- ALTI TEMEL ESAS -
MİLLÎ AHLÂK - AÇIKLAMALAR
ATATÜRK diyor ki:
- MİLLETİN İÇTİMAÎ NİZAM VE SÜKÛNU,
günümüzde ve gelecekte REFAHI, SAADETİ, SELÂMETİ ve GÜVENLİĞİ, MEDENİYETTE
İLERLEMESİ ve YÜKSELMESİ İÇİN İNSANLARDAN her hususta İLGİ, GAYRET, nefsin
feragatını gerektiği zaman SEVE SEVE NEFSİNİN FEDASI'nı istiyen MİLLÎ
AHLÂK'tır!.. Görüldüğü gibi ATATÜRK, başkalarına ders vermeye
kalkmadan önce, kendimizi yüceltmek durumunda olduğumuzu ifade eder!.. Bunun
için de MİLLÎ AHLÂK ve SECİYE'yi ön plana alır.
AHLÂK sadece ferdin "kendine yönelik" İYİ HUYLAR'ı değildir!.. CEMİYET ve
MİLLET ile bağlantılı olmayan iyi huylar, AHLÂK sayılmaz!.. Yani bir insanın
temiz olması, para kazanmak için çok çalışması, karısına ve çocuklarına bağlı
olması, onları koruması yeterli değildir!..
Aynı kişinin içinde yaşadığı TOPLUM'un DÜZEN'i, İSTİKRAR'ı, REFAH'ı,
BAŞKALARI'nın SAADET'i için; MEDENİYET için SONSUZ GAYRET'le ÇALIŞMA'sı, ve
gerektiğinde kendinden ve ailesinden FEDAKÂRLIK etmesi, hatta CANINI
VEREBİLME'si MİLLÎ AHLÂK'ı oluşturur!.
TÜRKLER bu MİLLÎ AHLÂK anlayışını TARİH'inden, KÜLTÜR'ünden ve dini İSLÂM'dan
edinmiştir. KUR'AN âyetlerinin çoğu AHLÂK üzerinedir. İMÂN'ın ve İBÂDET'in temelini
AHLÂK teşkil eder.
Ahlâklı insan anasına, babasına, akrabasına, komşusuna, yetimlere, yoksullara,
çocuklara iyi davranır. Kimseyi yerinden, yurdundan, ekmeğinden etmez!
AKRABAYA, YETİMLERE, YOKSULLARA İYİLİK EDİN.
Ahlâklı kimse âdildir, kimseye haksızlık etmez! Kimsenin hakkını yemez! Adam kayırmaz!
- "KİTAP VE MİZÂNI İNDİRDİK Kİ,
-"ALLAH, ADÂLETİ, İHSÂNI, AKRABAYA VERMEYİ EMREDER.
- "EY İMÂN EDENLER!
Ahlâklı kimse boş durmaz. Hem rızkını çıkarmak için, hem de başkalarına hizmet için
durmadan çalışır!
- "İNSAN İÇİN ANCAK
Ahlâklı kimse emanete ihanet etmez. Borcunu öder. Haram yemez. Haraç yemez!..
Ribâya tamah etmez! Çalıştırdığı elemanın ücretini emanet bilir, kısmaz, geciktirmez!
- "RİBÂ YİYENLER, (KABİRLERİNDEN)
- "...KİM Kİ (EMÂNETE) HİYÂNET EDERSE,
Ahlâklı kimse yalan söylemez!
- "HER YALANCI, GÜNAH YÜKLÜ KİMSEYE YUH OLSUN!"
- "ALLAH'IN LÂNETİ YALANCILARADIR!"
- "ALLAH MÜNÂFIKLARIN YALAN SÖYLEYECEKLERİNİ
Ahlâklı kimse başkalarının gizli işlerini araştırmaz! Eşyalarını karıştırmaz!
Onların söylemediği sırları öğrenmeye çalışmaz! Öğrendiğini de açığa vurmaz!
- "BİRBİRİNİZİN GİZLİ ŞEYLERİNİ ARAŞTIRMAYIN!"
Ahlâklı kimse başkalarının kusurlarıyla uğraşacağına, kendini slâh etmeye çalışır.
- "BİRBİRİNİZDE KUSUR ARAMAYIN!"
- "EY MÜMİNLER! SİZ KENDİNİZE BAKIN!
