Ce: Aykırılık
[ Serbest kursu ] Makale yazari: erman Tarih, gün ve saat : 23. Aralik 2000 02:45:19:
Su yaziya cevaben: Ce: Aykırılık makale yazari: Vaner Alkaç Tarih, gün ve saat : 16. Eylül 2000 07:17:08:
Selamlar,
Oncelıkle kuresel sermayeye karşı ulus devleti savunan bir kişinin marksist olamayacagı kanısındayım. Bu kişiler hareketin hareket halindeki doktirini olan bir dünya görüşünü ideolojileştirerek farkında olmadan en buyuk zararı verıyorlar. Ve hala gunumuzde Sovyet tipi sosyalizmin özlemini çeken solcuların oldugunu görmekte ayrıca üzüntü verici. Bu arkadaşlarımıza Marxın aslında kapitalizmi ( özellikle küresel olanını ) ne kadar devrimci buldugunu ve üretim araçlarındaki teknolojik gelişme post bir üretim düzeyine ulaştıgında ( günümüzde ulaşılmıştır ) kapitalizmi kendi içinden ( tabiki orgutlenerek, biz buna katılımcı demokrasi diyoruz. ) sosyalizme çevirmenın ne kadar mümkün ( hatta kaçınılmaz ) oldugunu gözden geçirmelerini tavsiye ediyorum.
Turkiye'nin solu, son yillara kadar is dunyasina mesafeli davrandi. Uretimin topluma katkisini anlama zahmetine katlanmadi. Osmanli'dan gelen genetik bir reaksiyonla, uretimi cogaltarak arti deger yaratmanin, insan karakterine uygunlugunu kavrayamadi. Pastayi buyuterek insanlari mutlu etmenin onemini anlamadi. Ici bos, soyut sloganlarla yetindi. Sovyet Rusya tipi sosyalizmle, Bati Avrupa tipi sosyal demokrasi arasindaki kalin cizgili farklari merak etmedi, onemsemedi. Ve boylece, bugunlere, yirmibirinci asrin baslarina gelindiginde, esamesi okunmayan, Meclis'te temsil edilmeyen bir duruma dustu. Dost aci soyler.
Solun mevcut olmadigi bir ortamda, denge bozuldugunda, sag kanat terbiyesizlesir ve her turlu asiriliga gider. Turkiye bugun, bu durumu yasiyor. Solu saygin ve agirlikli bir denge unsuru haline getirmek, is dunyasinin cikarina uygundur. Solun demagojik sloganlarina ragmen, dogmatik solcularin is dunyasina karsi bilincaltinda duyduklari sogukluga ragmen, solu tekrar ayaga kaldirmak, saglikli ve demokratik bir ortam arayan Turk isadamlarinin gorevidir.
1930'lu yillardan beri iktidarda agirligi olan, Isvec'i dunyanin en zengin ulkeleri arasina yukseltmis cagdas sosyal demokrasiyi Turk solunun anlamasi, ve ayni yoldan Turkiye'ye refahin yolunu acmasi icin Turk solunun, onyargilarini sorgulamasi gerekiyor. Bu koklu degisimi ve ''donek'' olmayi goze alamayan sevgili dostlarima, Prof. Dr. Selcuk Erez 'in ''Aklimizin Ambargolari'' kitabini okumalarini oneriyorum.
Uretimden kaynaklanan arti degerden toplumu yararlandirmak icin, uretim aracina devletin sahip olmasi, cagdas sosyal demokrasi anlayisina ters duser. Isvec'te kamu mulkiyeti en alt duzeydedir. Mevcut 42 bankanin sadece biri, Merkez Bankasi (Riksbanken) devletin kontrolundedir. Diger 41 bankanin tamami ozel sahislarin veya ozel sirketlerin elindedir.
