HİLÂFET MESELESİ

Mustafa Kemal, SALTANAT ve HİLÂFET'i kaldırmakla doğru mu yaptı?..

Bu soruyu soruyoruz, çünkü mesele hâlâ tartışılıyor. O dönemde de olmuştu, şimdi dahi kendini "halife" ilân edenler var.

Ayrıca biz en başta söyledik... Biz ATATÜRK'ü ne ilahlaştıracağız, ne de tamir edilebilir hatalarından ötürü yerden yere vuracağız. Biz sadece onu ve icraatını tahlil ediyor ve neticelerini değerlendiriyoruz.

Kaldı ki, HİLÂFET KALDIRILMAMIŞTIR!.. BİR ŞAHISTAN ALINIP T.B.M.M.'NİN MÂNEVÎ ŞAHSİYETİNE TAKDİM EDİLMİŞTİR!.. HİLÂFET, T.B.M.M.'DE MÜNDEMİÇTİR! Ama biz bu yazımızda meseleye açıklık getirmeye çalışırken, bilinen ifadeyi, yani "Hilâfet'in kaldırılması"nı kullanacağız,

Önce bu konudaki hatıra, değerlendirme ve eleştirileri nakledelim.

Bu alıntılardaki tarihî olayları ibretle değerlendirmek, şahsî görüşleri beğenmeseniz de dikkatle okumak ve üzerinde düşünmek gerekir. Ve tabii, elbette ki anlatılanların gerçekliğini sorgulamak icab eder. İşte şimdi birlikte bunu yapacak ve bir sonuca varmaya çalışacağız.

Başlıyoruz:

1 - Lozan Zafer mi, Hezimet mi?
Kadir Mısıroğlu, c.1, s. 272, 273

- "İngiliz heyetinin başkanı Lord Gurzon, Lozan'da İsmet Paşa'nın müşaviri sıfatını hâiz bulunan İstanbul Hahambaşısı Yahudi Hayim Naum efendiyi çağırarak, 'daha önceki taahhütlere uygun olarak hilâfet ilga edilmediği takdirde sulhun gerçekleşemeyeceği'ni söylemiştir."

- "Esasen bu mesele ile öteden beri meşgûl bulunan Hayim Naum Efendi, İsmet Paşa ile Lord Gurzon arasında bu mesele etrafındaki haberleri getirip götürmek suretiyle ciddi bir gayret sarfetmişti."

SORULAR:

- Haim Naum efendi gerçekten o tarihte İstanbul Hahambaşısı mıydı?
- Haim Naum gerçekten İsmet Paşa'nın müşaviri gibi mi çalışıyordu?
- Lozan'a gitmeden önce gerçekten İngilizler'e 'hilâfet ilga' konusunda bir taahhütte bulunuldu mu? Kim bulundu? Nerede? Ne zaman?

- "Heyetin başkanı İsmet İnönü, tek başına "hilâfeti kaldırma" sözü verecek mevkide değildi. Hatta o günlerde TBMM'de hilâfet lehine bir hava doğmuştu. Bizzat Mustafa Kemal Paşa hilâfeti methediyordu."

- "Meselâ, Lord Gurzon'un tam Lozan'ı terk ettiği gün, meşhur Balıkesir Hutbesini irad etmişti. Binaenaleyh, Yahudi Hayim Naum'a müspet bir cevap veremedi."

SORULAR:

- İsmet Paşa Lozan'da gerçekten bazı hususlarda kendi düşüncesi yönünde davranmış mıdır?
- Meseleyi Mustafa Kemal'e kendi istediği yönde yansıtıp onu yanıltmış mıdır?
- Yoksa tamamiyle Mustafa Kemal'in talimatı üzerine mi hareket etmiştir?
- Mustafa Kemal o tarihlerde hilâfeti methederken, kısa bir süre sonra niye hilâfet aleyhine dönmüştür?
- Bu iki olay gerçekten aynı tarihte mi cereyan etti??

- "İsmet'le işi bitiremeyen Hahambaşı, hemen atlayıp Turkiye'ye dönüyor. O esnada İzmir İktisad Kongresi'nde bulunan Mustafa Kemal Paşa ile görüşüyor."

