BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI

J. Z. KNIGHT ADLI KADIN MEDYUM VE RAMTHA "TEBLİĞ"LERİ

- "Ramtha 1978'den beri, bir Pazar sabahı, MFTFAK'ta göründüğü kadın yazar J. Z. Knight tarafından temsil edilen;
öğrencileri tarafından "master teacher" olarak adlandırılan; bedenini Kanal olarak kullandığı kadına rağmen
"he" olarak bahsedilen; 2 yuzyıldan uzun süredir insanlara Atlantis'in gerçek târihi, gerçeğin doğası,
Tanrı, geçmiş hayatlar, kişisel kaderin nasıl değiştirebileceği gibi konuları öğretmeye çalışan
ve bu Ruhânî Öğretiler'ini desteklemek için bilimden güç alan bir "otorite" olarak tanımlanıyor...
En önemli öğretilerinden biri Metafizik'le Kuantum Fiziği'ni birleştiren "kendi gerçegimizi kendimiz yaratırız"
düşüncesidir."

Bu kadar methedildiğine göre, "Üstat Mürşit" olarak adlandırılan Ramtha'da birşeyler olması lâzım... Bir inceliyelim bakalım...

Gördüğünüz gibi, biz bu "Ruhsal Tebliğ" diye yayınlanmış kitapları, siteleri incelerken asla peşin hükümle hareket etmiyoruz... Karşılaştığımız Varlıklar'ı hemen "Vasat, Vasat-altı, Geri" falan diye damgalamıyoruz... Ancak onların ve Medyumlar'ının sözleri, davranışları bizde yavaş yavaş bir kanaat oluşturuyor. O kanaatı da UYARMAK için sayfamıza yansıtıyoruz... Yukarıda ve aşağıdaki Ramtha tanımları, İnternet'ten, Ekşi Sözlük'ten alınmıştır... Yazanlara şükran borçluyuz.

- "Rahmtha; daha yüksek bir enerji boyutundan, daha üstün bir hayat frekansından 1978 yılından beri
Amerikalı kadın yazar J. Z. Knight'ın bedenini Kanal olarak kullanarak insanlara bilgi aktardığı iddiâ edilen Varlık...
Akaşa Yayınları'nın bastığı seri kitapları vardır bunun... Kitaplarda, ki bu kitaplar konferanslardan kitaplaşmış,
kendisini eski Hint inanışlarında geçen Ram, ve Dünyâ'nın İlk Fâtihi olarak tanımlamaktadır.
Sanırım en popüler kitabı "Eşruhlar"... Kadıköy'de Sahaflar'da gezerken rastladığım kitabı, "hayatınızın kadınını,
ya da erkeğini bulmanın kısa yolları" şeklinde anlayıp, atlayan kitle sâyesinde iyi satış yaptı...
Kitap bu açıdan bakınca, aslında ziyâdesiyle eğlenceli... Çünkü kitapta Ramtha'nın dinleyicilere
Fizik, Kimya, Evren, Oluşum, Işık, Spektrum, Hücresel Ruh Belleği, Tanrı, Birey, Yaratıcılık, Tekâmül
gibi kavramlardan bahsederken bir anda konuşmasını kesip, 'Tabii sizin hiçbir şey umrunuzda değil!
Hadi, eşruhlarımızı bulup, bir an önce yatağa atalım, derdindesiniz...' dediği bir bölüm vardır.
Sırasıyla 'âsi, barbar, savaşçı, rüzgâr olduğu'nu ve son olarak da 'Tanrı'nın kendisine dönüştüğü'nü
iddiâ eden Ramtha, 'Atlantis'in varlığının kesin olduğunu, çünkü kendisinin oralı olduğu'nu söyler."

Ne kadar aydınlatıcı, değil mi?.. Ben belki yüzlerce sayfa Ramtha okusam, bu sağlam değerlendirmeye varamazdım!.. Medyum, Kryon'da olduğu gibi gene bir yazarmış. Yâni ağzı ve parmakları lâf yapan bir kadın... Varlık ise; Hint Tanrısı Ram, Dünyâ'nın İlk Fâtihi, Âsi-Barbar-Savaşçı bir Atlantisli, Rüzgâr'ın ta kendisi...
O da yetmedi derseniz; Varlık, Tanrı imiş... Hem Atlantisli, hem TANRI!.. Tövbe, hâşâ!...

Dikkat ediyor musunuz, ne Bülent Çorak'ta, ne Kryon'da, ne de Ramtha'da, TANRI'dan aşağısı kurtarmıyor!.. Melekler ve Şeytanlar ile uğraşanlar daha mütevâzı... Onlar ancak Başmelek veya Başşeytan'la İrtibat'talar!..

Mu, Atlantis, Lemurya efsâneleri enteresan... Ben de okudum. Hem de Colonel (Albay) James Churchward'ın 4 kitabından... Aslından!.. Sonra bir de pek az kimsenin bildiği Augustus Le Plongeon'un "Queen Moo and the Egyptian Sphinx" kitabını hatmettim... Ama 50 küsur yıllık Spiritualist hayâtımda bir tek Ruh bile oralardan bahsetmedi. Uzaylı Varlıklar da gelmedi... Yüksek bir Enerji Boyutu'ndan (ne demekse???), 'Üstün bir Hayat Frekansı'ndan (ne demekse???) İrtibat kuran da olmadı... Neden??? Çünkü bizi Dünya Hayâtı ilgilendirir!.. Naklettiğimiz Âhıretten Simâlar hep Dünyâ'da yaşamış, sizin, benim gibi insanlardır. İçinde Hayat Kadını da vardır, Sultan da!.. Ama hepsi Dünyâlı'dır.

RAMTHA AYDINLANMA OKULU İngilizce

J. Z. KNIGHT'IN "HASTA KABÛL" ODASI İngilizce

Bizim gibi Ramtha meraklısı gazeteci DOĞAN ULUÇ, Medyum hatunun peşine düşmüş, başından geçenleri de HÜRRİYET'TEKİ 18.12.2005 TARİHLİ YAZISI'nda ele almış. Medyum'u ve Ramtha'yı tanımamıza yardımcı oldu... Şükranlarımızla aynen naklediyoruz: '

- "Telefondaki ses yumuşak ama ifâdeleri katı: 'J. Z. Knight'ı görmek istemişsiniz.
Pazar günü St. Andrew Kilisesi'nde semineri var. 150 dolar ödeyerek katılabilirsiniz.'
Duraklıyorum bir an: 'Görmek değil', röportaj için konuşmak istiyorum. Gazeteciyim.'
Kararlı bir tonla yanıt veriyor: 'Röportaj yapmadan önce J. Z.'nin okulunda
sekiz günlük bir kursa katılmanız lazım, Washington'da.'..."

"Washington, ülkenin batı yakasında. Uçakla altı saat... Oysa bu kez J. Z. yakında, New York'ta.
Yıllar önce benzeri başvurumda da aynı koşul öne sürülmüştü. Kurs birkaç bin doların üstündeydi."

