BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI

ANADOLU'DAN REİNKARNASYON ŞİİRLERİ

Aslında Kur'an-ı Kerim'de reinkarnasyon, tekrar dünyaya gelme ile ilgili pek çok âyet vardır. Ama bunların çoğu Spiritualistler'in sıraladıklarının dışındadır Onlar, meselâ Bakara Sûresi'nin 28. ayetini misâl verirler:

- “Nasıl Allah’ı inkar ediyorsunuz ki,
siz ölü iken sizi diriltti,
ondan sonra O sizi öldürecek,
tekrar O sizi diriltecek
ve tekrar O’na döndürüleceksiniz.”

Bizce esas işâretler bundan farklı ve çok açıktır. Ama şimdilik onları vermiyeceğiz. Ancak Süleyman Ateş'in, Yaşar Nuri Öztürk'ün de belirttiği gibi, İslâm'da reinkarnasyon vardır. Yeniden dirilme, tekrar dünyâya gelme, bedenlenme, ete kemiğe bürünme bunu kasteder. Hz. Mevlâna'nın Mesnevî'deki ifâdeleri de o yöndedir. Ne diyordu"

- "Ben de cansız bir varlıkken öldüm, yetişip gelişen bitki oldum.
Bitkiyken öldüm, hayvan biçiminde tezahür ettim.
Hayvanlıktan geçip öldüm, insan oldum.
Öyleyse ölmekten korkmak niye?
Hiç daha kötüye dönüştüğüm, alçaldığım görüldü mü?
Bir gün insan olarak ölüp, ışıktan bir varlık, rüyâların meleği olacağım.
Fakat yolum devam edecek.
Tanrı'dan başka her şey kaybolacak,
Hiç kimsenin görüp duymadığı bir şey olacağım.
Yıldızların üzerinde bir yıldız olup doğum ve ölüm üzerinde parlayacağım."

Yunus Emre de,

- "Ete kemiğe büründüm,
Yunus olarak göründüm"

Dememiş miydi?

Ama onun esas üzerinde durulması gereken sözü,

- "Her dem yeni doğarız,
Bizden kim usanası?"

şeklindedir. Üzerinde düşün, dur!..

Kur'an-ı Kerim'deki âyetlere dayanarak Aleviler ve Bektâşiler tekrar bedenlenme üzerine pek çok satır, pek çok mısra yazmışlardır... Bu sayfada o mısraları ihtiva eden şiirleri verelim, dedik. Ancak bir kısmı tasavvufî mânâlar taşır. Onları tesbit de size kalmış. Ama önce Kaygusuz Abdal'dan bir kaç cümle... Budalanâme'den... Tabii buradaki "budala" kelimesi "aptal" anlamında değil!..

- "Hâlik'in emri beni kûze-ger balçığı gibi
devrânın çarhı üzerine koyup, dolab gibi döndürdü...
Gâh beni kûze dizdi...Gâh saraylara kerpiç eyledi.
Gâh insan eyledi, gâh hayvan eyledi.
Gâh nebat, gâh maden eyledi.
Gâh yaprak, gâh toprak eyledi..
Nice bin kerre isimler ve lâkablar urundum.
Nice bin kene türlü sûretlerden göründüm."

Gelelim şiirlere:

KİM BİLİR
Katre idim, ummanlara karıştım
Kaç bulandım, kaç duruldum, kim bilir
Devre edip âlemleri dolaştım
Bir sanata kaç sarıldım, kim bilir

Bulut olup ağdığımı bilirim
Boran ile yağdığımı bilirim
Altı anadan doğduğumu bilirim
Kaç ebeden, kaç soruldum, kim bilir

Kaç kez gani oldum, kaç kere fakir
Kaç kez altın oldum, kaç kere bakır
Bilmem ki kaç kâtip ismimi okur
Kaç defterde, kaç dürüldüm, kim bilir

Bâzı nebat oldum, toprakta sürdüm
Bilmem kaç atanın sulbünde durdum
Kaç defa Cennet-i Âlâ'ya girdim
Cehennem'e kaç sürüldüm, kim bilir

Kaç kez âlet oldum, elde bakıldım
Semâdan kaç kere indim, çekildim
Balcık olup kerpiç kerpiç döküldüm
Kaç bozuldum. kaç kuruldum, kim bilir

