ALEVİ-SÜNNİ SÜRTÜŞMESİNİN
İÇYÜZÜ
İKİNCİ KISIM
ONİKİNCİ BÖLÜM: ABBASİ HANEDANI
750 yılındaki ayaklanma başarıya ulaşınca,
EMEVİ-HAŞİMİ düşmanlığı korkunç bir katliama dönüştü.
90 yıllık EMEVİ SALTANATI'nı yıkan EBA MÜSLİM'in desteği
ile HALİFE olan EBÜL ABBAS, "nerede bir EMEVİ varsa,
kılıçtan geçirilmesini" emretti!.. ŞAM'da, IRAK'ta, İRAN'da,
MISIR'da EMEVİLER topluca öldürüldüler.
Bu olayı tasvip etmek; zulümden bahsedenlerin
zulüm yapmasını hoş görmek mümkün değil... Ancak bunu da,
anlıyamadığımız bir sebepten dolayı İLAHİ TAKDİR'in bir
TECELLİ'si olarak görüyoruz.
Rivayete göre EBÜL ABBAS, HALİFE olduktan hemen sonra ŞAM'da
90 kadar EMEVİ ileri gelenini yemeğe çağırdı.
Onları sopa ile döve döve öldürttü. Sonra da cesetlerinin üzerine
sofra kurdurtup yemek yemeğe başladı! Bazıları hâlâ ölmemiş, can
çekişirken o keyifle tıkınıyordu.
BASRA'da ABBASİ komutan ABDULLAH sokaklarda EMEVİ avlıyarak
birer birer öldürttü, cesetlerini yerlerde sürükledi, köpeklere
yedirtti.
Bir kahraman olarak kabul edilen ve ALEVİLER'ce çok sevilen
EBA MÜSLİM-İ HORASANİ de çok EMEVİ öldürdü... hem de sırf İNTİKAM
amacıyla!
Halbuki Hz. ALİ, kendisini hançerliyenin "ancak öldüğü
takdirde cezalandırılmasını" istemişti... Savaşta yüzüne tüküren
kâfiri, "nefsime mağlup olurum" diye öldürmekten vazgeçmişti.
Biz ALİ YOLU diye bunu biliriz... Yukarda anlattığımız
davranışların hiç birini İSLAM'la,
ALEVİLİK'le, SÜNNİLİK'le bağdaştıramıyoruz. MUHAMMED'in SÜNNET'i
ile, ALİ'nin YOLU'nda olmakla bir ilişkisini göremiyoruz. Tıpkı
EMEVİLER'in EBUBEKİR'in oğlu MUHAMMED'i yakmaları gibi, VAHŞİLİK
olarak nitelendiriyoruz.
Neticede toplam 200.000 EMEVİ katledildi... Çoğu kendi
halinde, kimseye zararı dokunmamış MÜSLÜMANLAR idi. Ama bu KAN
DÖKME bile İSLAM'a girmiş olan ikiliği ortadan kaldıramadı.
HAŞİM OĞULLARI, kardeş çocukları ABBAS OĞULLARI'nın kendi
haklarını yediğini düşünüyorlar, HALİFELİK makamının ALİ
OĞULLARI'na ait olduğunu öne sürüyorlardı. Bu yüzden
de onlara düşmanca davrandılar, zaman zaman da ayaklandılar.
ABBASİLER de onlara şiddetle mukabele etti. Sonuçta ALİ OĞULLARI
yine ezildiler...
Ama 12 İMAM ve çevresindekiler bu sürtüşmelerin dışında
kalmaya hep özen gösterdiler. HALİFE'ye hiç bir zaman baş kaldırmadılar.
ALEVİLER ve BEKTAŞİLER için EBA MÜSLİM-İ HORASANİ adlı TÜRK
kumandan çok büyük değer taşır. Gönüllerde, şiirlerde, destanlarda
yaşar. Gerçekten de artık dejenere olmuş EMEVİ SALTANATI'nın sona
erdirilmesinde büyük bir hizmet görmüştür.
Biz kendisini ve onunla birlikte hareket edenleri Şİİ olarak
andık. Bununla ŞİA, yani ALİ YAKINI olduğunu kastetmedik. Çünkü
görüldüğü gibi ne o HÜSEYİN SOYU İMAMLARI tanırdı, ne de İMAMLAR
onu!... O ABBAS'IN SOYU YAKINI idi. Onlar adına EMEVİLER'i devirmişti.