Hemen durmak gerekiyor... Büyük "Üstat Mürşit" Ramtha'nın Medyumu J. Z. Knight'ın seminerine katılmak 150 dolar... 8 günlük "kurs"u, orada ne öğretiliyorsa, bir kaç 1.000 dolar!.. Biz ne demiştik, tâ en başta?.. "Spiritualizm'den, Okültizm'den, Gizli İlimler'den, Ruhî Tekâmül'den, olgunlaşmaktan, ermekten dem vurup, bilgi ve mertebe vaadedenler; eğer karşılığında para alıyorlarsa, himmet-yardım diye para topluyorlarsa, vaadleri bir aldatmacadan ibârettir! Bütün mânevî mevzularda, gerçek tarikatlarda olduğu gibi Spiritualizm'de de SERVET-ŞEHVET-ŞÖHRET peşinde koşulmaz!.. Bunlardan birine bulaşmış kişiden, kişilerden, topluluktan hayır gelmez!" J. Z. Knight ve Ramtha ilk kötü notu aldı... Para bir yana; bu hatun, politikacılar, burokratlar, işadamları gibi... Kendisine ulaşmak mümkün değil!.. Baksanıza, Doğan Uluç 2005'ten önce de görüşmek istemiş, başaramamış... Bu konuda biz deriz ki, o telefonla arandığında, veya ziyâretine gidildiğinde "Yok, efendim. Kendisi toplantıda" dedirten politikacılar, bürokratlar, işadamları var ya... Onlar nasıl oluyor da, ellerini açıp Yüce ALLAH'a dua ettiklerinde hemen kabul edilmelerini bekliyorlar?.. ALLAH bile onların duasını, talebini bekletmeden dinlerken, dinlemesi istenirken; nasıl oluyor da, kendileri mikroskopik birer varlık iken, başkalarına hava atmaya kalkıyorlar?.. ALLAH hiç böylelerinin dualarını kabul eder mi?..

Neyse, devam edelim:

- "J. Z. (gerçek adı Judith Darlene Hampton), Amerikan safdilliğinin tipik bir örneği.
Sarışın, mavi gözlü, alımlı bu kadın... 20 yıla yakın Washington'da Ramtha'nın Aydınlanma Okulu'nda
kurslar veriyor. Temel kursun adı: 'Hayâtınızın Sekiz Günü'nde, İnanılmaz'ı İnanılır Yapmak'....
Amerika'da varlıklı işadamları, sosyete kadınları, Linda Evans ve Shirley MacLaine gibi
Hollywood ünlüleriyle, Türkiye dâhil 26 ülkede 60 şehirde binlerce müridi var.
Peki nedir bu Ramtha?.. J. Z. anlatıyor:

- '9 Şubat 1977'de, evimin mutfağında yemek yaparken Ramtha âniden karşımda belirdi.
Aktör Yul Brynner'a benziyordu. Göçüp giden Lemuria adlı kıtada, 35 bin yıl önce
yaşadığını söyleyen Ramtha, >Seni zincirlerinden kurtarmaya geldim,< dedi.
Ramtha, Ruhumu bedenimden aldı, ışık hızıyla bir tünelden geçtik.
İnanılmaz güzellikte bir yere geldik. Orada doğum, ölüm, yeniden dünyaya gelmeyi öğrendim.
Uzun zaman devam etti bu... Tünelden bin kere geçtim, anlatımı güç tecrübeler yaşadım.'

"J. Z.'nin anlattıkları, bilimkurgu filmi gibi.... 1978'de ilk kez, Ramtha'nın kendisiyle
temasını açıkladığında basın, lise mezunu kadının iddialarını ciddiye almadı. Ama 1985'te,
TV'de Merv Griffin'in çok izlenen programınında yaptığı şov ile bir gecede şöhrete ulaştı.
J. Z., programda Trans'a geçip Ramtha'nın Ruhunu konuşturdu. J. Z.'nin ağzından,
boğuk bir erkek sesinin, anlaşılmaz bir lisanda söylediklerini milyonlarca kişi gibi
ben de izledim. Trans'tan çıkıp, eski kimliğine döndükten sonra J. Z., Ramtha'yı
'Ölümsüz Tanrı', 'Usta Hoca' diye niteledi."

Doğan Uluç'un "Usta Hoca" diye tercüme ettiği, "Master Teacher" ifâdesi, oyunun kurallarına göre, "Üstat Mürşit"tir. Müritlerini irşat ediyor!.. Yani aydınlatıyor, olgunlaştırıyor... Onun için kadının, pardon, Ramtha'nın "Aydınlatma Okulu" var!.. Bu arada o "anlaşılmaz lisân"ı sonradan çözen olmuş mu?.. Bulamadık.

Devam edelim yazıya:

- "J. Z., zengin müritlerinin bağışlarıyla, Washington Eyâleti'nde dağ yamacında
satın aldığı uçsuz bucaksız çiftlikte, inşa ettirdiği Fransız şatosu stilinde
bir mâlikâneye yerleşti. Burada açtığı Ramtha'nın Aydınlanma Okulu'na müritleri
akın etmeye başladı. Okulda, Ramtha'nın felsefeleri dört grupta öğretiliyor:

1) Sen Tanrı'sın,
2) Bilinmez'i bilinir yapmak,
3) Doğa gerçeğini yaratan bilinç ve enerji,
4) Kendi kendini nasıl yenersin?"

"J. Z., öğrenci ve müritlerine, Ramtha'nın öğretilerinin; eski Mısır'ın âkil adamlarında,
Sokrat'ın 'Ruhun ölümsüzlüğü' düşüncesinde, Eflâtun'un Kâinat görüşünde,
Mikelanj ve Leonardo da Vinci'nin sanat yapıtlarında, Uzakdoğu filozoflarında
rastlandığını söylüyor."

"Sen TANRI'sın" ifâdesi elbette ki haddini çok aşmış!.. SEN KULSUN!.. HALLÂC-I MANSUR bile karşısındakine böyle birşey söylemediği gibi, "Enellah - Ben ALLAH'ım" (hâşâ) dememiş, "Enel Hak" demiştir. Bu, "Ben TANRI'nın HAK adıyım" mânâsına gelebileceği gibi, "Ben gerçeğin ta kendisiyim" de demektir. ALLAH'ın HAK esmâsı, "Varlığı ve İlâhlığı inkâr edilemeyen, gerçekten Ezelî ve Ebedî olarak Vârolan, Varlığı hiç değişmeden duran, Hak'kı izhar eden (gösteren, ortaya çıkaran)" demektir.

Hiçbir Varlık karşısında oturan ne idüğü belirsiz kişilere "Sen TANRI'sın" diyemez!.. Ramtha "Ölümsüz Tanrı"".. Hıristiyanlar'ın "Yaşayan Tanrı" diye kullandığı bu ifâde, İslâm'daki HAY ALLAH karşılığıdır, ama kifâyetsizdir. HAY, "gerçek hayat sâhibi, mutlak hayat sâhibi, başkalarına hayat veren, başı-sonu olmayan hayat sâhibi" demektir... Ramtha Tanrı, karşısındakiler Tanrı... Bizim Anadolu'nun ârif insanı böyle bir durumu

Sen ağa, ben ağa
Bu ineği kim sağa?

diye tanımlar... Herkes TANRI'ysa, kim KUL olacak?.. Bir düşünün kendinizi... Bu yöndeki "tebliğ"e inansanız bile, karşılaştığınız, tanıdığınız bütün insanların Tanrı olduğunu kabul edebilir misiniz?.. Ne demiş bizim Yunus?.. "Yaratılan'ı severiz, YARATAN'dan ötürü" ... Yâni karşımızdakinin ALLAH'ın bir eseri olduğunu bilerek ona hoş davranırız. Ama YARATAN başka!..