- "İNSANLARA İYİYİ VE DOĞRUYU EMREDİP DURURKEN,
Ahlâklı kimse insanları çekiştirmez, arkasından konuşmaz, dedikodu yapmaz.
İftira etmez! Lâf taşımaz! Başkalaryla alay etmez!
Lâtife eder, eşek şakası yapmaz! Kin tutmaz! Haset etmez!
Başkasının malına, mülküne, işine, karısına göz dikmez!
- "BİRİNİZ DİĞERİNİZİ ARKASINDAN ÇEKİŞTİRMESİN!
- "DİLİYLE ÇEKİŞTİREN,
- "EY MÜMİNLER!..
- "KİM BİR HATÂ VEYÂ GÜNAH İŞLER DE,
- "YOKSA ALLAH'IN İNSANLARA
- "DE Kİ: YARATTIĞIN ŞEYLERİN ŞERRİNDEN,
Ahlâklı kimsenin hem içi temizdir, hem dışı!.. Elbisesini, evini, çevresini temiz
tutar. Malın, mülkün ve paranın temizliği de zekâttır, vergidir, hayır işlerine yardımdır.
- "ELBİSENİ TEMİZLE!"
- "ZENGİNLERİ TEMİZLEYECEK VE ARINDIRACAK
Ahlâklı kimse parasına, mevkiine, şöhretine, bilgisine, bileğine veya arkasındaki
akrabalarına, dostlarına güvenerek kasılmaz, kasıntılık yapmaz! Parasıyla, bilgisiyle
övünmez! Başka insanları küçük görüp dudak bükmez!
Ahlâklı kimse, mütevazı olur, alçakgönüllü olur. İnsanları ezmez. Sivrilik, çıkıntılık
yapmaz!
Ahlâklı kimse bağırarak konuşmaz! Sevinçli veya üzüntülü ânında dahi çığlık atmaz!
- "İNSANLARA YANAĞINI BÜKME!
Ahlâklı kimse güzel konuşur, hoş sözler söyler. İyiliği tavsiye eder, kötülükten
vazgeçirmeye çalışır! Küfür etmez! Hele kimsenin anasına, avradına, dinine imanını söğmez.
Ahlâklı kimse sabırlıdır. Kolay hiddete, öfkeye kapılmaz!Ter ter tepinmez! Sağa sola
saldırıp eşyayı kırıp dökmez! Başına gelenlere sabreder.
- "NAMAZI KIL!
(LOKMAN SÛRESİ , 17. ÂYET)
- "(ONLARIN) ALLAH'TAN BAŞKA TAPTIKLARINA SÖVMEYİN.
olur-olmaz kimselerle dalaşmaz. Hele öyle lâf atıldı diye, levyeyi kapıp saldırmaz!
Ahlâklı kimse ne cimridir, ne müsrif! Harcamaları dengelidir. Ayağını yorganına
göre uzatır. Miras yedi gibi davranmaz!
Ahlâklı kimse adam öldürmek şöyle dursun, adam dövmez, insana vurmaz. Hayvana
eziyet etmez.
Ahlâklı kimse milletin karısını, kızını taciz etmez! Zina etmez!
Ahlâklı kimse boş lâf etmek ne kelime, boş konuşulan yerde durmaz! Definecilik,
falcılık gibi boş işlerle uğraşmaz!
- "RAHMAN'IN KULLARI ÖYLE KİMSELERDİR Kİ,
-Zandan, bilmeden akıl-fikir yürütmekten kaçınmak.
- "EY MÜMİNLER!.. ZANDAN ÇOK SAKININ!
Hata edince tövbe etmek, hem ALLAH'tan, hem de mağdur ettiği kişiden özür dilemek.
- "SİZDEN BİRİNİZ BİLMEYEREK KÖTÜ BİR İŞ YAPSA,
Burada biraz durup düşünmek gerekir... Aramızda kaç kişi AHLÂK kelimesinin
mânâsını tam olarak biliyor?.. Kaç kişi MİLLİ AHLAK diye bir kavram
olabileceğinin farkında?..
Aslında EĞİTİM'in MİLLÎ olması bunun için gereklidir!.. Çünkü hiç bir
milletin ahlakı başkasınınkine uymaz!.. BATI STANDARTLARI, BATI DEĞERLERİ ile
EĞİTİM yaparsanız, MİLLÎ KÜLTÜR yok olduğu gibi MİLLİ AHLAK da kalmaz!.. TÜRK
İNSANI, BATI ülkelerinde yaşıyanlar gibi dejenere olur giderler!..