SORULAR:

- Bu iki olay gerçekten aynı tarihte mi cereyan etti?
- Yahudi Hahambaşı Haim Naum Mustafa Kemal ile İzmir'de görüştü mü?
- Görüştüyse neler konuşuldu?

*****

2 - Harp Hatıralarım
Ali İhsan Sabis, c.5, s. 358

- "Hatta, iddiaya göre, Hayim Naum'a bir de yazılı 'taahhüt' veriliyor. Ve akabinde 'yorgun olduğu' ileri sürülerek ordu terhis ediliyor."

SORULAR:

- Gerçekten iki Lozan Konferansı arasında, İzmir'de veya başka bir yerde, Mustafa Kemal tarafından veya bir bir başkası tarafından yazılı bir taahhüt verildi mi?
- Verildiyse bu belgede neler taahhüt edildi? Hilafetin ilgası mı?.. Ordunun terhisi mi?.. Başka hususlar da var mı?..
- Ordu gerçekten o tarihte mi terhis edildi?

*****

3 - Hatıraları ve Söylemedikleri ile Rauf Orbay
Feridun Kandemir, s. 96-97

< - "İsmet Paşa, anlaşıldığına göre, Lozan'da İngilizlerle bir nev'i gizli arabuluculuk rolü oynayan İstanbul'un Hahambaşısı Hayim Naum Efendinin telkinleriyle, 'hilâfetin artık ne şekilde olursa olsun Türkiye'de devamına müsaade edilmeyip, derhal atılması lüzumu' fikrini tamamiyle benimsemiş bulunuyordu."

- "Peki, ya dört-beş ay önceki hilâfete bağlılık, hatta 'hilâfetin kuvvetlendirilmesi' düşünce ve kanaati, ve bu yoldaki kat'i ifadeler, ve 'İslam âlemine bunun duyurulması' hususundaki telaş ve heyecan ne olmuştu?"

SORULAR:

- İsmet Paşa gerçekten Yahudi Hahambaşı Haim Naum'un telkini ile hilâfetin her ne şekilde olursa olsun kaldırılmasını benimsedi mi?
- Bu konuda Mustafa Kemal'i o mu ikna etti?
- Yoksa Mustafa Kemal de Hahambaşı tarafından İzmir'de ikna edilmiş miydi?
- Bu konuda her ikisi de oyuna mı geldi? Yoksa bilerek ve istiyerek, hilâfetin artık gereksizliğine inanarak mı bu işi gerçekleştirdiler?

*****

4 - Cumhuriyet'e Giden Yol
Abdurrahman Dilipak, 1991, s. 330-335

- "Her şey Lozan görüşmeleri sırasında oldu. Bir çok kaynaklarda 'gizli bir anlaşma ile İsmet Paşa'nın İngilizler'e Hilâfeti kaldırma sözü verdiği' belirtiliyor. Yakın Tarih Ansiklopedisi'nde de bu tez bir çok belge ile teyid edilmektedir."

SORULAR:

- Gerçekten Yakın Tarih Ansiklopedisi'nde hilâfetin ilgasına dair belge var mıdır?
- Gizli anlaşmadan söz eden başka kaynaklar nelerdir? Onların ortaya koyduğu belgeler nelerdir?

- "Haim Nahum Efendi'nin bu yeni oluşumlarda büyük rolü olduğu görülüyor... Daha sonra Mısır'a giderek Nasır'ın danışmanları arasında yer alacak olan Nahum efendi, projesini Amerika'da hazırlamış, Amerikan ve Fransız entelijansı ile birlikte sonuçlandırmıştır."

SORULAR:

- Gerçekten Haim Haum efendi, hilâfetin kaldırılmasını meselesinde büyük rol oynadı mı?
- Bu projeyi Amerika'da mı hazırladı, İngiltere'de mi? Yoksa Amerikalılar ve İngilizler ve hatta Fransızlar birlikte Türkiye'ye bir tezgâh mı kurdular?
- 1920'lerde İsmet Paşa'ya müşavirlik ettiği söylenen Haim Naum, gerçekten Mısır'a gidip 1950'lerde Nazır'a danışmanlık yaptı mı? Yaşı buna müsait mi? O tarihlerde sağ mıydı?

