Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

Ce: Des-informasyoncu AYDINLIK ve yeni marifetleri


[ Forum ]


Makale yazari: Mehmet K. Tarih, gün ve saat : 30. Mart 2001 23:08:20:

Su yaziya cevaben: Des-informasyoncu AYDINLIK ve yeni marifetleri makale yazari: Roja Berfin Tarih, gün ve saat : 29. Mart 2001 03:46:21:

>ALMAN EMPERYALİZMİ'NİN "EVANGELİSHE AKADEMİ" SALONLARI DA "BAYAN ENTELLEKTÜELİ" (YA DA BND -FEDERAL İSTİHBARAT ÖRGÜTÜ- ORTADOĞU MASASI'NIN ÖNEMLİ İSMİ)MADAM HOFFMAN'I DA ORAL ÇALIŞLAR YA DA TANER AKÇAM'IN ALMAN SERMAYESİ TARAFINDAN YILLARCA BESLENMİŞ "ENTELLER" OLDUKLARI GERÇEĞİNİ GİZLEYEMEZ.

ALMANYA ORTADOĞU HALKLARI ARASINDAKİ BOĞAZLAŞMALARI KAŞIYARAK GERİDE KALDIĞI HEGEMONYA YARIŞINDA AÇIĞINI KAPATMAYA ÇALIŞIYOR.

BU TAKTİKLER TÜRKİYE YURTSEVERLERİNİ ETKİLEYEMEZ, AMA YOKSULLAŞAN HALKLARIN AYDINLARI ARASINDA HER ZAMAN SATILIK BİR KESİM BULUNABİLİR.

SİZLERİ İBRET İLE İZLİYORUZ.

BAĞIMSIZ TÜRKİYE EMPERYALİZMİN SERMAYESİNİ VE BESLEMELERİNİ YENEREK KURULACAKTIR.

MEHMET K.