Okullara AHLÂK dersi konmuş olmasına rağmen, acaba neden TOPLUM'da AHLÂKSIZ
olanların sayısı artıyor?... Acaba o dersler AHLAK yerine AHLAKSIZLIK mı
öğretiyor?.. Yoksa bunca AHLÂKSIZLIK yayını yapan, RADYO, TELEVİZYON, GAZETE,
MECMUA, POLİTİKACI, AYDIN, SANATÇILAR'ın yanında ÖĞRETMENLER'in öğretmeye
çalıştığı AHLÂK yetersiz mi kalıyor?..
Biz deriz ki, bir TOPLUM'da bütün BASIN-YAYIN organları aslında birer MEKTEP
gibidir... Hatta OKUL'dan daha fazla EĞİTİM yaparlar!.. Bütün MEŞHUR kişiler,
POLİTİKACI, YAZAR-ÇİZER-BOZAR TAKIMI, ŞARKICI, ARTİST, DANSÖZ KESİMİ birer
ÖĞRETMEN gibidir!.. Ama kötü bir öğretmen!.. Onların yaptığını TOPLUM'un ZAYIF
ve CAHİL kesimi benimser ve tekrarlar!..
Öyleyse bu MEŞHUR (aslında KÖTÜ ŞÖHRETLİ demek daha uygun ya, neyse!)
kişilerin ve bunlara yer veren BASIN-YAYIN organlarının sorumluluğu büyüktür!..
Ettikleri her kelimeye, attıkları her adıma dikkat etmeleri, MİLLET'in AHLAK'ını
bozacak davranışlardan, KÖTÜ REKLAM'dan kaçınmalıdırlar!..İnsanımıza daima iyi
şeyler öğretmeli, iyi tavırlar sergilemelidirler!..
Ama nerede öylesi???
İşte ATATÜRK ile sahte "atatürkçü" arasındaki FARK buradadır!..
ATATÜRK, bir MİLLET'in kalkınması, ilerlemesi için İLİM ve FENN'i yeterli
görmez!.. AHLÂK ve SECİYE ister:
- Bir milletin namuskâr bir
mevcudiyet, şayan-ı hürmet bir mevki sahibi olması için, o milletin yalnız ÂLİM
ve MÜTEFENNİN bulunması kâfi değildir!.. Her ilmin, her şeyin fevkinde bir
HASSA'ya sahip olması lâzımdır!.. Ki, o da o milletin muayyen ve MÜSBET bir
SECİYE'ye mâlik bulunmasıdır!.. SECİYYE; huy, tabiat, KARAKTER, AHLÂK demektir.
Nasıl ki, bir İNSAN için sadece KENDİNİ ve ailesini DÜŞÜNMEK yeterli değilse;
bir MİLLET için de sadece kendini, kendi mensuplarını düşünmek te makbul
değildir!.. Ancak YÜKSEK ve müsbet SECİYE'li insanlardan meydana gelen bir
MİLLET, kendi milleti ile birlikte başka milletlerin ve bütün insanlığın
saadetini düşünür!..
Nasıl ancak sadece KENDİNİ DEĞİL, HERKESİ DÜŞÜNEN kişilere İNSAN denirse;
sadece kendi ülkesini, kendi halkını değil; BÜTÜN MİLLETLERİ, BÜTÜN İNSANLIĞI
DÜŞÜNEN kişilerin bulunduğu topluluğa da MİLLET denir!.. Yani ATATÜRK'e göre
MİLLET olmak için önce İNSAN niteliğinde kişilerden oluşan bir TOPLULUK haline
gelmek gerekir!..
Yoksa o TOPLULUK ne kadar BİLİM'de FEN'de ilerlemiş olursa olsun, YARARLI bir
MİLLET olamazlar!.. ATATÜRK onları MAKBUL saymaz!..
Dünyanın başka hiç bir SİYASET ADAMI'nda, DEVLET REİSİ'nde böyle YÜCE
DUYGULAR'a rastlıyamazsınız!..
