Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

Yayınlandığı Yer: Akademik Araştırmalar Dergisi, Yıl:4, sayı: 14, ss.161-174, 2002.

 

İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN DİNDARLIK VE ÖLÜM KAYGILARI ÜZERİNE BOYLAMSAL BİR ÇALIŞMA

 

ÖZET

Bu çalışma, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin dindarlık (dinî hayat) ve ölüm kaygısı değişkenleri açısından 1. sınıftaki durumlarıyla 4. sınıftaki durumları arasındaki farklılıkları saptamak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Dinî Hayat Ölçeği ve Templer’ın Ölüm Kaygısı Ölçeği’nden oluşan form, D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden bir gruba, ilk olarak 1996 yılında 1. sınıftayken, son olarak da 1999 yılında 4. sınıftayken uygulanmıştır. İstatistik analizler sonucunda bulgular, öğrencilerin bu akademik süreç içinde ölüm kaygısı ve dindarlığın inanç, davranış ve bilgi boyutlarına ilişkin düzeylerinde anlamlı bir değişikliğin olmadığını ortaya koymuştur. Buna karşın, öğrencilerin dindarlık ortalama puanlarının, 2. uygulamaya  oranla 1. uygulamada anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu saptanmıştır (t=2.64, p<.009). Bununla birlikte bu anlamlı farkın, dinî hayatın inanç, davranış ve bilgi boyutlarından değil de duygu boyutundaki anlamlı değişiklikten (t=2.90, p<.004) kaynaklandığı tespit edilmiştir. Ayrıca, dindarlık ortalama puanları açısından kız öğrencilerle erkek öğrenciler arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır.

 

ABSTRACT

(A LONGITUDINAL STUDY ON THE LEVELS OF DEATH ANXIETY AND RELIGIOSITY AMONG A GROUP OF STUDENTS OF THE FACULTY OF DIVINITY)
The aim of this longitudinal study is to determine the changes related to such variables as religiosity and death anxiety in the process of education. In this study, two different scales have been used. One of them is Religiosity Scale, the other one is Templer’s Death Anxiety Scale. They were applied to the subjects at two sessions. The sessions were held in 1996 and 1999. they were during the junior (first) and sennior (fourth) classes. As a result of statistical procedures, the data showed that there is a significant difference between levels of death anxiety, but not among the variables of religious belief, behavior and knowledge. On the other hand, the difference between points gathered in different grades was statistically significant (t= 2.64, p<.009). The analysis of the data showed that this significant difference is the result of the variation in the emotional dimension of religiosity (t= 2.90, p<.004). In addition to this, the difference between mean scores of religiosity of male and female subjects was not significant. 

 

GİRİŞ

Akademik süreç bireye sadece bir meslek sahibi olmasını veya buna bağlı olarak ekonomik açıdan avantajlar elde etmesini sağlamaz. Aynı zamanda, bu süreç bireye araştırma, düşünme, analiz etme, eleştirme ve tartışma gibi zihinsel becerileri kazandırarak kendi toplumunun ve başka toplumların değerlerini, inançlarını ve davranış modellerini öğretmede katkıda bulunabilir. Bu, bireye kendisinin sosyal bir varlık olduğunu, kendisi gibi düşünen ve davrananların yanı sıra daha farklı tutumlar sergileyen insanların da var olduğu bilincini kazanmasına yol açabilmektedir. Üniversite ortamı, farklı kültür, inanç ve sosyo-ekonomik düzeylerden gelen bireylerden oluşmakta ve üniversite öğrencileri, derslikte, bahçede, kafeteryada, spor alanında, koridorda ve okul çevresinde birbirleriyle etkileşim içinde bulunabilmektedirler.

            Bununla birlikte, öğrenim görülen akademik kurumun normları, eğitim programları, öğretim elemanlarının tutumları ve kurumun bulunduğu yerin sosyo-kültürel özellikleri gibi birçok faktörün, bireyin tutum ve davranışlarının değişmesinde, şekillenmesinde etkili olduğu söylenebilir (Erickson, 1992; Beit-Hallahmi ve Argyle, 1997, s.182).

Hayatın anlam kazanmasında önemli katkısı olduğu kabul edilen Din ve Ölüm[1], tarih boyunca bireyin, hiçbir zaman ilgisiz kalamadığı varoluşsal  fenomenlerdir. Dinler tarihi, antropoloji, sosyoloji, tarih gibi bilim dallarının sunduğu bulgular, zaman, mekan ve kültür gibi faktörlerin etkisinde kalan insanın, bu olguları farklı biçimlerde kavramlaştırdığını ve farklı tutumlar belirlediğini ortaya koymaktadır.[2]

            Dolayısıyla bu noktada, belirli bir zaman diliminde ve mekanda akademik süreçten geçen İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin, dindarlık ve ölüm kaygısı değişkenleri açısından ne gibi değişiklikler gösterdiği sorulup araştırılabilir.

            Bunu gerçekleştirebilmek için bu çalışmada, boylamsal araştırma metodu tercih edilmiştir.  Dinin ve ölümün psikoloji bilimi açısından incelenmesini amaçlayan çalışmalara bakıldığında, bu metodun çok az kullanılmış olduğu görülmektedir. Bu durumun sebebi olarak, sözü edilen metodun uygulanması sürecinde, hem örneklem grubuyla hem de zamanla ilgili karşılaşılan çeşitli zorluklardan kaynaklandığı söylenebilir. Böyle sınırlı bir literatürden, konuyla doğrudan ilgili olmasalar bile, aşağıda özetlenen çalışmalara yer verilmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.

            Levin ve Taylor (1998) tarafından gerçekleştirilen boylamsal bir çalışmada, dindarlık ile sağlıklı ve mutlu olma arasındaki ilişki araştırılmıştır. Sözü edilen araştırmada, National Survey of Black Americans (NSBA) projesi çerçevesinde, on sekiz yaşından büyük yetişkinlerden oluşan örneklem gruplarına 1979-80, 1987-88, 1988-89 ve 1992 tarihlerinde olmak üzere dört uygulamadan elde edilen veriler kullanılmıştır. Levin ve Taylor,  ilk üç uygulamayı, Uygulama-1; son uygulamayı da Uygulama-2 olarak adlandırmıştır. Söz konusu araştırmanın bulgularına göre, dindarlık ile sağlıklı ve mutlu olma arasında anlamlı bir ilişki vardır fakat, bu iki değişken açısından Uygulama-1 ile Uygulama-2  karşılaştırıldığında ise çok az bir değişimin saptanmış olduğu görülmektedir. Kirkpatrick (1997), bağlanma tarzlarıyla (attachment style) dinî inanç ve davranışlar arasındaki ilişkiyi inceleyen boylamsal bir araştırmada, ilki 1987’de (yaş ort.: 39.1), ikincisi 4 yıl 3 ay sonra olmak üzere iki uygulama gerçekleştirmiştir. Kaçınmalı, Kaygılı ve Güvenli bağlanma tarzları şeklinde üç gruba ayrılmış yetişkinlerin ilk uygulamayla son uygulama arasında geçen sürede, dinî inanç ve davranışlarındaki (Kilise ve mezhep değiştirme, dinî tecrübe yaşama, tekrar dirilmeye inanma, Tanrıyla yeni bir ilişkide bulunma, Tanrıya olan inancın zayıflaması gibi..) değişikliklerin saptanması amaçlanmıştır. Bulgular, bu süreç sonunda en belirgin değişikliğin Kaygılı bağlılık grubunda gerçekleşmiş olduğu yönündedir.[3]