- "Nahum efendi İsmet Paşa'nın Lozan'da yanından ayrılmamış ve Mustafa Kemal Paşa ile de İzmir İktisat Kongresi esnasında görüşerek bu konuda görüş alışverişinde bulunmuştur."

- "İzmir İktisat Kongresi yeni Türkiye Cumhuriyeti için bir dönüm noktasıdır. Ali İhsan Sabis bu görüşmeden sonra askerlerin yorgun olduğu gerekçesi ile terhis edildiğini yazar. Lord Gurzon görüşmelerin sonunda Hilâfetin kaldırılması ile sulhun mümkün olabileceği mesajını verecektir."

SORULAR:

- Lord Curzon'un şantajları arasında gerçekten hilâfetin kaldırılması da var mıydı?
- İzmir İktisat Kongresi, gerçekten yeni devlet için bir dönüm noktası mıydı?

- "Karabekir'in hatıralarında belirttiğine göre, Nahum Batılı ülkelere 'Türkler'in İslamî bünyesini değiştirerek onların Protestanlığı kabul etmelerinin kolaylaştırılacağını' anlatmıştır. Gerçekten de Lozan sonrası gelişmeler çok ilginçtir. Batılılara ve azınlıklara bir çok imtiyazlar verilirken, okullardaki İslam tarihi, Osmanlı tarihi kaldırılarak Yunan Medeniyeti tarihi konmuş, Maarif Vekâleti Batı klasiklerini tercüme ettirerek, ardından ders kitaplarını Yunan ve Batı düşüncesi doğrultusunda yenileyerek bu emele hizmet edilmiştir."

SORULAR:

- Yahudi Hahambaşı Haim Naum, gerçekten böyle bir şey söyledi mi?
- Gerçekten Türkler'i İslam'dan uzaklaştıracak adımlar atıldı mı?
- İslam Tarihi, Osmanlı tarih, Türk tarihi eğitimden kaldırıldı mı? Kaldırıldıysa kim kaldırdı? Ne zaman kaldırdı?
- Yunan Medeniyeti, Roma Medeniyeti ağırlıklı olarak müfredata kondu mu? Konduysa ne zaman kondu?.. Kim koydu?..
- İslam Klasikleri, Türk klasikleri, Şark klasikleri yerine Batı klasikleri mi yayınlandı? Ne zaman yayınlandı?.. Kim yayınladı?..
- Ders kitapları Türk ve İslam kültür ve düşüncesi doğrultusundan ayrılıp Yunan, Roma ve Hıristiyan Batı düşüncesi doğrultusunda mı hazırlandı? Ne zaman hazırlandı?.. Kim hazırladı? ..
- Radyoda Türk musikîsi yayınları iyice azaltılıp yerine bol bol Batı müziği mi çalınmaya başladı? Kim başlattı? Ne zaman başlandı?
- O zaman böyle bir faaliyet başlatıldıysa, hâlâ devam ediyor mu? Hâlâ Türkler'i İslam'dan ve Türklük'ten uzaklaştırmak için faaliyet sürüyor mu? Nerede sürüyor?.. Kimler sürdürüyor?..

- "Yakın Tarih Ansiklopedisi'nin 3. cildinde yer alan (S:62) bir belgeye göre, Haim Nahum Gurzon'a 'Siz Türkiye'nin mülkî tamamiyetini kabul edin, onlara ben İslamiyet'i ve İslam temsilciliklerini ayaklar altında çiğnetmeyi taahhüt ediyorum.' demiştir."

SORULAR:

- Yahudi Hahambaşı Haim Naum gerçekten Lord Curzon'a böyle bir şey söyledi mi?.. Acaba hep sözü edilen "taahhüt" bu olmasın?
- Peki, bir Yahudi din adamı, Lozan'da Türkler adına konuşma, taahutte bulunma yetkisini kimden ve nasıl aldı?
- Bütün bu görüşmelerden Gazi'nin haberi var mıydı?