Bizde de yoktur!.. Ne İNÖNÜ'sü, ne BAYAR'ı, ne MENDERES'i, ne DEMİREL'i, ne
ÖZAL'ı, ne ÇİLLER'i, ne YILMAZ'ı, ne ECEVİT'i, ne BAYKAL'ı, ne de ERBAKAN'ı, ne de
müslüman gçinmesine rağmen münafıkların şahı Potamyalı ERDOĞAN'ı!...
Hiç birini ATATÜRK'le aynı kefeye koyamazsınız!.. Karşı kefeye TOPUNU BİRDEN
kaysanız, gene HAFİF kalırlar!..
ATATÜRK devam ediyor:
- Böyle bir SECİYE'ye mâlik olmayan
fertler ve böyle fertlerden mürekkep milletler, hiç bir dakika hakiki bir devlet
teşkil edemezler. Böyle milletler birer FESAT OCAĞI olurlar!.. İNSAN vasfına sahip olmadan, MİLLÎ AHLÂK ve YÜKSEK
SECİYE'ye ulaşmadan para şan, şöhret sahibi olmanın değeri yoktur!.. Böyle
insanlar ZENGİN fakat yontulmamış KERESTE mesabesinden öte geçemezler!
Aynı şekilde SECİYESİZ fakat GÜÇLÜ DEVLETLER insanlığa HUZUR değil, FELÂKET
getirir!..Bunlar daima birer FESAT OCAĞI halinde faaliyet gösterirler!.. Devamlı
dünyada HUZURSUZLUK, KARGAŞA, SAVAŞ çıkarırlar!.. AÇLIK, HASTALIK, YANGIN,
SEFALET ve HARABET'e SEBEP OLURLAR!..
İşte dünyamızın bugün içinde bulunduğu durum; ABD, İNGİLTERE, FRANSA,
ALMANYA, JAPONYA, İSRAİL gibi zengin ülkelerin kendilerinden başkasını
düşünmeyen tavrından dolayıdır!..
Pek az kimsenin bildiği bir gerçektir ki, AIDS denilen hastalık ABD'nin
BİOLOJİK SİLAH üretiminin bir sonucudur!..Maymunlarda tesbit ettikleri bu virüsü
insanlarda denemeye kalkmışlardır!..Aynı şekilde milyonlarca insanın SAKAT ve
TOPAL kalmasına sebep olan KARA personel MAYINLAR'ı bu FESAT OCAĞI ülkelerin
icadı ve üretimidir!.. Sadece IRAK'ta varmış ta, IRAK dünyayı tehdit ediyormuş
gibi yutturulmak istenen KİMYASAL SİLAHLAR'ın patenti ABD, İNGİLTERE, FRANSA,
ALMANYA, RUSYA'dır!...Onlarda milyonlarca ton KİMYEVİ, BİOLOJİK ve NÜKLEER silah
varken; kalkıp LİBYA, SUDAN, IRAK,SURİYE, İRAN, PAKİSTAN, AFGANİSTAN gibi ülkelere
saldırmaları da başka bir AHLAKSIZLIK örneğidir!..
ATATÜRK, güçleneceğinden emin olduğu TÜRKİYE'nin bir FESAT OCAĞI haline
gelmemesi için; MİLLÎ AHLÂK, MİLLÎ KÜLTÜR ve YÜKSEK SECİYE aşılıyan EĞİTİM
merkezleri ihtiyaç olduğu inancıyla okulların yanısıra TÜRK OCAKLARI'nı, HALK
EVLERİ'ni ihya etmişti... Kendisinden sonra MİLLÎ ÜLKÜ gibi MİLLÎ AHLÂK ta
unutuldu, gitti!..
İşte bugün içinde bulunduğumuz acıklı durumun sebebi bunlardır!.. TÜRKİYE
CUMHURİYETİ’nin temeli Ama biz tekrar belirtelim ki, TÜRK DEVLETİ'nin ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ'nin
dayandığı TEMEL ESASLAR bu saydığımız MİLLÎ MÜCADELE RUHU'nun gereği ATATÜRK'ün İLKELERİ'nde, ATATÜRK'ün ÜLKÜSÜ'nde, ATATÜRK'ün SİYASETİ'nde MİLLİ
olmayan, TÜRK olmayan hiç bir unsur bulunmaz!.. İşte İSTİKLÂL ve İSTİKBÂL'imizin
anahtarı, hepsi TÜRK İNSANI'na yönelik, ama üzerinde hiç durulmamış olan bu ALTI
ESAS’tır!..
