BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI

ZIRVA RA-KA TEBLİĞLERİ

"SÜPER İNSANLIK REALİTESİ" DERNEĞİ VE UYDURUK "TEBLİĞ"LER sayfamızı biliyorsunuz. Avukat Nezire Selçuk Hanım'ın sorumlu göründüğü bir dernek olduğunu belirtmiştik. Kadıköy, İstanbul'da... Derneğin adı SÜPER İNSANLIK DERNEĞİ ... Bu dernekte IŞIĞIN İLMİ yapılıyor , BARIŞ SİSTEMİ öğretiliyor.. Bir BETA KÜRZİ SİSTEM var ki, akıllara sezâ, İNSANLIK ÇALIŞMASI yürütülüyor, bir sürü AKIŞLAR var... Bir de ÖZ AKIŞLAR var . Nerden akıyor, ne akıyor, bilemiyorsunuz... ATLANTA ANA KAYNAĞI'ndan gelenler var. Ne "tebliğ"ler geliyor, bir bilseniz!.. Sonra dönem dönem DOĞA TEBLİĞLERİ , İNSAN TEBLİĞLERİ ...Derneğin bir de ALTINÇAĞ ÇALIŞMALARI, İLM-İ KOD ÇALIŞMALARI , BİLGELER KAPISI BİRLİK ÇALIŞMALARI var ki, tadından yenmez!.. Hepsi ÖZ AKIŞLAR dedikleri "tebliğ"ler ile desteklenmiş!.. Biz bunca "tebliğ" arasında kaybolup gitmiştik.

Bütün bunlardan ayrı olarak bir de RA-KA TEBLİĞLERİ var... İçinde bizim câhili olduğumuz pek çok kavram geçiyor. RA ne, KA ne, bilmeyiz. Hadi, berâber öğrenelim.

RA, Eski Mısır râhiplerinin Güneş Tanrısı'dır. ALLAH'a inanan biz Müslümanlar için bir değeri var mı?.. Târihî bilgi olma dışında yok!.. Bugüne yansıması var mı?.. Güneş ışınları ve patlamaları dışında yok!..

KA, fizikte değeri bin amperlik elektrik akımı şiddet birimi olan kiloamper'in kısaltmasıdır. Güneş'in elektrik akımını ölçmeye kalkmadığımıza göre bu tanım bizi ilgilendirmiyor. Başka bir KA olmalı...

KA, antik Mısır inanışına göre "insanın görünmeyen bedeni"dir. Artık Astral Beden mi, Mental Beden mi, Ruh mu dersiniz, size kalmış... Antik Mısır ölüm tasvirlerinde ölüm, çoğu zaman KA'nın fiziksel bedeni kuş kılığında terk etmesiyle temsil edilir. Bizim Anadolu'da da ölen kişi için "kuş gibi uçtu gitti" derler... Artık o bedeni terkeden sâdece Ruh mu, Ruh'la birlikte Astral Beden mi, başka Bedenler mi, tahmini size kalmış... KA, Antik Mısır tasvirlerinde çoğunlukla insan başlı bir kuşla temsil edilir. KA'nın hiyeroglif yazıdaki karşılığı ise "U" biçiminde açılmış iki gergin koldur. KA'nın fiziksel bedenden ayrı bir beden olduğu konusunda araştırmacılar arasında bir uzlaşma mevcutsa da, bu görünmez bedenin günümüzde insanın süptil bedeni veya bedenleri için kullanılan terimlerden hangisinin karşılığı olduğu konusunda bir uzlaşma bulunmamaktadır.

Peki, RA-KA ne oluyor?.. Güneş Tanrısı'nın görünmeyen bedeni mi?.. Bizim Spiritualist olmayan "spiritualist" edebiyata nasıl girmiş?.. Haluk Egemen Sarıkaya'nın kitaplarına, oradan Ergün Arıkdal'a uzanan bir süreci var mı, bilemem ama; sapıtmış Kadın Medyum Bülent Çorak'ta var. sanırım ondan Cenap Başman'a ve Avukat Nezire Selçuk'un "Süper İnsanlık Derneği"ne bulaşmış. Bu silsile bana mantıklı geliyor, çünkü Bülent Çorak 1981'de başlamış zırvalamaya, Daha önce bir forumdan alıp naklettiğimiz yazılarda "Aklıma RA'da okuduklarımdan Cengiz Han ve Hitler örneği geldi" , "RA'da bahsedilen Cengiz Han, Rasputin gibi gezegenden negatif usta olarak me'zun olanlar konusu önemli" , "pozitif kutbiyet - negatif kutbiyet" , " 7 milyar insan olarak Şeytan'ın kucağında oturmakta olduğumuz gerçeği" , "Şeytan'ın egemenliğindeki toprak" , "Dünyâ'nın 3. Yoğunluk Düzeni" , "KH Dünyâsı" gibi ifâdeler geçmişti. Şimdi bunların hepsi olmasa da, bir kısmının kaynağına gitmek istiyoruz.

Alın Size Cenap Başman'ın "Axoy-Ra Bilgelik" sayfasından 19. Ders... Yalnız bu Cenap Başman'ın uyanıkken verdiği "tebliğ"... Yâni, kendi düşünceleri... Tabii "tebliğ" aldığı Geri Varlığın ifâdelerinden farklı değil!

Ders 19: Şeytani Gruplar (Negatif Uzaylılar)

- "Çekirdek Galaksi dahilinde ve Şeytânî Bilinç Boyut Kavramı içinde seyredebilen
Şeytânî Birimler, dâhil oldukları Şeytânâ Kategori'ye uygun olarak fonksiyonlarını
muayyen mâhiyetlerde gösterebilmektedirler.
HERHANGİ BİR ŞEYTÂNÎ MÂHİYETTEKİ FONKSİYON, ÇEKİRDEK DÜNYÂ'DA,
MUTLAKA BU MÂHİYETTEKİ FONKSİYONA LÂYIK OLAN BİRİMLER ÜZERİNDE
MÜESSİR OLABİLMEKTEDİR."

Ayy, dayanamıyacağım!.. Ne kadar çok "şeytânî" şey varmış be!.. Belli ki Şeytan bunu diyeni ve okuyanı TEKRARLAR ile Hipnotize edip kendine bağlamak istiyor!