- "İnönü Lozan kahramanıdır ve Halife sınır dışına gönderilmiştir. Tek Parti iktidarının İstiklâl Mahkemeleri ve Takrir-i Sükûn gibi iki önemli silahı vardır artık. Ve Türkiye Cumhuriyeti yeniden biçimlendirilmektedir. Bu kez Kurtuluş Savaşı ruhuna karşı yeni bir ütopya, devlet zihniyetine hâkimdir."

- "Olaylar bundan sonra arkası arkasına gelişir. 3 Mart 1340 (1924): Tevhid-i Tedrisat.. Dini çevrelerde bir kıpırdanış.... 20 Nisan: Türkiye devletinin dini, din-i Islamdır... Sistem Cumhuriyet, Din İslam... zahiren önemli bir değişiklik gözlenmiyor."

- "1 Şubat 1925: Seyh Said isyanı... İngilizler bir yandan Şeyh Said'i destekler görünüp, öte yandan Ankara'yı Şeyh Said'e karşı kışkırtır. Devlet-Şeriat hesaplaşması örgütlenmektedir... 29 Haziran 1925'de Diyarbakır'da 47 idam."

- "4 Mart 1925: Takrir-ı Sükûn kanunu... Ve ardından devrimler başlar. Şapka kanunu, Türbe ve Zaviyelerin kapatılması."

- "2.5.1928'de, 1924 Anayasasının 2. maddesi değiştirilerek 'Türkiye devletinin dini, din-i İslamdır' ibaresi çıkarıldı ve yerine de herhangi bir hüküm konmadı. Din yoktu artık. Allah adına yapılan yeminlerdeki 'Vallahi' yerine 'Namusum üzerine söz veririm' ibaresi kondu."

- "Aynı zamanda Anayasa'nın 26. maddesi de değiştirilerek TBMM'nin görevleri arasındaki Şeriat hükümlerinin yerine getirilmesine ilişkin hüküm de yok edildi."

- "... 'Batı'ya kalkan tren' hızını almıştı."

SORULAR:

- Gazi bu değişiklikleri gerçekten Türkiye'yi Batı'ya benzetmek için mi yaptı?.. Yoksa Batı'dan gelebilecek yeni saldırıları bir ölçüde önlemek için mi yaptı?.. Yoksa her ikisini de düşünmeden sadece Türkiye için en uygun yenilikler olarak gördüğünden mi yaptı?
- Biz hâlâ "Batı'ya Kalkan Tren"de miyiz? Yoksa "Doğu'ya Giden Gemi"nin güvertesinde Batı'ya mı koşmaktayız?

" ...'Hilâfet'in kaldırılmasına dıştan ve içten akisler'i derleyen Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı'nın Nisan sayısında bu konuya oldukça geniş yer ayırıyor. İkbal gibi İslam şairleri o zaman Mustafa Kemal'i 'Mücahid-i İslam' olarak selamlıyordu. Sonra 'Eyvah'ı yazacaktı ama, olan olacaktı bu arada."

SORULAR:

- Mustafa Kemal'in Hilâfet'i kaldırması ve Batı tarzı değişiklikler getirmesi, ümidini Türkiye'ye bağlamış olan esir müslüman devletleri ne derece etkilemiştir?
- İkbal gibi önce ümitlenip sonra sukût-a hayale uğrayanlar var mıdır?

*****

5 - "Hilafet'in kaldırılmasına dıştan ve içten akisler"
Derleyen Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı'nın (Yıl?) Nisan sayısı

- "Türkler'in hilâfeti ansızın ve beklenmeyen bir tarzda kaldırmaları, başta İngilizler olmak üzere bütün Batı'dan alkış toplamıştır. Bu bakımdan Mustafa Kemal Paşa'ya yöneltilen pek çok övgüler arasında General Sheiril, Mustafa Kemal Paşa'yı ünlü Protestan reformcu Martin Luther'e benzetmektedir."