Dünyâyı dolaştım hep karabatak
Görmedim bir karar, bilmedim durak
Üstümü kaç örtü bu kara toprak
Kaç serildim, kaç dirildim, kim bilir

Gufrânî’yim, tarikatım boş değil
İyi bil ki kara bağrım taş değil
Felek ile hiç hatırım hoş değil
Kaç barıştım, kaç darıldım, kim bilir

---------------------------------------------

CİHAN VAR OLMADAN KETM-İ ÂDEM'DE
Cihan var olmadan ketm-î Âdem'de,
Hak ile birlikte yekdaş idim ben
Yarattı bu mülkü çünkü o demde,
Yaptım tasvirini, nakkaş idim ben.

Anâsırdan bir libâsa büründüm,
Nâr-ü bâd-ü hak-ü abdan göründüm.
Hayrülbeşer ile dünyâya geldim,
Âdem ile bile bir yaş idim ben.

Âdem'in sulbünden Şit olup geldim,
Nûh-u nebi olup Tufan'a girdim.
Bir zaman bu mülke İbrâhim oldum,
Yaptım Beytullah'ı, taş taşıdım ben.

İsmâil göründüm bir zaman, ey can,
İshak, Yâkub, Yusuf oldum bir zaman.
Eyyûb geldim, çok çağırdım el’aman,
Kurt yedi vücûdum, kan yaş idim ben.

Zekeriya ile beni biçtiler,
Yahya ile kanım yere saçtılar.
Davut geldim, çok peşime düştüler,
Mühr-ü Süleyman’ı çok taşıdım ben.

Mübârek âsâyı Mûsa’ya verdim,
Ruhu’l kuds olup Meryem’e erdim.
Cümle evliyâya ben rehber oldum,
Cibril-i Emin’e sağdaş idim ben.

Sulb-i pederinden Ahmed-î Muhtar,
Olup da cihâna geldim âşikâr
Ali ile çok takındım Zülfikâr
Kul iken Zat ile sırdaş idim ben.

Tefekkür eyledim ben kendi kendim,
Mûcize görmeden imâna geldim.
Şâh-ı Merdan ile Düldül’e bindim,
Zülfikâr bağladım, tığ taşıdım ben.

Sekahüm hamr'ından içildi şerbet,
Kuruldu ayn'ül cem, ettik muhabbet.
Meydana açıldı sırr-ı hakikat,
Aldığım esrârı çok taşıdım ben.

Hidâyet erişti bize Allah’tan,
Biat ettik cümle Resulullah’tan.
Haber verdi bize seyr-i fillahtan,
Şâh-ı Merdan ile sırdaş idim ben.

Bu cihan mülkünü devredip geldim,
Kırklar Meydanı’nda erkâna girdim.
Şâh-ı Velâyet’ten kemerbest oldum,
Selmân-ı Pâk ile yoldaş idim ben.

Şükür matlabımı getirdim ele,
Gül oldum, feryâdı verdim bülbüle.
Cem olduk bir yere Ehlibeyt ile,
Kırklar Meydanı’nda ferraş idim ben.

İkrar verdik, cümle dizildik yola,
Sırrı fâş etmedik asla bir kula.
Kerbelâ’da İmam Hüseyn’le bile,
Pâk ettim dâmenî, gül taşıdım ben.

Şu fenâ mülküne çok geldim gittim,
Yağmur olup yağdım, ot olup bittim.
Urum diyârına ben irşat ettim,
Horasan’dan gelen Bektaş idim ben.

Gâhi nebi, gâhi veli göründüm,
Gâhi uslu, gâhi deli göründüm.
Gâhi Ahmed, gâhi Ali göründüm,
Kimse bilmez sırrımı, kallaş idim ben.

Hamdülillah şimdi Şiri dediler,
Geldim gittim, zâtım hiç bilmediler.
Sırrımı kimseler fehmetmediler,
Hep gelen mahlûka kardaş idim ben.