            Çoğu üniversite 1. sınıfta olan, toplam 215 öğrenci (% 33’ü erkek, % 67’si kız, yaş ort.: 19.5) üzerinde yürütülmüş olan bir başka araştırmada Pargament ve diğ. (1994), Körfez Savaşı’nın ortaya çıkardığı olumsuz durumlarla baş etmede, dinî başa çıkma yöntemlerinin kullanılma sıklığını tespit etmeye çalışmışlardır. İlk uygulama, savaşan taraflar arasında tehdit ve gerilimin en üst seviyede olduğu dönemde 20 Şubat 1991 tarihinde, ikinci ve son uygulama ise, gerilimin azaldığı dönemde 11 Mart 1991 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Bulgular, Körfez Savaşı gibi stres verici durumlarla dinî başa çıkma yöntemleri kullanma arasında anlamlı bir ilişkinin olduğunu ve deneklerin, 2. uygulamaya oranla 1. uygulama döneminde dinî başa çıkma yöntemlerine daha fazla başvurduklarını ortaya koymuştur.

            Helve (1993) tarafından gerçekleştirilen diğer bir boylamsal çalışmada, bilişsel, duygusal, davranışsal, sosyal ve kültürel boyutlardan oluşan Dünya Görüşü Modeli temel alınarak, gençlerin oluşturdukları dünya görüşlerinde etkili faktörlerin saptanması amaçlanmıştır. İlk uygulama 1976 yılında 8 ve 11 yaşlarında olan iki grupla başlanmış, 2. uygulama 1982-83 yıllarında 14-17 yaşlarındayken ve 3. uygulama da 1984-85 yıllarında 17-20 yaşlarındayken uygulanarak araştırma sonuçlandırılmıştır. Helve, dinsel, metafiziksel ve bilimsel olmak üzere üç temel dünya görüşü ileri sürmekle çalışmasının teorik çerçevesini çizmekte ve dinsel dünya görüşünün en büyük açıklama gücüne sahip olduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca, değerlerin şekillenmesinde en etkili faktörün anne-babanın olduğu, fakat bununla birlikte, okullardaki dinî eğitimin ve deneklerin içinde büyüdüğü sosyo-kültürel yapının rol oynadığı, gençlerin dindarlığı yaşla birlikte azalma eğiliminde olduğu ve kızların erkeklerden daha dindar oldukları belirtilmiştir. Helve, tutarsız inanç ve fikirlere sahip olan insanların net, açık bir dünya görüşünden mahrum oldukları yönünde bir genellemede de bulunmaktadır (Söz eden, Dudley, 1995).

            İlki 1968’de (orta ve lise öğrencileri), ikincisi 1978’de ve sonuncusu 1988’de olmak üzere üç uygulamadan oluşan boylamsal çalışmada Greer (1990), her on yıllık dönemler sonunda dinî inanç, davranış ve ahlâkî yargılar açısından ne tür değişikliklerin olduğunu saptamaya çalışmıştır. Sonuçta, örneğin, İncili okuma sıklığı, dua etme sıklığı gibi konularda anlamlı değişiklikler tespit edilmezken, Tanrıya inanma, İsa’ya inanma, yalan söyleme, okuldaki dinî eğitim konusunda ise anlamlı değişikliklerin olduğu belirlenmiştir.

            Boylamsal araştırmaların yanı sıra, konuyla ilgili doğrudan veya dolaylı kesitsel çalışmalar da yapılmıştır. Bu metodla yapılan çalışmalara örnek olarak Fırat (1977) tarafından  yapılan araştırma verilebilir. Fırat, öğrencilerin, kararsızlık, irrasyonel inanç ve taklitçilikten kurtulup belirli bir karara ulaşmasında üniversite öğreniminin etkili bir faktör olduğunu (s.89) ve bunun kız öğrencilerde daha belirgin şekilde ortaya çıktığını belirtmiştir (s.76). Diğer bir kesitsel çalışmada da Brown ve Löw (1951), 1.,2.,3. ve 4. sınıf öğrencilerinden oluşan örneklem grubuna (s=662), “İnanç Ölçeği” uygulamıştır. Elde edilen sonuçlar, en düşük ortalama puanın 4. sınıf, en yüksek ort. puanın ise 1. sınıf öğrencilerine ait olduğunu ve bu düşüşün 1. sınıftan 4. sınıf yönüne düzenli bir şekilde olduğunu ortaya koymuştur. Yine Gates (1953) tarafından gerçekleştirilen kesitsel bir araştırmada, 1.,2.,3. ve 4. sınıflarda öğrenim gören 1402 üniversite öğrencisinden oluşan bir örneklem grubu için “Allport’un Dinî İnanç Envanteri”ni kullanmış ve sonuçta en yüksek ortalama puanı 1. sınıf, en düşük ort. puanı ise 4. sınıf öğrencilerinin aldığını saptamıştır (Söz eden:Şahin, 1999, s.24).

            Şahin (1999) tarafından yürütülen kesitsel bir çalışmada, İlahiyat Fakültesi hazırlık sınıfı öğrencileri dinî duygu yönünden dördüncü sınıf öğrencilerden daha yüksek düzeye sahip oldukları saptanmış, buna karşın dinî bilgi boyutunda ise, sınıflar ilerledikçe dinî bilginin arttığı tespit edilmiştir (s.102).

            Yıldız’ın (1998) gerçekleştirdiği kesitsel çalışmanın bir bölümünde, Dokuz Eylül Üniversitesi’ne bağlı Tıp, İktisat, Mühendislik, Eğitim, Hukuk, Güzel Sanatlar ve İlahiyat Fakültelerinde öğrenim gören 1. ve 4. sınıf öğrencilerinin dindarlık ve ölüm kaygısı düzeyleri saptanmış ve değerlendirilmiştir. Genel sonuç, tüm fakültelerin 1. sınıfında öğrenim gören öğrencilerin (s=202) dindarlık ortalama puanlarının, dördüncü sınıf öğrencilerinkinden (s=202) daha düşük olduğu, fakat bu farkın anlamlı olmadığı yönündedir (t= -1.35, p>.05) (s.107).

            Söz konusu çalışmada varılan diğer bir bulgu ise, ölüm kaygısıyla ilgilidir. Sözü edilen yedi fakültenin 1. sınıf öğrencileriyle, 4. sınıf öğrencileri arasında ölüm kaygısı ortalama puanları açısından anlamlı bir farkın olmadığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra, her fakülte için ayrı işlem yapıldığında, sadece İlahiyat Fakültesi örnekleminde farklılaşmanın anlamlı olduğu saptanmıştır. İlahiyat Fakültesi 1. sınıf öğrencilerinin ölüm kaygısı düzeylerinin (x=9.11), 4. sınıf öğrencilerinkinden (x=7.25) daha yüksek olduğu görülmüştür (t=2.91, p<.005) (s.96).

