Roportajlar

                        Steve Harris'le Roportaj

İron Maiden için beste yapmaya başladığınızda aklınızda yaratmak istediginiz bir still varmiydi?

Şarkı bestelemenin benim için doğal bir şey olduğunu keşfetdim. Onlara benzemek istemediğim pek çok farklı grup vardı. Başlangıçta Wishbone Ash'ın ve Free'nin parçalarını çalardık.Birarada olmaya alıştıkdan sonra buna bir son verdik. Kaydetdiğimiz ilk bestem Burnin' Ambition 'dı ve İngiltere'deki Running Free single'ının B yüzünde yeraliyordu.

En başından beri studyoda oldukça temiz, açık seçik bir bas soundunuz olmuştur...

Böyle bir sound'u hep sevmişimdir. Şarkıları besteleme tarzım yüzünden mix esasubda basın gitar kadar açık seçik duyulması gerektiğini düşünüyorum. Yalnızca derinlerde bir yerde yer almak ve bir ruh hali yaratmak değil onun işi. Basın ve baterinin ritmi sürdürmesi gerekiyor. Ama basın değişikşeyler yapabileceği zamanlarda var. Basta gitarlarla birlikte armoniye ya da birliğe gidebileceği zamanlar oluyor. Phantom of the Opera'da bir gitarla birlik içinde çalarkendiğeri armoni yapiyor. Bunu sık sık yapıyoruz.

Şarkılarınızda favori bir bölümünüz varmı?

Another Life'da özellikle hoşlandığım bir bölüm var.

Her albümünüzde daha iyi bir sound yakalıyorsunuz. Ama özellikle Number of The Best 'le Piece of Mind arasında bir kuantum sıçraması görülüyor...

Biz de öyle düşünüyoruz. Bunu yalnızca onun Martin Birch'ün prodüktorlüğünü yaptığı üçüncü albümümüz olmasıyla açıklayabiliyorum. Onu tanıdıkça, ilişkimiz daha iyiye gitti. Ne istediğimizi biliyordu. Ayrıca stüdyoda tecrübe edinmiştik ve bu da istediğimiz seyi nasıl elde edeceğimizi daha iyi bildiğimiz anlamına geliyordu.

Önce ritimleri mi kaydedersiniz?

Bası, bateriyi ve iki tirim gitarı sanki konserdeymiş gibi calığp kaydederiz, ama üzerinde armoni gitar kısımlarını eklemeden. Bazen vokal kullanır, bazen de kullanmayiz.

Piece of Mind albümünüzde her aşkının bir başka odak noktası var...

Bu albümünün bestelenişinde öncekilere oranla çok daha fazla çeşitlilik vardı. Bruce ve Adrian daha katılımcıydılar ve bu farklı bir duygu yaratiyordu.

Hangi basçıları dinlersiniz?

Chris Squire etki altında kalmış olduğum bir basçıdır. Onun dışında seneler dinlediğim başkaları da var. Mike   Rutherford, Geddy Lee, Any Fraser, John Entwistle... Aslında sayıları çok fazla.

Başarı karşısında baskı hissediyor musunuz?

Baskı giderek artıyor. Yaptığımız her albümde, çıktığımız her turnede yaptığımızın bir öncekinden daha iyi olmasına çalışıyoruz. Baskı artıyor, ama deneyim artıkça onunla başa çıkmaya daha hazır oluyorsunuz.

Metal gruplar arasında bas gitaristinin grubun lideri ve ana bestecisi olmasi açısından Iron Maiden tekmi?

Sanmıyorum. Beste yapan pek çok bas gitarist var. Geddy Lee'yi ve Phil Lynott'u ele alalım. Bas gitarla beste yapıp yapmadıklarını bilmiyorum. Bunu öğrenmek isterdim. Eğer gitarda bestelenmiş olsalardi pek çok şarkı farklı olurdu, çünkü bu değişik bir yaklaşım. Bize sound'umuzu kazandiran etkenlerden birinin de bu olduğuna inaniyorum. Genellikle insanlar gitarla beste yaptiklarindan besteyi akorlarla yapmaya eğlimlidirler. Akorlar temelinde bestelenmiş bir şarkıyı genellikle ayırdedebilirsiniz.

Şarkılarınızı genelde nasıl besteliyorsunuz?