Ramtha; Sokrat'tan, Eflâtun'dan, Mikelanj'dan, Leonardo da Vinci'den, Uzak Doğu feylezoflarından bahsetmiş... Onlarla aynı şeyleri söylüyormuş!.. Peki, talebelerinden hiçbiri çıkıp ta, bu kişilerin söyledikleri ile Ramtha'nın dediklerini karşılaştırmış mı?.. Yoksa, "Vay be!.. Demek Sokrat da böyle demiş!.. Eflâtun'un Kâinat görüşü de böyleymiş, ha?" deyip geçmişler mi?..

- "Ramtha ile temaslarında, Ramtha'nın ona; Tanrı'nın Kuantum fiziğiyle tanımı,
ölümden sonra hayat, Ruh'un özü, Kâinat'ın sırları, bilinç ve enerji hakkında da
bilgiler verdiğini nakleden J. Z., internet sitesinde sahtekârlık suçlamalarına karşı
kendisini şöyle savunuyor: '1996'da nörolog, psikolog, sosyolog ve dînî liderlerden oluşan
12 uzman, modern teknoloji ve cihazlardan yararlanıp J. Z. Knight'ın Ramtha ile Temaslar'ını
her kademede izlemeye aldılar. Sonunda bilinçli yalancılık, şizofreni ve çokkimlikli zihin bozukluğuna
rastlanmadığını bildirdiler.' ..."

Bildirdiler de, bu 12 muhterem bilgin zâtın adı, ünvânı, adresi ve verdikleri rapor nerede?.. O koca sayfa sayfa yayılmış İnternet sitesinde bu raporu görebiliyor muyuz?.. Bu neye benziyor, biliyor musunuz?.. Ergün Arıkdal'ın "Sâdıklar Plânı'nın ilk tebliğlerini Bedri Ruhselman da onaylamıştı" deyişine... O zaman o "tebliğ"ler niye yakıldı???

Neyse, devam edip yazıyı bitirelim:

- "Gene de inanılması güç bu Ramtha hikâyesi...

"J. Z. Knight milyonerleri kıskandıran bir yaşam sürdürüyor.
Bilinen beş evlilik geçmiş başından. Aşırı sigara tiryâkisi... Son sevgilisi bir öğrencisi...
Müritlerine, felsefesini yaymak için Ramtha'nın Yerküre'de yalnızca
kendi vücudunu kullandığını söylüyor. 1992'de Judith Ravell adında
Berlinli bir kadının, 'Ramtha benimle de Temas kurdu' demesi üzerine,
J. Z. mahkemeye başvurdu. Üç yıl süren dâvâ sonunda Avusturya Yüksek Mahkemesi,
'Ramtha sadece J. Z. Knight kanalıyla felsefesini insanlara ulaştırıyor'
şeklinde hüküm verdi."

Gülmekten kendimi tutamadım!.. Kadın, milyonerleri kıskandıran hayâtı elden gidecek, diye telâşlanmış, öteki "medyum" kadını mahkemeye vermiş, Avusturya'nın adâletiyle meşhur (!) Yüksek Mahkemesi de, hem J. Z. Knight'ın Medyumluğunu kabul etmiş, hem Ramtha'yı kabul etmiş, hem öteki kadının "medyum"luğunu reddetmiş, hem de zımnen J. Z.'nin Rahmtha'nın o inanılmaz yüksek felsefesini (!) halka ulaştırmasına cevaz vermiş!..

Bu arada, bu şuh kadının 5 evliliğine diyeceğimiz yok.. Ama "Aydınlanma Okulu"nu kendisine genç sevgili seçmek için kullanması, bizim "Spiritualizm'de SERVET-ŞEHVET-ŞÖHRET peşinde koşulmaz!.. Operatör Medyumlar'a, Medyumlar birbirine, toplantıya katılanlara sarkmaz" prensipine aykırı!..

Neyse... Devam edelim İnternet'ten alıntılara:

- "Lûtfen, lûtfen, yalvarırım, rica ederim, tırnağınızın kirini yiyeyim:"

RAMTHA SİTELERİ

RAMTHA KİMDİR? - MUSTAFA AKINCI

RAMTHA'DAN KEHÂNET: TRUMP DÜNYÂ'YI KURTARACAK!.. İngilizce

RAMTHA'NIN KEHÂNETLERİ ... YERSENİZ İngilizce

RAMTHA'NIN KADIN MEDYUMU J.Z.KNIGHT'IN MÂRİFETLERİ İngilizce

- "Eveeet, oturmaya mı geldik, son hızla devam!... Bu arada adambaşı 1000 dolar da iyiymiş!..
Biz de burada para kazanıyoruz sanıyoruz!.."

- "Neyse, yeter bu kadar... Başlarda eğlenceli ama, bir süre sonra insanın siniri bozuluyor, yâhu!...
Boyle San Francisco bazlı New Age masallarıyla mutluluğu yakalamış İlhan İrem klonlarının
huzurunu bozmak niyetinde de değiliz zâten. Maksat arada kalmışlara ulaşmak."

- "Bir de bu kadının öğrencilerinin yapımcılığını üstlendiği ve sözde Teorik Fizik ve Biyoloji'yle,
hayâtın gizemli sorularına cevap arayan 2004 yapım "What The Bleep Do We Know?"
isimli bir film var ki, aman aman!.. Profesorlerin sözlerini mi yanlış yorumlamışlar,
bilimsel bulguları mı çarpıtmışlar, 30 dakika laga-lugayı iki dakikalık alâkasız retoriklerle mi süslemişler."

- " (Ramtha) Aptal Amerikalılar'ı soyup zengin olan akıllı bir Amerikalı'nın uydurduğu sözde Tanrı...
(eğer çarpılırsam bi zahmet edit ediverin bu "entry"mi.)"

Ben bu filmi seyrettim. Kuantum Fiziği'nden pek birşey anlamam ama, filimde Kadın Medyum J. Z. Knight'ı da görünce, yazana hak verdim. İyi bir reklâm filmi olmuş... Bu arada ilk paragraf gibi Ramtha'yı methedenler de var:

- "İnanılmaz insan beynine bir örnektir bu Varlık... Kulp bulmak herşeyde olduğu gibi çok kolaydır.
Şüphesiz ki inanmak kulp bulmaktan daha çok cesâret gerektiren bir iştir."

- "Ramtha 1976'dan beri Tanrı, yaratılış, insan ilişkileri, Kuantum Fizik,
ve insanlığı ilgilendiren çeşitli sorunlar hakkında geniş bilgi vermiş...
ve isteği her insanın özgürleşmesi ve kendi hayâtı üzerinde tam bir egemenliğe kavuşmasıdır...
İmgelemenin temelinde yatan ve bunu biz insanlara müjdeleyen İnsanüstü Varlık...
Ptaah ve Kryon gibi arkadaşları da vardır."

