İnsanın kendini tanımlaması
[ Serbest kursu ] Makale yazari: Adil Korkut Tarih, gün ve saat : 01. Aralik 2000 15:46:05:
Ahmet Kaya'nın ölmesiyle birlikte yeniden hararetle çiğnenmeye başlayan "azınlık" sakızı, sindirimi etkilemeyi sürdürüyor. İnsanın, kendini hangi satırdan tanımladığını belirginleştirmeden, yazılanları, söylenenleri değerlendirmek, peşpeşe yanlışları getiriyor. İnsan için, yasamda en üst satır "insan" olmasıdır. Doğaya hükmeden ve ona her türlü kötülüğü yapabilecek olanakları olan insan. En güzeli, en iyiyi yapabilecek olan da. Alt satırlar nedir acaba? Kadın olmak veya erkek olmak. Siyah olmak veya beyaz olmak. Yaşlı olmak veya genç olmak. Bir dinin inanıcısı olmak veya olmamak. Solcu olmak veya sağcı olmak. Türk olmak veya Kürt olmak. İstediğiniz kadar ekleyebilirsiniz. Hatta, Sivas'ın Suşehri’nden olmak veya Divriği'nden olmak gibi. İnsan, "ötekiler" ile uzlaşmak, gelinmek istiyorsa, öncelikle,kendini hangi satırdan tanımladığını irdelemelidir.Evrenle uyumlaşabilen insan (ki ötekilerle de uyumlaşacaktır) kendini üst satırdan tanımlayandır. Çok fazla teorik olan bu açılımdan sonra gelelim yağlananlara... Ahmet Kaya kendini "Kürt" olarak tanımlamıştır. Ahmet Kaya kendini şarkıcı" olarak tanımlamıştır. Ahmet Kaya kendini "İsyankar" olarak tanımlamıştır. Hele ki en son, "Köyün delisi(!)" olarak bile tanımlamıştır. İşte yanlışı budur. Ona tepki duyanlar (üstelik şarkılarını ezbere mırıldananlar da dahil), onun kendini alt satırdan sunmasına, yine alt satırdan bakarak görül geliştirmektedirler. Atatürk, Göktürk Devleti'nden asırlar sonra, adında "Türk" geçen bir devleti kuruyor. "Türk" kavramı, vakanüvislerden öteye bilimsel çalınması olmayan tarihçilerimizin, bugüne dek halka öğretmeleri gereken bir anlam taşır. "Türk" adı, gerçekte bir etnik kimliğin adı değildir. Bu ad, onlarca etnik kimliğin, bir üst kimlik olarak ortak adıdır. Aksi taktirde Türkmen, Özbek, Kırgız, Çuvaş vs. (her biri ayrı estetik, ayrı dil, ayrı kültür, ayrı coğrafya...) ne ola ki? "Kürt" adını alan insanlar, özünde Hindistan'ın kuzeyinden Mezopotamya'ya göç eden "Medler" ile yerli halkın karıºımıdır. Kırmançi, Zaza ne ola ki? Yüzlerce yıl, Anadolu ve Mezopotamya'nın kuzeyinde binlerce yıl yaşamı yerlilerle, Asya'dan göçenlerin bir karıºımı (varsayalım ki az karıºımı)olan Türkiye insanları, niye alt satırdan tartışıyor ve hatta kapışıyor? Kim gerçek Kürt? Kim gerçek Türkmen? Kim gerçek Kırgız? Kim gerçek Ermeni? Yapmayın lütfen. İsterseniz, annenize, ninenize, dedenize sorun. Etnik anlamıyla "Melez" in daniskası değil de, neyiz? Atatürk'ün, sırf bir üst kimlik olsun, uzlaşma, uyumlaşma olsun diye adını Osmanlıya veya Türkmen ya veya Kürdistan yerine "Türkiye" koyduğu bir ülkede, tartışacak, kapışacak hatta savaş çıkaracak çok daha önemli gündemler olduğunu görmüyor musunuz? Konuş be kardeşim Türkçe. Konuş be kardeşim Kürtçe. Bakalım daha ne kadar? Paşa paşa öğreniyorsun İngilizce'yi. Söyle be kardeşim Bozlak. Yak be kardeşim Ağıt. Bakalım daha ne kadar? Paşa paşa dinliyorsun metal müziği. Oyna be kardeşim Bar'ını. Çek be kardeşim Halay'ını. Bir sen mi kaldın. Paşa paşa alkışlıyorsun rock'n roll dans eden çocuğunu. Seyret be kardeşim Midyeli Abdullah'ı. Seyret be kardeşim Yılmaz Güneydi. Saklama ama Terminatör, He Man, Amerikan Güzeli seyrettiğini. Farkında mısın kardeşim? Yeryüzünde aynı etnik, aynı dinsel, aynı dilsel, aynı kültürel kimlikten insanların yaşadığı bir devlet neden yaşamıyor? Vatikan'a, Emevilere, Hitler'e rağmen. