Ce: SOL NEREYE
[ Serbest kursu ] Makale yazari: Vaner Alkaç Tarih, gün ve saat : 03. Ekim 2000 04:20:39:
Su yaziya cevaben: SOL NEREYE makale yazari: GENCSDP Tarih, gün ve saat : 02. Ekim 2000 19:17:58:
Merhaba,
Gençlik ifadesini SD ların gençliği değil gençleşmiş sosyal demokrasi yani özellikle ülkemizde resmi devlet ideolojisinden sıyrılmak isteyen sosyal demokrasinin ifadesi olarak aldım.
Yanıldım mı?Ki biraz kuşkuluyum.
Yanılmış olabileceğimi düşünüyorum.
Adresini koyduğunuz sitede "devrimlere bağlılık" gibi bir ifade biraz genelin arkasına saklanmış "Atatürk Devrimleri" biçiminde tercüme edilebilir gibi geldi bana.
Sen ne dersin?Sola soru sormak bence en doğru noktadan başlamak.
yazının içinde gençliğin verdiği kesinlik ifadelerini biraz yumuşatmak gerekmiyor mu dersiniz.
Ama yine de doğru yer.
Görüşlerindeki genel mantığa katılıyorum. Ama bu mantığın içinde çok ciddi hataların olduğu ve gerek remi söylemden etkilenme gerekse de soğuk savaş ideolojik çerçevesinin etkisi beni endişelendirdi.
Ama anlıyorum.
Anlıyorum çünki gerek dünya genelinde gerekse ülkemizde çarpılan kafalalarımızın düzelmesi oldukça fazla bir zaman lacak.
Bırak kendini genç görenleri çok önemli tecrübleri pratikta yaşayan arkadaşlarımız -ki bu forumda da örnekleri öok- ciddi bir arayış çabası göstermeyip küçük rutjlarla eski anlayışlarına yeni durumu oturturmak istiyorlar.
Eğer karşılaştıtacak olursam seninki daha umut verici.Sevgili Genç arkadaşım,
Öncelikle kendince yaptığın ve ciddi bir kafa yormanın ve enerji sarfetmenin örneği olarak alnabilecek olan saptamalarının içinde genel geçer ifadelerle değil somut önerilerinle niye gelmedin sorusunu sormak sana haksızlık mı olur bilemiyorum ama eğer arayış sahibi isen yapmak zorundasın.Bizim solumuzun sihirli formülü olan düzeni değiştirme iddası var olan yaşanan koşullarda proje üretme zahmetinden kurtarmakta idi onları.
Şimdi sistem değiştiremiyeceklerini değiştirsler bile yerine koyacak bir çeylerinin olmadığını öğrendiler sanıyorm.
Bu da eskisi gibi ne ucuz ne de kahraman solculuk yapılmasına engel.
Tabi bazılarının ağzı torba değil...
Üfürmeye alışmış insanlardan bundan hemen vaz geçmelerini beklemek ham hayal.Yazındaki yakaladığın noktalardan cesaret alarak bazı sorularım olacak. İzninle tabi...
Senden yazına tekrar gitmeni ve incelemeni rica edeceğim.
Eleştirdiğin a) kapitalizmle ve Küreselleşme ile ilgili alternatif projenin öğrenebilirmiyim.
Yani kapitalizmin dinamiği ve yönelmesinin yaratacağı olası sonuçlar ve bizim proğramımız.
b) Ülkemizdeki uygulamalarla genel uygulamaların karşılaştırımasını yapabilirmisin?
c) Ülkemizde özellikle konular seçip (örneğin eğitim* hukuk- sağlık- trafik- vb...) konularında kaynakları da belirtilmiş şekilde alternatif bir proğramın ana çizgilerini belirtebilirmisin?
d) Sosyal hizmetlerin veya hakların maliyetini araştırıp bunu bu günki ekonomik işleyişte nasıl karşılayacağını gösterebilirmisin?
e) Devletin ekonomik yaşama müdahalesini sosyal kaygılarla istemeniz karşısında aşağıda AYKIRILIK başlığı ile yazdığım yazıda seni rahatsız eden noktaları belirtebilrimisin?
f) Sonuçta diyelim ki tüm istediğiniz düşünceleri gerçekleştirebilecek bir projeye ulaştınız nasıl bir politik güç önderliğinde veya organizasyonunda politik mücadelede var olmayı düşünüyorsunuz?
g) Bu günki halini ölçü olarak alırsanız CHP bu misyonu gerçekleştirbilecek vizyona sahipmidir?
Nedenleri.Sevgilerimle
Vaner Alkaç
>Sol Nereye ?
