Yayınlandığı
Yer: Akademik Araştırmalar Dergisi,
Yıl:4, sayı: 14, ss.161-174, 2002.
İLAHİYAT
FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN DİNDARLIK VE ÖLÜM KAYGILARI ÜZERİNE BOYLAMSAL BİR
ÇALIŞMA
Bu
çalışma, İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin dindarlık (dinî hayat) ve ölüm
kaygısı değişkenleri açısından 1. sınıftaki durumlarıyla 4. sınıftaki
durumları arasındaki farklılıkları saptamak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Dinî
Hayat Ölçeği ve Templer’ın Ölüm Kaygısı Ölçeği’nden
oluşan form, D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi öğrencilerinden bir gruba, ilk olarak
1996 yılında 1. sınıftayken, son olarak da 1999 yılında 4. sınıftayken
uygulanmıştır. İstatistik analizler sonucunda bulgular, öğrencilerin bu
akademik süreç içinde ölüm kaygısı ve dindarlığın inanç, davranış ve bilgi
boyutlarına ilişkin düzeylerinde anlamlı bir değişikliğin olmadığını ortaya
koymuştur. Buna karşın, öğrencilerin dindarlık ortalama puanlarının, 2.
uygulamaya oranla 1. uygulamada anlamlı
düzeyde daha yüksek olduğu saptanmıştır (t=2.64, p<.009). Bununla birlikte
bu anlamlı farkın, dinî hayatın inanç, davranış ve bilgi boyutlarından değil de
duygu boyutundaki anlamlı değişiklikten (t=2.90, p<.004) kaynaklandığı
tespit edilmiştir. Ayrıca, dindarlık ortalama puanları açısından kız
öğrencilerle erkek öğrenciler arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır.
(A LONGITUDINAL STUDY ON THE LEVELS OF DEATH ANXIETY AND RELIGIOSITY AMONG A GROUP OF STUDENTS OF THE FACULTY OF DIVINITY)The aim of this longitudinal study is to determine the changes related to such variables as religiosity and death anxiety in the process of education. In this study, two different scales have been used. One of them is Religiosity Scale, the other one is Templer’s Death Anxiety Scale. They were applied to the subjects at two sessions. The sessions were held in 1996 and 1999. they were during the junior (first) and sennior (fourth) classes. As a result of statistical procedures, the data showed that there is a significant difference between levels of death anxiety, but not among the variables of religious belief, behavior and knowledge. On the other hand, the difference between points gathered in different grades was statistically significant (t= 2.64, p<.009). The analysis of the data showed that this significant difference is the result of the variation in the emotional dimension of religiosity (t= 2.90, p<.004). In addition to this, the difference between mean scores of religiosity of male and female subjects was not significant.
Akademik
süreç bireye sadece bir meslek sahibi olmasını veya buna bağlı olarak ekonomik
açıdan avantajlar elde etmesini sağlamaz. Aynı zamanda, bu süreç bireye
araştırma, düşünme, analiz etme, eleştirme ve tartışma gibi zihinsel becerileri
kazandırarak kendi toplumunun ve başka toplumların değerlerini, inançlarını ve
davranış modellerini öğretmede katkıda bulunabilir. Bu, bireye kendisinin
sosyal bir varlık olduğunu, kendisi gibi düşünen ve davrananların yanı sıra daha
farklı tutumlar sergileyen insanların da var olduğu bilincini kazanmasına yol
açabilmektedir. Üniversite ortamı, farklı kültür, inanç ve sosyo-ekonomik
düzeylerden gelen bireylerden oluşmakta ve üniversite öğrencileri, derslikte,
bahçede, kafeteryada, spor alanında, koridorda ve okul çevresinde birbirleriyle
etkileşim içinde bulunabilmektedirler.
Bununla birlikte, öğrenim görülen
akademik kurumun normları, eğitim programları, öğretim elemanlarının tutumları
ve kurumun bulunduğu yerin sosyo-kültürel özellikleri gibi birçok faktörün,
bireyin tutum ve davranışlarının değişmesinde, şekillenmesinde etkili olduğu
söylenebilir (Erickson, 1992; Beit-Hallahmi ve Argyle, 1997, s.182).
Hayatın anlam kazanmasında önemli katkısı olduğu kabul edilen
Din ve Ölüm[1],
tarih boyunca bireyin, hiçbir zaman ilgisiz kalamadığı varoluşsal fenomenlerdir. Dinler tarihi, antropoloji,
sosyoloji, tarih gibi bilim dallarının sunduğu bulgular, zaman, mekan ve kültür
gibi faktörlerin etkisinde kalan insanın, bu olguları farklı biçimlerde
kavramlaştırdığını ve farklı tutumlar belirlediğini ortaya koymaktadır.[2]
Dolayısıyla bu noktada, belirli
bir zaman diliminde ve mekanda akademik süreçten geçen İlahiyat Fakültesi
öğrencilerinin, dindarlık ve ölüm kaygısı değişkenleri açısından ne gibi değişiklikler
gösterdiği sorulup araştırılabilir.
Bunu gerçekleştirebilmek için bu
çalışmada, boylamsal araştırma metodu tercih edilmiştir. Dinin ve ölümün psikoloji bilimi açısından
incelenmesini amaçlayan çalışmalara bakıldığında, bu metodun çok az kullanılmış
olduğu görülmektedir. Bu durumun sebebi olarak, sözü edilen metodun uygulanması
sürecinde, hem örneklem grubuyla hem de zamanla ilgili karşılaşılan çeşitli
zorluklardan kaynaklandığı söylenebilir. Böyle sınırlı bir literatürden,
konuyla doğrudan ilgili olmasalar bile, aşağıda özetlenen çalışmalara yer
verilmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.
Levin ve
Taylor (1998) tarafından gerçekleştirilen boylamsal bir çalışmada, dindarlık
ile sağlıklı ve mutlu olma arasındaki ilişki araştırılmıştır. Sözü edilen
araştırmada, National Survey
of Black Americans (NSBA)
projesi çerçevesinde, on sekiz yaşından büyük yetişkinlerden oluşan örneklem
gruplarına 1979-80, 1987-88, 1988-89 ve 1992 tarihlerinde olmak üzere dört
uygulamadan elde edilen veriler kullanılmıştır. Levin
ve Taylor, ilk üç uygulamayı,
Uygulama-1; son uygulamayı da Uygulama-2 olarak adlandırmıştır. Söz konusu
araştırmanın bulgularına göre, dindarlık ile sağlıklı ve mutlu olma arasında
anlamlı bir ilişki vardır fakat, bu iki değişken açısından Uygulama-1 ile
Uygulama-2 karşılaştırıldığında ise çok
az bir değişimin saptanmış olduğu görülmektedir. Kirkpatrick
(1997), bağlanma tarzlarıyla (attachment style) dinî inanç ve davranışlar arasındaki ilişkiyi
inceleyen boylamsal bir araştırmada, ilki 1987’de (yaş ort.:
39.1), ikincisi 4 yıl 3 ay sonra olmak üzere iki uygulama gerçekleştirmiştir.
