BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI

RA "TEBLİĞ"LERİ

İnternet'te Saffet Güler diye bir zat var. Spiritualizm ve Metafizik ile ilgilenmiş, Reiki ile başlayan şifa tekniği eğitiminin ardından EMF Dengeleme Tekniği, Tekrar Bağlantı Şifası & Tekrar Bağlantı, Teta Şifa Tekniği, EFT Duygusal Özgürlük Tekniği, Access Bilinci ve Melchizedek Yöntemi, Pranik Şifa Teknikleri üzerine eğitim almış... Biz en başta demiştik ki, Her coğrafyanın, her topluluğun kültürü, felsefesi farklıdır. Türkiye'de Budizm, Hinduizm, Transandental Meditasyon, Reiki-Meiki sökmez. Bunlara ancak kendi kültürünün, kendi büyüklerinin felsefesine yabancı kimseler kapılır, sonu da hüsran olur." İnşaallah bunca şifa tekniğini çorba gibi birbirine karıştırmıyordur...

Onun da "Koşulsuz Sevgi" diye bir sitesi var. Sitesinde ne kadar Ecnebî Varlık varsa, onların "tebliğ"leri toplamış!... KRYON denen Vasat-altı Varlığın galaksiler-arası bir federasyon kurduğuna mı inanıyor, nedir?..

Biz bu sefer sâdece Saffet Güler'in sitesinde yer verdiği RA "tebliğ"leri ile ilgileneceğiz. "RA deyip geçmeyin, Medyumu Clara, yazarı Mc Carty tam 5 kitap yayınlamış o muazzam "tebliğ"ler üzerine...

http://www.llresearch.org/library/the_law_of_one_turkish/the_law_of_one_book_1_turkish.pdf

http://www.llresearch.org/library/the_law_of_one_turkish/the_law_of_one_book_2_turkish.pdf

http://www.llresearch.org/library/the_law_of_one_turkish/the_law_of_one_book_3_turkish.pdf

http://www.llresearch.org/library/the_law_of_one_turkish/the_law_of_one_book_4_turkish.pdf

http://www.llresearch.org/library/the_law_of_one_turkish/the_law_of_one_book_5_turkish.pdf

Don Elkins adlı yazar, "RA Bilgileri 1" adlı kitabın önsözünde, "Dünya-dışı Varlıklar'la İletişim kurabilmek için bir deneye 1962 yılında başladıklarını ve 1981 yılında başardıkları"nı anlatıyor. Deneyin ne olduğunu, 19 yıl ne yaptıklarını yazmamış. "Dünyadışı İletişim'e âit birkaç milyon sözcüğü sindirdikten sonra, bu kitabın ve diğer RA Bilgileri'nin, şimdiye kadar keşfettiğim en yararlı bilgiler olduğu sonucuna vardım" diyor, aldığı "tebliğ"ler konusunda... Göreceğiz bakalım, ne kadar yararlı imiş o "tebliğ"ler!..

Efendim, bu araştırma grubu, "RA" denen Dünyadışı bir ırkla iletişim kurmak için "ayarlanmış Trans Telepatisi" kullanıyormuş. RA tarafından da tercih edildiği için İngilizce'yi seçmişler. Hattâ farketmişler ki RA, Elkins'den daha iyi İngilizce biliyormuş!.. İyi mi?.. Medyum Clara, Amerikalı olduğu için tabii ki İngilizce bilecek ve konuşacak!

Sonra Elkins RA'yı anlatıyor... RA, bundan 11.000 yıl önce Dünyâlılar'ın zihinsel gelişimine yardım etmek amacıyla, bir çeşit "Dünyadışı misyonerler" olarak Dünyâ'ya inmiş. Ama maalesef amacına erişemiş, küsüp Yeryüzü'nden çekilmiş. Fakat üstün bir Varlık olduğu için, kin gütmemiş, bu gezegendeki faaliyetleri yakından izlemeye devam etmiş. 11.000 yıl Dünyâ'yı izleyince, RA, Dünya târihi, konuşulan diller v.s. hakkında çok, ama çok bilgi sâhibi olmuş... Bu arada Yazar belirtmemiş ama, RA 11.000 yıl önce Eski Mısırlılar ile İrtibat'a geçtiği için Eski Mısır dilini de biliyor olmalı!..

Elkins, "RA"nın , 6. Yoğunluk Derecesi'nde bulunan bir 'toplumsal bellek bileşimi' olduğunu yazıyor... Tabii "Yoğunluk Derecesi" ne demek, açıklamamış... 1. Yoğunluk Derecesi, 2. Yoğunluk Derecesi, 3. Yoğunluk Derecesi, 4. Yoğunluk Derecesi, 5. Yoğunluk Derecesi, 6. Yoğunluk Derecesi nedir, hiç bahsetmemiş... "Toplumsal Bellek Birleşimi" nedir, onu da anlatmamış... Ama kesin bir ifâde ile belirtmiş ki, şu anda Dünya, Tekâmül aşamasında, 3. Yoğunluk Derecesi'nin sonlarına yakın bir yerde imiş, bu bakımdan RA bizden üç Tekâmül devresi daha önde imiş... Hattâ diyebilirsiniz ki, bizden iki kat üstün imiş!.. Altı, üçün iki katı değil mi?.. Bizden milyonlarca yıl ilerde imiş!..