Birincisi, "şeytânî gruplar, negatif Uzaylılar" imiş!.. Yâni Dünyâ'da şeytânî grup olmaz, hepsi Uzay'dan gelirmiş!.. Yanlış!...

- "Böylece Biz, her Peygamber'e,
İnsan (Şeytanları) ve Cin Seytanları'nı düşman kıldık.
Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar.
Eğer Rabbin dilemiş olsaydı, onu yapamazlardı.
Onları ve iftiralarını bırak."
(En'am Sûresi, 112. Âyet)

Gördünüz mü?.. İnsan sûretinde de Şeytan var!.. Veya insan, Şeytan kadar kötü olabilir. Dünyâ'da varlığı bilinen Cinler'den Şeytan olanlar da var... Ve bu Şeytanlar, Peygamberler'e bile Musallat oldular. Bu da insanların ve Peygamber'in imtihanı idi. "Bakalım, onların peşinden gidecekler mi?" diye, ALLAH onlara izin verdi. ALLAH dileseydi, ne Şeytanlar, ne de Cenap Başman gibileri insanları aldatabilirdi! Gerçek bu, Cenap Başman'ın zırvaları değil!..

İkincisi Uzay'da bir "Negatif Uzaylılar" dediğine göre, bir de "Pozitif Uzaylılar var" demeğe getiriyor Cenap Başman!.. Bunlar arada bir "Star Wars 1-2-3-4-5-6'daki gibi, arada bir kapışıyorlardır herhalde!.. Şaka, şaka!..

Sonra anlıyoruz ki, Negatif Uzaylılar bir arada, Pozitif Uzaylılar da başka bir yerde bir arada... Meselâ Mars'ta (Yunan mitolojisinde Ateş Tanrısı ya,) Negatif Uzaylılar, meselâ Venüs'te (Öff, ne hâtundur o!..) Pozitif Uzaylılar var. Negatifler'in arasına hiç Pozitif karışmıyor, Pozitifler'in arasına hiç Negatif girmiyor...

Hiç olur mu öyle şey!.. Bu Dünyâ'da İYİ de VAR, KÖTÜ de!.. GÜZEL de var, ÇİRKİN de!.. ÂLİM de var, ZÂLİM de!.. Bir arada olacak ki, EDEB'i EDEPSİZ'den öğrenesin!..

Bu arada, elimiz değmişken şu iki gezegeni bir tanıyalım.

Adını eski Roma Savaş Tanrısı'ndan alan MARS, Güneş'ten 228 milyon klm., bizden ise 78 milyon klm. uzaklıkta... Bu mesâfe Astronomi'de neredeyse "bitişik" anlamına gelir! Güneş ile Dünya arası uzaklık olan 150 milyon klm. "1 Astronomi Birimi - AB" olarak kabul edildiğinden, Mars ile Dünya arası uzaklık 0,5 AB'dir. Mars'ın bir yılı Dünya günü ile 687 gündür. Gezegenin eğimi ise Dünyâ'nınkine çok yakındır. Dünya 23,5 derece, Mars 24 derece eğiktir. Mars'ın yüzeyi biraz serindir. Yaz aylarında sıcaklık en fazla 10 santrigrat dereceye çıkar. Ancak gecesi çok daha soğuktur. Çapı 6.790 klm. olan Mars, Dünyâ'nın yaklaşık yarısı kadardır. İki Ay'ı vardır. Güneş sistemindeki en yüksek dağa sâhiptir. 24 klm. yüksekliğindeki Olympus (Olimpus) Dağı bir volkandır. Yüzeyinde oldukça uzun kanyonlar bulunur. Bunlardan en büyüğü 4.500 klm. uzunluktaki Valles Marines Kanyonu'dur. Genişliği 600 klm'ye ve derinliği 7 klm'ye ulaşır.

Adını eski Roma Tanrıçası Venüs'ten alan (Yunan Mitolojisi'nde Afrodit) ve halk arasında 'sabah yıldızı' veya 'akşam yıldızı' olarak da bilinen bu gezegen, Güneş'e, Merkür'e kıyasla daha uzak olmasına rağmen, Güneş sistemindeki en sıcak gezegendir. Bunun sebebi ise, armosferindeki yoğun karbondioksit içeren bulutların sera etkisi sayesinde sıcaklığı tutmasıdır. Bir Venüs günü, bir Venüs yılından daha uzundur. Venüs kendi etrafında 243 günde, Güneş etrafında ise 224 günde döner. Dünyâ'da 23 derece olan eksen eğikliği, Venüs'te 177 derecedir. Dolayısıyla kendi ekseni etrafındaki dönüşünü, öteki gezegenlerin aksi yönünde yapar. Başka bir deyişle; Venüs'te yaşasaydık, Güneş'in batıdan doğup doğudan battığına tanık olacaktık. Dünya ile neredeyse aynı büyüklüğe sâhiptir. Venüs, Ay'dan sonra Dünyâ'ya en yakın gezegendir. Venüs yüzeyinin 425 derece santigrattan sıcak olduğu, bulut tepelerinde ise sıcaklığın düşük olduğu tesbit edilmiştir. Güneş ıyığının %78'ini yansıttığı için çok parlak görünür. Venüs'te yaşayan varsa, bunlar olsa olsa KUR'AN'ın dediği gibi, "harlı kavurucu ateşten yaratılmış" (Hicr Sûresi, 27. Âyet) Cinler'dir.

Uyduruk Ders 19'a devam:

- "Orion, Pentarion, Zentarion, Amerion, Nakarion Grupları;
kendi "GRUPLAŞIM FREKANSLARI"na uygun olan birimler üzerinde
Şeytânî tasarruflarını yoğunlaştırabilmektedirler. Birbirlerinden güç alarak her türlü
Şeytânî deneyimleri devreye sokabilen bu Şeytânî Gruplar; Çekirdek Galaksi
dâhilinde seyir yapabilen Şeytânî Bilinç Boyut Kavramları'na sâhiptirler."

Sayıyor da, sayıyor Cenap Başman!..

