BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI

ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 16

Başta söyledik: Spiritizma'da, yâni Ruhlar'la kurulan İrtibat'ta öyle "plân, merkez" falan olmaz. Doğrudan Dünyâ'da yaşamış bir Varlık'la görüşürsünüz. Veya Cin Taifesi'nden biri gelir, sizi aldatır. Dünyevî olan o Varlığın bir mertebesi, katı, seviyesi vardır ama, Bedri Ruhselman'dan kaynaklanan üstün plânlardan, yüce merkezlerden Tebliğ almak gibi bir durumu yoktur. Belki Bedri Bey almıştır ama, bu ona mahsustur. Ondan sonra gelenler hep aldatılmıştır. Hele bir UZAY GEMİSİ'nden, UZAYLILAR'dan Tebliğ falan alınmaz!.. Çünkü UZAYLI bir VARLIK var ise, bir UZAY GEMİSİ'nde bulunuyorsa, o BEDENLİ'dir. Spiritizma'da, yâni RUH ÇAĞIRMA'da biz BEDENSİZ VARLIKLAR ile görüşüz. Uymaz!..

Ne yapalım?.. Bu sefer de Geri bir Varlık'la kurulmuş olan İrtibat'ı mı verelim, yoksa târihe mâlolmuş bir şahsiyeti mi tanıtalım?

Hadi bu sefer bir sporcu şahsiyetin sohbetini dikkatinize sunalım.... Medyum yine Ali... Tanınmış bir şahsiyet olduğu için iznini almadan soyadını veremiyoruz.

Hatırlatalım, bu Medyum her İrtibat'ta değişik, yeni Varlıklar'la görüşüyor. Önce Geri bir veya iki Varlık'la karşılaşıyor. Onların bulunduğu Vasat'ı sıkıntılar içinde târif ediyor... Sonra yükselip daha Tekâmül Etmiş Varlıklar'ın olduğu Tabakalar'a çıkıyor. Oraları târif ediyor. Onlarlar İrtibat kuruyor... Biz şimdi o ikinci bölümü veriyoruz.

Varlık : Kurtdereli Mehmet Pehlivan
Tarih : 23.5.1961
Usûl : Hipnoz yoluyla ruhî infisal
Medyum: Ali

Medyum- (Yükseldikten sonra) ... MAKSUT MENZİLİ...
İdareci- Ufkî olarak dolaşınız... . Burada durunuz. Bizimle Temas etmek isteyen Varlıklar'la konuşunuz.
M- ...Ben bir bulutun içine oturdum... Etrafımın beyazlığından... sesleniyor... Tepemden tüllere sarınmış insanlar geçiyor... Yürümüyorlar...
Bir grup biraz ötemde bulunduğum yere indiler... Bana doğru geliyorlar... İçlerinden çok uzun boylu olduğunu tahmin ettiğim... ve yeşillerle...
Çok levent yapılı birisi... Rumeli şivesi ile konuşuyor...
İ- Kimmiş bu muhterem zat?
M- ... KURTDERELİ MEHMET PEHLİVAN...
İ- Dua ediyoruz kendisi için.
M- "Zamanı gelince duacıları çok olur," diyor.
İ- Âmin... Bizden bir arzuları var mı, efendim? Sonra bizim ricâlarımız olacak.
M- ... Gülümsüyor... "İçlerinde pehlivan yok," diyor.
İ- Evet, efendim, yok.
M- ... "Söylediklerimi lûgatlı söyleme, bre koca adam," diyor... "A be, gönüllerini nasıl hoşnut edebilirim?" diyor.
İ- Muhterem üstâdım, bizim güreşçilerimiz şimdi Dünya Şampiyonası'na gidiyorlar. Acaba netice ne olacak? Muvaffak olacaklar mı?
Her iki kategoride de şampiyon olacaklar mı Tokyo'da?
V- ... Güleşçiler Japon antrenörüne yüz vermezlerse, olacak.
İ- YAŞAR DOĞU ile orada görüştünüz mü, efendim?
V- Bre çocukcağızım, daha yerleşmedi.
İ- Her iki kategoride şampiyon olacak mıyız?
V- İki kişi pehlivanlık yasasına karşı gelecekler.
İ- Bizden mi olacak bu karşı gelme?
V- Bizim pehlivanlardan.
İ- Serbest'te mi olacak bu, yoksa Greko-Romen'de mi?
V- Evet, kısmet yok.... Serbest'te.
İ- Bu iki siklette kaybetmiş olacağız. Diğer sikletlerde ALLAH kısmet ederse kazanacağız, değil mi?
V- O iki hâriç, sayı ile galip gelecekler.
İ- Greko-Romen'de de aynı mı olacak? Yâni, şampiyon olacak mıyız, yoksa Ruslar'a mı bırakacağız?
V- Hocalarına söyleyin, işlerini sıkı tutsunlar!
İ- Peki, bugünkü güreşimiz hakkında mâlûmat verir misiniz? Bugünkü güreşi beğeniyor musunuz?
V- A be, et tırnaktan ayrılır mı?
İ- Ben ayrılır, demedim. Güreşimiz ilerledi mi, geriledi mi?
V- ..... Kusura bakmasınlar! ... Sual sorun.
İ- Kendi zamanına âit enteresan bulduğu bir güreş sahnesini anlatırlar mı?
V- A be, elimizden geleni yaptık işte... Paris'te Hintli Camız beni tongaya düşürmek istedi de, ben de kahramanlığımızı gösterdim.
İ- Nur içinde yatınız. Başka var mı, efendim?
V- 41 senesi... Güleş hayâtımda ikinci defa KATRANCI'yı yenerken çektiğim sıkıntı kadar sıkıntı çekmedim. Hayâtımın en büyük süsü de,
Cennetmekân PAŞA'nın bana mektup gönderdiği gündür. Azıcık ta olsa, Balıkesir halkına, bir de şu güleş tutucularına,
"o mektubu mezartaşıma olduğu gibi yazdırın," vasiyetim vardı. Yerine getirmediler.
İ- Muhterem üstâdım, bugünkü sporculara, güreşçilere bir mesajınız var mı?
V- Biz o Fenâ'dayken de söyledik. Ama bir kere daha tekrar edeyim:

GÜLEŞTE KISBETİN SAĞLAMLIĞINI DEĞİL; TÜRK MİLLETİ'NİN ŞEREFİNİ DÜŞÜNSÜNLER!.. Birde ...
SPORCUDA YÜREK VE PAZU SAĞLAMLIĞI KADAR, AHLÂK SAĞLAMLIĞI DA LÂZIMDIR!..

