Milliyetler ve Sınırlar
[ Serbest kursu ] Makale yazari: Doğan Arkadaş Tarih, gün ve saat : 01. Subat 2001 11:32:57:
Merhaba aşağıdaki yazı "sosyalist işçi tartışma platformu"nda yazıldı. Paylaşmak için buraya aktarıyorum.
Yazan/Written by: Doğan Arkadaş Tarih/At: 01. Şubat/February 2001 11:22:54:
Şu yazıya cevaben/Answer to: Resmi Ideolojinin Zaferi yazan/written by: refik Tarih/At: 01. Şubat/February 2001
08:58:19:
Merhaba,
Yazını okudum.1-) Soykırım bir ulusal yada etnik kimliğe yönelik olarak yapılır. Amaç bu kimliğin yok edilmesidir. Buradaki yok etme
amacı, başka değişkenlerden bağımzsız olarak, kişilerin sadece o ulusal yada etnik kimliğe mensup olmaları ile ilgilidir.
Ayrıca soykırımı asimilasyondan farklı kılan şey şiddettir. Yok etme kaygısı aynı zamanda şiddetle birlikte yürütülür.
Uluslararası hukukta da soykırım konusunda tanımlar var. Benim bilebildiğim bu. Senin de bildiğin varsa tabii ki
yazarsan sevinirim.2-) Ermenilere 1915'te yapılan soykırım değildir. Çünkü Ermeni ırkını yok etme kasdı ile yapılmamıştır. Soykırım
iddiaları 1896 olaylarında da gündeme gelmişti. Ama o zamanki olayları soykırım olarak kabul ettiremediler. 1915
olaylarına takıldılar. ( Üstelik 1915 le de yetinmediler, olayı 1923'e kadar uzattılar. ) Ermeniler tehcir edilmiş, yani sürülmüşlerdir. Sürüldükleri topraklar o zamanki Osmanlı topraklarıdır. Yani Suriye. Ermenilerin sürüldüğü topraklar sadece Doğu Anadolu'dur. Başka yerlerden kitlesel sürgün yaşanmamıştır. Bazı yazılarda İstanbul'dan da, batı
Anadolu'nun diğer illerinden de sürgünlerin yapıldığı iddia edilmektedir. Ancak bunlar büyük ölçüde Taşnak örgütü
üyeleri idiler.3-) Sürgün olayı güvenlik gerekçesi ile yapılmıştır. Çünkü Doğu Anadolu'daki Ermeni milliyetçileri ve bunun etkisi
altındaki Ermeni kitleleri Rus ordusuna yardım etmiştir. 1915 yılı 1. Dünya Savaşı'nın devam ettiği bir tarihtir. Yani ortada olağanüstü koşullar vardır. Buna rağmen örneğin, aynı yıllarda Osmanlı'nın Viyana büyükelçisi bir Ermeni idi.
Soyunu kurutmak istediğin bir topluluktan bir elçi yapılır mı ?4-) Devletin Ermenilerin soylarının kurutulmasına yönelik herhangi bir emri olmamıştır. Aksine sürgüne tabi tutulan
Ermenilerin güvenliklerinin sağlanması emredilmiştir. Ancak dönem karmaşık bir dönemdi. Bir yığın çetenin olduğu, bir
yığın asker kaçaklarının olduğu bir dönemdi. Bu nedenle sürgüne tabi tutulan Ermenilerin zaman zaman katliamlarla
karşılaştıkları doğrudur. Bunu da inkar eden yok zaten. Ama sen insaflı davranıp 1,5 milyon yerine 800.00 demişsin. (
Tabii ki sayının az yada çok olması olayı olumlu yada olumsuz kılmaz. )4-) Ayrıca şunu da söylemek gerekir. Yaşadığımız topraklar ( eski Osmanlı coğrafyası ) yaklaşık 200 yıldır milliyetçiliğin etkisi altında. 19. yüzyılın son elli yılında sadece Balkanlardan Türkiye'ye gelenlerin sayısı 6,5 milyondur. Türkiye'nin nüfusu 1927'de 13 milyondu. Benim kökenlerim de Gürcistan'dan geliyor. Dedelerim 93 harbi diye bilinen 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı'ndan kaçarak Anadolu'ya yerleştirler. Bulunduğumuz kasabada, aynı yıllarda Kafkasya'dan kaçan Çerkesler, Dağıstanlılar vardı. Ayrıca Girit göçmenleri, Selanik göçmenleri, Pomaklar da vardı. Yakın bir arkadaşım, 1. Dünya Savaşı'nda Erzurum'un Ruslar tarafından işgali sonucu kaçanlara mensup biridir. CHP Kongresi ile ilgili okuduğum bir haberde, Deniz Baykal'ın annesinin Kafkas göçmeni, babasının da Mısır göçmeni olduğu yazıyordu. İsmail Cem Selanşik göçmnidir. Yunanistan Cumhurbaşkanı Karamanlis 1903'te Osmanlı yurttaşı olarak doğmuştu. Yani göçmenlik olgusu bu coğrafyada yaşayan hemen herkesin yaşadığı bir gerçektir. Eminin senin annen baban
değilse bile, dedelerin de bir yerlerden buralara göç etmiştir.