            İşte bu araştırmanın amacı, Yıldız’ın (1998) elde ettiği sonuçları test etmekle birlikte, özellikle dindarlık ve ölüm kaygısı değişkenleri açısından İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin 1. sınıftaki durumlarıyla,  4. sınıftaki durumları arasındaki farkı saptamaktır.

 

            Ölçme Araçları

Dinî Hayat Ölçeği      

            D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı öğretim elemanları tarafından geliştirilmiş olan Dinî Hayat Ölçeği (DHÖ), 31’i asıl, 66’sı kamufle maddesi olmak üzere toplam 97 maddeden oluşmaktadır. Ölçek, inanç, duygu, davranış ve bilgi boyutları olmak üzere dört boyutlu bir araçtır. İnanç, duygu ve davranış boyutları Likert  tipi ölçek modeline göre, bilgi boyutu ise Doğru-Yanlış tarzında düzenlenmiştir. Ölçekten en az 0, en fazla 69 puan alınabilmektedir.

            Ölçeğin güvenirlik ve geçerlik çalışmaları Yıldız (1998) tarafından gerçekleştirilmiştir. Ölçeğin güvenilirliği iki teknik kullanılarak saptanmıştır. Bunlardan birincisi, yarıya bölme (split-half) tekniğiyle yapılan güvenirlik hesaplamaları sonucunda korelasyon katsayısı (Pearson momentler çarpımı katsayısı) r=.86 olup, p<.01 düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Güvenirliği için uygulanan ikinci teknik  de, ölçeğin homojen bir yapıya sahip olup olmadığıyla ilgilidir. Bunun için, ölçeğin boyutları arasındaki korelasyonlara bakılması sonucunda, bütün boyutların birbiriyle ve DHÖ’nin toplam puanıyla olan korelasyonlarının p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır.

Ölçeğin geçerliği ise, bilinen gruplar tekniği kullanılarak yapılan çalışmayla tespit edilmiştir. Sonuç olarak iki grup arasındaki farkın (t=20.68), p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu ortaya çıkmıştır.

Dolayısıyla, güvenirlik ve geçerlik çalışmaları, DHÖ’nin bireylerin dinî inanç, duygu, davranış ve bilgilerini ölçmede güvenilir ve geçerli bir araç olduğunu ortaya koymuştur (Geniş bilgi için bkz. Yıldız, 1998, s.59-60).

            Ölüm Kaygısı Ölçeği

            Templer (1970) tarafından geliştirilmiş olan Ölüm Kaygısı Ölçeği (ÖKÖ), 15 maddeden oluşmaktadır. Evet-hayır şeklinde kodlanan maddelerden en az 0, en fazla 15 puan alınabilmektedir. Ölüme ilişkin olarak ortaya çıkan kaygı, korku, dehşet gibi duyguları dile getiren ifadelerden oluşan bu ölçek, birçok araştırmada kullanılmış ve halen de kullanılmaktadır.[4] Şenol (1989) yürüttüğü bir çalışmasında, ÖKÖ’ni dilimize çevirdikten sonra, görünüm geçerliği ve test-tekrar test teknikleriyle güvenirlik ve geçerlik hesaplamaları yapmış ve ÖKÖ için test-tekrar test tekniğiyle hesapladığı güvenirlik katsayısının r=.86 (p<.001) olduğunu rapor etmiştir.

            Yaparel ve Yıldız (1998) gerçekleştirdikleri bir çalışmada, ÖKÖ ile Beck Depresyon Ölçeği, Templer Ölüme İlişkin Depresyon Ölçeği ve Spielberger Durumluk Kaygı-Sürekli Kaygı Ölçekleri arasındaki korelasyon (Pearson momentler çarpımı katsayısı) katsayıları hesaplanmış ve ÖKÖ ile sözü edilen ölçekler arasındaki anlamlılık düzeylerinin p<.05 ile p<.001 arasında olduğu saptanmıştır. Dolayısıyla, ÖKÖ’nin Türkçe versiyonunun uyum geçerliğine sahip ve bu aracın ölüm kaygısı düzeyini ölçmede geçerli bir araç olduğu söylenebilir.

YÖNTEM

Örneklem:

            Bu çalışmanın örneklem grubu, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi 1995-96 öğretim yılında 1. sınıfa başlayan (s=95, Kız=33, Erkek=62) ve 1998-99 öğretim yılında 4. sınıfa devam etmiş olan  (s=92, kız=33, erkek=59) aynı öğrencilerden oluşmaktadır.[5] Örneklemin yaş ortalaması 1. sınıfta 20.91 (ss.1.74) ve 4. sınıfta  24.18’dir (ss.2.93).

 

            Uygulama:

            Ölçme araçlarını ve demografik bilgileri içeren formlar ilk defa, 1. sınıfta (Nisan-1996), son olarak, 4. sınıftayken (Nisan-1999) aynı öğrencilere sınıf ortamında uygulanmıştır. Uygulama ortalama 25-30 dakika sürmüştür.

            Her iki uygulama sonucunda toplanmış formlardan elde edilen veriler, SPSS for WINDOWS 9.0 istatistik paket programının ilgili modülleri kullanılarak analiz edilmiştir.

BULGULAR

 

            Bulgular, araştırmanın amacı çerçevesinde, yani dört yıllık öğrenim sürecinde öğrencilerin dindarlık ve ölüm kaygısı değişkenleri açısından bir değişimin olup olmadığını test etmek amacıyla analiz edilmiştir. Bunun yanı sıra, hem dindarlığın boyutlarıyla hem de öğrencilerin ölüm kaygılarının sebepleriyle ilgili açıklayıcı yorumlarda bulunabilmek için daha detaylı analizler yapılmıştır. Çünkü, öğrencilerin ortalama dindarlık puanlarında saptanan düşüşün daha çok hangi boyutta gerçekleştiğini ve ortaya çıkan yüksek ölüm kaygısının sebeplerinin neler olabileceği konusunda fikir verebilmesi için bir açıklama getirilmesi gerekmekteydi. Bu detaylı analizler, bazı sosyo-demografik değişkenlerle olan ilişkilerin araştırılmasını, dinî hayatın boyutları açısından incelenmesini[6] ve her iki ölçme aracında bulunan ve aşağıda sözü edilen dört ifadeyle ilişkilerinin analiz edilmesini içermektedir.[7]

Tablo.1. Sınıf, Dindarlık, Ölüm Kaygısı ve Cinsiyet Değişkenlerinin Diğer Değişkenlerle Olan Korelasyon Katsayıları

ve Anlamlılık Düzeyleri

 

Dindarlık

Ölüm kaygısı

İnanç

Duygu

Davranış

Bilgi

5 nolu ifade¨

9 nolu ifade¨

23 nolu ifade¨

26 nolu ifade¨

                  ¨¨ SINIF

-.19***

-.06

-.04

-.20**

-.12

.03

-.13****

-.07

-.18***

-.20*

* p<.000       ** p<.004        *** p<.01           **** p<.05

 

Cinsiyet

Medeni Durum

Sınıf

Sosyo-ekonomik düzey

Ölüm kaygısı

DİNDARLIK

-.01

-.01

-.19*

.03

.04

* p<.009

 

Cinsiyet

Medeni Durum

Sınıf

Sosyo-ekonomik düzey

Dindarlık

İnanç

23 nolu ifade

26 nolu ifade

ÖLÜM KAYGISI

-.31*

.03

-.06

.02

.04

.13***

-.05

.24**

*p<.000          ** p<.001               *** p<.05

 

5 NOLU İFADE

CİNSİYET

-.20*

* p<.005

¨  5 nolu ifade: “Ölümden sonraki hayat beni büyük ölçüde kaygılandırır”.

