I.BÖLÜM
II. BÖLÜM
III.BÖLÜM IV.
BÖLÜM
I BÖLÜM
Kemerhisar ve Kemerhisar'lilari ilgilendiren
konularla ben daha kucuklugumden beri ilgilenirim. Her gittigimde, en
kucuk firsat buldugumda malzeme topladim ve toplarim. Bu malzeme su
sirada bir kac dosya olarak burda bekliyor, islenip yayilmak icin.
Obur islerin agir basmasi yuzunden hep geri birakmak zorunda
kaldim. Soyle bir sirasini bulup alti ay surekli onun uzerinde
calisabilsem kitap olarak hazir olur ve ardindan cikar.. Dusunun
ki orda konusulan agizin dilbilgisi kurallarini bile hazirladim.
Asagi yukari sozcuklerinin sozlugu hazir duruyor alfabe sirasina gore.
Konular bir bir ayrildi. Atasozleri, deyimler vs. siraya kondu.
Bunlarin pek cogu hic bir yerde cikmamis. Bir az sonra sizlere
bunlardan kimi ornekler verecegim. Sizin de yavas yavas yontemli bir
calismaya girmenizi belirtecegim. Boylece daha yararli olur.
Gordugunuz gibi , bir iki yil icinde,
Kemerhisar'i ve Kemerhisar'i gercekten seven , amaclari iyi, bilgili,
yetkili kimi yoneticilerin ve baska kisilerin cabalariyla
Kemerhisar ve sizler kendinizi gostermeye basladiniz. Bu daha
belirgin duruma gelecek bundan sonraki bilincli calismalarla.
Tyana konusunda binlerce kaynak var.
Asim Tanis
II BÖLÜM
............BAŞA DÖN
Tyana konusunda binlerce kaynak var.Ne yazık
ki bunların hemen hepsi başka( almanca, ingilizce, fransızca,
italyanca...) dillerde. Bunlari gerektiği gibi bilip ne
yazdiklarini türkçeye
aktarmadan elimizdeki bilgiler de yamalikli bohçaya dönüyor. Var
olmaya var kimi bilgiler, kimi kitaplarda ama bunlarin da pek çogu,
gerektiği gibi islenmeden, yabanci kaynaklardan aktarılmış
hem de kimisince kaynak bile gösterilmeden. Sonra Türkiye'de, özellikle,
yabancilarin ve Türklerin yaptiğı kazilarda çikan
belgelerdeki Tuwanuwa, Tyana...ile ilgili bilgilerin çoğu ortaya
konmamış. Ancak gene de, eldeki bilgilerden, bulunduğumuz
yerin yalnizca Türkiye'nin
değil bütün dünyanin, geçmisteki en önemli kentlerinden
birisi olduğu biliniyor. Düşünün ki Hititler birliklerini
aşaği yukari M.Ö. 1800-1600 yıllarında Tuwanuwa
(ya da: Tuvanuva...) yaninda yaptıkları savaştan sonra
kurmuşlar. Bu şu demektir: Bu kent onlardan önce de vardı
ve o zaman bile büyük ve çok önemliydi. Kimlerdi onlardan öncekiler?
Dolaysıyla şu sırada M.Ö. aşağı yukari
2000 yillarına, dolayisiyla toplam olarak 400 yıl ötesine
uzanan geçmiş gerçekte kaç yıl daha öteye götürebilir
ve kimlere dayanir ya da dayanacak? Köşk Höyük'te yapilan kazılar,
çok derine inmeden, bu geçmişi M.Ö. aşagi yukari 5.000
yillarina götürüyor. Tyana konusunda aşagi yukarı 200 yıldır
bilim adamlarinca yapılan araştırmalar olumlu sonuç
vermiş ve her şeyden önce yeri belirlenerek epeyce inceleme
yazisi çikmıstir. Bunlarin en önemlisi ise, 4 yıllık
yüzey araştırmasından sonra, kendi bulduklarıyla
birlikte bugüne dek çikmış olan, alman araştirmaciların
(Dietrich Berges ve Johannes Nollè) "Tyana 1,2" adlı,
700 sayfayı bulan yapıtıdır. Ne var ki almanca
olduğundan kendilerinden yasal izin alınıp türkçeye
çevrilebilse çok yerinde olur yalnız sizler için değil başka
pek çok araştırmacılar için. Bu da ancak devletin ya
da çok parası olan bir yerin girişimiyle olabilir. Bende de
bu konuda, onların aktardıklarından başka, epeyce
kaynak var ama cevrilmesi gerek. Fırsat buldukça azar azar
yapacagim.Sizlerin belki hiç üzerinde durmadığınız
bir ayrıntıyı vereceğim.