Kaçınmalı, Kaygılı ve Güvenli bağlanma tarzları şeklinde üç gruba ayrılmış
yetişkinlerin ilk uygulamayla son uygulama arasında geçen sürede, dinî inanç ve
davranışlarındaki (Kilise ve mezhep değiştirme, dinî tecrübe yaşama, tekrar
dirilmeye inanma, Tanrıyla yeni bir ilişkide bulunma, Tanrıya olan inancın
zayıflaması gibi..) değişikliklerin saptanması amaçlanmıştır. Bulgular, bu
süreç sonunda en belirgin değişikliğin Kaygılı bağlılık grubunda gerçekleşmiş
olduğu yönündedir.[3]
Çoğu üniversite 1. sınıfta olan,
toplam 215 öğrenci (% 33’ü erkek, % 67’si kız, yaş ort.:
19.5) üzerinde yürütülmüş olan bir başka araştırmada Pargament
ve diğ. (1994), Körfez Savaşı’nın ortaya çıkardığı
olumsuz durumlarla baş etmede, dinî başa çıkma yöntemlerinin kullanılma
sıklığını tespit etmeye çalışmışlardır. İlk uygulama, savaşan taraflar arasında
tehdit ve gerilimin en üst seviyede olduğu dönemde 20 Şubat 1991 tarihinde,
ikinci ve son uygulama ise, gerilimin azaldığı dönemde 11 Mart 1991 tarihinde
gerçekleştirilmiştir. Bulgular, Körfez Savaşı gibi stres verici durumlarla dinî
başa çıkma yöntemleri kullanma arasında anlamlı bir ilişkinin olduğunu ve
deneklerin, 2. uygulamaya oranla 1. uygulama döneminde dinî başa çıkma
yöntemlerine daha fazla başvurduklarını ortaya koymuştur.
Helve
(1993) tarafından gerçekleştirilen diğer bir boylamsal çalışmada, bilişsel,
duygusal, davranışsal, sosyal ve kültürel boyutlardan oluşan Dünya Görüşü
Modeli temel alınarak, gençlerin oluşturdukları dünya görüşlerinde etkili
faktörlerin saptanması amaçlanmıştır. İlk uygulama 1976 yılında 8 ve 11
yaşlarında olan iki grupla başlanmış, 2. uygulama 1982-83 yıllarında 14-17
yaşlarındayken ve 3. uygulama da 1984-85 yıllarında 17-20 yaşlarındayken
uygulanarak araştırma sonuçlandırılmıştır. Helve,
dinsel, metafiziksel ve bilimsel olmak üzere üç temel dünya görüşü ileri
sürmekle çalışmasının teorik çerçevesini çizmekte ve dinsel dünya görüşünün en
büyük açıklama gücüne sahip olduğunu ileri sürmektedir. Ayrıca, değerlerin
şekillenmesinde en etkili faktörün anne-babanın olduğu, fakat bununla birlikte,
okullardaki dinî eğitimin ve deneklerin içinde büyüdüğü sosyo-kültürel yapının
rol oynadığı, gençlerin dindarlığı yaşla birlikte azalma eğiliminde olduğu ve
kızların erkeklerden daha dindar oldukları belirtilmiştir. Helve,
tutarsız inanç ve fikirlere sahip olan insanların net, açık bir dünya
görüşünden mahrum oldukları yönünde bir genellemede de bulunmaktadır (Söz eden,
Dudley, 1995).
İlki 1968’de (orta ve lise
öğrencileri), ikincisi 1978’de ve sonuncusu 1988’de olmak üzere üç uygulamadan
oluşan boylamsal çalışmada Greer (1990), her on
yıllık dönemler sonunda dinî inanç, davranış ve ahlâkî yargılar açısından ne
tür değişikliklerin olduğunu saptamaya çalışmıştır. Sonuçta, örneğin, İncili
okuma sıklığı, dua etme sıklığı gibi konularda anlamlı değişiklikler tespit
edilmezken, Tanrıya inanma, İsa’ya inanma, yalan söyleme, okuldaki dinî eğitim
konusunda ise anlamlı değişikliklerin olduğu belirlenmiştir.
Boylamsal araştırmaların yanı sıra,
konuyla ilgili doğrudan veya dolaylı kesitsel çalışmalar da yapılmıştır. Bu metodla yapılan çalışmalara örnek olarak Fırat (1977)
tarafından yapılan araştırma
verilebilir. Fırat, öğrencilerin, kararsızlık, irrasyonel inanç ve
taklitçilikten kurtulup belirli bir karara ulaşmasında üniversite öğreniminin
etkili bir faktör olduğunu (s.89) ve bunun kız öğrencilerde daha belirgin
şekilde ortaya çıktığını belirtmiştir (s.76). Diğer bir kesitsel çalışmada da Brown
ve Löw (1951), 1.,2.,3. ve 4. sınıf öğrencilerinden
oluşan örneklem grubuna (s=662), “İnanç Ölçeği” uygulamıştır. Elde edilen
sonuçlar, en düşük ortalama puanın 4. sınıf, en yüksek ort.
puanın ise 1. sınıf öğrencilerine ait olduğunu ve bu düşüşün 1. sınıftan 4.
sınıf yönüne düzenli bir şekilde olduğunu ortaya koymuştur. Yine Gates (1953)
tarafından gerçekleştirilen kesitsel bir araştırmada, 1.,2.,3. ve 4. sınıflarda
öğrenim gören 1402 üniversite öğrencisinden oluşan bir örneklem grubu için “Allport’un Dinî İnanç Envanteri”ni kullanmış ve sonuçta en
yüksek ortalama puanı 1. sınıf, en düşük ort. puanı
ise 4. sınıf öğrencilerinin aldığını saptamıştır (Söz eden:Şahin, 1999, s.24).
Şahin (1999) tarafından yürütülen kesitsel bir çalışmada,
İlahiyat Fakültesi hazırlık sınıfı öğrencileri dinî duygu yönünden dördüncü
sınıf öğrencilerden daha yüksek düzeye sahip oldukları saptanmış, buna karşın
dinî bilgi boyutunda ise, sınıflar ilerledikçe dinî bilginin arttığı tespit
edilmiştir (s.102).
