Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

RAF, Silahlı Mücadele, Gramsci ve AB


[ Forum ]


Makale yazari: gokyuzu Tarih, gün ve saat : 03. Nisan 2001 03:43:15:

Bu yazıyı iki yıl önce yazmıştım. O günden bugüne güncelliğini yitirmiş değil sanırım. Elestirdiğim kişi burada yazmadığı için isminin geçtiği yerlere nokta koydum.
*****************


Geschrieben von gokyuzu am 24. Maerz 1999 at 00:46:36:

RAF, Gramsci ve Silahli Mücadele

...'in sözlerine itirazlarimi tek tek bir konuda yogunlasarak belirtmekte fayda var.
...'in RAF temelinde söyledigi Almanya ve Türkiye'deki silahli mücadele anlayislarina bakisina dairgörüslerimi yazarak baslayayim.

RAF (Rote Armee Fraktion) ögrenci hareketlerinden(68'den) gelen bir örgüt olarak 70'li yillarin basinda adini daha çok duyurmaya basladi. Emperyalizmin temsilcisi olarak gördüklerine karsi eylem yapiyordu. RAF, Almanya'da bir devrim pesinde falan kosmuyordu. Ne öncü savasi teorileri ne de suni denge gibi bir saptamalari vardi. RAF'in amaci kendi söyledikleri su veciz sözde yatiyordu : "Biz burada emperyalizmin gövdesine vuruyoruz. Siz (üçüncü dünya ülkelerinin devrimcileri) agacin dallariyla ugrasiyorsunuz."
RAF, iste tam da "somut kosullarin somut tahlili" dogrultusunda eylem yapiyordu.. Emperyalizmin metropollerinde, emperyalizme darbe vurarak, emperyalist ülkeleri bir iç karisikliga ve can derdine sürükleyerek, devrim sansi olan ülkelerin devrimcilerinin üzerindeki baskiyi azaltmak istiyordu. RAF'in yapmak istedigi tam olarak budur.
Almanya'da bir silahli halk ayaklanmasi gibi bir hayalleri de yoktu.
RAF dogrudur ,yanlistir; bu tartisilabilir, ama RAF budur.

..., Almanya için uygun degildir, ama Türkiye'de kosullari vardir dedigi (bir zamanlar bunun için örgüt kurdugu ) silahli mücadele için bazilari, onun simdi söylediklerini yillar önce söylemisti.Bugün PKK'ye yaklasimlari disinda ... en yakin grup, sivil toplumcular olarak anilan kümelenmedir. (Bunu silahli mücadeleye, demokrasiye bakislari açisindan söylüyorum.)
Bu grup söylediklerine teorik baz olarak da Gramsci'yi koydu. Gramsci'nin söylediklerine Türkiye için-özellikle Murat Belge- açilim getirdiler.

Bilindigi üzere Gramsci, Mussolini tarafindan "beyninin islemisini en az yirmi yil durdurmak gerekir" denip cezaevine sokulduktan sonra, cezaevinde yazdigi ünlü "Hapishane Defterleri" (Quedernia) pek çok özgün teorik tezlere sahiptir. Italyan fasizminin tutsak ettigi Gramsci, cezaevinde ondokuzuncu yilindayken öldü ve defterleri de,
ölümünden otuz yil sonra yayimlandi.

Gramsci, alt ve üst yapi iliskisine daha derinlik kazandirdi. Devletin (gerek burjuva gerekse proleter) yalnizca zora
dayanan bir aygit olmadigini, bir egemenlik sistemi oldugunu söyleyerek, devlete karsi bir tarihsel blok teorisi gelistirdi. Bu tarihsel blok, bir yanda üretici güçlere dayanir diger yanda da ideolojik ve siyasal bir üst yapiya göre de özgül nitelikler tasir. Alt ve üstyapi bilesenleri arasindaki bag asil olarak iktisadi olarak degil, üstyapidadir.
Devlet ve sivil toplum kavramlari arasindaki bag ,Marx'in yalnizca iktisadi olarak kurdugu bagdan farkli olarak, devletten baska bütün toplumsal örgütlenmeleri sivil toplum olarak görür.

Gramsci' sosyalizmin kurulusunda asil vurguyu üretim araçlarinin kimin elinde olduguna degil, üstyapidaki mücadeleye bagliyordu. Rusya devrimini destekliyordu ama bu devrimin baska bir toplumsal yapiya model olarak sunulmasina karsi çikti. Kategorik bir ayrimla devletin yapisina göre iki çesit mücadele önerdi. Rusya gibi despotik
bir yapiya sahip ülkelerde devrimciler illegal olarak örgütlenmeli ve mücadele etmeli, gelismis kapitalist ülkelerde ise sivil toplum gelistigi için legal örgütlenme ve legal mücadele yapmaliydilar.