Bunları anlatan Don Elkins iddiaya göre hem bir Üniversite Profesörü, hem de bir Psişik Araştırmacı imiş. 200'den fazla EKMİNEZİ çalışması yapıp, doğum öncesine inip ve REİNKARNASYON'un mümkün olup olmadığını araştıran bir zatmış kendisi!.. Prof. Dr. Ian Stevenson'dan, onun çalışmalarından ve kitaplarından haberi var mı, açıklanmamış.

Bu adamın yazdıklarını okuyunca kafama takıldı. 11.000 yıl önce Mısır Medeniyeti var mıydı?.. Şöyle bir araştırdım, önceleri Mısır'da "nom" adı verilen şehir devletleri varken, M.Ö. 4.000´de Kral Menes´in başa geçmesiyle merkezî krallık kurulmuş. Yâni, zamanımızdan 6.000 yıl önce... 11.000 yıl önce acaba şehir devletleri var mıydı?.. Şehir devletleri yoksa, insanlar küçük küçük obalar hâlinde yaşıyorsa, Dünyadışı Misyoner Varlık RA ekibi, tabii ki onların zihinsel gelişimini sağlayamayıp küsüp gitmiştir... Sonra 11.000 yıl uğraşmışlar, bir türlü zihnini geliştirecek Dünyâlı bulamamışlar, nihâyet bu Don Elkins'in grubunu bulmuşlar, "Oh, çok şükür" deyip 300.000 kelimelik "tebliğler"i yağdırmışlar!.. 5 kitap olmuş, oku oku, bitmez!..

Sonra almış sazı Carla L. Rueckert ele... Bu hâtun da Don Elkins'in deneylerine katılmış. Altı ay sonra bir MEDİTASYON çalışmasında Detroitli Walter Roberts adlı Medyum biri gruba katılmış, ve oturur oturmaz bir Varlık Temâs'a geçip,

- "Neden hepiniz aklınızdan geçenleri söylemiyorsunuz?
Sizi İletişim Aracı olarak kullanmaya çalışıyoruz ama,
hepiniz uygun sözcükleri söyleyemeyeceğiniz korkusuyla
bloke olmuş durumdasınız,"

demiş!.. Olur a, bu Dünyâ'da olmayacak şey yok!.. Bunlar da başlamışlar akıllarına geleni söylemeye!.. bir ay zarfında grubun yarısı birileriyle Temâs'a geçip bilgi iletmeye başlamış. Bir yıl sonra ise grupta Carla'nın dışında herkes artık Temas kurabilir olmuş... (Bu doğru olabilir. Kanallarını açarsan, mutlaka biri seninle Temâs'a geçer. Ama bu, iddia edildiği gibi "bilgi veren" Üstün bir Varlık değil, şanslı iseniz Vasat-altı, çoğu zaman Geri bir Varlık veya bir Cin olur. Tımarhâneler böyle açılmış saçılmış, sonunda sapıtmışlarla doludur.) Daha sonraki çalışmalarında Don Elkins'le Carla UFO'lar hakkında bilgi edinmişler, Celseler'de Fantomlar ile görüşmüşler. Carla'nın Medyum olması için çalışmalar yapmışlar. Sonunda başarmışlar. Ve nihâyet RA ile İrtibat kurmuşlar!.. Carla kitabın önsözünde birçok tecrübesini anlatıyor, Celse zabıtlarını naklediyor. Meraklıysanız, okuyabilirsiniz. Doğruyu, yanlışı ayırmak size kalmış!..

Sonra sazı Jim Mc Carty devralıyor... O da İrtibat nasıl kuruluyor, onu anlatmış... Her Celse'den önce Carla'nın eklemlerini ve kaslarını gevşetmek için ona yarım saat masaj yapıyormuş. Celse süresince, bir saat ile bir saat kırkbeş dakika arasında değişen bir süre tamâmıyle hareketsiz kalması gerekeceği için kaslarını gevşetiyormuş. Ardından hep birlikte meditasyon yapıyorlarmış. Sonra Temas'ın kurulacağı odayı temizleme ve koruma işlemine geçiyorlarmış ve Carla'yı yatağın üzerine yerleştirerek hareketsiz şekilde bekletiyorlarmış. Üstüne beyaz bir battaniye örtüp, gözlerini beyaz bir kumaşla kapatıyorlarmış. Ardından RA gelip, onları aydınlatıyormuş...

Bu Dünyadışı Misyoner RA kim?.. Mısırlılar'la ilgisi ne? Bunu öğrenmeden önce bizim bildiğimiz RA'yı bir hatırlıyalım, sonra Celse tetkiklerine geçeriz...

Efendim, Eski Mısır'da iki tanrı çok meşhurdur, Biri AMON ,

diğeri RA...

