ÖDP üzerine yeniden...
[ Forum ] Makale yazari: Doğan Arkadaş Tarih, gün ve saat : 09. Nisan 2001 14:01:29:
Su yaziya cevaben: ÖDP-DY Tasfiyeciliği ve Saldırganlığı makale yazari: Gokhan Simsek Tarih, gün ve saat : 07. Nisan 2001 18:35:50:
Merhaba,
ÖDP üzerine yeniden...
Türkiye Solu'nun bölünmüşlüğü olgusu, özellikle 1970'lerin başından beri ülkemizin aşılması gereken olumsuz bir gerçekliğidir. Bu nedenle, birlik konusu Türkiye Solu için, başka ülkelerdeki Sol hareket ve yapılardan çok daha fazla önemli bir gündem maddesidir. Birlik konusunda sağlıklı ve tutarlı bir tavır geliştirmek, bu tavrın gereğini yerine getirmek, kendine solcuyum, devrimciyim diyen herkes için zorunlu bir görevdir.
"Birlik" devrimciler için sadece "örgütsel birlik" anlamına gelmez. Ondan daha önemlisi "ideolojik ve politik birlik"tir. İdeolojik ve politik birliğin sağlanamadığı koşullarda, ortaya çıkan her türlü "örgütsel birlik çabası" yara alır. Bir süre sonra da ayrılık meydana gelir. Ve bu durum, birlik konusunda bazı karamsar düşüncelerin boy göstermesine neden olur. Bu karamsar ortamda bazı "kurnaz politikacılar" da serpilir tabii. ( Gökhan arkadaşımız ve onun sempati duyduğu "hareket" de bu kurnaz politikacılardan biri olarak önümüzde duruyor. )
Örgütsel birlik ÖDP'nin kuruluş gerekçelerinden sadece biridir. Buna rağmen ÖDP kendisini "Solun birliği" olarak tanımlamamış, kendisini dev aynasından gören ( ama aslında ülkedeki sınıf mücadelesinde zırnık kadar yer işgal etmeyen ) bazı Sol örgütlerin aksine, kendisini sadece bir "birlik çabası" olarak ifade etmiştir. ÖDP'nin etkinlikte bulunduğu 1996'dan bu yana ülkedeki mevcut Sol örgütlerin sayısına şöyle bir bakmak bile, bu konuda ne derecede iddialı olunabileceğine bir kanıt olabilir.
Öte yandan ÖDP, kendi kuruluş gerekçesini sadece Solun birliği esasına göre kurmamıştır. Yukarıda da söylendiği gibi, birlik kuruluş gerekçelerinden sadece biridir. O kadar.
ÖDP'nin kuruluşunda etkili olan Devrimci Yol çevrelerinin, muhataplarına birlik adına bazı tavizler verdikleri bilinen bir gerçek. Bu tavizler, dünyanın şu durumu, bu durumu gibi somut değerlendirmeler değil, aksine partinin yapısı, işleyiş biçimi vb konularında toplanıyordu. Buna göre kuruluş aşamasında Devrimci Yolcular, partinin işleyişinde kendinden menkul liderliklerin iradesi yerine, üyelerin iradesinin esas alınmasını savunuyorlardı. Bu aynı zamanda ( Gökhan arkadaşımızın sözünü ettiği ve Devrimci Yol çevrelerinden belirli bir etkisi de olan) Melih, Oğuzhan vb. arkadaşlarımızın kendi "önderliklerinin" de reddi anlamına geliyordu. (Oğuzhan o günlerde, kendisini "tepede" gören bazı arkadaşlara sitemle, ("tepe sarhoşu" oldum) demişti.)
Bu nedenlerle ÖDP kuruluş aşamasında bazı eski Sol örgütlerin eski liderlerinin "mutabakatlarına" dayanarak kuruldu. Muhataplarımız, bu durumun geçici olduğu, Sol'un "harmanlanma" döneminde olduğu, yeni mücadele döneminin kendi ihtiyaçlarına göre, yeni şekillenmelerin meydana geleceğini, bu nedenle ÖDP'nin buna fırsat vermesi gerektiğini söylediler. Bu nedenle her ne kadar grup, örgüt, cephe anlayışı red edilse de, durumun geçiciliği üzerine bunca sözden sonra, "hayır ayrı duralım" demenin bir mantığı yoktu ve ÖDP kuruldu. ( Bana göre ayrı durmanın bir "mantığı" vardı. Bu nedenle ben bu tarz yapılacak bir birleşmeye karşı çıktım.)