Dedim ya, ben Fizik'ten, Kuantum'dan anlamam... Onun için Üstün Varlık olduğu iddia edilen Ramtha'nın insan hayâtı ve Tekâmülü ile ilgili "tebliğ"lerini ele alacağım önce... Tabii burada İngilizce "tebliğ"lerin Türkçe tercümelerinden yararlanacağım. Oturup kendim tercüme edecek vaktim yok. Eğer tercümelerde Ramtha'ya ve şuh medyumu J. Z. Knight'a haksızlık edildiyse, günâhı tercümanların boynuna!..

Ramtha'nın "Üstat" tebliği ile başlıyoruz... Anladığım kadarı ile Dünyâ'da "ermiş, aziz, muhterem zat" diye bildiğimiz kişileri, Âhıret'te de Üstün Tebliğ veren Üstün Varlıklar'ı kastediyor... Okuyalım bakalım:

Ramtha - "Bir Üstat nedir?
Bir Üstat geride hiç bir AYAK İZİ bırakmayan Varlık'tır.
Yâni, Üstâd'ın bir geçmişi, geride bıraktığı AYAK İZLERİ yoktur.
Bir Üstat, hem bir Üstat olup, hem de geçmişle meşgûl olamaz.
Üstatlar bunu yapamazlar. Bir "İnsan" geçmişle meşgûl olur.
Siz kendinizi kişilik olarak, sınırlı benliğiniz olan değişmiş-ego olarak
ıstırabınızla,geçmişinizle tanımlarsınız. Sizin ilk sorunuz kim olduğunuz,
bulunduğunuz yere nasıl geldiğiniz, nereden geldiğinizdir.
Oysa bunun önemli olmaması gerekir, ama siz bunu her gün sorarsınız.
Bu sizin bir alışkanlığınızdır. Kişilik, esâsen geçmişi üzerine inşâ edilmedikçe,
bir insan olarak var olamaz. Böylece o geçmiş açısından düşünür, hayatta kalmaya çalışan
biri olarak düşünür. Kişilik kurnaz ve becerikli hâle gelmiştir, o ne yapacağını bilir.
Bu hayattan ayrılıp Işık Katı'nda geçmiş yaşamı gözden geçirdiğinizde, çocukluk travmasını
ve ıstırabını, reddedilmeyi, sevgisizliği, yoksunlukları, her gün yakındığınız şeyleri görürsünüz.
Bunların nasıl âdetâ kontrolsüz bir biçimde kendi dinamiklerini yaratan motorlar olduklarını görür
ve kontrolsüz bir hayat yaşamış olmanız karşısında dehşete düşersiniz.
Siz hem geçmişle meşgûl olup, hem de bir Üstat olamazsınız.
Çünkü geçmişe döndüğünüzde, duygusal bir bedene dönersiniz. Geçmiş duygusal bir beden yaratır
ve o bir bağımlılık haline gelir. Siz geçmişe döndüğünüzde, duygunun uğruna geri dönmektesinizdir.
Bir Üstâd'ın geçmişi yoktur.

Bir Üstâd'ın realitesine şunlar mevcut değildir: Bir Üstat sahtekâr, hırsız, diplomat değildir.
Yâni ikiyüzlü, samimiyetsiz değildir. Yalancı değildir. Gerçek, göründüğü gibidir.
Bir Üstat manipülatör değildir. Bir Üstat gerçeğin ta kendisidir.
"Gerçeği bildiğinizde o sizi özgürleştirecektir" deyişinin anlamı çok önemlidir.
Gerçek sizi duygulardan özgürleştirecektir. Eğer duygulardan özgür olursanız,
bağsız olursunuz. Eğer bağsızsanız bir geçmişiniz yoktur.
Geçmişiniz yoksa, şimdide bulunursunuz. Şimdide bulunuyorsanız, berraklığa sâhip olursunuz.
İşte bu üstattır."

Şimdi bunu, size zahmet olacak ama, bir kere daha yavaş yavaş okuyun... Arada doğru cümleler var, ama bağlantılar yanlış... Eminim, siz de sezeceksiniz.

Okudunuz... Bir kanaate vardınız... Öyleyse birlikte incelemeye başlıyalım... Önce Dünyevî Üstatlar'ı ele alalım. Peygamberler gibi, Veliler gibi, Mevlâna gibi, Hacı Bektaş, Yunus Emre gibi... Mimar Sinan gibi...Goethe gibi... Bunlar hiç AYAK İZİ bırakmamış mı?.. Geriye bir takım eserler bırakmamış mı?.. Bunların GEÇMİŞ'i yok mu?..

AYAK İZİ üzerine bir kaç söz söylenebilir... Çöldesiniz... Kumları düşünün... Kum üzerinde AYAK İZLERİ görüyorsunuz... O yerdeki AYAK İZLERİ, yürüyen yolcunun kendisi midir?.. Bir AYAK İZİ sâhibinin yerini tutamaz!.. Çölde, yerde gördüğü AYAK İZİ'nden kim sâhibini tasavvur edebilir ki?.. Olsa olsa, AYAK İZİ'nin iriliğinden boyunu, derinliğinden kilosunu tahmin edebilirsiniz. Ama, değil AYAK İZİ; yolcu boyluboyunca kumların üstüne yatmış olsa dahi, yine boş!.. O iz adamı göstermez, sâdece GEÇMİŞ'inden bir kesit yansıtır bize. "Buradan gelmiş, geçmiş" diyebiliriz... Yâni, Üstât olanın da, her insan gibi, bir GEÇMİŞ'i vardır.

Ha, "Üstatlar GEÇMİŞ ile meşgûl olmaz" sözü doğru... Daha doğrusu, "GEÇMİŞ'e takılıp kalmaz"lar... Yoksa hepsi GEÇMİŞ'teki Üstatlar'ın tecrübelerinden, eserlerinden yararlanırlar. Peygamberler bile kendilerine gelen vahiyleri, kendilerinden öncekileri tasdik ederek onların üstüne koyarlar.

Gerçek bir Üstat, bir çömlekçi gibidir. Çömlekçi yaptığı çömleklerin, testilerin, kapların üzerinde EL İZİ bırakmaz. Gerçek bir Üstat da onlarca, yüzlerce, binlerce insan yetiştirir ama, onların üzerine damga vurur gibi EL İZİ bırakmaz. Hacı Bektaş aslında Yunus Emre'yi Tabduk Emre'ye göndererek yetişmesini sağlamıştır ama, Yunus'un şiirlerinde ona âit bir mısra bile bulamazsınız. Bunu sezdirmeden, ezmeden yapmıştır.

Peki, Ramtha'nın Üstat'tan sıradan bir İnsan'a GEÇMİŞ'ini, İnsan'ın hem Dünyâ'da, hem de Işık Katı'nda (ne demekse???) GEÇMİŞ'ini düşünmesinden bahsetmesini nasıl değerlendirdiniz?.. İnsan hem Işık Katı'nda, hem de Üstat olamazmış!.. O zaman Işık Katı'nda değil Âraf'tadır. Daha kendi muhâsebesini tamamlamamıştır.

