Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

DEĞİŞMEYEN GÜÇ SOSYALDEMOKRASİ


[ Serbest kursu ]


Makale yazari: CHP-CANKAYA GENÇLİK KOLLARI Tarih, gün ve saat : 02. Ekim 2000 19:12:28:

Sosyal demokrasi, emekçilerle öteki sınıfların çıkarları arasında, demokratik özgürlükler ortamında, siyasal ve ekonomik yapıyı değiştirerek hakkaniyet dengesi kurmayı amaçlayan, siyasal ve ideolojik bir kitle hareketidir. Sosyal demokrasi ile sosyalizm’in çıkış noktalası aynıdır.Bundan yola çıkarak sosyal demokrasi’nin Sosyalizmin bir çeşidi olduğunu, demokratik sosyalizm olduğunu netçe ifade etmeliyiz. Sosyalizm, liberalizm, Nasyonalism (faşizm) gibi Fransız ihtilali’nin doğurduğu fikir akımlarından birisidir.

Fransız ihtilalinden sonra avrupalı bazı yazarları kanun karşısında eşitlik yani siyasal eşitlik istemlerini yansıtan yazılar yazdılar. 1815’lerden sonra yine bu yazarlar siyasal eşitlik ilkesinin ekonomik eşitliğide kapsaması gerektiğini ifade ettiler.Bu istekler avrupa’da Sosyalizm akınmının doğmasına neden olmuştur. Bu yazarlar siyasi eşitliğin toplumdaki kişeler arasında eşitliği sağlamaktan uzak olduğunu ve de asla sağlayamayacağını, bunun içinde mutlaka ekonomik eşitliğin de sağlanması gerektiğini belirtmişlerdir. Toplumdaki bu eşitsizliğin nasıl giderileceği ve daha önemlisi nasıl bir sistem içinde giderileceği tartışma konusu olmuş, yazarlar çok çeşitli Sosyalist fikirler ileri atmışlardır. Her yazar kendi kafasındaki Sosyalist düzeni oluşturmuş, bu düzene sadık kalmıştır. Doğal olarak bu koşullar yüzünden Sosyalist fikir bütünlüğü oluşamamıştır. Sosyalizm 19.yy boyunca geri planda kalmış, sadece fikirsel olarak yer almıştır.Liberalizm ve Nasyonalizm de gördüğümüz fiili olaylar ve ayaklanmalar bu dönemde Sosyalizmde hemen hemen hiç olmamıştır.

Ekim devriminden sonra ise Sosyalizm milletlerarası ilişkilere yeni bir unsur olarak girmiştir. Sosyal demokrasinin temellerini incelediğimiz zaman bize en çok yardımcı olacak unsur kuşkusuz enternasyonallerdir.

SOSYALİST ENTERNASYONALLER:
Karl marx ile Sosyalist düşüncede önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Marx kuramını tamamen işçi sınıfına dayandırdığı için ve bu sistemi enternasyonal yani uluslararası anlamda ele aldığı için bütün dünya işçilerinin örgütlenmesine önem verdi. Bu çabaların sonunda I. ve II. Enternasyonaller dediğimiz Sosyalist enternasyonaller ortaya çıkmıştır. Ancak yapılan hatalar, alt yapı eksikleri nedeniyle bu enternasyonaller işçi sınıfını ve Sosyalist mantığı örgütlendiremediği gibi parçalanmasına da yol açmıştır.

I. ENTERNASYONAL:
28 Eylül 1864’te Londra’da kurulan Uluslarası işçi birliği’ne daha sonra I. Enternasyonal dendi. Birliğin kuruluş bildirgesi, yürütme organının(genel konsey) en önemli kişisi olacak olan Karl Marx tarafından hazırlandı. Birliğin amacı "işçi sınıfının karşılıklı yardımlaşmasını, ilerlemesini, tam bir özgürlüğe kavuşması"nı sağlamaktı; bu özgürlük işçilerin kendi eseri olmalıydı. İlk zamanlar örgütlenmek birlik adına çok zor oldu. Şöyle ki; 1867’de birkaç bin üyesi olan birliğin ne Almanya, ne de İtalya’da ciddi bir örgütlenmesi vardı; burada başarısızlığı, işçilerin trade unionculuğu devrimci yola tercih ettikleri Büyük Britanya’da daha belirgindi.

