|
|
..Ve güneş bütün ihtişamıyla karşımızda. Hızla yükselen güneş, en ufak bir geç kalmada kaçıracağınız kareler, olaya ayrı bir heyecan katıyordu. | 6. Uluslararası Kahta Kommagene Festivali büyük ilgi gördü. Festival, zengin tarihi ve kültürel varlıklara sahip olan Kahta'da düzenlendi. |
M. Tevfik Parlak'ın yazısı. | Haberi için tıklayınız. |
|
|
Adıyaman'ın Kahta ilçesindeki Nemrut Dağı'nın doruğundaki Kommagene Krallığı dönemine ait kalıntılardan, Kral I. Antiochus'un anıt mezarı 2000 yıldır sır olmaya devam ediyor. | Yol yine aynı yol. insanlar hala toprağa bağımlı olarak yaşıyor. Kadınlar hala renga renk Suriye kumaşlarından diktikleri fistanları giyiyor. Yeni olan tek şey telefon ve elektrik direkleri. |
Haberi için tıklayınız. | Hüseyin KÜÇÜKKELEPÇE'nin incelemesi. |
|
|
Adıyaman'ın Kahta ilçesinde bulunan, ''Dünyanın 8. harikası'' olarak tanımlanan ve UNESCO trafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan 2000 yıllık Kommagene Krallığı döneminden kalan tarihi eserlerin korunması ve restorasyonu için uluslararası vakıf kuruldu. | "Kahta Çayı üzerine onlarca köprü yapıldı. Bu köprülerinin tamamına yakını son yapılan köprü gibi, yıkılarak kullanılamaz hale geldi. Cendere Köprüsü ise, 2000 yıldır dimdik ayakta." |
Haberi için tıklayınız. | Haberi için tıklayınız. |
|
Zaimoğlu, 6. Uluslararası Kommagene Festivali için bulunduğu Kahta'da, yaptığı açıklamada, turizmin, GAP ile beraber, Güneydoğu Anadolu'nun makus talihinin yenilmesinde en önemli araç olduğunu söyledi.
Turizm sektörünün, yöredeki güzelliklerin pazarlanmasına ve ekonomik değere dönüşmesine yol açacağını belirten Zaimoğlu, ''Atatürk Barajı'nın nimetlerinden sadece tarım sektörü değil, turizm sektörü de yararlanmalı. Su ile ilgili turizm çalışmalarının burada yapılması sağlanmalı'' dedi.
İNANÇ TURİZMİ
Yörenin, inanç turizmi için mutlaka değerlendirilmesi gereken
birçok değere sahip olduğunu kaydeden Zaimoğlu, şöyle devam etti:
''Hz. İbrahim, Hz. İsa, Hz. Eyüp ve Hz. Yakup'un memleketi Şanlıurfa, ilk üniversitenin yer aldığı Harran, dünya Süryani merkezi Deyruzafari'nin kurulduğu Mardin, Çin Seddi'nden sonra dünyanın en uzun surlarına sahip Diyarbakır, dünyanın ve insanlığın ortak mirası Adıyaman'daki Nemrut, Veysel Karani Türbesi'nin bulunduğu Siirt, bilinen ve ilk açık hava heykel atölyesi olan Yesemek'i, dünya kültür turizmine kazandırma çalışması yapan Gaziantep, GAP bölgesinde yer alan tarih hazinelerinden bazılarıdır. Ayrıca, tamamen Türk mühendis ve işçilerince inşa edilen, bereketin, değişimin, çağdaşlığın, ekonomik ve sosyal gelişmişliğin sembolü haline gelen Atatürk Barajı, en az tarihi eserler kadar önem taşıyor. Bu eserler, yörede kültür ve inanç turizmi açısından çok önemli değerlerdir. Yöre, bu eserler sayesinde kültür turizmine merkez olabilecek konumdadır.''
TURİZMİN ÖNEMİ
Turizmin, Güneydoğu Anadolu'nun en önemli gelir kaynağı olacağını
vurgulayan Zaimoğlu, ''Turizm ile ilgili yatırımlar sonucunda, bölgede
diğer sektörlerin yatırımları da başlayacak ve canlanacak'' diye
konuştu.
