Kitleler sola ve Demokratik TC savunucuları sağa savrulurken..
[ Forum ] Makale yazari: refik Tarih, gün ve saat : 13. Nisan 2001 11:23:49:
Kitleler sola ve Demokratik TC savunucuları sağa savrulurken..
--------------------------------------------------------------------------------
[ Rizgari Online Forum ]
--------------------------------------------------------------------------------
Makale yazari: refik Tarih, gün ve saat : 13. Nisan 2001 11:03:10:Su yaziya cevaben: Mehmet Özgül:Rant devletinin çöküşü, ölüm orucu ve biz makale yazari: ÖP'den Tarih, gün ve saat : 13. Nisan 2001 10:14:11:
ÖP'de çıkan yeni yazılar ve Yeni Gündem'in kapatılması PKK içindeki sol eğilimli kişilerin bir tasfiye ile karşı karşıya olup olmadıkları sorusunuda birlikte getiriyor. Mehmet Özgül bir kaç yıl önce herhangi bir PKK'lının gülerek gececeği bir yazıyı- Ne yapmalı sorusuna cevap arayan bir yazıdır bu- yayınlamış durumdadır. Muhtemeldir ki PKK saflarından gelen protestolar da ÖP sayfalarına yansımayacaktır.
Yazıda, hatalı bir şekilde ABD'nin Türkiye'nin demokratikleşmesinden yan aoldugu iddia ediliyor: '' ABD güçlü bir mütefikin ancak istikrarla, gelinen dünya koşullarında istikrarın da Kürt, Kıbrıs gibi iç ve bölgesel sorunların asgari ölçüde çözümü ve her alanda reformlarla mümkün olduğu görüşünde. ABD ve AB'ye göre bunun en önemli ayağı global ekonomi ile bütünleşmektir. Bunun için de Türkiye'deki "ulusal", devletçi, kapalı, otoriter ekonomik, sosyal, siyasal sistemin yıkılması gerekiyor.''
Mehmet Özgül, aynı Murat karayılan gibi kasıtlı bir şekilde, ABD'nin kendi çıkarları için Türkiye'nin demokratikleşmesini istediğini iddia ediyor, Ancak unuttukları bir çey vardır: Küreselleşme planlarının uygulandığı ülkelerde -batı ülkeleri dahil- refah devleti modeli ortadan kalkmakta ve demokratik cumhuriyet modeli kitleler gözünde meşruyetini yitirmektedir. Devlet eskisinden daha demokratik değil aksişne anti demokratik'tir devlet küçülmemis aksine militarist alanlarda daha da büyümüştür. ABD'de halkın yüzde 60'ı oy kullanmıyor. ABD'ye demokrat olmak gibi bir misyon yükleyerek gözlerini dünyaya kapatan PKK liderliğibu şekilde Türkiye'de ki işbirlikçi burjuvazi'yi kendi ittifakı olarak belirlemektedir.
Bu anlamda demokratik TC programı sömürgeciler ve uluslarası büyük holdınglerin gölgesinde palazlanarak, sofrada kendilerine yer almak isteyen içbirlikçi Kürt burjuva kesimlerin programı olarak kendisini netleştirmektedir.
Mehmet Özgül ittifaklar politikasını aşağıdaki şekide belirliyor:
'' En büyük demokratik dinamik olan Kürtler de ölüm orucu ve ekonomik kriz karşısında potansiyelini yeterince harekete geçirmiş değil. Diğer kesimler ise önyargılar, bir ceviz kabuğunu doldurmayan affedilmez gerekçelerle, ilkeler adına en büyük ilke olan üretenlerin biraraya gelme ilkesinden kaçınıyor. C
Bu satırlarda öncelikle PKK'nın Kürt potansiyelini harekete geçirmediği kabul ediliyor. Bunun nedeni pek tabii ki, rejime destek vermek ve yönetim krizinin daha da derinleşmesini engellemek ve ülkenin Diyarbakır'dan İstanbulu'a uzanan bir yelpazede yönetilmez hale gelmesini engellemekdir. Yazar,ezilenler değil fakat üretenler- kapitalistler de kendileri ni üretenler olarak görmüyorlar mı?-diye muglak bir terim kullanarak, birlikte mücadele girişimlerinin cevapsız kaldığını söylüyor ve dogru bir tespitle, '' herkesin kendini özgürce ifade edebilecegi bir cephe'nin'' gerekliliğini vurguluyor.
Ancak bu staırlar da ki liberal vurgu ine sürülen cxephe fikri'nin de altını oymaktadır. Öyle ya kapitalistler ve milliyetciler dahil herkes cepheler kurmak peşindedir. Lenin'in de belirttiği gibi önemli olan bununda ötesine geçmektir: Lenin şöyle diyor: '' Örgütlenme günün sloganıdır. Fakat kendini bununla sınırlamak hiç bir şey söylememektir, bir kere her zaman bir örgütlenmeye ihtiyaç vardır, bundan dolayı sadece ''kitleleri örgütlemek' gerekliliğine yapılan göndermeler hiç bir şeyi açıklamaz. Öte yandan, kendisini yalnızca bununla sınırlayanlar liberallerin suç ortakları haline gelirler,...(liberaller de) kendi güçlerini artırmak için işçilerin kendi sıradan ''yasal''..örgütlerinin ötesine geçmemesini vb..onların kendi parti. sendika ve kooperatiflerinde kalmalarını isterler.
Sınıf içgüdüleri tarafından yönlendirilen işçiler devrimci zamanlarda sadece sıradan(geleneksel) değil fakat tümüyle değişik örgütlere ihtiyaç olduğunu anladılar.''(CW 23:323-26)
Lenin satırlarından çıkarılması gereken sonuç Kürt potansiyelini Türk liberallerin yedek lastiği haline getirerek, mücadeleyi Türkleştirmek değil, ya da liberal Türk burjuva kesimlerin peşine takmak değil, aksine, ulusal mücadeleyi sokaklarda fabrikalarda ve varoşlarda örgütlemektir, bu gerektiği zaman ve yerlerde-mücadele içinde-halk komiteleri kurulmasi ve Kürt şehirlerinde milyonların aynı Newroz sırasında olduğu gibi, ''İş, toprak,ekmek ve HÜRRİYET'' özlemini ifade eden sloganlar etrafında Türk devleti ile karşi karşıya gelmesini saglamak anlamına gelir. Eger böyle bir dönemde, Kürt kitleleri pasif kalırlarsa, önümüzdeki dönemde ne kadar büyük bir hata yapıldığı anlaşıldığı zaman çok geç olacaktır. Örneğin açlık grevleri sonucu onlarca Türk ve Kürt devrimci öldükten sonra, yarın F tipi hapishanelerde Kürdistanlılar aynı Öcalan örneğinde olduğu gibi, aylarca ve yıllarca tecrite ugradıklarında, 'niye o zaman gücümüzü göstermedik, niye bizim tutsak ailelerimiz aktif bir şekilde mucadeleye katılmadı' diye sorulduğunda çok ama çok geç olacaktır.