1868-1870 arasında birlik birçok grevi destekledi ve işçiler arasında kendine önemli miktarda yandaş topladı.1868’de Belçika’da etki alanını genişletti.İspanya, Almanya(1890)ve Fransa’da(1890) örgütlenmeye başladı. 1870 savaşı eylemini yavaşlattı ancak Eylül 1870’de Marx genel konsey adına Fransa Cumhuriyetini selamladı. İşte bu noktada Rus anarşist Bakunine ile bir çıkmaza girdi. Karl Marx kendi sistemini kurarken Alman Feuerbach ve Hegel’den etkilenmiştir. Sistemin otoriteye dayanan kısmı Marx tarafından Hegel’den alınmıştır. Netice itibariyle Marksist sistemde otorite hakimdir. Bakunine ise her türlü otoriteye dolayısıyla devlete de şiddetle karşıdır. Devlet insanın hürriyetini kısıtlamaktadır. Devlet ortadan kaldırılmalıdır. Bu noktada zaten araları açılmış olan Marx ve Bakunine ilişkisi, Marx’ın şiddetle karşı çıkmasına rağmen Lyon belediye binasının Bakunine tarafından örgütlenen kişilerce basılıp işgal edilmesinden sonra kopma noktasına gelmiştir. I. enternasyonalde Marx ve Bakunine kıyasıya bir çatışmaya girdiler ve Marx 1872’de Lahey kongresinde Bakunine’yi Enternasyonalden attı. Marx enternasyonali Bakunine etkinliğinden kurtarmak için Amerika, New York’a taşıdı ancak bu sadece enternasyonalin sonunu getirdi. 1876 Philadelphia kongresinde I. enternasyonal kendini fesh etti.

II. SOSYALİST ENTERNASYONAL:
I. enternasyonalin çökmesi işçiler üzerinde bir yılgınlık yaratmadı tam tersine bu olay ile, milletlerarası proletarya hareketinin teşkilatlanması hızlandı. 1889’da II. Enternasyonal kuruldu. II.enternasyonal daha uzun ömürlü oldu ve 1914 yılına kadar devam etti. II.enternasyonal duruş açısından daha yumuşak bir tavır izlemiştir. Kısacası yalnız Marksistleri değil ılımlı sosyalistleride bağrında toplamıştır. Neticede II. Enternasyonalde de fikir ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Ve tarih sahnesine "REVİZYONİZM" çıkmıştır.

Revizyonizm sosyalistler arasında birbirini suçlama aracı olarak kullanılmıştır. Revizyonizm’in önderliğini Alman Sosyalistlerden "BERNSTEIN" yapmıştır. O’na göre Marksizmi birçok realite yalanlamıştır. Marx’in düşünceleri gerçekleşmemiştir. Bernstein tezini 3 temel’e oturtmaya çalışmıştır. Bunlara kısaca değinelim:
1-Marx’a göre endüstri ilerledikçe, büyüdükçe işçinin durumu daha kötüye gidecektir. İşçi sayısı çoğalacak, sermaye monopollerinin sayısı gittikçe düşecektir. Bu suretle genişleyen proletarya, sermayedarları devirip üretim araçlarına toplumsal olarak sahip olacaktır. Marx buna "Catastrophe final" (Nihai felaket) diyordu.

Bernstein bu düşüncenin yanlış olduğu ileri sürdü. Marx’a göre endüstri gelişip ileledikçe işçi kitlesi fakirleşecekti. Fakat Bernstein 1873-1895 yılları arasında gıda maddesi fiyatlarının %35-40 kadar düştüğünü aynı dönemde işçi ücretlerinin %5 arttığını belirtmiştir. Böylece işçi ücretlerinin gerçek artışı %35 + %5 =%40’dır. Endüstrinin ilerleyip gelişmesiyle işçi fakirleşeceği fikri doğru değildir.