SORULAR:

- Batılılar'ın takdiri makbul bir şey midir?..
- Mustafa Kemal'in Luther'e benzetilmesi ona övgü müdür, hakaret midir?

- "İngiliz yazarı Ph. Gravet 'Saltanat ve Hilâfet'in kaldırılmasını Türkiye'yi bir Avrupa devleti haline getirmek isteyen devrimci değişikliklerin ilki' olarak yorumluyor."

- "Hind müslümanları ve Avrupa müslümanları Hilâfetin kaldırılması karşısında hayal kırıklıklarını ifade ederlerken, 'Briton and Turk, London 1941'de şu görüşler yer almaktaydı: 'Türk Cumhuriyetçileri, müslüman uyrukları olan herhangi bir gayrımüslim devlet için (İngiltere gibi) her zaman güçlükler çıkartacak bir kurumu (Hilâfet'i) ortadan kaldırmakla, Britanya İmparatorluğu'na olağanüstü bir iyilik yapmıştır."

SORULAR:

- Türk Devleti'nin Hilâfet'i kaldırmaktaki amacı Britanya İmparatorluğu'na iyilik yapmak mıydı?
-Britanya İmparatorluğu'na iyilik yapmak, Türk Devleti'ne kötülük yapmak anlamına gelmez mi?
- Batılılar'ın takdir ve övgüsü, müslüman ülkelerin hayal kırıklığı ve serzenişlerinden daha mı önemliydi?
- Acaba SALTANAT ve HİLÂFET'in kaldırılması ile TÜRKİYE, HANEDAN ve PAPALIK'la idare edilen AVRUPA'nın bir parçası olabildi mi?
- TÜRKİYE, o tarihten bu yana bir "Avrupa Devleti" olmak için TÜRK ve MÜSLÜMANLAR aleyhine, ancak HIRİSTİYAN BATI DEVLETLERİ lehine başka değişiklikler yaptı mı? H^lâ yapmakta mıdır?

*****

6 - Cumhuriyete Giden Yol
Abdurrahman Dilipak, 1991, s. 13-14

- "Uluç İçdemir 'Atatürk'ün Yaşamı'nı konu aldığı kitabının 1. cildinin 23. sayfasında Mustafa Kemal'in 1911'de Libya'ya giderken Kudüs'e uğradığından bahisle, şu hatıraya yer vermektedir:

"8 Eylül 1911'de İstanbul'dan yola çıkan Mustafa Kemal, 19 Ekim'de İskenderiye'ye vardı. Bu yolculuk esnasında Mustafa Kemal'in Kudüs'e de uğradığı ve orada İbrani dilini yeniden konuşma dili haline getirme çabası içinde bulunan ve İbranice'nin Büyük Sözlüğü'nü meydana getiren Elizar-Ben Yehuda ile görüştüğü anlaşılıyor."

- "Adı geçen eserde, Mustafa Kemal'in o zamanlar Yehuda'ya "İbrani yazısının güç bir yazı olduğunu, bunun yerine Latin harflerini kabul etmelerinin yerinde olacağını, eğer kendisi Türkiye'de söz sahibi olursa Arap harfleri yerine Latin harflerini kabul ettirmeye çalışacağını" söylediğinden bahsedilmektedir..."

- "Elizar-Ben Yehuda'nın oğlu İtamar Ben-Avi hatıralarında uzun uzun Mustafa Kemal'le babasının ve kendisinin tanışması ve konuşmalarından sözeder. Ben-Avi'ye Mustafa Kemal o zaman ilgilendiği konuları ve planlarını anlatır. Hatta Kudüs'de bir otel odasında bu yahudi ile konuşurken onlara Enver ve Cemal Paşalara olan güvensizliğinden sözetmektedir. İtamar Ben-Avi, Mustafa Kemal'le tanışıp konuştuktan sonra "Türkiye için daha güzel bir istikbal umutlarının kapısının açıldığını ve Mustafa Kemal'in anlattıklarına, bir Osmanlı tebası olarak kendisinin de yürekten katıldığını" ifade eder."