İ- Muhterem üstâdım, ağır siklet güreşçimiz HAMİT KAPLAN şampiyon olacak mı? Rus ve Alman güreşçileri yenebilecek mi?
V- O velede söyleyin, abdestsiz güleş tutmasın!
İ- Muhterem üstâdım, bu sene Kırkpınar güreşlerinde başpehlivanlığı kim alacak?
V- İnşaallah büyüklerimiz genç SUSURLUKLU'nun kıymetini bilir.
İ- Acaba bir hile mi olacak? Bir hak mı yenecek?
V- Kırkpınar'da 508 seneden beri hiçbir Türk pehlivanının hakkı yenmemiştir.
A be oğlan, kuru ekmekten başka birşey bulamadın mı?
İ- Memleketimizdeki güreş sporunun ilerlemesi, gelişmesi için ne gibi tedbirler alınsın? Düşünceniz nedir?

V- A be, ÇALIŞSANIZA!.. BENİM AKLIM ÇALIŞMAKTAN BAŞKA ŞEYE ERMEZ!

İ- Peki efendim. Muhterem üstâdım, bir ricamız var, müsaade eder misiniz?
V- İstemesek gelmezdik.
Nur olasınız. Şimdi bir masa tecrübesi yapmak istiyoruz. Medyumumuzu uyandırdıktan sonra masaya kaldırmak için bize yardım eder misiniz?
V- A be, çelik çomak oynuyor!.. Ben beş yaşında mıyım?
İ- Efendim, biz diğer Muhteremler'den de rica etmiştik. Maalesef bugüne kadar masayı kaldırma fiilini hiçbiri yapmadı.
Eğer siz izinli iseniz, sizden rica ediyorum.

V- BENDEN KÜFFAR DİYÂRINDA GÜLEŞÇİLERİMİZİN MİNDERLERİNDEN AYRILMAMAMI DİLEYİN!..

İ- Güzel!.. Peki. İnşaallah sizlerin yardımı ile güreşçilerimiz şampiyon olurlar.
V- A be, size hoş birşey diyeceğim. Bizim KOCA AĞA geçende güleş tutmak istedi. MEHMET ÂKİF rahmetli de ayırtmaç olmak istedi.
Tutuşacaktık. Engelli hâdsizlik yaptı. Dedi ki, "bağışlasana!"
İ- Bu son kısım anlaşılamadı. Haksızlık mı oldu, dediniz?
V- A be, siz bilirsiniz... İnsanın aptalı pehlivan olur, ama sen pehlivan değilsin. A be, akılsızlığın tuttu.... Hâdsizlik yaptı.
İ- Nur içinde yatasınız. Başka bize böyle enteresan vak'alar anlatır mısınız, efendim?
V- Güleşi bıraktığımda bana kırılmış olan çok seviyor...
Vaktim daralıyor.
İ- Arkadaşların sualleri var. Şahsî mi sorsunlar, güreş hakkında mı sorsunlar?
V- Bizim Kazanlık'ta hep analarının sütlâcıyla büyüyen bey çocukları vardı. A be çocuk, sen de hep öyle konuşursun...
Sorun da, aklım ererse, cevap vereyim.
İ- Ekrem Bey'in suali: Yeni tuttuğum yol hayırlı mıdır, değil midir?
V- A be, ALLAH İNSANA AKLI EKMEK GİBİ YESİN DİYE DEĞİL; EKMEĞİ KAZANMAK İÇİN KULLANSIN DİYE VERDİ.
İ- Nebahat Hanım soruyor: Büyük kızı Ayla Hanım'ın son durum nasıl olacak?
M- ... Birşey konuşuyor... Gülüyor...
V- İlk durum, son durum, bilmem ama, yakında koca bulacak.
İ- Sabahat Hanım zihnen soruyor...
M- ... "BİR ETEK KİRLENMİŞSE, MAKASLA KESİLMEZ, SABUNLA YIKANIR," diyor.
İ- Nedim Bey zihnen soruyor. Lûtfediniz.
V- ... BABANIN KAZANIP TA ÖNÜNE KOYDUĞU NİMETİ YERKEN BİLE AĞZINI OYNATIYORSUN.
İ- Ayhan Önen zihnen soruyor.
V- ... RENDE İLE KERESTE RENDELENİR, DEMİR RENDELENMEZ!
İ- Benim için birşey söylemek ister misiniz?
V- Gönlünüze haset dolarsa, gelişmez.
İ- Güzel... Sabahat Hanım zihnen bir sual daha soruyor.
V- A be, bir çocuk yürüyünceye kadar elinden tutulur da, koca delikanlı olunca tutulmaz mı?
İ- ... Hanım zihnen soruyor.
V- ... İNSANLAR ALLAH'IN KULUDUR. KULUN KULU OLMAKTA KAZANÇ YOKTUR.
M- Hepsi ayağa kalktılar.... Arkadan birisi geliyor....

O birisi geledursun, biz acaba bu görüştüğümüz Varlık gerçekten KURTDERELİ MEHMET PEHLİVAN mı, değil mi, onu araştıralım...

Ama önce bir hususu belirtelim... Biz bu Muhterem Varlıklar'la yapılan Sohbetler'de herkese hitap eden ifâdeleri, ikinci olarak da bugün dahi geçerli olan değerlendirmeleri TEBLİĞ sayarak büyük harfler ile belirttik. Aralarında VECİZE kıymetinde olanlar var.

Araştırmaya gelince, bugün işimiz kolay... İnternet var, Arama Motorları var... Ama 50-60 yıl önce ne İnternet vardı, ne bilgisayar, ne de bu kadar bol ve kolay ulaşılan bilgi... O zaman tam araştırılamamış hususları bugün tamamlamak mümkün. .

O halde hemen işe koyulup, gerçek bir sporcu şahsiyetle irtibat kurulup kurulmadığını tesbit edelim... Nelere bakacağız?.. Önce böyle bir pehlivan var mı? (1).. Var, adını duymuştuk. Sonra Medyum onu "levent yapılı" diye târif etmiş. (2) Bakalım öyle mi?.. Sonra Celse İdarecisi 1961 yılında Tokyo'daki 1964 Olimpiyatları'ndan bahsediyor. Varlık da kimin şampiyon olacağı hususunda bir takım kehânetlerde bulunuyor...(3)

Aslında istikbâle dâir böyle sualler sormamak gerek. Gaybı ancak ALLAH ve O'nun izin verdikleri bilebilir. Görüştüğümüz Varlıklar'ı bu hususta zorlamamak, güç durumda bırakmamak, yanlış bilgi vermelerine sebep olup vebâl altına girmelerine yol açmamak gerekir... Yine de sonuçlara bakacağız... Sonra şampiyonada bir olay çıkacağından söz ediyor...(4) Onu tesbit zor... ama arayacağız.

