortaya konulmuş belgelere dayandığını görmek kitaptan aldığım hazzı doruklara çıkarttı.Ama hepsinden evvel hep düşündüğüm bu dünyaya neden geldiğimiz konusunda yarım kalan düşüncelerin tam manası ile yerli yerine oturması sağlanmış ve kendi murakabei nefis tahlillerimi yapabilme me imkan sağladı. Ve birde özellikle sizin neden anonim kalma arzunuzda olmayı tercih etmemi daha iyi anlamamı sağladı zira etrafımda yaşayan insanlar ile oturup konuşmaya çalıştığımda edinilen bilgiler ile bir şeyler anlatmaya çalıştıkça kendi yanlızlığımda kaldığımı daha fazla hissetmeye başladım yani kısacası kafayı yemiş yaftası yapıştırılması yakındır :) Şaka bir yana kendiminde karakteristik olarak farkında olduğum ancak yenme arzusunda olmama rağmen zorlandığım noktalarda kendi kendimi daha sık uyarma ihtiyacını hissedip üzerine daha ehemniyet vererek düşmeye başladım ki gerçek manada bu yaşama ve bu ömrü neden yaşadığımı idrak etmeme sebep oldu bu kitap diyebilirim. Kısaca özetlersem yaşamım güzel bir ailede beni seven ve sevdiğim insanlar ile geçti ömrüm aile büyüklerimden aldığım terbiye ve adap ile ailemden gelen güzel bir başlangıç yaptım bu hayatta çocukluğum mutlu geçti gençliğim mutlu geçti severek bir insan ile evlendim ve beni sevdiğine inandığım bir eşim oldu ellerinizden öper 2 evladım da bana ve aileme şimdiye kadar bir saçmalık yaşatmadılar seçtiğim mesleğimi baba mesleği olması nedeniyle seçtim biraz da ve hep severek yaptım halende severek yapıyorum kendime örnek aldığım insan hep babam olmuştur dürüstlük konusunda ki ben insanları kırmayı sevmediğimden onun kadar dürüst olmayı beceremedim.Sadete gelirsek kitapta bildirildiği kadarıyla insanların bu dünyada yaşadıkları herşeyin evvelki yaşamlarında başkalarına yaşattıklarıyla bağlantılı olması ve dönüp baktığımda ömrümce yaşadığım olaylar silsilesinin ve yaşamım boyunca öğrendiklerim ile düşünerek oluşturduğum yaşam ın manası konusunda vardığım ve sonunda karşıma çıkan bilgiler ile herbir düşüncenin yerli yerine oturması neticesinde durup düşündüğüm vakit geriye tek bir sonuç kalıyor oda ruhumun en zorlu tortusu olan kibirin üzerimden sıyırabilmeyi becerebilmek. Kibir derken Türk olmayı her zaman bir gurur vesilesi olarak gördüm ve kendi üzerimde ne cebinde parası olduğu için ne de makamı olduğu için hiç kimseye hiç bir paye vermedim verenleride her zaman dışladım.Diğer taraftan hemen herkesi kendi dengim saydım fakir diye eğitimsiz diye onlara karşı büyüklenmedim bu tarz büyüklenmelere herdaim karşı oldum.Ama gelin görün ki kendini kaf dağında görenlerle çatışmalarım özellikle çalışma hayatımda bir çok kez sonu hüsran ile biten durumlara soktu beni hem maddi hem manevi ancak son 2 3 senedir yaşadığım haksızlıklara ve bu olayları bana yaşatanlara olan kızgınlığımı bir tarafa bırakıp gerek kendim ile gerek onlar yada o olaylar ile barışmayı becerebildim ve neticesinde hayatımda ki herşeyin daha bir düzene girdiğini gördüm ama etrafta olanlarla ilgili bir şey gördüğümde yani bir haksızlık yada ezilen birilerini gördüğümde sanki ben o haksızlığa uğramışçasına sinirlenip o haksızlığı yaşatanlarla düşüncelerimde hesaplaşıp olmadık fikirleri getiriyorum aklıma. İşte kitabın bana kattığı değerlelerden biriside bu oldu ,kendi kendime hakim olmaya teskin edebilmeye başladım.Birde edindiğim bilgileri özellikle kendi çocuklarıma vermeye çalıştıkça onlardan gelen sessiz bir tepkilenme almamdan sebep onlara biraz farklı yaklaşmaya başlamıştım bunu düzeltmeye başladım dediğiniz gibi çocukları güzel yetiştirmeye gayret ediyoruz ebeveyn olarak istiyoruz ki hatasız büyüsünler ama bu yaşamı hataları ile yaşayıp tecrübe edecekler bize düşen en az hasar ile atlatmaya çalışmaları bu hataları. Tüm yaşamım boyunca hep soruladım ve hep araştırdım ve zamanı geldiğinde karşıma hep aradığım cevaplar çıktı.Demekki bunca şeyi boşuna düşünüp boşuna kafamda şekillendirmemişim bana bir şeyler katan her bir bilgiyi ayrı ayrı değerlendirmeye çalıştım lüzumsuz olanlar zaman içinde zaten kendiliğinden yağın suda ayrıştığı gibi ayrıştı sonunda saf bir sonuç aldığıma inanıyorum.tekamül yolunda muhakkak ki kendi savaşlarımızı vereceğiz ama vardığım noktada da herkesle konuşamayacağım konular sizde taktir edersiniz ve konuşabilecek insan bulmak çok zor.Buradan da olsa sizlere yazabilmek ve söyleşebilmek gerçekten çok güzel. Açtığınız bu siteyi ve ortaya koyduğunuz bilgiler için ALLAH sizden razı olsun.Muhakkak ki alabilen de olacak alamayanda.ancak ulaşabildiği her insanda muazzam etkileri olacağına inanıyorum. Yine biraz uzattım yazımı kusura bakmazsınız inşallah.Ellerinizden öper kitapta notlarımı aldıkça konular hakkında sizlere tekrar yazıp düşüncelerimi paylaşıp sizin düşüncelerinizi soracağım şimdilik hoşçakalın ALLAH a emanet olun sağlıklı huzurlu günler dilerim Saygılarımla Kaptan A. A. / 8.7.2021

