Ce: Yanıt-1 ( Kürt sorununda "bizim" yaklaşımımıza ilişkin )
[ Forum ] Makale yazari: Vaner Alkaç Tarih, gün ve saat : 12. Nisan 2001 13:40:23:
Su yaziya cevaben: Yanıt-1 ( Kürt sorununda makale yazari: Tarih, gün ve saat : 12. Nisan 2001 12:36:38:
Selam Doğan
Devletin Kürt sorununa yaklaşımı dışında diğer yaklaçımların öyle basitce ortaya çıkmadığını görmek gerekiyor diye düşünüyorum.Özellikle PKK şahsında Kürt milliyetciliği ile yola çıkılmadığını herkes biliyor.
Bu bir.
İkincisi bizim lafızlarımız oldu ama devrimci yolumuz olmadı.
PKK çahsında yola çıkış o dönemlerin klasik sosylaist anlayışıile başlamış ve 7 kişi diye sözü edilen merkez komitede 3 tane Türk vardır.
Ortadoğuya çekilişte eğer kaşılaştırılırsa PKK lıların sayısı DY lilerin sayısı yanında son derece sınırlıdır. Bu Avrupada dahada büyüktür.
Ve bu dönemde gelitirilen son derece sağlıklı ilişkiler söz konus.
DY liler heryerde PKK lıların örgütlenmesine yardımcı oluyor ve cephe çerçevesinde birlikte yapılacak çıkışa hazırlanılıyor.
O dönemde avrupada olan arkadaşlarımız her an hareket emri gelir diye elbiselerinizle yatıp kalkıyorduk diye ifade ediyorlar.
Yine daha sonra bölgeden gelen DY lilerden öğrendiğimize göre PKK DY ye açık çek vererek tüm örgütsel yapılanmaların en büyüğünden küçüğüne birleştirilmesini öneriyor.
yani eğer sayısal durumu bile ölçü alırsanız DY nin yeni yapılanmada çok büyük bir kontrol sahibi olacağı ortada.Kadro olarak fazlayız ilişki açısından avantajlıyız.
Doağldır ki bölgedeki politik güçler Türkiyeyle olan sorundları nedeniyle bu oluşumu destekleyeceklerdir.
DY nin daha doğrusu Taner Akçamın sorusuz sualsiz buyapıdan DY yi çekmesi yaşanıyor. Ve kadrolar Avrupaya taşınıyor. Türkiyede dağda olanlar da indiriliyor.
Bunları niçin tekrarlıyorum?
PKK olayını salt Kürt sorununu ulusal temelde almaya zorlayan ve mecbur bırakan biziz.
Eğer bu dönemde DY çahsında Türk solu da yaratılan yapunun içinde olsaydı daha sonra Öcalanın geliştirdiği yanlış politikaların önüne geçliebileceği gibi bu gün salt Kürt sorununu değil Türk sorununu da gündeme getirebilecek çok ciddi bir politik güce ulaşılabilirdi.
PKK yı yanlız bırakan biziz. Ve sonra dönüp niye ulusal temelde ve ayrı örgütleniyorlar diye şikayet eden de biziz.Şu söylenebilir. Dünya çapındaki gelişmelere bakarak ne kazanmış oluruduk?
Kesinlike sosyalst bir ülke yaratma olanağımızın olmadığı olsa bile yaşatılmayacağı gelişmelerle ortaya çıktı.
Ama PKK nın ulaştığı politik potansiyeli ikiye üçe katlıyan bir gücü bu günki arenaya aktarabilirdik.
PKK hiç değilse artık milyonlarla ifade edilen bir kitle desteğine ulaşmıştır.
Bir de dön bize bak.Yaşananlar için kesinlikle DY tabanını suçlayamıyorum.
PKK dan daha doğrusu kürtlerden uzak durmak ve bunu ideolojik temellere dayandırmak işimize geldi. Çünki temelimizde kemalisz vardı ve biz solculuk geleneğini kemalizmin ideolojik üsleri olan köy enistütülerinden miras almıştık.
Yine üst yönetimde söylenenler inanan ve yaşadıklarına rağmen rehabilite olmayan tutarlı insanların varlığından da haberdarım ki bunların çoğu ÖDP olayının dışında kalmışlarıdır.
mayamızdaki kemalizm Taner Akçam gibi unsurların Devlet edına operasyon yaratmasını kolaylaştırmış ve daha sonra içerden çıkanların öncülüğünde oluşturulan ÖDP şahısnda da barikat olma görevi rahatlıkla sürdürülebilmiştir.
Dürüsce koymak gerekirse sadece bizim değil tüm THKP-C geleneğinin devrimci bir yolu hiç olmadı.
Saygılarımla
>Merhaba Baran,
>Tartışmada Susurluk özelinden başlayarak bazı saptamalarda bulunmuşsun. Çok uzayacak ama bir iki yazıda değinme gereği duyuyorum.