   9 nolu ifade: “Acı çekerek ölmekten korkarım”

 23 nolu ifade: “Günah işlediğimi düşündüğümde, pişmanlık ve huzursuzluk hissederim”.

 26 nolu ifade: “Ölümü hatırlatan bir durumla karşılaştığımda, ahirette başıma gelebilecek şeyleri düşünerek bir ürperti ve heyecan duyarım”.

¨¨  Öğrencinin öğrenim sürecinde bulunduğu sınıf (1. ve 4. sınıfta olma durumu)

 

 

Pearson momentler çarpımı formülü kullanılarak yapılan analizler sonucunda, öğrencilerin bulundukları sınıf değişkeninin, dindarlıkla (r= -.19, p<.01), DHÖ’nin duygu boyutuyla (r= -.20, p<.004), ÖKÖ’nin “Ölümden sonraki hayat beni büyük ölçüde kaygılandırır”(5 nolu)  ifadesiyle (r= -.13, p<.05), DHÖ’nin “Günah işlediğimi düşündüğümde, pişmanlık ve huzursuzluk hissederim” (23 nolu) ifadesiyle (r= -.18, p<.01) ve yine DHÖ’nin “Ölümü hatırlatan bir durumla karşılaştığımda, ahirette başıma gelebilecek şeyleri düşünerek bir ürperti ve heyecan duyarım” (26 nolu) ifadesiyle (r= -.20, p<.000) negatif yönde anlamlı korelasyona sahip olduğu tespit edilmiştir.

Ayrıca, dindarlıkla öğrencilerin bulundukları sınıf değişkeni arasında p<.009 düzeyinde (r= -.19); ölüm kaygısıyla cinsiyet değişkeni arasında p<.000 düzeyinde (r= -.31), DHÖ’nin inanç boyutu arasında p<.05 düzeyinde (r=.13), DHÖ’nin 26. ifadesi olan “Ölümü hatırlatan bir durumla karşılaştığımda, ahirette başıma gelebilecek şeyleri düşünerek bir ürperti ve heyecan duyarım” ifadesiyle p<.001 düzeyinde (r=.24) anlamlı korelasyonlara sahip olduğu saptanmıştır.

Cinsiyet değişkeniyle ÖKÖ’nin “Ölümden sonraki hayat beni büyük ölçüde kaygılandırır”(5 nolu)  ifadesiyle p<.005 düzeyinde anlamlı korelasyon tespit edilmiştir (r= -.20).

 

Tablo.2. Öğrencilerin 1. Sınıfta ve 4. Sınıftayken   Sözü Edilen Değişkenlere İlişkin   Aldıkları Ortalama

Puanlar, Standart Sapma Değerleri ve T-Testi Sonuçları

DEĞİŞKENLER

1. SINIF

4. SINIF

 

 

Ortalama

Standart sapma

Ortalama

Standart sapma

t- değeri

p-anlamlılık düzeyi

Dindarlık

60.24

5.25

57.83

7.09

2.64

.009

Ölüm kaygısı

9.09

2.69

8.71

2.82

.93

.35

İnanç boyutu

7.97

.20

7.95

.29

.61

.54

Duygu boyutu

16.11

3.06

14.79

3.16

2.90

.004

Davranış boyutu

26.90

3.24

25.88

4.88

1.70

.09

Bilgi Boyutu

9.17

.82

9.22

.74

-.43

.66

5 Nolu ifade*

.73

.44

.60

.49

1.88

.05

9 Nolu ifade

.86

.34

.91

.28

-1.08

.28

23 Nolu ifade

2.49

.68

2.22

.75

2.53

.01

26 Nolu ifade

2.30

.71

1.86

.80

3.92

.000

                            *  İfadelerin açılımları için bkz. Tablo.1.

 

            Tablo.2’de de görüldüğü gibi, denekler 1. sınıftayken dindarlığa (toplam dindarlık puanı), dindarlığın duygu boyutuna, ÖKÖ’nin 5. maddesine, DHÖ’nin 23. ve 26. maddelerine ilişkin puanlarıyla, 4. sınıf öğrencisiyken aldıkları puanlar arasındaki farkların anlamlı düzeylerde olduğu t-testi sonuçlarında ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte Tablo.2 incelendiğinde sözü edilen değişkenlere ilişkin alınan ortalama puanlar karşılaştırıldığında, öğrencilerin 4. sınıfa geldiklerinde ortalama puanlarda anlamlı düşüşlerin olduğu gözlenmektedir.

 

Tablo.3. Öğrencilerin 1. Sınıfta ve 4. Sınıftayken  Sözü Edilen Değişkenlere İlişkin  Aldıkları Ortalama Puanlarının

 ve Standart Sapma Değerlerinin Cinsiyet Değişkeni  Açısından Dağılımı ve T-Testi Sonuçları

 

1. SINIF

4. SINIF

DEĞİŞKENLER

KIZ

ERKEK

 

KIZ

ERKEK

 

 

Ort.

ss.

Ort.

ss.

t-değeri

Ort.

ss.

Ort.

ss.

t-değeri

Dindarlık

61.21

3.9

59.72

5.8

1.32

57.09

7.32

58.25

6.98

-.75

Ölüm kaygısı

10.06

2.7

8.58

2.5

2.63**

10.12

2.48

7.93

2.71

3.82*

İnanç boyutu

8.00

.00

7.96

.25

.73

7.93

.34

7.96

.26

-.42

Duygu boyutu

16.54

2.6

15.88

3.2

1.00

14.51

3.2

14.94

3.1

-.63

Davranış boyutu

27.48

2.5

26.59

3.5

1.28

25.60

5.2

26.03

4.7

-.40

Bilgi Boyutu

9.21

.78

9.16

.85

.28

9.09

.80

9.30

.70

-1.33

5 Nolu ifade¨

.87

.33

.66

.47

2.33***

.72

.45

.54

.50

1.75****

9 Nolu ifade

.84

.36

.87

.33

-.30

.96

.17

.88

.32

1.44

23 Nolu ifade

2.57

.66

2.45

.69

.84

2.15

.83

2.27

.71

-.72

26 Nolu ifade

2.39

.55

2.25

.78

.88

1.90

.84

1.84

.78

.35

                                                  * p<.000         ** p<.01                *** p<.02                        ****  p<.08

                                                                          ¨  İfadelerin açılımları için bkz. Tablo.1.