Biz ALEVİ ve BEKTAŞİ kardeşlerimizin ABBASİLER'e kızarken,
EBA MÜSLİM-İ HORASANİ'yi çok sevmelerini iki sebebe bağlıyoruz.
Bunların birincisi EMEVİ-HAŞİMİ sürtüşmesinde HAŞİMİ tarafına
tutmalarıdır... İkincisi
de EBA MÜSLİM'in öz-be-öz TÜRK olmasıdır.
Bizim kendisine Şİİ deyişimizin, yani davranışını
pek MAKBUL bulmayışımızın iki sebebi vardır. Birincisi, rivayete
göre, ABBASOĞLU İBRAHİM'in kendisine "EMEVİLER'i devirdiği takdirde
HORASAN valiliğini" vaadetmiş olmasıdır. Yani işin içine menfaat
karışmıştır... TALHA ile ZÜBEYR de "kendilerine VALİLİK verilmedi"
diye ALİ'ye karşı çıkmamışlar mıydı?.. Her ikisinin de akıbeti feci
olmuştur.
İkinci sebep te, EBA MÜSLİM'in galip gelmesine rağmen, EMEVİLER'i
bağışlamaması, kendisinin hiç bir aileyle alâkası olmamasına rağmen,
İNTİKAM alırcasına pek çok cana kıymasıdır...
Halbuki, Hz. ALİ ne demişti?... DÜŞMAN'A GÜCÜN
YETTİ Mİ, BUNA ŞÜKÜR OLARAK BAĞIŞLA ONU!..
Ya İMAM HASAN-ÜL ASKERİY Hazretleri ne demişti?.. YİĞİTLİĞİN
DE BİR DERECESİ VARDIR. O DERECEYİ AŞTI MI, KUDURGANLIK OLUR!..
Hele İMAM CAFER-ÜS SADIK Hazretleri'nin ifadesi
adeta bir ikaz değilmiydi?.. KİM AZGINLIK KILICINI
ÇEKERSE, ONUNLA ÖLDÜRÜLÜR!
Nitekim EBA MÜSLİM HORASANİ, bir süre sonra kendisinden çekinen
2. ABBASİ HALİFESİ EL MANSUR tarafından zehirlenerek öldürüldü...
Aslında EBA MÜSLİM sadece EMEVİ SALTANATI'nın yıkılmasını sağlamakla
kalmamış, EL MANSUR'un da HALİFE olmasına yardım etmişti. Çünkü EBÜL
ABBAS ölünce, yerine oğlu EL MANSUR geçecekken amcası, yani EBÜL
ABBAS'ın kardeşi ABDULLAH baş kaldırmış, HALİFELİK iddiasında bulunmuş,
EBA MÜSLİM de onu bertaraf etmişti... Yine de EL MANSUR tarafından
öldürüldü. Kimbilir, belki de aşırı davranışlarının bedelini böylece
canıyla ödedi...
EMEVİLER 90 yıllık saltanatları boyunca İSLAM DEVLETİ'nin
sınırlarını çok genişletmişler, İSTANBUL'u kuşatmışlar, ENDÜLÜS'ten
ÇİN sınırına kadar uzanan muazzam bir sahada İSLAM'ı yaymışlardı...
ABBASİLER'in 508 yıl süren saltanatları boyunca böyle bir genişleme
olmadı. Bazı iyi şeyler yapıldı, İLİM'de, FEN'de büyük ilerlemeler
kaydedildi ama karışıklıklar da sürüp gitti.
780 yılında yine bir ayaklanma oldu. Bu sefer HÜSEYİN'in
torunlarından ALİ, HALİFE HADİ'ye baş kaldırdı. HASAN'ın torunu İMAM
MUHAMMED MEHDİ'nin oğulları HASAN, İDRİS ve YAHYA da onu destekledi.
Ama 12 İMAM'dan MUSA-L KÂZIM olaya hiç karışmadı.
Neticede savaştılar. HALİFE'nin ordusu galip geldi. ALİ ve
HASAN öldü, yüzlerce MÜSLÜMAN yine boş yere can verdi. YAHYA ise,
HARUN REŞİD zamanında bir kere daha ayaklandı.
Yakalanıp ömür boyu hapis cezası yedi.
HALİFE ME'MUN zamanında IRAK'ta HASAN-ÜL HERŞİ adlı bir adam
"ALİ-MUHAMMED'den rızaya" diyerek ortaya çıktı.
