İdris Küçükömer'i Hatırlarken
[ Serbest kursu ] Makale yazari: gokyuzu Tarih, gün ve saat : 09. Aralik 2000 17:04:02:
Bu yazı 4 Temmuz 2000'de yazılmıştır.
-------------------------------------Bugün, 4 Temmuz 2000, Idris Küçükömer’in hayata veda edisinin (4 Temmuz 1987) üzerinden tam 13 yil geçmis. Ece Ayhan’in deyisiyle, "bir uç beyiydi Idris" ya da Can Yücel’in onun için yazdigi siirindeki dizesiyle : "Idris insan bir insandi"…
Iktisatla basladigi düsün serüveninde, siyasetten, tarihe pek çok durak noktasinda biyolojiye, son günlerin popüler bilimi olan genetige kadar varmisti. Sorulara yanit ariyordu, karsisina ne çikarsa onun ta derinliklerine kadar inmek ve dogruyu yakalamak istiyordu.
Yoksulluk nedeniyle askerlik sonrasi yapabildigi egitimi ve sonrasi akademik kariyeri, siyasi hareketler içinde olusu, "marjinal"yanlari, sözleri, pek çok yönüyle "ilginç" birisi Küçükömer. Kendi deyimiyle düsünceleri "ambargolu" birisi…"Düsüncenin kuduz bir köpek gibi kovalandigi bu ülkede…" diyen Cemil Meriç gibi, zorlu bir hayat, öylesine ki, ilkokul ve ortaokulda yatarken, "Allahim bana herseyin en zorlusunu ver" diye ettigi dualari "kabul oldugu için" de belki de "sansli".
Talat Aydemir’le birlikte giristigi darbe girisiminden sonra bir daha tüm darbelere karsi oldu ve sivil toplumculugun düsünürlerinden biri olarak düsün hayatina önemli katkilarda bulundu. Darbeciligi dahil Ismet Inönü aleyhtarligi onu - belki de- "Düzenin Yabancilasmasi" isimli firtinalar koparan kitabinda DP ve AP’yi solcu göstermeye kadar gitmis.
Küçükömer’in siyasi misyonunun (1964 sonrasi) muarizi düsünceler silsilesi benim siyasi kimligimi belirliyor; bu anlamda Küçükömer’le çok zit düsünce temellerimiz var. Buna ragmen, Küçükömer’i benim için degerli kilan pek çok yani var : Ödün vermez namuslu kisiligi, üretken özgün bilim insani olmasi ve düsünen bir insan olmasi, en basta sayabileceklerim.
Küçükömer samimi birisi, darbeciyken de, sivil toplumcuyken de içten, ödün vermez ve hep dogruyu arayan, tutkuyla arayan birisi.Küçükömer’in etkili oldugu döneme yas itibariyla yetisebilseydim, tam karsisinda MDD’ci olurdum. Yine o ve Divitçioglu’nun açilim sagladigi ATÜT tezlerine karsi da feodalci…
Oysa bugün geldigim noktada Osmanli için ATÜT’i daha dogru bir analiz olarak görüyorum. Ama, bizim gibi düsünenlerin, MDD’cilerin, sol -Kemalist Cuntacilarin çok acelesi vardi ve Mahir’in dedigi gibi : "Toprak altimizdan kayiyordu". Ne Küçükömer’i ne de Gramsci’yi dinleyecek zaman vardi. Kanli Pazar’da Yusuf Küpeli’nin bagirdigi gibi dövüsecek adam yok mu diye bir feryada cevap vermek gerekiyordu.
(Küpeli’nin 12 Mart mahkemelerinde verdigi -tepki çeken -ifadelerin fikir babasi da Küçükömer’di)Küçükömer’in nerede okudugumu hatirlamadigim bir analizi çok ilgimi çekmisti. Jön Türkler’in, sosyalizmle neden hiç bir yakinligi olmamistir diye soruyor ve yanitliyordu. Namik Kemal’in, Marx ‘a komsu bir evde yasamasina karsi neden Marx’la fiziki ya da düsünsel bir bir temasi olmamasina verilen yanitti. Bu parlak analizi okuyunca Küçükömer’I daha iyi bilmek gerekiyor demistim; belki de daha dogrusu bu analiz Küçükömer’e karsi düsünsel bir önyargiyi , bir oto-ambargoyu kirmama yol açmisti. Küçükömer’in sözleri Einstein’in atomu parçalamaktan zor dedigi önyargimi degistirmisti.
