Simdi bunun icinde gizli olan bir sorunun cevabiyla baslayayim:
Kendimi bir fotografci olarak tanimliyorum. Anlattiklarimdan sonra belki bu fotografci taniminin ici dolmus olacak.
Fotografin onemli bir mekanik uretim araci oldugunu dusunuyorum. Tam da belki bu siralarda ele alinmasi gerekli bir arac oldugunu dusunuyorum. Ama fotografin bir arac oldugunu dusunuyorum. Cunku buna iliskin beni "fotografi bir arac olarak algiliyor, bir amac degil" diye elestiriyorlar. Boyle bir sey olamaz, amac diye birsey olamaz, ancak bir aractir. Amac, iletmek istedikleriniz olabilir.
Neden bu zamanlarda daha onemli oldugunu dusunuyorum? Iste bu sergi serilerinde yapmaya calistigim da o: Cunku bizim nesneyle iliskimiz kopuyor.
Yeni goruntu uretim yontemleri, nesneyi ya da modeli gerekli kilmayan uretim yontemleri. Fotografsa, nesne veya model olmadan varolamayan bir uretim teknigi. Bu bakimdan bunu onemli buluyorum. Cunku cevremizdeki gercek nesnelere, hayatin gercegine temas noktasi bu. Burada kastettigim sanal dunya. Sanal dunya, modele bagli kalmadan, herseyi uretme imkanina sahip, giderek de daha fazla sahip oluyor. Bu da farkli bir alan yaratiyor ve bu gercegin herhangibir turevi degil, gercegin karsisinda olabilen, hatta gercegi bir muhatap kabul etmeyen bir alan. Su anda baslangici, ama ilerisi oyle gorunuyor.
Fotograf tamamen modele bagli, biraz da demode bir teknik oldugu icin onemsiyorum.
Fotograf dedigimizde ilk akla gelen yaklasim, fotografin gercege olabildigince sadik kopyalayan bir belge oldugu. Bu yazik ki butunuyle dogru degil. Benim "Zaman-Mekan" serilerimdeki -sali gunu bir sergim daha acilacak Istanbul'da- kurcaladigim seylerden bir tanesi bu; yani fotografin gercekle iliskisi. Diyorum ki, zaman gibi dort boyut sahibi bir kategori ve mekan gibi uc boyut sahibi kategori, fotografin iki boyutuna indirgendiginde, halen gercekmis hissini nasil verebilir? Bu ancak illuzyondur. Illuzyon ya da yanilsama, bizim ugrastigimiz alan icin negatif deger tasimaz. Tam tersine pozitif deger tasir. Ama bunun farkinda olabilirsiniz ve bu farki farkettirebilirsiniz.
Simdi burada soyle bir noktaya geliyoruz: Fotografik teknigin, alisilmis anlatim yollari tikandi. Sizin sorunuzda da var; goruntu enflasyonu! Artik oyle bir nokta ki, o kadar cok goruntu ki; körlük! O kadar cok isik ki; körlük! Dolayisiyla buna baska bir acidan bakmamiz gerekiyor. Demek ki bu gidilen yol, belli bir noktadan sonra cikmaza saplandi. Bu yolun baslangicta bir cikmaz oldugunu kastetmiyorum. Ama geldigimiz noktanin bu oldugunu dusunuyorum.
Peki elimizdeki bu anlatim aracini nasil baska turlu ele alabiliriz? O zaman geriye donelim; fotografin kimyasal, fiziksel ozelliklerini, asal ozelliklerini goz onunde tutarak, bunun uzerinden yeni bir yapi kurmaya calisalim.
Butun bu seriler, bununla ilgili. Yani, nesne, mekan, nesne, nesnel, objektif, ne kadar objektif, objektifin objektif olmasi gerekir mi?
Bizim yaptigimiz isin teknik tabani fizik ve kimyaya dayanmasina karsin, cikardigi urun, onlarin verilerinden cok farkli birsey. Butun bunlari, gercekle iliskimiz acisindan, olumlu bir noktaya tasiyabilir miyiz? Tabii buradan da, sanati nasil tanimladigimiza dogru bir yol almaya basliyoruz.
Gunumuzde Turkiye'de cok yaygin kabul goren sanat fotografi taniminin, maalesef cok geri kalmis bir tanim oldugunu dusunuyorum. Orada ozellikle, belki de son on yildir uretilen islerin, ondokuzuncu yuzyil, onsekizinci yuzyil resim sanati kriterlerine gore olusturulan "guzel" oldugunu dusunuyorum. Benim temeldeki meselem guzel ile ilgili degil. Ben bilgi ile ugrasiyorum su anda. Bilgiyi dogru sekillendirebilirsem, belki oradan, guzelin alaninda da bir uretim yapabilirim. Belki de bu enflasyonda, bilgiyi dogru yerine cekebilirsek, enflasyonu da asagi cekebiliriz!
Evet, bu soylediklerim baglaminda, sergimi bir fotograf sergisi olarak nitelendiriyorum.