Yıldız’ın (1998) gerçekleştirdiği
kesitsel çalışmanın bir bölümünde, Dokuz Eylül Üniversitesi’ne bağlı Tıp,
İktisat, Mühendislik, Eğitim, Hukuk, Güzel Sanatlar ve İlahiyat Fakültelerinde
öğrenim gören 1. ve 4. sınıf öğrencilerinin dindarlık ve ölüm kaygısı düzeyleri
saptanmış ve değerlendirilmiştir. Genel sonuç, tüm fakültelerin 1. sınıfında
öğrenim gören öğrencilerin (s=202) dindarlık ortalama puanlarının, dördüncü
sınıf öğrencilerinkinden (s=202) daha düşük olduğu, fakat bu farkın anlamlı
olmadığı yönündedir (t= -1.35, p>.05) (s.107).
Söz konusu çalışmada varılan diğer
bir bulgu ise, ölüm kaygısıyla ilgilidir. Sözü edilen yedi fakültenin 1. sınıf
öğrencileriyle, 4. sınıf öğrencileri arasında ölüm kaygısı ortalama puanları
açısından anlamlı bir farkın olmadığı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra, her
fakülte için ayrı işlem yapıldığında, sadece İlahiyat Fakültesi örnekleminde farklılaşmanın anlamlı olduğu saptanmıştır.
İlahiyat Fakültesi 1. sınıf öğrencilerinin ölüm kaygısı düzeylerinin (x=9.11),
4. sınıf öğrencilerinkinden (x=7.25) daha yüksek olduğu görülmüştür (t=2.91,
p<.005) (s.96).
İşte bu araştırmanın amacı,
Yıldız’ın (1998) elde ettiği sonuçları test etmekle birlikte, özellikle
dindarlık ve ölüm kaygısı değişkenleri açısından İlahiyat Fakültesi
öğrencilerinin 1. sınıftaki durumlarıyla,
4. sınıftaki durumları arasındaki farkı saptamaktır.
Ölçme Araçları
Dinî Hayat Ölçeği
D.E.Ü.
İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı öğretim elemanları tarafından
geliştirilmiş olan Dinî Hayat Ölçeği
(DHÖ), 31’i asıl, 66’sı kamufle maddesi olmak üzere toplam 97 maddeden
oluşmaktadır. Ölçek, inanç, duygu,
davranış ve bilgi boyutları olmak
üzere dört boyutlu bir araçtır. İnanç, duygu ve davranış boyutları Likert tipi ölçek
modeline göre, bilgi boyutu ise Doğru-Yanlış tarzında düzenlenmiştir. Ölçekten
en az 0, en fazla 69 puan alınabilmektedir.
Ölçeğin güvenirlik ve geçerlik çalışmaları Yıldız (1998)
tarafından gerçekleştirilmiştir. Ölçeğin güvenilirliği iki teknik kullanılarak
saptanmıştır. Bunlardan birincisi, yarıya bölme (split-half) tekniğiyle yapılan güvenirlik hesaplamaları sonucunda
korelasyon katsayısı (Pearson momentler çarpımı
katsayısı) r=.86 olup, p<.01 düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Güvenirliği için
uygulanan ikinci teknik de, ölçeğin
homojen bir yapıya sahip olup olmadığıyla ilgilidir. Bunun için, ölçeğin
boyutları arasındaki korelasyonlara bakılması sonucunda, bütün boyutların
birbiriyle ve DHÖ’nin toplam puanıyla olan
korelasyonlarının p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu saptanmıştır.
Ölçeğin geçerliği ise, bilinen gruplar tekniği kullanılarak
yapılan çalışmayla tespit edilmiştir. Sonuç olarak iki grup arasındaki farkın
(t=20.68), p<.001 düzeyinde anlamlı olduğu ortaya çıkmıştır.
Dolayısıyla, güvenirlik ve geçerlik çalışmaları, DHÖ’nin bireylerin dinî inanç, duygu, davranış ve
bilgilerini ölçmede güvenilir ve geçerli bir araç olduğunu ortaya koymuştur
(Geniş bilgi için bkz. Yıldız, 1998, s.59-60).
Ölüm
Kaygısı Ölçeği
Templer
(1970) tarafından geliştirilmiş olan Ölüm Kaygısı Ölçeği (ÖKÖ), 15 maddeden
oluşmaktadır. Evet-hayır şeklinde kodlanan maddelerden en az 0, en fazla 15
puan alınabilmektedir. Ölüme ilişkin olarak ortaya çıkan kaygı, korku, dehşet
gibi duyguları dile getiren ifadelerden oluşan bu ölçek, birçok araştırmada
kullanılmış ve halen de kullanılmaktadır.[4]
Şenol (1989) yürüttüğü bir çalışmasında, ÖKÖ’ni
dilimize çevirdikten sonra, görünüm
geçerliği ve test-tekrar test
teknikleriyle güvenirlik ve geçerlik hesaplamaları yapmış ve ÖKÖ için
test-tekrar test tekniğiyle hesapladığı güvenirlik katsayısının r=.86 (p<.001)
olduğunu rapor etmiştir.
Yaparel ve Yıldız (1998)
gerçekleştirdikleri bir çalışmada, ÖKÖ ile Beck
Depresyon Ölçeği, Templer Ölüme İlişkin Depresyon
Ölçeği ve Spielberger Durumluk Kaygı-Sürekli Kaygı
Ölçekleri arasındaki korelasyon (Pearson momentler çarpımı
katsayısı) katsayıları hesaplanmış ve ÖKÖ ile sözü edilen ölçekler arasındaki
anlamlılık düzeylerinin p<.05 ile p<.001 arasında olduğu saptanmıştır.
Dolayısıyla, ÖKÖ’nin Türkçe versiyonunun uyum
geçerliğine sahip ve bu aracın ölüm kaygısı düzeyini ölçmede geçerli bir araç
olduğu söylenebilir.
Örneklem:
Bu çalışmanın örneklem grubu, Dokuz Eylül Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi 1995-96 öğretim yılında 1. sınıfa başlayan (s=95, Kız=33,
Erkek=62) ve 1998-99 öğretim yılında 4. sınıfa devam etmiş olan (s=92, kız=33, erkek=59) aynı öğrencilerden
oluşmaktadır.[5] Örneklemin yaş ortalaması 1. sınıfta 20.91 (ss.1.74) ve 4. sınıfta
24.18’dir (ss.2.93).