 

 

            Tablo.3’de, kız ve erkek öğrencilerin sözkonusu değişkenlerden aldıkları ortalama puanları arasında anlamlı farklılaşmanın olup olmadığı t-testi kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuçlar, ölüm kaygısı toplam puanı ve ÖKÖ’nin 5. nolu ifadesi olan, “Ölümden sonraki hayat beni büyük ölçüde kaygılandırır” ifadesinden aldıkları puanlar açısından, 1. sınıftayken kızlarla erkekler arasında anlamlı farkların bulunduğunu ve her iki değişkende de kızların ortalama puanlarının erkeklerinkinden daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Bu durumun, dört yıl sonra da yani 4. sınıfa gelindiğinde de değişmemiş olduğu gözlenmektedir.

 

Tablo.4. Kız ve Erkek Öğrencilerin 1. Sınıfta ve 4. Sınıftayken   Sözü Edilen Değişkenlere İlişkin Aldıkları

 Ortalama Puanlar, Standart Sapma Değerleri ve T-Testi Sonuçları

 

KIZ

ERKEK

DEĞİŞKENLER

1. SINIF

4. SINIF

 

1. SINIF

4. SINIF

 

 

Ort.

ss.

Ort.

ss.

t-değeri

Ort.

ss.

Ort.

ss.

t-değeri

Dindarlık

61.21

3.9

57.09

7.32

2.85**

59.72

5.8

58.25

6.98

1.26

Ölüm kaygısı

10.06

2.7

10.12

2.48

-.09

8.58

2.5

7.93

2.71

1.36

İnanç boyutu

8.00

.00

7.93

.34

1.00

7.96

.25

7.96

.26

.04

Duygu boyutu

16.54

2.6

14.51

3.2

2.76**

15.88

3.2

14.94

3.1

1.62

Davranış boyutu

27.48

2.5

25.60

5.2

1.86****

26.59

3.5

26.03

4.7

.74

Bilgi Boyutu

9.21

.78

9.09

.80

.62

9.16

.85

9.30

.70

-1.01

5 Nolu ifade ¨

.87

.33

.72

.45

1.55

.66

.47

.54

.50

1.34

9 Nolu ifade

.84

.36

.96

.17

-1.73*****

.87

.33

.88

.32

-.17

23 Nolu ifade

2.57

.66

2.15

.83

2.92***

2.45

.69

2.27

.71

1.41

26 Nolu ifade

2.39

.55

1.90

.84

2.76**

2.25

.78

1.84

.78

2.87*

                                                   * p<.005                 ** p<.008              *** p<.02                **** p<.05             ***** p<.08

                                                                         ¨  İfadelerin açılımları için bkz. Tablo.1.

 

 

            Tablo.4’de kız öğrencilerin, dindarlık toplam puanı, duygu boyutu, davranış boyutu, ÖKÖ’nin 9 nolu ifadesi (Acı çekerek ölmekten korkarım), DHÖ’nin 23 nolu ifadesi (Günah işlediğimi düşündüğümde, pişmanlık ve huzursuzluk hissederim) ve 26 nolu ifadesi (Ölümü hatırlatan bir durumla karşılaştığımda, ahirette başıma gelebilecek şeyleri düşünerek bir ürperti ve heyecan duyarım); erkek öğrencilerin ise sadece DHÖ’nin 26 nolu ifadesi açısından dört yıllık bir süreç içinde anlamlı düzeyde değiştiklerini gösteren analiz sonuçları verilmektedir. Bu sonuç, kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha çok değiştiklerini işaret etmektedir.

TARTIŞMA

            Bu çalışma, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin sözü edilen değişkenler açısından 1. sınıftaki durumlarıyla 4. sınıftaki durumları arasındaki farklılıkları saptamak amacıyla gerçekleştirildi.

            Bulgular, genel olarak öğrencilerin bu süreç içinde ölüm kaygısı düzeylerinde, ve dindarlığın inanç, davranış ve bilgi boyutlarında anlamlı bir değişikliğin olmadığını ortaya koymuştur. Özellikle ölüm kaygısı değişkeni açısından bakıldığında Yıldız’ın (1998), farklı sonuca ulaştığı görülmektedir. Yani söz konusu çalışmada 1. sınıf öğrencileriyle (s=43, ort. puan= 9.11) 4. sınıf öğrencileri (s=43, ort. puan= 7.25) arasında ölüm kaygısı puanları açısından anlamlı bir farkın (t=2.91, p<.005) olduğu saptanmıştır (s.96). Bu iki farklı sonuç, Yıldız’ın (1998) çalışmasının kesitsel, bu çalışmanın ise boylamsal metotla gerçekleştirilmiş olmasından kaynaklanabilir.

            Farklı iki bulguya rağmen ortaya çıkan önemli birkaç nokta vardır. Onlar da, öğrencilerin ölüm kaygısı düzeylerinin normalin üzerinde olduğu[8], anlamlı olmasa da 4. sınıfa gelindiğinde ölüm kaygısı düzeyinde bir düşüşün olduğu, kız öğrencilerinin ölüm kaygısı ortalama puanlarının (1.sınıfta=10.06; 4.sınıfta= 10.12) erkek öğrencilerinkinden (1.sınıfta=8.58; 4.sınıfta= 7.93) anlamlı bir şekilde daha yüksek (1.sınıfta p<.01; 4.sınıfta p<.000 düzeyinde) olduğu saptanmıştır. Bu bulgu, bir çok çalışmanın sonuçlarıyla örtüşmektedir.[9] ÖKÖ’nin 5. ifadesini içeren değişken açısından da, kız öğrencilerin ortalama puanlarıyla erkek öğrencilerin ortalama puanları arasında anlamlı farklılaşmanın olduğu tespit edilmiştir. Kız öğrencilerinin erkek öğrencilerden daha fazla ölüm kaygısına sahip olmalarının nedeni olarak, 1) kalıtsal, biyolojik-genetik ve hormonların etkisinin, 2) toplumsallaşma, sosyalizasyon faktörleri, aile ve çevre tarafından kadın ve erkek davranışlarının çocuğa öğretilmesi, yani rol modeli etkilerinin ve 3) çocuğun da öğretilen bu modelleri taklit ve benimsemesi sonucu kendine mal etmesinin neden olduğu söylenebilir. Bu üç alan, cinsiyete özgü davranışların edinilmesi sürecinde, hem ayrı ayrı, hem de birbiriyle ilişkili olarak rol oynayabilirler. Cinsiyet farklarının oluşumunda etkili olan diğer faktörler olarak, okul ve formel eğitim, meslek seçimi ve meslekte başarı, çocuk yetiştirme, coğrafi konum, ekonomi, politika, toplumların dünya görüşü ve insan algılamaları gibi, etkenler sayılabilir  (Florian ve Har-Even, 1983-84; Young ve Daniels, 1980; Şenol, 1989 Yanbastı, 1990)

            Bireyler gelişim süreçlerinde cinsiyetlerine ait rolleri öğrenirlerken, sosyo-kültürel beklentilerin etkisi altında kalırlar. Bu beklentilerin niteliği kadınlar için farklı, erkekler için farklıdır. Örneğin erkeklerden, bazı tehlikeli ve korku verici durumlar karşısında cesurca karşı koymaları, kaygı ve korku göstermemeleri, ağlamamaları beklenir. Dolayısıyla duygu ve davranışlarını kontrol etmeye yönelik bir etki söz konusudur. Kadınların ise, duygusal olmaları ve duygularını ifade etmeleri, pasif davranmaları ve erkeklerle bir yarış içinde olmamaları beklenir. Bundan dolayı, kadınların kendilerini denetleme düzeylerinin çok düşük olduğu söylenebilir (krş.: Young ve Daniels, 1980; Florian ve Har-Even, 1983-84).