AMON, bütün Mısır tanrılarının başıdır, sembôlü KAZ'dır. Evlilikler yapmıştır, çoluğu çocuğu vardır... Güneş Tanrısı RA ise, bâzen şâhin başlı bir insan olarak tasvir edilir. RA, hiyerogliflerde elinde haç kolye, başının üzerinde Güneş şeklini alan bir kobra yılanı ile resmedilmiştir. Kutsal sembolü ise, Güneş'tir. Onun da çoluğu çocuğu vardır. RA'nın, mumyalanmış olsa bile hâlâ üstün bir kişiliğe sâhip olduğuna inanılırdı. Bir kısım Mısırlılar AMON'un değil; RA'nın bütün tanrıların üstünde olduğu, diğer tanrıların RA'dan oluştuğu inancını taşırlardı. Şimdilerde bile "RA'nın sesinin kaydını bulmuşlar" diye inanan saftorikler var!

"Bana ne kardeşim, AMON'dan, RA'dan?.. Ben Müslüman'ım, Tek ALLAH'a inanırım" derseniz, haklısınız!.. Ama Cenap Başman gibileri AMON'u ve RA'yı ilâhlaştırıyor, onlardan alındığı iddia edilen "tebliğ"leri yayıyor, milletin aklı karışıyor!.. Bunların hiçbirinin Spiritualizm'le, Ruhlar'la, Âhıret Âlemi ile ilgisi yok!.. İşte onu anlatmaya çalışıyoruz... AMON da, RA da, Mısır Medeniyeti de Târih'i ve Arkeoloji'yi ilgilendir. Sirius , Andromeda, Orion derseniz, Astronomi'nin konusudur. Ama bugün bakıyorsunuz, kendini Spiritualist diye tanımlayan kişiler bunların peşinde... Hepsinin sorumlusu Ergün Arıkdal... O başlattı Uzay'ı, bilmemneyi Spiritualizm'in içine sokmayı!..

Neyse, dedikoduyu bırakıp, işimize bakalım, ilk RA Celsesi'ni inceliyelim.

RA Bilgileri 1
RA Bir'in Yasası'nın Mütevâzi Elçileri
Elkins, Rueckert, McCarty
CELSE 1 - 15 Ocak 1981

RA- Ben RA... Bu Medyum Kanalı'yla daha önce konuşmadım.
Dar bir titreşim bandından İletişim yaptığımız için, Medyum'un iyice ayarlanmasını bekledik.
Sizleri, Sonsuz Yaratanımız'ın sevgisi ve ışığı ile selâmlıyoruz.
Grubunuzu gözledik. Sizin grubunuza çağrıldık, çünkü Medyumluk deneylerinizde
değişik deneyimler edinmeye ihtiyâcınız var. Bu da beden denen
maddesel illüzyonun modelini, zihninizi ve Ruhunuzu -gerçeği bulmak amacıyla-
incelemek için daha gelişmiş bir yaklaşım sistemi kullanmakla olur.
Biz size, her zaman var ve her zaman aynı olan bilgileri değişik bir açıdan sunmayı umuyoruz.
Şu anda herhangi birinizle konuşmaktan, ya da odadaki Varlıklar'ın konuya
yararlı olabilecek sorularını yanıtlamaktan memnun olacağız.
Don Elkins- Özel ve belli bir amacınız var mı? Varsa bize bu amacın ne olduğunu söyleyebilir misiniz?

Burada duralım... Biz Amerika, Avrupa ve diğer ülkelerdeki Medyumlar'a hemen hiç inanmayız. Ama bu onları boş bir zihinle dinlememize, okumamıza engel değildir. Sonunda hep haklı çıkarız ama, başlangıçta peşin hükümlü oturmayız çalışmaya... Ecnebî, yâni yabancı, Türk olmayan Medyumlar'da gözlediğimiz ilk husus Spiritualizm konusunda zırcâhil olduklarıdır. Bir Celse nasıl yapılır, İrtibat nasıl kurulur, Celse nasıl idâre edilir, neler sorulur, hiç bilmezler!..

Şimdi... Evdesiniz... Kapı çalınıyor, açıyorsunuz. Bir adam... "ben William" deyip, içeri girmeye kalkıyor!.. "Hoop!.. Dur, bakalım!.. Kimsin sen kardeşim?" diye sormaz mısınız?... Sokakta yürüyorsunuz, karşınıza bir adam çıkıyor, "Ben William" diyor, boynunuza sarılıyor!.. "N'apıyorsun, kardeşim?.. Kimsin sen? Tanışıyor muyuz?" demez misiniz?... Veya telefonunuz çaldı... Açtınız, bir adam "Ben William" dedi, durmadan konuşmaya başladı. "Hele bir dur; kimsin sen, kardeşim? Nerden tanışıyoruz? Necisin? Ne istiyorsun?" diye sormadan onun anlattıklarını dinlemeye devam eder misiniz?.. Hayır, etmezsiniz!.. Peki, bu "celse"lerde niye böyle bir taktik uygulanmıyor?