Uygulama:
Ölçme araçlarını ve demografik
bilgileri içeren formlar ilk defa, 1. sınıfta (Nisan-1996), son olarak, 4.
sınıftayken (Nisan-1999) aynı öğrencilere sınıf ortamında uygulanmıştır.
Uygulama ortalama 25-30 dakika sürmüştür.
Her iki uygulama sonucunda toplanmış
formlardan elde edilen veriler, SPSS for WINDOWS 9.0
istatistik paket programının ilgili modülleri kullanılarak analiz edilmiştir.
Bulgular, araştırmanın amacı
çerçevesinde, yani dört yıllık öğrenim sürecinde öğrencilerin dindarlık ve ölüm
kaygısı değişkenleri açısından bir değişimin olup olmadığını test etmek
amacıyla analiz edilmiştir. Bunun yanı sıra, hem dindarlığın boyutlarıyla hem
de öğrencilerin ölüm kaygılarının sebepleriyle ilgili açıklayıcı yorumlarda
bulunabilmek için daha detaylı analizler yapılmıştır. Çünkü, öğrencilerin
ortalama dindarlık puanlarında saptanan düşüşün daha çok hangi boyutta
gerçekleştiğini ve ortaya çıkan yüksek ölüm kaygısının sebeplerinin neler
olabileceği konusunda fikir verebilmesi için bir açıklama getirilmesi
gerekmekteydi. Bu detaylı analizler, bazı sosyo-demografik değişkenlerle olan
ilişkilerin araştırılmasını, dinî hayatın boyutları açısından incelenmesini[6]
ve her iki ölçme aracında bulunan ve aşağıda sözü edilen dört ifadeyle
ilişkilerinin analiz edilmesini içermektedir.[7]
Tablo.1.
Sınıf, Dindarlık, Ölüm Kaygısı ve Cinsiyet Değişkenlerinin Diğer Değişkenlerle
Olan Korelasyon Katsayıları
ve
Anlamlılık Düzeyleri
|
|
Dindarlık |
Ölüm kaygısı |
İnanç |
Duygu |
Davranış |
Bilgi |
5 nolu
ifade¨ |
9 nolu
ifade¨ |
23 nolu
ifade¨ |
26 nolu
ifade¨ |
¨¨ SINIF |
-.19*** |
-.06 |
-.04 |
-.20** |
-.12 |
.03 |
-.13**** |
-.07 |
-.18*** |
-.20* |
* p<.000
** p<.004 ***
p<.01 **** p<.05
|
|
Cinsiyet |
Medeni Durum |
Sınıf |
Sosyo-ekonomik düzey |
Ölüm kaygısı |
DİNDARLIK
|
-.01 |
-.01 |
-.19* |
.03 |
.04 |
* p<.009
|
|
Cinsiyet |
Medeni Durum |
Sınıf |
Sosyo-ekonomik düzey |
Dindarlık |
İnanç |
23 nolu
ifade |
26 nolu
ifade |
ÖLÜM
KAYGISI
|
-.31* |
.03 |
-.06 |
.02 |
.04 |
.13*** |
-.05 |
.24** |
*p<.000 ** p<.001 *** p<.05
|
|
5 NOLU İFADE |
CİNSİYET
|
-.20* |
* p<.005
¨ 5 nolu ifade:
“Ölümden sonraki hayat beni büyük ölçüde kaygılandırır”.
9 nolu ifade: “Acı çekerek ölmekten korkarım”
23 nolu ifade: “Günah işlediğimi düşündüğümde, pişmanlık ve
huzursuzluk hissederim”.
26 nolu ifade:
“Ölümü hatırlatan bir durumla karşılaştığımda, ahirette
başıma gelebilecek şeyleri düşünerek bir ürperti ve heyecan duyarım”.
¨¨ Öğrencinin öğrenim sürecinde bulunduğu sınıf
(1. ve 4. sınıfta olma durumu)
Pearson momentler
çarpımı formülü kullanılarak yapılan analizler sonucunda, öğrencilerin
bulundukları sınıf değişkeninin, dindarlıkla (r= -.19, p<.01),
DHÖ’nin duygu boyutuyla (r= -.20, p<.004), ÖKÖ’nin “Ölümden sonraki hayat beni büyük ölçüde
kaygılandırır”(5 nolu) ifadesiyle (r= -.13, p<.05), DHÖ’nin “Günah işlediğimi düşündüğümde, pişmanlık ve
huzursuzluk hissederim” (23 nolu) ifadesiyle (r=
-.18, p<.01) ve yine DHÖ’nin “Ölümü hatırlatan
bir durumla karşılaştığımda, ahirette başıma
gelebilecek şeyleri düşünerek bir ürperti ve heyecan duyarım” (26 nolu) ifadesiyle (r= -.20, p<.000) negatif yönde anlamlı
korelasyona sahip olduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca, dindarlıkla öğrencilerin bulundukları sınıf
değişkeni arasında p<.009 düzeyinde (r= -.19); ölüm kaygısıyla cinsiyet
değişkeni arasında p<.000 düzeyinde (r= -.31), DHÖ’nin
inanç boyutu arasında p<.05 düzeyinde (r=.13), DHÖ’nin
26. ifadesi olan “Ölümü hatırlatan bir durumla karşılaştığımda, ahirette başıma gelebilecek şeyleri düşünerek bir ürperti
ve heyecan duyarım” ifadesiyle p<.001 düzeyinde (r=.24) anlamlı
korelasyonlara sahip olduğu saptanmıştır.
Cinsiyet değişkeniyle ÖKÖ’nin “Ölümden sonraki hayat beni büyük ölçüde
kaygılandırır”(5 nolu) ifadesiyle p<.005 düzeyinde anlamlı
korelasyon tespit edilmiştir (r= -.20).
Tablo.2. Öğrencilerin 1.
Sınıfta ve 4. Sınıftayken Sözü Edilen
Değişkenlere İlişkin Aldıkları Ortalama
Puanlar, Standart Sapma
Değerleri ve T-Testi Sonuçları
|
DEĞİŞKENLER |
1.
SINIF |
4.