            Diğer bir neden olarak, kadınların genel kaygı düzeylerinin erkeklere oranla daha yüksek olduğu görüşüdür. Yanbastı (1990) tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada, kız öğrencilerin kendilerini erkek öğrencilerden daha sinirli, çaresiz, kaygılı ve huzursuz hissettikleri yönünde bulgular elde edilmiştir. Başka bir çalışmada da, kızların kaygı düzeylerinin erkeklerden anlamlı bir şekilde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (Loo, 1984). Kızların erkeklerden daha fazla suçluluk ve günahkârlık duyguları taşımaları da (Argyle ve Beit-Hallahmi, 1975, s.77) genel kaygı düzeyini yükselten nedenlerden biri olarak gösterilebilir. Bu bağlamda, genel kaygıyla ölüm kaygısı arasında pozitif korelasyonun olduğu yönündeki araştırma sonuçları,[10] cinsiyetler arası bu farklılığın, ölüm kaygısı konusuna da genelleştirilebileceğini ortaya koymaktadır.

            Öğrencilerin dindarlık ortalama puanlarında, 1. sınıfa oranla, 4. sınıfa gelindiğinde bir düşüşün olduğu ve bu farkın da anlamlı olduğu gözlenmektedir (t=2.64, p<.009).Bununla birlikte bu anlamlı farkın, dinî hayatın inanç, davranış ve bilgi boyutlarından ziyade duygu boyutundaki anlamlı değişiklikten (t=2.90, p<.004) kaynaklandığı saptanmıştır.[11]  Şahin (1999) de duygu boyutu bakımından incelendiğinde diğer fakültelerdeki (Tıp ve Mühendislik) durumun aksine İlahiyat Fakültesi 1.sınıfıyla (duygu boyutu ort. puanı= 16.72) 4. sınıf (duygu boyutu ort. puanı= 14.60) arasında anlamlı bir farkın olduğunu (F4,194=3.60, p<.007) tespit etmiştir (s.78-79 ve 102). Bu bulgular, yaş değişkeni ve üniversite öğreniminin bireye rasyonel bakış tarzı kazandırmasıyla açıklanabilir (Fırat, 1977). Fakat sadece İlahiyat Fakültesi’nde böyle bir sonucun ortaya çıkması, daha çok duyusal uyum kavramıyla ilgili olabileceği düşüncesine bizi götürmektedir. Yani ilahiyat fakültesi öğrencisinin, hem hayat tarzı hem de bir meslek edinme çabası olarak din ile ilgili uyarıcılara sürekli maruz kalması, onun bu uyarıcılara karşı tepkisinin şiddetinde bir azalmaya neden olabilmektedir.

            Dindarlık ortalama puanları açısından kız öğrencilerle erkek öğrenciler arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır (Bkz. Tablo.3). Bu sonuç, Bayyiğit (1987), Köktaş (1993, s.214) ve Şahin’in (1999, s.104) bulgularıyla örtüşmektedir.

Günahkârlık duygusuyla ilgili olan DHÖ’nin 23. ifadesiyle, ölüm sonrası hayatla ilgili DHÖ’nin 26. maddesi ve ÖKÖ’nin 5. maddesi açısından analiz edildiğinde öğrencilerin 4. sınıfa geldiklerinde günahkârlık duygularında ve ölüm sonrası hayata ilişkin kaygılarında anlamlı bir düşüşün olduğu gözlenmektedir. Ayrıca DHÖ’nin “Ölümü hatırlatan bir durumla karşılaştığımda, ahirette başıma gelebilecek şeyleri düşünerek bir ürperti ve heyecan duyarım” (26 nolu) ifadesi ile ölüm kaygısı arasında pozitif bir korelasyon saptanmıştır. Benzer bulgu, Yıldız (1998) tarafından yürütülen çalışma sonucunda da elde edilmiştir. Bu bulgu, İlahiyat öğrencilerinin ölüm kaygılarının kaynağı konusunda bir fikir vermektedir. Yani öğrenciler, daha çok ölüm sonrası başlarına gelebilecek durumları düşünerek ölümden korkuyor olabilirler.

            Sonuç olarak, dört yıllık bir süreç sonunda öğrenciler arasında ölüm kaygısı düzeylerinde anlamlı bir farklılık gözlenmezken, dinî hayatın duygu boyutu ortalama puanlarında düşme yönünde anlamlı bir değişikliğin olduğu saptanmıştır.

 

KAYNAKLAR

 

ABDEL-KHALEK, A. & BESHAI, J.A. (1993). The structure of Templer’s Death Anxiety Scale among Egyptian students: A reply”. Psychological Reports, 73: 321-322.

ADAY, R.H. (1984-85). Belief in afterlife and death anxiety: Correlates and comparisons.” Omega, 15 (1): 67-75.

AMENTA, M.M. & WEINER, A.W. (1981). Death anxiety and purpose in life in hospice workers”.  Psychological Reports, 49: 920.

ARGYLE, M. & BEIT-HALLAHMI, B. (1975). The Social Psychology of Religion. London and Boston: Routledge & Kegan Paul.

ARIES, P. (1991). Batılının Ölüm Karşısında Tavırları. Çev.: M.A. Kılıçbay, Ankara: Gece Yay.

AYDIN, M. (1993). Din Fenomeni. (Editör ve çeviri: M.Aydın), Konya: Tekin Yayınları.

BAUMAN, Z. (2000). Ölümlülük, Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri. Çev.: N. Demirdöven, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

BAYYİĞİT, M. (1987). Üniversite Gençliğinin Dinî İnanç, Tutum ve Davranışları Üzerine Bir Araştırma. (Basılmamış Doktora tezi). Bursa:Uludağ Ünv. Sosyal. Bil. Enst.

BEIT-HALLAHMI, B. & ARGYLE, M. (1997). The Psychology of Religious Behavior, Belief and Experience. London and New York: Routledge.

BOWKER, J. (1993). The Meanings of Death. Cambridge: Press Syndicate of the University of Cambiridge.

BROWN, N.O. (1996). Ölüme Karşı Hayat: Tarihin Psikanalitik Anlamı. Çev.: A. Yılmaz, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

BROWN, D.G. & LÖW, W.L. (1951). Religious beliefs and personality charactaristic of college students”. J. of Social Psychology, 33: 103-109.