CEVAP: Ben de "Bizim Kaptan gene kayboldu" diyordum... Yazmanıza çok memnun oldum.

Mukadderat ve İcâbat benzeri kitapları yavaş ve uzun sürede okumak, not tutmak veya altını çizmek son derece yararlıdır. Siz de epey istifâde etmişsiniz.

İnsan ancak hemdemiyle, yâni aynı idrak seviyesinde olanlarla sohbet edebilir. O yüzden konuşacak insan bulamayışınızı çok iyi anlıyorum. Yapılacak en doğru şey, insan topluluklarına katılınca onları sessizce dinleme, yeri geldiğinde onların idraklarına uygun bir kaç cümle etme, sonra tekrar dinlemedir. Yâni "Üç dinle, bir söyle" prensibi... Böylece insanları tanımış olursunuz. Hattâ onlara yardımcı olur, kendiniz de sıkılmazsınız. Sıkılırsanız, kalkar gidersiniz.

İçinizi dökmüşsünüz. Ama bunu herkes anlamaz. İşte onun için biz gelen mektupları bir süre yayınlıyor, sonradan özel kısımlarını "akıl karıştırmasın" diye kaldırıyoruz.

Aslında her şey Tekâmül için... Tekâmül için de Sabır gerek... Haksızlıklara kızmak değil, sabırla karşı koymak gerek... Siz de bunu yapmışsınız.

-------------------------------

Bundan sonraki mektuplar YENİ MEKTUPLAR sayfasında, yeniden eskiye, yukarıdan aşağıya doğru sıralanmış olarak verilecek.