>
>İkinci Dünya Savaşı'nın ardından oluşan soğuk savaş döneminin sona ermesi ile birlikte yeni arayışlar içine giren dünya, çok önemli bir değişim sürecinden geçiyor. Sovyetler Birliği'nin çöküşü ile çift kutuplu bir dünyadan tek merkezli bir dünya düzenine geçtiğimiz bu geçiş dönemi belki de tarihin en karmaşık dönemini oluşturmakta. Kutupların yerini, eş zamanlı olarak bölgeselleşme ve ekonomik küreselleşme hareketlerinin aldığı Dünya, iletişim ve ulaştırma teknolojilerinde gerçekleştirilen dev adımlarla geri dönülmez bir biçimde küreselleşmekte, iyi ve kötü yanlarıyla bu süreci yaşamaktadır. Her ne kadar bilginin dolaşım hızının artması, insan ve tüketici haklarına artan bir önemin verilmesi, küresel sorunlara küresel çözümer bulma arayışının yaygınlaşması gibi birtakım olumlu gelişmeler yaşanıyorsa da, küreselleşmenin yol açtığı olumsuzlukların çok daha fazla olduğu açıktır. Ancak anlaşılan odur ki, küreselleşme, sağladığı birtakım yararlar nedeniyle -yarattığı olumsuzluklar sıkça dile getirilmesine rağmen- vazgeçilmezliğini korumaktadır. Küreselleşme ile birlikte sermaye uluslararasılaşırken ulus devletlerin etkinliği azalmakta; görevleri de kendi sınırlarının içinde uluslararası sermayenin koruyuculuğunu yapmaya indirgenmektedir. Tüm dünyada zenginlikler yoğunlaşırken, yoksulluk yaygınlaşmaktadır. İşsizlik ve gelir dağılımı bozukluğunun artması, sosyal devlet ilkesinin zedelenmesi, giderek toplum yapılarını parçalamakta, iç barışı tehdit etmektedir. Bunun sonucu olarak daha. küçük devletler ortaya çıkmakta, küresel göçmen sayısı hızla artmaktadır. Küreselleşme ile birlikte ulusal pazarların yok olması, kartellerin dünyayı yönetmesine, böylelikle de ekonomik çıkarların sosyal çıkarların önüne geçerek, politik sürecin değerinin azalmasına neden olmaktadır. Ulusal pazarların yanısıra, ulusal kültürlerin de artan ekonomik baskıların etkisiyle giderek törpülenmesi ve yok olması, Batı'lı toplumlarda Amerikan tarzı bir yaşam biçimini, Doğu'lu toplumlarda ise tutucu gelenekçi bir tarzı hakim kılmaktadır. Bu durum temsili demokrasinin ciddi bir biçimde zedelenmesine, kitlelerin katılımcılıktan izleyiciliğe geçmesine neden olmaktadır. Bu durumda Sol ne yapacaktır ? Sosyal hakları kısıtlamaya yönelik politikaları ısrarla savunan sosyal ve evresel hiç bir kaygısı olmayan liberal politikalara ne cevap verecektir. Yaşanılan sorunların soıumlusu, bu yeni sağ politikalar ve uygulamalar olduğundan bu sorunları Sağ.'ın çözmesi beklenemeyeceğine göre Sol'un varolanı yeniden yorumlayarak, kendini yeniden üretmesi ve bu sorunlara çözüm olabilecek yeni politikalar ve yeni mekanizmalar olutturması gerektiği açıktır. Sol, çalışanların haklarını küresel kapitalizmin yıkıcı etkilerine karşı savunmak, ülkeler arasında ve içindeki etitsizlikleri ortadan kaldırmak; işsizliği azaltmak ve küreselleşmenin yarattığı sosyal ve çevresel sorunlan gidermek için, küreselletmeyi politik olarak düzenlemek zorundadır. Demokrasilerin güçlendirilmesi, kadın ve azınlık haklarının genişletilmesi, bölgesel ve küresel işbirliğinin artttrılması, emeğin uluslararasılaştırılması yolunda çaba sarf edilmesi, sürdürülebilir bir gelişme ve çevrenin korunması için düzenlemeler yapılması, ulus devletlerin veya bölgesel birlikteliklerin ekonomide düzenleyici ve rekabeti koruyucu bir rol oynamasının sağlanması atılacak adımlar arasında sayılabilir.