Isvec'in dogal zenginliklerinin en basinda ormanlar gelir. Ulkenin yaridan fazlasi ormanlarla kaplidir. Bunlarin yuzde 38'i borsada kayitli ozel sirketlerin, yuzde 50'si de ozel sahislarin elindedir. Devletin elindeki yuzde 12'lik pay, dogal parklar ve insanlarin barinamadigi Kuzey Kutbu yoresindedir. Isvec orman zenginliginin yuzde 88'inin tapulu sahibi ozel sektordur. Bu ormanlarda her sene daha cok agac kesilmesi icin maliye bakanligi baski uygular. Boylece, daha cok ureten ozel sektorun daha cok vergi vermesi saglanir. Her sene, tum ormanlarin yuzde 6'si nispetinde yeni fidan dikilerek ormanlar genclestirilir ve cogaltilir.
Orman urunlerinin Isvec ekonomisine katkisi, senede 24 milyar dolardir. Fert basina 22.000 dolarlik gelirin yuzde 14'u, yani 3.000 dolar orman urunlerinden gelir. Turkiye'nin toplam fert basina gelirinin ustunde olan bu rakam, ozel sektorun orman uretiminden gelir. Isvec'te Orman Bakanligi yoktur. Gerek yoktur.
Simdi de Turkiye'ye donelim. Ormanlarin tamami, 1942 ile 1945 yillari arasinda CHP'nin cikardigi kanunlarla ozel sahislarin elinden zorla alindi ve devletlestirildi. Burokrasi, Orman Bakanligi adi altinda bir canavar yaratti. 1945 yilinda Turkiye'nin yuzde 36'si ormanlik iken, 1995'te bu rakam yuzde 11'e dustu. Yani, Turkiye, elli yil icinde, ormanlarinin ucte ikisini yitirdi. Bugunlerde, Orman Bakanligi on binlerce personeline artik maas yetistiremez oldu. Orman Bakani dahiyane (!) bir care onerdi. Memurlarina, ''Ormanlari kesip satin, parasi ile maasinizi tahsil edin'' emrini verdi. Bakanlik isimli canavar simdi dondu, eline emanet edilmis zenginligi tuketmeye yoneldi. Bu gidisle, on yil icinde Turkiye'nin col olmasi kacinilmaz oldu.
Solcu dostlarima soruyorum. Turkiye'nin kalan ormanlarini kurtarmak icin bana destek olur musunuz? Asagida onerdigim careleri icinize sindirebilir misiniz?
Oncelikle, CHP'nin 1945 yillarinda karsiligini odemeden koyluden ve ozel sahislardan zorla aldigi ormanlardan kalanlarini, onceki sahiplerine, yani yerel insanlara ve koyluye iade edelim. Sonra, canavari bitirmek icin Orman Bakanligi'ni kapatalim, onbinlerce memuru emekli edelim.
Bu arada ormanlari tekrar uretken hale sokmak icin ozel sektoru goreve ve Isvec sermayesini Turkiye'ye davet edelim. Yuzlerce trilyon liralik Orman Bakanligi masraf butcesini sifirladiktan sonra, ozel sektorun ormandan yarattigi arti degeri Maliye Bakanligi yolu ile vergilendirerek Turkiye'yi zenginlestirelim.
Cagdas solcu olmak galiba gorundugu kadar kolay degil... Koklu bir zihinsel devrim gerekecek...
Donek olmayi goze almak kacinilmaz olacak... Biz ici bos sloganlarin rahatina alismisiz... Iyisi mi, biz yine oyle devam edelim... Nasil olsa marjinallesmisiz, Meclis'ten disari dusmusuz, oyle kalsin! Onemli olan, degismeyelim, donek demesinler bize...
Boyle dusunen sevgili dogmatik solcu dostlarima son bir mesajim var.
O da, Friedrich Nietzsche 'den alintidir. ''Hicbir zaman fikir degistirmeyen iki tur insan vardir... Oluler ve deliler...''
Solcu dostlarima, sevgilerimle.
ISHAK ALATON
Alarko Holding Yonetım Kurulu Baskanı