'Orion' Yunan mitolojisinde dev cüsseli yakışıklı bir avcının adı... Yunan mitolojisine göre, Apollon'un ikiz kardeşi olan Artemis avcılık ve ay tanrıçasıdır. Kardeşinden önce doğarak annesinin çektiği acıyı gören Artemis, evlenmemeye ve bâkire kalmaya yemin etmiştir. Ancak bu mite göre, yakışıklı ve uzun boylu bir avcı olan Orion'u gören Artemis, yıllar önce kendine vermiş olduğu bu sözü unutur ve onunla evlenmek ister. Apollon kız kardeşinin bu kararını uygun bulmaz ve onu vazgeçirmeye çalışır. Ne yaparsa yapsın Artemis kararından dönmeyince, başka bir yola başvurmaya karar verir. Günün birinde Orion denizde yüzerken iyice açılmıştır, o kadar ki artık başı sadece ufak bir nokta olarak görünmektedir. Bunu gören Apollon, hemen kardeşi Artemis'i yanına çağırır ve uzaktaki neredeyse görünmeyen noktayı işaret ederek "Okunu oraya kadar atabilir misin?" der, meydan okur bir tavırla... Artemis'in bunun altında kalması mümkün müdür? Kalmamıştır da!.. Okunu atar, ancak isabet ettirdiği için sevindiği o hedef Orion'dur. Artemis bunun üstüne günlerce bulutların arasına gizlenir, geceleri Yeryüzü'nü aydınlatmaz. Günler sonra babası Zeus'un yanına giderek, Orion'u bir takımyıldızı olarak gökyüzüne çıkartmasını ister ve babası Artemis'in bu dileğini yerine getirir. Orion'un sâdık avcı köpeği, Sirius, ölümünün ardından acıklı bir şekilde onu aramaktan vazgeçmez ve Artemis onun da Orion'un yanında yerini almasını sağlar, Orion'un ayaklarının ucunda... Orion, "Avcı Takımyıldızı" adını bu olaydan alır. Avcı takımyıldızı; Ay, Güneş ve Mars gibi çıplak gözle de görülebildiği için, çok eski çağlardan beri mitolojilere ve söylencelere konu olmuştur. "Orion" kelimesinin anlamı ve kökeni tam olarak bilinmiyor ama, bâzı dilbilimcilere göre Akkad dilinde 'Cennetin Işığı' anlamına gelen 'Uru-Anna'dan geliyor. Ortaçağ'da Müslüman astronomlar bu takımyıldıza 'Cabbar (Dev)' takımyıldızı adını takmıştı.

Antik Mısır'da Orion'a Tanrı anlamında 'Sah' deniyordu. Ermeniler 'Hayk' diyor. Hayik Ermeniler'de ad olarak kullanılır.

İncil'de Orion'dan üç yerde bahsediliyor ve kullanılan isim 'Kesil'... Bu ismin İbrânîce takviminin 9'ncu ayı olan Kislev'den (Aralık-Kasım) geldiği tahmin ediliyor.

Çinliler, 'Şen' diyor bu takımyıldızına... Kelime olarak 'üç' anlamına geliyor. Orion kuşağındaki 3 yıldıza atıfta bulunuyor.

Hintliler 'Mriga (geyik)' diyor... Malaylar ise 'Bintang Tiga Beradik (Üç Kardeş Yıldızı)' diyorlar.

J. R. Tolkien 'Middle Earth'te bu takımyıldızına Sindarin dilinde 'Gökteki Kılıçlı' anlamında 'Menalvagor' diyor.

Gördünüz mü?.. En zırva "tebliğ"den, en saçma "ders"ten bile birşeyler öğrenmek mümkün. Hele bir de Orion Takımyıldızı hakkında astronomik bilgi edinirsek, tadından yenmez olur.

ORİON: Gökyüzünde hem güney hem de kuzey yarıküresinde bulunan ve bu sâyede tüm Dünyâ'dan görülebilinen, oldukça parlak yıldızlardan oluşan dolayısıyla da kolay bulunabilinen takım yıldız... AVCI diye de bilinir... Avcı'nın belirgin şekli dört belirgin yıldızdan oluşan, boyu eninin iki katı kadar olan bir dikdörtgen ve bu dikdörtgenin merkezinde çapraz durmakta olan üç ayrı yıldızdır. Betelgeuse Avcı'nın sağ omzuna, Bellatrix sol omzuna, Rigel sol ayağına ve Saif de sağ ayağına denk gelir. Ortadaki üç çapraz yıldız (alttan üste sırayla Alnitak, Alnilam ve Mintaka) Avcı'nın kemerini (Orion kuşağı olarak da bilinir) oluşturur. Kuşağın altında bulunan M 42 nebulası (bulutsu) Avcı'nın kılıcıdır. Heka adındaki avcının başını simgleyen kısım aslında üç daha sönük yıldızdan meydana gelir. Betelgeuse'un üstündeki yıldızlar Avcı'nın sag kolunu, Bellattrix'den ötede olan yıldızlar da Avcı'nın kalkanını oluşturur.

Orion Takımyıldızı'nda bulunan bâzı yıldızlar hakkında bilgi:

RİGEL: Gökyüzünün en parlak 7. yıldızıdır. Avcı Takımyıldızı'nın en parlak yıldızı olan mavi dev bir yıldızdır. Avcı'nın ayak bileğini oluşturur ve Arapça'da "ayak" demektir.

BETELGEUSE: Gökyüzünün en parlak 10. yıldızıdır. Avcı Takımyıldızı'nın en parlak yıldızı olan devasa patlamanın eşiğine gelmiş bir yıldızdır. Gökyüzünün en parlak iki kırmızı devinden biridir (diğeri Antares'tir). Arapça'da "büyük/kudretli olanın koltuk altı" anlamına gelmektedir. Yüzey ısısı 3.500 Kelvin'dir. Dünyaya uzaklığı: 642,5 ışık yılıdır. Çapı Güneş'in çapının 600 katıdır, 1,6 milyar klm.dir. Diğerözelliklerini siz düşünün.

BELLATRIX: Gökyüzündeki en parlak 27. yıldızdır. Avcı Takımyıldızı'nın ise en parlak 3. yıldızı olan Bellatrix, Lâtince'de "kadın savaşçı" demek...
Ay -12,6 kadir, Güneş ise -26,8 kadirdir (görünür parlaklık). Bellatrix'in görünen parlaklığı ise 1,59 ile 1,64 kadir aralığında değişmektedir. yüzey ısısı 22.000 Kelvindir. Muhtemelen sâdece ateşten yaratılmış Varlıklar'dan başkası bulunmaz. Varsa, "harlı kavurucu ateşten yaratılmış" (Hicr Sûresi, 27. Âyet) Cinler'dir.
KELVİN: K harfi ile gösterilen ve birim aralığı santigrat (celcius) derecesiyle aynı olan, ancak sıfır noktası olarak mutlak sıfırı ( -273.15 santigrat) kabul eden bir sıcaklık ölçüsü birimidir.