>Şöyle bir sözün var : Ben ve benim gibi "sosyalistlerin" bir yanılgısından yada bir "hattan" söz ederek, tavrımızı, Kürtlerin verdiği mücadelenin görmezden gelinmesi ve hatta aşağılanması hor görülmesi olarak değerlendiriyorsun. Tabii ki bu değerlendirmen bazı gözlemlerine dayanıyor olmalı. Bu nedenle ben şimdi ne desem, seni bu konuda ikna edemem. Ama yine de değerlendirmeye çalışacağım.
>Biz hiçbir zaman Kürt hareketini hor görmedik. Onları küçümsemedik. Kürt sorunu konusunda ben ve benim gibi sosyalistlerin yazdıkları ortatadır.
>Kürt sorununda bize göre üç çözüm önerisi vardı.
>Bunlardan biri devletin çözümü idi. Buna göre, Kürtler baskı altına alınmalı, asimile edilmeli ve Türkleştirilmeli idiler. Kürt köylerinin isimleri Türkçe yapıldı. Dilleri 12 Eylül öncesi serbest olsa bile gelişmesinin önü tıkandı. Ülkenin kaderi kapitalist yöntemler tercih edilerek, sermayeninin safına terk edildi ve bu durum Doğu'nun kendi kaderi ile başbaşa kalması sonucunu doğurdu.( Sadece Kürt illerinin değil, başka illerin de gerek iktisadi gerekse küğltürel açıdan çok geri bırakılmıştır. 12 Eylül sonrası ise tam bir felaketti.
>İkinci çözüm ise, Kürt milliyetçilerinin görüşü idi. Bu arkadaşlar, ulusal temelde bir devlet örgütlenmesi savunuyorlardı. Kürdistan'ın dört parçası birleştirilecek ve bağımsız birleşik Kürdistan yaratılacaktı.
>Bizse devrimci yolu tercih ettik. Bize göre, nasıl devletin baskıcı-asimilasyoncu politikaları yanlış idi ise, Kürt milliyetçilerinin de milliyetçi yolu yanlıştı. Her şeyden önce dört parçanın birleştirilmesi meselesi gerçekleşebilir bir şey değildi. ( PKK'nın "diğer üç parçada" etkinliği var mı ? Mesela Türkiye'de uyguladığı yöntemleri neden acaba Suriye'de uygulamadı ? ) Bize göre ulusal temelde örgütlenmek de yanlıştı. Çözüm gerçekten özgür ve demokratik bir Türkiye'de olabilirdi. Biz de bunun savunusunu yaptık. Bu nedenle de devletin politikalarına karşı çıkmakla beraber, PKK'nın ve diğer Kürt örgütlerinin de politikalarına karşı çıktık. Biz karşı çıktık da ne oldu ? Onlar bildikleri yoldan mücadeleye devam ettiler. geldiğimiz nokta ortada. Peki bu noktaya gelmek için bunca bedelin ödenmesi mi gerekiyordu ? Bu bedeli ödeyenler kimlerdir ?
>Şimdi Türklerde de Kürtlerde de milliyetçi eğilimler alabildiğine gelişmiştir ve bu durum APO'yu bile aşmış durumdadır. Bazı Kürt forumlarında ve zaman zaman burada milliyetçi Kürtlerin Türk düşmanlığı dolu sözlerini sık sık sen de görüyorsun.
>Devrimciler ezilen ulusların demokratik haklarını savunurlar. Ama bunu yaparken asla bir başka ulusu aşağılamazlar, küçümsemezler. "Bizim" bnu konulardakigörüşlerimizi ortaya koyan hiç bir metinde ne Türk ne de Kürt düşmanlığına rastlayamazsın. Ancak bazı arkadaşlar, Kürt milliyetçiliğine yönelik her sözü, Türk milliyetçiliği olarak düşünüyorlar. Dilleri mi varmıyor nedir, sosyal şövenlikle suçluyorlar bizi.
>Biz bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da milliyetçiliklere karşı olacağız. Bazı milliyetçi eğilimler var diye, Kürtlerin demokratik haklarının savunusundan vazgeçecek değiliz. Ve yine bazı milliyetçilikler var diye, Türk düşmanlığına karşı çıkmayacak değiliz.
>Sonuç olarak, Kürt hareketini hor gördüğümüz küçümsediğimiz saptaman yanlıştır. Ama eleştirdiğimiz doğrudur. Bu eleştiriler doğrultusunda onlarla aramıza bir mesafe çekme gereği duymamız da doğal karşılanmalıdır. Bu tabii ki haklı bulduğumuz taleplerinde onlarla yanyana gelmeyeceğiz anlamına gelmiyor. Nitekim bu da yapılıyor.
>Bu konuyu burada kesiyorum. Dilersen başka başlıklar altında tartışmaya devam ederiz.
>Selamlar...