Burada doğru olan, ister Üstat olsun, ister sıradan bir İnsan; kimsenin GEÇMİŞ'e takılıp kalmaması gerektiğidir. Geçmişe takılanın Tekâmülü yavaşlar, ıstıraplı hâle gelir. "Işık Katı" diyerek kastettiği Âhıret Âlemi'nde insan, GEÇMİŞ'teki hatâlarını gözden geçirip pişmanlığını yaşamazsa, olgunlaşamaz. Biz bunların örneğini "Âhıretten Simâlar" sayfalarımızda Geri Varlıklar ile verdik. "Şimdide bulunmak" dediği "Anda yaşamak"tır, doğrudur. Anda yaşayan kişi gerçekten bir görüş ve zihin berraklığına ulaşır...

Ramtha adlı Vasat-altı Varlık, "Üstat" ifâdesiyle Âhıret'ten tebliğ verenleri de kastetmiş... Onların "sahtekâr, ikiyüzlü, yalancı, manipülâtör olamıyacağı"nı söylemiş ki, doğrudur... Ama ne olursa olsun, onlar da Dünyâ'da yaşamış Varlıklar'dır ve hatâdan âri değillerdir. Yâni, ne kadar Üstün olursa olsun, bir Varlığın söyledikleri incelemeye tâbi tutulmalıdır. Onların da sık sık hatâ yaptıkları görülmüştür. Bunların örneklerini de verdik. Rahmetli Bedri Ruhselman'ın aldıkları, hattâ yayınladıkları arasında bile böyle ifâdeler vardır. Kendisi de bunu farkettiği için "Ruh Ve Kâinat" eserinin ikinci baskısına izin vermemiş, "İlâhî Nizam ve Kâinat" kitabının yayınlanmasını 50 yıl ertelemiştir, içindekilerin doğruluğundan emin olmadığı için...

Âhıret Âlemi'ndeki bir Üstad'ın hırsız, kapkaççı, dolandırıcı, tecâvüzcü, kaatil, dedikoducu, zimmetçi, hilekâr olamıyacağı doğru... Ama karşınıza çıkan, veya MUTFAKTA size GÖRÜNEN VARLIĞIN bunlardan biri olup olmadığını bilemezsiniz ki!.. Sizde bıraktıkları hoş duygular iyiye; rahatsız edici, kötü duygular ise Geri bir Varlığa işârettir ama; bu yetmez. Her söylediklerini didik didik incelemek gerekir. Rahmetli Bedri Ruhselman'ın 1952 yılında yayınladığı Ruh ve Kâinat adlı dergide "İzahlı Tebliğler" diye bir sayfa vardı. 1960'dan itibâren Refet Kayserilioğlu'nun çıkardığı Ruh ve Madde dergisinde de "Celse Tetkikleri" diye yazılar bulunurdu. İncelemeden bir Tebliğ ne kabul edilir, ne de başkalarına iletilir!.. Prensip budur!..

Varlığın GERÇEK ile ilgili "tebliğ"i fasaryadan ibârettir. "GERÇEK göründüğü gibi"ymiş!.. İyi de, "görünen"in GERÇEK olup olmadığını nereden bileceğiz?.. "Üstat, gerçeğin ta kendisi" imiş... Nasıl oluyor o?.. "GERÇEK bizi özgürleştirecek"miş!.. Zaman zaman duygularımızın esiri olduğumuz doğru, ama hangi GERÇEK özgürleştirecek? "Su = H2O" gerçeği hadi beni özgürleştirsin duygulardan!..

RAMTHA DÎNİ

- "Coğunuz her şeyi bilme ve her şey olma gücüne sâhip olduğunu bilmiyor.
Öğretmenlerin,dinlerin ve başka herkesin hayatınızı yönetmesine
ve gerçeği sizin için yorumlamasına izin veriyorsunuz.
Binlerce yıldır söylenen basit gerçeği, yâni Tanrı'nın ve Cennet Âlemi'nin
sizin içinizde olduğu gerçeğini, başkalarının anlayışının karmaşık hâle getirmesine
izin veriyorsunuz. Tanrı da, Cennet de sizin içinizdedir.
Ama, bunu bilmeyen birçoğunuz hâlâ Tanrı'yla bağ kurup aydınlanabilmek için
dogmadan ve (ritüeller âyinler, dualar, oruçlar, meditasyonlar gibi) belli mekaniklerden
geçmeniz gerektiğini sanıyorsunuz."

"Din yanlış değil. Dinî öğretileri oluşturup geliştirmiş olanlar kendi tanrısallıklarını,
değerlerini ve güçlerini anlama arayışı içinde kardeşlerini tutsak etmiş,
böylece de kendilerini tutsak etmiş olan kardeşlerinizdir.Yapmış oldukları şey
zarar verci olsa da, kendi deneyim ve anlayışları sonucunda elde ettikleri
kendi gerçekleridir.Ben tüm insanları olduğu gibi, râhipleri ve kâhinleri de seviyorum;
çünkü onlar da Tanrı."

"Ritüeller yapmak ve doğmanın takipçisi olmak da yanlış değil,
ama bu asla tamâmen doğru gelmeyecektir çünkü; içinizdeki ses -ki o Tanrı'dır-
erişmeye çalıştığınız şeye zâten sâhip olduğunuzu söyleyecektir.
Sizler, daha iyi bir yolun var olduğunu, sizin zâten Tanrı olduğunuzu,
asla başarısız olmadığınız, asla yanlış birşey yapmadığınız,
sefil, zavallı ve günahkâr varlıklar olmadığınızı, Şeytan denen masalın aslında
vârolmadığını idrak ettiğinizde, ancak o zaman mutlu olabilirsiniz,
ki Tanrı budur."

"Tanrı öfkeli, yaslı, sofu bir yaratık değildir. O tam ve sonsuz mutluluk olan özdür.
Düşünce en yüksek yaratıcıdır. Herşeyi düşünür ve sonra hissedersiniz,
o yaşamınızın realitesi haline gelir. Sınırlı insanı aşıp sınırsız Tanrı'ya geçebilmek için
gereken tek şey, düşünce süreçlerinizi daha sınırsız düşünceleri kabul edecek şekilde açmaktır."

Neresinden tutalım???... Herşeyi bilen bir tek ALLAH'tır, 99 Güzel İsmi'nden birisi EL ALÎM'dir. ÂLİM sıfatı "herşeyi yalnız O bilir, O'nun bilmediği yoktur, başkalarına bilmesini istediklerini bildirir" anlamındadır.

Kişi, yani KUL, ancak ALLAH'ın izin verdiklerini öğrenebilir. KUR'AN-I KERİM'in, (ki, buradaki KERİM, "Çok cömert olan ALLAH'ın bize ikram ettiği, lûtfettiği büyük eser" demektir) ilk âyetleri şöyledir:

- "Oku!..
Yaratan Rabbinin adıyla oku!
İnsanı bir kan pıhtısından yarattı!
Oku! Rabbin sonsuz kerem sâhibidir.
O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.
İnsana bilmediği şeyleri öğretti.
Hayır! Doğrusu insan azgınlık eder.
Kendisinin muhtaç olmadığını zannettiği için!
Muhakkak ki dönüş mutlaka Rabbinedir."