Nemrut için uluslararası vakıf
Vakıf Başkanı Maurice Crijens :
‘Tarihi mirasa sahip çıkmalıyız’
KAHTA - Adıyaman'ın Kahta ilçesinde bulunan, ''Dünyanın 8. harikası'' olarak tanımlanan ve UNESCO trafından Dünya Kültür Mirası listesine alınan 2000 yıllık Kommagene Krallığı döneminden kalan tarihi eserlerin korunması ve restorasyonu için uluslararası vakıf kuruldu.
Merkezi Hollanda'nın Eindhoven kentinde, ''The International Nemrut Foundatıon'' adıyla kurulan Uluslararası Nemrut Vakfı'nın Başkanı Maurice Crijns, Nemrut Dağı'nın dünya kültür mirası olduğunu belirterek, ''Doğu ve Batı medeniyetlerinin beşiği olan Kommagene medeniyetini, bu tarihi mirası, tahribe terketme hakkına sahip değiliz'' dedi.
Kendilerini sorumlu hissettikleri için uluslararası bir vakıf kurduklarını kaydeden Crijns, ''İnsanların ömrü bazı işleri tamamlamaya yetmez. Bundan dolayı vakıf kurduk. Vakıflar nesiller boyu kuruluş amacına uygun hizmetler sunabilir'' diye konuştu.
MASTER PLAN
Crijns, Nemrut'a yönelik olarak Kültür Bakanlığı ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu'na teklif ve hazırladıkları Master Plan'ı sunduklarını söyledi.
Vakfın finansmanı ile Nemrut Dağı'ndaki tarihi eserlerin korunmaya alınması, restore edilmesi ve yeni müze açılmasını önerdiklerini anlatan Crijns, şöyle devam etti:
''Önerimiz kabul edildiği takdirde Temmuz ayında Nemrut Dağı'nda çalışmalara başlayacağız. Restorasyon için yeni teknolojiler geliştirdik. Nemrut'un daha fazla tahribine gözyummak istemiyoruz. Hollandalı, Alman ve Türk bilimadamlarından oluşan vakfımız, Nemrut'u gelecek kuşaklara olduğu gibi taşımaya kararlıdır.''
Bu arada, Kültür Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Tekin Aybaş ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Arsın Aydındurmaz, Nemrut Dağı ve bölgedeki örenyerlerinde incelemelerde bulundu.
Prof. Dr. Aybaş, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde Türkiye'den 8 tarihi ve doğa eseri bulunduğunu, bunların en önemlisinin Nemrut olduğunu kaydetti.
Nemrut Dağı'ndaki eserlerin korunması için Vakfın sunduğu önerinin çok olumlu ve detaylı olduğuna dikkati çeken Aybaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bireysel olarak böyle işlerin yapılması çok zordur. Vakfın önerisini komisyonumuz öncelikli olarak değerlendirecek. Nemrut Dağı'ndaki eserlerin gerçekten hiç de haketmedikleri tahribatı gördüğüne tanık olduk. Bunları korumaya kararlıyız.''
İki yılda çöken köprü
Yeni teknolojiyle yapılan köprüler yıkılırken , binlerce yıllık köprüler dimdik ayakta duruyor.
KAHTA - 2000'li yılların teknolojisiyle yapılan ve Adıyaman-Diyarbakır Karayolu üzerindeki ulaşımı sağlayan Kahta Çayı köprüsü iki yıl içinde kullanılamaz hale gelirken, aynı ırmak üzerinde bulunan ve dünyanın en eski köprülerinden biri kabul edilen 2000 yaşındaki Cendere Köprüsü halen dimdik ayakta. Sincik İlçesi ve yüzlerce köyün ulaşımını sağlayan Cendere Köprüsü'nün, 21. yy teknolojisine meydan okuduğunu söyleyen çevre halkı: "Kahta Çayı üzerine onlarca köprü yapıldı. Bu köprülerinin tamamına yakını son yapılan köprü gibi, yıkılarak kullanılamaz hale geldi. Cendere Köprüsü ise, 2000 yıldır dimdik ayakta." dediler.