Ardından YAŞAR DOĞU için "daha yerleşmedi" diyor, demek ki yeni vefat etmiş. Ama bunu İdareci gibi, Medyum da bilebilir... (5)

Sonra Paris'te bir şampiyonadan söz ediyor. (6) Hintli Camız (manda) diye adlandırdığı bir güreşçiden de..(7) Bakalım bulabilecek miyiz?,,, Sonra MUSTAFA KEMÂL PAŞA'nın kendisine yazdığı mektuptan bahsediyor. Acaba böyle bir mektup var mı? .. (8) Bir de mezarının Balıkesir'de olduğunu imâ ediyor. (9) Vasiyeti yerine getirilmemiş... Sonra güreşçilere bir nasihatte bulunuyor. Acaba Dünyâ'da iken de böyle mi düşünüyordu?...(10) HAMİT KAPLAN'dan "velet" diye söz ediyor. (11) Çok genç olmalı. Abdestini test edemeyiz ama, bir bakalım... Kırkpınar'ın 508. senesi olduğunu söylüyor 1960'da. (12) Onu da araştıralım. KOCA AĞA diye acaba kimden bahsetti, bulmaya çalışalım...(13) MEHMET ÂKİF'in güreş merakı var mı, (14) ona bir bakalım. Yağlı güreşte "ayırtmaç" diye görev yapan biri var mı?..(15) Güreşi bıraktığında ona kırılan kişiyi bulabilir miyiz acaba?..(16) KAZANLIK neresi acaba? (17) KATRANCI'yı atlamışız, böyle bir pehlivan var mı ki?.. (18) KURTDERELİ onu ikincide yenmiş, birinci karşılaşmada ne oldu acaba? (19) Ha, bir de SUSURLUKLU güreşçi var (20) O kim acaba?... Rumeliler gibi "güreş" yerine "güleş" diyor ama, Kurdereli'nin RUMELİLİ olup olmadığına da bakmak lâzım. (21)...

Off!.. Amma da çok araştıracak husus var!.. Ama Ruhiyatçı "of" demez, her bulduğu şey için "oh" der!..

Gördünüz mü dostlar?.. Spiritualizm, veya benim sevdiğim tâbirle Ruhiyat (çünkü içine Psikoloji, Parapsikoloji, Psikiyatri, cümlesi girer), öyle Fincan yürütmeyle, masa kaldırmayla, kişi uyutmayla, fal bakmayla bitmez. Bir Varlık'la görüştün mü, her kelimeyi, her olayı iyice tahlil etmeli ve irdelemelisin!

"Fal" dedik te, bâzı Celseler'de şahsî sualler soruluyor... Bunların cevâbı herkese hitap eder seviyede, veya enteresan ise; soruyu da, cevâbı da verdik, vereceğiz.

Bir de İdâreci Masa Tecrübesi, içerdeki odada bırakılan Kalem Tecrübesi gibi tecrübeler için talepte bulunuyor... Bunlardan Masa Tecrübesi daha sonraki Celseler(de, hem de defaatle gerçekleşmiş, 20-40 kilo ağırlığında, çekmeceleri dolu bir büro masası hareket etmiş, yürümüş, hatta Mehter Marşı'na tempo tutmuştur. Eller sâdece üstüne dokunmak sûretiyle... ALLAH o günlerde aynı binâda oturanlardan râzı olsun, hiç şikâyet etmemişlerdir, muazzam gürültüye rağmen!

Gelelim rahmetli Kurtdereli Mehmet Pehlivan hakkında tesbit ettiğimiz bilgilere...

Dünya Şampiyonlarımız'dan olan KURTDERELİ MEHMET PEHLİVAN (1) , 1864 yılında, şimdi Bulgaristan sınırları içinde bulunan ve Türkler'in yoğun olarak yaşadığı Deliorman bölgesindeki Tırnova vilâyetinin Selvi kasabasına bağlı Bukriva (Çobanköy) köyünde doğdu. (21. soruya cevap) Âilesi, “93 Harbi” diye bilinen 1876–1878 Osmanlı-Rus Harbi sıralarında Türkiye’ye göçerek, Balıkesir’in Kurtdere Köyü'ne yerleşti.

Yapılı bir çocuk olan Mehmet, ata sporumuz olan güreşe küçük yaşta, kendi köyünde başladı. 19 yaşına gelince, 1,89 boyu ve 123 kiloluk cüssesi ile (2) kendini, önce düğün güreşlerinde gösterdi. Ardından panayır güreşlerine katıldı. Körpe delikanlı olan Mehmet, ilk derslerini Kadırga Meydanı güreşçilerinden Ahmet Pehlivan ile Adapazarlı Cinci Hoca'dan aldı. Kurtdereli Mehmet, Susurluk'un Kepekler köyündeki bir düğünde, zamanının başpehlivanlarından, kendisinden yaşça ve tecrübece büyük olan Katrancı Halil Pehlivan'a (18) meydan okuyarak onunla güreş tuttu. Âdeta kan kusarak yaptığı güreş, hayatının en büyük yenilgisini almasına ve sağlığının bozularak bir yıl yatağa bağımlı kalmasına neden oldu.

Birkaç yıl sonra 1885'de 21 yaşında iken, yine zamanının efsânesi ve tüm zamanların en büyük güreşçisi olan Koca Yusuf ile güreş tuttu. Ancak Koca Yusuf, güreşi yarım bırakarak: “Yazıktır, ezdirmeyin bu yetenekli delikanlıyı bana!.. O, ileride büyük bir pehlivan olacak” diye olgunluk gösterdi ve parsayı (seyirciden toplanan parayı) ona bıraktı. Bu tarihten sonra Kurtdereli Mehmet, yaptığı güreşlerle tanınmaya başlandı. Ünü Balıkesir, Bursa, Çanakkale ile bütün Ege ve Marmara'ya yayıldı. Bu sıralarda, Yörük Ali Pehlivan'ın çırağı olan ve hayatı boyunca hiç yenilgi yüzü görmemiş olan Çolak Mümin Pehlivan, kendisine ustalık yaptı.

