BATI ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ


"MİLLİ ŞEF" EKOLÜ

Biz burada bütün gücümüzle ANADOLU'nun DOĞU'suyla, BATI'sıyla, KUZEY'iyle, GÜNEY'iyle binlerce, hatta onbinlerce yıldır bize ait olduğunu ispata çılışırken, Türkiye'de MİLLİ ŞEF İNÖNÜ döneminden beri kötü bir oyun oynanmaktadır.

Sanki BATILILAR'ın binlerce yıllık tarihimizi yok saymaları, ANADOLU'yu dahi elimizden çekip almaya çalışmaları gibi bir sinsi faaliyet hiç yokmuşcasına, milletimizin ve milliyetimizin dayandığı her mukaddes temel yıkılmak, TÜRKİYE'miz BATI'ya yamanmak istenmektedir.

Üstelik bunlar ATATÜRKÇÜLÜK adına, ATATÜRK'e hiç olmadığı bir "batıcılık" yakıştırılarak yapılmaktadır!...

Bu tavır, İsmet Paşa'nın 10 Kasım 1938'de ATATÜRK'ü bir büst olarak rafa kaldırması, paralardan pullardan ismini silmesi, kendini MİLLİ ŞEF ilan etmesi, her yerde kendini ön plana çıkarması ile başlamıştır!..

... ve hâlâ "TÜRKİYE tercihini BATI'dan yana yapmıştır" teraneleriyle, "değişmez dış politika" zırvalarıyla sürdürülmektedir.

Hemen belirtelim ki, her ikisi de doğrudur!

Ancak ikisinin de ATATÜRK'le, ATATÜRKÇÜLÜK'le alâkası yoktur!

TÜRKİYE'nin "BATI'yı tercih" etmesi, MİLLİ ŞEF bozuntusu İSMET PAŞA'nın bir sağa, bir sola yalpalamasından sonra, 1947 yılında başlamış ve bugüne kadar hakikaten başka bir tercih yapılmamıştır!

Aynı şekilde o tarihte tesbit edilen "BATI güdümlü dış politika" bu güne kadar hiç şaşmadan uygulanmıştır!

Kemal Tahir İNÖNÜ'nün Köy Enstitüleri ile başlıyan kaypak politikasını şöyle anlatır:

"Köy Enstitüleri günlük politikanın eğitime bulaşmasından öte bir şey değildir!.. 2. Dünya Savaşı içinde İsmet Paşa'nın Türkiye politikası, çok civelek bir politikadır."

"Başlarda Almanlar Fransa'yı çiğneyiverince, İsmet Paşa Almanlar'a döndü. Almanya'da Hitler'in sözü kanun, Türkiye'de İsmet Paşa'nın!.. Almanlar her yere bir Nazi ajanı yerleştirmiş... İsmet Paşa da şehirleri Halk Evleri ile avucunun içine almış ama, köyler boş!.."

"Paşa askerlikten kurtulamadığı için, çavuş olan açıkgöz köy çocuklarını kurstan geçirip eğitmen yetiştirdi. Bunların her birini bir köye yerleştirdi. Bu eğitmenler köyleri avuçlarına alacaklar, sinek uçsa İsmet Paşa'nın haberi olacak!.."

"Ama hesap yanlış çıktı!... Almanlar Sovyetler'in bozkırına yenildiler. İsmet Paşa da "Hadi göreyim sizi!" diye öne sürdüğü Turancılar'ı deliğe tıktı. Yine aynı Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'i, solcuları el üstünde tutan biri haline getirdi. Devleti sol rüzgârların uğuldadığı Köy Enstitüleri şampiyonu yaptı!.."

"İşte Köy Enstitüleri'nin temelinde bu rezillik yatar!.. Önce Almanlar'ın kazanacağı hesabına yatırım yapılmıştır, sonra Ruslar'ın kazanacağına!.."

