Gençlerimiz ölüyor.... Ülkemiz satılıyor.... Hesap sorarken kimse halkı yargılam
[ Serbest kursu ] Makale yazari: Mehmet K. Tarih, gün ve saat : 12. Aralik 2000 03:03:14:
Onlarca genç insanımız "Avrupa Birliği ve ABD" standartlarına uygun F-tipi tabutluklara girmemek için ölüme gidiyor.
Fikirleri, örgütleri, eylem biçimleri hakkında ne düşünürseniz düşünün bu genç insanlar, bu noktadan sonra yaşamları boyunca 50 küsür günlük açlığın izlerini taşıyacaklar.
Ankara'daki Avrupa'cı ve ABD işbirlikçisi beyler ölen gençlerimizin taleplerini görmüyor, duymuyor....Çok uluslu sermayenin yarattığı son bankalar krizi ile "YUGOSLAVYALAŞTIRMA" operasyonunun bir aşaması daha topluma yedirildi. THY, TELEKOM ve ELEKTRİK ÖZELLEŞTİRMELERİ artık hiç tartışılmayacak. Ulus devletin en stratejik kurumları haraç mezat yabancı (artık Avrupalı ya da Amerikalı şirketlere, IMF ya da Dünya Bankası'na "yabancı" demeli miyiz???) sermayenin öz malı olacak.....
Lord Curzon Lozan Antlaşması imzalandıktan sonra İsmet İnönü'yü şöyle tehdit etmişti: "Şimdi bizim koşullarımızın hepsini reddediyorsunuz. Yarın ülkenizi imar ederken size para gerekecek ve bize geleceksiniz. O zaman şimdi cebimize koyduğumuz bu kartları tek tek önünüze koyacağız ve bütün koşullarımızı kabul edeceksiniz."
İsmet İnönü, genç Cumhuriyetin Devrimci lideri olarak bu tehditleri sadece gülümseyerek yanıtladı.
Türkiye Cumhuriyeti, Lenin ve Stalin'în SSCB'nin yoğun ekonomik desteği ile yıllarca Batı'ya (yani Avrupa Birliği'ne ) köle olmadan kalkınmasını sürdürdü.
1950'lerden sonra başlayan "KÜÇÜK AMERİKA" süreci, bugün Lord Curzon'u mezarından çıkartacak esaret koşullarına dayandı.Emekçi halkın evlatlarını ölüme ya da sakatlığa mahkum edenleri, Cumhuriyetin en değerli kurumlarını satanları Damat Feritlerin, Ali Kemal'lerin sonu bekliyor.
Mazlum halkımız onları da layık oldukları şekilde yargılarken Avrupalı ve ABD'li efendileri "insan hakları" "adil yargılama" çığlıkları atacak.....
O zaman AB-ABD borazanlarına bugünleri hatırlatacağız.
Ben, ANAP-DSP-MHP Koalisyonunun bütün yetkili ve etkili kişileri ile Türkiye'nin bütün düşünen beyinlerine bir çağrıda bulunmak istiyorum: Mustafa Kemal'in 1920'lerin başında uyguladığı "HIYANET-İ VATANİYE KANUNU'NU" yeniden okuyalım.
Ülkemiz artık bu kanun ile yönetileceği ağır ihanet koşullarındadır.Saygılar
Mehmet K.