... Ama korkum, bundan sonra gelen kelimelerde... Onların bir anlam taşıdığını sanmıyorum. Pentarion nedir, bulamadım. O adda bir bilgisayar oyunu var, o kadar. Ama "Ruhsal Platformlarda Lusifer" diye bir sayfada egzantrik açıklamalar var: Şöyle diyor, Bülent Çorak eğilimli yazar:

- "Gönül isterdi ki bu 2012 geçişini tereyağından kıl çeker gibi olsun,
insanlık, özünden bencillik olgusunu kendi arzusu ile terk etmiş olsun.
Menfiyet yerini her planda BİR'lik anlayışına terketsin.
Bunun gerçekleşmesini engelleyen bir güç topluluğu vardır. ORİON!"

"(ORİON) Kovulmuşlar, Düşmüş Melekler diye sıkça geçen, ters devinimli olgulara meyilli
bu olguları yaşamayı seçen ve bu olgular ile ihya olan bilinçlerden kurulu devâsa bir topluluktur."

- "Samanyolu Galaksisi'nde Orion Takımyıldızı'nda özellikle Orion Nebulası
olarak bilinen koordinatta yerleşik düzen hâsıl etmiş, sayıları 70 milyarın
üzerinde bir topluluk... Sâdece Samanyolu Galaksisi üzerinde yaşayabilirler
çünkü, kullandıkları enerjetik formları IŞIK karakterlidir . Ve o formları ile
Samanyolu dışında yer alan ATEŞ karakterli galaktik boyutlara geçmeleri mümkün değildir,
teknolojileri ve imkanları da buna yetmeyecektir

Ne kadar astronomik bilgilerle yüklü bir açıklama, değil mi?.. Bu kişi Orion Takımyıldızı'nın Kovulmuşlar (herhalde Cennet'ten kovulmuşları kastediyor) ve Düşmüş Melekler Bölgesi olduğunu tesbit etmiş... "Düşmüş Melek" tâbiri İslâmî değildir, Hıristiyanlar kullanır. Bizim bildiğimiz düşen, kalkan Melek yoktur. Cennet'ten kovulan da Melekler'in Hocası konumundaki Azâzil'dir. Ateşten yaratıldığı için daha üstün olduğunu iddia edip Âdem'e secde etmediği, boyun eğmediği, ona tâbi olmadığı için kovulmuş ve "İblis" adını almıştır. Bu hâliyle Âdem ve Havva'yı kandırır, Sonra hep berâber Yeryüzü'ne inerler. O zaman İblis, "Şeytan" adını alır.

ALLAH bu Kâinat'ı ve yıldızları boşuna yaratmamıştır:

- "Biz Gökyüzü'nü, Yeryüzü'nü ve ikisi arasında bulunan şeyleri bâtıl (boş yere) olarak yaratmadık.
Bu, küfredenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azabtan) dolayı vay o küfretmekte olanlara!"

(Sad Sûresi, 27. Âyet)

- "Biz Göğü, Yer'i ve ikisi arasındaki varlıkları oyun olsun diye yaratmadık.!
(Enbiya Sûresi, 14. Âyet)

Öyleyse bu parlak ve sıcak yıldızlarda ateşten yaratılmış Varlıklar, Cinler bulunabilir. Bunlar o Cennet'ten Kovulmuş'un soyundan mı, bilinmez... Bu egzantrik yazar Orion Nebulası'ndakilerin nüfusunu bile biliyor: 70 milyar... Özelliklerini de biliyor. "Ancak Samanyolu'nda yaşayabilirler" diyor. Pes vallahi!.. Bu kişiye Astronomi Nobel ödülü vermek lâzım!..

Cenap Başman'ın Axoy Ra sitesinin pek çok sayfasında dolaştım, vallahi hiçbirşey anlıyamadım!.. Uzun cümleler, bir cümle içinde on kadar tanımlanmamış kavramlar, insan kaybolup gidiyor. Tabii biraz saf ve diplomalı câhilseniz bu uzun cümleler ve tanımlanmamış kavramlar sizi Hipnotize ediyor, "Vay be, ne Mesaj!.. Ne ulvî Tebliğ!" dedirtiyor... İnanmazsanız bir tânesini nakledelim:

Cenap Başman- Bir şeyler sorabilir miyim, efendim?
KAHAFİSAN- Sorunuz
C.B.- Spontan Mesaj'ı belirten Odağı açıklayabilir misiniz, mahsuru yoksa?
KAHAFİSAN- EVRENSEL KONSEY'dir.
C.B.- Direkt midir?
KAHAFİSAN- Hayır, direkt değil. Evrensel Konsey adına Işık tarafından iletiliyor.
C.B.- Özel olarak bir şeyler sorabilir miyim, bir dostum hakkında?
Dün iki dost kardeşimizle yanıma geldi ve evvelki gece yaşadığı olayı belirtti,
bunun üzerinde münâsip gördüğünüz bir açıklama yapar mısınız?
KAHAFİSAN- O dost senin kadim kardeşindir, dostum. Kadim dostların hatırı çoktur
buna istinâden ayarlanmaları boldur.
C.B.- Yâni o gece götürüldüğü yerde ayarlandığını imâ ediyorsunuz. Bu ayarlanma hakkında
münâsip bir açıklama yapar mısınız?

KAHAFİSAN-MâviFistan bir açıklama yapmış mı, sayfada bulamadık ama, Celse'nin gidişâtı böyle!.. Haa, derseniz ki, "spontan Mesaj nerede, kardeşim?" onu da verelim. Bakalım, içinden çıkabilecek misiniz?