"Ruslar savaşı kazanıp üç ilimizle Boğazlar'ı isteyince, İsmet Paşa (yine) fırt diye döndü ve İngiltere, Amerika üstüne oynamaya başladı!... Demokrat Parti muhalefeti ağzını açar açmaz da, Köy Enstitüleri'ni taviz olarak kurban etti. Çünkü fonksiyonunu çoktan yitirmişti."
(İsmet Bozdağ, Kemal Tahir'le Sohbetler)

Gördünüz mü?.. Önce Nazi Alman, sonra Komünist Rus yanlısı politika, savaştan sonra da Amerikancı, hatta mandacı bir politika!

Ne var ki, MİLLİ ŞEF bozuntusu Mandacı İsmet Paşa'nın verdiği taviz bu kadar değildi!..

Aynı tarihte (1947) kapılarımız Marshall yardımı ve A.I.D. kredilerine açıldı. Batılılar 1. Cihan Savaşı'nda kuramadıkları hakimiyeti, 2. Cihan Savaşı'ndan sonra, son derece planlı bir şekilde ve asker kullanmadan elde ettiler. Daha doğrusu, askerlerini devreye sokmak için 1950'den sonra DP dönemini beklediler. Hem de üsleri, tesisleri ve nükleer bombaları ile!..

Bu dönemi Attila İlhan da şöyle değerlendirir:

"Çağdaşlaşma, Batılaşma mıdır?.. Ben buna hep HAYIR derim... "

"ATATÜRK o tarihte Batıcılığı örnek göstermiştir ama, anlatmak istediği UYGARLIK DÜZEYİNİN BİR YERE ULAŞMASININ YÖNTEMLERİNİ GETİRECEK bir Batıcılıktır. Batının taklidi olmak değil!.."

"CHP, Anadolu İhtilali'nin başlangıç yıllarında beliren birleşimci niteliğini yitirmiş, İnönü diktasıyla birlikte Yeni Tanzimatçı bir harekete dönüşmüştü. Komprador batıcılığını, bu kere yeni koşullara uygun olarak sürdürüyordu. TÜRK liselerinin ders kitabı olarak Yunan/Latin klasiklerinin okutulması, buna karşılık Doğu/İslam uygarlığının baş eserlerinin gürültüye getirilmesi bu döneme rastlar..."

"DP/AP hareketi Ulusal TÜRK Birleşimi'ni yapabildi mi?.. Bağımlı bir ekonominin öncülüğünü yapan DP/AP iktidarlarından bu alt yapıya ters düşecek Ulusal Bağımsız Sentez beklemek, yanlış değil mi?.."

"Tamamiyle yabancı sermayesine bağlı bir sanayileşme, siyasal iktidarları sürekli olarak emperyalist Batı ile komprador (işbirlikçi) ilişkilere sürüklerken, AP'nin (Adalet Partisi - Süleyman Demirel'in Partisi) kaymağını Mason Batıcısı bir takım politikacılar oluşturuyor. "

"İtalya'da Hıristiyan partiler Meryem Ana'nın heykeliyle yürürler. Papazlar komünist partisinin bile mitinglerini takdis eder. Almanya'da Adenauer'in partisi Hıristiyan Demokrat Parti idi. Bunların varlığı NATO'ya ters düşmüyor, Avrupa Konseyi'ne batmıyor da; Türkiye'de dinci bir parti zuhur edince, acaba neden sorun haline geliyor?.."

"50 yıllarında TÜRK musikisini ciddiye almak, ihanete yakın bir şeydi!.. İnönü diktatörlüğü bizi Batı musikisine yöneltmişti. Radyo programlarında TÜRK musikisinin yüzdesi handiyse tek haneli rakamlara inmişti... Düşünüyorum da, Batı musikisini öteki musikilerin üzerine koyduran düşünce bana kültür emperyalizminin dünyaya kabul ettirdiği bir önyargı gibi geliyor."

"BATI UYGARLIĞI DA ÖTEKİ UYGARLIKLAR KADAR FÂNİ DEĞİL Mİ?.."

