"Militarist Sol" halka ne verebilir ?
[ Serbest kursu ] Makale yazari: Doğan Arkadaş Tarih, gün ve saat : 23. Ocak 2001 16:25:58:
Merhaba,
Aşağıya kopyaladığım ve tarafımdan yazılmış yazı, Sosyalist İşçi Tartışma Platformu'ndan alındı. Orada yazı yazan bir arkadaşa yanıt niteliği taşıyor. Bir tartışmaya bağlı olarak yazıldığı için, diğer yazılar buraya alınmadı; sadece bu yazı kopyalandı. Ancak diğer yazıları okumak için dileyen arkadaş oraya bakabilir.
Bu forumda yazan arkadaşların görüşlerini merak ettiğim için buraya alma gereği duydum.Bilginize...
Doğan Arkadaş
Merhaba,1-) "DHKC'lilerin yer aldığı sendikalar var, bunu görmemek körlüktür" demişsin. Arkadaşım, ben sallamıyorum. DHKC'liler toplumsal pratiklerin hiçbirinde yoktur.
Bunu sadece ben değil, binlerce kişi biliyor, görüyor.
Kuşkusuz "siyasi rantiyecilik", Sol'un bazı kesimlerinde görülen hastalıklardan biridir. Bu rantiyeciler, geçmişte yapılmış bazı olumlu mücadele deneyimleri üzerinden prim yapmaya yada şimdi Sol'un değişik kesimlerinin ürettiği eylemlilikler ve yapılanmalar içinde yer almaya tek tek de olsa devam ediyorlar. Bu anlamda, bir iki tane DHKC'liden söz ediyorsan, belki de haklısın. Eh o kadarcık da olsun değil mi ? Serde solculuk var, bazı sol sendikalarda yer alınmazsa da olmaz, değil mi ?
Öte yandan "illegallite" mantığı da burada devreye giriyor. İllegal olacaksın, yani gizli olacaksın. Peki sonra ne olacak ? Gizlenmiş olacaksın. Peki kimden gizleniyorsun ? Polisten mi ? Ama o zaten istihbarat örgütleri ile bir çok şeyi biliyor. İllegal olacağız diye halkın karşısına çıkılmıyor. Böylece pratikte illegalite halktan gizlenmenin mantığı oluyor. Bunun adı da devrimcilik oluyor !
Levent Kırca bile militarist soldan daha iyi muhalefet yapıyor. O illegal mi ?2-) Örgütün 30 yıllık mücadele tarihi varmış ! Devrimci Sol 1978'de kuruldu. Nasıl oluyor da, 30 yıllık mücadele tarihi
var ? Atıyorsun.3-) "Bugüne kadar nasıl gelmiş" ? Tabii, ülkedeki demokrasi mücadelesini geliştirmek değil ama "bugüne kadar gelmek", bu da bir marifet ! Halk sahip çıkıyormuş. Halk aslında DHKP-C'nin illegalite mantığına uygun olarak MHP'ye, FP'ye ve diğer partilere oy veriyor, ama aslında arka planda örgütü destekliyor ! İsyan bayrağı yükseliyormuş ! Kaç metre yüksekte ki, biz göremiyoruz ? İşiniz gücünüz yalan ve demogojide. Bu aslında faşistlerin yöntemidir. Mücadele patlayan bombaların sayısı artınca mı yükselmiş oluyor ?
4-) "Diyelim ki iktidara geldin, ne yapabileceksin" diye soruyor arkadaşımız. Gerçekten ne yapabileceksin ? Ülkedeki solun temel problemi budur zaten. Legal yada illegal, iktidara geldiğinde ne yapabileceksin ve ne yapacaksın ? Somut olarak bunun çerçevesini çizebilen kaç tane örgüt var sence ? Bugün temel sorun budur. Mücadele yöntemleri tartışması buna bağlı olarak ele alınması gereken bir şeydir.
5-) 1980 sonrası ülkeyi terk etmemişmiş ! 1980 sonrası kimin ne yaptığı konusunda en son konuşacak örgüt DHKP-C yada Dev-Sol'dur. "Öncesini" de konuşabiliriz tabii. Bula bula övünecek bunu mu buldunuz ? Ülkeyi terk etmedik ! Terk etmediniz de iyi halt ettiniz. Dev-Sol'un 12 Eylül sonrasında ne yaptığı konusunda eleştiri "bile" yok. Eh, bişey yapacaksın ki eleştiri konusu olacak. Ama arkadaşlar ülkeyi terk etmemişler. Bu da "bişey" değil mi ? Aferim size, 10 puan !