Ragıp ZARAKOLU
> Mülheim. Bu küçük Alman kentinde ilginç bir
> tartışma izledik. Başlık:
> "Tarihin Ağır Yükü: Türk-Ermeni Diyaloğu
> Doğrultusunda Bir Girişim".
> Toplantıya ev sahipliği yapan Evangelische
> Akademi, düzenleyen ise Alman-Ermeni
> Toplumu ve Alman-Türk İnsan ve Toplumsal
> Bilimler Değişim Birliği. Yani Almanya'da
> yaşayan Ermeni ve Türk kökenli toplum bilimcilerin yer aldığı iki
> oluşum...
> Toplantı soykırım oldu mu, olmadı mı gibi tarafların katılaştığı bir
> alanda değil, dönemin değişik açılardan irdelenip kavranması
> doğrultusunda şekillenmiş. Bu, akademik içerikli tebliğlerin
> iceriğinde de yansıyor.
> Ama ne gezer... Hürriyet başta olmak üzere, Almanya'da
> yayınlanan bütün Türkiye basını Cihat, yani bir çeşit kutsal savaş
> açıyor. Ortak başlık: Şer Cephesi! Hürriyet Almanya baskısı
> "Diyalog Tuzağı" diye başlık atıyor.
> Toplantıya Türkiye'den katılanlar doğrudan hedef haline
> getiriliyorlar.
> "Hain" ilan ediliyorlar, "entel" diye aşağılanıyorlar. Tek bir
> merkezden koordine bir kampanya yürütülüyor. Bir içerde görevli
> olanlar var, bir de kapı önünde bekleyenler...
> Ama Hürriyet'in manşetlerle yürüttüğü 4 günlük kampanyaya
> oranla, kapıda bekleyen tam bir azınlık... Toplantı dağıldıktan
> sonra içeriye sarkık bıyıklı küçük bir grup dalıyor. Orada toplantıyı
> izleyen bir kaç konsolosluk görevlisi, "Ne yapıyorsunuz, yine
> Barbar Türk mü dedirtmek mi istiyorsunuz" diyerek, alelacele
> dışarı çıkarıyorlar.
> "Merkezi" kampanyanın Türkiye ayağını ise malum Aydınlık
> oluşturuyor.
> Aydınlık 10 ay önce Paris'te yapılan benzeri bir diyalog
> toplantısına katılanları ön kapağa taşıyarak onurlandırıyor.
> Aydınlık manşette, bu toplantının tutanaklarını 10 ay sonra "büyük
> gazetecilik başarısı" ile ele geçirdiğini ilan ediyor. Ama haber
> metninde ise, bu metinlerin kendilerine toplantıyı düzenleyen
> kuruluş tarafından sağlandığını itiraf ediyor. Oysa başka misyon
> yerine gerçek anlamda gazetecilik misyonu yapsalardı, bu
> metinleri toplantı sırasında edinirlerdi. Çünkü toplantının tebliğleri,
> üç dilde düzenlenmiş dosyalarla gerek basına gerek Türkiye
> Elçiliği çalışanları dahil tüm katılanlara sunulmuştu.
> Ama niyet başka olduğu için, bütün bunları anlatmanın bir önemi
> yok. Ama Aydınlık, kıyıcı ittihat komitelerini "devrimci" ilan
> ederek, "devrimci" adını da kirletiyor.
> Bu konuda bilimsel dürüstlük, nesnellik içeren çalışmaları
> nedeniyle Dr. Taner Akçam'ın çoktan beri "andıçlandığı" biliniyor.
> Zaten özel bir andıçla, Yeni Binyıl'daki yazıları kestirildi. Ama bu
> gazetenin de ömrü pek uzun olmadı! Hürriyet'in Almanya baskısı,
> bilim kadını Dr. Tessa Hoffmann'a yönelttiği temel 12 yalandan
> dolayı mahkum oldu ama anlaşılan ırkçı ve kışkırtıcı yayınlardan
> vazgeçmesi için daha fazla mahkumiyet kararı gerekiyor.
> Evet, Türk basını ne yazık ki, ne sunulan tebliğlerin içeriğini
> aktardı, ne görevli "sorucular" anlatılanları dinleyip anladı.
> Toplantının akademik olan ve olmayan gerçek dinleyicileri ise,
> sabırla, bu kişilerin cehaletten gelme cesaretine şaşırarak, ama
> daha çok da acıyarak tahammül gösterdiler.
> Ne kadar umutsuz olsa da, diyaloğun önünü başka türlü açmak
> mümkün değil. İstenen zaten bir provokasyonla insanların diyalog
> ortamına girmelerini engellemekti. Sonuç olarak, bu toplantıda,
> "soykırım olmadığı", "asıl Ermenilerin Türkleri kestiğine", ya da
> "Ermeniler'in kesilmeyi hakettiğine" ilişkin tezlerde kendini ifade
> etti. Hatta resmi görüşleri yansıtan bir stand da açıldı. Böylece
> bunlar bir monolog anlamı taşısa bile, "zengin" katılımlı, diyalog
> karşıtlarının bile kendini ifade ettiği bir platform, ya da forum oldu
> Evangelische Akademie salonları.
> Ama sözde basının kışkırtması dört gün boyunca dinmedi, çünkü
> istedikleri provokasyon ortamı her şeye karşın oluşmadı. Çünkü
> artık Avrupa'daki Türkiyeliler bu tür ırkçı, kaba milliyetçi ajitasyon
> karşısında bir çeşit bağışıklık kazandı.
> Media bunu yapmaya değer bulmadığına göre, toplantının konu
> başlıklarını merak eden okurlarımızı bilgilendirelim: Prof. Dr. Halil
> Berktay, "1915-1918 Yılları Arasındaki Olayların Ön Tarihi:
> Osmanlı İmparatorluğu'ndaki İç Gelişmeler" adlı bir tebliğ sundu.
> Berktay, toplantı süresince, bu dönemin tarihsel, siyasal
> koşullarını anlamanın önemini vurguladı. Amerika'dan gelen Prof.
> Dr. Richard Hovannisian, aynı dönemi "Uluslararası Politika ve
> Avrupa'daki Güç Dengeleri" bakımından ele aldı. Özellikle Balkan
> tarihi üzerindeki uzmanlığı ile tanınan Prof. Dr. Fikret Adanır,
> Balkan savaşlarının yarattığı muhacirlik olgusundan sonraki
> dönemde "Tehcir, Kıyım ve Zorla Kimlik Değiştirme" olgusunu
> değerlendirdi. Amerika'dan gelen sözlü tarih çalışmaları ile tanınan
> Lorna Touryan Miller, yaşlılarla yaptığı çalışma temelinde
> "Yoketmeciliğin Yarattığı Travmaları" değerlendirdi. Dr. Taner
> Akçam'ın ilginç sunumu ise, "Türk Tarafındaki İnkarcılığın
> Nedenleri" üstünde yoğunlaşıyordu. Gazeteci Rıdvan Akar, ilgiyle
> izlenen sunumunda, "Daha Sonraki Dönemde Türkiye'de
> Azınlıklara Yönelik Politikalar" temasını ele aldı.
> Prof. Dr. Otto Luchterhand'ın sunumu, "Türk-Ermeni Çatışmasında
> Almanlar'ın Rolü" temasını işledi. Erivan'dan gelen tarih doktoru
> Agop Çakıryan, "Çözülmemiş Tarihin Türkiye Cumhuriyeti ile
> Ermenistan Cumhuriyeti Arasındaki İlişkilerde Oynadığı Rol"e
> değindi. Bu sunumları herkesin katıldığı genel bir tartışma izledi.
> Her şeye karşın yararlı bir buluşma oldu. Ermeni-Türk İş
> Geliştirme Konseyi Eş Başkanı Kaan Soypak, geleceğe yönelik
> olarak oldukça iyimserdi ve bu toplantının iki tarafın da dışişleri
> tarafından destek gördüğünü söyledi.
> Peki dışardaki "fırtına" neydi? Ulusal Güvenlik Konsepti
> çerçevesinde, "Ermeni Soykırımı" tezi, acil "tehditler" listesine
> alınmıştı. Bazı çevrelere göre, bu Alman Parlamentosu'nun, "1915
> Olayında Almanya'nın Sorumluluğunun" kabul edilmesi
> doğrultusunda atılmasından korkuluyor, bundan cayılması için bir
> baskı oluşturulmaya çalışılıyordu. Bütün bu tantananın, abartılı
> tepkilerin, hakaretlerin asıl sebebi bu "korku" idi.
> Çünkü 1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Türkiye'sinin partneri
> olan Almanya, yaşanan trajedide kendi payından dolayı özür
> dilerse, bizimkiler ne yapacaktı.
>
>





Cevaplar:


[ Forum ]