Devrilip gidiyorum işte
Geride kaldın sen...
Aşınmış sevdalar gibi
Yıpranmış postallar gibi
Lime-lime, yarasız
Geride kaldın sen...
Kaprislerinle, nazlarınla
Bakışlarınla, sözlerinle
Tutulmayan vaatler gibi
Harcanmış saatler gibi
Tek başına, kararsız
Geride kaldın sen...
Buraya kadarmış güzelim
Boynumda bıraktığın diş izi
Bitmez sandığın aşk denizi
Buraya kadarmış.
Vedalaşmak isterdim oysa
Klasik bir film öyküsü gibi
Ellerini tutup usulca
Son bir kez öpmek isterdim
Kendimi mazur gösterip
Masum ve mağrur bir duruşla
Her şeyi kadere yıkmak isterdim.
Ne gerek var oysa
Yürümeyen birtakım şeylerin
Nedenlerini tartışmaktansa
Asla yürümeyeceğini anlayıp
Bunu hiç konuşmamak
Daha bir yiğitçe değil mi?
Süzülüp gidiyorum işte
Bela olmadan
Yoluna çıkmadan
Hesap filan sormadan
İncitmeden, acıtmadan...
Bir bileti yırtar gibi
Bir kabuğu atar gibi
Sıyrılıp gidiyorum işte
Geride kaldın sen...
Bir tren penceresinden
Akıp giden bozkırın
Ortasında bir kuru ağaç gibi
Geride kaldın sen...
LİMON ÇİÇEKLERİ
Sen, benim Akdeniz’in limon bahçelerinde
büyüdüğümü bilirsin.
Limon ağaçları narindir.
Çiçekleri de öyle.
Minicik beyaz yaprakları vardır umut dolu.
Emek verirsen yeterince, meyveye dönüşeceklerdir.
Seversin onları, sularsın.
İlaçlar, gübrelersin.
Gözün gibi, kızın gibi bakarsın onlara.
Senin benim gibi konuşmazlar.
Ama onların da dilleri vardır anlayana.
Çok su verirsen çürür, suyu esirgersen kururlar.
Korumazsan böcekten, haşarattan hastalanır hatta ölürler.
Onyedisinde bir gelin gibi ürkektir onlar.
Üstelik savunmasız.
Bir o kadar da vermeye hazır.
Ama dedim ya...
Emek ister, sabır ister,
yürek ister, en önemlisi sevgi ister onlar.
Bir fidanın meyveye dönmesi yıllarını alır insanın.
Çocuğun gibidirler.
Kuruyan yaprakları yüzünden korkular kaplar yüreğini.
Her sabah bir bir kucaklarsın ağaçları adeta.
Onları görmeden geçen bir tek günün bile tadı yoktur.
Bir de Güney’in dolusu vardır. Denk geldin mi bilmem.
Verirsin emeği,sabrı,yüreği..
Çiçeklenir bahçen bir gelin kadar beyaz.
Ve bir gün bakarsın gökyüzü kararır.
Hiddetlenir, öfke bağırır gümbür, gümbür.
Gelin kız korkar. Sen korkarsın ama ne çare.
Dolu taneleri vurur da vurur küçük, beyaz çiçeklere.
Sabrın meyveleri ölür.. Sen ölürsün ardı sıra.
İŞTE SEN; BENİM VURGUNUMSUM BİRTANEM.
YAĞAN ACIMASIZ DOLU TANELERİ KADAR AĞIR,
ÖLÜM KADAR HAFİF.
Doludan sonra umut kalır
gözlerinden yüreğine giden uzun yolda.
Yeniden başlarsın yitirdiklerini unutmak için.
“Bir yıl daha” dersin.
“Bir yıl daha. Seneye kadar biraz daha sabırdan ne çıkar.”
Ağaçlar hâlâ dimdik, sımsıkı toprağa sarılmış
gelecek mevsimi bekler korkulardan arınıp.