Genç Mehmet, kendinden büyük ve kuvvetli pehlivanları yenmeye başlayınca, yağlı güreş camiasında 'Kurtdereli Mehmet Pehlivan' adıyla nâm saldı. 1,95 boyunda, 148 kilo ağırlığındaydı. (2) Devrinin meşhur pehlivanları Koca Yusuf, Adalı Halil, Kara Ahmet, Katrancı Halil, Karagöz Ali, Filiz Nurullah ve Hergeleci İbrahim ile güreşleri oldu. (Bu arada belirtelim, Adalı Halil de 1971 yılında bir Fincan Celsemiz'e şöyle bir uğrayıp geçmiştir.)

Sultan II. Abdülhamit döneminde, Batı'ya giden pehlivanlar arasında yer alan Kurtdereli, Fransa, İngiltere ve ABD'de büyük başarılar kazandı ve Dünya Şampiyonu oldu. Kurtdereli, daha sonra Fransa, İngiltere, Hollanda ve Amerika gibi ülkelere seyahat etti ve bu ülkelerde yaptığı güreşlerde hiç yenilmedi. 1899 yılında yapılan Paris Şehir Ödülü Turnuvası'na (6) giden Kurtdereli ve Katrancı Halil, görünümleriyle çevresindekileri o kadar etkilemişlerdi ki, iki Fransız güreşçi, sahneye çıkıp perişan olmaktansa, maç yapmayarak yenilgiyi kabul ettiler. Bunun üzerine seyircilerin merakını tatmin için turnuva dışı serbest güreş yapılmasına karar verildi. Velo Gazetesi olayı şöyle yazmıştı:

- 'Kurtdereli sahnede görününce, salonda sesler kesildi. Kurtdereli, ağır ağır ilerleyerek, rakibi Bibi Poire'yi yakaladı
ve 42 saniyede sırtını yere yapıştırdı. Kurtdereli ikinci maçında, yine Fransız rakibi 138 kiloluk
Daumas Pique Plangue'yu da tuşladı. Ayrıca Callmett ve Pitejenski'yi yendi. Burada ayrıca,
Kurtdereli ile Katrancı arasında bir gösteri karşılaşması düzenlendi. Kurtdereli, 6 dakika 20 saniyede,
Katrancı'nın ayağını yerden keserek, üç adım taşıdı ve böylece karşılaşmayı kazandı." (18,19)

Adalı Halil ve sağda Kurtdereli

Kurtdereli, 1899 yılında Kırkpınar'da, Kara Osman ve Adalı Halil'i yenerek Kırkpınar Başpehlivanlığı unvanını da elde etti. 1900 yılı yazında, Paris Uluslararası Fuarı nedeniyle bir Dünya Şampiyonası düzenlendi. Kurtdereli, Paris'e geldiğinde, ne şampiyonada yer bulabildi, ne de güreşecek güreşçi!.. Kurtdereli, Paris ve Londra'da yaptığı güreşlerde, “Hint Kaplanı” diye anılan Doğu'nun yenilmez şampiyonu Gulam Rüstem'i, (7) Britanya Adaları Başpehlivanı Chalve'yi ve Rus asıllı büyük şampiyon Hackenschmit'i yenerek adını dünyaya duyurdu. İki saati aşan bir güreşten sonra Kurtdereli, Gulam'ı yere attı ve sol omuzu üzerine düşen Gulam, güreşemeyeceğini söyleyince başka bir zamana ertelenen güreş, ikinci kez yapılacağı sırada, Gulam'ın Hindistan'a kaçtığı anlaşıldı. (7) Kurtdereli, daha sonra Londra, Viyana ve Berlin'de yapılan turnuvalara katılarak adını tüm dünyaya bir kez daha duyurdu. Kurtdereli, Berlin'de yaptığı beş maçtan ikisini kazanıp, üçünde de berabere kaldı.

Himaye-i Etfâl Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu), Ankara'da At Yarışı Alanı’nda, 1931 yılının 11-12-13 Kasım günlerinde, Türk pehllvanları arasında büyük bir yağlı güreş turnuvası düzenlemişti. ATATÜRK ve TBMM Başkanı Kazım (Özalp) Paşa da güreşleri sonuna kadar izlemişti. Türkiye başpehlivanının seçileceği bu turnuvaya, Türkiye'nin her tarafından birçok tanınmış pehlivanlar gelmişti. Eski ve ünlü pehlivanlar da bu karşılaşmanın hakemliğine seçilmişlerdi. Başhakem olarak Kurtdereli Mehmet Pehlivan ve Suyolcu Mehmet Pehlivan en önemli yeri almışlardı. Kurtdereli, bu güreşlerde başhakem olarak bulunurken, Anadolu Ajansı, Havacılık ve Spor, Hâkimiyet-i Milliye muhabirleriyle konuşmalar yaptı. Avrupa'da, gençliğinde yaptığı güreşleri anlattı. İşte bu görüşmeler sırasında, Kurtdereli Mehmet Pehlivan, bu başarılarının sırrını öğrenmek için kendisiyle konuşanlara, baştanbaşa mücadele ve başarılarla dolu geçmişini anlatırken, büyük zaferlerinin sırrını şöyle açıklamıştı:

- “Güreşirken, bütün TÜRK MİLLETİ'ni arkamda hisseder
ve onun şerefini korumak için her şeyi yapardım.
Ve sanki bütün TÜRK MİLLETİ'nin kuvvetinin arkamdan dayandığını hissederdim.”
(10)

Prof. Dr. Âfet İnan, ATATÜRK'le ilgili hâtıralarında, kendisinin, bu güreşleri, güreş yapılan yere bizzat ATATÜRK'le birlikte gelerek izlediğini şöyle anlatmaktadır:

- 'Anadolu Ajansının sorduğu soruya cevâben, Kurtdereli'nin o sözü söylemesinden sonra,
ATATÜRK'e, hakem yerinde oturan yaşlı Kurtdereli'yi gösterdiler ve onun hakkında bâzı şeyler söylediler.
Bu sözler, ATATÜRK'ün hislerinin en derin noktasına tesir etmiş ve bu hâl,
o anda gözlerinden akan birkaç damla yaşla ortaya çıkmıştı.'