---------------------------------------------------

GELİRİM
Ger aslım sorarsan ben bir niyâzım
Sabır ilmi derler yerden gelirim
Katre idim, şimdi ummanlar oldum
Arştaki kandilden, nurdan gelirim

Ben “Kalu Belâ”da buldum izimi
Döndürmedim bir dem Hakk’tan yüzümü
Âteş-i aşkına yaktım özümü
Halil İbrâhim’le nârdan gelirim

Sual eyler isen benim sırrımdan
Cümlemizi vâreyledi vârından
Yarattı Muhammed Ali nûrundan
Hakk ile hak olan sırdan gelirim
Cebrâil çerâğı alır eline
Seyretmeye gelir dostun iline
Hayrânım şakıyan dudu diline
Rıdâvan kapı açtı, şardan gelirim

Teni sual etme, ten kuru tendir
Can anın içinde gevher-i kandır
Bu ilim deryâsı bahr-i ummandır
Sırrı kâl eyleyen serden gelirim

Mansur ile varıp dâra çekildim
Yusuf ile kul olup bile satıldım
Şam’da İsâ ile göğe çekildim
Mûsa ile dahi Tur’dan gelirim

Mahkemede sual sordu kadılar
Kitapları orta yere koydular
Sen bu ilmi kimden aldın, dediler
Üstâdımdan aldım, pîrden gelirim

Nesimî’yim, ikrârımla belliyim
Gerçek erenlerin kemter kuluyum
Ali bahçesinin gonca gülüyüm
Münkir münâfıka Hakk’tan gelirim

-------------------------------------------------------

LA MEKÂN ELİNDEN BİR NİŞAN İKEN
Lâ mekân elinden bir nişan iken
Meni zuhur etti ol kan içinde
Üç yüz altmış altı şehirden gelip
Özüm katre oldu umman içinde

Bir zaman ummanda cansız yatırdı
Câna ceset verip vücut yetirdi
Gıda verip kalp içinde oturttu
Rızkımı yarattı ol kan içinde

Tekmil vücudumla saldı cihâna
Tasvir verip iki babdan ayâna
Gözümde nur oldu baktım cihânda
Nice bencileyin bu han içinde

Bir zaman anadan şir emdim kandım
Tez vakitte dahi ondan usandım
Diş bitirdim âb u nâna dayandım
Vücudum besledim cihân içinde

On beşe girince kemâli buldum
Nefse uyup isyan bahrine daldım
Bir zaman uğraştım otuza geldim
Her dem gezer idim güman içinde

Çok ilim okudum, aklım yetmedi
Çok amel kazandım, fayda etmedi
Çok cehd ettim, kimse elim tutmadı
Hor zelil gezdim ben, devrân içinde

İlm-i ledün dersin kâmilden aldım
Okudum, fehmettim, sırrını bildim
Hakikat şehrini arzedip geldim
Bir kâmile yettim irfân içinde

İptida nefsimden okuttu beni
Lütfundan diriltti bu ölmüş teni
Merhamet eyledi ol gönlü gani
Özüm kande idi umman içinde

Noksânî'yem cismimdeki can olan
Gönlümün evine hem sultan olan
Okutup dinleyen, hemi söyleyen
Dâim gelir gider her can içinde

------------------------------------------------------

LÂ MEKÂN İLİNDEN MİSÂFİR GELDİM
Lâ mekân ilinden misâfir geldim
Şu fenâ mülküne bastım kademe
Nerenin selâmın getürdün dersen
Şu fenâ mülküne gelüb bu deme

Şu fenâ mülküne gelüb giderken
Sarvân olub bin bir katar yederken
Yoğurub çamurum balçık ederken
Şecerimle su taşıdım Âdem’e

Âdem’den ön âdem çok geldi gitti
Mülk sâhibi bu cihânı halk etti
O yuğurdu, yaptı, hem o yarattı
Yedi kez emeğim geçti bu deme

Ben bu dam içinde ırmağ akıttım
Celâlimden âdemoğlun kakıttım
Muhkem tuttum kab evimi berkittim
Anın içün İblis girmez kubbeme

Şu fenâ mülküne gelüb yetmeden
Ekilüben can tohumu bitmeden
Kaldırub binâsın tamâm etmeden
Arş altında yönüm döndüm kıbleme