ÇALIŞICI: HESAP SORULMALI
Öte yandan il Koordinasyon Kurulu toplantısında muhabirimizin konu
hakkındaki sorusunu cevaplayan Adıyaman Valisi Kadir Çalışıcı, köprü ayaklarının
bulunduğu zeminin su tarafından oyulmasıyla meydana gelen çökmenin, yanlış
yer seçiminden kaynaklanmış olabileceğini söyledi. Çalışıcı: "Bunun hesabını
sormamız gerekir; ancak bunun için de merkezi yönetimin yerel yönetimleri
kuvvetlendirmesi gerekir. Artık bu işler yerel yönetimlere devredilmelidir
ki, hesabını da siz sorabilirsiniz. 2000 yıllık köprü ayakta dururken,
iki yıldır hizmet veren bir köprü çökmeye başladı." dedi.
TARİHİ KÖPRÜLER DERS VERİYOR
Bu arada konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Zafer Ertürk,
''Yeni yapılan köprüler en ufak tahribattan etkileniyorlar. Kabahat günümüz
teknolojisinde değil, bunların yer seçimi ve yapılış biçimindedir''
dedi. Ertürk, tarihi köprülerin yer seçimi ve yapılışlarının son
derece sağlam olduğuna dakkat çekerek, şöyle dedi:
''Tarihi köprülerin toprağa ve çevreye uyumları son derece mükemmel. Suyun getirdiği güce karşı tasarlanmışlar. Bu köprüler suyun gücünün en çok kırıldığı noktalara yapılmışlar. Şimdikiler böyle bir özellik aranmadan tek tip projelerle inşa edilmişler. Bazıları suyun gücünün en üst düzeyde olduğu yerlere kurulmuşlar. Böyle olunca da normalin üzerindeki bir akışta yıkılmaktadırlar.'' Prof. Dr. Ertürk, Osmanlı döneminden kalma tarihi köprülerin koruma altına alınarak onarılması gerektiğini de kaydetti.
2 bin yıllık sır mezar
ADIYAMAN- Adıyaman'ın Kahta ilçesindeki Nemrut Dağı'nın doruğundaki Kommagene Krallığı dönemine ait kalıntılardan, Kral I. Antiochus'un anıt mezarı 2000 yıldır sır olmaya devam ediyor.
Kökeni Pers Hükümdarı Büyük Daryus ile Makedonya Hükümdarı Büyük İskender'e dayanan ve bölgede M.ö. 69-M.S. 72 yılları arasında hüküm süren Kommageneliler'in yaptırdığı Kral I. Antiochus'un anıt mezarı, arkeoloji dünyasının çekim merkezi olmaya devam ediyor.
Yapılan sismik ve radar testleri, Nemrut Dağı'ndaki hieratasyonun (tapınak), milyonlarca küçük taşın örttüğü anıt mezarın Kral I. Antiochus'a ait olduğunu ortaya koyuyor. Nemrut'taki anıt mezarın kapısı, piramitlerdeki gibi sır olarak gizlenmiş. İtalya'da yayınlanan Bell Europa Dergisi'nde, Rafaella Pıovan'ın çizdiği anıt mezarın orijinal yapısı, 2000 yıllık bir sırrı çözmeye yönelik girişim olmakla beraber, anıt mezar 21. yüzyıla da sırlarıyla giriyor.
NEMRUT DAĞI
Bölgede 2000 yıl önce hüküm süren Kommagene'nin ilk kralı I.
Antiochus'un mezarı olan 50 metre yüksekliğindeki tümülüs ve çevresindeki
eserlerle dev tanrı heykellerinin yer aldığı Nemrut Dağı, Adıyaman'ın
Kahta ilçesine 60 kilometre uzaklıkta bulunuyor.
Kuzeydoğu ve batısı teraslarla çevrili tümülüs, yığma şeklinde taşlarla yapılmış ve 150 metre genişliğe sahip. Doğu ve batı teraslarında Grek ve Pers üslubunda yapılmış dev tanrı heykelleri ve kabartmalar yer alıyor. Kral 1. Antiochus'un biraraya getirdiği Grek din ve kültürü ile gelenekleri, bu eserlerde açık bir şekilde pekiştirilmiş.