Asım TanışIII
III.BÖLÜM.......................................BAŞA
DÖN
Sizlerin belki hiç üzerinde durmadiğınız
bir ayrıntıyı vereceğim. Arastırmacıları
en çok etkileyen, onlarin kuşkularını gideren, "Eftiyan"
(ya da kimisince: İftiyan) sözcüğüdür. Bu bugünkü
Istanbul sözcüğünün kaynağı, yunanca, "eistenpolin"
(kente, kente doğru) gibi, "eftiyan" (Tyana'ya,
Tyana'ya doğru) sözcügü de eski Tyana adının kalıntısıdır.
Bunun başka bir ilginç yönü ise bu sözcüğün özellikle,
şimdiki Kemerhisarın kuzeyi için kullanılmış
ve kullanmakta olması. Neden acaba? Bunu ilerdeki araştırmalar
belki açıklayabilicek. Sonra özellikle "Eftiyan" sözcüğü,
genellikle, "Eftiyan tepeleri" ve "Eftiyan
kelerleri" için kullanılır. Bu tepelerin ve kelerlerin
önemi neydi? Hıristiyanlık yaygınlaşmaya başladıktan
sonra mı böyle bir durum çıktı ortaya? Daha
bilinmiyor.Buna bağli olarak, sizlerin de, kendi çapınızda,
fırsat buldukça araştırıp bilgi toplamanız için,
benim derlediğim, Kemerhisar ve çevresiyle ilgili, kimi yerler
konusunda kullanılan sözcükleri veriyorum. Sorun, soruşturun,
araştırın. Topladığınız bilgileri
derli toplu duruma getirin. Sonra sırası geldiğinde
tartışırız. Bu sözçükler şunlar (
size nereleri gösterdiği konusunda bilgi vermiyorum araştırasınız
diye) (bizim oranın ağzıyla) : "aa yeri (ağa
yeri), adadepe (neden adatepe?), adasohaa (neden ada sokağı?),
adıyaman (türkçe değil, benzetme, yakıştırma),
ah toppahlıh ( ak topraklık, kireç olduğu için),
ambardepe (Neden ambar tepe? Bildiğimiz "ambar" sözcügüyle
ilgisi yok kesinlikle. Olsa olsa M.Ö. 720-715 yıllarında yaşamış
"Ambaris" adlı bir Hitit kralının adından
olabilir), ayoozme (İstanbul'daki "Ayasofya"
"Kutsal sofya" gibi, bu da "kutsal çeşme"
demek; oralarda böyle bir pınar varmış zamanında),
bennaal (benli ağıl) (yabancı sözcük türkçeye
udurulmuş olabilir), bozyer (neden? yoksa başka anlamı
mı var?), çaalah (çağlak, yani çağlayan, şelale"),
çandaş (çana benzediği için mi yoksa orda kilise mi var dı?),
çandır bunar, çatalbent, çatılı yer, çene, çinilerin
sohaa, çorahlıh ( iç deniz kalıntısı, eskiden
ekmek yapmak için burdan alınan toprak tuz olarak kullanılırdı),
dapıncah(lı guyu), dapır, dipsiz (neden?) (dipsizin komüsü?),
direkdaş, diroon, donacah, galaba, galaygol (kalay göl; ordan
kaly çıkarılıyormuş), gandah, garaaşlık
(karaağaçlık), gırhodalı, gızıl yer, gızıl
burun, goarçinnik (güvercinlik), goru (neden?), guş geçmez
(neden?), guyu başı, hanın uuru (hanın önü)
(orda han vardı, ben anımsıyorum), hergele sohaa
(yeri), hortasan (bu sözcüğün "Hasan" ile ilgisi
yok; latince kökenli olmalı bence), ho(r)tlıyan
(hortlayan), humam (çok ilginç; bugüne dek hiç bir araştirmacı
anlamını, nerden geldiğini açıklamamış,
bildiğim kadarıyla), kemer gapı, kennaltı (kenne
altı; kenne "kazanı"...), kergah, kor bunar (kör
pınar), koseler sohaa (yolu, gölü), köşk (neden köşk
denmiş?orda büyük bir yapı, belki bir tapınak
bulundugu için), miimendere ( ve burda "aşşa gonah"
da vardı; demek ki bir de "yukarı konak"varmış),
musluh (musluun ora), örenhardı, peldaacı (pelit ağacı),
salmannı ( salmanlı), sirkenli(k), soor, soorun sohaa, söbü
çayır (demek ki o çayırın altında eski yapı
kalıntıları varmış), uzundaş (burda çok
önemli bir kalıntı var ve ılerde kazı yapılacak),
yediodalı ( yedi odalı), yoharı (bahçeli'nin eski adı),
yuk çayırı (yük çayırı) (yanılmiorsam, o
yakınlarda bir konaklama yerine bağlı olarak bu ad
verilmiş), yunah ("yu/n/mak" tan;
"hamam" karsılığı).