2- Karl Marx endüstrinin ilerleyip gelişmesi sonucunda sermayenin sayılı ellerde toplanacağını düşünmüştür. 1890’lardan itibaren endüstrinin gelişmesi daha geniş sermayeleri gerektirdiğinden anonim şirketler usulü ortaya çıktı. Bu şirketlerin birdenbire gelişmesi sonucunda sermaye sahipliği çoğalmıştır. Yani Marx’in dediği gibi sermayedarlar azalmamış, çoğalmıştır.

3-1848’de Komünist Manifestosunda Marx ve Engels’in ortaya attığı bir çağrı vardı: "Dünya işçileri birleşiniz" Marx’a göre işçilerin vatanı yoktur, sınıfı yoktur. Bernstein bu tutumuda kabul etti. O’na göre işçilerin vatanı vardır. Bu noktada Marx’in bir noktada ulus-devleti de yok saydığını öne sürmüştür Bernstein. Bu tartışmaya aslında son noktayı I. dünya savaşı koydu. Bu kanlı paylaşım savaşında işçiler birbirlerini boğazladı ve Marx’in işçiler birleşinşiz çağrısıda kulaklarda hoş bir fısıltı oldu. İşte bu üç noktadan hareketle Bernstein Marksizmi yumuşatmak istemiştir. Karl Marx gibi ihtilal yolunu kullanmaya gerek yoktur. Demokratik yollada sosyalizm gerçekleştirilebilir. Kapitalist düzende işçinin durumu düzeltilebilir. Bernstein’in bu düşünce sistemini Marksisitler "Revizyonizm" diye adlandırmışlardır. II.enternasyonalin sonunuda I. Dünya savaşı getirmiştir.

SOSYAL DEMOKRASİNİN DOĞUŞU
Bernstein çağdaş anlamıyla Sosyal Demokrasi’nin babasıdır. Onun revizyonizmi Sosyal Demokrat mantığın ve bir çok ilkenin (Evrimcilik, Demokrasi, Paylaşım) ilk defa belirlendiği düşünce sistemidir. Bu modeli "Demokrasi" konusunda güçlü gerekçelere kavuşturan, başka biraz farklı yaklaşımlarla bütünleyen Kautsky olacaktır.

Kautsky Sosyal Demokrasi’nin ideolojik kaynağındaki ikinci önemli kişidir. Kautsky Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin ideologudur. Sosyal Demokrat Partinin radikal kanadının "Spartakist" hareketine ve bu kanadın daha sonra oluşturduğu Alman Komünist Partisine katılmadı. Komünizme olan tavrını giderek sertleştirdi. Demokrasi sorununu öne çıkardı. 1919’da "Terörizm ve Komünizm" ve 1922’de "Proleter ihtilali ve Programı" adlı eserlerini yayınladı. Nazizim dolasıyla 1934’te Hollanda’ya geçti. Çağımızdaki anlamıyla Sosyal Demokrasi ilk ifadesini Bernstein’in Marksist düşüncenin belli alanlarına yönelik eleştirilerinde bulmuştur. Kautsky’nin Sovyet ihtilali ve Leninizm karşısındaki tavrında Sosyal Demokrasinin kendine özgü siyaset modeliyle demokrasi anlayışı biçimlenmiştir. Kalıcı nitelik kazanmıştır.

Kautsky "Sosyalizmi teröre başvurmak" tuzağından ancak demokrasinin kurtaracağını savunmuştur. Bernstein ile Kautsky "Demokrasi tercihi" ve "Şiddetin reddi" konularında uzlaşmışlardır. İkisinin ortak yanları ve stratejik tercihkeri olan "Demokrasiden" den yola çıkarak iki değişik sosyal demokrasi anlayışının temellerini atmışlardır.

Bernstein modelinde siayasal iktidara doğrudan ve tek başına gelmek amacı daha ileri bir aşamadır başlangıçta ekonomik kuruluşlarda iktidar olmak ve siyasal iktidara koalisyonlarla ulaşılmasını teklif etmektedir. Bu koşulların ortaya çıkardığı stratejidir. Sosyal Demokrat Parti bu modelde işçi sınıfının partisi olmaktan çok halkın, kitlenin partisine dönüşmektedir.