SORULAR:

- Mustafa Kemal gerçekten Yehuda ve oğlu ile görüştü mü?.. Densizlik edip onlara Cemal ve Enver Paşaları çekiştirdi mi?.. - Selânikli olan Mustafa Kemal gerçekten dönme mi?..
- Hilâfet'i bu yüzden mi kaldırdı?

- "Kudüs'den İngilizlerin haberi olmadan gizlice İskenderiye'ye geçerken yaptığı bu görüşmelerin Yahudiler tarafından İngilizlere ulaştırılmış olması gerekir. Ancak bu konudaki İngiliz belgeleri henüz açık olmadığı için fazla bir bilgiye sahip değiliz!"

*****

7 - Tevhid Dergisi, Ocak 1992
Sadık Albayrak

- "....Yani Kemalizm'in yapısı, solcularca bir 'burjuva devrimi' olarak kökleştirilmek istendiği ifade olunurken, bir Yahudi olan Avram Galanti ise bu ideoloji ile onun "Baba"sı sayılan Mustafa Kemal'i, İstiklal Mahkemeleri'nin sürü halinde, peşi sıra iplere bağlayarak sürükleyip sehpalarda 'müslüman' sallandırdığı dönemlerde şöyle niteliyordu:

- "Kanunlarımız ancak dünyevî ihtiyaçlardan mülhem olacaktır" cümlesi Mustafa Kemal'in esasen ender olan kişiliğini, başka bir görüş noktasında da, bir kat daha enderin enderi yapmaktadır. Son seyahatlari esnasında Mustafa Kemal'e "Türk Peygamberi", "Türklüğün Peygamberi" lakabını verdiler. Bu özel bir tabirdir... Mustafa Kemal'in ismi mazlum Asya ve mazlum Afrika milletleri için teselli, sabır, metanet ve ümit ifade eder. Bu suretle Mustafa Kemal "Türk Peygamberi"nden çıkarak İbranilerin peygamberlerinden biri olan Eremiya'nın vasfına lâyık olur. Eremiya kitabındaki "Seni milletlere peygamber tayin ettim." sözleri kendisine yakışır... İlahî peygamberlerden başka dünyevî peygamberler de vardır."

- "Karl Marks Marksizm, yani Sosyalizmin peygamberi; Lenin, Leninizm, yani Komünizmin peygamberi; Mustafa Kemal, Kemalizm, yani hürriyet, istiklal ve terakki aşkının peygamberidir. "Kanunlarımız ancak dünyevî ihtiyaçlardan mUlhem olacaktır." diyen Mustafa Kemal, peygamberlik sahasında Musa'ya benziyor. Musa ilahi peygamber olmakla beraber dünyevî, sosyalist ve hatta biraz komünist bir peygamberdir. Buna hayret edilmesin. Tevrat meydandadır. Otuzbeş asır evvel yaşamış İbrani peygamberleri ile benzerlik vardır. Musa büyük bir seciye sahibi idi. Mustafa Kemal de büyük bir seciye sahibidir."
(Küçük Türk Tetebbular, sf. 119 vd/1925).

SORULAR:

- Gerçekten de Mustafa Kemal'i bir "peygamber" olarak görenler var mı?..
- 1948'de C.H.P. Kurultayı'na "İslam'ı kaldıralım, Kemalizm dinini kuralım" diye bir önerge gerildi mi, verilmedi mi?..
- Verildiyse bu önergeyi verenler gerçekten Mustafa Kemal'i peygamberleştirmiş, ilahlaştırmış kimseler miydi, yoksa devrin Cumhurbaşkanı İsmet Paşa'ya mı yaranmak istiyorlardı?

Bu soruların cevaplarını ilerki sayfalarda vereceğiz. Yalnız burada hemen belirtelim ki, rahmetli MUSTAFA KEMÂL'in Yahudi veya Sabatayist olduğu bir iftiradan ibarettir. Delillerini de vereceğiz.

*****

DEVAM EDECEK!!!

-------------

> HİLÂFET MESELESİ - 2 < >İÇİNDEKİLER < > LÂİKLİK BİR ATATÜRK İNKİLABI VEYA İLKESİ MİDİR? <