Susurluk İçin Bir Not'a bir düzeltme
[ Forum ] Makale yazari: Doğan Arkadaş Tarih, gün ve saat : 12. Nisan 2001 12:11:17:
Su yaziya cevaben: Susurluk İçin Bir Not makale yazari: gokyuzu Tarih, gün ve saat : 12. Nisan 2001 01:58:35:
Merhaba Gökyüzü,
Yazında Susurluk'la ilgili bazı değerlendirmeler yapmışsın ve şöyle bir söz söylemişsin. Aynen aktarıyorum :
"Susurluk, geçmişten beri de çok tutucu bir yerdir. 12 Eylül'den önce de kıyı kasabalarındaki (Bandırma, Erdek) kavgaya Susurluk'tan faşist getirilirdi. Faşistler kasabada hep etkili bir güç oldular."Bu bir gözlemse, diyeceğim bir şey yok. Sen farklı gözlemlemişsin ben farklı sanırım.
Susurluk eskiden beri tutucu bir yer değildi. Eskiden faşistler kavga için Susurluk'tan adam getirmezlerdi. Eğer Susurluk'tan değişik ilçelere kavgaya giden faşistler var idiyse bu onların Susurluk'ta etkinlik gösterememelerinden kaynaklıdır.
Faşistler Susurluk'ta hiç bir zaman etkinlik kuramadılar. Kısa bir süre Ülkü Ocağı açtılar. Ama o da kısa sürede kapandı.
12 Eylğül'den kısa bir süre önce, Eskişehir'den birileri geldi. Park'ta bir kahve açıp faşist hareketi örgütlemek istediler. O kahve de kısa süre sonra kapanmak zorunda kaldı. Eskişehir'den gelen faşistler de gitmek zorunda kaldılar.
Faşist hareket hiç bir zaman Susurluk'ta etkili olamadı.
Susurluk'ta eskiden "Devrimci Yol" ve "Halkın Kurtuluşu" vardı. Bir kişi de KSD'li idi. KSD'li arkadaşın hiç bir etkinliği yoktu.
Neredeyse bütün öğretmenler TÖB-DER'li idiler.
Susurluk halkı açık bir halktır. Bunun en bariz örneği kadın erkek ilişkileridir. Yazın bir çok Susurluklu genci Erdek'te, Bandırma'da, Akçay'da denizde görebilirsin.
Susurluk'ta çoğu kez DP-AP çizgisi egemen oldu. Ancak bunun da abartılacak bir yanı yok. Çünkü bunu halk da fabrikanın 1952'de yapılmış olmasına bağlar. Ayrıca Şeker İş sendikası da bu geleneğin etkisi altındadır.
Susurluk'ta çok sayıda sosyal demokrat imam vardı. Susurlukspor'un amigosu bir dönem bir imamdı. İmam camiden çıkar sonra hep beraber maça giderler, "bir baba hindi" diye tezahürat yaparlardı. Çok matrak biri idi. Yanılmıyorsam müftü Cumhuriyet okurdu.
Sonuç olarak "Susurluk eskiden beridir tutuculuğun etkisi altındaydı" ve "faşistler kavgaya götürülürdü" şeklindeki değerlendirmene katılmıyorum. Tabii bu senin gözlemin idi ise, dediğim gibi buradaki iki satır yazı ile bu gözlemi değiştiremem. yazdıklarım da benim gözlemlerimdir.1990'lı yılların başında yeni açılan bir parka "İnsan Hakları Parkı" adı veren, göçeden Kürtlere et götüren bir toplum nasıl bu hale geldi ? Bence sorulması gereken soru budur.
Bu konnuda devletin yanlış politikalarının tabii ki etkisi var. Birbirimizle bunu tartışmayı "Sol'a Sol propagandası" olarak görüyorum ve değinme gereği duymuyorum. Muhtemelen bir çoğumuz bu konuda yakın şeyler düşünüyoruz.
Ama sorulması gereken başka sorular da var.Bazı arkadaşlar, yaşanan olayı bir malzeme yapıp, yine "yüksek siyaset" yapıyorlar. Bilinen genel geçer sözleri yineleyerek durumu açıklamış olduklarını sanıyorlar.
Her konuda "yukarından" laflar etmek, konuların ayrıntılarına inmeden, olgusal durumu değerlendirmeden, soyut bir değerlendirme ile konular geçiştiriliyor.
Siyaset halkı kazanarak yapılır. Hele Sol için, bu sadece halkın "peşimize takılması" olarak görülemez.
Susurluk olayı örnek bir olaydır. Olaydan kısa bir süre sonra bir arkadaşım beni aradı ve "söylediklerin çıktı" dedi. Daha ayrıntıya girmek istemiyorum ama durumun bu hale gelmesinde bence "bizim" yani "her rengi ile Sol'un" çok büyük "suçu" var.
Son bölümde söylediklerim kuşkusuz sana yönelik sözler değil. Yazında bunlara değinmemiş olduğun için sana bir yanıt niteliği taşımıyor.Kolaycı yöntemler bizi ilerletmez. Boşluğa atılmış sözlerden bir şey çıkmaz. O sözler doğru bile olsa.
Daha kararlı, daha özenli, daha sabırlı çalışma...
Selamlar...