Öte yandan EBUS SERAYA adlı biri HASAN SOYU'ndan ÜBEYDULLAH'a BİAT
edip onu KUFE'ye götürdü... 814 yılında
bir başka kişi de "ALİ-MUHAMMED'den rızaya" diyerek halkı kendine
BİAT'e çağırdı!... Bunlar, üzerlerine gönderilen orduyu bozdular.
Oldukça kuvvetlendiler. Ancak ön plana çıkamıyacağını anlıyan EBUS
SERAYA, İMAM'ı öldürdü. Böylece aslında ALİ SOYU için değil, kendi
adına ortaya çıktığı anlaşıldı.
MUHAMMED'in yerine ZEYD'in torunlarından MUHAMMED İMAM oldu.
Bu kişiler sikke bile bastırdılar. PEYGAMBER sülalesinden olanları
MEDİNE, BASRA ve YEMEN'e vali tayin ettiler. O taraflardaki ŞİİLER
de ABBASİLER'den yakaladıklarını öldürmeye başladılar. AİLE KAVGASI
bir süre sonra KARDEŞ KAVGASI'na dönüştü... Unutulan husus, ABBAS
OĞULLARI'nın da PEYGAMBER SOYU'ndan olduğu, hatta davaya beraber
başladıkları idi!
Bir başka Şİİ grup ta MUHAMMED MEHDİ'nin oğlu İBRAHİM'i HALİFE
tanıyordu. Onlar da ayaklandılar...
Yani ABBASİLER'in işi zordu...
Bu arada Başvezir FAZIL, HALİFE ME'MUN üzerinde etkiliydi.
Olayları ona basit gösteriyordu. Hatta İBRAHİM BAĞDAT'a girip IRAK'a
hakim olunca dahi, HALİFE işin vehametini kavrıyamamıştı. Diğer
vezirlerden de durumu söylemeye cesaret eden yoktu... Nihayet biri
çıkıp HALİFE'yi güçlenen ŞİİLER'e karşı uyardı.
Bu kişi,
İSLAM'ın ve DEVLET'in BEKASI dışında bir şey düşünmeyen,
8. İMAM RIZA Hazretleri idi!
ME'MUN toparlandı. FAZIL'ı idam ettirdi. Sonra BAĞDAT'a geldi.
Zaten bu sırada BAĞDAT'taki ŞİİLER ikiye bölünmüşler, İMAMLIK ve
HALİFELİK tartışmasından
İBRAHİM'in etrafındakiler de dağılmışlardı. ME'MUN'un yeniden kontrolü
ele alması güç olmadı.
HALİFE ME'MUN çok kültürlü ve bilgili bir zattı.
Yerine HALİFE olarak İMAM RIZA'yı bırakmak istediğini
daha önce belirtmiştik.... Bu, gerçekleşemedi. 833'de
ölünce kardeşi MU'TASIM HALİFE oldu. MU'TASIM'ın annesi TÜRK'tü.
MU'TASIM'ın gençliği TÜRKLER arasında geçtiği için, onları iyi
tanırdı. Onun devrinde TÜRKLER'in etkisi artmaya başladı.
TÜRKLER bu dönemde sür'atle MÜSLÜMAN oluyorlardı. Çünkü
ABBASİLER, EMEVİLER gibi TÜRK-ARAP gibi ayırımı yapmıyorlardı.
EMEVİLER hem ARAP tercihi yapar, hem de ARAPLAR arasından kendi
ailelerinden olanı seçerlerdi.
ARAP olmayana da MEVALİ-KÖLE muamelesi yaparlardı.
MU'TASIM, ARAPLAR'ın dejenere olmaya başladığını gördüğü için,
sırf TÜRKLER'den bir ordu kurmak istedi.
ARAPLAR onları da bozmasın diye, DİCLE kenarındaki SAMARRA
kasabasını büyüttü ve bir TÜRK şehri yaptı.
Bir süre sonra da SAMARRA, DEVLET'in merkezi oldu.
Bilindiği üzere 4 HALİFE zamanında başşehir MEDİNE,
EMEVİLER zamanında ŞAM, ABBASİLER'in ilk döneminde ise BAĞDAT idi.
Bir kısım TÜRKLER de MALATYA, MARAŞ, ADANA taraflarına AVASIM,
yani KORUYANLAR adı altında yerleştirildi.