>Sol, demokrasi, ekonomi ve alanında ev ödevini yeniden yapmalıdır. Sol, demokrasi, ekonomi ve siyaset alanında ev ödevini yeniden yapmalıdır. Küreselleşme ile yeni bir demokratik toplum modeline doğru gidilmektedir. Bugün temsili demokrasi, ilk bakışta varlığı farkedilmeyen, ancak kendini olan biteni etkileyememe duygusu teklinde hissettiren ve 'gerçekçi demokrasi' diye adlandırılan bir tehditle karşı karşıyadır. Serbest seçimler, temel özgürlüklerin korunması gibi tüm demokratik mekanizmalar işliyor gibi görünse de, gerçekte yurttaşlar egemenlik haklarını kullanarak, yapılanları belirleyememekte, aksine olan biteni sadece izleyerek, bir çetit `siyasi mütteri' haline gelmektedirler. Siyasi partiler, siyaset oyunu oynamak zorunda kalmakta, seçimleri kazansalar dahi kendi alternatif politikalarıbı -kararlar onlar tarafından: alınmadığı için- uygulayamamaktadırlar. Küreselleşmenin ulus devletler üzerindeki artan baskıları ve bu baskıların ulus devletleri sermayenin jandarması haline getirdiği böylesi bir süreçte temsili demokrasinin krizde olmaması mümkün değildir. Zira uygulama alanında etkili olabilecek iki güçten birisi olan paranın sermayede, diğeri olan karar alma ve alınanları uygulama yetkisinin de bürokraside olması nedeniyle, siyaset iğdiş edilmiş bir hale gelmiştir. Sol, kuracağı mekanizmalar ve oluşturacağı yeni politikalarla, siyaseti eski işlevsel haline getirmek zorundadır.
> Sol, demokrasi, ekonomi ve siyaset alanında ev ödevini yeniden yapmalıdır
>Sol'un ikinci görev alanı ekonomi, kamusal harcamalar ve sosyal güvenliktir. Sağın serbest piyasacı yaklaşımlarına karşı devletin halkın yararına ve rekabetin korunmasına yönelik düzenleyici rolünü savunan rekabetçi bir piyasa modelini savunmak Sol'un öncelikli görevidir. Devletin ekonomiden büsbütün çekilmesini savunan liberal tezlere, çalışan kitlelerin yaşam koşullarını gelittirmeyi hedefleyen sol politikalarla karşılık verilmelidir.
>Sol, tam istihdamın hayal olduğunu savunan sağ politikalara karşı daha iyi eğitim, daha rekabetçi bir ekonomi ve yeni bir sosyal güvenlik anlayışı ile karşı çıkmalıdır. Sosyal güvenlik politikalarına gereken önemin verilmesi, gün geçtikçe yoksullatan kitlelerin demokrasiye yönelik azalan umutlarını ve totaliterizme kayışlarını önleyecektir. Toplumun en üst % 20'lik diliminin tüm gelirlerin %55'ini, son % 20'lik kesiminin ise sadece % 5'ini aldığı bir ülkede sosyal adaletten, toplumsal barıttan ve ahlaktan bahsedilemez. Öyleyse Sol, sosyal güvenlik politikalarını savunmak ve yeni açılımlar sunmakla yalnız ekonomi ile ilgili değil asıl olarak toplumsal hayâtın iyileştirilmesi ve temsili demokrasinin korunması ile ilgili bir üretim de sergilemiş olacaktır. Bu da günümüzde değişim değeri olan tek kaynak haline gelen paranın hakimiyetinin kırılması ve onun toplum üzerindeki baskılarının azaltılması demektir. Sol, tam istihdamın hayal olduğunu savunan sağ politikalara karşı daha iyi bir eğitim, daha rekabetçi bir ekonomi ve yeni bir sosyal güvenlik anlayışı ile çıkmalıdır.
>Sol, tam istihdamın hayal olduğunu savunan sağ politikalara karşı daha iyi eğitim, daha rekabetçi bir ekonomi ve yeni bir sosyal güvenlik anlayışı ile karşı çıkmalıdır.
>Temsili demokrasi bu gün bir kriz içindedir ve sorunlar Türkiye'ye özgü değildir. Ancak, Türkiye'ye özgü olan nokta, henüz bir önceki tartışma alanı olan düşünceyi ifade özgürlüğünün, hala ülkemizde bir lüks olarak görülmesidir. Bütün sorunların temlelinde, varolan bu devlet anlayışı yatmaktadır. Bugün, devletin yeniden tamınlanması, yapılandırılması ve işlevlendirilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. Batta demokrasi olmak üzere herteyi konrolu altında tutmak isteyen, kendini vatandaşın üzerinde ve onu denetleme hakkına sahip bir pozisyonda gören, birçok yapısı eskimiş ve çürümüt bugünkü devlet anlayışı, demokrasiyi farklı düşüncelerin tartışıldığı bir uzlaşı platformu olmaktan çıkarmış, farklılıkların törpülendiği, bir tek tip yurttaş üretme aracı haline getirmiştir.