ATATÜRK, güreşleri seyrederken, bilhassa Kurtdereli Mehmet Pehlivan'dan gözlerini ayırmamıştır. O gün, Çankaya'ya döner dönmez, eski başpehlivana bir mektup yazar ve bu mektubu, bir armağanla birlikte Kılıç Ali ve Salih Bozok ile gece yarısı Kurtdereli'ye vermek üzere gönderir. (8) Kurtdereli, Suyolcu Mehmet Pehlivan ile kaldığı Zafer Oteli'ndeyken uykudan kaldırılır. ATATÜRK'ün gönderdiği para armağanı olan 1000 lirayı ve kendisine övgülerle dolu mektubunu yaşlı pehlivana verirler. Kurtdereli, ummadığı ve beklemediği bu iltifattan dolayı ağlar ve dualar eder.

Kurdereli Mehmet Pehlivan 1939 yılında Balıkesir'de vefat etmiş, oraya defnedilmiştir. (9)

Mezartaşına yazılması vasiyet edilen mektup ta şöyledir:

Kurtdereli Mehmet Pehlivan'a... Ankara - 15.11.1931

Seni, cihanda ün almış bir Türk pehlivanı olarak tanıdım. Parlak muvaffakiyetlerinin sırrını şu sözlerle izah ettiğini de öğrendim:
'Ben, her güreşte, arkamda TÜRK MİLLETİ'nin bulunduğunu ve millet şerefini düşünürdüm...'
Bu dediğini, en az yaptıkların kadar beğendim. Onun için senin bu değerli sözünü, TÜRK sporcularına
bir meslek düsturu olarak kaydediyorum. Bununla, senden ve sözlerinden ne kadar memnun olduğumu anlarsın.
Çoluk-çocuğun için sana, ufak bir armağan gönderiyorum. O bu mektubumla beraberdir.
Pehlivan! Ömrünün, tam sağlıkla uzun sürmesini dilerim.

Gazi Mustafa Kemâl.

Tesbitlere devam ediyoruz... 1964 yılında Tokyo Olimpiyatları varmış. (3) Türkiye güreşte 2 altın (Kâzım Ayvaz Greko-romen 70 kg, İsmail Ogan Serbest 78 kg)
3 gümüş (Serbest'te Hüseyin Akbaş 57 kg., Hasan Güngör 87 kg., Ahmet Ayık 97 kg.) ve 1 bronz (Hamit Kaplan Serbest 97kg... abdestli olsa altın alır mıydı? ) madalya kazanmıştır.

KATRANCI MEHMET PEHLİVAN 1859 yılında Osmanlı İmparatorluğu, bugünse Bulgaristan sınırları içinde kalan Deliorman bölgesinin Şumnu şehrinin bir köyünde doğmuş efsanevi Türk güreşçidir. (18) Diğer Osmanlı İmparatorluğu başpehlivanları gibi onun da Deliorman bölgesinde doğup büyümesi, pehlivan olmasının önünü açmıştır. Tıpkı Koca Yusuf gibi Evlâd-ı Fâtihan mensubu olan Katrancı Mehmet Pehlivan, 1453 sonrası Fâtih Sultan Mehmet tarafından Balkanlar'a yerleştirilen bir Türk âileden gelmektedir ve 93 Harbi olarak anılan 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı öncesi, Anadolu topraklarına göç ederek, Balkanlar'daki memleketine benzettiği Karacabey Ovası'nda bulunan Susurluk'un Göbel beldesine yerleşmiştir.

Devrin meşhur pehlivanları Koca Yusuf, Kurtdereli Mehmet Pehlivan, Adalı Halil, Ahmet Kara, Büyük Yaşar Pehlivan, Hergeleci İbrahim, Karagöz Ali, Filiz Nurullah ile güreşleri olmuştur. Edirne Kırkpınar başpehlivanlığı bulunmaktadır. Katrancı Mehmet Pehlivan, döneminin Osmanlı başpehlivanıdır ve güreş otoritelerine göre bu pehlivanlardan sonra yağlı güreş tarihimizdeki başpehlivan dönemi bitmiştir.

1913 doğumlu YAŞAR DOĞU 8 Ocak 1961'de kâlp krizi sonucu vefat etmiş.. Celse Mayıs ayında olduğuna göre Üstâd'ın "daha yerleşmedi" demesi boşuna değil. (5)

YAŞAR DOĞU'nun şampıyonlukları: 1940 yılında İstanbu1'da yapılan Balkan Oyunları'nda ilk şampiyonluğunu kazandı. 1946'da Avrupa Şampiyonası'nda sıtmanın verdiği 40 derecelik hararetle mindere çıkmasına rağmen, yaptığı altı güreşi de kazanarak 73 kilonun Avrupa Şampiyonu oldu.1947 yılında Prag'da yapılan Avrupa Greko-Romen Şampiyonası'nda birinci geldi. İsveçliler'in deyimi ile bir “Kara saçlı kuvvet ilâhı” olarak parlayan Yaşar Doğu, büyük nâmını 1948 Olimpiyatları, 1949 Avrupa Şampiyonluğu ile de perçinledi. 1950 yılında Irak ve Pakistan'a yaptığı büyük turnede büyük kuvvet ve güreş bilgisini doğu alemine tanıttı. 1951 yılında Helsinki'de son şampiyonluğunu 87 kiloda kazandı. Ayyıldızlı mayo altında yaptığı 47 maçın 46'sını kazanan Yaşar, bunların 33'ünde tuş yapmış, 11 maçını ittifakla, 1'ini abandone ile, birini de ekseriyetle kazanmıştır.

1933 Doğumlu HAMİT KAPLAN Celse târihinde 28 yaşında, onun için Kurtdereli ona "velet" diyor.(11) Hamit Kaplan'ın 1954 Balkan Şampiyonası (grekoromen), 1955 Akdeniz Oyunları Barcelona (grekoromen), 1956 Uluslararası Budapeşte (grekoromen), 1956 Dünya Şampiyonası İstanbul (serbest), 1956 Melbourne Olimpiyat Oyunları (serbest), 1957 Dünya Şampiyonası (serbest), 1957 Dünya Şampiyonası İstanbul (serbest), 1958 Balkan Şampiyonası (serbest), 1959 Dünya Şampiyonası Tahran (serbest), 1959 Akdeniz Oyunları Beyrut (serbest) ve 1960 Dünya Şampiyonası Budapeşte (serbest) şampiyonluğu var. Ayrıca uluslararası 10 müsabakada ikinciliği, 4 müsabakada da üçüncülüğü bulunuyor.

Hamit Kaplan 41 yaşında bir trafik kazâsında vefat etmiştir.