Bunların çoğu HORASAN'dandı.
MU'TASIM'dan sonra HALİFELER'in çoğu TÜRKLER'in
elinde oyuncak oldu. Kedretleri sıfıra indi. DEVLET zayıflamaya
başladı. BİZANSLILAR tekrar SURİYE'ye kadar
olan toprakları aldılar.
945 yılında, 12. İMAM MEHDİ'nin büyük kayboluşundan hemen sonra,
İSLAM DEVLETİ, Şİİ BÜVEYH OĞULLARI'nın eline geçti. BÜVEYHLİLER,
HALİFE'yi yerinde bıraktılar ama saltanatı tamamen kendilerine
aldılar. Bu dönem tam 110 yıl sürdü. Karışıklık aldı yürüdü. SÜNNİLER,
ŞİİLER, ARAPLAR, TÜRKLER birbirini boğazladı durdu.
Nihayet HALİFE KAİM, SELÇUKLU SULTANI TUĞRUL BEY'i BAĞDAT'a
davet etti. 1055 yılından itibaren İSLAM DEVLETİ SELÇUKLU himayesine
girdi.
Sanılır ki, HİLAFET sözde ALİ yanlısı ŞİİLER'in eline geçse,
işler daha iyi giderdi... Halbuki tersi oldu. Şİİ BÜVEYHLİLER'in
hakimiyeti döneminde gitmedi. Sürtüşme ortadan kalkmadı.
FATIMİLER döneminde de kalkmadı...Çünkü mesele bir
SÜNNİ-ALEVİ meselesi değildi. Bir İKTİDAR davası idi.
Hemen belirtelim ki, ALEVİ, BEKTAŞİ ve ŞİİLER'in
bildiğinin tam aksine, ME'MUN döneminden sonra HALİFELER
ile İMAMLAR arasında hiç bir sürtüşme olmamıştır. Yani
8. İMAM RIZA'dan itibaren... Hele MU'TASIM döneminden
sonra İMAMLAR, SAMARRA kentine taşınıp yerleşmişler, HALİFE'nin ve
TÜRKLER'in yanıbaşında yaşamaya başlamışlardır... Bizce TÜRK
ALEVİLER'in 12 İMAM'ı bu
kadar sevmesinin sebebi budur.
SÜNNİLER'in İSLAM TARİHİ'ni HALİFELER ve MEZHEP İMAMLARI'ndan
ibaret sanıp TÜRKLER'le böyle içiçe
yaşıyan 12 İMAM'ı hiç bilmemeleri, ayıptır!.. Böyle yanlı
bir DİN ve TARİH eğitimi yapanları gerçekten kınamak gerekir.
Ne var ki, ALEVİLER ve BEKTAŞİLER de bu konuda
bilgisizdirler. Çoğu İMAM TAKİY'in bir lâkabının da
ASKERİY olduğunu bilmez. HASAN-ÜL ASKERİY'i elbet
bilirler. Ama bu lâkabın HALİFE'nin TÜRK askerleri ile
birlikte oturmaktan geldiğini, yani İMAM ile HALİFE'nin
dost olduğunu düşünmezler... İMAM'ın dost olduğuna düşman olmak ta,
bize yakışmaz!
12. İMAM'ın son elçisinin HAK'kın rahmetine kavuşmasından hemen
sonra başlıyan BÜVEYHİ dönemi,
EHL-İ BEYT mensuplarını hiç memnun etmemiştir. Halbuki,
onlar Şİİ'dirler. Yani sözüm ona ALİ yanlısıdırlar!..
Bu ALİ yanlısı geçinenler İKTİDAR sahibi olunca,
ALİ TORUNLARI ne yapmıştır, biliyor musunuz?... HORASAN'a,
TÜRKLER'in diyarına göç etmişlerdir!.. ÖZBEKİSTAN'da,
SEMERKANT'ta yatmakta olan ŞAH-I ZİNDE PEYGAMBER
SÜLÂLESİ'ndendir...KIRGIZİSTAN'da OŞ yakınlarında yatmakta olan
ŞAH-I MERDAN (TORUNU) bir başka PEYGAMBER TORUNU'dur...
Onun için biz diyoruz ki, her HALİFE karşıtı olan
ALİ YANLISI değildir!.. Her HALİFE dostu da ALİ karşıtı değildir!..
Bu böyle biline!
|