6-) Bak ne diyor arkadaşımız : "Herseyin bir zamani vardir. Kimi zaman demokratik mucadele vererek hareket edersin
(sirf devleti teshir etmek icin, devrim boyle yapilicagindan degil), kimi zaman taslarla, sopalarla, silahlarla, vb." Demek herşeyin bir zamanı vardır diye bir şey biliyorsunuz. Buna da 10 puan ! "Kimi zaman demokratik mücadele verirsin"'miş. Sahi ne zaman verirsin ? Sen söyle de biz de bilelim. Yanıt hazır herhalde : "kimi zaman !" İyi de o zaman demokratik mücadele verenlere neden laf ediyorsunuz? Neden demokratik mücadele verenleri, faşist devletin kuyruğuna takılmakla suçluyorsunuz? Siz demokrasiyi bilir misiniz ki demokratik mücadele vereceksiniz ? Hadi ordan
sen de !7-) Allende olayını örnek vermişsin. Aferim. Biraz kırıntı var ama o kadar ! Allende'nin yasal yollardan iktidara gelmesi ve sonra bir cunta ile devrilmesi, Türkiye'de silahlı mücadele anlayışının kitleler nezdinde yaygınlık kazanmasında çok etkide bulunmuş konulardan biridir. 1980 öncesinde silahlı hareketlerin halk içinde yaygınlık kazanmasının nedenlerinden biri de, evet, Allende olayıdır. Madem Allende iktidara geldiği halde devrildi, o halde "bin yıl" silahlı mücadele vermek gerekir ! Allende olayından ders alalım tabii. Peki silahlı mücadele verip de iflas eden anlayışlardan da aynı şekilde ders alır mıyız ? Bırak Şili'yi Arjantin'i de sen bu ülkeye bak. Başta DHKP-C olmak üzere bir yığın silahlı mücadele yanlısı örgütün iflasını görmüyor musunuz ? Ayrıca ben "öncü savaşı, sun'i denge..." diye bazı kavramlar biliyordum, sizin bunlarla da ilginiz yok mu ? Varsa yoksa Allende mi ? Sıkılmazsan takvime bir bak bakalım, tarih 2001, 1973 değil. Aynı suda iki kez yıkanılır mı ?
8-) "Diz cokerek yasamaktansa ayakta olmek yegdir!!!" demişsin. Diz çökmemenin karşılığı, ölmek değildir.Ölümü öyle kutsallaştırmışsınız ki ya "diz çökme ya ölüm" gibi bir ikilem dayatıyorsunuz. Diz de çökmeyeceğiz, ölmeyeceğiz de.
Diz çökemenin ölmekten başka da karşıtları da vardır. Umarım bunu en kısa zamanda öğrenirsiniz.9-) Solda militarizmin etkileri, 12 Eylül öncesinin ve soğuk savaş döneminin bir kalıntısıdır. Bu kalıntı soldan
temizlenmelidir. Sol ve militarizm asla yanyana gelemeyecek iki kavramdır. Devrimci mücadele halkın ikna edilmesi temeline dayanır. Militarist anlayışlar, böylesi bir görevin üstesinden gelmeleri olanaksız olduğu gibi, halk içinde yanlış eğilimlerin gelişmesine de zemin hazırlamaktadır.
SİP, ÖDP gibi partilerin ölüm oruçlarında, militarist anlayışlarla arasına da mesafe koyması alkışlanacak bir tutumdur.
Bu aynı zamanda Sol'un militarist anlayışları aşma yönünde iradesi olduğuna ilişkin, çok olumlu bir göstergedir. Bu
partileri kutluyorum. Ancak bu konuda "yarım ağız" kullanmalarını, utangaç tavır göstermelerini eleştiriyorum. Silaha, silahlı mücadeleye karşı olduklarını, kim olursa olsun ölümlere, katliamlara karşı olduklarını, bu örgütler açıkça söylemeli ve bu anlayışı savunanlarla aralarına "kalın bir çizgi" çekmelidirler.Selamlar
Doğan Arkadaş