"Niye musikisi hepsinden üstün oluyormuş bakayım?.." (Hangi Sağ sf. 85,181,180,188,26,37)

Son derece haklı... Tabii bu noktada, A.B.D.'nin İnönü'nün pısırıklığından yararlanıp gerçekleştirdiği Missouri oyunundan söz etmemek olmaz.

Bu, çok sinsice ve kurnazca oynanmış bir oyundur!.. 1947 yılında, Amerikalılar, sanki gökten ilham almış gibi, Türkiye'ye büyük bir yakınlık göstermeye başlarlar... Yıllar önce ölmüş olan eski Washington büyükelçimiz M.Münir Ertegün'ün kemiklerini çıkarıp, bir tabuta koyarak Missouri zırhlısı ile Türkiye'ye getirirler. (Missouri zırhlısı bir semboldür. Japonlar bu gemide kayıtsız şartsız teslim anlaşması imzalamışlardır!..) Merhum için askerî törenler yaparlar. Bir itibar, bir saygı, değme gitsin!..

Ama her nedense bu gelen askerler bir daha gitmez!.. Sonra arkasından Marshall Yardımı... Truman Doktrini... Derken bize sözümona mâlî yardımda da bulunmaya başlarlar!... Paçayı bir kaptırınca bir daha kurtaramayız. Gelen Amerikalı, "yardım ediyoruz," der, çöreklenir ülkemize, kovsan da gitmez!..

Elbette ki, bu kadar siyasî ve askerî bağımlılık, kültürel bağımlılığı da beraberinde getirecekti. Getirdi de!.. Tarih şuurunun yok olması, dilin yozlaşması, dinsizlik ve yobazlığın, hatta vatan hainliğinin bizi mânen çökertmesi kaçınılmaz hale sonuç oldu.

Velhasıl, İnönü, Menderes, Demirel ve Özal'ın, Çiller'in, Mesut Yılmaz'ın ve tabii ki Tayyip Erdoğan'ın bu konudaki veballeri büyüktür.

Sonuç olarak İnönü döneminden (1938-1950) başlıyarak Türkiye'de yeni tip bir "atatürkçülük" gelişti ki, bu aslında "milli şef" ekolüdür. 2000'li yıllara gelince, Atatürk'ten bahsetmek bile ayıp sayılır oldu!. Yeni bir "lâik aydın" tipi yetişti ki, ne TÜRK'tür, ne MÜSLÜMAN'dır, ne VATANSEVER'dir, ne MİLLİYETÇİ'dir, ne DEVLETÇİ'dir, ne de HALKÇI'dır!.. Sadece tarifini kendi bildiği bir "lâik"tir!..

Bu kişiler kendilerinden başkalarını aydın saymazlar, laiklikten başka laf etmezler, dine inanmazlar, TÜRK'ü beğenmezler, İSLAM'dan nefret ederler, halka tepeden bakarlar, Batı'ya hayrandırlar!.. Eskiden solcu geçinirlerdi, şimdi korkunç küreselleşmeci, özelleştirmeci ve Avrupa Birlikçidirler!.. Kürtçüdürler, bölücüdürler, homoseksüellik, lesbiyenlik, fahişelik, her türlü sapıklığın savunucusudurlar!.. Sokaklarda "Hepimiz Ermeniyiz" diye bağırırlar da, "HEPİMİZ TÜRK'ÜZ!.. NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!.. NE MUTLU BİZE!" dedikleri hiç duyulmamıştır!.

Bunların bir kısmı 1975'den itibaren Halk Evleri'ni ve CHP'yi ele geçirmiş, Sovyet sempatizanı solcu kisvesi altında Kürtçü-Alevi bölücülük yapmıştı!..

Bunlar ATATÜRK'ün adını kullanarak 1934'de terkedilmiş uydurma dilciliği sürdürmeye çalışırlar!.. Bunlar hem devletçilik okunu parti bayrağında taşır, hem de piyasa ekonomisi diye halka "başıbozuk" ekonomiyi kakalamaya çalışır, vatan toprağını dahi satışa çıkarırlar!..