KAHAFİSAN - EVRENSEL BİRLEŞİM AMACIYLA EFORLAR SARFEDEN KARDEŞLERİMİZE AÇIK MESAJDIR:

Dünya planetinin insansal evrim basamaklarındaki rôlü çok büyüktür.
İnsansal evrim Dünya Planeti'yle başlamıştır ve Dünya Planeti'yle de bitecektir.
Atomik bütünlük içindeki atomik dengenin sağlanması, Çekirdek Dünyâ'nın evrimsel
denge konumuna bağlıdır. Atomik bütünlükteki tüm evrenler Çekirdek Dünyâ'dan
gelecek olan pozitif muştuların heyecânı içerisindedirler. Bu in'ikasların
değerlendirilmelerini şimdi biz sizlere birtakım yetersiz sözcüklerle anlatmaya
kalksak da, anlayamazsınız. Bu meyânda BİZ'ler de aranızda yaşayanları dahi
bu değerlendirmelerin yapıldığı yerlere astral olarak getirip dersler vermekteyiz.
Mesajlarımızda sık sık "planetiniz" tâbirini kullanıyoruz. Oysa sözü edilen planet,
hepimizin planetidir. Ağabeyleriniz sayılan ve evrim basamaklarının
muayyen aşamasında olan BİZ'ler de bir vakitler o Çekirdek Dünyâ'da gerekli olan
evrimsel safhayı geçirdik ve buralara geldik. Ancak şunu da belirtelim ki,
aslında BİZ'ler yine de orada yaşamaktayız da, sizler bunun farkında değilsiniz
(istisnâlar hâriç)... BİZ'lerin yaşamları sizlerin yaşamlarına bağlıdır.
Sizlerin tâbiriyle konuşalım, yâni göbeğimiz kesildiği zaman berâber kesilecektir,
bu cümleyi iyice anlamaya çalışınız.

Aranızda bizzat sizlerin yaşadığınız bedenle yaşayan evrim yaşları çok büyük
kardeşlerinizin varlığını ancak BİZ'lerden olanlar tanıyabilmektedirler.

Dostlarımız,
Atomik bütünlük içindeki Çekirdek Dünya, atomik bütünlüğün bel kemiğidir.
İnsansal potansiyelin ortaya çıkması ve atomik bütünlük içindeki tüm evrenlere
yayılması üzerinde yaşadığınız Çekirdek Planet'ten olmuştur. Çekirdek Planet'teki
evrimsel denge tüm Evrenler'in selâmeti için çok önemlidir. Oradaki dengenin
temini için şu evrimsel aşama programına göre evrensel bütünleşmenizin
EVRENSEL KONSEY'ce matlup görülen bir düzeyde tutulması gerekir. Şu aşamalarda
evrimlesel dengenin salâbeti evrensel dengenin somutlaştırılmasıyla
yoğunlaştırılmaktadır. Tekrar tekrar belirtiyoruz bu durumu iyice kavramaya çalışınız.
ATOMİK BÜTÜNLÜKTE BULUNAN TÜM EVRENLERİN SELÂMETİ ÇEKİRDEK PLANET OLAN
DÜNYA PLANETİNDE SAĞLANACAK OLAN EVRENSEL DENGEYE BAĞLIDIR.
Durumun vahâmetini iyice ölçün, biçin ve tartın... Planet üzerinde açık şuurla yaşayan
dostlarımız durumu bilmektedirler. İşte bizleri bihakkın anlayabilecek olanlar
da bunlardır. Aranızda yaşayan bu dostlarımız tüm Evrenler'in selâmeti için çalışmaktadırlar.
Bizler de sizler gibi insanız, ancak Çekirdek Dünyâ'nın bedenleri gibi
kesif maddelerden mürekkep bedenlerimiz yoktur. Süptil bedenlerle yaşam sürdürmekteyiz.
Bizler de sizlerin birbirinizi gördüğünüz gibi, tuttuğunuz gibi, işittiğiniz gibi görürüz,
tutarız ve işitiriz.

İşte bu "spontan Mesaj"dan sonra Celse İdârecisi Cenap Başman devreye giriyor ve "Mesaj nerden?" diye soruyor. Cevap kesin: EVRENSEL KONSEY'den!.. Yâni, PLEİADİS KONSEYİ gibi bir yıldız kümesinin konseyi değil, ANDROMEDA KONSEYİ gibi bir galaksinin konseyi değil; 13,5 milyar ışık yılı ebâdındaki, bir trilyon galaksi, trilyon üzeri trilyon yıldız barındıran Evren'in Konseyi'nden, KÂİNAT'ın Konseyi'den geliyormuş Mesaj!.. Yerseniz!.. Sonra Mesaj "direkt" değil; "Işık" tarafından geliyormuş. Işık önce Evrensel Konsey'in Mesajı'nı alıyor, sonra Cenap Başman'ın grubuna yansıtıyormuş... Ayna mübârek!..

Şimdi bir Dünya Planeti var, bir de Çekirdek Dünya.. İkisi aynı mı, bilemeyiz. Açıklama yapılmamış... Dünya Planeti'ni anladık da, Çekirdek Dünya'yı çıkaramadık. Çekirdek, mâlûm, bir şeyin tohumu... Dünya neyin tohumu?.. Yoksa Dünyâ'dan ilerde yeni dünyâlar mı çıkacak?.. Bir de yukarıda Çekirdek Galaksi vardı, o ne???

Atomik Bütünlük ne?.. Atom zâten kendi içinde "bütün" bir birim değil mi?.. Atomik Denge ne?.. Var mı bunları açıklıyacak bir Fizik profesörü?.. Yoksa niye anlamadan, dinlemeden kabul ediyorsunuz?..

"Atomik Bütünlük içinde 'bir değil, birçok' Evrenler var"mış... Bu Evrenler, (Yıldız Sistemleri değil, Galaksiler değil, Nebulalalar değil, Evrenler) bizim Kâinat'a göre minnacık olan "Dünyamızdan (daha doğrusu Çekirdek Dünyâ'dan) gelecek muştuları bekliyorlar"mış!.. Hem de "heyecan içerisinde"... "Bu in'ikaslar"ın değerlendirmeleri"... Hangi in'ikasların?.. Ortada in'ikas-minikas falan yok!.. Bir yansıma yok ki bu cümlede... Sâdece heyecandan bahsediyor. Olmayan yansımanın nesini değerlendireceksin ki kelimeler yetersiz kalsın?..

