Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

Saray ve Ötesi'nden


[ Forum ]


Makale yazari: Doğan Arkadaş Tarih, gün ve saat : 28. Mart 2001 14:28:29:

Su yaziya cevaben: Kitaplar üzerine... ( Cem'e yazıldı ) makale yazari: Doğan Arkadaş Tarih, gün ve saat : 28. Mart 2001 12:57:44:

Merhaba
Bir başka önerim olan kitap da "Saray ve Ötesi" idi. Aşağıda anlattığım da oradan.
Yazar dostumuz Saray'da verilen bir yemeğe katılır ve yanına bir Fransız kadın oturur. Dostumuz kadına binbir iltifatla yanaşmaya çalışır. Yani resmen "asılmaktadır". Ama kadın "pas vermez." Bunun üzerine dostumuz kitabında kadının pas vermeme nedenini açıklar : Dostumuz bir Türk^tür ve kadın bu yüzden kendisine pas vermemektedir. Türkleri küçük görmekte ve bu yüzden bir Türkle arkadaşlık etmeyi kendisine yapılan bir aşağılama olarak düşünmektedir. Yani o Türk, dostumuz gibi bunca tanınmış bir yazar ve makam mevki sahibi olsa bile, bu böyle olmaktadır !
Tabii ki ben o yemek masasında değildim ve kadının dostumuzu neden red ettiğini bilemem. ( mesela Vera, Nazım'ı red etmemişti ! ) Ama bana ilginç gelen şey, yazarın bu red edilişi kendisinin Türk oluşuna bağlaması. Oysa bir kadının bir erkeği red etmesinin binlerce farklı nedeni olabilir. ( Bu nedenlerin neler olabileceğini anlayabilecek tek bir erkek olduğunu da sanmıyorum ! :-)) )
Benim de ev arkadaşım olan bir Kürt, Siyasal'da (SBF'de) beğendiği ve arkadaşlık teklif ettiği kızın kendisini red etmesini Kürt oluşuna bağlamıştı. Kızı da tanıyordum. En azından ırkçı milliyetçi bir kız değil, çağdaş demokrat bir insandı. Red nedenin bu olmadığını, olamayacağını anlatmaya çalışırken nelerle suçlandığımı tahmin edebilirsiniz !
( Bu arada aynı arkadaş, yine Siyasal'da okuyan başka bir kızın kendisinin arkadaşlık teklifinin red etmesini de, o kızın "Stalinist" ama kendisinin "anti-stalinist" olmasına bağlamıştı daha önce! Şimdi o kız büyük bir şirkette yönetici ve arkadaş da en son gördüğümde Liberal'di. Bu Stalin tartışması yüzünden, mümkün bir aşk yaşanmadan bitti görüyor musunuz ! )
Haa bu arada ...Derken yıllar sonra o ( Adıyaman'lı ) arkadaş, Datçalı bir kızla evlendi ve şimdi "Kürtler Türkler arasında bir sınır çizilmeye kalkışılırsa bu sınır önce yatak odasından geçer" diyerek Kürt milliyetçilerine eleştiri yöneltiyor ! Bu eleştiriler karşısında aldığı yanıtların, onun bana zamanında söyledikleri ile çok benzer olduğunu söylemeye gerek yok.
( Belki ben de bunları yazmakla, ondan hiç olmazsa psikolojik düzeyde "intikam" da almış oluyorum ! :-))) )

*****

Dostumuz saraya geldiğinde, sarayda gereksiz derecede yemek çıktığını görüyor. O zamana kadar, padişah, masaya oturduğunda ne yiyeceğine karar veriyormuş. Bu nedenle yaklaşık 3000 çeşit yemek hazır tutuluyormuş ! Bu aynı zamanda sayıları 1000'i bulan aşçının da istihdam edilmesi demek.
Yazar dostumuz bunun üzerine padişaha "tabl d'hot" sistemini öneriyor. Bundan sonra "devletlumuz" önceden haftalık yemek listesini verecek ve yemekler bu listeye göre çıkacaktır. Bu yokluk ortamında savurganlık önlenmelidir. ( Böylece bugün hemen her işyerinde uygulanan tabldot sisteminin de memlekete nasıl geldiğini öğrenmiş oluyoruz ! )
Peki padişahın yemediği yemekler ne yapılıyor ? Onlar da yemeği yapan aşçılar tarafından saray çevresindeki otellere satılıyor. Bu da onlara ek gelir sağlıyor ! Bu nedenle zamanın en güzel otelleri Beşiktaş civarında. ( Biz de yatılı okulda okurken, temiz kalmış kazandaki yemekleri aşçılar el altından dışarı satarlardı ! Tarih hakikaten tekerrürden mi ibaret, ne ? )
Peki yemek sayısı azaltılınca, bazı aşçılar işsiz kalıyor. Bu durumda ne yapılıyor ? Onlar da işten atılıyorlar. Daha sonra bu aşçılardan bazılarına 31 Mart ayaklanması sırasında, ayaklanmacılar arasında rastlanıyor. Tabii "işimizi geri isterük" diyerek değil de "padişahım çok yaşa" "yaşasın şeriat, kahroşsun İttihat" diyerek ! ( Siz olsanız, bir sosyalist olarak saraydaki yemek sorununu nasıl çözerdiniz, bu çözüm sonucunda aşçıları işten çıkarmak zorunda kalsaydınız ne yapardınız ? )

Kitap şu anda önümde değil. Bu nedenle aklımda kalanları yazıyorum. Bazı hatalar olduysa affola...

İşte böyleee...

Selamlar...




Cevaplar:


[ Forum ]