- "BENDEN SONRA HİLAFET 30 YILDIR. ONDAN SONRA ISIRICI SALTANAT BAŞLAR,"
dediği rivayet edilir... Bizce YAVUZ SULTAN SELİM'den sonra (ki ilk OSMANLI HALİFESİ odur) bu
görevi hakkıyla ifa eden tek padişah SULTAN 2. ABDÜLHAMİD'dir. Kendisi
bütün DÜNYA MÜSLÜMANLARI ile ilgilenmiş, en ücra diyarlara dahi DİN
ADAMLARI göndermiş, oradaki insanları aydınlatmış, yeni MÜSLÜMANLAR
kazanmış, hepsini bir merkeze bağlamayı başarmıştır. Onun döneminde,
JAPON İMPARATORU'nun dahi MÜSLÜMAN olmayı ve milletini MÜSLÜMAN yapmayı
düşünüp, PADİŞAH'tan İSLAM'ı anlatacak alimler istediğini söylersek, 2.
ABDÜLHAMİD'in başarısı daha iyi anlaşılır. Yani BEKTAŞİLİK ile MASONLUK bir arada yürümez!.. Ne yazık ki,
şimdi bile MASON olan BEKTAŞÎ babaları, dedeleri vardır!.. ALEVİ
ve BEKTAŞİLER'in bunlara karşı uyanık olması gerekir!
HİLAFET'in kaldırılması
sırasında ATATÜRK ve arkadaşları bu HADİS'i MECLİS kürsüsünde defalarca
dile getirmiş, (1924) gerek dindar, gerek yobaz milletvekillerini onunla
ikna etmişlerdi. ATATÜRK'ün o günkü konuşması gerçekten nefistir. Okunması
gerekir.
(Bakınız:
ATATÜRK'ÜN MECLİS'TE HİLAFET HAKKINDAKİ KONUŞMASI
... Kaynak:
ATATÜRK VE DİN, derleyen SADİ
BORAK)
HADİS'in gerçeği ne kadar iyi ifade ettiği, aradan bunca yıl
geçmesine, bunca heveslisi olmasına rağmen yeni bir HALİFE çıkmamasından
bellidir.
OLAY ............................................... TARİH
Hz. MUHAMMED'in doğumu ................ 571
Hz. MUHAMMED'in Peygamberliği ........ 610
Hicret ................................................ ..... 622
Hz. MUHAMMED'in vefatı ..................... 632
EBUBEKİR'in vefatı .............................. 634
ÖMER'in Şehadeti ................................. 644
OSMAN'ın Şehadeti ....... ........................ 656
ALİ'nin Şehadeti ..................................... 661
HASAN'ın HALİFELİK'ten Çekilmesi ... 662
Yukardaki tablodan kolayca görüldüğü gibi HASAN'ın
HALİFELİK'ten çekilmesi, PEYGAMBERİMİZ'in HADİS'inde işaret ettiği 30
yılın hitamındadır...
Aslında bütün İSLAM DÜNYASI'nda olay böyle
kabul edilmeli, HİLAFET son bulmalı idi. Bundan sonraki dönem DEVLET
REİSLİĞİ'dir. Herhangi bir krallıktan, padişahlıktan farkı yoktur. İLAHİ
bir yanı da yoktur sonraki halifelerin!.. Bu açıdan ALEVİLER ile SÜNNİLER
arasında tartışılacak bir yanı da yoktur 662'den sonraki
HİLAFET'in!..
Şimdiye kadarki araştırmamızda gördük ki, olaylar
ÖMER'in şahadetine kadar hiç bir artniyet olmadan gelişmiş, ALİ'nin
HALİFELİK talebi de ilk defa ÖMER'den sonra olmuştur. Bu talep HASAN'la
bitmiştir!.. Sonraki 10 İMAM'dan hiç bir HALİFELİK talebinde
bulunmamıştır.
HİLAFET nedir?..Dini tariflere göre, HALİFELİK
DİN ve DÜNYA İŞLERİ'ni KUR'AN ve HADİSLER'deki esaslara uygun olarak,
PEYGAMBERİMİZ adına yürütmektir.
PEYGAMBER HALİFE'nin nasıl tesbit
edileceğini belirtmediğine göre, mutlaka ŞURA tarafından seçilmeli veya
göreve gelmesi onaylanmalıdır. ŞURA, MÜSLÜMAN toplum içindeki BİLGİLİ,
TECRÜBELİ, ZENGİN ve ETKİLİ kişilerden oluşur. Yani, HALİFE'nin
görevlendirilmesinde bir İSLAMİ CUMHURİYET anlayışı vardır.
EBUBEKİR'in, ÖMER'in, hatta OSMAN'ın göreve getirilişlerinde bu
uygulanmıştır. HALİFE'ye bir kere BİAT edildikten sonra, emirlerine mutlak
itaat edilir. Ancak HALİFE de devamlı ŞURA'ya danışır. ALİ ve HASAN
döneminde ŞURA ve BİAT hususları tam gerçekleşmediğinden büyük problem
çıkmıştır.
Ancak ilk 30 yıldan sonra her nekadar HALİFE
ünvanı taşıyan kişiler DİN İŞLERİ'nden de sorumlu görünüyorlarsa da,
EMEVİLER, ABBASİLER, FATIMİLER, hatta OSMANLILAR döneminde birer DİN
BİLGİNİ olarak kendilerini gösterememiş, çoğu İŞRET ve SEFAHAT'le vakit
geçirmiş, ve daha çok SALTANAT'la ilgilenmişlerdir. HİLAFET babadan oğula
geçmiş, bu haliyle de bir HANEDAN SALTANATI'na dönüşmüştür. Gene bu
haliyle, İSLAMİ ESASLAR'dan ayrılmıştır.