Bunlar "lâiklik, inanç hürriyeti" diye Tanzimat kafasıyla yabancı din ve mezheplerin misyonerlik vasıtasıyla ülkemizde yayılmasına göz yumarken, aydınların dinden soğumasına yol açacak kadar yobaz bir din politikası güderler!.. Bilmezler ki, ATATÜRK o en kötü dönemde, hem de Menemen olayından hemen sonra, TÜRKİYE'deki yabancı misyoner okullarının hemen hepsini kapatmış, kalanları da Milli Eğitim Bakanlığı'nın denetimine sokmuştu!..

Bilmezler ki, Peygamberimizin hadisleri ilk defa Lâik ATATÜRK'ün özel ilgisi sonucu TBMM kararı ile TÜRKÇE'ye çevrilerek SAHİH BUHARİ MUHTASARI adı altında yayınlanmıştı!.. (Ahmed Naim, aynı adlı eser, sf.2)

Bunlar "hukukun üstünlüğü, insan hakları" palavrası altında Batı tipi "suçlu-güçlü hakları"nı savunurlar!.. Karakollarda suçlulara parasını Devletin ödediği avukatlar tutarlar da, mazlumun mağdurun derdini bile dinlemezler!..

Bunlar 9 adam öldürmüş caniyi Eskişehir hapishanesinden çıkartır, sonra da kaçmasına fırsat tanırlar!.. F-tipi 5 yıldızlı otel tarzında hapishanelerde suçluları ağırlamayı "insan hakkı" sayar da, o canilerin katlettiği insanların ailelerini ziyaret etmekten bile kaçınırlar!

Bunlar ATATÜRK'ün kadınları yüceltmek için takip ettiği politikayı anlamamışlardır!.. "kadınlara özgürlük" derler ama Meclis'teki kadın milletvekili sayısı 18'den 3'e indirirken, sokaklara düşen kadın sayısı 100 katına çıkartmışlardır!..

Bizce bir kadın için, kendini kiralamak veya teşhir etmek zorunda kalmadan yaşayabilmek, en önemli haktır!.. Onlar ise bundan bihaberdirler. Kocasından tokat yiyen kadınların evden kaçmasını kolaylaştırmak için "sıığınma evleri" açarlar da, randevu evinde çalışmak istemeyen kızların yüzüne kezzap atan namussuzlara karşı kılları kıpırdamaz!.. Üstelik sık sık af yasası çıkartıp; tecavüzcülerin, kapkaççıların, hortumcuların, soyguncuların, bölücülerin tekrar sokağa salınıp suç işlemesini âdeta desteklerler!..

Bunlar ATATÜRK'ün Afganistan'a Kurtuluş Savaşı'ndan hemen sonra, kıt kaynaklara rağmen yardım ve eleman gönderdiğini bilmezler!.. Bunlar ATATÜRK'ün Orta Asya Türkleri ve dilleri ile ilgilendiğini bilmemezlikten gelirler.

Onun içindir ki, Özal kalkar, "Azeriler şiidir, bizden çok İran'a yakındırlar" diyerek bu kardeşlerimizi küstürür!... Demirel, Türkleri ha bire kesen Ermenistan'a "Komşu açken tok yatan bizden değildir," hadisine dayanarak yardıma kalkar!.. Öyleyse Azeriler'e yardım etsene, behey madrabaz!

Bunlar Afrika'da, Asya'da, Güney Amerika'da Batılılarca iliklerine kadar sömürüldükten sonra açlığa terkedilen, üstelik bir de birbirlerini kırsınlar da nüfus azalsın diye ellerine silah tutuşturulan bir milyar mazlumu adamdan saymazlar!..

Yine geriliğe mahkûm edilmiş iki milyar insanı bırakıp; "dünya ile bütünleşiyoruz" diye, dünyanın onda biri bile olmayan zengin devletlerin eteğine yapışırlar!..

