Kurtuluş!
[ Serbest kursu ] Makale yazari: Baran VANLI Tarih, gün ve saat : 20. Ekim 2000 15:17:18:
Bu gün Türkiyedeki sorunların köklü bir çözümü Türkiye'nin demokratik bir yeniden yapılanmasından
geçiyor.Burjuvazinin ve mevcut siyasi yapıların bunu sağlayamayacağı açıktır. AB ve Kopenhag kriterleri ile bile
"anlaşamayan" bir "Devlet" ve askeri zihniyetin,Türkiyede ezilenler,emekciler ve Kürt halkı adına ve
bunların lehine bir adım bile atmayacaklari kesindir.Bunu,Ecevit'le,Yılmaz ve Bahçeli mi yapacak? Çiller'in iktidarda iken katillere, eroin kaçakçılarına şeref ve
kahramanlık madalyaları dağıtmasında, şaşılacak bir yan zaten yok. Mesut Yılmaz ise, bu çetelerin
varlığına ve arkasında yatan devlet anlayışına degil, onların kullanılış şekline ve (belki de kendilerine
karşı) kullanılışına karşı çıkıyor. Oysa Bahçelievler katliamı'na, Doğan Öz'ün öldürülmesine
K.Maras,Çorum katılamlarına ve buna benzer yüzlerce olaya yol açan siyasi anlayışlara karşı çıkmadan,
çetelerin kumar ve eroin işlerinde işledikler cinayetlere karşı çıkmanın demokratik ve inandırıcı bir tarafı
olamaz. Buna rağmen bugünkü sistem ve sermayenin kendisi açısından mutlak bir çözümsüzlük halinden
söz edilmesi de doğru değildir. Krizden çıkışın devrimci-demokratik bir yolunu sağlayabilecek güçler,bunu
gerçekleştirebilecek durumda olmazlarsa, devlet içindeki bu tür faşist çetelerin ortaya çıkmasına yol açan
sistemin kontrolden çıkmış kimi unsurlarını temizlemesi yoluyla geçici çözüm yollarini herzaman
bulabilir,bulabiliyor.Aktüel olan Tantan ve Temizel operasyonlarını bu sekilde görmek gerekir.Ve SUSURLUK; yani devlet,
siyasetci ve çete üçgeni çözülmeden herhangi demokratik bir yapılanmaya gidilmesi imkansızdır.Bu
üçgen
çözülmeden getirilen "çözüm", emekçiler açısından bir "Alicengiz" oyunundan başka bir anlama
gelmeyecektir.O halde; bütün bu pisliklere karşı devrimci-namuslu ve onurlu bir hareketin geliştirilmesi yalnızca
emekçilerin degil, bütün bir Türkiye'nin gereksinimidir.Her namuslu insan bu işin içinde olmalıdır.Ancak Türkiye'de her şey yer değiştirmektedir. Kimi "sol" cuların askerin battaniyesine sarılmış vaziyette
olması ve hatta askerin yalakalığını yapmakta MHP den bile ileri gitmesini hayretle izlerken kanal 7 gibi
"din"ci medya organlarının muhalefetini de görmezden gelemeyiz.Bağımsızlık ve özgürlük kavramlarını bolca kullanmak Avrupa birliği karşıtı olmakla bir
tutulmaktadır.Evrensel demokratik hukuk kuralları ve insan hakları kurallarının Türkiyede uygulanmasının
hangi "sol"cunun aleyhine olacağını yada hangi sağcının lehine olacagını ayırd etmek zorlaşıyor!.Bugünkü statuko'yu savunanların kimi solcularla, MHP ve Askerler ile savaştan,talandan çıkarı olanların
olması kimlerin nerlerde yığıldığını gösteriyor.Kürt dilinin yasak olmasını halen savunan D.Bahçeli nin Kürt düşmanlığı ile bu faşist partiye ve
başbuğuna
ve bu düşmanca tavrına karşı cıkmayan solcuların M.Kemalin ideolojisinde patinaj yapmalarını anlamak
normal zekalar icin zor olmasa gerekir.Kurtuluşu Kemalizm'de gören(MHP de Kemalist!) analyışın ne kadar çağ dışı olduğunu söylemenin bir
anlamı yoktur.
Baran Vanlı15 Kasim 2000