Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

Ce: Yeni Susurluk Vak'ası ve bazı ayrıntılar


[ Forum ]


Makale yazari: Baran Tarih, gün ve saat : 10. Nisan 2001 09:56:06:

Su yaziya cevaben: Yeni Susurluk Vak'ası ve bazı ayrıntılar makale yazari: Doğan Arkadaş Tarih, gün ve saat : 09. Nisan 2001 11:50:40:

Degerlendirme içinde gizli kürt düsmanligi tasimiyorsa tam anlamiyla aceleciliktir.
==================
Radikal'den.

Susurluk'ta OHAL

Cinayetle başlayıp doğululara saldırıyla tırmanan gerginlik dinmedi. 150 kişi gözaltında,
içki yasak. Adli Tıp'a göre A.S.Ç'ye tecavüz edilmemiş

BALIKESİR - Susurluk ilçesi, 11 yaşındaki A.S.Ç.'nin
öldürülmesinin ardından çıkan olaylarla iki geceyi ayakta
geçirirken, ilçede dün de gerginlik hâkimdi.
Kalabalık bir grup yine kışkırtıcıların etkisiyle doğulu
vatandaşların evlerine saldırdı. Geniş güvenlik
önlemlerinin alındığı ilçede üç günlük içki satış yasağı
getirildi. Adli Tıp öldürülen kızın tecavüze uğramadığını
belirledi.
Katil zanlısı Recep İpek'in çalıştığı Sadık Çetin'e ait olan tesislerin MHP Susurluk İlçe
Başkan Yardımcısı Dursun Oruç tarafından işletildiği ve İpek'in eski korucu olduğu ortaya
çıktı.
A.S.Ç'nin cesedinin Diyarbakırlı Recep İpek'in evinde bulunmasının ardından sokaklara
dökülerek 'Susurluk Kürtlere mezar olacak', 'Kürtlere ölüm', 'Kahrolsun PKK' sloganlarıyla bir
dinlenme tesisini ve zanlı Recep İpek'in babasının evini ateşe veren öfkeli kalabalık dün de
ilçede terör estirdi.
Dördü polis, biri jandarma toplam yedi kişinin yaralandığı olaylarda gözaltına alınanların
sayısı 150'ye ulaştı. Polis olaylarda tabanca kullanan bir kişiyi silahıyla yakaladı.
Gözaltındakilerden 25'inin 'kışkırtıcı' olduğu tespit edilirken ilçede üç günlük içki yasağı
getirildiğini bildiren Belediye Başkanı Hayrullah Köroğlu "Birtakım kişiler ticari ve siyasi
kazanım elde etmek istiyor" dedi.

MHP'li Oruç kaçtı
Tahrip edilen Şahinler Dinlenme Tesisi de Çevik Kuvvet tarafından ablukaya alındı. Bu
arada katil zanlısının çalıştığı, Sadık Çetin'e ait olan tesislerin MHP Susurluk İlçe Başkan
Yardımcısı Dursun Oruç tarafından işletildiği ortaya çıktı. Kardeşi Saniye Oruç'un yufkacı
dükkânı da tahrip edilen Oruç ilçeyi terk etti.
Anne N.Ç. ve anneanne F.Ö. "Bizim Recep İpek'le hiçbir ilişkimiz yok. Ayrı ayrı mahallelerde
oturuyoruz. Böyle bir şey yapmasına akıl sır erdiremiyoruz" diye konuştu. Aile, küçük kızın
cesedinin güvenlik kuvvetlerince olay yerine üçüncü gidişte bulunduğunu belirterek, "Böyle
arama olur mu?" dedi. Teyze M.S. ise yeğeninin cesedi bulunmadan bir saat önce evlerini
arayan bir erkeğin 'Çocuğunuzu görmek istiyorsanız polisi çekin' diyerek telefonu kapattığını
ileri sürdü. Sevim, bu kişinin bir daha telefon açmadığını, bir süre sonra da yeğeninin
cesedine ulaşıldığını söyledi.

İpek eski korucu
İpek'in daha önce köyünde koruculuk yaptığı, ancak bazı yasadışı olaylara karıştığı
gerekçesiyle atıldığı öğrenildi. İpek'in, 70 yaşındaki annesi Ayşan İpek "Eğer bu olayı oğlum
yapmışsa asılsın. Ama bu olayın tüm doğululara mal edilmesi de yanlıştır" diye tepki
gösterdi.