Ruhi Selman

selman@journalist.com

***

  • Önemli Sayfalar:

    - BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI - ANA SAYFA
    - YENİ MEKTUPLAR
    - BİR TEBLİĞ
    - ÖLÜM VE SONRASI
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 1
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 2
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 3
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 4
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 5
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 6
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 7
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 8
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 9
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 10
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 11
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 12
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 13
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 14
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 15
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 16
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 17
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 18
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 19
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 20
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 21
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 22
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 23
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 24
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 25
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 26
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 27
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 28
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 29
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 30
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 31
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 32
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 33
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 34
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 35
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 36
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 37
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 38
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 39
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 40
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 41
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 42
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 43
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 44
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 45
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 46
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 47
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 48
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 49
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 50
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 51
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 52
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 53
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 54
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 55
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 56
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 57
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 58
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 59
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 60
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 61
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 62
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 63
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 64
    - İBN-İ SİNÂ CELSESİ
    - TEKÂMÜL'E GİDEN YOL
    - NEYZEN TEVFİK'TEN BİR ŞİİR
    - KADIN HAKKINDA BİR TEBLİĞ
    - İMAJ VE İLK YÜKSELME
    - EKMİNEZİ - İLK YÜKSELME - İMAJLAR
    - EKMİNEZİ ÇALIŞMALARI
    - BİR OBSESYON VAK'ASI
    - ÖTE ÂLEM'DEN ŞİİRLER - 1
    - ÜÇ İSLÂM BİLGESİ
    - "İÇ VARLIK"TAN ALINTILAR
    - RÜYÂLAR - 1
    - RÜYÂLAR - 2
    - REİNKARNASYON
    - ANADOLU'DA REİNKARNASYON ŞİİRLERİ
    - İRLANDALI ŞÂİR JAMES CLARENCE MANGAN ANADOLU'DA MI YAŞADI?
    - FİNCAN CELSELERİ - 1
    - FİNCAN CELSELERİ - 2
    - FİNCAN CELSELERİ - 3
    - RÛHÎ FİLİMLER - 1
    - ENTERESAN RÛHÎ OLAYLAR
    - ERGUN ARIKDAL VE SÂDIKLAR PLÂNI'NI TENKİT
    - BÜLENT ÇORAK VE DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ SAFSATASI
    - CENAP BAŞMAN VE MARON TARİKATI
    - SAPKIN RAEL TARİKATI
    - TRANSANDANTAL MEDİTASYON KANDIRMACASI
    - SİRİUS MİSYONU ZIRVALARI
    - MELEKLER'DEN MESAJ ALDIĞINI SANAN ŞAŞKINLAR
    - ŞEYTANA TAPAN SATANİSTLER
    - KRYON "TEBLİĞ"LERİ VE LEE CARROLL'UN "MEDYUM"LUĞU
    - J. Z. KNIGHT ADLI KADIN RAMTHA "TEBLİĞ"LERİ
    - SILVER BIRCH TEBLİĞLERİ
    - MEDYUM JANİ KİNG VE VARLIK P'TAAH
    - "SÜPER İNSANLIK" DERNEĞİ VE UYDURUK "TEBLİĞ"LER
    - ZIRVA RA-KA TEBLİĞLERİ
    - SÂDIKLAR PLÂNI'NI TENKİT - 2
    - KASYOPYA CELSELERİ'NDE ATMASYON, KITIRASYONLAR
    - RA "TEBLİĞ"LERİ
    - HAYÂLÎ ANDROMEDA KONSEYİ
    - VARMIŞ GİBİ YUTTURULAN PLEİADES KONSEYİ
    - HATHOR GEZEGENİNDEN İNANDIRICI OLMAYAN MESAJLAR
    - ÜSTAT KUTHUMİ'DEN SAHTE İNCİLER
    - ARKTURUSLULAR'DAN ZIRVA MESAJLAR
    - ATLANTİS'İN KRAL RÂHİBİ THOTH'UN IVIR-ZIVIR SÖZLERİ
    - BAŞMELEK METATRON ÜFÜRMELERİ