Düsün(me)mek-Turkiye,Osmanli, Antik Yunan-1
[ Serbest kursu ] Makale yazari: gokyuzu Tarih, gün ve saat : 30. Aralik 2000 16:49:44:
V. Türkali'nin, Bir Gün Tek Basina'da anlattigi H. Kivilcimli tipi vardir. "Baba" her zaman , her seyi kestirir, düsünür, bilir vs. Bu roman için, daha dogrusu bu tipleme için uzun zamandir kafamda bir seyler var.
Berna Moran'in çok degerli bir kitabi var : Edebiyat Kuramlari ve Elestiri
Orada sanat nedir'den baslayarak, tarih boyunca sanat'a özellikle edebiyata bakis anlatilmis. Bu dusun(memek) diyebilecegimiz ana eksendeki sorunsalin edebiyatta yansimalarinin izlerini orada okumustum. Platon'dan baslayarak, sanati zararli bulan veya ancak bir amaç dogrultusunda olursa yarar tasiyabilecegi seklinde ileri sürülen görüslerin ve diger bakis açilarinin özeti verilmis.
Kivilmcimli'ya bakisin da, iste bu genel olarak, yansitmacilik ya da sosyalist gerçekcilik diyebilecegim bir bakisin ürünü oldugunu saniyorum. Bunun en uç örnekleri, Stalin döneminde SSCB'de yapilmistir.
Seyh uçmaz, müritleri uçurur demisler. Bu da düsünmemenin bir parçasi gibi geliyor bana. M Belge'nin su ünlü, neden isçiler tasvir edilirken kafalari küçük, kollari, adaleleri büyük tasvir ediliyor diye yazdigi yazi geldi aklima.Bu bakisin genel olarak düsünmemenin bize özel olaninin kategorizasyonunu söyle yazabilirim.
1- Din,örf,adet, gelenek, hukuk vs baskisi
2-Dil ve düsünce arasindaki bag
3-Psikolojik etkenlerDüsünmek, düsünmenin sonucunda ulasilan sonuçlara "katlanabilmek" de demek. Bu pek çok gerçekle yüzyüze gelmeyi de zorunlu kiliyor. Düsünmenin varacagi yer genel olarak özgürlesmektir. Özgürlesmek, birey olarak, üstüne düsen sorumluluklari da almayi getiriyor. Sonu olumsuz biten her bir katilim, karar ya da süreç sonrasi, bu eger gerçekten bireyin karariysa ve gerçekten kendi düsüncesi sonucu bu ise girdiyse, sonuçtan da kendisi sorumludur. Bu sorumlulugu üstlenebilmek için de güçlü bir kisilik gerekiyor. Oysa, bir baskasina emanet edilen akil sonrasi, sadece ona kizip rahatlamak çok kolay bir kaçis mekanizmasi. Psikoloji kitaplarinda tasnif edilen, yansitma vs diger tanimlamalarin çikis noktasinda bu rahatlama istegi var. Bu düsünmekten kaçisi getiriyor. Bu bireyin iç dünyasina ait olan ,düsünceye ket vurma olayi.
Dogan Özlem'in Mantik isimli çok begendigim bir kitabi var. Orada, mantik disiplini içinde akil yürütme çesitleri çok yalin, çok güzel anlatilmis. Bizde daha çok analojik akil yürütme gelenegi var. Bu da aslinda spekülatif sonuçlara yol açiyor.
Murat Belge de "Edebiyat Ustune Yazilar" adli kitabinda bu konuya biraz deginiyor. Ataç, "dusundugumuzu zannediyoruz" derken durumu kisaca ozetlemis; hatta ben bunu daha da ileri goturup "dusunurmus gibi yapiyoruz"diyebilirim, ne yaparsak da iyi yapariz ya, kendimizi bile kandiriyoruz. Aslinda, karsindakini -parlak ya da degil-soylediklerinle gercek anlamda mat etmek az sey degil, cunku karsindakini alt etmen icin bile az cok bir seyler dusunup soylemen gerek. Bizimki mat etmekten ziyade "daha uzaga isemek". Karsidakini oyle bir laf kalabaligi icinde bogariz ki, onun ambale olmus kafasinda artik bir sey dusunecek hal birakmayiz, susunca da onu alt ettigimizi saniriz, daha dogrusu alt etmis gibi oluruz. Oysa yaptigimiz sadece lafi karsidakinin agzina tikamaktir. Iste bizim cogu zaman yaptigimizbu: -mis gibi yapmakAklima bir sey soylermis gibi yapip da soylememeyi anlatan bazi deyimler geldi (yazayim bari): laf olsun diye,laf ola beri gele (torba dola), lafi guzaf, laf soyledi bal kabagi gibi. Bir de atasozu: Dervisin fikri ne ise zikri de odur. Kafamizin icindeki fikir ne ki ya da ne ile mesguluz ki, neyi dile getirelim? Bu cokonemli. Uc kurusa calisan, sadece hayatta kalmak icin calismak zorundakalan bir insandan cok sey beklemek biraz abes olmaz mi? Halbuki, Akcura'nin soyledigi yaraticilik dogrudan soyut dusunceyi gerektirir.Bu tur bir yasam ise insani soyut dusunmekten alikoyup somut dusunmeyeyoneltir, ancak "tanri" gibi bazi soyut kavramlar ona sunulmustur -ki onun da uzerine sunulanlar disinda, daha dogrusu sunulanlara aykiri birsey dusunmek yasak veya gunahtir. Gercekten zor yasam kosullari icinde bulunanlar icin dusunmek "tasalanmak" anlamina gelse gerek.