IV BÖLÜM...............................BAŞA
DÖN
Gene Tyana konusunda şunları da söyleyeyim.
Bugüne dek düzenli bir kazı yapılmamış. Eften püften
bir şeyler yapılıp bırakılmış. Bu yıl
ise, gerçek bir kazı başlayacak en azından iki-üç
yerde. Bakanlık'a sunulan tasarı 10 yıllık.
Yavaş yavaş tüm eski Kemerhisar'ı kapsayacak,
olanaklara göre. Bu kazıyla birlikte orası bir
"arkeolojik araştırma okulu"na dönüştürülecek
(özellikle arkeoglar ve arkeoloji bölümü öğrencileri için).
Bu arada, Niğde Üniversitesi tüzüğünde olup da öğretime
açılamayan "Arkeoloji Bölümü"nün "Tyana kazıları"ndan
yola çıkılarak işe başlaması çok yerinde
olur gerek orası gerek Kemerhisar için. Tyana kazısıyla
birlikte yalnızca Türkiye'nin değil bütün dünyanın
dikkatinin çekilmesine çalışılacak.Ne var ki, dikkat
çekilip oraya gelenlerin sayısı artmaya başlayınca
bunların gereksinmelerini (yemek, içmek, yatmak, dinlenmek, eğlenmek......)
karşılayacak altyapı yok. Bor'da,Niğde'de birkaç
yer var ama yetmez. Sonra yalnız Bor'da, Niğde'de değil
özellikle Kemerhisar'da da olması gerekli gelir gelmesi, işyeri,
iş, çalışma olanağı yaratılması için
. Dolayısıyla yavaş yavaş herkesin kolları ve
paçaları sıvaması gerekir. Öncüler gençler olacak
ve olabilir.Kemerhisar'la, daha doğrusu onun ağzıyla
ilgili başka ayrıntılara geçmeden önce, daha önce
birkaç kez yazdığım, geçen yıl, özellikle, geniş
bilgi verdiğim,
"Tyanalı Apollon"a kısaca değineyim.
Dünyada, Tyana'dan çok "Tyanalı Apollon" ünlü ve
tanınıyor. Yaptıklarıyla, kişiliğiyle,
insanlık tarihinin birkaç yüzyılını, yani önemli
bir bölümünü, Roma İmparatorluğu'nu, hıristiyanlığı,
müslümanlığı etkilemiş.
Dolayısıyla
Kemerhisar'ın, "Tyana" eski kentiyle birlikte, en çok
ilgi çekeceği ayrıntısı bu. Belki de Tyana'dan çok
ilgi çekecek. Önemli olan bunun "insanlık için her zaman
geçerli" düşüncelerini ortaya koymak. Ben epeycesini
verdim geçen yılki yazılarda. Size de şimdi, geçen yıl
çıkan ve çıkmayan düşüncelerinden kimisini yazacağım,
özlü söz gibi öğrenin, öğretin, yayın, çerçeveletip
evinize koyun diye. Hatta Kemerhisar'da bana haber vererek, bunun düşüncelerini
küçük halılara, kumaşlara vs. işleyip satabilirler.
İşte bunlardan birkaçı:
Tyanalı
Apollonius 'un Ünlü Sözleri
1. (Özgürlük). Bedensel özgürlük
olmadan ruhsal özgürlük olmaz!
2. (Güçlüler). Güçlülere
korkutma gücünü veren tanrı, bana bu korkuyu duymama gücünü
vermiştir.