Bunlar ATATÜRK'ün Hatay'ı nasıl aldığını unuturlar da, beceriksiz dış politikalarını "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" diye yutturmaya kalkarlar. Kıbrıs'ı, Güney Doğu Anadolu'yu, Ege'deki hiç bir anlaşma ile terketmediğimiz Kardak gibi adacıkları, hatta Trabzon'u, Fener'i Rumlar'a verip kultulmak isterler!.. Neden kurtulacaklarsa!...

Elbette Yurt'ta Sulh, Cihan'da Sulh!..

Ama başkası sulh istemiyorsa, elin kolun bağlı mı oturacaksın?.. ATATÜRK öyle mi yaptı?. O, barışı silahı ile sağladı. Zaten bu söz de o anlama gelir!..

Kaldı ki, YURT SADECE TÜRKİYE DEĞİLDİR ATATÜRK İÇİN!., TÜRKLERİN ÇOĞUNLUK OLARAK YAŞADIKLARI BÜTÜN TOPRAKLARDIR!.. VE ORALARDA HUZURU, BARIŞI SAĞLAMAK DEMEK; BÜTÜN DÜNYANIN BARIŞA KAVUŞMASI DEMEKTİR!..

Bunlar ATATÜRK'ün:

-- "BEN HER ŞEYDEN EVVEL, BİR TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM!.. BÖYLE DOĞDUM, BÖYLE ÖLECEĞİM! TÜRK BİRLİĞİ'NİN BİR GÜN HAKİKAT OLACAĞINA İNANCIM VARDIR!.. BEN GÖRMESEM BİLE, GÖZLERİMİ DÜNYAYA ONUN RÜYALARI İÇİNDE KAPAYACAĞIM!"

-- "YARININ TARİHİ, YENİ FASILLARINI TÜRK BİRLİĞİ İLE AÇACAKTIR!.. DÜNYA SÜKÛNUNU BU FASILLAR İÇİNDE BULACAKTIR!.. KAŞGARLI MAHMUD'UN DİVAN-I LÜGAT-IT TÜRK'ÜNDE DEDİĞİ GİBİ, TANRI TÜRK'Ü İNSANLIK ŞERİRLERDEN, ŞAKİLERDEN KURTULSUN DİYE YARATTI!"

diyen, ve Türkler'i "bütün mazlum insanların kurtarıcısı, dünyaya huzur getirmekle vazifeli" gören ifadelerini hiç duymamışlardır!.. Onun için beyhude yere zalim Batı'nın kuyruğuna takılmaya uğraşırlar!..

Bunların atatürkçülüğü, İsmet Paşa'nın paralardan ATATÜRK resmini kaldırdığı gün bitmiştir!.. Atatürkçülükleri, bir nevi putperestliğe dönüşmüştür.

Bunların atatürkçülüğü; her bayram kabrine gidip, bir fatiha bile okumadan çelenk koymak, deftere bir şeyler karalamak, veya kötü yapılmış heykellerin, büstlerin önünde tapınırcasına boyun bükmek, veya her toplantıda 3 dakika sırık gibi dikilip, içinden "Öf, bir an önce bitse!" diye geçirirken, sözüm ona saygı duruşunda bulunmaktan ibarettir!..

İşte biz baştan beri "MİLLİ ŞEF" bozuntusu İsmet Paşa mandacılığının TÜRKİYE'yi getirdiği bölünme, hatta yok olma noktasından ATATÜRK'ün TARİH TEZİ ve MİSAK-I MİLLİ anlayışıyla kurtulabileceğimizi anlatmaya çalışıyoruz. GERÇEK ATATÜRKÇÜLÜK ile MİLLİ ŞEF EKOLÜ'nü ayırt edebileceğiniz kriterleri vermeye çalışıyoruz. ANADOLU'nun TÜRKLÜĞÜ'nü bütün delilleriyle ortaya koyup, bizi yutmak isteyen BATILILAR'a ilim yoluyla, tarihi gerçeklerle direniyoruz!..

Bu da işe yaramazsa, SİLAH'tan başka çare yok!..