Efendim, Dünya Planeti, onların da planetiymiş... Bir vakitler, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellâl iken, pire berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken bu Evrensel Konseyi'in muhterem üyeleri Tekâmüllerini Dünyâ'da sağlamışlar... Sonra alıp başını gitmişler mi?.. Hayııır, hiç olur mu?.. Biz farkında değiliz ama, yanıbaşımızda yaşayıp duruyorlarmış!.. Göbeklerimiz berâber kesilecekmiş. Çünkü onlar bu sözleri söyleyin Medyum'u, İdâreci Cenap Başman'ı ve dinleyip te inananları OBSEDE etmişler. Çukura berâber yuvarlanacaklarmış!.. İtirâf dedin mi böyle olur!..

- "And olsun ki,onlardan sana (Şeytan'a) kim uyarsa,
(bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) Cehennem'i dolduracağım."

(A'raf Sûresi, 18. Âyet)

Hâmi Varlıklar, Obsedör Varlığa söyletir ama, anlayan çıkmazsa, bir kere daha uyarırlar:

- "Aranızda BİZZAT SİZLERİN YAŞADIĞINIZ BEDENLE YAŞAYAN evrim yaşları çok büyük
KARDEŞLERİNİZİNİN VARLIĞI'nı ancak BİZ'lerden olanlar tanıyabilmektedirler."

Bu Geri Varlık, Hâmi Varlıklar'ın tesiriyle açık açık söylüyor: "Biz sizin bedeninize girdik, sizi OBSEDE ettik, farkında değilsiniz" diyor ama, gerçekten farkında değiller ve Obsedör Geri Varlığa inanmakta devam ediyorlar... Yapacak birşey yok!

Bundan sonra ne diyeyim ki?.. Ama, durun, bir de size RA-KA'dan bir "tebliğ", bir "mesaj", bir "akış" daha vereyim. biraz siz didikleyin, sonra ben düşüncelerimi ekliyeyim:

Atlantalılar,

Ben Turkuaz'ın sayfalanışını tahditli şekilde kayıtlarken, hepinizin zaman tohumları
olarak kendi yüreklerinizi hak etmenizi bekledim.
Merkez Zaman Sayfalanışı, Birlik Kodları ile tohumlanırken, kendi yolunuzu açmanızı bekledim.

Artık biliniz ki mâhir kaynaklar, bütün kötülükleri aşıp dürümlenirken, birleşmek gerekir.

"Sığır Sayfalanışı" diye bildirilen; kodlama yöntemi ile ilmin hakkını vermeyenlere,
hâkim olmayanlara kayıtlanan tüm bilgiler; ki bu bilgiler, zaman sayfalanışındaki
koruyucu "Kor Sayfalanış"tır. Artık sayfa sayfa cevherder ayrılmaktadır.

Bugünden itibaren "Yarın Kaynakları"nı hak ettirecek çalışmalar devreye alınmaktadır.

Hepimizin "İmar Partikülleri" dediğimiz, zaman sayfalarındaki "Işık Kodlar" tarafından,
ilmin kaynaklarından tohumlanarak geçişlerimiz yapıldı.

Bugün artık Dünya, ATLANTA KODLAMASI'na başlamıştır.

Bütün amaç, ilmin kaynağa çekilişiydi.

Bu Süper Geri Varlık, Avradakiler'e "Atlantalılar" diye hitap etmiş!.. Biz onları "Dünyâlı" sanıyorduk, meğer, değillermiş!.. Daha doğrusu Dünyâlı imişler de, Âdem'den önce yaşamışlar, Atlantis'te!.. Peki, şimdi burada ne arıyorlar?.. Yeniden doğmuşlar herhalde...

Her zaman yaptığımız gibi önce "tebliğ"deki kavramları ele alalım: Turkuaz, "Türk mâvisi" demek... Burada ne işi var?.. "Turkuaz'ın sayfalanışı" ne demek?.. Sayfa sayfa yeşil-mâvi olur mu?.. Peki, "Turkuaz'ın sayfalanışını kayıtlamak" ne oluyor?.. " Niye "tahditli kayıtlama"?.. Bâri tahditsiz kayıtlasaydı!.. "Zamanın tohumu" mu varmış?.. Avradakiler, "zamanın tohumları" imişler... Tohum bitecek, her tarafta "zaman" çiçek açacak!.. Bu Süper Geri Varlık, Avradakiler'in "yüreklerini haketmelerini" beklemiş... Haketmedikleri dönemde onlar yüreksizmişler herhalde...

"Mâhir kaynak" herhalde "becerikli kaynak" demek... O kaynaklar bütün kötülükleri aşıp "dürüm" olmuşlar... Ama etsiz çiğ köfte dürümü mü, yoksa dönerli dürüm mü, anlaşılmıyor...

"Sığır sayfalanışı" ne demek?.. Sığırlar da sayfa sayfa mı mer'alara yayılıyor?.. Yoksa Varlık Avradakiler'e "Ulan, amma da sığırsınız, bunları yutuyorsunuz" mu demek istemiş?.... Haa, "Sığır Sayfalanışı" "kayıtlanan" yâni "kayda geçirilen" bilgilermiş... Yâni, Varlığın naklettiği bilgiler ancak öküzlerin anlayabileceği derin bilgilermiş... Bu sığır veya öküz bilgileri bir "kodlama yöntemi" ile "ilmin hakkını vermeyenlere kayıtlanıyor"muş, yâni onlar için kayda geçiriliyormuş!.. E, doğru; ilmin hakkını vermeyenler öküzden beterdir, onlara da sığır bilgileri naklediliyor! Ancak bu bilgiler "zaman sayfalanışı"ndaki "koruyucu kor sayfalanış" imiş... Zaman da sayfa sayfa... Aç oku, İlk Çağ sayfası, Orta Çağ Sayfası... Hernekadar bu çağlar Hıristiyan Batı Dünyâsı'nın yaptığı bir tasnif ise de, bize hiç uymasa da... Meselâ onlar için Karanlık Çağ olan 450-1550 arasındaki Orta Çağ; Türkler ve Müslümanlar için en Aydınlık Çağ'dır. Hz. Muhammed orada, İslâm orada, Mevlâna, Yunus orada, Fâtih Sultan Mehmed, İstanbul'un fethi, Yavuz Sultan Selim, Mısır'ın ve Arabistan'ın fethi orada, ilim-irfan orada... "Kor Sayfalanış" ne ola ki??? Sayfa sayfa cevher ayrılmaktaymış... Ne anladınız?..