3. (Tartışmaları). Ben, tartışmalarımı, kalabalık
ve karışık yerlerde değil, insanlarla yaparım!
4.
(Yakarıları).
a) Ben, adaletin olması, yasalara karşı
gelinmemesi, bilgelerin yoksul, öbür kişilerin hile
yapmadan, zengin olmaları için, tanrıya yalvarıyorum!
b) Tanrım, iyileri tanıyayım, kötüleri tanımayayım!
Kötüler de beni tanımasın!
5. (Kibarlık). Benim kim
olduğumu öğrendikten sonra değil, oğrenmeden önce
de kibar ol!
6. (Gönül yüceliği). Gönül yüceliği,
insanlar arasında varolan, en güzel şeydir ama öğretilmez!
7.
(Anıtlar ve insanlar). Anıtlar aynı yerde kalırlar
ve yalnızca bulundukları yerde görülürler. Oysa, değerli kişiler, her yerde,
kendilerini gösterirler, seslerini duyururlar, ve, yeryüzünde dolaşabildikleri
bütün yerlerde, kentlerinin ününü yayarlar.
8. (Dil). İnsanların
dillerini bilirsem, onların söylemek istemediklerini de
bilirim!9. (Dalkavuklar).
a) Dalkavukların
sesini duymak beni tiksindirir çünkü bu ses,gereksiz ve konuşma
yeteneği olmayan kişilere özgüdür!
b) Diktatör, hep, kendisine dalkavukluk
edenlerin sözlerine kulak vermiştir. Şimdi ise,
kendisini eleştireni de dinlemiştir. Bu gibi olaylar,
diktatörlerin yapısını allak bullak eder,
onları öfkeden kudurtur.
10 (Köleler). Diktatörlerin köleleri,
en sevdikleri kişileri bile, onun emrine vermeye hazırdırlar
çünkü onlar, korku yaratmayan şeyden korkarlar,
korkulması gerekenden korkmazlar!
11. (Bilge/lik).
a) Gerçek bilge, ne bildiğini eksiksiz bilir.
b) Eksikler ne derece kralları tedirgin ederse, gereksiz
şeyler de o derece bilgeleri tedirgin
eder!
c) Bilge, bence, kendi hesabına birşeyler yaptığında
bile, özel olarak davranmaz!
d) Bilge gerçeği söyler ve kimseden korkmaz
çünkü bu güç onun yapısında vardır!
e) Gerçeği söyledim diye beni hapse attılar!
Gerçeği söylemeseydim başıma daha ne
gelecekti sanki?
f) Bence, dünyada
en büyük kişi, "bilgeliği akla uygun olarak ve temiz
amaçlarla
uygulayan"dır!
g)
Bilgelik onu tanıyan her şeye korku verir ama kendisi hiçbir
şeyden korkmaz!
h) Yardımıma başvuran toplumlara büyük yardımların
olmuştur...Benden hastaları iyileştirmemi...,şiddetin
kökünü kazımamı, yasaları güçlendirmemi...istiyorlardı.
Bütün bunlar için, benim dilediğim karşılık,
onların önceki durumlarından, daha iyi olduklarını
görmekti...
i) Bilgelik beni nereye götürüyorsa ben oraya gitmek
zorundayım!
12. (Yalancı bilgelik).
Bir de, yalancı bilgelerin, peygamber bozuntularının
sanatı vardır...
Büyücüler yalancı bilgelerdir...
Bu sanatın bilgeliği, dolandırılan ve
adakta bulunan kişinin aptallığına dayanır. Bu sanatı izleyenlerin
hepsi paraya düşkündür çünkü öğündükleri yiğitliklerin
hepsini
kazanç sağlamak amacıyla düşünmüşlerdir
ve her zaman da çok büyük mal elde etme
peşindeler...
Fakat, sen, benim elimde, yalancı bilgelikle uğraştığıma
inandıracak, hangi zenginliği gördün?
13. (Toplum).
a) Bir toplumu, tümüyle, akıllandırmak güçtür.
Ancak, onu, yerine göre açikça, yerine
göre sezdirmeden, düzelterek, insanların ruhuna, azar
azar, ölçülü davranmayı yerleşmek
gerekir!
b)
Toplumun, doğru yaşamak için, değişik görüşlü,
bir uyuma gereksinimi vardır.