(Alak Sûresi, 1-8. âyetler)

RAB kelimesi de ALLAH'ın Güzel İsimleri'ndendir, "terbiye eden, öğreten, yetiştiren" demektir... Öyleyse RABBİMİZ ALLAH bize konuşmayı öğretti, kalemle yazmayı öğretti, bilmediğimizi öğretti. Buna rağmen insan, kendisini bir halt zannettiği için azgınlık etti, RABB'in bizi yönetmesine, ALLAH indinde tek din olan İSLÂM'ın (Âl-i İmran Sûresi, 19. Âyet) bize yol göstermesine, Peygamber'in bize örnek olmasına ihtiyaç duymadı, izin vermedi... Ramtha isimli Vasat-altı Varlık, "Niye KUR'AN'ıh size yol ğöstermesine izin veriyorsunuz?" diyor!..

Doğrudur, TANRI içimizde değil ama, bize şahdamarımızdan yakındır (Kaf Sûresi, 16. Âyet) . İstersen içinde say, ama unutma ki, Şeytan da senin içinde... İçinden gelen ses hangisinden, ayırt etmen lâzım!..

Vasat-altı Varlık Ramtha, "Birçoğunuz hâlâ Tanrı'yla bağ kurup aydınlanabilmek için dogmadan ve (ritüeller âyinler, dualar, oruçlar, meditasyonlar gibi) belli mekaniklerden geçmeniz gerektiğini sanıyorsunuz" diyor!.. Her dinde belirli ŞEKİLLER vardır, ŞEKİLDEN MÂNÂYA GEÇMEK vazgeçilmez bir yoldur. ŞEKİL'e tâbi olmadan erenler elbette vardır, olmuştur ama çok nâdirdir. Herkesin hiç dua etmeden, hiç oruç tutmadan, namaz kılmadan, zekât vermeden "şıp" diye ereceğini düşünmek, akla mantığa uygun değildir.

Burada kötü olan, ŞEKİL'e takılıp kalmaktır. Tıpkı GEÇMİŞ'e takılıp kalmak gibi... Vasat-altı Varlık buna hiç değinmemiş... Üstelik "Din yanlış değil" demesine rağmen, "dinî değerleri oluşturanlar" ifâdesiyle dinlerin tümünü insanların icât ettiğini öne sürüyor!.. Âdem Aleyhisselâm'dan beri Peygamberler'in Elçilik ettiği İSLÂM'ın ALLAH'tan olduğunu reddetmiş oluyor!.. Her nekadar adı Musevîlik, Nasrânîlik, Müslümanlık diye geçse de, hepsi aynı dindir, tek dindir. Peygamberler
hep bunu söyler. Müslüman, zâten "ALLAH'a teslim olmuş" demektir, "müslim, müslimûn, müslimîn ve müslimeyni" aynı köktendir.

- "Bir zaman Rabbi ona: 'İslâm ol' dediğinde,
İbrâhim: "Âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." demişti.
İbrâhim İslâm ümmetinden olmayı oğullarına da vasiyet etti."

(Bakara Sûresi, 131. Âyet)

- "İbrahim ne Yahudi idi, ne de Hıristiyandı.
Fakat o, doğruya yönelmiş, hanîf bir Müslümandı. Müşriklerden değildi."

(Âl-i İmran Sûresi, 67. Âyet)

- (İbrâhim, oğlu İsmâil) "Rabbimiz! İkimizi de Sana teslim olan kıl.
Soyumuzdan da Sana teslim olan bir ümmet meydana getir."

(Bakara Sûresi, 128. Âyet)

- "(İbrâhim'in torunu) Yâkub da onu tavsiye ederek:
'Oğullarım! Allah sizin için bu dini seçti.
O halde sizler sâdece Müslümanlar olarak can verin,' dedi."

(Bakara Sûresi, 131. Âyet)

- "O zaman o (Yâkub), oğullarına:
'Benden sonra neye tapacaksınız?" demiş,
oğulları da:"Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan
tek ilâha kulluk edeceğiz. Bizler O'na teslim olduk,' demişlerdi."

(Bakara Sûresi, 133. Âyet)

- "Rabbim! Bana güç verdin, rüyâların yorumunu öğrettin.
Ey Gökler'i ve Yer'i Yaradan! Dünya ve Âhiret'te velîm sensin.
Benim canımı Müslüman olarak al ve beni sâlihler arasına kat!"

(Yusuf Sûresi, 101. Âyet)

- "Mûsâ da kavmine şöyle dedi: 'Ey kavmim!
Siz, gerçekten Allah'a imân ettinizse
ve onun Birliğine ihlâs ile teslim olmuş Müslimlerseniz,
artık Allah'a tevekkül edin,' (dedi)."

(Yunus Sûresi, 84. Âyet)

-"Allah'a, bize indirilene, İbrâhim'e, İsmâil'e,
İshâk'a, Yâkub'a ve torunlarına indirilene,
Mûsâ'ya ve İsâ'ya verilen
ve diğer Peygamberler'e Rableri tarafından verilene imân ettik.
Onlar arasında bir ayının yapmayız,
biz de Allah'a teslim olanlarız,' deyin."

(Bakara Sûresi, 136. Âyet)

- "Kendine Kitap verilenlere ve okur yazarlığı olmayanlara, de ki:
'İslâm oldunuz mu?' Eğer Müslüman olurlarsa,
doğru yolu bulmuş olurlar."

(Âl-i İmran Sûresi, 20. Âyet)

- "Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, onun dini asla kabûl edilmeyecektir."
(Âl-i İmran Sûresi, 85. Âyet)

- "Allah, kimi hidâyete erdirmek isterse onun gönlünü İslâm'a açar."
(En'am Sûresi, 125. Âyet)

- "Bugün dininizi sizin için ikmâl edip üzerinize nimetimi tamamladım
ve din olarak size İslâm'ı seçtim."

( Mâide Sûresi, 3. Âyet)

Daha da var, ama herhalde bu kadarı yeter...

"Sınırlı insanı aşıp sınırsız Tanrı'ya geçmek" ne demek?.. Ramtha adlı Vasat-altı Varlık öyle buyurmuş!.. Peki, 1978'den beri, şimdi 2018 olduğuna göre, 40 yıldır bu Varlığın dedikleriyle Medyum dâhil, hiç "sınırsız Tanrı'ya geçen" olmuş mu?.. Var mı böyle "ermiş" biri?.. Bu arada Ramtha -, kendisi Tanrı olduğu hâlde (hâşâ!) neden "Bana geçmek" dememiş?.. Yoksa başka bir Tanrı daha mı var?.. (Sakın Kryon olmasın?.. Ya da belki P'taah'tır!.. Gördünüz mü, kendi başıma iş açtım. Şimdi bir de P'taah adlı Varlığın nemenem birşey olduğunu araştırmak zorunda kalacağım!)

