Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

Kemalizm ve Demokrasi...


[ Serbest kursu ]


Makale yazari: Roja Berfin Tarih, gün ve saat : 11. Ekim 2000 22:42:55:

Merhaba

Kemalizm konusunda dusunduklerimi ve tespitlerimi hazir sirasi gelmisken, hele Sayin Ugur'da benim soruma, ciddi ve samimi bir yanit vermisken hem ona yanit olacak hemde benim Kemalizm hakkindaki dusuncelerimi yansitacak bir yazi yazmayi ve bu foruma aktarmayi dusunurken karsimda uc tane farkli ve ciddi yazi gorunce sasirmadim degil...

Gercekten de her uc yazi ince dusunulerek, arastirma yapilarak hazirlanmis, cerceveleri birbirinden farkli ama ayni kouya deginen ciddi yazilar. Her uc yazida da katildigim ve katilmadigim yerler var dogal olarak. Ama son olarak yazan Sayin Haci'nin Kemalizm'e yonelik tespitlerini, kendimce bugun icin gecerli tespitler oldugunu dusunuyorum..

Kemalizm bir donemin adidir, belki de bir uygulamaya verilen addir diyebiliriz, Arkadas adli yazar buna ayrintilari ile deginmis ve nedenlerini gerekcelerini siralamis. Evet, Kemalizm bir ideoloji degildir. TC nin ilk kurulus yillarinda yasama gecirilen hic bir felsefi ve teknik temeli ve altyapisi olmayan sadece vitrinsel degisikliklere yonelik uygulamalarla yetinen bir yontemsel arayis diyebiliriz. Bir avuc burjuva aydininin halka ragmen hatta cogu zaman halka karsi reform denemeleri...Yine Arkadas adli yazarin da belirttigi gibi Kemalizm Mustafa Kemal'den sonra ortaya cikan ve genel olarak da ne idugu belirsiz bir ilkeler yumagi haline getirilmis bir sey.

Kemalizm diye kisaltacagimiz,1920-1940 yillari arasinda uygulanan sistemin bence en onemli yanlisi ve eksikligi sudur. Kemalizm, reformlarina halki ortak edememistir. Halka ragmen ve cogunlukla halka karsi olmasi butun bu reformlarin bir ayaklarinin eksik kalmasina neden olmustur.

Devrim degildir Mustafa Kemal in yaptiklari..Devrim, kitlesel bir nitelik tasir. Mustafa Kemal, herseye oldugu gibi ulke sorunlarina da pragmatik cozumler onermistir. 1923-1938 arasi donemin uzaktan yakindan demokrasi ile falan alakasi yoktur. Tek adam diktatoryasidir. Kapali bir oligarsidir. Mustafa Kemal oldukten sonra ise, daha once de soylemeye calistigim gibi, hic bir altyapisi olusturulmadan, hic bir on hazirlik yapilmadan ve halki ortak edemeden ve sadece Bati'dan aynen alinmis, kopyalanmis olarak uygulamaya gecirilen yenilikler de kisa zaman sonra ortada oksuz kalmislardir.

Eger adina illa ki Demokrasi diyeceksek, Mustafa Kemal'in demokrasisi "Ben istersem olur" demokrasisidir. Netekim, 1923-1938 yillari arasinda Komunist partisi de dahil olmak uzre M.Kemal tarafindan kurdurulan ya da onun onay verdigi pek cok siyasal parti tarihteki yerini almistir. Bu ulke bir serbest firka deneyimi yasamistir.

Dogal olarak 1930 larin demokrasi anlayisi ile gunumuz demokrasi anlayisi arasinda cok buyuk farklar vardir. Ama Mustafa Kemal'e demokratik diyebilmek icin ise demokrasinin D sinden habersiz olmak gerekiyor.

Yapilan sudur...Batidan alinan hersey aynen kopyalanmistir. Goruntude degisiklik yapilmaya, halkin resminin degistirilmesine calislimistir. Menduh Haci nin da dedigi gibi muthis bir halk korkusu vardir, halkin orgutlenmesi engellenmistir.

1920 ile 1940 arasinda Istiklal mahkemelerinden gecen insan sayisi o donemin nasil bir donem oldugu konusunda acik bir fikir verecektir. Rejimin halktan korkusunu cok iyi anlatan sey, bu istiklal mahkemeleridir.