Tümülüsle birlikte 2 bin 150 metre olan bu tepe, yörenin en yüksek noktası olma özelliğiyle Kahta Ovası'na hakim görünüme sahip. Doğu ve Batı teraslar simetrik inşa edilmiş, Kuzey terası daha ziyade sunak ve kabartmalarla her iki terasa açılıyor.
Taht üzerine kurulu tanrı heykelleri, kaideleriyle birlikte 8-10 metre arasında değişen yükseklikte yapılmış. Doğu ve Batı teraslarda kartal, aslan, Antiochus, fortuna, Zeus, Apollo ve Herkül heykelleri bulunuyor. Yukarı dön
Nemrut doruğunda festival
Tevfik Parlak
KAHTA– 6. Uluslararası Kahta Kommagene Festivali büyük ilgi gördü. Festival, zengin tarihi ve kültürel varlıklara sahip olan Kahta'da düzenlendi. Dünyanın 8. harikası olarak tanımlanan ve UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan Nemrut Dağı'ndaki dev büyülü heykeller, M.Ö. 1. yüzyıl ile M.S. 72 yılları arasında yörede bağımsız krallık olarak hakimiyet süren Kommageneliler'in kültür ve sanat anlayışını yansıtıyor. Nemrut Dağı'nın 2 bin 150 metrelik doruğundaki heykellerin yanı sıra, Kral Antiochus'un anıtmezarı da bulunuyor.
Dünya kültür turizminin gözde merkezleri arasında bulunan ve dünyada güneşin doğuşu ve batışının en güzel izlendiği yer olarak tanımlanan Nemrut ve festivale ilişkin hazırlanan 15 bin afiş ve broşür, tur operatörleri, seyahat şirketleri, büyükelçilikler, yerli ve yabancı basın, üniversiteler ile kültür ve turizm çevrelerine dağıtıldı.
Festival süresince yerel, ulusal ve uluslararası kültürel ve sportif etkinlikler düzenlendi, halkoyunları, tiyatro ve Atatürk Barajı gölünde su sporları gösterileri sunuldu.
ÇATOM'un el sanatları sergisinin de açılacağı festivalde, "GAP'ta Turizmin Çeşitlenmesi ve Sorunları'' konulu panel düzenlenecek. UNESCO Büyükelçisi, sanatçı Zülfü Livaneli de festival kapsamında bir konser verdi.
Kahta Kaymakamı Reçep Kızılcık, 25-27 Haziran tarihleri arasında düzenlenen festivalin, yöreye ilgiyi daha da artırdığını belirtti. Festival Tertip Komitesi Başkanılığını da yürüten Kızılcık, Nemrut Dağı'nın 2 bin 150 metrelik doruğunda, Atatürk Barajı gölü ve Kahta Ovası'na hakim bir noktada bulunan 2000 yıllık Kommagene Krallığı döneminden kalan dev heykellerin, ''Dünyanın 8. Harikası'' olduğunu ve UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer aldığını söyledi.
Nemrut Dağı'nın, dünyada, güneşin doğuşu ve batışının en iyi izlendiği
yer olarak bilindiğini ve bu özelliğinden dolayı ilgi çektiğini belirten
Kızılcık, "Festivalin daha geniş kesime duyurulması ve böylece yöreye gelecek
turist sayısını artırmak için bastırdığımız 25 bin afiş, broşür ve
dokümanı, yurtiçi ve dışındaki ilgili kurum ve kuruluşlara ulaştırdık''
dedi.
Festivale Öger Tours, VIP Turizm, Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri
Birliği ile TÜRSAB'ın da katıldığını kaydeden Kızılcık, "KKTC, Gürcistan,
Fransa ve Çek Cumhuriyeti'nden gelecek halkoyunları ve tiyatro ekipleri
gösteriler sunacak'' diye konuştu.
Festivalde ayrıca Nemrut ve yöredeki ören yerlerinin tanıtımına katkıda bulunan gazeteciler de ödüllendirildi. Ayrıca, Arsemia, Eski Kahta, Cendere Köprüsü ve Karakuş Tepesi'ne yönelik tur programı uygulandı. Yukarı dön
Nemrut'tan güneşe bakmak
M. Tevfik Parlak
Güneşin doğuşunu izlemek için kalkıp Adıyaman'a gitmek ve 2 bin 150 metre yükseklikteki Nemrut Dağı'nın tepesine çıkmak. İlk bakışta bu kadar zahmete değmeyecek, keyfekeder bir davranış gibi gözüküyor. Ancak Nemrut'ta güneşin bir başka güzel, bir başka ihtişamlı doğduğunu görünce zahmetler unutuluyor doğrusu. Hele bunun ucunda gördüklerimizi bir de okurlarla paylaşmak olunca, değmeyin kabaran gazetecilik iştihamıza...