DUDLEY, R.L. (1995). The world view of young people: A longitudinal study of Finnish youth living in a suburb of metropolitan Helsinki (author: H. Helve) ‘Book review’ ”. J. for the Scientific Study of Religion, 34 (1): 136.

EDMUNDS, G.J. (1981). “An exploration of the relationships between a religious perspective, meaning in life and death anxiety”. Disser. Abst. Int., 42:1601.

ELIADE, M. (1995). Dinin Anlamı ve Sosyal Fonksiyonu. Çev.: M.Aydın. Konya: Din Bilimler Yayınları.

ERICKSON, J.A. (1992). Adolescent religious development and commitment: A structural equation model of the role of family, peer group and educational influences. J. for the Scientific Study of Religion, 31: 131-152.

FIĞLALI, E.R. (1990). Çağımızda İtikâdî İslam Mezhepleri. (4. baskı). Ankara: Selçuk Yayınları.

FIRAT, E. (1977). Üniversite Öğrencilerinde Allah İnancı ve Din Duygusu. Basılmamış doktora tezi,  Ankara: A.Ü. İlahiyat Fak.

FLORIAN, V. & HAR-EVEN, D. (1983-84). Fear of personal death: The effects of sex and religious belief”. Omega, 14 (1): 83-91.

FRANKL, V.E. (1992). İnsanın Anlam Arayışı. Çev.: S. Budak. Ankara: Öteki Yayınları.

GATES, E.D. (1953). The Religion of College Students with Reference to Bradley University Students. (Unpublished Doctoral Thesis), Bradley Univ.

GILLILAND, J.C. & TEMPLER, D.I. (1985-86). Relationship of Death Anxiety Scale factors to subjective states”. Omega, 16 (2): 155-167.

GOEBEL, B.L. & BOECK, B.E. (1987). “Ego integrity and fear of death: A comparison of instutionalized and independently living older adults”. Death Studies, 11: 193-204.

GREER, J.E. (1990). The persistence of religion: A Study of sixth-form pupils in Northern Ireland, 1968-1988)”. The J. of Social Psychology, 130 (5): 573-581.

HANDAL, P.J. (1969). The relationship between subjective life expectancy death anxiety and general anxiety”. J. of Clinical Psychology, 25: 39-42.

HELVE, H. (1993). The World View of Young People: A Longitudinal Study of Finnish Youth Living in a Suburb of Metropolitan Helsinki. Helsinki: Suomalainen Tiedeakatemia.

HÖKELEKLİ, H.  (1992a). “Ölümle ilgili tutumların dinî davranışla ilişkisi üzerine bir araştırma (1)”. Uludağ Ünv. İlahiyat Fak. Der., 4:57-85.

HÖKELEKLİ, H. (1992b). “Ölümle ilgili tutumların dinî davranışla ilişkisi üzerine bir araştırma (2) -Yorumlar-”. Uludağ Ünv. İlahiyat Fak. Der., 4:87-98.

KARACA, F. (2000). Ölüm Psikolojisi. İst: Beyan Yayınları.

KIRKPATRICK, L.A. (1997). “A longitudinal study of changes in religious belief and behavior as a function of individual differences in adult attachment style.” J. for the Scientific Study of Religion, 36 (2): 207-217.

KIRKPATRICK, L.A.  & DAVIS, K.E. (1994). Attachment style, gender, and relationship stability: A longitudinal analysis”. J. of Personality and Social Psychology, 66: 502-12.

KIRKPATRICK, L.A.  & HAZAN, C. (1994). Attachment styles and close relationships: A four-year prospective study”. Personal Relationships, 1: 123-142.

KÖKTAŞ, M.E. (1993). Türkiye’de Dinî Hayat. İst.: İşaret Yay.

KÜBLER-ROSS, E. (1986). Death: The Final Stage of Growth. New York: Simon&Schuster, Inc.

LEVIN, J.S. & TAYLOR, R.J. (1998). “Panel analyses of religious involvement and well-being in African Americans: Contemporaneous vs. longitudinal effects”. J. for the Scientific Study of Religion, 37 (4): 695-709.

LEVIN, R. (1989-90). “A reexamination of the dimensionality of death anxiety”. Omega, 20(4): 341-349.

LINK, H. (1979). Dine Dönüş. Çev.: N. Oralbi. İstanbul: Dergah Yayınları.

LONETTO, R., MERCER, G.W., FLEMING, S., BUNTING, B. & CLARE, M. (1980). Death anxiety among university students in Northern Ireland and Canada”. The J. of Psychology, 104: 75-82.

LOO, R. (1984). Personality correlates of the fear of death and dying scale”. J. of Clinical Psychology, 40: 120-122.

MCCLAM, T. (1980). Death anxiety before and after death education: Negative result”. Psychological Reports, 46: 513-514.

MCMORDIE, W.  (1981). Religiosity and fear of death: Strength of belief system”. Psychological Reports, 49: 921-922.

PARGAMENT, K.I., ISHLER, K., DUBOW, E.F., STANIK, P., ROUILLER, R., CROWE, P., CULLMAN, E.P., ALBERT, M. & ROYSTER, B.J. (1994). “Methods of religious coping with the Gulf War: Cross-Sectional and longitudinal analyses”. J. for the Scientific Study of Religion, 33 (4): 347-361.

PATTON, J.F. & FREITAG, C.B. (1977). Correlational study of death anxiety, general anxiety and locus of control”. Psychological Reports, 40: 51-54.

ROUX, J.P. (1999). Eskiçağ ve Ortaçağda Altay Türklerinde Ölüm. Çev.: A. Kazancıgil, İstanbul: Kabalcı Yayınevi.

SCHELL, B.H. & ZINGER, J.T. (1984). Death Anxiety Scale means and standard deviations for Ontario undergraduates and funeral directors”. Psychological Reports, 54: 439-446.

SCHUMAKER, J.F., BARRACLOUGH, R.A. & VAGG, L.M. (1988). Death anxiety in Malaysian and Australian university students”. The J. of Social Psychology, 128 (1): 41-47.

ŞAHİN, A. (1999). İlahiyat, Tıp ve Mühendislik Fakültelerinde Okuyan Öğrencilerde Dinî Hayatın Boyutları Üzerine Karşılaştırmalı Bir Araştırma. (Basılmamış Doktora Tezi), İzmir: D.E.Ü. Sosyal Bilimler Enst.

ŞENOL, C. (1989). Ankara İlinde Kurumlarda Yaşayan Yaşlılarda Ölüme İlişkin Kaygı ve Korkular. Basılmamış Y. Lisans Tezi. Ank.: A.Ü. Sosyal Bil. Enst.

TEMPLER, D.I. (1970). The construction and validation of death anxiety scale”. The J. of  General Psychology, 82: 165-174.

TEMPLER, D.I., LAVOIE, M., CHALGUJIAN, H. & THOMAS-DOBSON, S. (1990) The Measurement of Death Depression”. J. of Clinical Psychology, 46 (6): 834-838.