Tecavüz yok
Adli Tıp Kurumu Bursa Grup Başkanlığı'nın Morg İhtisas Dairesi'nde otopsisi yapılan
A.S.Ç.'nin tecavüze uğramadığı belirlendi. Bursa Cumhuriyet Savcısı Cemil Kuyu, A.S.Ç.'nin
iple boğularak öldürüldüğünü belirterek "Cesedinde darp ve cebir izine rastlanmayan A.S.
Ç.'de ırza geçmeye ilişkin herhangi bir bulgu elde edilemedi. A.S.Ç. bakiredir" dedi. (dha,
aa)

Yukarı Çık
Geri Dön
Bu kategorinin haber listesi


>Merhaba,
>Susurluk'ta 11 yaşında bir kız çocuğunun tecavüz edilerek öldürülmesi üzerine yaşanan gerginlik, gazetelere yansıdı.
>Susurluk daha önce de "malum konu" ile de gündeme gelmişti.
>Susurluk üzerine...
>Susurluk 16.000 nüfuslu bir kasabadır. Kasabanın temel geçim kaynağı şeker pancarı üretimi ve şeker fabrikasıdır. Ayrıca son yıllarda turizm hareketlerinin artması ile de, İstanbul-İzmir karayolunun kasabanın çok yakınından geçmesi nedeniyle dinlenme tesisleri de ek bir kazanç sağlamaktadır.
>Susurluk, malum trafik kazasına kadar sakin bir kasabaydı. İnsanları aydındır. Yerel yönetim çoğu kez DP-AP çizgisinde partilerin egemenliğindedir. Bunda şeker fabrikasının 1952'de Menderes zamanında yapılmış olmasının da etkisi olduğu düşünülebilir.
>Ağalık, şeyhlik, tarikat gibi oluşumlar Susurluk'ta barınamaz. Cami imamlarından bazıları Cumhuriyet gazetesi okur. Hatta bir cami imamının Susurlukspor'a amigoluk yaptığı bile görülmüştür.
>12 Eylül öncesi de Susurluk'ta herhangi bir olay olmamıştı. Memleketin o karışık ortamında Susurluk sakin bir kasaba olarak kalmayı başarabilmişti.
>Susurluk'ta etnik köken olarak Çerkesler çoğunluktadır. Bunun yanında Gürcüler, Manavlar, Çingeneler de vardır. Etnik ayrımcılık yoktur.
>Susurluk halkı yazın Erdek ve Akçay'da tatil yapar. İnsan ilişkileri çağdaş ölçütlerdedir.
>Bütün bu haliyle Susurluk modern bir kasaba görünümündedir.
>1990'lı yıllar...
>1990'lı yıllarla beraber Susurluk'ta bazı değişimler yaşanmaya başlandı.
>Öncelikle turizm hareketlerinin artması, dinlenme tesislerinin sayısını çoğalttı. İstanbul'dan İzmir'e gidenler için Susurluk neredeyse zorunlu konaklama yeri haline geldi.
>Tabii bu durum sözkonusu konaklama tesislerine yatırım yapan "yabancıları" da kasabaya getirdi.
>Öte yandan Güneydoğu'da yaşanan çatışma ortamı nedeniyle Susurluk'tan da şehitler oldu. Küçük bir kasabada bu şekilde yaşanan ölümlerin insanları nasıl etkilediğini tahmin edebilirsiniz.
>Öte yandan başka gelişmeler de yaşandı. Güneydoğu'dan göç eden bir çok Kürt ailesi Susurluk'a yerleşti.
>İlk başta, yerleşen aileler nehir boylarında naylondan yapılmış barakalarda yaşadılar. Daha sonra şehrin ekonomisine karışmaya başladılar. Susurluk halkı da bu yerleşimcilere yardım etti. Zor durumdaki ailelere koyunlar kesilip dayanışma içinde olunmaya çalışıldı.
>Ancak kısa bir süre sonra, Susurluk Lisesi'nde "uyuşturucu" olayları görülmeye başlandı. Derken zamanla Susurluklu kadınlara kızlara sarkıntılık olayları da çıkmaya başladı.
>Susurluk halkı açık bir halktır. Meşhur parkında ( ki adı bir süre öncesine kadar "İnsan Hakları Parkı" idi. ), kızlarla erkeklerin birlikte sohbet edip eğlendikleri sıklıkla görülür. Hemen hepsi birbirilerini ve ailelerini de tanıdıklarından, hoş bir arkadaşlık ortamı vardır.
>Ancak dışarıdan gelenler bu duruma uyum sağlayamadılar. Akşam vakti parkta bira içen kızları görünce, bunları, geldikleri yerin değer yargıları ile değerlendirmeye kalktılar. ( Bu da doğal ama kaçınılması gerekenbir şeydir. )
>Bana bunları anlatan ve demokratlığından kuşku duymadığım bir arkadaşım, bu kız davası nedeniyle bir Doğulu ile kavga etmek zorunda kaldığını, daha sonra çocuktan özür dilemek için gittiğinde çocuğun kendisine "tabii biz Kürdüz, burda garibanız, ondan yapıyorsunuz" dediğini aktarıyor. Oysa arkadaşın ifadesine göre, kavga Kürt-Türk meselesi nedeniyle çıkmamıştı. Konu, bir kıza sarkıntılık yapılması sonucu, edilen küfürlere karşılık olarak gündeme gelmişti.