Genellikle önce parçaları besteliyor, sonra da onları biraraya getiriyoruz. Pek çok şarkımızdaki bölümler başka şarkılarda kullanılabilirdi. Bazı şarkılarda önce güçlü bir melodi buluyoruz ve sonra onun arkasındaki müziği oluşturuyorum. Genellikle soloları,    armonileri, herşeyi bas üzerinde calışıp buluyorum. Ve her zaman için bestelerde alışılmışın biraz dışında şeyler yapmaya çalışıyoruz. Örneğin Running Free 'nin ortasına alışılmış şekilde bir gitar solo koymak yerine kesik çalan gitarlardan ve armonilerden oluşan bir bölüm yerleştirdik.

En çok kimin albümlerinizden birine sahip olmasını isterdiniz?

Jethro Tull'dan lan Anderson'ın. Ama eminim bizim yaptığımız müziği sevmezdi. Eğer UFO 'dan Pete Way müziğimizi sevseydi bu harika olurdu, ama sevmiyor! Onun kökenleri Blues'a ve o türden şeylere dayanıyor...

Dinlediğiniz en ağır Heavy metal şarkısı hangisiydi?

Black Sabbath'ın ilk zamanlardaki müziğinin çok ağır olduğunu düşünüyorum ve hala severek dinliyorum, özellikle Sweet Leaf i.Benim için Metal'i özetleyen şarkılar War Pigs ve Smoke On The Water gibi bilinen klasikler.

Bruce Dickinson 'ın gruptan ayrilmasi üzerine neler düşünüyorsunuz?

Bruce bunu yapti çünki daha fazla yükselmek istiyor, ama biliyorumki ayrılmayı daha önceden istemişti. Maiden bu yüzden dağılmıycak. Hepimiz Bruce'un zamanlaması yüzünden hayal kırıklığına uğradık, ama şimdi kendimizi toparladık.

Bruce itilmedi, atladi. Şaşırmıştım, çünki Fear Of The Dark turnesinin başlarında olayın oldukça içinde görünüyordu. Aslında durumu en son öğrenen kişi ben oldum, çünki florida'da konser albümünün mix'ini yapiyordum. Bana söylemek istemediler, çünkü kafamı bozacağını biliyorlardi!

Tepkim hayal kırıklığıydı, üzüntüyüd, kızgınlıktı... hepsi birdendi! Ama hepimiz de onun bir sürü leyi aynı anda yaptığını görüyor ve bunun eninde sonunda bir şeyleri bitireceğini hissediyorduk.

Mesele şu kii eğer Maiden'a kendini yüzde yüz vermiyorsa zaten onu grupta istemiyoruz! Bir kıskançlık ya da düşmanlık yok aramızda, ama onu geri dönmeye ikna etmeye çalışmakda anlamsız. Aslında eğer ayrıldıktan sonra geri dönseydi ve kalmak istediğini söyleseydi, büyük olasılıkla onu kabul etmeyecekdik!

Şahsen belki de bir hata yapmış olduğunu düşünüyorum, çünkü hem solo projelerini gerçekleştirip hemde Maiden 'da kalmaması için bir sebep yoktu görebildiğim kadarıyla. Ama sanırım bir sürü şey yapmak istiyor ve Maiden çok emek gerektiren bi grup.

Bu ayrılık grubun eninde sonunda dağılmasına yolaçacak mı sizce?

Bruce 'un grubun ta kendisi mi olduğunu düşünüyorsunuz? Maiden Bruce 'un katılmasından önce sekiz sene vardı. Niçin onsuz sürdürmeyelim ki? Eğer vazgeçmemiz gerektiğini düşünüyorsan siktir git!

Aslında bu bir meydan okuma, ve grubun canlanmasına yarayabilir. Zaten bir süredir böyle bir şey olacağını hissediyorduk. Daha önce olsa daha iyi olurdu.

Bruce 'un ayrıldığını öğrendiğimde grubu dağıtma düşüncesi kafamdan geçti. Zirvedeyken bırakmak daha mi iyi olacakdi? Bir gün bir gece boyunca düşündüm Sonra kalktum ve "bu çok saçma!" dedim kendi kendime. Davey'le konuştum. o da aynı şeyi yaşamıştı. "Yalnızca o gitti diye niye dağılacakmışı ki?" dedi bana

İron Maiden'ın kendini yeniden keşfedebileceğine inaniyormusunuz?