HAVA ÇOK SOĞUK
Nemrut Dağı'na çıkıp, güneşin doğuşunu izlemek için Adıyaman'a doğru
yol aldık. Adıyaman'dan bize refakat eden arkadaşlarla birlikte akşamdan
çıktık sabah güneşiyle kavuşmak için Nemrut'a. Kahta'yı geçip Nemrut Dağı
Milli Park sınırınına doğru ilerlerken akşamın karanlığını dört bir yana
yayılan petrol kuyularının ışıkları aydınlatıyordu. İşlenemediği için boşa
yakılan doğalgazı görünce de ah geçirdik yanan enerjimiz için. Nemrut Dağı
zirvesine doğru tırmanmaya başladığımızda artık havalar giderek soğuyor,
sular soğukluğundan ötürü içilmez oluyordu. Arabamızın en son gidebildiği
nokta olan Nemrut Dağı'nın zirvesine 1 kilometre mesafadeki dinlenme tesislerinde
sabahlamayı düşünüyor, güneşin doğuşuna karşı da kalan kısmı tırmanmayı
hesap ediyorduk. Ancak hesapta olmayan otomobilimizin arıza yapması bizi
epey zorlarken, yokuşa karşı araba itmenin ne demek olduğunu anlamamıza
da yardımcı oldu.
Ve çalışan otomobil, ardından gelinen dinlenme tesisleri. Vucüt ısımız giderek düşerken, 5–10 dakika öncesine kadar gayet normal olan hava sıcaklığında ani düşüş tahammül sınırlarımızı zorluyordu. Ne varki Nemrut Dağı'na o güne kadar birçok kez çıkan ve bizim gibi gazeteci arkadaşlara refakatçilik yapan Kahtalı arkadaşımız Tevfik Parlak, tecrübesiyle bu durumu önceden sezmiş ve battaniyelerimizi yola çıkmadan önce arabanın bagajına yerleştirmişti. Derken saatler ilerledi ve sabahın üçbuçuğunda zirveye doğru yol aldık. Arkadaşlarla birlikte dağın tepesinde konaklamaya karar veren bizler, birer battaniyeye sarılarak o benzersiz anı beklemeye başladık. Yer yer uykumuz ağır bassa da, güneşin doğuşunu kaçıracağımız endişesi uykumuzu kaçırmaya yetiyordu. Oldukça dik olan zirveye tırmanırken zor anlar yaşamış, üzerimizdeki battaniyeler de bunlara tuz biber olmuştu.
ZİRVENİN TADINA VARMAK
Fakat "Her yokuşun bir bitişi vardır" hakikatinde olduğu gibi biten
tırmanış ve ardından ulaşılan zirve. Doğrusu ilk anlarda pek bir şey anlayamadık.
Göz gözü görmüyordu. Elimizde ufacık bir fenerin bile olmaması görüş alanımızı
haddinden fazla sınırlamıştı. Güneşin doğuşunu izlemek için kendimize uygun
bir yer seçtik ve beklemeye koyulduk. Vakit geçmeyince arkadaşlarla birlikte
daldık muhabbete... Biz güneşin doğuşunu beklerken, ondan daha önce ayak
sesleriyle karşılaştık. Evet güneşin doğuşunun en güzel izlenebildiği bu
mekana bizden başka gelenler de vardı. Vakit ilerledikçe insan sayısı artıyor,
meraklılar fotoğraf makinalarını ve kameralarını çıkararak pozisyonlarını
alıyorlardı. Artık yavaş yavaş güneşin doğuşunun belirtileri geliyor, şafak
giderek ağarıyor, gökyüzünü mükemmmel bir mavi tonu kaplıyordu. Hava kirliliği
ve diğer etkenlerden uzak olan gökyüzü ancak bu kadar muhteşem olur diye
düşünürken aklıma İstanbul'un kirlilik içerisinde çırpınan sisli gökyüzü
geldi bir anda ve aldı tüm güzellikleri gözümün önünden...