SINIF |
|
|||
|
|
Ortalama |
Standart
sapma |
Ortalama |
Standart
sapma |
t-
değeri |
p-anlamlılık
düzeyi |
|
Dindarlık |
60.24 |
5.25 |
57.83 |
7.09 |
2.64 |
.009 |
|
Ölüm
kaygısı |
9.09 |
2.69 |
8.71 |
2.82 |
.93 |
.35 |
|
İnanç
boyutu |
7.97 |
.20 |
7.95 |
.29 |
.61 |
.54 |
|
Duygu
boyutu |
16.11 |
3.06 |
14.79 |
3.16 |
2.90 |
.004 |
|
Davranış
boyutu |
26.90 |
3.24 |
25.88 |
4.88 |
1.70 |
.09 |
|
Bilgi
Boyutu |
9.17 |
.82 |
9.22 |
.74 |
-.43 |
.66 |
|
5 Nolu ifade* |
.73 |
.44 |
.60 |
.49 |
1.88 |
.05 |
|
9 Nolu ifade |
.86 |
.34 |
.91 |
.28 |
-1.08 |
.28 |
|
23 Nolu ifade |
2.49 |
.68 |
2.22 |
.75 |
2.53 |
.01 |
|
26 Nolu ifade |
2.30 |
.71 |
1.86 |
.80 |
3.92 |
.000 |
* İfadelerin açılımları için bkz. Tablo.1.
Tablo.2’de de görüldüğü gibi,
denekler 1. sınıftayken dindarlığa (toplam dindarlık puanı), dindarlığın duygu
boyutuna, ÖKÖ’nin 5. maddesine, DHÖ’nin
23. ve 26. maddelerine ilişkin puanlarıyla, 4. sınıf öğrencisiyken aldıkları
puanlar arasındaki farkların anlamlı düzeylerde olduğu t-testi sonuçlarında
ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte Tablo.2 incelendiğinde sözü edilen
değişkenlere ilişkin alınan ortalama puanlar karşılaştırıldığında, öğrencilerin
4. sınıfa geldiklerinde ortalama puanlarda anlamlı düşüşlerin olduğu gözlenmektedir.
Tablo.3. Öğrencilerin 1.
Sınıfta ve 4. Sınıftayken Sözü Edilen
Değişkenlere İlişkin Aldıkları Ortalama
Puanlarının
ve Standart Sapma Değerlerinin Cinsiyet
Değişkeni Açısından Dağılımı ve T-Testi
Sonuçları
|
|
1.
SINIF |
4.
SINIF |
||||||||
|
DEĞİŞKENLER |
KIZ |
ERKEK |
|
KIZ |
ERKEK |
|
||||
|
|
Ort. |
ss. |
Ort. |
ss. |
t-değeri |
Ort. |
ss. |
Ort. |
ss. |
t-değeri |
|
Dindarlık |
61.21 |
3.9 |
59.72 |
5.8 |
1.32 |
57.09 |
7.32 |
58.25 |
6.98 |
-.75 |
|
Ölüm
kaygısı |
10.06 |
2.7 |
8.58 |
2.5 |
2.63** |
10.12 |
2.48 |
7.93 |
2.71 |
3.82* |
|
İnanç
boyutu |
8.00 |
.00 |
7.96 |
.25 |
.73 |
7.93 |
.34 |
7.96 |
.26 |
-.42 |
|
Duygu
boyutu |
16.54 |
2.6 |
15.88 |
3.2 |
1.00 |
14.51 |
3.2 |
14.94 |
3.1 |
-.63 |
|
Davranış
boyutu |
27.48 |
2.5 |
26.59 |
3.5 |
1.28 |
25.60 |
5.2 |
26.03 |
4.7 |
-.40 |
|
Bilgi
Boyutu |
9.21 |
.78 |
9.16 |
.85 |
.28 |
9.09 |
.80 |
9.30 |
.70 |
-1.33 |
|
5 Nolu ifade¨ |
.87 |
.33 |
.66 |
.47 |
2.33*** |
.72 |
.45 |
.54 |
.50 |
1.75**** |
|
9 Nolu ifade |
.84 |
.36 |
.87 |
.33 |
-.30 |
.96 |
.17 |
.88 |
.32 |
1.44 |
|
23 Nolu ifade |
2.57 |
.66 |
2.45 |
.69 |
.84 |
2.15 |
.83 |
2.27 |
.71 |
-.72 |
|
26 Nolu ifade |
2.39 |
.55 |
2.25 |
.78 |
.88 |
1.90 |
.84 |
1.84 |
.78 |
.35 |
* p<.000 ** p<.01 *** p<.02 **** p<.08
¨ İfadelerin açılımları için bkz. Tablo.1.
Tablo.3’de, kız ve erkek öğrencilerin sözkonusu
değişkenlerden aldıkları ortalama puanları arasında anlamlı farklılaşmanın olup
olmadığı t-testi kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuçlar, ölüm kaygısı toplam
puanı ve ÖKÖ’nin 5. nolu
ifadesi olan, “Ölümden sonraki hayat beni büyük ölçüde kaygılandırır”
ifadesinden aldıkları puanlar açısından, 1. sınıftayken kızlarla erkekler
arasında anlamlı farkların bulunduğunu ve her iki değişkende de kızların
ortalama puanlarının erkeklerinkinden daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Bu
durumun, dört yıl sonra da yani 4. sınıfa gelindiğinde de değişmemiş olduğu
gözlenmektedir.
Tablo.4.
Kız ve Erkek Öğrencilerin 1. Sınıfta ve 4. Sınıftayken Sözü Edilen Değişkenlere İlişkin Aldıkları
Ortalama Puanlar, Standart Sapma Değerleri ve
T-Testi Sonuçları
|
|
KIZ |
ERKEK |
||||||||
|
DEĞİŞKENLER |
1. SINIF |
4. SINIF |
|
1. SINIF |
4. SINIF |
|
||||
|
|
Ort. |
ss. |
Ort. |
ss. |
t-değeri |
Ort. |
ss. |
Ort. |
ss. |
t-değeri |
|
Dindarlık |
61.21 |
3.9 |
57.09 |
7.32 |
2.85** |
59.72 |
5.8 |
58.25 |
6.98 |
1.26 |
|
Ölüm kaygısı |
10.06 |
2.7 |
10.12 |
2.48 |
-.09 |
8.58 |
2.5 |
7.93 |
2.71 |
1.36 |
|
İnanç boyutu |
8.00 |
.00 |
7.93 |
.34 |
1.00 |
7.96 |
.25 |
7.96 |
.26 |
.04 |
|
Duygu boyutu |
16.54 |
2.6 |
14.51 |
3.2 |
2.76** |
15.88 |
3.2 |
14.94 |
3.1 |
1.62 |
|
Davranış boyutu |
27.48 |
2.5 |
25.60 |
5.2 |
1.86**** |
26.59 |
3.5 |
26.03 |
4.7 |
.74 |
|
Bilgi Boyutu |
9.21 |
.78 |
9.09 |
.80 |
.62 |
9.16 |
.85 |
9.30 |
.70 |
-1.01 |
|
5 Nolu ifade ¨ |
.87 |
.33 |
.72 |
.45 |
1.55 |
.66 |
.47 |
.54 |
.50 |
1.34 |
|
9 Nolu ifade |
.84 |
.36 |
.96 |
.17 |
-1.73***** |
.87 |
.33 |
.88 |
.32 |
-.17 |
|
23 Nolu ifade |
2.57 |
.66 |
2.15 |
.83 |
2.92*** |
2.45 |
.69 |
2.27 |
.71 |
1.41 |
|
26 Nolu ifade |
2.39 |
.55 |
1.90 |
.84 |
2.76** |
2.25 |
.78 |
1.84 |
.78 |
2.87* |
* p<.005 ** p<.008 *** p<.02 **** p<.05 ***** p<.08
¨ İfadelerin açılımları için bkz.