RA diye bir Varlık gelmiş, "Sizi gözledik, size yardımcı olacağız, bilgi vereceğiz, sorularınız cevaplıyacağız" diyor; "Sen kimsin, kardeşim?.. Hangi RA'sın?.. Nerede yaşadın? Ne zaman öldün?.. Mesleğin neydi?.. Müktesebâtın nedir ki, bize bilgi vereceğini söylüyorsun?" sorularının cevâbını almadan "Özel bir amacınız var mı?" diye sorulabilir mi?.. Sorulmuş!.. Böylece Medyum, ve Avradakiler farkında olmadan ve peşînen Varlığın güdümüne girmişler!.. O ne anlatırsa, artık ona tâbiler.

"Dar bir titreşim bandından iletişim yaptığımız için, Medyum'un iyice ayarlanmasını bekledik" ifâdesi doğru olabilir. Her Medyum'u bir radyo gibi düşünürseniz, alabildiği kısıtlı dalga boyları vardır. Varlığı da "yayın yapan bir radyo istasyonu" olarak kabul edersek, Medyum'un dalga boyuna ayarlanması, yâni Medyumluk'ta ilerlemesi zaman alabilir... Yalnız Varlık, "Bu Medyum Kanalı'yla daha önce konuşmadım" diyor, böylece başka Medyumlar vâsıtasıyla birileriyle konuştuğunu imâ ediyor. Bunun da sorulması gerekirdi... "Daha önce kimler aracılığıyla konuştunuz?.. Kimlere hitap ettiniz?.. Onların adresini bize verebilir misiniz?... gibi...

Varlık, sempati toplamak için "Sizleri, Sonsuz Yaratanımız'ın sevgisi ve ışığı ile selâmlıyoruz" demiş!.. "Son-suz Yaratan" tâbiri yanlış!.. ALLAH, EVVEL'dir, ÂHİR'dir. (Hadid Sûresi, 3. Âyet) Yâni, başlangıcı olmayan İLK'tir, sonu olmayan SON'dur, bütün yaratılmışlar yok olduktan sonra da kalan O'dur. Şimdi Müslüman bir ülkede doğmuşuz. Tekâmülümüz o yönde gelişecek ki, burada doğmuşuz. Biz kendi kitabımız KUR'AN-I KERİM'in anlattığı ALLAH ile değil de, ne idüğü belirsiz RA adını veren Vasat-altı varlığın "Son-suz Yaratan"ıyla mı avunacağız?.. Bu vesile ile, bu yabancı Hıristiyan Medyum'un RA "tebliğ"lerini okuyanları uyarıyorum. Ancak tâbiri "Sonsuz, dilediğini dilediği kadar Yaratan" diye alırsanız, doğrudur. ALLAH'ın yaratmasına son yoktur, sayılamaz!.. "O her an yeni bir iştedir, yeni bir yaratmadadır." (Rahman Sûresi, 29. Âyet)

Neyse... Devam edelim 1981 târihli birinci Celse'ye, bakalım Varlık RA'nın amacı neymiş:

RA- Şu anda iletişim kuruyoruz. Biz Bir'in Yasası'na bağlıyız.
Bizim titreşim aşamamızda kutuplar uyum hâlindedirler; karmaşıklıklar basitleştirilmiştir.
Paradoksların birer çözümü vardır. Biz 'Bir'iz. Bizim doğamız ve amacımız işte budur.

Varlık, soru sorulmasına müsaade etmeden devam ediyor, ama biz hemen bir "girdi" yapacağız... Daha önceki Celse Tetkikleri'nde belirttiğimiz gibi; politikacılar, kerâmeti kendinden menkûl şeyhler, dolandırıcılar, kadınları ağına düşürmeye çalışan zamparalar, reklâmcılar, Sahte Medyumlar ve Vasat-altı veya Geri Varlıklar hep böyle ağdalı ifâdeler, alangirli kavramlar kullanırlar. Çoğunun içi boştur. Bunları aşağıda didikliyeceğiz. Biz sâdece "Varlığın amacı" üzerinde duracağız. Ne demiş?.. "Biz 'Bir'iz, doğamız ve amacımız işte budur." ... Anlayabildiniz mi amacını?.. "Bir"miş... Ama zâten onlar "Bir" imişler... E, o zaman amaçları ne oldu?..

RA- Gezegeninizde bulunuşumuz eskidir. Bir'in Yasası'nı, Birlik Yasası'nı
insanlara anlatmak için hizmet verdik. Her zaman aynı derecede başarılı olamadık.
Gezegeninize ayak basıp orada dolaştık. insanlarınızın yüzlerini gördük.
Ama şimdi en büyük sorumluluğumuz Bir'in Yasası'nda yapılmış olan çarpıtmaları
(tahrifâtı) giderecek durumda bulunmaktır. Biz buna -isterseniz şöyle diyelim-
sizin devreniz tamâmıyle bitene kadar devam edeceğiz.
Bu devrede yapamazsak bir sonraki devrede devam edeceğiz.
Biz zamanın bir parçası değiliz, onun için de her zaman sizlerle berâber olabiliriz.