GÜNEŞ'İN İHTİŞAMLI DOĞUŞU
Derken güneş doğuyor ve deklanşör seslerinin ardı arkası kesilmiyordu.
Gece çıktığımız için fark edemediğimiz güzellikler güneşle birlikte ortaya
çıkıyor, fotoğraf çekmemiz için gerekçelerimiz çoğalıyordu. Dağ sıralarının
karanlığı, ufukta birden ortaya çıkan güneşin kızıllığı, kırmızının giderek
turuncu, ardından sarıya dönüşmesi, beyaz–açık mavi gökyüzünün mükemmel
mavisi ve lavicertle birlikte tekrardan kararan ufuk. İşte güneşin doğuşuyla
birlikte bir kareye sığdırdığımız renklerin cümbüşü. ...Ve güneş bütün
ihtişamıyla karşımızda. Hızla yükselen güneş, en ufak bir geç kalmada kaçıracağınız
kareler, olaya ayrı bir heyecan katıyordu. Güneşin doğma işlemi tamamlandığında
etrafımızdakiler gibi biz de zirvede Pers Krallığından kalan kalıntılar
ve tarihi eserlerin fotoğrafını çekiyoruz. Rehberler zirveyle ilgili kısa
notlar aktarıyorlar. En ilginç olanı ise ünlü Zeus heykelinin de yer aldığı
iki adam boyundaki heykellerin taşlarının Nemrut Dağı'nda bulunmaması.
Yani bu taşlar ya da heykeller başka yerlerden taşınmış zirveye. 2 bin
150 metre yüksekliğe tonlarca ağırlıktaki heykellerin taşınması kolay olmasa
gerek. "Kölelere yaptıracak iş bulamamışlar olacaklar ki bunlar taşınmış"
diyerek gülüp geçiyoruz. Ardından battaniyelerimizi yüklenip sabahın ilk
ışıkları ile birlikte arabamıza ve geldiğimiz yerlere doğru geri dönüşe
geçiyoruz içimizde ki binbir heyecanla.... Yukarı dön
Kahta haberleri - Kahta haberleri - Kahta haberleri - Kahta haberleri
Kahtalılar HEM’in gecesinde coştu
M. Tevfik Parlak
KAHTA- İlçe Halk Eğitim Merkezi ve Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle düzenlenen ‘moral gecesi’nde bir araya gelen Kahtalılar memnuniyetini dile getirdiler. Kapalı spor salonunda yapılan gecede salonu dolduran Kahta’lılar doyasıya eğlendiler. Geceye Kahtalı mahalli sanatçılar da ayrı bir renk kattı. Geceye ilçe kaymakamı Recep Kızılcık, Bld. Bşk M. Yasin Erdem, 8. Bölük Komutanı Yusuf Yalçın, Milli Eğitim Müdürü Abdurrahman Karadoğan, Halk Eğitim Müdürü Ziya Köroğlu ile birlikte Samsat Milli Eğitim Müdürü ve çok sayıda konuk katıldı.
Kahta Belediyesinin çalışmaları
M. Tevfik Parlak
KAHTA- 1994 yılından bu yana yaptığı hizmetleri konusunda dergimize açıklamalarda bulunan Kahta Belediye Başkanı M. Yasin Erdem, ilçede başta altyapı sorunu olmak üzere birçok problemi çözdüklerini açıkladı. Bugüne kadar Kahta’da toplam 160 km. kanalizasyon şebekesinin 130 km.lik kısmının döşendiğini ve iki adet te arıtma tesisi kurulacağını ifade eden Belediye Başkanı Erdem, halen inşaat ve kaldırım çalışmalarının isesürdüğünü ifade etti.
