Doğan Arkadaş'a Eleştirileri İçin Teşekkürler
[ Serbest kursu ] Makale yazari: Mehmet K. Tarih, gün ve saat : 03. Aralik 2000 04:27:51:
Doğan,
Bana yönelttiğin eleştiri ve öneriler yazılarımı ve düşünce tarzımı gözden geçirmemi sağladı. Teşekkür ederim.
Muhatap olduğum eleştirilerin düzeyi üslubumu etkilemiş, bunu gördüm ve "tepkisel-slogancı" yazmaya başladığımı ben de tespit ettim. Haklısın.
Vaner'in, Roja Berfin'in, Mendüh Hacı'nın eleştirilerinde kullandığı ifadelerden etkilenmemek daha doğru olurdu.
Bu konuda sadece foruma yazı yazmanın benim "asli" işim olmadığını, bazı arkadaşlar kadar uzun zaman ayırmak özgürlüğüne sahip olmadığımı söyleyebilirim.
Ancak, senin Vaner'in "Defolu Gılman" yazısına ya da "aksak devrimci" gibi dejenere ifadelere karşı da bir duyarlılık göstererek tepki vermeni dilerdim.
Bu düzeyi temsil eden arkadaşlarla uzun yazışmalar yapabildiğinize göre, bana yöneltilen eleştirilerin en azından bir ölçüde, benim "Aydınlıkçı" olmam ile ilgili olduğunu düşünüyorum doğal olarak.
1970'lerde çok genç bir üniversiteliyken Sovyetler Birliği'nin artık bir "emperyalist devlet" olduğunu ve kaçınılmaz olarak yıkılacağını savununca bana saldıran "devrimci" arkadaşlarımdan "sinirlenmemeyi" ve sadece "gerçeklere itibar etmeyi" öğrendim. Sonunda SSCB yıkıldı ve bana şiddet uygulayan arkadaşlarımdan bugün en solda duranlar, GENEL BAŞKANI TARAFINDAN "SOSYALİST BİR PARTİ OLMADIĞI" BOYALI BASINDA İLAN EDİLEN BİR PARTİNİN SEMPATİZANLARI OLARAK ŞİRKETLERİNİ BÜYÜTMEKLE MEŞGULLER.(Lütfen bu durumdan kendime bir böbürlenme payı çıkardığımı düşünme, keşke onlar da bilimsel sosyalizm saflarında örgütlü mücadele verselerdi... bunun için bugün de elimden geleni yapıyorum)
Bu nedenle foruma yansıyan düzeyli yazılar dışında hakaret ya da "istihza" dolu yazıları çok da ciddiye almıyorum. Bu tür yazıların, yazarlarının DOYUMU dışında kimseye birşey kazandırdığını da sanmıyorum.Güncel konuları yazmam konusundaki önerine de katılıyorum. Bu konuda daha üretken olmaya çalışacağım. Bence ülkemizin hedef olduğu emperyalist saldırılar açısından çok önemli bir laboratuvar olan Yugoslavya deneyini ele alan bir haber ile Yugoslav Sosyalistlerinin kongresini aktararak bu işe başladım. Arkası gelecek, umarım forumun tartışma düzeyinin daha da yükselmesine hizmet edebilirim.
Şahin Alpay'ın yazısı konusunda eleştiri getirmediğimi söylüyorsun. Bence haksızlık ediyorsun. Sen de ÖDP ile ilgili soruları benim ŞA'ın önerisine getirdiğim eleştirilerden ötürü sormadın mı?
Bence böyle bir seçim ittifakını ancak emperyalizmin kuvvetleri isteyebilir. Çünkü HADEP (ne yazık ki) Türkiye emekçilerinin tümünü kucaklayan bir parti olmak yerine İmralı-Avrupa ekseninde siyaset yapan bir kuvvet olmayı amaçlıyor. Maalesef Kürt emekçilerinin oylarını almayı amaçlıyor sadece.
Böyle bir çizgi izleyen, ülkenin yoksulları ve aydınları arasında milli ayrılık yaratmayı amaç edinen bir parti ile ittifak sence ÖDP'nin tabanını nasıl etkiler?
Ben geniş ÖDP'li dost çevremde gördüğüm ve özellikle de öğretmen-doktor-yazar tanıdıklarımla yaptığım özel ve samimi sohbetlerden edindiğim izlenim ile bu türden bir ittifakın çok hazin sonuçlar yaratacağını düşünüyorum.Sence son HADEP kongresi Türk-Kürt kardeşliğinin bayrak edildiği bir kongre miydi? Bu kongre on milyonlarca Türk kökenli emekçiyi sence nasıl etkiledi? Kürt halka yönelik sıcak duygular yaratabildi mi? Ya da HADEP yönetiminin (bazan dillerinin ucuyla söyledikleri gibi) böyle duygular yaratmak gibi bir niyeti var mıydı?
Şahin Alpay konusunda biraz katı bir bakışım olduğu doğrudur. Bu kişiye özel bir tutum değildir. Sosyalizm saflarından ayrıldıktan sonra tekelci sermaye gruplarının ya da Cengiz gibi doğrudan Pentagon'un emrine girip ABD pasaportuyla gezen insanlara karşı bir sınırımız olmalı.
Hem sosyalizmi, ezilen halkları savunan hem de bu tür yazar-çizer takımı ile "uygarca" tartışabilen biri olmak bana çok zor geliyor doğrusu.Avrupa Birliği konusundaki bakışımı yazmamı istemişsin. Şimdilik özet bir açıklama olsun. Bence 1922'de az kalsın Avrupa Birliği'ne giriyorduk. Adamları Polatlı'dan zor şer geri gönderdik. Ya da, Yugoslavya Koştuniça yönetime getirildikten sonra AB üyesi olabilecek kıvama getirildi. Belki okumuşsundur, Karadağ Cumhuriyeti Alman Markını ulusal Para Birimi ilan etti. Çetnik faşistleri iktidar organlarını AB'nin verdiği yüz milyonlarca mark ile ele geçiriyor. (Bilmeyen dostlar olabilir diye yazıyorum) Çetnikler 2. Dünya Savaşında Partizanlara karşı Almanya'nın işgal orduları ile işbirliği yapan Faşist örgüttür. Koştuniça'yı iktidara taşıyan operasyonun bel kemiğini de Sırbistan'daki Çetnikler oluşturdu.
İşte, bizim Roja Berfin arkadaş Miloşeviç'e saldırırken bu adamların iktidarını savunuyor değerli dostum.ÖDP hakkındaki sorularını bir başka yazıda açıklamaya çalışacağım.
Saygılar
Mehmet K.