Kauksky ise öncelikle sisyasal iktidara gelmek gerektiğini ifade eder. Sosyal Demokrat partinin işçi sınıfı partisi olma özelliğini koruması gerektiğini vurgular. Ekonomik kuruluşlarda iktidar olmak önemli değildir.

Sosyal Demokrasi kısaca bu iki düşünürün ortaya koyduğu iki farklı düşüncenin bir sentezi olarak gelişmiştir. Sosyal Demokrasi Marksizmin klasik tezlerine ve onlardan kaynaklanan Leninist siyaset modeline getirilmiş köklü bir eleştiri olarak siyaset yaşamına girmiştir.Sosyal Demokrat ideolojinin üç temel bileşeni vardır:
DEMOKRASİ TERCİHİ
SINIF OLGUSU
MÜCADELE/UZLAŞMA SÜRECİ
Sosyal Demokrasinin birinci tercihi ihtilal değil demokrasidir. İkinci tercihi ise sınıf olgusu yani sermaye sınıfının varlığını kabul edip gerekli görülmesidir. Sosyal Demokrasi sermaye sınıfının yok edilecek bir sınıf olmadığını kabul eder. Onun varlığının sürmesini ister. Sosyal Demokrat ideoloji işçi sınıfının sermaye sınıfı ile mücadele içinde uzlaşmacı, uzlaşma içinde mücadeleci olmasını ister. Mücadelesiz bir sosyal demokrasi olmayacağı gibi uzlaşmasız bir sosyal demokraside olamaz.

Sosyal Demokrat ideoloji kendi mantığını sosyal sınıf gerçeğinde temellendirmekte(liberalizm’den farklılık), ancak sınıfların birbirini yok etmemesi gerektiğini ve birlikte yaşamasını(Marksizm’den farklılık) istemektedir.İdeoloji, karşıt sınıfın dışlanması, yok edilmesi değil ama işçilerin yararlarının ön plana alınması gerektirmektedir. Sosyal Demokrat ideoloji çok net ve kalıplaşmış değildir. Sosyal Demokrat partiler kendi ülkelerinin gerçeklerinden kaynaklanmış farklı uygulamalar ve yaklaşımlar içine girebilirler. Sosyal Demokrasinin bu özelliği bu ideolojiyi netlikten yoksun bırakmaktadır.

Sosyal Demokrasinin, oluşum yıllarından bu yana hiç değişmeyen ve içeriği gittikçe zenginleşen temel nitelikleri şöyle sıralanabilir:
Sınıfların çıkarları dengeye gelmelidir. Sosyal Demokrasi emekçilerin çıkarlarını savunurken, öteki sınıfların yaşam hakkını yok sayamaz. Çünkü, "devrimci sınıf dayanışması inancının birleştirdiği, dünyayı temelden değiştirecek, katışıksız bir proletaryanın var olduğuna" ve ulusal zenginliği sadece o proletaryanın yarattığına, sosyal Demokrasi hiç bir zaman inanmamıştır. Sosyal Demokrasi ile salt proletaryanın çıkarını savunan marksist sosyalizmin arasındaki en önemli farklardan biri budur.

Demokratik özgürlükler sınıfsal çıkarlara kurban edilmemelidir. Sosyal Demokrasi sınıflararası çıkarları dengeleyecek ortamın siyasal haklarda eşitliğe dayalı demokratik ortam olduğu inancındadır. Irk, dil, din, cinsiyet ve servet farkı gözetmek gibi, siyasal hak eşitliğini zedeleyici anti-demokratik yaklaşımlara karşıdır.

Sosyal Demokrasi özellikle birden çok ulusal birimi kavrayan toplumlarda, özgürlük haklarının salt bireye bağlı haklar olmadığına, ulusal birimlerin de hakları olduğuna inanır. Sosyal Demokrasi ile etnik grupları yok sayan bağnaz muhafazakarlık arasındaki en önemli farklardan biri budur.

Devlet ideolojisiz olmalıdır. Sosyal Demokrasi, güçlü sınıfların ya da toplulukların çıkarlarını gözeten veya ideolojisini savunan yerleşik siyasal ve hukuksal düzene, başka deyişle sınıfsal devlet yapılanmasına karşıdır.