> İÇİNDEKİLER< > GERİ DÖNÜŞ < > öZAL DÖNEMİ < > ERDOĞAN DÖNEMİ < >BATI DENİLEN BİLİNMEZ <
İNSANLARA HOŞ SÖZ SÖYLEYİN.
NAMAZI DOSDOĞRU KILIN, ZEKÂT VERİN.
BİRBİRİNİZİN KANINI DÖKMEYİN.
BİRBİRİNİZİ YURTLARINDAN ÇIKARTMAYIN!"
(BAKARA SÛRESİ , 83-84. ÂYETLER)
İNSANLAR ADÂLETİ İKAME ETSİNLER."
(HADÎD SÛRESİ , 25. ÂYET)
FUHUŞTAN, MÜNKERDEN, VE BAĞYDAN MENEDER.
(NAHL SÛRESİ , 90. ÂYET )
ADÂLETİ AYAKTA TUTANLAR,
VE ALLAH İÇİN ŞAHÂDET EDENLER OLUN!..
İSTERSE KENDİ ALEYHİNİZDE VEYÂ ANA-BABANIZIN,
YAKIN HISIMLARINIZIN ALEYHİNE OLSUN!..
ALLAH İKİSİNE DE YAKINDIR!...
ARTIK (HAKTAN) DÖNEREK NEFSİNİZİN ARZUSUNA UYMAYIN!.
ŞÂYET DİLİNİZİ EĞER (BÜKER), VEYÂ YÜZ ÇEVİRİRSENİZ, (YANDINIZ!)
ŞÜPHE YOK Kİ ALLAH NE YAPARSANIZ HABERDÂRDIR."
(NİSÂ SÛRESİ , 135. ÂYET)
ÇALIŞTIĞINA HAKKI VARDIR.
ONUN ÇALIŞMASI ŞÜPHESİZ GÖRÜLECEKTİR."
(NEML SÛRESİ , 39-40. ÂYETLER)
ANCAK ŞEYTANIN ÇARPTIĞI KİMSENİN
KALKTIĞI GİBİ, AYAĞA KALKARLAR.
BU, ONLARIN ASLINDA
'RİBÂ DA BİR ALIŞVERİŞTİR,' DEMELERİNDEN DOLAYIDIR.
ALLAH ALIŞVERİŞİ HELÂL, RİBÂYI HARAM KILDI!"
(BAKARA SÛRESİ, 275-276. ÂYETLER)
KIYÂMET GÜNÜ BOĞAZINDA O HIYÂNET ZİNCİRİ İLE GETİRİLİR.
SONRA HAYIR VEYÂ ŞER NE KAZANDIYSA, EKSİKSİZ ÖDENİR."
(ÂL-İ İMRAN SÛRESİ, 161. ÂYET)
(CÂSİYE SÛRESİ, 7. ÂYET))
(ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ , 61. ÂYET)
KESİN OLARAK BİLİR!"
(MÜNÂFIKÛN SÛRESİ , 1. ÂYET)
(HUCÜRAT SÛRESİ , 12. ÂYET)
(HUCÜRAT SÛRESİ , 11. ÂYET)
DOĞRU YOLDA OLDUĞUNUZ TAKDİRDE,
SAPITAN VE DOĞRU YOLDA OLMAYAN KİMSE
SİZE ZARAR VEREMEZ!"
(MÂİDE SÛRESİ , 105)
KENDİ BENLİKLERİNİZİ UNUTUYOR MUSUNUZ?"
(BAKARA SÛRESİ , 44. ÂYET)
(MÂİDE SÛRESİ , 13-14. ÂYETLER)
BİRİNİZ, ÖLMÜŞ KARDEŞİNİN ETİNİ YEMEYİ SEVER Mİ?
İŞTE BUNDAN İĞRENDİNİZ!"
<(HUCÜRAT SÛRESİ , 12. ÂYET)
KAŞ VE GÖZÜYLE İŞÂRETLER YAPIP,
ALAY EDEN HER İNSANIN VAY HÂLİNE!"
(HÜMEZE SÛRESİ , 1. ÂYET)
BİR TOPLULUK BAŞKA BİR TOPLULUKLA ALAY ETMESİN"
BELKİ ONLAR KENDİLERİNDEN DAHA İYİDİRLER.
KADINLAR DA BAŞKA KADINLARLA ALAY ETMESİN!
BELKİ ONLAR KENDİLERİNDEN İYİDİRLER."