>Bütün bu olaylar "Doğuluları" işaret ediyordu. Olay çıkaranlar genellikle Doğululardı ve çoğunlukla da dinlenme tesislerinin sahipleri yada çalışanları idiler.
>Öte yandan bir süre önce Çan'da yaşanan bir olay da Susurluk'ta bazı kişileri etkiledi. Çan'da bir keçiye tecavüz eden bir Kürt genci, yakalanmış ve ilçede ne kadar Kürt varsa dövülmeye çalışılmıştı. Olay gazetelere de yansımıştı. Bu olaydan sonra, Kürtler de kendilerine kötü davranan Çan yerine, kendilerine iyi davranan Susurluk'a gelmeyi yeğlediler.
>Bu durumlar halkın Kürtlere ve daha doğrusu Doğululara olan tepkisine neden oldu. Buna "etnik nefret" demek yerine "bölgesel nefret" demek belki daha açıklayıcı olur. Ancak antipatinin nefret noktasına gelmiş olabileceği doğrusu ben hiç beklemiyordum. Hala da buna inanamak istemiyorum.
>Kendisi ile görüştüğüm arkadaş, "Doğulu" sözcüğü ile, "PKK, Hizbullah, uyuşturucu, mafya, çete" sözcüklerinin neredeyse özdeş hale geldiğini söylüyor.
>Son olay bütün bu birikimlerin bir yansımasıdır. Gazeteler 5.000 kişinin yürüdüğünü gösteriyor. Kasabanın büfusunun 16.000 olduğu düşünülürse, konunun ciddiyeti anlaşılabilir.
>Susurluk'ta yine de sorunun Doğu-Batı meselesi olmadığını, her bölgeden ve toplumdan bazı sapık ve serserilerin çıkabileceğini söyleyen insanlar var. Belediye Başkanı ve İl Emniyet Müdürü de konuya duyarlı yaklaştılar. Sorunun etnik bir çatışmaya dönüşmesi konusunda engelleyici oldular. Bu yönde verdikleri demeçler gazetelerde yer aldı.
>Öte yandan halktaki Doğululara olan antipatinin suiistimalcileri de her zamanki gibi ortaya çıktı. Gazetelere yansıyan haberlere göre, MHP İlçe Başkanı da yürüyüşün içindeydi.
>Kürt sorunu konusunda düşünce ve politika üretenlerin bunları bilmesinde yarar var. Sorumsuz davranışlardan kaçınılması, soyut felsefi önermelerin, güncel somut durum içinde doğru bir ifadesinin seçilmesi çok önemlidir.
>Öte yandan ülkede faşist hareketin neden geliştiği üzerine kafa yoranların da bu konuda düşünmesinde yarar var. Dünya ve Türkiye analizleri yapılırken, faşizm analiz edilirken ortaya konan değerlendirmeler, şu yaşanılanları açıklamakta yetersiz kalıyor. Oysa bırakın açıklamayı, asıl olan çözümdür. Açıklamakta yetersiz kalanların çözümleri ne olabilir ki ?
>ABD'de zenci düşmanlığının varlığının bir nedeni de zencilerin uyuşturucu, kapkaççılık vb suç eğilimleridir. Benzer özelliklerin, Almanya'daki Türkler arasında da görüldüğü ve Neo-Nazilerin kendi meşruiyetlerini buradan aldıkları söylenebilir. ( "Alman gençlerinin %25'i Nazilere ilgi duyuyor" diye bir haber okumuştum geçenlerde. )
>Yoksul ve ezilen bir toplumda suç oranlarının yüksek olması sık rastlanan bir şeydir. Bu "sosyolojik" olgunun "siyasal" alana yansıması da ırkçılık oluyor. "Irkçılıkla mücadele", yalnızca "ırkçılarla mücadeleye" indirgenemez. Irkçılıkla mücadelenin asıl yönelmesi gereken alan, bu sözünü ettiğim sosyolojik olgulardır. ( Yani sivrisinek-bataklık meselesi )
>Sol ırkçılık ve faşizm olgusunu değerlendirirken, daha çok konunun siyasal yönü ile ilgilenmekte, oysa bu siyasal yöne kaynaklık eden sosyolojik olgularla yeterli derecede ilgilenmemektedir. Yada bu konu ile ilgilenenler, kaba bir faşizm tarifi ile kendilerini yeterli saymaktadırlar. Bu yetersizlik ( başka bir çok nedenin yanında ) Sol'un kitlelerden tecrit olması, öte yandan milliyetçi eğilimlerin gelişmesini sağlamaktadır. ( Tabii asıl suçun "hırsız"'da olduğunu söylemeye gerek yok. )
>Devletin ve PKK'nın yanlış politikalarının bedeli etnik çatışma, ırksal nefret olmamalıdır. Bunun yolu da Sol'un bu konularda tutarlı ve aktif bir politika oluşturmasından ve uygulamasından geçer.
>Bilginize ve tartışmanıza sunulur...
>Selamlar
>Doğan Arkadaş
>
>
>





Cevaplar:


[ Forum ]