...'in adini vermeden anlattigi bu farkli mücadele anlayislarinin teorik temelleri Gramsci'ye dayaniyor.Bu kategoriye saf anlamda uyan devlet ve toplum yapilari var. Ornegin, ...'in, "hukukun isledigini" söyledigi Almanya'yi, sivil toplum örgütleri açisindan ikinci kategoriye sokmak mümkün. Fransa ve Ingiltere daha da iyi bir önek sayilir. Almanya ve Italya yasadigi fasizm deneyi ile biraz daha farkli ülkeler. Nitekim, silahli mücadele veren örgütler de bu ülkelerden çikti. Birisi de çikar der ki : Geç uluslastigi için açik fasizmi de yasamis bu ülkelerdeki mücadele yöntemleri Ingiltere'den farkli olmalidir. Hitler ve Mussolini'ye karsi ideolojiye dayali ikna politikasi yerine fasizme karsi silahli mücadele yöntemleri uygulansaydi insanlik tarihinin en büyük trajedilerinden birisi önlenebilirdi. Bu görüs dogrudur. Gramsci'nin özellikle kendi ülkesi Italya için gelistirdigi bu kuram
dogrulanmamis ve onun söyledigi kosullarin çogu saglanmasina ragmen hiç bir gelismis kapitalist ülkede sosyalizme geçis olmamistir. (Bunun neden gerçeklesmedigi, Marksist Iktidar Teorisi olarak anilan teorinin neden yanlis bir teori oldugu baska bir yazi konusudur.)
Gramsci'nin birinci kategorideki kosullara tam olarak uyan ülkeler de vardir. Irak, S. Arabistan vs. Buralarda muhalefetin esamesi okunmaz. Illegal olarak mücadeleden baska yapilacak bir sey yoktur.
Zorluk, Türkiye gibi iki kategori arasinda kalan ülkelerde, bu ayrismanin billurlasmadigi ülkelerde vardir. Türkiye bir Ingiltere hatta Yunanistan bile degildir. Ama kabul etmek gerekir ki bir Irak da degildir. Murat Belge ve benzeri kisiler de, Turkiye'de öyle ya da böyle bir parlamenter sisteme sahiptir öncülünden yola çikarak uzun yillardir, yasal bir mücadeleyi savundular. Seven anladigim kadariyla Kürtlere silahli mücadeleyi öneriyor. Türklere de yasal bir mücadele tavsiye ediyor. Yasal mücadele eden sosyalistlere de, PKK'yi destekleme çagrisi yapiyor. Bu görüsler kendi içinde çeliskilidir. Kürtlere zor kullanan devlet sanki Türk solcularina gül atiyor. Kürtlere ekstra bir baski hem de çok daha fazlasiyla bir baski uygulandigi dogrudur. Ama, örnegin bir Fatsa'da düzen karsiti bir
uyanisa ayni siddette cevap verilecegi de bellidir. ( öDP "Katıl, Degistirelim" yazan bir afisine bile izin alamadi.)Hem yasal bir parti olacaksiniz hem de o ülkede savasan bir gruba destek vereceksiniz. E sonra ne olacak ? Olacagi belli : Yasal mücadele veren Türk solculari da enselerinden tutulacak içeriye atilacak, kaybolacak vs. Bunu bir güvenlik sorunundan öte bir çeliski olarak gördügüm için yaziyorum. Dev-Sol ve benzerleri Seven'e göre çok daha tutarlidir. Yasal bir sol parti, devletin siddetine karsi çikarken, parlamenter sistemin içinde yer alirken nasil olup da savasan bir tarafi açikca destekleyecek ? Iste bu Seven'in çok söyledigi hayalciligin ta kendisidir. Yasal sol bir parti, ezilenlerin haklarini savunur, siddete karsi çikar, baris yoluyla sorunun çözümünü
ister ve en ileri düzeyde de ayrilma hakkinin konusulmasini, bunun yasal engellerinin kaldirilmasini savunabilir. ( O anda da parti kapatilir ya neyse, bu maksimum bir programdir.)
Somut kosullarin somut tahlili asil budur. Bir partinin içindeki sarhoslara karsi Yesilayci olmak elestiri sayilmaz.

Bu ideolojik yöntemle sosyalizm falan gelmiyor o yüzden biz silahli mücadele yöntemlerini deneyecegiz, burada basarili olmasak bile sömürülen ülkelerin üzerindeki baskilar kalkar ,diyen bir Alman örgütü de, Turkiye, bir Irak degildir ve çok zor da olsa Kürtler yasal yollari denmelidir diyen bir Kürt grubu da çikabilir. Bu Kürt partisi program açisindan silahli yolu deneyenlere göre çok daha radikal düsüncelere sahip olabilir. Radikallik asil olarak yöntemde degil programda, hedefte, amaçta olur.

On yil önesine kadar SSCB'yi hararetle savunan ..., simdi bu düzene karsi en acimasiz sözleri söylüyor. Sanki Küba on yil önce farkliydi. Kendi dayandigi model çökünce herkesi de çözümsüz saniyor.
Çözüm vardir. Çözüm ekolojik, sanayilesmeye karsi, devletsiz bir modeldir. Çözüm burjuva demokrasisi, zenginler kulubüne kapagi atmak ,ezilen ezilsin biz ezilmeyelim de ne olursa olsun degildir




Cevaplar:


[ Forum ]