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları sonunda kurulan masalarda haritalar, sınırlar çizenler, ülkeler yaratıp ülkeler yok edenler; ekonomik çıkarları nedeniyle, bırakınız genetik laboratuar sonuçlarını, referandumlara bile gerek duydular mı? Kaç tane Atatürk biliyorsunuz, cetvelle çizilerek paylaşılmış dünya haritasından, yüzde onu bile okuma yazma bilmeyen, ekonomik, sosyal her yönden bitik, öğrenme şansı hiç verilmeyen bir kutsal kitaba inandığını zannederken hurafelere tapan bir halkı sadece direnişe sokarak değil, politik deha ile uluslararası tüm hassas dengeleri kullanarak, bir ülkeyi yoktan var eden. Ya, kaç tane devlet biliyorsunuz, ulusu olmayan. Ulusal marşı, ulusal bayrağı, ulusal eğitimi ve resmi dili?... Yapmayın Allah aşkına. Biraz şüpheci olun. Biraz soru sorun. Biraz felsefe yapın. Biraz muhakeme edin. Genetik dışında da bilimler olduğunun farkına varın. Hukuk, tarih, sosyoloji,siyaset, antropoloji, psikoloji.... Aslında kimden şikayetçisiniz, gerçekte kime tepkiniz, bir gözden geçirin. Kendi eksikliğini örtmek için müzik eğitimini aşağılayan sarkıcıların, milyon tüketicileri yoksa siz miydiniz? Mühendislerin ekonomist, tacirlerin hukukçu, jeologların gazeteci... olduğuna inandığınız için mi, oy verdiniz sandık baºlarında? Eli silahlılara yataklık, yalakalık ederken, acaba ne kadar "İnsan Hakları" savunuyordunuz? Kaniş Köpeği hakları, Siyam Kedisi hakları daha çok raiting alırken cihaz sizin alıcınızda mıydı? Yoksa ulusal gelirden aslan payını alan bir kaç bin kişinin etnik arılığını saptadınız da, bundan milyonlarca insan haberimiz mi olmadı? Eğer buraya kadar okuma zahmetine katlandınızsa, biraz durun. Bir yutkunun. Sonra aynaya bakın. Dönün, varsa eşinize, sevgilinize bakın. Anneniz ve babanıza bakın. Pencereye gidin, sokaktakilere bakın. Açın televizyonu. Sanal dünyadaki insanları seyredin. Ve sonunda yeniden aynada kendinize bakın. Birey değişmedi mi? O zaman çıkın sokağa, kaldırım arasından, tasların ve hatta betonların arasından yaşama sarılan o adını bilmediğiniz, bakmadığınız ve görmediğiniz için, üzerine bastığınız küçük otları gözleyin. Ağaçları, çiçekleri bile değil, anlıyor musunuz? Sonra bir kasap vitrininde milyon lira etiketler taşıyan dana etlerine bakın. Başınızı çevirin, kapı kenarında kuyruk sallayan kediye bakın. Onun da eti olduğunu ve bedava olduğu halde yemediğinizi düşünün. Biliyor musunuz? Siz insansınız. Doğaya hükmedebilecek tek canlı. Düşünen, fark ettiğini fark eden, anladığını yorumlayan ve uyumlaşan tek hayvan. Kendine "İnsan" dememek için, alt satırdan kavramlara sığınmak, daha azıyla yetinmek için, bu ölümcül saçma savaş niye? Kimin adına?
Adil Korkut