İnternet'i taradık. 1961 yılında Kırkpınar'da SUSURLUKLU bir güreşçi bulamadık. belki de Kurtdereli'nin dediği gibi "büyüklerimiz genç SUSURLUKLU'nun kıymetini bilememiş". (20)

KOCA AĞA olsa olsa KOCA YUSUF'tur... Hani Kurtdereli'nin gençliğinde ezmemek için güreşi bırakmıştı ya, orada devam etmek istemiş!.. (13)

Rahmetli Koca Yusuf, kesin tarih tam olarak bilinmese de 1857 yılında Bulgaristan Şumnu’da dünyaya gelmiştir. Grekoromen güreş yapan ve mindere çıkan ilk Türk pehlivan güreşçisidir. !885 tarihinde Kırkpınar başpehlivanı olmuştur. 1894 tarihinden itibaren de Avrupa ve Amerika’da döneminin en ünlü güreşçileri ile güreşmiş bir sporcudur.

Koca Yusuf lâkabından da anlaşılacağı gibi, 1,88 metre boyunda ve 144 kilo ağırlığındaydı. Amerika’da güreşler yaptıktan sonra dönüş yolunda Atlantik Okyanusundaki gemi kazasında 1898 yılında hayatını kaybetti. ALLAH cümlesine rahmet eylesin.

Celse'de adı geçmemesine rağmen buraya "Bir kaç meşhur pehlivanımızı ekleyelim," dedik. Önce Kurtdereli'nin hocası ÇOLAK MÜMİN PEHLİVAN. (solda)

1890-1894 yılları arasında, Selânik ve çevresinde bir fırtına esiyor, önüne gelen devi deviriyordu. Bu dinmek bilmeyen fırtınanın ismi Mümin Hoca'ydı. Kendisi, Kavala'nın Zikoş Köyü'ndendi, medrese tahsilini tamamlamış, âlim bir kimseydi. Medrese tahsili sırasında, güreşe ilgisini devam ettirmiş ve usta bir pehlivan olmuştu. Mümin Hoca'nın dedesi ve babası gibi bütün kardeşleri de pehlivandı. Ama hiçbiri Mümin Hoca kadar güreşe sevdâlı değildi. Babası Sâdık Pehlivan, Mümin Hoca'nın iri yapılı olmaması ve sol kolunun aynı yerden iki defa kırılıp, yanlış kaynaması sebebiyle çolak olduğu için, güreşmesine müsaade etmemişti. Ancak, Mümin Hoca, gizli gizli güreşip kendisini ispatlayınca, babası da güreşmesine ses çıkarmamıştı.

Mümin Hoca, 1890-94 yılları arasında yaptığı güreşlerde, Yarıcı Mustafa Pehlivan'ı Dimetoka'da iki defa, Adalı Halil'i Selânik ve Sarışaban'da üç defa yendi. Bu güreşlerden sonra Mümin Hoca'nın şöhreti bütün Osmanlı mülküne yayıldı. Ve hem güreşin hem de Dünyâ'nın, Osmanlı'nın merkezi olan İstanbul'a geldi. Baba dostu ve daha önce büyük ortada güreş tutmuş, bilgili ve kültürlü Suyolcu Mehmet Efendi ile tanıştı, onun bilgi ve görgüsünden yararlandı. İstanbul'daki günlerinde hep onunla birlik oldu, Suyolcu ona ustalık ve arkadaşlık yaptı.

Mümin Hoca, İstanbul'a ilk gelişinde Ihlamur semtindeki Hacı Hüseyinbağı'nda Şumnulu Kuru Rüstem Pehlivan'ı, yine aynı yerde İstanbul'da yenmedik pehlivan bırakmayan Arap Said Pehlivan'ı yendi. Kartal'da, Kurtdereli Mehmet Pehlivan ile yaptığı güreşte berabere kaldı. Erenköy'de, Erenköylü Osman Pehlivan'ı, Yalova'da Kurtdereli Mehmet Pehlivan'ı ve Bursa'nın Misi Köyü'nde Mihalıçlı Araboğlu İbrahim Pehlivan'ı yendi. Bütün bu güreşlerden sonra Mümin Hoca, tam bir efsâne oldu… Koca Yusuf ile üç defa güreşmiş, birincisinde kesinlikle gövdesini yerden kesip kündeleyip, açık düşürerek yenmiş, ikincisinde 6-8 saatlik güreş sonunda berabere kalmışlar, üçüncüsünde çok uzun süreli güreş sonunda onu paluzeye çevirmiş, gücünü tamamen tüketmiş, yenileceğini anlayan Koca Yusuf kavga çıkartmış ve güreş yarım kalmıştır. Molla Mümin yaptığı güreşlerde o kadar çok ödül kazanmış ki, evinin bir odasını hazine odası gibi altın liralarla doldurmuş. yine anlatıldığına göre harp zamanında o paraları çok büyük bir pekmez kazanının içine doldurup, yaşadığı Zigoş denen yerde bilinmeyen bir bölgede toprağa gömmüştür.

Molla Mümin hayâtının anlatıldığı bir belgede Rumlar tarafından öldürüldüğü yazılmaktadır. Bu doğru değildir. Yaşadığı bölgedeki bir Türk tarafından yatsı namazı çıkışında pusu kurularak sırtından mavzer kurşunuyla vurulmuş, ağır yaralı olarak kırk gün yaşadıktan sonra vefat etmiştir. Onu vuran kişi ölmediğini öğrenince, korkudan öd patlamasından ölmüştür. Ahmet Saraç'ın babasının dedesidir. Mehmet Kırlı'nın da karısının babaannesinin babasıdır. ÇOLAK MÜMİN PEHLİVAN 1979 senesinde, bir Fincan Celsesi'ne gelerek uzun bir SOHBET yapmış, TEBLİĞ vermiş, SABIR ve GAYRET ile hiçbir başarının imkânsız olmadığını belirtmiş ve kendisini örnek göstermiştir... ALLAH gani gani rahmet eylesin.

Fincan Celseleri'mize şöyle bir uğrayıp geçen Varlıklar'dan biri de ADALI HALİL PEHLİVAN (1870-1927) idi. 3 Ocak 1971 târihindeki Celse 10 kişi ile başladı. Coğu parmak koymak istediği için fincan yerine su bardağı kondu. Celse şöyle cereyan etti:

Varlık- Selâm... (Bardağı havaya kaldırdı.)
ADALI HALİL...
İdâreci- Nerelisiniz?
V- ... Zibidi!..
(Bardağı devirdi, gitti.)