Tablo.1.
Tablo.4’de kız öğrencilerin,
dindarlık toplam puanı, duygu boyutu, davranış boyutu, ÖKÖ’nin
9 nolu ifadesi (Acı çekerek ölmekten korkarım),
DHÖ’nin 23 nolu ifadesi (Günah
işlediğimi düşündüğümde, pişmanlık ve huzursuzluk hissederim) ve 26 nolu ifadesi (Ölümü hatırlatan bir durumla
karşılaştığımda, ahirette başıma gelebilecek şeyleri
düşünerek bir ürperti ve heyecan duyarım); erkek öğrencilerin ise sadece DHÖ’nin 26 nolu ifadesi açısından
dört yıllık bir süreç içinde anlamlı düzeyde değiştiklerini gösteren analiz
sonuçları verilmektedir. Bu sonuç, kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha
çok değiştiklerini işaret etmektedir.
TARTIŞMA
Bu çalışma, İlahiyat Fakültesi
öğrencilerinin sözü edilen değişkenler açısından 1. sınıftaki durumlarıyla 4.
sınıftaki durumları arasındaki farklılıkları saptamak amacıyla
gerçekleştirildi.
Bulgular, genel olarak öğrencilerin
bu süreç içinde ölüm kaygısı düzeylerinde, ve dindarlığın inanç, davranış ve
bilgi boyutlarında anlamlı bir değişikliğin olmadığını ortaya koymuştur.
Özellikle ölüm kaygısı değişkeni açısından bakıldığında Yıldız’ın (1998),
farklı sonuca ulaştığı görülmektedir. Yani söz konusu çalışmada 1. sınıf
öğrencileriyle (s=43, ort. puan= 9.11) 4. sınıf
öğrencileri (s=43, ort. puan= 7.25) arasında ölüm
kaygısı puanları açısından anlamlı bir farkın (t=2.91, p<.005) olduğu
saptanmıştır (s.96). Bu iki farklı sonuç, Yıldız’ın (1998) çalışmasının
kesitsel, bu çalışmanın ise boylamsal metotla gerçekleştirilmiş olmasından
kaynaklanabilir.
Farklı iki bulguya rağmen ortaya
çıkan önemli birkaç nokta vardır. Onlar da, öğrencilerin ölüm kaygısı
düzeylerinin normalin üzerinde olduğu[8],
anlamlı olmasa da 4. sınıfa gelindiğinde ölüm kaygısı düzeyinde bir düşüşün
olduğu, kız öğrencilerinin ölüm kaygısı ortalama puanlarının (1.sınıfta=10.06;
4.sınıfta= 10.12) erkek öğrencilerinkinden (1.sınıfta=8.58; 4.sınıfta= 7.93)
anlamlı bir şekilde daha yüksek (1.sınıfta p<.01; 4.sınıfta p<.000
düzeyinde) olduğu saptanmıştır. Bu bulgu, bir çok çalışmanın sonuçlarıyla
örtüşmektedir.[9] ÖKÖ’nin 5. ifadesini içeren değişken açısından da, kız
öğrencilerin ortalama puanlarıyla erkek öğrencilerin ortalama puanları arasında
anlamlı farklılaşmanın olduğu tespit edilmiştir. Kız öğrencilerinin erkek
öğrencilerden daha fazla ölüm kaygısına sahip olmalarının nedeni olarak, 1) kalıtsal, biyolojik-genetik ve
hormonların etkisinin, 2)
toplumsallaşma, sosyalizasyon faktörleri, aile ve çevre tarafından kadın ve
erkek davranışlarının çocuğa öğretilmesi, yani rol modeli etkilerinin ve 3) çocuğun da öğretilen bu modelleri
taklit ve benimsemesi sonucu kendine mal etmesinin neden olduğu söylenebilir.
Bu üç alan, cinsiyete özgü davranışların edinilmesi sürecinde, hem ayrı ayrı, hem de birbiriyle ilişkili olarak rol oynayabilirler.
Cinsiyet farklarının oluşumunda etkili olan diğer faktörler olarak, okul ve formel eğitim, meslek seçimi ve meslekte başarı, çocuk
yetiştirme, coğrafi konum, ekonomi, politika, toplumların dünya görüşü ve insan
algılamaları gibi, etkenler sayılabilir
(Florian ve Har-Even,
1983-84; Young ve Daniels,
1980; Şenol, 1989 Yanbastı, 1990)
Bireyler gelişim süreçlerinde
cinsiyetlerine ait rolleri öğrenirlerken, sosyo-kültürel beklentilerin etkisi
altında kalırlar. Bu beklentilerin niteliği kadınlar için farklı, erkekler için
farklıdır. Örneğin erkeklerden, bazı tehlikeli ve korku verici durumlar
karşısında cesurca karşı koymaları, kaygı ve korku göstermemeleri, ağlamamaları
beklenir. Dolayısıyla duygu ve davranışlarını kontrol etmeye yönelik bir etki
söz konusudur. Kadınların ise, duygusal olmaları ve duygularını ifade etmeleri,
pasif davranmaları ve erkeklerle bir yarış içinde olmamaları beklenir. Bundan
dolayı, kadınların kendilerini denetleme düzeylerinin çok düşük olduğu
söylenebilir (krş.: Young
ve Daniels, 1980; Florian
ve Har-Even, 1983-84).