Sosyal Demokrasiye göre, demokratik hak ve özgürlüklerin salt bireylerarası ilişkileri düzenlemesi yetmez; bireyle devlet arasındaki ilişkilerin düzenlenişine de demokratik hak ve özgürlükler ölçütü egemen olmalıdır.

Bölüşüm hakça olmalıdır. Sosyal Demokrasi, bireysel yeteneğin ve ulusal zenginliğe katkının farklı olduğu inancındadır. O nedenle her bireyin, ulusal üretime yeteneği ölçüsünde yaptığı katkıyla uyumlu bir pay alması gerektiğine inanır. Başka deyişle Sosyal Demokrasi mutlak eşitlikçi değildir. Tam tersine, farklı yeteneklerin farklı primlendirilmesini, yeteneği teşvik etmenin ve hakkaniyetin gereği sayar.

Ekonomik yapı çoğulcu olmalıdır. Sosyal Demokrasi’ye göre ulusal üretim, soyut bir serbest piyasa ekonomisi tutkusuna kurban edilmemelidir. Özel teşebbüsün yetişemediği, pahalı teknolojiyi gerektiren yatırımları devlet yüklenmeli ve bu yoldan ekonomik yapıyı değiştirmelidir.

SOSYAL DEMOKRASİNİN SİYASET TARZI
Sosyal Demokrat hareketin temel inanışlarından biri "Emek En Yüce Değerdir" ilkesi ise, bir başka inacı sosyal onur ilkesidir. "Emek en yüce değerdir" ilkesi, zahmetle kazanılmış ücretin siyasal planda savunulması anlamıyla geçerliliğini bugünde sürdürüyor. Ne var ki, bu ilke tek başına yeterli değildir. Sosyal Demokrasinin var oluş nedenini daha evrensel bir ilkeye oturtmak gerekiyor. Bu "Sosyal onur en yüce değerdir" ilkesidir.

Sosyal onur, hangi açılardan sağlanabilir? Herşeyden önce, Sosyal Demokrasinin evrensel ilkeleri açısından, yani özgürlük,eşitlik, kardeşlik ilkeleri açısından, sosyal onuru yaratıcı bir ortam gerçleştirilmelidir. Bu noktada, sosyal demokrat siyaset tarzının ayırdedici özellikleri olarak şunlar sıralanabilir:
Sosyal Demokrasi:
· Demokratik hak ve özgürlükler istemi olarak,
· Muhafazakarların iktidar tekelini kırma girişimi olarak, Devleti, halkın sivil toplum örgütleri eliyle denetlemesi çabası olarak , siyasal bir harekettir.
Sosyal Demokrasi:
· Daha adil bir bölüşüm için,
· İleri teknolojiye dayalı pahalı yatırımları devletin üstlenmesi açısından,
· Piyasalara, hakkaniyeti sağlayıcı müdahale anlamında,
· Kamu iktisadi kuruluşlarının rantbl ve karlı çalışan özerk birimlerin federasyonu halinde yeniden örgütlenmesi girişimi olarak, ekonomik bir harekettir.
Sosyal Demokrasi:
· Herkesi sosyal güvence çatısı altına alıcı,
· Emeklilikte ve hastalıkta koruyucu
· İşsizlikte destekleyici olarak, bir sosyal hizmet hareketidir.
Sosyal Demokrasi:
Toplumsal yapıyı, hümanist kültürün ölçülerine göre modernleştirme anlamında bir uygarlık hareketidir. Kemalizm bu bağlamda önem kazanır.
Sosyal Demokrasi:
Savaşsız bir dünya anlamında barış hareketidir.
Sosyal Demokrasi:
Çevrenin bireysel, sınai, ve nükleer kirletilmesine, uzayın kirletilmesine karşı bir doğayı koruma hareketidir.


SOSYAL DEMOKRASİNİN EVRENSEL İLKELERİ:
Özgürlük,
Eşitlik,
Dayanışma,
Barış,
Emeğin Yüceliği,
Hukukun Üstünlüğü,
Dengeli Kalkınma,
Refah,
Demokrasi,
Çevrenin Korunması.





Cevaplar:


[ Serbest kursu ]