TEMPLER, D.I. & RUFF, C.F. (1971). Death anxiety scale means, standard deviations, and embedding. Psychological Reports, 29: 173-174.

TEMPLER, D.I. & RUFF, C.F. & LESTER, D. (1974).Fear of death and feminity”. Psychological Reports, 35: 530.

THOMAS, L.V. (1991). Ölüm. Çev.: I. Gürbüz, İstanbul: İletişim Yayınları.

THORSON, J.A. & POWELL, F.C. (1988). Elements of death anxiety and meanings of death”. J. of Clinical Psychology, 44 (5): 691-701.

THORSON, J.A. & POWELL, F.C. (1993). Personality, death anxiety, and gender”. Bulletin of the Psychonomic Society, 31 (6): 589-590.

TOLSTOY, L.N. (1997). İvan İlyiç’in Ölümü. Çev.: Ş.Demir. İstanbul: Şule Yayınları.

TOLSTOY, L.N.  (1999). Din Nedir? Çev.: M. Çiftkaya, İstanbul: Kaknüs Yayınları.

TÜMER, G. (1986). Bîrûni’ye Göre Dinler ve İslam Dini. Ankara: Diyanet İşleri Başk. Yayınları.

UNGAR, L., FLORIAN, V. & ZERNITSKY-SHURKA, E. (1990). Aspects of fear of personal death, levels of awareness, and professional affiliation among dialysis unit staff members”. Omega, 21(1): 51-67.

WACH, J. (1990). Din Sosyolojisi. Çev.: Ü. Günay, Kayseri: Erciyes Üniversitesi Yayınları.

WATT, W.M. (1981). İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri. Çev.: E.R. Fığlalı, Ankara: Umran Yayınları.

YANBASTI, G. (1990). “Kız ve erkek üniversite öğrencilerinin kendi ruh sağlıklarını değerlendirmeleri: Bir karşılaştırma”. Psikoloji-Seminer Dergisi V. Ulusal Psikoloji Kongresi Özel Sayısı (8: sayı), ss. 57-63, İzmir: Ege Ünv. Ede. Fak. Yay.

YAPAREL, R.& YILDIZ, M. (1998). “Ölüme İlişkin Depresyon Ölçeğinin Türkçe çevirisinin normal populasyonda geçerlik ve güvenilirlik çalışması”. Türk Psikiyatri Dergisi, 9 (3): 198-204.

YILDIZ, M. (1998). Dinî Hayat ile Ölüm Kaygısı Arasındaki İlişki Üzerine Bir Araştırma. (Basılmamış Doktora Tezi), İzmir: D.E.Ü. Sosyal Bilimler Enst.

YILDIZ, M.  (1999a). “Savaş tecrübesi yaşayan Boşnaklar arasında ölüm kaygısı: Türk örneklemle karşılaştırmalı bir çalışma”. D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, 12: 147-162.

YILDIZ, M.  (1999b). “Ölüm kaygısıyla dindarlık arasındaki ilişki üzerine bir yorum”. Düşünen Siyaset, 1(4):105-120.

YALOM, I. (2000). Varoluşçu Psikoloji. Çev.: Z.İ.Babayiğit, İstanbul: Kabalcı Yayınları.

YOUNG, M. & DANIELS, S. (1980). Born again status as a factor in death anxiety”. Psychological Reports, 47: 367-370.

 

 

 

 



[1]  Hayatın anlam kazanmasında din ve ölümün katkıları için bkz.: Link, 1979; Kübler-Ross, 1986; Frankl, 1992; Tolstoy, 1997, 1999; Yalom, 2000;

[2] Şu çalışmalar örnek olarak verilebilir: Watt, 1981; Tümer, 1986; Fığlalı, 1990; Wach, 1990; Thomas, 1991; Ariés, 1991; Aydın, 1993; Bowker, 1993; Eliade, 1995; Brown, 1996; Roux, 1999; Tolstoy, 1999; Bauman, 2000.

[3] Yine bağlanma teorisi (attachment theory) ile farklı değişkenler arasındaki ilişkileri araştıran boylamsal yapılan çalışmalardan şunlar örnek verilebilir: Kirkpatrick ve Davis, 1994; Kirkpatrick ve Hazan, 1994.

[4]  Templer, 1970; McClam, 1980; Amenta ve Weiner, 1981; Edmunds, 1981; McMordie, 1981; Şenol, 1989; Yıldız, 1998; Yaparel ve Yıldız, 1998; Yıldız, 1999ab.

[5]  Son sınıf uygulamasında sadece 3 erkek öğrencinin eksik olmasının dışında, uygulamalardaki öğrenci gruplarının aynı kişilerden oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu tür çalışmalarda, her uygulamada denekleri aynı sayıda tutmak genellikle mümkün olmayabilmektedir. Bkz. Greer, 1990; Helve, 1993; Kirkpatrick, 1997; Levin ve Taylor, 1998.

[6] İstatistik analizlerde, Dini Hayat Ölçeği’nin her boyutu bir alt ölçek olarak kabul edilmiştir. Buna göre puan aralıkları, İnanç Boyutu için, 0-8; Duygu Boyutu için, 0-21; Davranış Boyutu için, 0-30 ve Bilgi Boyutu için 0-10’dur.

[7] İstatistik analizlerde, bu ifadelerin her biri, bir değişken olarak kabul edilmiş olup, ÖKÖ’nin 5. ve 9. maddeleri için puan aralığı 0-1; DHÖ’nin 23. ve 26. maddeleri için puan aralığı 0-3’dür.

[8]  Templer ve Ruff (1971) tarafından 3600 genç ve yetişkin üzerinde gerçekleştirdikleri bir çalışmada, ÖKÖ’nden alınan ortalama puanların 4.5-7 arası olmasını normal düzey olarak değerlendirmişlerdir.

 

[9] Örnek olarak: Lonetto ve ark., 1980; Young ve Daniels, 1980; Schell ve Zinger, 1984; Aday, 1984-85; Goebel ve Boeck, 1987; Schumaker   ve ark., 1988; Thorson ve Powell, 1988; Şenol, 1989; Levin, 1989-90; Ungar ve ark., 1990; Hökelekli, 1992a,b; Abdel-Khalek ve Beshai, 1993; Thorson ve Powell, 1993; Templer ve ark., 1990;  Yaparel ve Yıldız, 1998; Yıldız, 1998, 1999a; Karaca, 2000.

 

[10] Handal, 1969; Templer ve diğ., 1974; Patton ve Freitag, 1977; Lonetto ve ark., 1980; Amenta ve Weiner, 1981; Loo, 1984; Gilliland ve Templer, 1985-86; Yaparel ve Yıldız, 1998).

 

[11] Bu sonuç, bir çok çalışma sonuçlarıyla örtüşmektedir (Brown ve Löw, 1951; Gates, 1953; Şahin, 1999, s.132). Fakat Yıldız (1998) bu konuda farklı bir sonuç elde etmiş, bu bulgu ise yukarıda da belirttiğimiz gibi metot farklılığından kaynaklanabilir.