ŞİMDİ KENDİNE "ATATÜRKÇÜ" DİYEN HERKESE SORARIZ:

NEREDE ATATÜRKÜN TARİH TEZİ?.. NEREDE İLK İNSANDAN BU YANA YAŞADIĞIMIZ HER TOPRAĞI İNSANIYLA, ÇOĞRAFYASIYLA, TARİHİYLE BENİMSEYEN GERÇEK HUMANİST VE EVRENSEL TÜRK ANLAYIŞI?..

NEREDE ATATÜRK'ÜN TÜRKÇE'Yİ KOLAY OKUNAN, OKUNDUĞU GİBİ YAZILAN, KULLANDIĞI HER KELİMEYİ KORUYAN, ASYA TÜRKÇELERİ İLE BÜTÜNLEŞEN DİL DEVRİMİ?..

NEREDE ATATÜRK'ÜN "DİNSİZ MİLLETLER YOK OLMAYA MAHKÛMDUR" FİKRİNE UYGUN OLARAK BAŞLATTIĞI GERÇEK AYDIN DİN ADAMI YETİŞTİRME, AYDINLARIN DİNE İLGİSİNİ ARTTIRMA, BU SURETLE DİNİ CAHİLLERİN ELİNE BIRAKMAMA POLİTİKASI?..

NEREDE ATATÜRK'ÜN DEVLETİ, MİLLETİN GÖZBEBEĞİ HALİNE GETİREN UYGULAMALARI?..

NEREDE ATATÜRK'ÜN "DÜNYANIN NERESİNDE BİR TÜRK VARSA, BİZİM İLGİ SAHAMIZ İÇİNDEDİR" FELSEFESİ İLE AFGANİSTAN'DAN BAŞLATTIĞI GLOBAL DIŞ SİYASETİ ?..

NEREDE ATATÜRK'ÜN "BUGÜN GÜNEŞİN DOĞDUĞUNU NASIL GÖRÜYORSAM, MAZLUM MİLLETLERİN KURTULUŞUNU DA ÖYLE GÖRÜYORUM" DİYEREK HIRİSTİYAN BATI'YI HEDEF ALAN ANTİ-EMPERYALİSTLİĞİ?..

NEREDE ATATÜRK'ÜN YABANCI MEKTEPLERİ, MASON DERNEKLERİNİ KAPATAN, TÜRK'TEN BAŞKASINA İLGİ GÖSTERMEDİĞİNİ BELİRTEN "NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE" MİLLİYETÇİLİĞİ?..

NEREDE ATATÜRK'ÜN TAKLİTÇİ OLMAYAN, SÜREKLİ DEVRİMCİLİĞİ?..ONDAN SONRA BİR TEK YENİ İŞ BAŞARILDI MI?..

ATATÜRK DÖNEMİNDE MİLLETVEKİLİ SUÇLULARIN DOKUNULMAZLIĞI MI VARDI?.. ATATÜRK DÖNEMİNDE BAKANLAR KAPILARINI, HATTA GEÇTİKLERİ SOKAKLARI VATANDAŞA KAPATIYORLAR MIYDI?.. BUGÜNLERDE HANGİ BAKANIN, HANGİ GENEL MÜDÜRÜN, HANGİ VALİNİN, HANGİ GENERALİN MAKAMI AYDINLARA, SANATKÂRLARA, SIRADAN VATANDAŞA ATATÜRK'ÜN SOFRASI KADAR AÇIK?..

BUNLARI GERÇEKLEŞTİRMEDEN KENDİLERİNİ ATATÜRKÇÜ İLAN EDEN GAAFİLLER!..

SİZLER, ATATÜRK'ÜN "BİR GÜN TOPRAK OLACAĞINI" SÖYLEDİĞİ NÂŞINI TACİZ EDEN, MEZAR SOYGUNCULARINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLSİNİZ!..

TÜRK'ÜN ASYA VE AVRUPA'DAKİ GELECEĞİNDE SİZLERE YER YOK!..

*****
  • DİĞER SAYFALAR : BATI ÇÖKÜYOR!.. , KUZEY ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ , DOĞU ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ , DÜNYA MEDENİYETİNDE TÜRKLERİN PAYI