Kardeşim, bu yanıt size amacımızı anlayabilecek kadar bilgi veriyor mu?

Don Elkins- Evet, teşekkür ederim.

Hoppala!.. Suali soran hemencecik tatmin oldu!.. Halbuki, buraya kadar verilenlerde bile üç ayrı konu var: "Birlik Yasası" ... Bununla ilgili sorulacak o kadar çok sual var ki!.. "Birlik Yasası" nedir?... "Biz Bir'iz" den kastınız nedir?.. Bir nedir?.. Hem Bir'siniz, hem de "Biz" diyorsunuz. Bir tek, biz çoğul değil mi?.. Nasıl "Bir" oluyor?

İkinci konu "iletişim" ... Onunla ilgili sorular da "titreşim aşaması" ne demektir?.. Kutuplar nedir?.. "Titreşim aşamasında kutupların uyum hâlinde olması" ne demektir?... gibi sürer gider. Üçüncü konu; Varlık "gezegeniniz" demiş, "ayak basıp dolaştık" demiş... Demek ki, Dünya dışından gelmiş... E, bu konuda sorulacak hiç sual yok mu?.. Gezegenimizde ne zaman bulundunuz?.. Ne hizmetler verdiniz? Kaç kere geldiniz? Nereden geldiniz?.. Bedenli Varlık olarak mı geldiniz?.. Neden başarılı olamadınız? Niye bizi seçtiniz?.. Bu suallerin hiç birisi sorulmamış... Belki bir kısmı şimdi gelir:

RA- Titreşimlerinizi takdirle karşılıyoruz. Başka soru var mı?
Don Elkins- "RA" adını Eski Mısırlılar'la ilgili olarak duymuştum.
O "RA" ile herhangi bir bağlantınız var mı?
RA- Evet, benzerlik ve uyum var...

Aydınlatalım mı?.. Neyi anlamadınız?

Gene durmadan edemiyeceğim... Soru "Eski Mısır Tanrısı RA ile bir bağlantınız var mı?" Cevap ise, "Benzerlik ve uyum var." Yâni bu Varlık RA, Eski Mısır Güneş Tanrısı RA'ya benziyormuş... Ve yine bu Varlık, Eski Mısır Güneş Tanrısı RA'yla uyum içinde imiş!... Anlaşılmayan bir şey var mı?.. Daha doğrusu, "anlaşılan" bir şey var mı??? Hayır, anlamadıysanız, Varlık sizi "aydınlatacak" gibi görünüyor... Tabii yerseniz.

Bir de Varlık, "Avradakiler'in titreşimlerini takdirle karşılıyormuş."... "Aferin, çok iyi titreşiyorsunuz" diye düşünüyordur, herhalde!..

Don Elkins- Eski Mısır'da oynadığınız rol hakkında biraz daha ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?
RA- RA titreşiminin kimliği, bizim kimliğimizdir. Biz bir grup olarak, ya da
sizin "toplumsal bellek bileşimi" adını vereceğiniz bir topluluk olarak,
"Eski Mısırlılar" dediğiniz ırkla bağlantı kurduk. Bizim yoğunluk katımıza âit
başka bir grup da, aynı tarihte Güney Amerika'da bir bağlantı kurdu.
şimdi adına "kayıp kentler" denen yerler, onların Bir'in Yasası'na yaptıkları katkılardı.
Biz, bizi duyan, anlayan ve Bir'in Yasası'nı yürürlüğe koyabilecek konumda
bir Varlıkla İletişim kurmuştuk. Ama râhipler ve o devrin insanları Mesajımızı
çabucak çarpıttılar ve birliğin doğasının özünü oluşturan şefkat
ve merhameti yok ettiler. Yasa her şeyi içerir. Bunun için de hiçbir şeyi hor göremez.
Bir'in Yasası'nı bildirmek için uygun Kanallar bulamaz hâle gelince de çekildik
ve kendimizi düşürülmemize fırsat verdiğimiz ikiyüzlü durumdan kurtardık.
0 devrin toplumunda bizim yerimizi de, daha çok kutuplaşmayla
ve sizin titreşimlerinize âit karmaşık şeylerle ilgili başka efsâneler aldı.

Bu, yeterli bilgiyi veriyor mu, yoksa daha konuşmalı mıyız? Başka soru var mı?

Bu sefer sondan başlıyalım... Bu Varlık, Vasat-altı bile değil!... Geri bir Varlık!.. Çünkü üçüncü defâdır "Acaba uydurduklarımı yutuyorlar mı?" diye tereddüt için de soruyor: "Bu, yeterli bilgiyi veriyor mu, yoksa daha konuşmalı mıyız?" İlki "Bu yanıt size amacımızı anlayabilecek kadar bilgi veriyor mu?" idi, ardından "Aydınlatalım mı?.. Neyi anlamadınız?" gelmişti. Üçünde de tereddüt var.