Yakın dönemde HALİFE
olmasına rağmen, DİN İŞLERİ ile doğrudan ilgilenmiyen, ŞEYHÜLİSLAMLAR'dan
fetva alarak OSMANLI PADİŞAHLARI'nı da bu şekilde değerlendirmek gerekir.
Ne yazık ki, bu
gerçektirilemedi. Çünkü BATILILAR, MÜSLÜMAN sömürgelerinin
ayaklanacağından korktular. Ülkede ERMENİ İSYANLARI çıktı, PADİŞAH'a
suikastler düzenlendi. Mücadele edince de KIZIL SULTAN ilan edildi.
Sonunda 2. ABDÜLHAMİD; ERMENİ, RUM, YAHUDİ, BULGAR, SIRP, ARAP
bölücülerin oyununa gelen hem MASON, hem BEKTAŞİ İTTİHATÇILAR tarafından
tahttan indirildi, canını zor kurtardı. İTTİHATÇILAR'ın elinde ülke 10 yıl
içinde 4.5 milyon kilometre kare ve 45 milyon nüfustan 0.78 milyon km.
kareye ve 13 milyon nüfusa düştü!.. Memleketi yok olmaktan yine
bir BEKTAŞİ olan ancak MASON olmayan ATATÜRK kurtardı.
Konuya dönersek, bizce HİLAFET davası HASAN'ın HALİFELİK
görevini bırakmasıyla bitmiştir. Amma velâkin HALİFELER ile
ALİ OĞULLARI arasındaki tatsızlık bir müddet daha sürüp
gitmiştir.
ALEVİLER,
MUAVİYE'ye HALİFE denmesine karşı çıkarlar. Onu, HİLAFET makamını oğluna
bıraktığı için ayrıca suçlarlar... Ama bunu daha çok "HALİFELİK ALİ'nin
elinden alındı, HASAN'a ve HÜSEYİN'e geçmedi" diye yaparlar... SÜNNİLER
ise MUAVİYE'yi saygı ile anarlar.
Bizim düşüncemiz ikisinden de
farklıdır. MUAVİYE halifedir ama, SULTAN olarak HALİFE'dir, tıpkı 3.
AHMED veya 4. MURAD gibi!.. Nasıl onlara DİNÎ bir HÜVİYET
vermiyor isek, MUAVİYE'nin de, YEZİD'in de İSLAM DEVLETİ'nin SULTANI
olmaktan başka bir özelliği yoktur. MUAVİYE, PEYGAMBERİMİZ'in
zamanında yaşaması, ASHAB'tan sayılması, hatta bazı hizmetleri dolayısiyle
belli bir saygı görebilir ama; hataları, noksanları mutlaka dile gelmeli,
özellikle ALEVİLER'e karşı onu bir "HAZRET" olarak savunmaktan
vazgeçilmelidir. (Bakınız: NOTLAR, 10)
ALEVİLER'in dile
gelmiyen bir hayıflanmaları da, Hz. ALİ'nin İLK HALİFE olmayışından dolayı
HİLAFET'in onun soyuna geçmemesidir!.. Eğer olsaydı, geçecek
miydi?..
Eminiz ki ALİ de EBUBEKİR ve ÖMER'den farklı davranmaz, ve
HİLAFET'i kendi oğullarına vasiyet etmezdi!.. İşi ŞURA'ya bırakırdı. Zaten
ölürken de HASAN'ın veya başka bir oğlunun (ki toplam 17 oğlu vardı)
hiçbirinin HALİFE olması gibi bir husustan söz etmemiştir. Halbuki,
"yaşadığı sürece İBNİ MÜLCEM'in öldürülmemesini" söyliyecek gücü vardı,
böyle bir şey isteseydi, onu da söylerdi.
Eğer HİLAFET'i oğullarına vasiyet
etseydi, HİLAFET
hemen onun arkasından SALTANAT'a dönüşür, bir HANEDAN oluşurdu. Kimsenin
ALİ'ye böyle bir hatanın vebalini düşünerek dahi yüklememelidir! Kaldı
ki, HADİS'teki tesbit gene hükmünü icra edecek, ve 30 yıl sonra GERÇEK
HİLAFET gene ortadan kalkacaktı... Biz deriz ki, ALİ, İLAHİ MURAD'ın ne
olduğunu biliyordu!.. Ona göre davranmıştır.
Ve 30 sene sonra
HİLAFET saltanata dönüşürken, DİN açısından çok daha fazla önem taşıyan
İMAMET devam etmiş, daha bariz olarak ortaya çıkmıştır. 12 nesil boyunca
en MÜTEKAMİL, en EHİL evlat İMAM olmuş, ALİ SOYU'nun hemen bütün evlatları
birer DİN BİLGİNİ olarak yetişmiş, ve PEYGAMBERİMİZ'in nurunu dünyaya
yaymışlardır.
Hemen belirtelim ki, aslında EMEVİLER'den de,
ABBASİLER'den de HİLAFET'teki bu SALTANAT yönünü kaldırmak için gayret
gösterenler olmuştur. İlerde göreceğimiz gibi, bilhassa ABBASİ HALİFESİ
MEMUN, kendisinden sonra İMAM CAFER-ÜS SADIK'ı HALİFE olarak göstermiş,
ancak bir sonuç alamadan HALİFELİK'ten düşürülmüş, yerine oğlu getirilmiş,
böylece SALTANAT zinciri devam etmiştir.