Sen de öyle...
Daha beteri de vardır güney’in gecelerinde.
Sana umudu da çok görür, bilir misin?
Dona çeker havası.
Toprak sıkışır, sıkışır, sıkışır...
Nefes aldırmaz emeğine, sevgine.
O yıl meyveye dönecektir yüreğin belki de
yıllar sonra ilk kez.
Ah...
Ne çaresizliktir o...
Eğer bilememişsen doğanın ne söylediğini,
anlamamışsan iklimin dilinden ve
ısıtmaya koşmamışsan bahçeni,
ateşler yakıp toprağı gevşetmeyi akıl etmemişsen...
Kan çekilmeye başlar yüreğinden damla damla...
Hem onun hem senin.
Kararır kökler, dallar.
Karasından anlarsın olan biteni ve karalar bağlarsın.
İşte güney'in donu vurdu mu artık umut yoktur.
Bu gerçekten de ölmektir.
Sen benim sevgimdin emek verdiğim..
Sabrımdın.
Yüreğimdin.
Ben doğanın dilini bilemedim.
Dinlemedi beni hiç... Anlatamadım.
Konuşmadı benimle. Anlayamadım.
Don vurdu 23. yılında emeğimi
Kan çekildi sevgimden
Durdu sabrım..
Yüreğim vurgun yemişten beter..
İŞTE SEN; BENİM FELAKETİMSİN,
YOK OLUŞUM BİRTANEM.
Bu yüzden gitmeni istedim.
Şimdi bende kalan ne varsa; serpiştirili ardın sıra.
Gözyaşlarını görürsen dönüp ardına baktığında
Yüreğinde dizeler sıralanırsa kendiliğinden, sevgiye dair.
Rüzgârın sessizliğinde hüznü duyarsan
Beni hatırla ne olur.
Çünkü artık, sendeki sevgi, hüzün, gözyaşı ve sevgiyim ben.
Bir tek limon çiçeği var sende olmayan
Eğer bir gün onlarla tanışırsan
Benim için topla olur mu?
Benim sana veremediğim ne varsa
mutluluk adına, huzur adına
tümünü senin için diliyorum.
Birtanem.
Yolun açık olsun!
Gülsüm Güven |
Gökyüzü
Seni seviyorum demek,
Hiçbir zaman bu kadar güzel olmamıştı.
Hiçbir zaman böylesine,
Sevip sevilmemişti bu yürek.
Yüreğinde bana ve sevgime yer var mı?
Yer var mı aşka ve umuda?
O zaman yukarıya bak,
Ben ordayım her zaman yanındayım.
Gündüz güneşi'mle gece ay'ımla,
Kimsenin kucaklayamayacağı kadar
Kucakladım seni.
Bazen bir umut olmalıyım yüreğinde
Güzel yarınlarda gerçekleşmeyi bekleyen.
Sonra bir hayal düşüncelerinde,
Seni başka alemlere götüren.
Karanlık düşüncelerindeki
Son yaprak olmalıyım ben,
Hiç solmayan bir yaprak.
Seni yaşamalıyım duygularda,
Seni hissetmeliyim her nefes alışında.
Yağmur olup üstüne yağmalıyım,
Her damla benim sana olan sevgimdir.
Islanmalısın sevgi yağmurlarında.
Aydınlığın olmalıyım sonra,
Buğday sarısı güneşimle.
Kar'a kartanesi'ne ne dersin
Bembeyaz saf aşklar yaşamak için.
Ben senin vazgeçemediğin
Gökyüzün olmalıyım.
Ne sen beni unutmalısın,
Ne de ben sensiz evreni kucaklamalıyım.
Seni seviyorum demek
Hiçbir zaman bu kadar güzel olmamıştı.
Hiçbir zaman böylesine
Sevip sevilmemişti bu yürek.
Şimdi ben o güzeli seninle yaşıyorum,
Ve
Seni çok seviyorum.
Gökhan Bozdoğan |