Türkiye halkının yüzde 80'i aptal mı ?
[ Forum ] Makale yazari: Doğan Arkadaş Tarih, gün ve saat : 27. Mart 2001 18:15:20:
Merhaba,
Bundan yıllar önce Aziz Nesin "Halkımızın %80'i aptal" demişti. Bunun gerekçelerini anlatırken de, yaşanan bunca baskı ve sömürü ortamından söz ediyordu. Bütün bunlara karşı çıkmadığına göre halk aptal olmalı idi.
Bazen internet ortamında da bazı arkadaşlarımız, halkı aptal yerine koyan ve hatta başka ifadelerle de aşağılayan ifadeler kullanıyorlar. Bunlara karşı çıktığınızda da hemen Aziz Nesin'i örnek gösteriyorlar.
Oysa ben aynı kanıda değilim.
Yaşadığımız son ekonomik kriz de bu aptal teorilerine kaynaklık edebilecek bazı verilerle dolu. Nijerya halkı bile, IMF politikalarına isyan etti; Arjantin'de bile şunlar şunlar oldu; Filipinler'de bile bunlar bunlar oldu...Bu yoldaki sözler, pek yazılı yada görsel basına yansımasa bile özel konuşmalarda, dile getiriliyor.1-) Halkın mevcut baskı ve sömürü politikaları karşısındaki tutumunu değerlendirirken, 12 Eylül'ün halkımızın ( ve bizim ) üzerindeki etkileri göz ardı edilmemelidir.
Gerçekten de 12 Eylül'den çok önce Türkiye halkı kendi haklarını almak üzere etkin bir mücadeleye girişmişti. 1960'ların özellikle ikinci yarısında başlayan bu süreç, 1980'de oldukça baskılı bir süreçle noktalandı. Yaklaşık 1 milyon insan gözaltına alındı. ( O zamanlar gözaltı süresi 90 gündü. ) Bırakın Sol'u, siyasetle ilgilenmek bile başlı başına hainlik olarak görüldü. Herkes verilenle yetinmeli ve gıkını çıkarmamalı idi. Eğer hakkını aramaya yeltenen olursa, bedelinin nasıl ödetileceği, uygulamalı olarak gösteriliyordu.
Daha sonra "demokrasiye" geçildi. Bu demokrasinin çerçevesini de 12 Eylül faşist generallerinin yazdırdığı malum anayasa çiziyordu. Bu anayasaya göre, halkın örneğin sendikal özgürlüğü vardı ama... Her şey ama'dan sonra geliyordu. O kadar çok ama vardı ki, ilk paragrafta tanımlanan özgürlüğün içi sonraki paragraflarda boşaltılıyordu. ( Bu nedenle bazı anayasa hukukçuları, mevcut anayasaya "ancak'lı, ama'lı anayasa" derler. )
Oysa bir avuç sermayedar karşısında, halkın en önemli gücü "sayıca çok olmaktır". Bu çokluk ancak örgütlü olabildiğinde gerçekten bir güç olabilir. Bu örgütlü güç, "üretimden gelen gücü" de doğru kullanabildiğinde, halka karşı uygulamalara gidebilmek, halka karşı politik tavırlar alabilmek o kadar kolay olmaz.
12 Eylül döneminde çizilen çerçeve ile halkın kendi örgütlerinin işlevselliği kaybedilmiştir. Yaşanan bir çok sıkıntının bir nedeni de budur.
Bazılarını her zaman aldatabilirsiniz. Herkesi bazen aldatabilirsiniz. Ama herkesi her zaman aldatamazsınız !
2-) Bugün de halkın yaşanan sorunlardan habersiz olduğunu düşünmek yanlıştır. Çünkü sorunları yaşayan zaten halktır. Yani biziz. Siyasi sorunlar gökyüzünde uzak bir yerlerdeki sorunlar değildir. Onlar, bizim içinde bulunduğumuz ortamda yaşadığımız sorunlardır. ( örneğin bugünlerde Mart sonuna dek vergi vermek zorunda kalan esnaf, nasıl sorunlardan habersiz olarak nitelenebilir ? )3-) Halktan yana bir siyasetin geliştirilmesi öncelikle Sol'un işidir. Ancak Sol da, ne ideolojik çerçeve ne de politik çerçeve olarak ( ve doğal olarak örgütsel açıdan da ) bu görevi yerine getirebilecek yetkinlikten uzak görünüyor. Türkiye'nin son 20 yılına bakanlar, bir ülkede Sol olmayınca o ülke ne hale gelebilir, bunu çok net görebilirler. Durumun bu hale gelmesinde suçu sadece 12 Eylülcülere atamayız. Bu ülkenin solcularının da kendi üstlerine düşen görevleri yetkinlikle yapamadıkları ortada. Yaşanan süreçlerden hiç ders alınmadığı, değişen koşullara uygun etkili bir örgütlenme ve politikalar geliştirilemediği ortada. ( Örneğin 12 Eylül'ü onaylayan tek "sosyalist" örgüt olma şerefine sahip olan Aydınlık çizgisi, hala Sol'um diye ortalıkta gezinebiliyor ! Gezinmek neyse de, örneğin Mehmet K. gibi arkadaşlar hala sosyalizm adına orada "siyaset yapabiliyorlar". )
4-) Sonuç olarak,
a-) Türkiye halkı sorunlarının farkındadır. Aranılan çözümdür.
b-) Halkın örgütlenme olanakları olağanüstü derecede kısıtlanmıştır.
c-) Bu haliyle Sol'un Türkiye halkına bir çözüm seçeneği olarak ortaya çıkabilmesi olanaksızdır.5-) Öyleyse ne yapmalı ?
Bu sorunun bir solcu olarak benim için tek yanıtı var :
( Yukarıdaki üç sorunun yanıtını da aynı anda gündeme alabilecek şekilde ) Devrime kendimizden başlamalı !Selamlar
Doğan Arkadaş