Diğer bir neden olarak, kadınların
genel kaygı düzeylerinin erkeklere oranla daha yüksek olduğu görüşüdür. Yanbastı (1990) tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada,
kız öğrencilerin kendilerini erkek öğrencilerden daha sinirli, çaresiz, kaygılı
ve huzursuz hissettikleri yönünde bulgular elde edilmiştir. Başka bir çalışmada
da, kızların kaygı düzeylerinin erkeklerden anlamlı bir şekilde daha yüksek
olduğu tespit edilmiştir (Loo, 1984). Kızların erkeklerden
daha fazla suçluluk ve günahkârlık duyguları taşımaları da (Argyle
ve Beit-Hallahmi, 1975,
s.77) genel kaygı düzeyini yükselten nedenlerden biri olarak gösterilebilir. Bu
bağlamda, genel kaygıyla ölüm kaygısı arasında pozitif korelasyonun olduğu
yönündeki araştırma sonuçları,[10]
cinsiyetler arası bu farklılığın, ölüm kaygısı konusuna da
genelleştirilebileceğini ortaya koymaktadır.
Öğrencilerin dindarlık
ortalama puanlarında, 1. sınıfa oranla, 4. sınıfa gelindiğinde bir düşüşün
olduğu ve bu farkın da anlamlı olduğu gözlenmektedir (t=2.64,
p<.009).Bununla birlikte bu anlamlı farkın, dinî hayatın inanç, davranış ve
bilgi boyutlarından ziyade duygu boyutundaki anlamlı
değişiklikten (t=2.90, p<.004) kaynaklandığı saptanmıştır.[11] Şahin (1999) de duygu boyutu bakımından
incelendiğinde diğer fakültelerdeki (Tıp ve Mühendislik) durumun aksine
İlahiyat Fakültesi 1.sınıfıyla (duygu boyutu ort.
puanı= 16.72) 4. sınıf (duygu boyutu ort. puanı=
14.60) arasında anlamlı bir farkın olduğunu (F4,194=3.60, p<.007)
tespit etmiştir (s.78-79 ve 102). Bu bulgular, yaş değişkeni ve üniversite
öğreniminin bireye rasyonel bakış tarzı kazandırmasıyla açıklanabilir (Fırat,
1977). Fakat sadece İlahiyat Fakültesi’nde böyle bir sonucun ortaya çıkması,
daha çok duyusal uyum kavramıyla ilgili olabileceği düşüncesine
bizi götürmektedir. Yani ilahiyat fakültesi öğrencisinin, hem hayat tarzı hem
de bir meslek edinme çabası olarak din ile ilgili uyarıcılara sürekli maruz
kalması, onun bu uyarıcılara karşı tepkisinin şiddetinde bir azalmaya neden
olabilmektedir.
Dindarlık ortalama puanları
açısından kız öğrencilerle erkek öğrenciler arasında anlamlı bir fark
saptanmamıştır (Bkz. Tablo.3). Bu sonuç, Bayyiğit (1987), Köktaş (1993,
s.214) ve Şahin’in (1999, s.104) bulgularıyla örtüşmektedir.
Günahkârlık
duygusuyla ilgili olan DHÖ’nin 23. ifadesiyle, ölüm
sonrası hayatla ilgili DHÖ’nin 26. maddesi ve ÖKÖ’nin 5. maddesi açısından analiz edildiğinde
öğrencilerin 4. sınıfa geldiklerinde günahkârlık duygularında ve ölüm sonrası
hayata ilişkin kaygılarında anlamlı bir düşüşün olduğu gözlenmektedir. Ayrıca DHÖ’nin “Ölümü hatırlatan bir durumla karşılaştığımda, ahirette başıma gelebilecek şeyleri düşünerek bir ürperti
ve heyecan duyarım” (26 nolu) ifadesi ile ölüm
kaygısı arasında pozitif bir korelasyon saptanmıştır. Benzer bulgu, Yıldız
(1998) tarafından yürütülen çalışma sonucunda da elde edilmiştir. Bu bulgu,
İlahiyat öğrencilerinin ölüm kaygılarının kaynağı konusunda bir fikir
vermektedir. Yani öğrenciler, daha çok ölüm sonrası başlarına gelebilecek
durumları düşünerek ölümden korkuyor olabilirler.
Sonuç olarak, dört yıllık bir süreç
sonunda öğrenciler arasında ölüm kaygısı düzeylerinde anlamlı bir farklılık
gözlenmezken, dinî hayatın duygu boyutu ortalama puanlarında düşme yönünde
anlamlı bir değişikliğin olduğu saptanmıştır.
KAYNAKLAR
ABDEL-KHALEK, A. & BESHAI, J.A.
(1993). “The structure of Templer’s Death Anxiety Scale
among Egyptian students: A reply”. Psychological Reports, 73:
321-322.
ADAY, R.H. (1984-85). “Belief in afterlife and death
anxiety: Correlates and comparisons.” Omega, 15 (1):
67-75.
AMENTA,
M.M. & WEINER, A.W. (1981). “Death anxiety and
purpose in life in hospice workers”. Psychological Reports, 49:
920.
ARGYLE, M. & BEIT-HALLAHMI, B.
(1975). The Social Psychology of Religion. London and Boston: Routledge & Kegan Paul.
ARIES, P.
(1991). Batılının Ölüm Karşısında Tavırları. Çev.:
M.A. Kılıçbay, Ankara: Gece Yay.
AYDIN, M.
(1993). Din Fenomeni. (Editör ve çeviri: M.Aydın),
Konya: Tekin Yayınları.
BAUMAN, Z.
(2000). Ölümlülük, Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri. Çev.: N. Demirdöven, İstanbul:
Ayrıntı Yayınları.
BAYYİĞİT,
M. (1987). Üniversite Gençliğinin Dinî İnanç, Tutum ve Davranışları Üzerine
Bir Araştırma. (Basılmamış Doktora tezi). Bursa:Uludağ Ünv.
Sosyal. Bil. Enst.
BEIT-HALLAHMI, B. & ARGYLE, M.
(1997). The Psychology
of Religious Behavior, Belief and Experience.
London and New York: Routledge.
BOWKER, J. (1993). The Meanings of Death. Cambridge: Press Syndicate of the University of Cambiridge.
BROWN, N.O. (1996). Ölüme Karşı
Hayat: Tarihin Psikanalitik Anlamı. Çev.: A. Yılmaz, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
BROWN, D.G. & LÖW, W.L. (1951).
“Religious beliefs and personality charactaristic of college students”. J. of Social Psychology, 33: 103-109.
DUDLEY, R.L. (1995). “The world view
of young people: A longitudinal study of Finnish youth living
in a suburb of metropolitan
Helsinki (author: H. Helve)
‘Book review’ ”. J. for the Scientific
Study of Religion, 34
(1): 136.
