Kitaplar üzerine... ( Cem'e yazıldı )
[ Forum ] Makale yazari: Doğan Arkadaş Tarih, gün ve saat : 28. Mart 2001 12:57:44:
Merhaba,
Bu forumda yazı yazan yada okur olarak katılan bir çok arkadaş gibi ben de kitap okumayı seviyorum. Daha önce ÖDP ile ilgili yazılarda da söylediğim gibi, hayat sadece kitaplardan ibaret değildir ve hayatın sorularının yanıtları da sadece kitaplarda bulunmaz. Ama yine de kitap okumak bir görüş zenginliği yaratır. Geçmişte neler olmuştu, bugün neler oluyor, neden oluyor vb bir yığın konuda kitap okumak oldukça yararlı bir şeydir. Ayrıca kitap okumak estetik beğeni düzeylerini de geliştirir. Duygusal boşalım sağlar. Başka hayatlar tanırsınız. Çevrenizde hiç "Madam Bovary" görmediniz mi ? "Rub Butler" görmediniz mi ? "Pavel" sadece Rusya'da mı yaşadı ? Ya "Oblomov" ? Sizin köyde "İnce Memed" var mıydı ? Sizin öğretmeninizde "Feride" gibi miydi ? "Salman" nasıl da evlatlıkken , babasının öz evladını kıskanmıştı, nasıl da bu kıskançlık onda hırs yaratmıştı ? Siz de "adı olmayan kadınlardan" mısınız, "Mozart" sizin de "dostunuz" mu ? Siz de "Atatürkçü değil misiniz" ? Siz de "kekliğinizi" tekrar bulmak için "Demirel'e kadar" çıkarmısınız ? "Balonla beş hafta" gezmeyi hayal ettiniz mi ?
Benim son on yıldır okuduğum kitaplar ağırlıkla tarih, dış politika ve ekonomi üzerine yoğunlaşıyor. Tarih kitapları içinde ağırlıkla da anı kitaplarının ayrı bir değeri var benim için. Genelde anılar yazılan dönemin kaygılarını da yansıtıyor. Sonraki dönemde o kaygılar yerini başka kaygılara bıraktığı için, kitap bütün öznelliğine ve taraflılığına rağmen, oldukça anlamlı veriler bırakıyor geride. Bir iki kitap önermek istiyorum.
Bir kitap "Anadolu'da Tanin". Bu kitap Ahmet Şerif tarafından Tanin gazetesine yazılmış mektuplardan oluşuyor. Ahmet Şerif gazetenin muhabiri. 1908 devriminden sonra Anadolu'yu geziyor ve oralarda gördüklerini gazetesine aktarıyor. Böylece 1908-1909 Anadolu'sunun ve dönemin siyasal sosyal vb olaylarını anlamakta önemli veriler sunuyor.
Bir başka kitapsa "Suyu Arayan Adam". Yazarı Şevket Süreyya Aydemir. Kendi yaşamını anlatıyor burada ŞSA. Önceleri Türkçü imiş. Derken sosyalist oluyor. Sonra da Kemalist. Bütün bu geçişleri çok güzel bir dille anlatıyor. Bu arada dönemi de anlatıyor. Ek yazı ile oradan bir olay anlatacağım.
Bir başka kitapsa "Saray ve Ötesi". Yazarı yanılmıyorsam Falih Rıfkı Atay. ( Uzun zaman oldu okuyalı da. ) Yazar bu kitapta 1909'dan sonra Saray "Genel Sekreteri" olarak görev yaptığı sırada Saray'da gördüklerini anlatıyor. Ek yazıda oradan da bir bölüm aktaracağım.
Bir başka kitapsa "Ubeydullah Efendi'nin Amerika seyahati". Ubeydullah Efendi 1896 yılında ABD'ye gitmiş. Onun bu seyahatinde hem yolda hem de ABD'de gördükleri kitapta anlatılıyor.
Yine bir başka kitap "Lütfi Fikri Bey'in Günlüğü" Bu kitabın alt başlığı "Daima Muhalefet" Gerçekten de Lütfi Fikri Bey müzmin bir muhalefet. Abdülhamit dönemi nde ona muhalaefet ediyor. Derken Abdülhamit devriliyor ve "kahramanımız" bu kez İttihat Terakki'ye muhalefet ediyor. Derken Osmanlı batıyor. TC kuruluyor. Bu kez kahramanımız Atatürk'e muhalefet ! İlginç bir kitap.
"Seferberlik Türküleri ile Büyüdüm." Bu da yanılmıyorsam Mıgırdıç Margosyan isimli bir yazarın kitabı. Kendisi Sivaslı bir Ermeni. Çocukluğunu orada yaşıyor ve anılarını anlatıyor.
Daha çok örnek verilebilir. Ama son bir örneği de yakın tarihten vereceğim.
"Sokaktaki Asker" ve "Sokaktaki Askerin Dönüşü" Kitabın yazarı Nevzat Bölügiray. Kendisi emekli bir general. 31.Ağustos.1979 ile 20.Ekim.1980 tarihleri arasında Adana-Kahramanmaraş-Gaziantep-Hatay-Adıyaman ve Mersin illeri sıkıyönetim komutanlığı ve sonrakli dönemde de Genelkurmay Sıkıyönetim Koordinasyon Başkanlığı yapmış. Bu görevler sırasındaki anılarını yazmış her iki kitapla. Ekte bu kitaptan bazı bölümleri not alacağım.Faşizm insanların aydınlanmasına karşıdır. Almanya'da binlerce kitabı zararlı diye yakmışlardı. Türkiye'de de 12 Eylül döneminde binlerce kitap yakıldı. Oysa solculara göre insanlar irade sahibidir. Neyin doğru ve neyin yanlış olacağına kendi özgür iradeleri ile karar verirler. Kimse insanların iradesine ipotek koyamaz, koymamalıdır. Bu nedenle solculardan bazı yazarları eleştirdiklerini duyarsınız, bazı yazarlar hakkında saçmaladıklarını söylediklerini işitebilirsiniz. Ama solculardan asla bir yazar hakkında ölüm fetvaları verdiğini, kitap yasaklanması gerektiğini duyamazsınız. Salman Rüşdi hakkında biraz düşünürseniz, gericilerin tutumu ile solcuların tutumu arasındaki nitelik farkını hemen anlayabilirsiniz.
Bu tutumdan gurur duyuyorum. Bu tutumu ülkemizin aydınlık geleceği için en umut verici olgulardan biri olarak görüyorum.
Biraz gündem dışı oldu ama olsun.
Selam ve sevgiler...Doğan Arkadaş