Aslına bakılırsa hayir, bunu yapmamıza inanmiyorum. İnanıyorum ki grubu ayakta tutacak ve her zamanki kadar iyi olacağız. Eğer buna inanmasaydım, bitirirdim.

Bruce'a düşmanlık duyuyor musunuz?

Hayir! Çöpleri kazımaya çalışma ben ve Bruce arasında bir çekişme yok. Ondan hoşlanıyor ve saygı duyuyorum, ve onun da aynı şeyi hissetdiğine inanmak isterim, ama çok sıkı dostlar olduğumuzu da söyleyemiyeceğim. Ama bu birbirimizin evinde yemek yemiyeceğimiz anlamına gelmiyor!

Bu ayrılık konusunu fazla büyütmenin anlamı yok. İnsanları zincirle bağlı tutamazsınız! İspanya'da herifin teki "Bruce!u öldürmek istiyorum - obir hain!" demişti, ama bu gülünç birşey.

Dürüst olmak gerekirse, bu ayrılık meselesi beni moralimin pekde iyi olmadığı bir zamanda yakaladi. Ama kendimizi toplarlamak ve yola devam etmek zorundasınız. Ben işleri böyle hallederim.... Bildiğim tek yol bu.

Buruce'un sorunları olduğunda, bunları açığa vurmuyor. Sanırım ben sorunlardan bahsetmeyi ondan daha çok seviyorum.

O tam tersini söyledi.

Sahi mi?! tuhaf! Hımmmm.... Bu gerçekden tuhaf. Galiba bu grupta bazen kişisel sorunlarımızla diğerlerinin canını sıkmak istemiyoruz, çünki zaten turnlerde yeterince sorun yaşıyoruz!

Beni endişelendiren şu oldu ki her zaman için Maiden'a güvenmişimdir. Bruce'un ayrılması beni yere seren bir darbe oldu, ve belki de geriye kalanların benim lider olmamı beklediklerini düşündüm. İlk bir hafta içinde kendimi bir lider gibi hissetmedim, ama zaman geçtikçe güçlendim.

Bruce basına son zamanlarda bizimle mutlu olmadığını söyledi. Ama bu çok tuhaf, çünkü bize bundan hiç bahsetmemişti. Eğer gerçekden böyle hissetdiyse, hemen ayrılmalıydı. Ve eğer benböyle hissetdiğini bilseydim, zaten giderdi herhalde. Ama dürüst olmak gerekirse bütün bunlar geride kaldı; o artık grupta değil ve bunun üzerinde çok fazla konuşmaya da gerek yok.

Iron Maiden 'un sona ereceği gün nasil olacak sizce?

Tek kelimeyle korkunç. Hayal bile edemiyorum. Sanırım elinde sonunda olucak bu, ve zamanı geldiğinde bileceğiz. Bu grupta olmak hala sevdiğimiz ve iyi yaptığımız bir şey. Müzikal açıdan her zaman ki kadar iyiyiz, her zamanki kadar dinamiğiz.

Grubu sonsuza kadar sürdüremiyeceğimi biliyorum. Ama herşey bittiğinde hala müzik dünyasinda kalmak isterdim. Belki prodüktörlük yaparım. Sanırım bu futbolu bıraktıkdan sonra menejerliğe başlamak gibi birşey. Asla aynı şey olmayacak; asla aynı tadı vermeyecek. Veremezde, çünki müziği yapann siz değilsiniz artık.

Sahneye son çıkacağım gün kederli bir gün olacak, ama buna daha çok var. Bizden 10 yaş daha büyük gruplar hala güçlerini koruyorlar, bu yüzden yaşın sorun olduğunu sanmıyorum.

Eğer artık grubun altından kalkamadığımızı düşünseydik dağılırdık, ama henüz bu duyguyu tanımış değiliz.

Yine de oğlumun bir Maiden hayranı olmasındansa Wes Ham Futbol takımını tutmasını tercih ederim. Onların bizden daha uzun süre ortalıkta olacaklari kesin!