"İmâr Partikülleri" ne?.. Şimdilerde hükûmetin bir imâr affı var ama, o olmasa gerek... "Zaman Sayfaları'ndaki Işık Kodları"nı anlayan var mı?.. Bu saçmalıkları ileten Varlık ve onun gibiler "Zaman Sayfaları'ndaki Işık Kodları" tarafından "ilmin kaynakları"ndan "tohumlanarak geçmişler". "İlmin kaynakları" ne?.. İlmin kaynağından nasıl tohumlanırsın?..

En önemli kısım: Bugün, yâni o gün, hangi gün ise, "yarın Kaynakları"nı hak edecek çalışmalar yapılacakmış... "Yarının bilgileri" dese, bir anlamı olacak ama, "yarının kaynakları" ne?.. Bugün, yâni o gün, hangi gün ise, Dünya, Atlanta Kodlaması'na başlamış... Vay be!.. Atlantisliler Hz. Âdem'den çok önce yaşamışlar, aradan bunca bin yıl geçmiş, Dünya belli bir bilgi seviyesine ulaşmış, şimdi geri dönüp Atlantisliler'in kodlamasına, onların seviyesine inecek!.. Aslında efsâne o ki, Atlantisliler şimdiki medeniyet ve teknolojiden bile daha üstününe sâhipmişler ama ortalıkta bir şey kalmamış... Peki, niye şimdi gelip ALLAH'ın garip Eczacısı Cenap Başman'a, veya yine ALLAH'ın garip avukatı Nezire Selçuk'a, ya da ne idüğü belirsiz Bülent Çorak'a bilgi veriyorlar da; Türk üniversitelerdine, NASA'ya, Ruslar'a, Çinliler'e vermiyorlar?.. Maksat Dünyâ'yı kalkındırmaksa, esas bilim adamlarına ulaşmak gerekmez mi?..

Bu da Avukat Nezire Selçuk'un liderliğini yaptığı Süper İnsanlık Realitesi Derneği faaliyetinden... Atlaya zıplaya naklediyoruz:

18.08.2008 Tarihli RA-KA Tebliği

- "Canlılar, bütün kötülükleri aşıp geçen Yücelikler, sizinle bugün. Allah,
Atlanta Toplumları'nın gücüyle, sonsuz sır olan Bütünlükler'e ışık kattı.
Ve sizin yüreğinize, kendi yüceliklerini dilleyenlerle bir oldu. Kutsal Tanrı,
sizin yüreğinizdedir. o bizim için gözdür. 'RA' denilen o Yücelik; ağır ağır
sizin kotlarınıza, Kutsal Işıklar'a ulaştı."

Mustafa'nın gücü, tabiatın yüceliklerindeki en büyük kürsüdür ve biz ocağındayız onun.
Şu anda Mustafa Turkuaz'ın gücüyle bize iniyor ve bizimle Birlik olacak."

"Bedenliler, Turkuaz/ın Gücü şu anda sizindir ve Sistem, Nizam, Düzen Görevi'ni
taşıyan Mustafa'nın diriliklerinde bu ses, bütünlenecek ve gerçek kotlarla bitişecek.
Onu dinleyelim:

- "Uşak değiliz kimseye, Şeytan değiliz, tartışılmayanlar görevlileriz bizler
ve Dünyânıza indik. Aha!.. Katların, kabilelerin, yoğunlukların; gözleri gören,
yolları bulanlara ışık saçmaya başladı. Aha!.. Bütün köşkler, bütün yoğunluklar senin
ve sen bütünlendin. Ayrılık bitsin... Şimdi Mustafa/nın son sözü şu:
Ayrılık mutlaka bitsin. Sen ve ben ve her bir değer, bütünlüğün kütlesindeki
yüreklerde, hep meknuz olan Birlik Kotlar/ı olarak, maya olarak mevcuduz.
Anam, kardeşim, 7 dâvâ açtım. Hepsi benim yüreğimde açıldı. Şikâyetim yok senden.
RA-KA'nın Kutsal Işığı'nı yere indirdiğin için senin yüreğinde bütünlenebilmek istemekteyiz.
Aha!.. Dünyâlılar'ın çokları da senin yüreğini kendi yoğunluklarıyla birleştirmek istemektedirler.
Kulluk, bütünlükle olur. Sen 'ben kulum' dedikçe, bütünün bütünlüğünde yüreğini dillemeni istedik.
Altın Teknik, Altona Tekniği değil; Aton Tekniği'dir. Aha Canlar! Sistem, Nizam,
ve Düzen Görevlileri'nin hepsi o Atlantik Okyanusu'ndaki saygılı güçlerce kutsandılar.
Onlar, biz ve biz onlarız. Tüm insan Sayfaları için büyük değer taşıyan o Görevliler
ki onlar, bizsiz değildirler. Bize saygılılar ve biz ocaklarına görev taşıyoruz.
Onlar, bizsiz değildirler. Saygılarımızı sunuyoruz herkese ve tüm Atlantik
Okyanusu'ndaki görevlilerimize saygılar."

- "Bütün Güneşler ALTONA'in Emrindedir. Altona, muayyen bir boyuta kadar olan
tüm Sistemler'in kurucusudur. Bu Gezegen'in Yöneticisi ALTON'dur. ALTONA'ya,
AMON'a bağlı olan Kanal'ından dolayı 'AMON'un Ülkesi' de denilmektedir.
Evrensel Mekanizma'da AMON'un büyük bir sorumlulugu vardir."

NOT: Altona; Hamburg'da bir semt... Ayrıca 1996 yılında istanbul'da kurulan Thrash ve klasik Heavy Metal tadında besteler yapan bir grup...

Bu ifâdeler, sapıtmış kadın Medyum Bülent Çorak'ın uyduruk "Bilgi Kitabı"ndan alınmıştır. Oradan Cenap Başman'a, oradan da "Süper İnsanlık Derneği"ne bulaşmıştır, bir virüs gibi... Aman, sayfayı ve isimleri verdik diye kendinizi kaptırıp okumaya dalmayın, şöyle bir göz gezdirin, yeter. Yoksa siz de sapıtırsınız!.. ALLAH korusun, sonu tımarhânedir... Devam ediyoruz:

- "Kabir Kapları... Onlara verdik. O kaplar, ocaklarıdır onların. Ayrı canların
tabiatlarına uygun olan ocak dedikleri, Kabir Kaplar artık kendilerine âittir.
Bizim için onların sesi dahi yoktur. Öyle çok, öyle çok umutlandık ki onlardan!
'LA-HA', 'KA-HA' dedik. 'A-HA' dedik. Olacaklar!.. Of!.. of!.. of!.. of!..
Olmadılar!. Olmadılar, canlarım! Olmadılar!