"RA titreşiminin kimliği, onların kimliği" imiş!... "RA'nın titreşimi" ne demek?.. Herhalde İngilizcesi "vibration" idi, "vibrasyon" diye de geçer... Güneş Tanrısı RA titreşiyormuş!.. Bu, onlarında titreşimi imiş. Yâni onlar da Güneş Tanrısı RA gibi titreşiyorlarmış!..

"RA titreşimi" ne demek?.. RA, Mısırlılar'ın tanrı bildikleri Güneş olduğuna göre, Güneş'in ışınları vardır. Evet, bunlar dalgalar hâlinde yayılırlar, buna "RA titreşimi, RA vibrasyonları" demek mümkün... Ama gelin de, "RA titreşiminin kimliği" ifâdesini açıklayın, bakalım!... Üstelik "Güneş Tanrısı RA'nın titreşiminin kimliği, Varlık RA'nın titreşiminin kimliği" imiş!.. Hani meşhur Bektâşî fıkrası vardır ya... Bektâşî bir gün câmiye uğramış. Hoca kürsüde, vaaz veriyor. "Allah ne yerdedir, ne göktedir. Ne sağdadır, ne soldadır. Ne aşağıdadır, ne yukarıdadır. Ne kuzeydedir, ne güneydedir" diye anlatıp duruyor. Bektaşi dayanamamış, "Utanmasan, 'Allah yoktur' diyeceksin ama dilin varmıyor," demiş, çıkmış câmiden... Bununki tam tersi!.. Lâfı döndürüp dolandırıp duruyor, yutturabileceğine inansa, "Ben Güneş Tanrısı RA'yım" diyecek!.. Hani tek kişi olarak konuşsa, "Ben Güneş Tanrısı RA'yım" demek istiyor, diye düşüneceğim ama, bir "grup" olarak konuştuklarına göre, birçok Güneş Tanrısı RA mı var?..

Farzedin ki, bu Vasat-altı Varlık "Ben Güneş Tanrısı RA'yım" dedi... Ne yapacaksınız? Önünde secdeye mi kapanacaksınız?.. Yahu, gerçekte bir "Güneş Tanrısı RA" var mı?.. Bu, Eski Mısırlılar'ın bâtıl inancı değil mi?..

Bunlar bir grupmuş. Başka bir Celse'de verdiği bilgiye göre 11.000 yıl önce Eski Mısırlılar'la bağlantı kurmuşlar. "Bir'in Yasası'nı yürürlüğe koyabilecek konumda bir Varlıkla İletişim kurmuştuk" diyor. Acaba Hz. Mûsâ'yı mı kastediyor?.. Ama Mûsâ 11.000 değil, 3.000 yıl önce!.. Ne var ki, Avradakiler, bu târih farkını düşünmedikleri için Varlık yutturmaya devam ediyor, ve Tanrılık taslıyor!.. Çünkü Hz. Mûsa, Tanrı'yla Sinâ Dağı'nda konuşan kişidir. O zaman Mûsa ile konuşmuş kabul edilirse, şimdi de bunlarla konuşuyor. Yâni bu Avra'daki kişiler de kendini Peygamber seviyesinde saysın istiyor!.. Çaktınız mı RA diye görünen Varlığın plânını?..

Sonra Mısır'daki râhipler azıtmışlar, ortalıkta doğru-dürüst adam kalmamış, RA'nın grubu ikiyüzlü duruma düşmemek için çekilmiş!.. Aradan zaman geçmiş, bakmış ki, Don Elkins'in grubu "Bir'in Yasası'nı anlayabilecek seviyede, tekrar Dünyâ'ya inmiş, pardon, titreşim göndermiş... Ne dersiniz, mümkün mü?

Onların katından bir başka grup da aynı târihte, yâni 11.000 önce Güney Amerika'daki bir ırkla ilişki kurmuş... Yâni, "İnkalar, Mayalar, Aztekler de bizden öğrendi medeniyeti" demek istiyor bu Varlık... Evet, Proto-Türkler bundan 20.000 yıl önce Sibirya'dan hareket edip Bering Boğazı'ndan geçerek Kuzey Amerika'ya ulaşmış, Eskimolar'ı oluşturmuş, (Eskimo dilinde kayığa KAYAK denir) sonra Güney Amerika'ya inmiş, M.Ö. 2000 yıllarında Meksika'nın güneydoğusu, Belize, Guetemala, El Salvador ve Honduras'ın batısını kapsayan MAYA medeniyetini meydana getirmiştir. Aztekler, 1000 yıldır aynı topraklarda yaşayan Toltekler'in ülkesini ele geçirerek 1000'li yıllarda güçlü bir devlet olarak ortaya çıkmışlardır. İnkalar çok sonra, 1400'lerde ortaya çıkmıştır. yâni, 11.000 yıl önce oralarda dağınık obalar vardı. RA'nın katından bir grup gidip onların zihinlerini geliştirmiş olamazdı. Medeniyet çoook sonraları!..