>Oysa demokrasi, nihai bir toplum ve birey hedefini gerçeklettirmenin bir aracı olmak yerine; vatandaşlarını kendi yaşam tarzlarına ve farklılıklarına saygılı, sivilliği, katılımı, hukuğu ön plana alan bir temsil sistemi noktasına çekilebilirse, devletle yurttaş arasındaki sorunları gidermede bir rol oynayabilir. Dolayısıyla, varolanın belirleyici olduğu bir demokrasi anlayışı, siyasetin yeniden toplumsal taleplerin yoğrulması ve hayata geçirilmesindeki önemini arttıracaktır. Bu da kitlelerin siyasete ilgisini arttıracak, katılımı yükseltecektir. Aksi taktirde siyaset, toplumun ve bireylerin dışında yaşanmaya batlayan profesyonel bir it haline gelmektedir.
>Bu noktada birbiriyle karşılıklı iletişim ve etkileşim içindeki devlet, yurttat ve siyaset üçgeninin yeniden itlevlenmesinde, demokrasi kadar siyasi partilerin rolünün de arttığını söylemek doğru olacaktır. Düzenle sorunu olmayan Sağ'a nazaran kitlelerin katılımına ihtiyacı daha fazla olan Sol'un, yeni bir siyaset anlayışı ve yeni bir parti yapılanmasıni hayata geçirebildiği oranda büyüyebileceği açıktır. Zira varolan siyasi yaşam kitleleri siyasetten uzaklaştırmakta ve solun önünü tıkamaktadır. Sol, devlet yapılanmasına paralel hiyerartik bir örgütlenme modeli yerine, sorun odaklı bir yatay örgütlenme modelini hayata geçirebildiği oranda başarılı olacaktır. Örgütsel bir yenilenme, ideolojik bir yenilenmenin de ön kotuludur.
>Türkiye Solu, demokratikletme, kürt sorunu, insan hakları, bozuk ekonomik yapı; çevre sorunları, eğitim, sosyal güvenlik ve dış politika gibi bir çok alanda tartışmak, fikir üretmek ve böylelikle kendini yenilemek zorundadır. Çok kültürlülüğü benimseyen, vatandaşlarının, haklarına saygılı, kendisinden beklenen itlevleri yerine getiren, içyapısını sürekli yenileyen, ülkeler arası ilişkilerde yeni bir stratejiyi hakim kılmış, sorunlara duyarlı, adam sendeci olmayan bir devlet anlayışı oluşturmada en önemli görevler Tükiye Solu'na dütmektedir. Liberalizmin bireyi öne çıkartırken toplumu ikinci plana atan, devletin birtakım kâmusal görevlerinden vazgeçmesini savunurken artan sosyal huzursuzluklara çözüm üretemeyen, sermayenin mobilizasyonunu savunurken emeği kendi yerelliğine hapsedip başına da ulus devlet ve onun güvenlik araçlarını dikmeyi insan haklarına ve bireyin özgürlüğüne karşı bir eylem saymayan tezlerini yanıtlamak, Sol'un birincil görevidir.
>Türkiye Solu, demokratikletme, kürt sorunu, insan hakları, bozuk ekonomik yapı; çevre sorunları, eğitim, sosyal güvenlik ve dış politika gibi bir çok alanda tartışmak, fikir üretmek ve böylelikle kendini yenilemek zorundadır.
>Böylesi bir arayış, uzun bir süredir liberal tezler karşısında sallanmakta olan sol düşünce iklimini de yeşertecektir. Gerçekte Avıupa Solu'nun başarısının ardında da bu yatmaktadır. Türkiye Sol'u el atacağı konuları iyi belirleyip, varolan sorunlara çözüm üretmediği sürece Avrupa'dan esen rüzgarlar burada ancak nezle olmamıza neden olur. Gerçekte batka bir yerden esen rüzgardan medet ummak, varolan gücü göstermek yerine yaşanılan çaresizligin somut ispatıdır da.
>Türkiye Solu, el atmaktan çekindigi konularda, kendisini yenilemekten kaçındığı sürece sürünmeye mahkumdur. Bilim, teknoloji ve eğitimi günlük siyasi pratiğin merkezine oturtan bir katılım, kadrolaşma ve program anlayışı ile yeni sloganlar,.. politikalar ve kadrolar üreten; farklı kimliklerin bir zenginlik oldugu bilinciyle kadın-erkek eşitliğini; azınlık haklarnı ön plana çıkaran; sağlıklı ve insanca yaşanabilir bir çevre savaşımı veren; düzenin değil, doğrunun savunuculuğunu yapan; yerelleşmeye artan bir ağırlik veren; emek, barış ve kardeşlik yanlısı bir sol yalnız kendisi için değil, ülke için de gereklidir. Zira ülkenin düzelmesi, Sol' un düzelmesi ile mümkündür.