Ayrıca belediye ye ait eski araçlara takviye 4 kamyon ve 1 adet asfalt yıkama makinesi, 1 adet lastikli silindir, 1 adet otomatik itfaiye aracı ve 5 adet otomatik çöp aracı satın aldıklarını da kaydeden Başkan M.Yasin Erdem, Kahta’lılara hizmetin en güzelini sunmaya devam edeceklerini kaydetti. Yukarı dön
HEM’den yılsonu sergisi
KAHTA- Uzun süredir Halk Eğitim Merkezinde eğitim gören kursiyerlerin el işi göz nuru çalışmaları yılsonu sergisinde vatandaşların beğenisine sunuldu. Halk Eğitim Müdürlüğü salonunda düzenlenen sergi’nin açılışını İlçe Kaymakam Vekili Jandarma Bl. Komutanı Yusuf Yalçın yaptı. Bu arada düzenlen serginin önemi üzerine çeşitli konuşmalar yapıldı.
Kahta’ya Yüksekokul Müjdesi
KAHTA- Yıllardan beri özlemi çekilen Yüksekokul nihayet sona eriyor. Kahta’da 30 kişilik öğrenci kapasiteli 3 bölümden oluşan Yüksekokul 1998-1999 eğitim - öğretim döneminden itibaren faaliyete geçecek. Yapılan yoğun girişimler sonucunda faaliyete geçirilmesi kararlaştırılan Yüksekokul’un açılmasında Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Sert’in büyük katkıları bulunuyor. Açılacak Yüksekokulda Su ürünleri, Tarla bitkisi, Ve Turizm ve Otelcilik olmak üzere 3 bölümü bulunuyor. Yüksekokul, Harran Üniversitesine bağlı olarak faaliyet gösterecek. Yukarı dön
Valiler Nemrut’u paylaşamıyor
Adıyaman valisi Kadir Çalışıcı:
‘Sit alanında gelişigüzel yol yapılmaz’
ADIYAMAN - Adıyaman'ın Kahta ilçesinde bulunan ve UNESCO
tarafından Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınan ayrıca, dünyanın 8.
harikası olarak da tanımlanan Nemrut ören yeri, Malatya ve Adıyaman
valilerini karşı karşıya getirdi.
Adıyaman Valisi Kadir Çalışıcı, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Malatya Valisi Atilla Vural'ın, turistlere kolaylık sağlamak amacıyla Malatya-Nemrut arasındaki yolun asfaltlanacağına ilişkin açıklamasının Adıyaman kamuoyunca üzüntüyle karşılandığını söyledi.
Vural'ın açıklamasına dayanılarak bir gazetede yayımlanan haberin gerçekleri yansıtmadığını kaydeden Çalışıcı, ''Yasalara aykırı olarak açılan sözkonusu yolun kapatılması için ilgili merciler nezdinde girişimlerde bulunduk, bulunmaya devam edeceğiz. Sayın Vural, Malatya Valisi olduğu için böyle bir açıklama yapmıştır, ama doğru bulmuyoruz'' diye konuştu.
ADIYAMAN'A DAHA YAKIN
Dünyanın her tarafından turist çeken Nemrut ören yerinin Adıyaman
sınırları içerisinde yer aldığını ve Adıyaman'a Malatya'dan daha yakın
olduğunu vurgulayan Çalışıcı, şöyle devam etti:
''Sayın Vural, (Nemrut Turizmi Canlandırdı) başlıklı haberde, Malatya-Nemrut arasındaki yolun açıldığını, Malatya'ya gelen turistlerin her türlü araçlarla 94 kilometrelik yolu kullanarak ören yerine kolaylıkla ulaşabileceklerini belirtiyor.
Sayın Vali ayrıca, Nemrut'a giden en kısa yolun Malatya'dan geçtiğini, Adıyaman ile Nemrut arasındaki yolun 139 kilometre olmasına karşın Malatya ile Nemrut arasının 94 kilometre olduğunu ve yolun asfaltlanacağını bildiriyor. Bu açıklamalar doğru değil. Adıyaman-Nemrut arasındaki yolun uzunluğu 139 değil 87 kilometredir. Yapımı devam eden yolla bu uzaklık 66 kilometreye düşecektir.'' Çalışıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Vali de olsa kimse kafasına göre yol yapamaz. Hukuk herkes içindir, mevkisi ve makamı ne olursa olsun herkes hukuka uymak zorundadır. Hukukun üstünlüğüne inanan kimsenin SİT alanına değil yol, bir çivi bile çakmaya yanaşmaması gerekir.' Yukarı dön