SORU- (Soran kişi teypten çok uzakta oturduğu için bu soru kaydedilemedi.)
RA- İsterseniz şöyle düşünün: Evren sonsuzdur. Bunun doğru olup olmadığı
henüz kanıtlanmadı ama, sizi temin ederiz ki, benliklerinizin, idrakinizin,
arayış yolculuğu adını verdiğiniz şeyin, ya da yaratılışı algılayışınızın sonu yoktur.
Sonsuz olan çok sayıda olamaz, çünkü "çokluk" sonlu bir kavramdır.
Sonsuzluğu tanımlamak için onu "Birlik" olarak tarif etmeniz gerekir,
yoksa sonsuzluk terimi bir anlam, ya da içeriğe sâhip olamaz.
Sonsuz Yaratan'da sâdece Birlik bulunabilir. Birliğin basit örneklerini gördünüz.

Güneş ışığında bulunan tüm renkleri gösteren prizma gibi... Bu Birliğin basit bir örneğidir.
Gerçekte doğru ya da yanlış yoktur. Şu zaman diliminde, çeşitli şekillerde çarpıtarak
kendi kendinizi eğlendirdiğiniz, akıl/beden/ruh bileşiminiz vâsıtasıyla
yaptığınız dansın bir noktasında uyum içine girilerek kutbiyetler kaybolacaktır.
Bu çarpıtma, bu saptırma da aslında hiç gerekli değildir. Her biriniz, her şeyi birbirine
bağlayan mutlak düşünce birliğini anlamak yerine, bunlardan birini alternatif olarak seçiyorsunuz.
Birbirinin aynı, ya da en azından benzeri varlıklar gibi dahi konuşmuyorsunuz.
Oysa, her türlü varlık, duygu, olay, durum sizsiniz. Siz her şeysiniz. Siz birliksiniz.
Siz sonsuzluksunuz. Siz sevgi/ışık, ışık/sevgi'siniz. İşte Bir'in Yasası budur.

Daha fazla ayrıntıya girelim mi?

SORU SORAN- Hayır.

Gene burada duralım... Yine DOĞRULAR , YANLIŞLAR ile birbirine karışmış... İlk bakışta bana bile fena görünmedi... Evren, yâni Kâinat çok büyük ama, bize göre bile sonsuz değil!.. Evren'in en uzak noktaları keşfedildi. Güvenle gözlemlenebilir Evren'in 93 milyar ışık yılı boyunca uzandığını söylenebilir. Hâlâ da genişlemektedir. Bu sayılması neredeyse imkânsız bir rakam olduğu için "sonsuz" diyenler olabilir. Ancak, ALLAH için herşey sonludur, Kâinat da!..

Varlığın kullandığı "sonsuz" kelimesini bir insanlar için doğru olarak alabiliriz. İdrâkimiz, algılarımızdaki gelişme, Tekâmülümüz sonsuz olabilir. Ama tekrar edelim, ALLAH için hiçbir şey sonsuz değildir. Öte yandan Varlığın "sonsuz"u, "bir"liğe bağlaması tuhaf gelse de, kastettiği Kâinat'taki VAHDET ise kabul edilebilir.

ALLAH'ın Kâinat'ı yaratmadan önceki hâline EHAD (TEK, BİR) denir, Kâinat'ta tecelli eden, yâni Kâinat'a yansıyan hâline de VÂHİD (BİR) sıfatı verilir. Her ikisi de ALLAH'ın Güzel İsimler'indendir. (Esmâ'ül Hüsna) Bâzı listeler El Ehad ismini almaz ama, herkes "Kul huvallahu ehad - De ki: ALLAH TEK'dir" âyetini bilir. (İhlâs Sûresi) Tasavvuf'taki "Vahdet-i Vücud Felsefesi" , Kâinat'ın tümünün ALLAH'ın tecellisi olması açısından VAHDET (BİRLİK) hâlinde olduğunu belirtir.

Biz o Celse'de olsaydık, Varlığın "Birlik Yasası" dediği kavramla Mevlâna'da zirveye çıkan Vahdet-i Vücud anlayışını karşılaştırırdık. Veya Sadreddin-i Konevî'nin "ALLAH, Kâinat ve İnsan" üzerine düşüncelerini okurduk. Çünkü Varlığın fikirleri karışık... "Sonsuz Yaratan" dediği ALLAH'ta "sâdece BİRLİK bulunabilir" ifâdesi tam oturmamış. ALLAH herşeyde TEK'tir, YARATMA'da TEK'tir, RAHMET'te TEK'tir, bizde ancak bunların cüz'ü, yâni çok ufak bir parçası tecelli eder. Yetimlere merhamet eden bir insan, aslında ALLAH'ın RAHMET sıfatının kendindeki tecellisini uygulamaya koymaktadır.