Ardından aynı Celse'de ikinci bir Varlık geldi:

Varlık- Selâm... ADALI HALİL eziyete uğraştı.
İdâreci- Bize mi?
V- Evet.
İ- Gâyesi neydi?
V- Yok!
i- Geri bir Varlık mı?
V- Evet.
İ- Siz kimsiniz?
V- ADALI HAKKI.
İ- Acaba bardağın içine para koysak, parayı hareket ettirebilir misiniz?
V- Hayır.
(Gitti.)

Tabii biz o târihte, yâni bundan 47 yıl önce, ADALI HALİL'in gaddarlığı ile, güreştiği kişilere eziyet etmesiyle meşhur olduğunu bilemezdik. Bunu ancak, bugün (12.8.2018) İnternet'te araştırma yaparken tesâdüfen öğrendik.

Adalı Halil, Edirne'nin Adaiçi Bucağı'nın Kilise köyünde doğdu. Babası Kara Mehmed de pehlivandı. Güreşe onun teşviki ile başladı. Sonra Kırkpınar'da, dile kolay,
26 sene Başpehlivan olmuş olan Kel Aliço'nun yanında yetişti. 1,98 boyunda, 130 kilo ağırlığında idi. Koca Yusuf ve Kurtdereli ile güreşti. Sonra Kurtdereli Mehmet Pehlivan ile Avrupa'ya gitti. Orada yenecek pehlivan kalmayınca Amerika'ya geçti, iri cüssesi ile orada "Türk Arslanı" diye anıldı.

Adalı Halil Kırkpınar'da 18 yıl Başpehlivan oldu. Adalı Halil hocası Kel Aliço gibi "gaddar" diye bilinirdi. Grekoromen güreşin de ustasıydı. Chicago'da yaptığı bir maçta rakibine kızıp kaburgaları kırdığı için az daha linç ediliyordu. Soğuk algınlığının zatürreye dönüşmesiyle 1927 yılında vefat etti. Kabri Edirne'de, Kasımpaşa Câmii önündedir. Her yıl Kırkpınar güreşçileri mezarının önünde toplanır, onu yâdederler. Adalı Hakkı onun için "Geri Varlık" tesbiti yaptı ama, doğrusunu ALLAH bilir. Cümlesine ALLAH rahmet eylesin.

Kel Aliço Pehlivan Kel Aliço Pehlivan, Bulgaristan'ın Lofça kasabasında 1844 yılında doğmuştur. Güreşe Deliorman'da başlamıştır.

Kel Aliço (solda)

Kel Aliço Bulgaristan'dan yurdumuza kardeşi Kara İbo ile birlikte gelmiştir. 1864 yılında Kırkpınar’da güreşirken Sultan Abdülaziz tarafından Saray'a alınmıştır. Padişaha bağlılığı ve iyi hizmeti dolayısıyla Saray'da Şamdancıbaşılık’a kadar yükselmiştir. Kendisinin Saray'a alınmasına vesile olan Kavasoğlu İbrahim Pehlivan'dan sonra Saray Başpehlivanı olmuştur. 190 cm boyunda 120-130 kilo ağırlığında, kolları kalın, göğsü geniş bir pehlivandır. Bilhassa elense ve tırpanlarıyla meşhurdur. Saçının azlığından dolayı “Kel Aliço” ve güreşteki amansız hücumlarından dolayı "Gaddar Aliço" lakaplarını takılmıştır. Güreşi bıraktığı 1894 yılına kadar 27 yıl üst üste Kırkpınar Başpehlivanlığını kazanarak bu alanda kırılması güç bir rekorun sâhibidir. 56 yaşında iken kendi yetiştirmesi olan Adalı Halil’in meydan okumasını kabul etmiş ve kendisinden 25 yaş küçük olan çırağını, Gelibolu’da bir düğün güreşinde yarım saat içinde yenerek hâlen ne kadar kuvvetli olduğunu göstermiştir.

Yaşlılık günlerini Malkara köylerinde bekçilik yapmıştır. Yaşlılık yılları maalesef çok kötü geçmiştir. son yıllarında gözlerine perde inmiş ve Dünyâ'yı göremez olmuştur. Ona yeğeni Kel İbrahim yardımcı olmuştur. Yakalandığı tifo hastalığından dolayı 1919 yılında Edirne'nin İpsala ilçesi Aliçopehlivan Köyü’nde (Eski adıyla Koyunyeri) vefat etmiştir. Mezarı bu köydedir.

Celse'de adı geçmiyor ama, güreşçilerimiz arasında en dikkat çekenlerden biri de 2,18 m. boyunda 175 kilo ağırlığında olan Filiz Nurullah'tır. Onu da listemize almadan edemedik. Asıl adı Ali Nurullah Hasan'dır. 1870 yılında Karaali'de doğmuştur.

Boyu nedeniyle Filiz lakabıyla anılıyordu. Ününü Türkiye'de yaydıktan sonra, 1900 yılında Fransa'ya giderek Paris'te düzenlenen altın kemer turnuvasına katıldı. Avrupa'nın en önemli güreşçilerinin yer aldığı bu turnuvada şampiyon olduktan sonra ABD'ye, daha sonra da 1902 yılında İngiltere'ye geçti. Londra'da bir ay içinde yaptığı kırka yakın karşılaşmayı tuşla kazanıp, Macarlar'ın ünlü güreşçisi Çaya'yı da yendikten sonra, 1911 yılında güreşi bıraktı. İstanbul'a döndükten bir yıl sonra, 1912'de vefat etti.

(12) Geldik Kırkpınar güreşlerine.... Amma da uzun bir Celse ve ne uzun bir Celse İncelemesi'ymiş!.. Yoruldum, ama devam etmesem, duramam!..

Efsâneye göre 1346 yılında Orhan Gazi'nin Rumeli'yi ele geçirmek için düzenlediği seferler sırasında, büyük oğlu Süleyman Paşa 40 askerle Bizanslılar'a ait Domuzhisar'ın üzerine yürür. Baskınla burasını ele geçirirler. Öteki hisarların da ele geçirilmesinden sonra, 40 kişilik öncü birlik geri dönerler ve şimdi Yunanistan'ın topraklarında kalan Samona'da mola verirler. 40 cengaver burada güreşe tutuşurlar. Saatlerce süren güreşlerde, adlarının Ali ile Selim olduğu rivâyet edilen iki kardeşin bir türlü yenişemedikleri görülür.

Daha sonra bir Hıdrellez gününde, Edirne yakınlarındaki Ahıköy çayırında aynı çift yeniden güreşe tutuşurlar. Bütün bir gün güreşmelerine rağmen yine yenişemeyen kardeş pehlivanlar, gece boyunca da mum ve fener ışığında mücâdelelerini sürdürmeye devam ederler. Ancak solukları kesilerek oldukları yerde can verirler.