Bizim tasavvuf ehli de "Tanrı'ya ulaşmak, Tanrı'da yok olmak" gibi tâbirler kullanırlar ama, nice zorlu çilelerden sonra bir kaç kişi ererse, ne âlâ!.. Anaya, babaya, akrabaya, yakınlarına, komşuya, fakire, sokakta kalmışa, borcu olana yardım etmeden... Yalandan, dolandan, goy ve gıybetten, dedikodudan, fitneden, fesattan, kinden, hasetten, boş işten uzak durmadan... kumar, içki, uyuşturucu, zorbalık, zinâ, katil gibi işlere hiç bulaşmadan... en sıkıntılı anda bile, hastayken, savaştayken sabretmeden... TEK BİR ALLAH'a imân etmeden, bırakın "sınırsız Tanrı'ya geçme"yi; Cennet'e girivereceğinizi mi zannettiniz?

- "Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler,
sizin başınıza gelmeden Cennet'e girivereceğinizi mi sandınız?
Başlarına öyle yoksulluk ve sıkıntı geldi, öyle sarsıldılar ki,
nihâyet Peygamber ve beraberindeki müminler:
'Allah'ın yardımı ne zaman?'
demişlerdi. Biliniz ki, (sabredenlere) Allah'ın yardımı çok yakındır."

(Bakara Sûresi, 214. Âyet)

- "Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip ayırdetmeden
ve sabredenleri de belirtip ayırdetmeden Cennet'e gireceğinizi mi sandınız?"

(Âl-i İmran Sûresi, 142. Âyet)

İşte gerçek bu!.. Nedense, bu tarz Medyum Bozuntuları'na gelen Geri ve Vasat-altı Varlıklar insanlara "hoop" diye Uzay'ı, "şıp" diye Cennet'i, hatta TANRI'yı vaadediyorlar... Dinleyenlerden hiçbiri de uyanıp, "Peki, o zaman niye siz kendiniz Cennet'in mânevî âleminde değil de, komprador işadamları veya mafya liderleri gibi para ve zevk içinde yaşıyorsunuz?" demiyor!..

ALLAH akıl-fikir versin!..

Bir de bu kadın aracılığı ile Vasat-altı Varlık Ramtha'nın KUANTUM FİZİĞİ ve BİG BANG TEORİSİ ile ilgili "tebliğ"leri var:

- "Evren, Güneş, Dünya bunlar bir patlamadan yaratılmadı. Onları yaratan boşluktu,
bilgelikti, adına düşünce denen Sonsuz Olan'dı. Daha başlangıç yokken düşünce vardı,
düşünce kendini tasarladığında, kendini idrak ettiğinde bu idrak ışık oldu.
Işık, düşünceden sonraki prensiptir. Şu avizelerinizdeki ışık değildir o, en büyük ışık
üç boyutlu görüş alanınızın ötesindedir. Düşünceden doğan ışık Evreninizde hareket hâline geldi,
hareket doğduğu anda kendini yoğunlaştırıp katılaştırdı. Doğum anında ışık Uzay'da,
sonsuzlukta parlamaya başladı. Bilgeliğin ilk serüveniydi bu, işte bu ışıktan tüm tanrılar doğdular."

- "Kimdi bu tanrılar? Sizlerdiniz, sizin ışığınızdan da yaratılışın patlaması oluştu,
çünkü daha alt düzeyde bir ışık şekli ancak ışık partiküllerinin hareketli gücünden,
Olan'ın yaptığı gibi sizin yaratışınızdan doğabilir.
Bu frekansı düşürülmüş ışıkta Z partikülü bulunmaktadır. Yaratılış, Z partikülünün
X ve Y partiküllerine bölünerek patlamayı, yâni adına Güneş dediğiniz gazları yaratmasıyla başladı.
Bu güneşler de son derece güçlü bir enerji patlamasıyla gezegenleri meydana getirdiler.
Gezegenler güneşlerinin etrafında patlayıcı bir füzyonla dönmeye başladılar.
Bu enerji döndükçe ve güneşinden uzaklaştıkça soğudu,
döndükçe ve soğudukça gezegenin içi daha da boşalıyordu, çünkü dönme hareketi
ve santrifüj kuvveti gezegenin merkezindeki her şeyi çeperlere doğru itiyordu.
Gezegenlerin içi boşalıp yüzeyleri soğuduktan sonra tanrılar buralara yerleşmeye
ve tüm hücresel kütleyi ilkel hâliyle yaratmaya başladılar. Vârolanların hepsini siz yarattınız!"

- "Bilim adamlarınızın bu yaratılışa 'Büyük Patlama' adını vermelerinin sebebi,
ondan önce ne olduğunu bilmemelerindendir. Ama önce tanrılar vardı,
onlardan yaratıcı güç hasıl oldu ve o zamandan beri öylece sürüp gidiyor.
Tanrılar yaratırken ne kullanıyorlardı? Olanı elbette, düşünceyi!
Düşünce sonsuz hayattır, en alt düzeye indirgenmiş düşünce ise kaba maddedir
ve atomlardan oluşmuştur. Her atomda milyarlarca partikül bulunur,
buna Sınırsız Zihin adı verilir. Zamanın başlangıcı diye bir şey yoktur,
insanoğlu onu yarattığı ve onunla yaşamaya başladığında zaman bir gerçek hâline geldi.
Zaman en büyük illüzyonlardan biridir, çünkü hayâtınıza hükmediyor,
ama Olan'da zaman yoktur!"

- "Biraz da Doğa'dan bahsedelim. Hiçbir insanoğlu Doğa'yı tahrip edemeyecek
ya da değiştiremeyecektir. Doğa evrim halindeki Tanrı'dır, size rağmen
varlığını sonsuza dek sürdürecektir. İnsanoğlu Doğa'yla savaşmaya kalkarsa, gaalip
gelen her zaman Doğa olacaktır. Güneşiniz asla yaşlanmayacak genç bir kızdır.
Güneş, merkezinde kendini düşünerek ışığı yaratan düşüncedir, ışık füzyonu yaratır,
füzyon da ateşi, yani enerjinin en kaba şeklini. Güneş'in solar rüzgârları
en uzak gezegenlere bile ışık partiküllerini taşır. Işık partikülleri
ve solar rüzgârlar hava durumunuzu kontrol ederler. Güneşinizin yaydığı radyasyon,
Dünyâ'nın yüzeyinden yansıyarak onu çevreleyen tabakalardaki partiküllerin
birbirine sürtünmesiyle ısıyı meydana getirir. Bulutlar okyanusların buharını taşırlar,
onu temizleyip size su sağlarlar. Güneş lekeleri düşünce patlamalarıdır,
lekelerden fışkıranlarsa X, Y ve Z partiküllerinin füzyonuna dönüşen düşünce patlamalarıdır.
Güneş'teki siyahlıklar ve çukurlar kendini idrak eden düşüncedir. Bu olay Güneşinizin
evrimleşmesinden başka bir şey değildir, lekelerin oluştuğu her seferde Güneşiniz
daha fazla 'olmak'tadır."

İyi mi?.. Bundan alâsı keten helva!..