BRUCE DICKINSON'LA YAPILAN RÖPORTAJLARDAN BİR DERLEME

 

Ilk solo albumunuz "Tattooed Millionarie" 1990 çıkmışdı... Bu album üzerine ne söyleye bilirsiniz

----Tattooed Millionarie belli sınırlar dahılınde yapılmıs bir albümdü.Özellikle dikkat çekici bir şeyler yaparak herhangi bir kimseyi tehdit etmekden kaçındım.Amacım dünyayı temellerinden sarsacak bir deneyime girişmek değildi.Yaptığım kökenlerini geleneksel AC/DC tarzi Rock 'tan alan sağlam bir Rock albümüydü. Sınırlı bir çalışmaydı ve böyle olması planlanmıştı.
....Yönelmek isteyebileceğim yön üzerine ipuçları veren şarkılar da vardı içinde, "Born In'58" örneğin, ya da bir dereceye dek "No Lies". Baştan sona yakası açılmadık laflarla ve kadın düşmanlığıyla dolu bir albümdü. Maide'daki herkez albumune bayilmisti ve hiç biri de kendisinitehdit altinda hissetmemişti. Aslana bakılırsa , insanlar ne söylerse söylesin, o sıralar grupdan ayrılmaya hiç niyetim yoktu!

Ya daha sonraki solo albümünüz "Balls to Picasso"?

----Bu çok özel bir album. İçinde yeralan, işlevde bulunmamı sağlayan şeylere bir bakış.Aynı zamanda kendi içine bakan bir albumde değil. Bu albumde bir denge yutturmaya, içinde her parçamın şarkı söylediği bir albüm olmasına çalıştım
....Aynı zamanda çok derin ya da zor anlaşılır olmaması gereliyordu çünkü o zaman iletişim kurma gücünücü kaybediyorsunuz. Sözlere çünkü o zaman iletişim kurma gücünüzü kaybediyorsunuz. Sözlere pek çok düşünceyi aktardım ama o kendiliğindenliği de yitirmedim. Zaten bu yuzden bir yerine üç albüm kaydettim! Asıl "Balls To Picasso" üçüncü albümle ortaya cikdi. "Balls I'i Skin" grubuyla kaydettim ve "Tattooed Millionaire tarzında bir çalışma oldu. "Balls 2" daha dikkatli ve ozentili hazırlandı ve ılk albümdeki 13 şarkının remix'lerini içeriyordu. Bir ara albümde Michael Jackson 'ın grubunun yarısı çaldı.Gitarist Tim Pierce olağanüstüydü. Ayrıca Man In Mırror'ın korosu da ordaydı ve bir kilise vocali yaptilar. Gercekden ilginç bir albümdü. Ama sonlara doğru bir şeylerin eksikliğini hissetmeye başladım. Bütün o ağır gitarlar neredeydi?
....Maiden menejeri Rod Smallwood farkli ve sanatsal bir aşbüm yapmam gerektiğini söyleyip duruyordu."Balls 2"'yi dinledikten sonra "Evet,eee... bu gerçekden farklı dedi. O zaman ona döndüm ve galiba bunun böyle bir albüm yapıp Maiden 'da kalmayi sürdüremeyeceğim anlamına geldiğini söyledim. Bu Pandora 'nın Kutusunu açmak gibiydi.
....Basit bir seçim vardı önümde...Ya bu albümü hiç yapmamış gibi davranacak, ya da değişik bir şeyler yapmaya başladığımı kabullenecekdim. Eğer bu türden bir şeyi piyasaya sürseydik hem Maiden 'ı hem de beni mahvedecekti. Onu dinleyenler Iron Maiden 'daki konumuma olan inançlarını yitireceklerdi. Her ikisini birden sürdüremezdim. Rob bunu söylediğim ilk kişi idi.
....Balls 3 'yı Tribe Of Gypsies grubunda kaydetim. Bu albumde Maiden' ın çalabiliceği çok az şarkı var (Tears of A Dragon örneğin)... Ayrıca bir "sanatçı" olmak kaygısını bir kenara biraksak , bu albümde Maiden'la yaratamayacağım ruhani bir hava hakim. Maiden bir Heavy Metal grubu ve yumuşak ya da sevgi dolu olmaya pek yatkın değil. Oysa biz bu albümde pek çok renk koymaya çalıştık. Daha çok "soul" ve "groove" var... Bu albümü diğer metal albümlerinden ayiran şey bu. Heavy Metal albümlerinde seks yok. Seksten ğöğüsleri falan değil ritmi kastediyorum. Bu albüm beni zaman zaman belirsiz bir şekilde tahrik ediyor.

