Nazi Generalinin Türk Ö&287;rencileri
[ Forum ] Makale yazari: Oral ÇALIŞLAR'dan Aktarma Tarih, gün ve saat : 08. Nisan 2001 02:04:04:
"General Gehlen, Hitlerin politik beyinlerinden biriydi. İkinci Dünya Savaşında Sovyetler Birliğindeki Nazi İstihbaratının şefiydi. 1945 yılında elindeki arşivle birlikte ABD ye teslim oldu. Teslim olduğu Amerikalı Komutan Orgeneral Luther Sibert e 129 sayfalık bir rapor verdi. Raporunda, savaştan sonra başlayacak soğuk savaşta komünizme karşı nasıl istihbarat yapılacağını anlatıyordu.
Amerikalılar rapordan etkilendiler. Çünkü Sovyetler Birliği hakkında fazla bilgileri yoktu. General Gehleni 22 Ağustos 1945te ABDye götürdüler. Gehlen, dönemim CIA şefi Allen Dulles le görüştürüldü. Ona Stalin in hiç de yabana atılacak biri olmadığını; ABD ve Batı Avrupanın doğudan gelecek tehlikenin farkında olmadığını anlattı. Nazi generali, bu kez Amerika adına, "hür dünya" için eski Nazilerden kurulu bir casusluk örgütü meydana getirip "servis" faaliyetine devam edecekti.
General Gehlen Amerikalılarla anlaştıktan sonra, 9 Temmuz 1946da tekrar Almanyaya döndü. Hitlerin istihbarat örgütü ile askeri polis örgütü SSin üst düzey yetkililerini topladı. General Gehlen, eski Nazilere yeni sahte kimliklerini verdi. Tahminlere göre Gehlen, iki yıl içinde, 10 bin kadar savaş suçlusu Naziyi toplamayı başarmıştı. Önce Federal Alman gizli servisi BND yi kurdu ve başkanı oldu. Eski Naziler bunun ardından NATOnun kurulmasıyla birlikte, Avrupa ülkelerindeki yeraltı örgütlenmelerine hız verdiler. Yani, Gladionun temelini attılar."
Yukarıdaki satırlar , Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul un birlikte kaleme aldıkları, ünlü MİT şeflerinden Hiram Abas ın yaşamını anlatan "Bay Pipo" adlı kitaptan. Doğan Kitapın yayımladığı araştırma, bir suikast sonucu yaşamını yitiren Abasın yaşamından yola çıkarak Türk istihbarat dünyasının tarihine yolculuk yapıyor.
Bu yolculuğun kilit isimlerinden birisi de 27 Mayıs 1960tan sonraki kritik dönemde uzun yıllar MİT Müsteşarlığı yapan Fuat Doğu ydu. Fuat Doğu, MİT Müsteşarı olmadan önce, Emirganda kurulan MAH (MİT ten önceki istihbarat örgütünün adı) okulunda öğretmenlik yapmış, istihbarat elemanları yetiştirmişti.
Fuat Doğu, istihbarat teşkilatının basamaklarını tırmanmaya başladığı yıllarda, önce ABD ye, ardından da Almanyaya gitmişti. Orada gördüğü bir Almanı, yaşamı boyunca unutmadı; Fuat Doğunun etkisinde kaldığı istihbaratçı, ünlü Nazi generali Reinhard Gehlendi.
Fuat Doğu; asker kökenli bir istihbaratçıydı. Çok uzun yıllar MİT in başında bulundu. Kritik olaylarda kritik roller aldı. Hiram Abas, Mehmet Eymür gibi elemanlar onun öğrencileriydiler. Bütün bu geleneğin gerisinde ise Avrupada Gladioyu kuran eski Nazi generali Gehlen yeralıyordu.
Bu tablo size bir anlam ifade ediyor mu? Örneğin 12 Eylül 1980 askeri darbesinden önceki büyük suikastların arkasındaki güçleri...Yarbay Korkut Eken, 12 Eylül öncesi Abdullah Çatlı, Oral Çelik gibi suikastların kilit isimlerini kullandıklarının, TBMM deki Susurluk Komisyonuna anlatmıştı.
Korkut Eken in daha önce Özel Harp Dairesi Özel Birlikler Komutanı olduğu da basında yazıldı. Yani 12 Eylül öncesinin kilit isimleri, Gladio yu kuran Gehlenin öğrencilerinin yetiştirmeleriydi. Bu isimlerden birisi de 12 Eylül asker darbesinin hemen ardından Mamak Komutanlığı na getirilen ve mahkumlara yaptığı zulümle ünlenen Albay Raci Tetik ti. Raci Tetik, 1960 lı yıllarda gazeteci İlhami Soysal ı kaçırıp döven ekibin başındaki Özel Harp Dairesi elemanıydı. Bütün bunların hepsi tesadüf müydü?
Dünyanın hemen heryerinde Gladio lar, soğuk savaşın sona ermesinin ardından açığa çıkarıldı ve tasfiye edildi. Bir yazımda sormuştum; "Bizim Gladiomuza ne oldu?"
Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul un araştırmasında, Türkiye deki istihbarat faaliyetinin, bir dönem Türkiye den çok Amerika dan yönlendirildiği de tanıklara dayanılarak aktarılıyor. Bütün bu tabloya bakınca, kafalardaki soruların biri gidip diğeri geliyor: Neden bizim ülkemizde birçok cinayet, birçok suikast karanlıkta kaldı? Neden bu cinayetlerin, askeri darbe hazırlıklarının devlet içindeki güçlerle ilişkisi aydınlanamıyor? Neden devlet içindeki bu örgütlenmeler konusunda kimse kolunu kıpırdatmıyor, kıpırdatamıyor?
Araştırma kitapları, karanlıkta kalan tarihi aydınlatıyor. Ancak, her araştırma, insanın beyninde yeni sorular üretiyor, bu sorular giderek öfkeye dönüşüyor. Neden diğer Avrupa ülkeleri bunları aşabildiler de biz aşamadık? Neden biz hala en büyük gazetecilerimizin katillerini oratay çıkarıp, bu katillerden, onları yönlendirenlerden hesap soramadık? Neden hala katiller bu ülkenin itibarlı kişileri?
Neden...Neden...Neden...Oral ÇALIŞLAR
"Bu yazı 10 Ocak 2000 tarihli Cumhuriyet gazetesi, "Sıfır Noktası" Köşesinden aynen alınmıştır"