Uyum içinde, toplumun iyiliği için, değişik düşünceler
doğacaktır... Bununla,
kendisiyle birlikte, silahlı sopalı çatışmaları
da getirecek, değişik görüşleri
demek istemiyorum.
Uyumlu toplum yaşamının, gençleri eğitmeye,
yasalara, ve, konuşmada, eylemde,
deneyimli kişilere gereksinimi vardır.
Bir kişinin öbüründen daha iyi bir görüş ileri sürmesi,
bir kamu görevini...daha iyi yerine
getirmesi, ya da, çok güzel yapılar
yapması gibi, kamu yararı açısından, birbirini
geçmeye çalışma, yararlı bir yarışma,
kamu yararına yönelik bir düşünceler bütünüdür..
Bence, herkes bildiğini ve elinden geleni yapmalı. Gerçekten
de, bir kişi, toplumu yönlendirmesi, bir kişi bilgeliği,
bir kişi kamu yararına
eliaçıklığı, birisi de sevimliliği,
birisi suçlulara karşı sertliği ve ödün vermez
davranışı,
birisi de her türlü kuşkunun üstünde güvenirliği
ile beğeniliyorsa, toplum, eksiksiz bir
dirlik içinde yaşar, daha doğrusu ayakta durur... Şu
gemide çalışanlara bakın: Kimileri kürek çekiyor,
kimileri demir atıyor ya da alıyor,
kimisi yelkenleri açıyor, kimisi geminin önünde ve ardında
duruyor. Ancak, onlardan bir
teki bile yaptığı işi bırakacak olursa
ya da denizcilik sanatının kurallarına aykırı
davranacak olursa, onların deniz yolculuğu bir
felaket olur ve hepsi kendisini bir fırtına
içinde bulur. Böyle değil de, birbirinden daha kötü gözükmek
ve dolayısıyla birbirini
geçmek için yarış edecek olurlarsa, bu gemi varmak
istediği limana ulaşacak, her zaman rahat ve iyi
bir yolculuk yapacaktır.
14. ( Gençlik ).
Gençlik, kimi zaman, yaşlılardan daha iyi düşünüyor
diye, geri çevrilemez!
15. ( Demokrasi).
Erdemiyle yücelen bir kişi, demokrasiyi, en iyi yönetime
dönüştürür. Bu durumda, tek bir
kişinin yönetimi, ortak yarara yönelik olduğundan,
bir halk yönetimidir!
16. ( Yöneticiye öğüt).
a)
En iyilerden olan bir kavalcı, nasıl kaval çalınmaması
gerektiğini öğrenmeleri için, öğrencilerini,
en kötü kaval çalanların yanına göndermiş.
-Sen de, ey yönetici, çok kötü yöneticilerden, nasıl
yönetilmemesi gerektiğini öğrenmişşindir.
b) Elindeki salt güç karşısında titre, çünkü,
böylece, onu ölçülü kullanmayı bileceksin!
c) Yasa, sana karşı da, geçerli
olsun!
Varolan yasaları çiğnemezsen, akıllı bir
yasacı olursun!
d) Ülkeyi ilgilendiren işleri yönetici gibi, vücudu
ilgilendiren şeyleri, özel kişi gibi gözönüne
al!
e) Seni yıkmaya çalışanlar, senden,
cezalandıracağın için değil, cezalandırdığın
için,
korksunlar!
17. ( Toprak ve hayvanlar ).
a) Toprak herkesin anasıdır çünkü eşitliği
gözetir ama sizler, ey Aspendos zenginleri, haksız
olduğunuz için, onu, yalnızca, kendinizin saydınız.
b) Toprağın ürettiği
her şey arıdır.
c)
İnsanlar için...toprak her şeyi üretir.
Yaşayan canlılarla barış içinde olmak
isteyenin hiçbir şeye gereksinimi yoktur çünkü toprak
ürünleri toplanabilir, kimileri mevsimlere göre yetiştirilebilir.
Toprak oğullarının, yani insanların, sütannesidir,
besleyicisidir. Fakat, gene de, insanlar,
sanki toprağın çığlıklarını
duymamış gibi, giysi ve besin elde etmek için, hayvanlara
karşı
kılıçlarını bilemektedirler
Hepinize başarılar.
Asım Tanış
.BAŞA DÖN
BAŞA DÖN
|