Ben kıblemi, kıblem beni bilübdür
Evliyâ, enbiyâ andan olubdur
Ben bilürem, anam benden gelübdür
Ol vakitte nikâh kıydım babama

Ben hocamı kucağımda büyüttüm
Kudret meyin emzik verüb avuttum
Ders verüben ben hocamı okuttum
Dört kitabdan ders verirdim hocama

Ben obam içinde mekânda iken
Muhammed’le bile mi’racda iken
Mûsâ’yla doksan bin kelâmda iken
Doksan bin ilmi koydum abama

Ben obam içinde bâkî can idim
Ali idim, din idim, imân idim
Kendisi Hakk idi, ben zindân idim
Şimdi gelmiş, sultan olmuş obama

Şükr olsun Hatâyî, sırdır sözlerim
Aşk âteşin derûnumda gizlerim
Günden ayân aslâ görmez gözlerim
Âhır kârdan bu yazıldı adıma

--------------------------------------------------------

GÖKLERDEN SÜZÜLDÜM
Göklerden süzüldüm, tertemiz indim
Yere indim, yedi renge boyandım
Boz bulanık bir sel oldum, yürüdüm
Çeşit çeşit, türlü renge boyandım

Azgın azgın çağlayarak akarak
İnsafsızca tahrip edip yıkarak
Ne utandım, ne kimseden korkarak
Kusur, günah, kirli renge boyandım

Bir kuru sevdânın peşine düştüm
Nice kayalardan, taşlardan uçtum
Irmağa kavuştum, kendimden geçtim
Utandım da kirli renge boyandım

Yüzlerimi yere vurdum süründüm
Çok dolandım, ırmak olup göründüm
Eleklerden geçtim, yundum, arındım
Kâmilâne karlı renge boyandım

Irmak olup kavuşunca denize
Dalgalandık, coştuk, taştık biz bize
Çok zaman seyrettim aya yıldıza
Aydın, parlak, nurlu renge boyandım

Veysel yoktan geldim, yok olup geçtim
Ben diyenler yalan, gerçeği seçtim
Bir buhar hâlinde göklere uçtum
Kayboldum o sırlı renge boyandım

--------------------------------------------------

Söylenecek söz var mı, bilmem...

Ruhi Selman

selman@journalist.com

***

  • Önemli Sayfalar:

    - BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI - ANA SAYFA
    - BİR TEBLİĞ
    - ÖLÜM VE SONRASI
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 1
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 2
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 3
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 4
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 5
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 6
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 7
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 8
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 9
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 10
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 11
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 12
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 13
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 14
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 15
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 16
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 17
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 18
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 19
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 20
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 21
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 22
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 23
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 24
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 25
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 26
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 27
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 28
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 29
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 30
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 31
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 32
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 33
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 34
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 35
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 36
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 37
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 38
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 39
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 40
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 41
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 42
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 43
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 44
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 45
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 46
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 47
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 48
    - ÖTE ÂLEM'DEN ŞİİRLER - 1
    - RÜYÂLAR - 1
    - RÜYÂLAR - 2
    - REİNKARNASYON - 1
    - REİNKARNASYON - 2
    - İRLANDALI ŞÂİR JAMES CLARENCE MANGAN ANADOLU'DA MI YAŞADI?
    - FİNCAN CELSELERİ - 1
    - FİNCAN CELSELERİ - 2
    - FİNCAN CELSELERİ - 3
    - EKMİNEZİ ÇALIŞMASI
    - RÛHÎ FİLİMLER - 1
    - ENTERESAN RÛHÎ OLAYLAR
    - ERGUN ARIKDAL VE SÂDIKLAR PLÂNI'NI TENKİT
    - BÜLENT ÇORAK VE DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ SAFSATASI
    - CENAP BAŞMAN VE MARON TARİKATI
    - SAPKIN RAEL TARİKATI
    - TRANSANDANTAL MEDİTASYON KANDIRMACASI
    - MELEKLER'DEN MESAJ ALDIĞINI SANAN ŞAŞKINLAR
    - ŞEYTANA TAPAN SATANİSTLER
    - SİRİUS MİSYONU ZIRVALARI
    - KADIN HAKKINDA BİR TEBLİĞ
    - SILVER BIRCH TEBLİĞLERİ
    - MEKTUPLAR