(HUCÜRAT SÛRESİ , 11. ÂYET)
SONRA ONU SUÇSUZ BİR KİMSEYE İSNÂD EDERSE,
MUHAKKAK Kİ BÜYÜK BİR BÜHTAN,
ÂŞİKÂR BİR GÜNAH DAHA YÜKLENMİŞ OLUR."
(NİSÂ SÛRESİ , 112. ÂYET)
FAZLINDAN VERDİĞİ ŞEYLERE HASET Mİ EDİYORLAR?"
(NİSÂ SÛRESİ , 54. ÂYET)
GECENİN ŞERRİNDEN,
DÜĞÜMLERE ÜFLEYEN NEFESLERİN ŞERRİNDEN,
HASETÇİNİN HASET ETTİĞİ ZAMANKİ ŞERRİNDEN,
SABAHIN RABBİNE SIĞINIRIM!"
(FELÂK SÛRESİ , 1-5. ÂYETLER)
(MÜDDESİR SÛRESİ , 4. ÂYET)
GÖKTEN BİR YAĞMUR İNDİRİR."
(ENFÂL SÛRESİ , 11. ÂYET)
ZEKÂTI ONLARIN MALLARINDAN AL!"
(ÂRAF SÛRESİ , 82. ÂYET)
(NEML SÛRESİ , 56. ÂYET)
YERYÜZÜNDE BÖBÜRLENEREK YÜRÜME!
ZİRÂ ALLAH KENDİNİ BEĞENİP, ÖVÜNEN KİMSEYİ SEVMEZ!..
YÜRÜYÜŞÜNDE TUTUMLU OL!
SESİNİ DE KIS!..
ÇÜNKÜ SESLERİN EN ÇİRKİNİ, EŞEKLERİN SESİDİR."
(LOKMAN SÛRESİ , 17-19. ÂYETLER)
İYİLİĞİ EMRET (DUYUR)!
KÖTÜLÜKTEN VAZGEÇİR!
BAŞINA GELENE SABRET!..
BUNLAR YAPILMASI GEREKEN İŞLERDENDİR."
SONRA ONLAR DA HADLERİNİ AŞARAK ALLAH'A SÖVERLER."
(EN'ÂM SÛRESİ , 108. ÂYET)
ONLAR YERYÜZÜNDE MÜTEVAZI OLARAK YÜRÜRLER.
CÂHİLLER KENDİLERİNE LÂF ATARSA, 'SELÂM' DERLER...
GECELERİ RABLERİNE SECDE EDEREK, DİVÂNINDA DURARAK GEÇİRİRLER...
VE HARCADIKLARI ZAMAN NE İSRAF EDERLER, NE DE CİMRİLİK EDERLER.
HARCAMALARI DENGELİ OLUR...
ALLAH'LA BERABER BAŞKA TANRIYA YALVARMAZLAR.
ALLAH'IN HARAM ETTİĞİ CANI, HAKSIZ YERE ÖLDÜRMEZLER.
VE ZİNÂ ETMEZLER.
KİM BUNLARI YAPARSA, CEZÂSINI BULUR!
ONLAR YALAN VE BOŞ SÖZÜN YANINDA BULUNMAZLAR.
BOŞ SÖZE RASTLADIKLARI VAKİT, VEKAR İLE GEÇİP GİDERLER.
RABLERİNİN ÂYETLERİ HATIRLATILDIĞI ZAMAN,
SAĞIR VE KÖR GİBİ DAVRANMAZLAR...
'RABBİMİZ! BİZE GÖZLER SEVİNCİ EŞLER VE ÇOCUKLAR LÛTFEYLE.
BİZİ KORUNANLARA ÖNDER YAP,' DERLER."
(FURKAN SÛRESİ , 63-74. ÂYETLER)
(HUCÜRAT SÛRESİ , 12. ÂYET)
SONRA HEMEN TEVBE EDİP İMÂN EDEREK KENDİNİ İSLÂH ETSE,
ALLAH RAHÎM VE MAGFİRET EDEN OLDUĞU İÇİN,
ONUN TEVBESİNİ KABUL EDER,
VE KÖTÜLÜKLERİNİ İYİLİKLERE ÇEVİRİR."
(EN'ÂM SÛRESİ , 54. ÂYET)
(FURKAN SÛRESİ , 70. ÂYET)