Prizma örneği güzel... ALLAH için, hattâ ERMİŞ bir kimse için DOĞRU-YANLIŞ olmayabilir ama, bizim gibi sıradan insanlar için mutlaka DOĞRU ve YANLIŞ vardır... Kutbiyet, Said-i Kürdî'nin kullandığı bir tâbirdir, KUTUB makamı kastedilir. Onu daha önce anlatmıştık. Varlık, "Çeşitli şekillerde çarpıtarak kendi kendinizi eğlendirdiğiniz, akıl/beden/ruh bileşiminiz vâsıtasıyla yaptığınız dansın bir noktasında, uyum içine girilerek, kutbiyetler kaybolacaktır" demiş, çık çıkabilirsen işin içinden!.. Hem çarpıtmışız, hem eğleniyoruz, hem dans ediyoruz, ama sonunda KUTUB makamı kayboluyor!.. Halbuki KUTUB bir şeyi idâre eden, ona hükmedenin makaamıdır. Bu nasıl çarpıtarak oluyor??? Üstelik bu çarpıtma, saptırma da gerekli değilmiş!.. "Mutlak düşünce birliği" ne, peki?.. Hem herkesi, herşeyi birbirine bağlıyor, tek düşünce olarak... Hem de bu düşüncelerden birini alternatif olarak seçiyorsunuz!.. Tek bir şeyde nasıl başka alternatifler olur ki?..

Sonra hiç ayırım yapmadan, iyi-kötü, tembel-çalışkan, hodkâm-diğerkâm (bencil-başkalarını düşünen), kapkaççı- kapkaç mağduru, kaatil-maktül diye bir kısıtlama koymadan herkesi sevgi/ışık yumağı sayıyor. Evet, Vahdet-i Vücud Felsefesi'nde öyledir, ama biz daha ne Sadreddin Konevî olduk, ne Mevlâna, ne Yunus, ne Hacı Bektaş!..

"Siz sonsuzluksunuz" demiş Varlık... Siz bu hâlinizle bir şey değilsiniz, HİÇ'siniz!.. Eğer Kâinat'taki o VAHDET'te yok olmayı başarabilirseniz, o zaman onunla BİR olursunuz!..

DEVAM EDECEK!.. Zırvalar bitmiyor ki!

Ruhi Selman

selman@journalist.com

***

  • Önemli Sayfalar:

    - BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI - ANA SAYFA
    - BİR TEBLİĞ
    - ÖLÜM VE SONRASI
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 1
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 2
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 3
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 4
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 5
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 6
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 7
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 8
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 9
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 10
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 11
    - ÂHİRETTEN SİMÂLAR - 12
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 13
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 14
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 15
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 40
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 41
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 42
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 43
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 44
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 45
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 46
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 47
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 48
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 49
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 50
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 51
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 52
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 53
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 54
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 55
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 56
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 57
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 58
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 59
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 60
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 61
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 62
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 63
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 64
    - İBN-İ SİNÂ CELSESİ
    - TEKÂMÜL'E GİDEN YOL
    - NEYZEN TEVFİK'TEN BİR ŞİİR
    - BİR OBSESYON VAK'ASI
    - ÖTE ÂLEM'DEN ŞİİRLER - 1
    - RÜYÂLAR - 1
    - RÜYÂLAR - 2
    - REİNKARNASYON
    - ANADOLU'DA REİNKARNASYON ŞİİRLERİ
    - KADIN HAKKINDA BİR TEBLİĞ
    - FİNCAN CELSELERİ - 1
    - FİNCAN CELSELERİ - 2
    - FİNCAN CELSELERİ - 3
    - EKMİNEZİ ÇALIŞMASI
    - RÛHÎ FİLİMLER - 1
    - ENTERESAN RÛHÎ OLAYLAR
    - ERGUN ARIKDAL VE SÂDIKLAR PLÂNI'NI TENKİT
    - BÜLENT ÇORAK VE DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ SAFSATASI
    - CENAP BAŞMAN VE MARON TARİKATI
    - SAPKIN RAEL TARİKATI
    - TRANSANDANTAL MEDİTASYON KANDIRMACASI
    - MELEKLER'DEN MESAJ ALDIĞINI SANAN ŞAŞKINLAR
    - ŞEYTANA TAPAN SATANİSTLER
    - SİRİUS MİSYONU ZIRVALARI
    - J. Z. KNIGHT ADLI KADIN MEDYUM VE RAMTHA "TEBLİĞ"LERİ
    - MEDYUM JANİ KİNG VE VARLIK P'TAAH
    - AKHENATON VE KURGU AGARTA "TEBLİĞ"LERİ
    - SILVER BIRCH TEBLİĞLERİ
    - "SÜPER İNSANLIK" DERNEĞİ VE UYDURUK "TEBLİĞ"LER
    - SÂDIKLAR PLÂNI'NI TENKİT - 2
    - KASYOPYA CELSELERİ'NDE ATMASYON, KITIRASYONLAR
    - HAYÂLÎ ANDROMEDA KONSEYİ
    - VARMIŞ GİBİ YUTTURULAN PLEİADES KONSEYİ
    - HATHOR GEZEGENİNDEN İNANDIRICI OLMAYAN MESAJLAR
    - MEKTUPLAR