Arkadaşları onları aynı yerdeki bir incir ağacının altına gömerek oradan ayrılırlar. Yıllar sonra ise aynı yere gittiklerinde iki pehlivanın mezarlarının bulunduğu yerde gür bir pınar görürler. Bundan sonra halk orada yatanların anısına o yöreye, “Kırkpınar” adını verirler. Güreşler onun için orada yapılır.

1961 - 1346 = 615 yıl ediyor... Olmadı!.. Kurtdereli 508 demişti. (12)

2015 yılında 654. Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri yapılmış .. Kırkpınar güreşleri 2015 - 654 = 1361 yılında başlamış görünüyor. Demek ki, işin içinde
bir efsâne var, târihler tutmuyor!:. Ama 508 de pek farklı bir rakam... Geri gidersek, 1961 - 508 = 1453 ... Aaa, Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yıl çıkıyor karşımıza!.. Acaba güreşler o târihten itibâren mi düzenli olarak yapılmaya başladı?.. Bu konuda araştırmayı bizim daha ileri götürmemiz mümkün değil. Bu işi uzmanlarına bırakmak lâzım.

ALLAH ALLAH!.. Celse'nin en çok şaşırdığım bölümü burası!.. Çok sevdiğim, örnek aldığım rahmetli Vatan Şâiri MEHMET ÂKİF ERSOY'un her yönünü bilirdim de, güreşe merâkını bilmezdim. Meğer o da varmış! Mahallesinde oturan Kıyıcı Osman Pehlivan ona güreşi sevdirmiş. (14)

Peki, AYIRTMAÇ ne?.. Bulamadık... Ama tahmin edebiliyoruz. Güreş tutan iki kişi arasına, "ters bir durum olduğu takdirde giren kişi" demek olabilir. (15)

Geldik en sonucuya... KAZANLIK nerede?... Kazanlık veya Kızanlık Bulgaristan'ın ikinci büyük şehri... (17)

Böylece çalışmamızı, araştırmamızı bitirdik. Öylece bir tânesi hâriç, bütün verilen hususları tesbit edip, görüştüğümüz Varlığın gerçekten KURTDERELİ MEHMET PEHLİVAN olduğuna kanaat getirdik. Ancak sâdece bir Rûhî Celse yapmış, bir muhterem zatla görüşmüş olmadık. Onun hakkında, diğer Dünya Şampiyonu Güreşçilerimiz hakkında, güreş sporu hakkında mâlûmat sâhibi olduk. Bilgi dağarcığımızı biraz daha doldurduk.

İşte biz bunun için Spiritualist'iz... Bunun için Ruhiyatçı'yız!..

Ruhi Selman

selman@journalist.com

***

  • Önemli Sayfalar:

    - BİR SPİRİTUALİSTİN DÜNYASI - ANA SAYFA
    - BİR TEBLİĞ
    - ÖLÜM VE SONRASI
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 1
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 2
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 3
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 4
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 5
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 6
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 7
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 8
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 9
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 10
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 11
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 12
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 13
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 14
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 15
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 17
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 18
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 19
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 20
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 50
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 51
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 52
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 53
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 54
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 55
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 56
    - ÂHIRETTEN SİMÂLAR - 57
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 58
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 59
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 60
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 61
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 62
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 63
    - ÂHIRET'TEN SİMÂLAR - 64
    - İBN-İ SİNÂ CELSESİ
    - TEKÂMÜL'E GİDEN YOL
    - NEYZEN TEVFİK'TEN BİR ŞİİR
    - KADIN HAKKINDA BİR TEBLİĞ
    - İMAJ VE İLK YÜKSELME
    - EKMİNEZİ - İLK YÜKSELME - İMAJLAR
    - BİR OBSESYON VAK'ASI
    - ÖTE ÂLEM'DEN ŞİİRLER - 1
    - RÜYÂLAR - 1
    - RÜYÂLAR - 2
    - REİNKARNASYON - 1
    - REİNKARNASYON - 2
    - ANADOLU'DA REİNKARNASYON ŞİİRLERİ
    - İRLANDALI ŞÂİR JAMES CLARENCE MANGAN ANADOLU'DA MI YAŞADI?
    - FİNCAN CELSELERİ - 1
    - FİNCAN CELSELERİ - 2
    - FİNCAN CELSELERİ - 3
    - EKMİNEZİ ÇALIŞMASI
    - RÛHÎ FİLİMLER - 1
    - ENTERESAN RÛHÎ OLAYLAR
    - ERGUN ARIKDAL VE SÂDIKLAR PLÂNI'NI TENKİT
    - BÜLENT ÇORAK VE DÜNYA KARDEŞLİK BİRLİĞİ SAFSATASI
    - CENAP BAŞMAN VE MARON TARİKATI
    - SAPKIN RAEL TARİKATI
    - TRANSANDANTAL MEDİTASYON KANDIRMACASI
    - MELEKLER'DEN MESAJ ALDIĞINI SANAN ŞAŞKINLAR
    - ŞEYTANA TAPAN SATANİSTLER
    - SİRİUS MİSYONU ZIRVALARI
    - KRYON "TEBLİĞ"LERİ VE LEE CARROLL'UN "MEDYUM"LUĞU
    - J. Z. KNIGHT ADLI KADIN MEDYUM ve RAMTHA "TEBLİĞ"LERİ
    - MEDYUM JANİ KİNG VE VARLIK P'TAAH
    - AKHENATON VE KURGU AGARTA "TEBLİĞ"LERİ
    - SILVER BIRCH TEBLİĞLERİ
    - "SÜPER İNSANLIK" DERNEĞİ VE UYDURUK "TEBLİĞ"LER
    - SÂDIKLAR PLÂNI'NI TENKİT - 2
    - KASYOPYA CELSELERİ'NDE ATMASYON, KITIRASYONLAR
    - RA "TEBLİĞ"LERİ
    - HAYÂLÎ ANDROMEDA KONSEYİ
    - VARMIŞ GİBİ YUTTURULAN PLEİADES KONSEYİ
    - HATHOR GEZEGENİNDEN İNANDIRICI OLMAYAN MESAJLAR
    - ÜSTAT KUTHUMİ'DEN SAHTE İNCİLER
    - ARKTURUSLULAR'DAN ZIRVA MESAJLAR
    - MEKTUPLAR