Bazilarina sorarsaniz bu ulusal demokratik devrimdir. Bunun Devrim mevrim olmadigini daha once aciklamaya calsitim. Demokratik hic bir yaninin bulunmadigini da anlatmaya calistim. Evet, belkide bir ulus yaratilmaya calisilmistir. Tek ulus, tek devlet ilkesi dogrultusunda, Turklerin uluslasma sureci baslatilmistir ya da tamamlanmistir. Ama bu davranis, bu eylem Anadolu da yasayan diger kulturel, etnik azinliklarin uzerine basarak, onlar yok sayilarak, onlara turlu vaadler yapilarak sonra da bu vaadler yok sayilarak yapilmistir. Ilk Mecliste Kurdistan, Lazistan milletvekillerinin olmasi hic te sasirtici degildi ama daha sonra ne Kurtlerin, ne Lazlarin ne de Anadolu'daki diger etnik azinliklarin esamelerinin ortadan kaldirilmasi bir onceki tespitlerimi dogruluyor. 1920 ile sonraki uygulamalar arasinda daglar kadar fark oldugunu anliyoruz.

1920-1940 arasinda degisik boyutlu ve icerikli, kimi etnik, kimi inanca yonelik onlarca ayaklanma yasanmistir. Ayaklanmalarin pek cogu buyuk siddet kullanilarak bastirilmistir. Binlerce insan oldurulmustur. Onbinlerce insan yerinden yurdundan edilmistir. Aynen 1990larda oldugu gibi...Bu tarihten sonra ise, tabiri yerinde ise Kemalizm Turkiye Dini olarak devam ettirilmistir. Hem de en koyu bicimi ile…

Kemalizm bir uygulamanin ya da o donemlerdeki iktidarin adi olabilir. Bu, arada birakilmali, tarihteki yerini almalidir. Bugun hala, onun yanlislarinin uzerinde, olan bitenden hic ders almadan hala Kemalizm diye dayatmak anlasilir bir sey degildir.

Kemalizm adina 1960, 1971, 1980 ve 1998 (28 Subat) surecleri yasanmistir. 1960 da bir nebze demokrasi kokusu haric diger yasananlar, sirf Kemalizm adina yapilan askeri, fasist diktoatorluklerdir. Sirf bu deneyimler ile Turkiye belki de hala 1960 larinda gerisine dusmustur bugun icinde bulunduklari goz onune alindiginda.

Bugun gereksinimini duydugumuz artik 21 yuzyilin demokrasisidir. Bildigimiz su Liberal, Kapitalist ya da Burjuva demokrasisi...Evet, ilk hedefimiz bu olmalidir diye dusunuyorum artik. Dusuncemiz, ideolojimiz inancimiz ya da etnik kimligimiz ne olursa olsun bunun mucadelesini hep beraber vermek zorundayiz.

Nedir bu 21 yuzyil demokrasisi…Salt cogunlugun mutlak rejimi diye tanimlamak, Demokrasiden tek bir harf dahi anlasilmadiginin gostergesidir. Bugunun demokrasisi, herkesin dusundugunun tersine, Cogunlugun diktatoryasi degildir, salt cogunlugun dediginin oldugu bir rejim de degildir. Aksine, Demokrasi, tum azinliklarin, ki bunlar etnik, kulturel, dinsel, cinsel, politik vb…her sekilde, toplumda bir grubu temsil eden azinlik anlamindadir, haklarini anayasal olarak guvence altina alan, haklarini koruyan, kollayan ve hatta yucelten bir rejimin adidir. Her turlu azinlik kendini bu sistemde rahat ve ozgur bir bicimde ifade edebilecektir. Bireyin onemi analsilacak, bireylerin biraraya gelerek yonetime katilmalari mutlak olcude saglanacaktir. Yani, gunun demokrasisinde sivil orgutlerin katilimciligi optimum duzeyde olacaktir. Bu olusum icerisinde tepeden tirnaga devlet aygitinin yeniden yapilanmasi gerekecektir. Toplumsal donusum , denisim yani evrim insanlarin surece direkt katkilari ile surecektir. Bundan sonraki, daha mukemmel toplumsal bicimleri zamaninda yakalayabilmek, bu tur bir surecten gecmeye, bu sureci sonuna kadar yasmaya baglidir diye dusunuyorum. Anadolu halklari olarak bizler bunun sonunu yakalamayi basardik diye dusunuyorum. Ama gerekli olan sureci baslatabilmektir. Bu da hep beraber olacaktir.

Cunku, gelisen bilim ve degisen teknoloji artik bunu bastiriyor, buna direnen toplumlari yok ediyor, ezip geciyor. Bu tur bir sistemde yeni tanrilara gerek kalmayacaktir. Ve bu tur bir sistem daha iyi toplumsal yonetimlere gecisin ilk asamasi olacaktir.

Globalizm denen boyali Emperyaizm canavarinin altinda kalip iyice ezilmek istemiyorsak gerekenin bir an once yapilmasi gerekmektedir. Aksi takdirde, butun bunlar Turkiye'ye, Turkiye halklarina ragmen olacaktir. Bu gerceklestiginde ise, o zaman sikayet etmenin de bir anlam ifade edecegini sanmiyorum.

Roja Berfin

12.11.2000





Cevaplar:


[ Serbest kursu ]