Gene neresini düzeltelim, diyeceğim, tekrar olacak... Hani, "ALLAH herşeyi YOK'tan vâretti" dese, mesele hallolacak. "Evren'i, Güneş'i, Dünya'yı ALLAH değil; boşluk yaratmış"!.. O zaman gel, boşluğa tapalım!.. "Boşluğun ortağı bilgelikmiş"... Bilgelik bizâtihî bir varlık olabilir, ama ALLAH değil elbette ki!.. Sonra "bunların ikisi düşünce imiş"... "Sonsuz Olan ALLAH düşünce imiş"!.. İyi mi?..

Yahu, bunları yutan var mı gerçekten?..

Sonra "düşünce kendini tasarlamış". Düşünce kendini düşünmüş, düşünce yapmış!.. "Düşünce kendini idrak edince", o târihe kadar kendini idrak etmemiş ama koskoca Evren'i, Güneş'i, Dünyâ'yı, başka güneşleri, dünyâları yaratmış o idraksiz şey... Tövbe, tövbe!.. "Düşünce kendini idrak edince ışık olmuş". O târihe kadar Güneş varmış, Evren'de başka güneşler de varmış ama, bak sen, hiçbirinin ışığı yokmuş!.. "Düşünceden doğan ışık hareket hâline gelmiş" yâni ışık oluştuğunda hareketsizmiş, öyle parlayıp dururmuş kendi yerinde... "Hareket doğduğu anda ışık kendini yoğunlaştırıp katılaştırmış". Yâni o târihe kadar Evren, Güneş, Dünya , başka güneşler, dünyâlar varmış ama; hiçbiri katı değilmiş, sıvı, pelte, pekmez gibi bir şeymişler... "Hareketin doğum ânında ışık Uzay'da, sonsuzlukta parlamaya başlamış". Bu da "bilgeliğin ilk serüveniymiş"... O zaman kadar bilgelik hiçbir şey yapmamış... E, hani Kâinat'ı yaratmıştı?.. Neyse, anlamış görünelim, bu ışıktan Tanrılar doğmuş... Tanrılar mı?.. Evet, İnsan Tanrılar... Şimdi Dünyâ'da 7.625.592.609 insan var ya, 7.625.592.609 adet te Tanrı var!.. Her saniye 3-5 artıyor!.. Gördünüz mü?.. Yine ortalıkta KUL kalmadı!.. Geldik yine

Sen ağa, ben ağa
Şu ineği kim sağa?
çâresizliğine!.. Üstelik bu "tanrılar"ın arasında kaatil var, kumarbazı, madrabazı, hokkabazı, hırlısı, hırsızı, uğrusu, uğursuzu, arsızı, yüzsüzü, utanmazı, arlanmazı var... Zimmetçi var, sübyancı var. kapkaççı var, uyuşturucu imâl edeni, torbacısı var... Delisi, zırdelisi var... Mafya var, IŞİD var, El Kaide var... Var oğlu var... Zırva olur da, bu kadarı olmaz be!..

Öff, sıkıldım... Ben devam etmiyeceğim. İstiyorsanız siz bitirin incelemeyi!..

Başta söyledim, ben Kuantum Fiziği'nden, iki husus hâriç, anlamam. Birincisi, Fizik'te bile indirgemeciliğin olanaksız olduğu; ve bütünü, parçalarını analiz etmek suretiyle anlayamayacağımızın ortaya çıkmış olmasıdır. İkincisi ise, Kuantum Teorisi'nin "klâsik realizm"in doğru olmadığını göstermesidir. Ondan sonrası için pilim bitiyor. Ama sizin için çok güzel bir sayfa buldum. Ramtha adlı Vasat-altı Varlığın Kuantum Fiziği ve bir sayfa da Big Bang üzerine uyduruk "tebliğ"lerini bulun, bu verdiğim sayfadakilerle kıyaslayın. Değerlendirmeyi siz yapın. Ben yoruldum... Üstelik daha sırada P'taah var, RA-KA var. Var oğlu var... Vasat, Vasat-altı, Geri Varlıklar kendini Spiritualist sananları öyle bir sarmış ki, ipin ucunu bulup çözemiyorsuz!..

Ruhi Selman

selman@journalist.com

***

  • Önemli Sayfalar:

    - BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI - ANA SAYFA
    - BİR TEBLİĞ
    - ÖLÜM VE SONRASI
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 1
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 2
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 3
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 4
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 5
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 6
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 7
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 8
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 9
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 10
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 40
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 41
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 42
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 43
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 44
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 45
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 46
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 47
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 48
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 49
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 50
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 51
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 52
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 53
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 54
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 55
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 56
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 57
    - BİR OBSESYON VAK'ASI
    - ÖTE ÂLEM'DEN ŞİİRLER - 1
    - RÜYÂLAR - 1
    - RÜYÂLAR - 2
    - REİNKARNASYON - 1
    - REİNKARNASYON - 2
    - ANADOLU'DA REİNKARNASYON ŞİİRLERİ
    - İRLANDALI ŞÂİR JAMES CLARENCE MANGAN ANADOLU'DA MI YAŞADI?
    - KADIN HAKKINDA BİR TEBLİĞ
    - FİNCAN CELSELERİ - 1
    - FİNCAN CELSELERİ - 2
    - FİNCAN CELSELERİ - 3
    - RÛHÎ FİLİMLER - 1
    - EKMİNEZİ ÇALIŞMASI
    - ENTERESAN RÛHÎ OLAYLAR
    - BÜLENT ÇORAK VE DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ SAFSATASI
    - CENAP BAŞMAN VE MARON TARİKATI
    - SAPKIN RAEL TARİKATI
    - ERGUN ARIKDAL VE SÂDIKLAR PLÂNI'NI TENKİT
    - TRANSANDANTAL MEDİTASYON KANDIRMACASI
    - MELEKLER'DEN MESAJ ALDIĞINI SANAN ŞAŞKINLAR
    - ŞEYTANA TAPAN SATANİSTLER
    - SİRİUS MİSYONU ZIRVALARI
    - KRYON "TEBLİĞ"LERİ VE LEE CARROLL'UN "MEDYUM"LUĞU
    - MEDYUM JANİ KİNG VE VARLIK P'TAAH
    - AKHENATON VE KURGU AGARTA "TEBLİĞ"LERİ
    - SILVER BIRCH TEBLİĞLERİ
    - "SÜPER İNSANLIK" DERNEĞİ VE UYDURUK "TEBLİĞ"LER
    - SÂDIKLAR PLÂNI'NI TENKİT - 2
    - KASYOPYA CELSELERİ'NDE ATMASYON, KITIRASYONLAR
    - RA "TEBLİĞ"LERİ
    - HAYÂLÎ ANDROMEDA KONSEYİ
    - VARMIŞ GİBİ YUTTURULAN PLEİADES KONSEYİ
    - HATHOR GEZEGENİNDEN İNANDIRICI OLMAYAN MESAJLAR
    - ÜSTAT KUTHUMİ'DEN SAHTE İNCİLER
    - ARKTURUSLULAR'DAN ZIRVA MESAJLAR
    - MEKTUPLAR