Evet, Ermenilerin yaşamış olduğu bir dramdır. Ama bizim de yaşadıklarımız bir dramdı. Belki bizim onlardan farkımız
Hıristiyan olmamak idi. Dönemin emperyalist güçleri, kendi emperyal amaçlarını kendi halklarına kabul ettirebilmek ve
hedef ülkede kitle temeli yaratabilmek için dini kullanmıştır. Bu da ancak Hıristiyan bir halk olabilirdi. Doğu'nun en büyük Hıristiyan halkı Ermenilerdir.
Bunlara ilişkin "Ölüm ve Sürgün" ( Yanılmıyorsam yazarı Justin Mc Carty ) ve Milliyetler ve Sınırlar ( Stefanos
Yerasimos ) adlı kitapları okumanı öneririm. Tartışmamızda samimi isek, amacımız gerçeğin ortaya çıkarılması ise,
bunlara bir göz atmanı rica ederim. ( Stefanos Yerasimos Fransa'daki Anadlu Araştırmaları merkezi müdürüydü.
Herhalde o da resmi ideolojiden etkilenmedi. Ayrıca keşke öyle bir araştırma merkezi Türkiye'de kurulsa ) Özellikle
Stefanos bir tarihçidir ve kitabı bence bilimsel bir değere sahiptir. Diğerinin tarihçi olup olmadığını bilmiyorum.5-) Sonuç olarak, Mc Carty nin de dediği gibi, ortada bir soykırım yok, bir "boğazlaşma" vardır. Bunun mağduru da
bütün halklar olmuştur. Bu olaylardan çıkarılması gereken en önemli ders, bence bu topraklara ve buranın halklarına
yapılacak en büyük kötülüğün siyasal milliyetçilik dayatması olduğudur. Barış kavramının değerini en çok bizim
bilmemiz gerekir. Benim Türk, Kürt yada başka milliyetçilikler konusundaki tavrımın dayandığı temel zemin de bu anlayıştır. Hiç bir halkın baskı altına alınmasını, aşağılanmasını, hor görülmesini, ayrımcılık yapaılmasını onaylayamam ve benimseyemem. Hedefi kim olursa olsun, bir halkın hor görülmesi aşağılanması yanlış bir tutumdur. Bu nedenle nasıl Kürtlere karşı yapılan ayrımcı politikaları ve tutumları red ediyorsam, Türklere de yapılanları red ederim.
Ermeniler konusundaki tutumum da bundan farklı değildir.6-) İstanbul'da Ermeni arkadaşlarım var. Bir kaç gün önce beraberdik. Bu konuları da konuştuk. İznin olursa o
sohbetten bazı notları anlatmak isterim.
T....'nın kuzeni İsveç'tedir. Kuzenin T....'ya Türkiye'de ırkçılık olmadığını, oysa İsveç'te ırkçılık yapıldığını söylediği bana söylendi. Gençlerin intihar ettiklerini, fırsat bulurlarsa Türkiye'de yaşlamak istediklerini söylemişler.
Ar..t, Ermenistan'a gitmiş. Türkiye'den farkı yok diyor. Konuşulan dil ve bazı kilise gibi özellikler kenara bırakılırsa, tıpkı herhangi bir Anadolu kasabası gibi diyor. Ar..t şunu da ekledi. Ermenilerin dünyada en rahat olduğu yer Türkiye'dir, çünkü kültürümüz aynı dedi. Ayrıca aynı arkadaş "nasıl Türkler arasında Türk ırkçıları varsa, Ermeniler arasında da Ermeni ırkçıları vardır" dedi.
Bu anlatılanlar bana zengin semtinde oturup mutlu olamayanları, buna karşın yoksul olup, soğanı bile bölüşmekten mutlu olanları anımsattı. Türkiye'nin bırak mükemmel bir ülke olmasını, sıradan bir ülke gibi olağan bir durumda olmadığını da biliyoruz. Bütün çabamız ülkemizin demokratik ve özgür bir ülke olması değil mi ? Bütün çabamız
halkımızın bu topraklarda özgür ve mutlu yaşaması değil mi ?
Türkiye'de böylesi bir ülke yaratmanın toplumsal temeli vardır. Derdimiz bunun siyasete de yansımasıdır.