Sonuç olarak başlangıçta "geçici" denilen olgu, bu konuda verilen onca söze rağmen yerine getirilmedi ve partide kendinden menkul platform ve örgütlerin, onların liderliklerinin "mutabakatlarının" devamı istendi. ÖDP içinde bugün yaşanan tartışma, bu "geçici" olarak kabul edilen durumun "geçmesinin" tartışmasıdır.
ÖDP, "söz yetki karar hakkını" önce kendi partisi içinde uygulayacaktır. ÖDP içinde, onun üyelerinin "borusu" ötecektir. Kuruluş döneminde bu "boru", eskiden lider görülen arkadaşların öngörüleri temelinde ötebiliyordu. Bu sağlıksızlık aşılacaktır. Kimse kimseye dayatma yapamayacaktır. Kimse iki tane lider arkadaşı "kafa kola alarak", ÖDP üyelerine siyaset dayatamayacaktır. ÖDP'de lider olmak isteyen, parti politikalarına etki etmek isteyen, "işe" liderlerden değil, parti üyelerinden başlayacaktır. ÖDP politikalarını oluşturmak isteyen, bu politikalara katkı sunmak isteyen herkes, sağda solda dergi sayfalarında beylik süslü laflar sarfederek değil, köy köy kasaba kasaba dolaşarak, Anadolu'da en ücra köşesindeki üyenin de görüşünü alarak bunu yapacaktır.
Bu, aynı zamanda farklı bir siyaset anlayışının da ifadesi demektir. Bu, "öncülük" adına halkı ve taraftarlarını koyun sürüsü gören, kitlelerin söz yetki ve karar süreçlerinden dışlandığı geçmiş sosyalizm ve örgüt yapılarının da aşılması demektir. Bu aynı zamanda siyasi ve toplumsal karar süreçlerinden dışlanan halkımızın, bu dışlamaya göre şekillenmiş halk kültürümüzün de devrimci bir tarzda aşılması demektir.
Bu kuşkusuz bir günde olabilecek bir şey değil. Ama süreç bu yönde ilerleyecektir. Ve bu süreç ülkenin ve dünyanın içinden geçmekte olduğu bu dönemin etkilerini de üzerinde taşıyarak ilerleyecektir.
Gökhan arkadaşın sempati duyduğu "tarikatın", böyle bir anlayışı kabul etmesi elbette ki mümkün değildir. Onlar için devrimci gevezelikler eden bir şeyh ve ona biat eden bazı müridlerin olması yeterli görülebilir. Bunun nasıl bir "devrimcilik" olduğunu da açıklamak herhalde onlara düşer.
Bu arkadaşlarımızın ÖDP içinde yaşanan sorunlar karşısında gösterdikleri yaygara, "ÖDP duvara tosladı" vb ajitasyon ve demogoji dolu sözler, anlamsız gevezeliklerden ibarettir. Bundan önce olduğu gibi, kuşkusuz, bundan sonra da herkesin kendi siyasal pratiğinin sonuçlarını görme fırsatı olacak. Bu nedenle Gökhan arkadaş "ÖDP bitti" derken bence fazla acele ediyor. (Bu arada bu genç arkadaşa bir abi tavsiyesi : Gökhancım, geçmişte de bize gelip Devrimci Yol'u "bitiren" bir çok arkadaşın, sonradan bizden çok Devrimci Yolcu olduğunu görmüştük. Kimseye karşı kendini bu kadar "kemikleştirmemeni" tavsiye ederim. Belki başkaları bilmez ama sen sonra aynaya baktığından kendinden utanabilirsin. )
ÖDP üzerine Gökhan'ın zırvaları nedeniyle yazmak zorunda kaldım. Ama yazacak başka konular da var ...
Bunlar da başka yazıya...
Selamlar