Bu albümü yapmanin size ilaç gibi geldiğini söyleye bilirisiniz?

----Evet, mushil ilaci gibi! Number of the Beast 'ten beri içimi bu kadar boşalmak zorunda kalmamışdım. Belki de aradan geçen süre içinde kalabalıklara çalmaya alışıyor ve fazla rahatlıyorsunuz. Oysa musik yapmanın rahatlamakla him bir ilişkisi yok. Sorunlarla boğuşup onları çözmeniz gerek. Insanların albümünüzü almalarının tek sebebi bu olmalı: Gerilemenizi ve gıcırdamanızı izlemek. Yaptığınız her albümde bu süreci biraz daha ilerletmelisiniz.
....Number of the Beast zamanında herseyin cok heyecan verici olduğunu anımsıyorum. Steve 'le iki üç günde bir müzik üzerine büyük tartışmalara giriyorduk ve bu süreçten şimdi klasikleşmiş parçalar çıktı.
....Dördüncü ve beşinci albümden sonra hersey duruld. Artık kimse bağırmıyor ya da haykırmıyordu.İnsanlarla iyi geçınmeyi severim, bu yüzden bundan şikayet etmek istemedim. İyi vakit geçiriyorduk ve bunda yannış olan kesinlikle hiç bir şey yok
....Bu albüm farklı çünkü gelip beni kıçımdan ısırdı!
....Bir albüm yapacağımı ve grupdan ayrılmak zorunda kalacağımı düşünmemiştim. Bu biraz yolda yürürken Tanrı 'yı görmek gibi bir şeydi! Bu albüme sanki en son albümmüş gibi yaklaşdım. Umarım değildir, ama eğer öyle olsaydı kendimi epey gururlu hissederdim

Sizce gruptan ayrılmanız her iki tarafi da ateşledi mi?

----Bence öyle. Bütün bunlar olup biterken iki tarafın da bu potansiyele sahip olduğunu düşünüyordum. Hatta Rod 'a sonunda bir grup fiyatına iki gruba sahip olabileceğini söylemiştim!

Bazı hayranlarınız gruptan ayrılma kararınızı değiştirmeye çalışmışlardır herhalde?