Küçükömer, en ciddi siyasi ve ideolojik muarizi diyebilecegim o dönemin etkili ismi Dogan Avcioglu gibi Büyükada’da gömülü. Mezar tasina, Yunus Emre’nin su dizelerini yazmislar :
Bilmeyen ne bilsin O’nu
Bilenlere selam olsun !Cemil Meriç, sevgilisi Lamia Hanim’a yazdigi ask mektuplari nedeniyle, muhafazakar kanattan gizlice afaroz edilmis oldu. Yasarken de çok yalniz birisi. Gözlerinin görmemesi, bu karanlik ülkenin karanligini ve yalnizligini daha da pekistirmis. Yazarlara mektuplar yaziyor, adresini veriyor ve onlari sohbete, tanismaya çagiriyor. Oguz Atay’in ilgisizlik karsisinda, okuruna o ünlü serzenisinin aynisini çigliga dönüstürmüs. Kapisi çalinmayinca, yalnizligini teorize ediyor, edebilestiriyor : "Yalnizlik, yalniz kalmaya dayanamamaktir" diyor.Meriç, daha çok bir tarikat seyhi gibi davraniyor ve düsüncelerini, hayata bakisini belirleyen Fransiz egitimiyle, Osmanli münevveri yaniyla, narsizmini harmanlamis birisi.
Küçükömer ona göre daha çok karsisindakini dinleyen birisi ve daha mutevazı; ama, ikisi de özel iliskilerinde belki de çok yakindiklari anlasilamamak ve yalnizlik nedeniyle kiricilar.
Avcioglu, Meriç, Küçükömer üçlüsündeki ortak özellik, ciddiyetleri.
Avcioglu devleti "kurtararak" halki kurtaracagini düslüyordu; isçi sinifina ve bu ülkede demokrasi olabilecegine hiç inanmadi. "Az kalsin" ihtilalin kudretli lideri olacakti, ama "beklenen" 9 Mart’ta degil de üç günlük gecikmeyle geldi.Küçükömer, çok deger verdigi son kitabini ,sürekli genislettiginden, bitmek bilmeyen ögrenme tukusu ve mükemmelliyetçiliginden, olmasi gerekenin neden olmadigini açiklayamadigindan, bir türlü tamamlayamamis. Pek çok soru sormus ve bazilarini yanitlamisti. Soracagi sorulari ve yanitlari bitmemisti ve daha çok sözü varken, sözleyemeden göçmüs birisi.
Yasamimin son döneminde, kendisi gibi Kemalist Devletin çiplak yüzünü görmüs insanlarla beraber SHP içinde, yeni bir sivil toplumcu sol hareket düsündeydi, ama umdugu bütün seyler gibi bu da olmadi.Belki Küçükömer hakliydi, muarizlari ise mantikli; belki de tam tersiydi.
Avcioglu öldügünde, Mehmed Kemal cenazesindeki bir avuç insana bakip, "Dogan‘in cemaati yokmus" demis. Oysa Avcioglu, eger basarili olsaydi top arabasiyla ve onbinlerle gömülecekti. Belediyenin parasini verdigi dört hamal tarafindan kaldirilan Osmanli münevverinin (Baha Tevfik) cenazesine göre daha "sansliydi". Küçükömer de 1402’lik olmustu. Cunta onu üniversiten atmisti, ama zaten Istanbul Üniversitesi"nin "sivil" hocalari, bu sivil toplumcu düsünüre yillar önce ona her türlü cefayi çektirmislerdi.
Görüsleri ne olursa olsun, yolum Büyükada’ya düserse iki demet kir çiçegini düsünen namuslu iki aydinin mezarina birakacagim bir gün. "Düsüncenin kuduz bir köpek gibi kovalandigi bu ülkede" Cemil Meriç de, onlar gibi namuslu bir düsünür ve Kafka’nin Milena’ya mektuplarini animsatan ask mektuplariyla sevginin ve askin insani olarak da bir demet kir çiçegini hak etmistir.
Bin fikir yaristirip, bir demet çiçek açtiranlara selam olsun…