Halam 1980'li yılların başında ben küçük bir çocukken kanser oldu ve ABD'de Dallas'ta tedavi gördü. İngilizce bilmiyordu. Yanında yardımcı da kalamadı. Hastane yetkilileri Dallas'ta yaşayan ve Türkçe bilen Ermenilerden yardım istemişler. Halam Dallas'ta bir çok Ermeninin kendisini ziyarete geldiğini, Amerikalıların bu dayanışmayı görünce çok şaşırdıklarını söyledi. O dönemde ASALA eylemleri vardı. Halam "bizde faşistler neyse, ASALA da o'dur" dedi. Ve "ASALA'ya kızıp Ermenilerle ilgili olumsuz duygu beslemeni istemem" dedi. ( Halam bir sosyal demokrattı ve eşi de CHP'li idi.) Gerçekten de böyle bir duygum yoktu. Küçük yaşta aldığım bu öğüt benim için çok yararlı oldu.7-) Ben soykırım iddasını savunanları vatan haini, düşman vb. kavramları ile suçlamıyorum. Elbette dileyen dilediği
görüşü savunur. Türkiye her görüşün özgürce savunulduğu, demokratik bir ülke olmalıdır. Türkiye üniversiteleri tarih
konusunda aydınlatıcı olmalı, çok değişik görüşlerin kendine yer bulabildiği bilimsel kurumlar olmalıdır. Nasıl soykırım
iddialarını eleştiren kitapların yayınlanması serbestse, soykırım iddilarını yazan kitaplar da serbest olmalıdır.
Bu tip tartışmalarda en çok düştüğümüz yanlış, taraflardan birini derhal düşman olarak suçlamaktır. Bu demokrasi
kültürünün eksikliği ile de ilgili birşeydir. Bu nedenle senin benim solcu olmadığımı ima etmeni ve resmi ideolojinin
savunucusu olarak suçlamanı çok da fazla önemsemiyorum. Sonuç olarak sanırım senin için bir yandan solcular ve
diğer yanda düşmanlar var. Bu da çok yabancı bir düşünce değil. MHP'lilere göre de vatanseverler ve hainler var
zaten. Senin tavrını bu anlayışın sol saflardaki bir yansıması olarak değerlendiriyorum.
Evet bence de tarih tarihçilere bırakılmalıdır. Ama tarihin tarihçilere bırakılması konusu sadece Fransa'dan, ABD'den
değil Türkiye'den de istenecek bir şeydir. Ama soykırım olmadı diyenlere, örneğin Stanford Shaw'a(??- adı sanırım
buydu) yapılan saldırı da kınanmalıdır. Soykırım yok diye bu bilimadamının evi yakıldı. Ben soykırım iddiasını
savunanların hain olduklarını düşünmüyorum. Ya sen ? Sen soykırım yapılmadı diyenleri ne olarak görüyorsun ?9-) Sen yazında resmi görüşü dile getirdiğimi söyleyip, bunu, resmi ideolojinin zaferi olarak sunuyorsun. Bence
yanılıyorsun. Bir görüşün resmi ideoloji tarafından savunulup savunulmaması benim görüşlerimi oluşturmamda temel
bir ölçüt değildir. Benim düşüncelerimi besleyen temel şey, halklara, tarihe, gerçeklere ve geleceğe karşı sorumluluk
duygumdur. Kendimi Solcu olarak tanımlamanın ölçütü de budur. Hayır solculuk bu değil diyorsan, sorun değil, solcu
değilim demektir. Şimdi mutlu musun ? Bak bir kişi daha eksildiniz.Bazı arkadaşlarımız Sol söylemlerin ardına sığınıp ırkçılık yapıyorlar. Bu bana Goebbels'in neden önceleri sosyalistken
sonra Nasyonal Sosyalist olduğunu da açıklıyor. "Nasyonal Sosyalizm" kavramında "sosyalizm" sözcüğünün neden yer
aldığına eskiden beri aklım ermezdi. Şimdi bunu daha iyi anlıyorum.10-) Fransa'nın Ermeni soykırımı iddiaları konusundaki tutumu, onun emperyalist geçmişinin ve mevcut tavrının bir
yansımasıdır. Aslanlar kendi tarihlerini yazıncaya kadar, kitaplar avcıların öykülerini yazmaya devam edecektir. Bunda
şaşılacak bir yön yok.
Ahmet Arif, "Anadolum" isimli şiirini halklarımıza yazmıştı. ( Ki en sevdiğim şiirlerden biridir.) Bu şiir Anadolu halklarının öyküsüdür. İnanıyorum ki , bu şiir bir gün Türk, Kürt, Ermeni, Gürcü, Çerkes, Pomak, Laz, Süryani, Bulgar, Arap vb. bütün halklarımızın gönlünde yer alacaktır.
Öyle bir günü solculardan başkası yaratabilir mi ? Peki bütün bu halklardan, birini aşağılayarak, diğerini yücelterek nasıl solcu olunabilir ?Selamlar
Doğan Arkadaş