----Hayır, tek bir kişi bile yapmadı bunu! Ayrıca nefret dolu mektuplar yada telefonda ölüm tehditleri de almadım! Aslına bakılırsa, insanların bu kadar açık görüşlü olmaları beni şaşırttı.
....Yıllanmış Maiden takipcileri zaten iki üç sene öncesinden ayrılışımı beklemeye koyulmuşlardır herhalde, Tattooed Millionaire 'den beri. Fear Of The Dark albümü tam olarak düşündüğüm şekilde biçimlenmemişti. Hala Powerslave 'den sonra yaptığımız en iyi albüm olduğunu düşünüyorum, ama aynı zamanda grupta geçirdiğim son beş yıl boyunca yaratıcılık açısından bir uyurgezerden farksız olduğumu düşünüyorum! Grubun geri kalanı ve tüm hayranları Maiden 'ın sahip olduğu o dümdüz, dar yönde kilitli kalmaya bayılıyorlar ve bence bu kötü bir sey de değil. Ama ben tekerlek izlerinden ayrılmaya calışıp duruyor, "Hey Millet bakın burada neler var!" diyorum.
....En sonunda bitip tükendiğimi hissetdim. Bütün bu devasa şeyi gitmeyi hiç istemediğim bir yere sürüklemeye calışıp duruyorum!
....İron Maiden 'dan ayrılırken kesinlikle karasızlık yaşamadım ve Steve Harris 'le aramızda büyük tartışmalar yaşanmadı. Maiden 'dan atıldığım söylentileriyse kesinlikle yalan elbette.
....En buyuk tartışmalar '81 ve '83 arasındaki dönemde yaşadık. Number Of The Best turnesinde az kalsın yumruk yumruğa kavga ediyorduk. Aslına bakarsanız Steve bundan iki hafta sonra beni kovmak istedi, ama grubun meneweri Rod Smallwood ona benimle yaşamaya alışmak zorunda olduğunu açıkladı!
....Steve yapı itibariyle değişimden hoşlanan bir adam değil. Sahne dışında son derece konservatif ve sessiz bir yaşamı var. Maiden 'ın kontrolünü elinde tutmak ve yönünü korumasini sağlamak konusunda kararli. Aramızda geçen ilk zamanlardaki bütün o tartışmalar grubu ateşledi aslında!
....Ama sonlara doğru içimdeki kücük bir şey "Tanrı aşkına yapabileceğin daha farklı bir şeyler olmalı!" diye haykırıyordu. Konserlerden sonra bazı geceler "Niye butun bunlar bana zor bir iş gibi görünüyor?" diye düşünür dururdum.
....Ve sonra öyle bir nokta geliyor ki, belki de artik bunları yapmak istemediğinizi anlamaya başlıyorsunuz.
....Maiden menejeri Rod Smallwood farkli ve sanatsal bir aşbüm yapmam gerektiğini söyleyip duruyordu."Balls 2"'yi dinledikten sonra "Evet,eee... bu gerçekden farklı dedi. O zaman ona döndüm ve galiba bunun böyle bir albüm yapıp Maiden 'da kalmayi sürdüremeyeceğim anlamına geldiğini söyledim. Bu Pandora 'nın Kutusunu açmak gibiydi.
....Basit bir seçim vardı önümde...Ya bu albümü hiç yapmamış gibi davranacak, ya da değişik bir şeyler yapmaya başladığımı kabullenecekdim. Eğer bu türden bir şeyi piyasaya sürseydik hem Maiden 'ı hem de beni mahvedecekti. Onu dinleyenler Iron Maiden 'daki konumuma olan inançlarını yitireceklerdi. Her ikisini birden sürdüremezdim. Rob bunu söylediğim ilk kişi idi.
....Balls 3 'yı Tribe Of Gypsies grubunda kaydetim. Bu albumde Maiden' ın çalabiliceği çok az şarkı var (Tears of A Dragon örneğin)... Ayrıca bir "sanatçı" olmak kaygısını bir kenara biraksak , bu albümde Maiden'la yaratamayacağım ruhani bir hava hakim. Maiden bir Heavy Metal grubu ve yumuşak ya da sevgi dolu olmaya pek yatkın değil. Oysa biz bu albümde pek çok renk koymaya çalıştık. Daha çok "soul" ve "groove" var... Bu albümü diğer metal albümlerinden ayiran şey bu. Heavy Metal albümlerinde seks yok. Seksten ğöğüsleri falan değil ritmi kastediyorum. Bu albüm beni zaman zaman belirsiz bir şekilde tahrik ediyor.

Bu albümü yapmanin size ilaç gibi geldiğini söyleye bilirisiniz?

----Evet, mushil ilaci gibi! Number of the Beast 'ten beri içimi bu kadar boşalmak zorunda kalmamışdım. Belki de aradan geçen süre içinde kalabalıklara çalmaya alışıyor ve fazla rahatlıyorsunuz. Oysa musik yapmanın rahatlamakla him bir ilişkisi yok. Sorunlarla boğuşup onları çözmeniz gerek. Insanların albümünüzü almalarının tek sebebi bu olmalı: Gerilemenizi ve gıcırdamanızı izlemek. Yaptığınız her albümde bu süreci biraz daha ilerletmelisiniz.
....Number of the Beast zamanında herseyin cok heyecan verici olduğunu anımsıyorum. Steve 'le iki üç günde bir müzik üzerine büyük tartışmalara giriyorduk ve bu süreçten şimdi klasikleşmiş parçalar çıktı.
....Dördüncü ve beşinci albümden sonra hersey duruld. Artık kimse bağırmıyor ya da haykırmıyordu.İnsanlarla iyi geçınmeyi severim, bu yüzden bundan şikayet etmek istemedim. İyi vakit geçiriyorduk ve bunda yannış olan kesinlikle hiç bir şey yok
....Bu albüm farklı çünkü gelip beni kıçımdan ısırdı!
....Bir albüm yapacağımı ve grupdan ayrılmak zorunda kalacağımı düşünmemiştim. Bu biraz yolda yürürken Tanrı 'yı görmek gibi bir şeydi! Bu albüme sanki en son albümmüş gibi yaklaşdım. Umarım değildir, ama eğer öyle olsaydı kendimi epey gururlu hissederdim

Ya bu gerçekden son albümünüzse, ne yaparsınız?