Hepimiz BEN olarak buradayız. Nedir BEN oluş? Teknik OLUŞ'uştur. Teknik OLUŞ
Bellekteki oluştur. Birliğin Teknik OLUŞ'udur benlik. Ve BEN olmak için,
RA-KA/nın gücünü bulmak, orada bulunmak gerekir.

Aha Canlarım, Atlantalılar'ın hepsiyle de BİR'iz. Tüm İnsan Sayfaları'nda;
yer olarak, gök olarak, Atlantalı olarak tabiat güçleriyiz. Kıbrıs, Amerika,
aha burada; Asya burada; her yer, her yer burada. Ve Atlantik Okyanusu'ndaki
o sonsuz görev taşıyanlar buradalar. Onlara, sonsuz sevgi ve saygılar! Bizsiz kalmasınlar."

"Biz Atlantik Okyanusu'nun altında bulunan yürek gücünü hep bildik. O güç,
hiç bizsiz olmadı. Onlara saygımız sonsuzdur."

"Ululuk, Kutsal Işığın Gücü'nden her diriyi dillemekten de ötedir amma Sistem,
Nizam, Düzen Görevi'ni herkese verdiğimizden çok daha üstün biçimde Birlikler'e verdik.
İnsanlık için çalışmalarını diledik ve Birlikler bizim yüreğimizin gücünü aldılar
ve RA-KA'nın Kutsal Işığında kendi yüreklerinde dillediler. Tabiata indirdik
o gücü ve dinlettik ve daha sonra birleştirdik ve dedik ki hak edin.
RA-KA/nın Kutsal Işığını 7 Dâvâ olarak devreye aldık. Herkese sorduk;
hangisi sizin gücünüzü dilletecek diye. Dediler ki 'benim Atlantalılar'ım beni dilletirler.
Ben Bütünün Kütlesi'ndeyim ve hâkimim. Tabiatın gücü benim ve benden ötesi yok!'
İşte bunu dedikleri zaman soyları, yüceliklerin kütlesinde ışıyan birleşen oldu
ve BSUİ Gücü, tabiatın yüceliğinde insanlık için dinlenmeye başladı.
Aha canlarım, Dünya budur."

"Baştâcı olmanız için yüreklerinizi Nakar'ın gücüyle de dinletmeniz gerekir.
Nakar'ın gücüyle olabilmeniz için RA-KA'yla Birlik olmanız gerekir. RA-KA'dan
daha güçlü iseniz, baştâcısınız ama Nakar sizsizse eğer, kendi yüreğiniz dahi
sizden ayrıdır."

"Sen ile bütünlenebilenlerin çokları Bütünün Kütlesi'nde, kendi yüceliklerinde,
RA-KA'nın Kutsal Gücü'nü aldılar ve Nakar'la dillendiler. Bahar ve Nakar bütünlendi
ve birleşti bize."

"A-Har'a, Ka-Har'a biz dedik ki Ululuk, ışığın kaynağına iniştir.
Canlarım, Ka-Har'da A-Har; A-Har'da Ka-Har Bütünün Kütlesi'ndeki yoğunlukta gizlidir."

Hadi, bunu da siz didikleyip çözün. İlerde belki biz de birşeyler ekleriz.

Ruhi Selman

selman@journalist.com

***

  • Önemli Sayfalar:

    - BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI - ANA SAYFA
    - BİR TEBLİĞ
    - ÖLÜM VE SONRASI
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 1
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 2
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 3
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 4
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 5
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 6
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 7
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 8
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 9
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 10
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 40
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 41
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 42
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 43
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 44
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 45
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 46
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 47
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 48
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 49
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 50
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 51
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 52
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 53
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 54
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 55
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 56
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 57
    - BİR OBSESYON VAK'ASI
    - ÖTE ÂLEM'DEN ŞİİRLER - 1
    - RÜYÂLAR - 1
    - RÜYÂLAR - 2
    - REİNKARNASYON - 1
    - REİNKARNASYON - 2
    - ANADOLU'DA REİNKARNASYON ŞİİRLERİ
    - İRLANDALI ŞÂİR JAMES CLARENCE MANGAN ANADOLU'DA MI YAŞADI?
    - KADIN HAKKINDA BİR TEBLİĞ
    - FİNCAN CELSELERİ - 1
    - FİNCAN CELSELERİ - 2
    - FİNCAN CELSELERİ - 3
    - EKMİNEZİ ÇALIŞMASI
    - RÛHÎ FİLİMLER - 1
    - ENTERESAN RÛHÎ OLAYLAR
    - ERGUN ARIKDAL VE SÂDIKLAR PLÂNI'NI TENKİT
    - BÜLENT ÇORAK VE DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ SAFSATASI
    - CENAP BAŞMAN VE MARON TARİKATI
    - SAPKIN RAEL TARİKATI
    - TRANSANDANTAL MEDİTASYON KANDIRMACASI
    - SİRİUS MİSYONU ZIRVALARI
    - MELEKLER'DEN MESAJ ALDIĞINI SANAN ŞAŞKINLAR
    - ŞEYTANA TAPAN SATANİSTLER
    - KRYON "TEBLİĞ"LERİ VE LEE CARROLL'UN "MEDYUM"LUĞU
    - J. Z. KNIGHT ADLI KADIN MEDYUM VE RAMTHA "TEBLİĞ"LERİ
    - SILVER BIRCH TEBLİĞLERİ
    - MEDYUM JANİ KİNG VE VARLIK P'TAAH
    - AKHENATON VE KURGU AGARTA "TEBLİĞ"LERİ
    - SILVER BIRCH TEBLİĞLERİ
    - "SÜPER İNSANLIK" DERNEĞİ VE UYDURUK "TEBLİĞ"LER
    - SÂDIKLAR PLÂNI'NI TENKİT - 2
    - KASYOPYA CELSELERİ'NDE ATMASYON, KITIRASYONLAR
    - RA "TEBLİĞ"LERİ
    - MEKTUPLAR