----Başka bir şey yaparım!

Iron Maiden 'dan ayrılmanız grubun hayranlarını şoka uğratmıştı...

----Sorun şu ki günün birinde, hiç bir sebep olmadan, farklı bir şeyler yapma gereksinimini hissediyorsunuz. Olabilicek en hoş anlamıyla, artık oraya ait olmadığınızı hissediyorsunuz. Bir partide gereğinden fazla kalmış bir erkek gibisiniz. Maiden 'dayken biraz böyle hissetmeye başlamıştım kendimi.
....Kendimi olabilicek en hoş şekilde rahatsız hissetmeye başlamıştım. Söylenen herşeye karşın, bunun gruptaki insanlara ya da onların kişilikleriyle hiç bir ilişkisi yoktu. Yeni albümüm "Balls To Picasso" 'yu dinleyenler olup bitenin ne olduğunu anlayacaklar.

Maiden 'da yerinize geçen Blaze Bayley hakkında ne düşünüyorsunuz?

----Konu Maiden 'ın geleceği olduğuna Blaze 'e gerçekten şans diliyorum. Onu Wolfsbane 'deyken tanıyordum. Onunla ofisde çarpışıp duruyoruz ve gerçekden "cool" biri. Torbalar dolusu coşkuya sahip. Maiden dünya çapında bir grup ve eğer onda gerçekten iyi bir şeyler olmasaydı kesinlikle gruba giremezdi. Biliyorum ki janick 'in onu seçmeyi istemezdi. Onunla konuştuğumuzda seçmelere katılan bütün bu insanlar hakkında oldukça kuşkulu olduğunu söyledi, ama Blaze 'le işler harika gitmişti. Umarım o Maiden için bir rönesansın başlangıcı olur.

Sizce gruptan ayrılmanız her iki tarafi da ateşledi mi?

----Bence öyle. Bütün bunlar olup biterken iki tarafın da bu potansiyele sahip olduğunu düşünüyordum. Hatta Rod 'a sonunda bir grup fiyatına iki gruba sahip olabileceğini söylemiştim!

Iron Maiden 'ın geleceği üzerine ne düşünüyorsunuz?

----İki seçenek var. Ya Wishbone Ash gibi olacaklar, ya da radikal bir değişim yaşayacaklar. Şimdiden sonra grub büyük olasilikla Steve 'in yavrusu gibi bir şey olacak, ve ben gittim diye dağılacaklarını düşünmüyorum. Iron Maiden yaşlı bir savaş atı gibidir. Steve "The Trooper"dır, saldırının ta kendisidir, düz giden oktur, ağın gerisindeki toptur...
....Kişisel açıdan Iron Maiden 'ın Wihsbone Ash gibi bir şeye dönüşmesini istemem. Benim düşünceme göre bu çok üzücü bir şey olurdu. Ama eğer insanlar bundan hoşlanacaklarsa melese yok!

Ya sizin geleceğiziniz?

----Müziğimdeki yeni doğrultuyu belirlediğime göre bu doğrultuda ilerlemek zorundayım. Tattooed Millionaire çok eğlenceliydi ama insanın yaşamını değiştiren türden bişey değildi. Yeni albümum yaşamımı değiştiriyor; bu ise herşeyden daha önemli.

Steve Harris 'le nasil bir iletişiminiz vardi?

----Doğrusu şu son on sene içinde onunla pek fazla sohbetimiz olmadı! Bir barda oturup içinizi dökebileceğiniz insanlardan değildir Steve! Daha çok "şu tuzluğu uzatırmısın" tarzi bir adamdir.
....Duygulara farkli yaklaşıyoruz. O hepsini içinde kapalı tutuyor, bense onları müzüğimin içine yayma süreci içindeyim. Iron Maiden 'ın müziğine daha fazla duygu yaymayi isterdim. Ama işe yaramıyor! Maiden 'ınki bunu yapabiliceğiztürden bir müzik değil!

Maiden 'ın abartili fantastik imgelemi Harris 'in bu yaklaşımının ürünü mü?

----Evet. Başlangıçda çok heyecan vericiydi, çünki kimsenin yapmadığı bir şeydi.Ama bir süre sonra şarkılara sokuşturmaya çalıştırdığım bütün o alegorik şeyler son derece zayif kalmaya başladi. "Neden düşündüğün şeyi açıkca söylemiyorsun?" diye duşunmeye başladım.
....Eğer isteklerimi yapabilseydim Maiden en başından itibaren daha fazla duygu ve düşünce ifade edecekdi.Steve her zaman için şeyleri gereğinden fazla analiz etmenin tehlikeli olduğunu düşünmüşdur, ve şarkıların hepsi korku üzerinedir.

Steve Harris Iron Maiden 'ı terkettiğiniz için size düşmanlik besliyor mu?

---Düşmanlik mi? Bilmiyorum.

Ona sordunuz mu?

Eeeee... hayir. Sanırım bu olanların ikimizin uzerinde de rahatsızlık verici bit etkisi oldu. Ama yapılması gereken buydu.

Nicko grubu terketmekle ona hakaret ettiğinizi düşünüyor?

----Bu duşunceye katılmıyorum. Aslında bunun onlara değişme şansı verecek bır fırsat olduğunu düşünüyorum. Ama onların benimle aynı kanıda olmadıkları anlaşılıyor!

"Maiden 'ı Neden Terkettim???"


----Powerslave devresinde hafif bir bezginliğin farkına vardım. Bütun bu tarzı ve yaklaşım biçimini gereğinden fazla uzattığımızı hissediyorum. Ama garipdir ki şimdiye kadarki en iyi turnemiz o oldu.
----Bana göre bu noktayı koymak için en iyi zamandı. Ondan sonra artık tamamen farklı bir şeyler yapmamız gerekiyordu. Iron Maiden 'dan kimsenin beklemiyeceği bir şeyler... Ama biz Somewhere İn Time 'ı yaptık, ki en sevdiğim Iron Maiden albümlerinden biri değildir. Şarkılar iyi çalınmışdı falan filan, ama benimle yaptıkları ilk üç albümün enerjisi yokdu onda.
----O sırada ayrılmayışımın sebebi belkide şımarık bir çocuk gibi davranıyor olduğumu düşünmemdi. Yaşamımdaki herşey köyü gidiyordu ve çenemi açmadan önce ona kadar saymamın daha iyi olacagını düşündüm.
----Sonra Seventh Son Of A Seventh Son 'a geldik. Hemen üzerine atıldım! "harika bu albümle inanilmaz şeyler yapabiliriz!" diye düşünüyordum. VE... nerdeyse yapıyorduk da. Ama Queensryche aynı sene Operation Mindcrime 'la bunu yapılması gerektiği şekilde yaptı. Seventh Son... ne yazik ki ana temasi yarıya dek işlenmiş bir albümdü. Oysa onu iyice işlemeliydik. Bu albümün bütümünün öyküsü yokdu. İyi ve kötü, cennet ve cehennem üzerineydi, ama bütün Maiden şarkıları böyle değilmidir zaten? ve 1988 'e gelindiğinde müzik sahnesinde Rap türünden şeyler belirmeye başlamıştı. Bunlar geleneksel Iron Maiden tarzına potensiyal olarak düşmandılar.
----Sonra solo albümümü yaptım. Bu albümde bilerek epey muhafazakar davrandim. Eğer ters bir şeyler yapsaydım ya işe yaramayacağının, ya da herkesi ürküteceğinin farkindaydım ve bunu istemiyordum. Iron Maiden 'dan ayrılmayı da istemiyordum. Ne yazık ki bir sonraki albümümüz No Player For The Dying, içinde mükemmel bazı şarkılar olmasına karşın, bir bok çuvalından farksızdı! Number Of Beast 'te ve Piece Mind 'da serbest bir fikir akımı vardı. Daha sonraki yıllarda Steve bana bazi musiclerle gelip "Elimde söyle şeyler var" der oldu. Böylece ben de... eee... elindeki o şeylere söz yaziyorum!
----Ama bunlari söyleme olanağını ancak şimdi bulabiliyorum.

Mp3ler - Videolar - Röportaj - Tarihçe - Tablar - Albümler - Resimler
Linkler - Webmaster - Anasayfa

Heavy As Hell Banner Exchange