EDMUNDS,
G.J. (1981). “An exploration
of the relationships between a religious perspective, meaning in life and death anxiety”.
Disser. Abst. Int., 42:1601.
ELIADE, M.
(1995). Dinin Anlamı ve Sosyal Fonksiyonu. Çev.:
M.Aydın. Konya: Din Bilimler Yayınları.
ERICKSON, J.A. (1992). “Adolescent religious development and commitment: A structural equation model of the role of family, peer group
and educational influences”. J. for the Scientific Study of Religion, 31:
131-152.
FIĞLALI, E.R. (1990). Çağımızda İtikâdî İslam Mezhepleri. (4. baskı). Ankara: Selçuk
Yayınları.
FIRAT, E. (1977). Üniversite
Öğrencilerinde Allah İnancı ve Din Duygusu. Basılmamış doktora tezi, Ankara: A.Ü. İlahiyat Fak.
FLORIAN, V. & HAR-EVEN, D.
(1983-84). “Fear
of personal death: The effects of sex and religious
belief”. Omega, 14 (1): 83-91.
FRANKL, V.E. (1992). İnsanın
Anlam Arayışı. Çev.: S. Budak. Ankara: Öteki
Yayınları.
GATES, E.D. (1953). The Religion of College Students with Reference to Bradley University
Students. (Unpublished Doctoral Thesis), Bradley Univ.
GILLILAND, J.C. & TEMPLER, D.I.
(1985-86). “Relationship
of Death Anxiety Scale factors to
subjective states”. Omega, 16 (2):
155-167.
GOEBEL, B.L. & BOECK, B.E.
(1987). “Ego integrity
and fear of death: A comparison of instutionalized and independently living older adults”. Death Studies, 11:
193-204.
GREER, J.E. (1990). “The persistence of religion: A Study of sixth-form pupils in Northern Ireland, 1968-1988)”.
The J. of Social Psychology, 130 (5): 573-581.
HANDAL, P.J. (1969). “The relationship between subjective life expectancy death anxiety and
general anxiety”. J. of Clinical Psychology, 25: 39-42.
HELVE, H. (1993). The World View of Young People:
A Longitudinal Study of Finnish Youth Living
in a Suburb of Metropolitan
Helsinki. Helsinki: Suomalainen Tiedeakatemia.
HÖKELEKLİ, H. (1992a). “Ölümle
ilgili tutumların dinî davranışla ilişkisi üzerine bir araştırma (1)”. Uludağ Ünv.
İlahiyat Fak. Der., 4:57-85.
HÖKELEKLİ, H. (1992b). “Ölümle ilgili tutumların dinî davranışla
ilişkisi üzerine bir araştırma (2) -Yorumlar-”. Uludağ Ünv. İlahiyat Fak. Der., 4:87-98.
KARACA, F. (2000). Ölüm Psikolojisi. İst: Beyan Yayınları.
KIRKPATRICK, L.A. (1997). “A longitudinal study of changes in religious belief and behavior
as a function of individual
differences in adult attachment style.” J. for the Scientific
Study of Religion, 36
(2): 207-217.
KIRKPATRICK, L.A. & DAVIS, K.E. (1994). “Attachment style, gender, and relationship
stability: A longitudinal analysis”. J. of Personality
and Social Psychology, 66: 502-12.
KIRKPATRICK, L.A. & HAZAN, C. (1994). “Attachment styles and close relationships:
A four-year prospective study”. Personal Relationships,
1: 123-142.
KÖKTAŞ,
M.E. (1993). Türkiye’de Dinî Hayat.
İst.: İşaret Yay.
KÜBLER-ROSS,
E. (1986). Death: The
Final Stage of Growth.
New York: Simon&Schuster,
Inc.
LEVIN, J.S. & TAYLOR, R.J.
(1998). “Panel analyses of religious
involvement and well-being in African
Americans: Contemporaneous
vs. longitudinal effects”.
J. for the Scientific Study of Religion, 37 (4): 695-709.
LEVIN, R. (1989-90). “A reexamination
of the dimensionality of death anxiety”. Omega, 20(4):
341-349.
LINK, H. (1979). Dine Dönüş.
Çev.: N. Oralbi. İstanbul:
Dergah Yayınları.
LONETTO, R., MERCER, G.W., FLEMING,
S., BUNTING, B. & CLARE, M. (1980). “Death anxiety among
university students in Northern Ireland and Canada”. The J. of Psychology,
104: 75-82.
LOO, R. (1984). “Personality correlates of the fear of death and
dying scale”. J. of Clinical Psychology, 40: 120-122.
MCCLAM, T.
(1980). “Death anxiety before and after death
education: Negative result”. Psychological Reports, 46: 513-514.
MCMORDIE, W. (1981). “Religiosity and fear of death: Strength of belief system”. Psychological Reports, 49: 921-922.
PARGAMENT, K.I., ISHLER, K., DUBOW,
E.F., STANIK, P., ROUILLER, R., CROWE, P., CULLMAN, E.P., ALBERT, M. &
ROYSTER, B.J. (1994). “Methods of religious coping with the Gulf
War: Cross-Sectional and longitudinal
analyses”. J. for the Scientific Study of Religion, 33 (4):
347-361.
PATTON, J.F. & FREITAG, C.B.
(1977). “Correlational
study of death anxiety, general anxiety and locus of control”.
Psychological Reports, 40:
51-54.
ROUX, J.P. (1999). Eskiçağ ve
Ortaçağda Altay Türklerinde Ölüm. Çev.: A. Kazancıgil, İstanbul: Kabalcı
Yayınevi.
SCHELL, B.H. & ZINGER, J.T.
(1984). “Death Anxiety Scale means
and standard deviations for Ontario undergraduates and funeral directors”.
Psychological Reports, 54:
439-446.
SCHUMAKER, J.F., BARRACLOUGH, R.A.
& VAGG, L.M. (1988). “Death anxiety in Malaysian and Australian
university students”. The J. of Social Psychology, 128 (1): 41-47.
ŞAHİN, A. (1999). İlahiyat, Tıp
ve Mühendislik Fakültelerinde Okuyan Öğrencilerde Dinî Hayatın Boyutları
Üzerine Karşılaştırmalı Bir Araştırma. (Basılmamış Doktora Tezi), İzmir:
D.E.Ü. Sosyal Bilimler Enst.
ŞENOL, C. (1989). Ankara İlinde
Kurumlarda Yaşayan Yaşlılarda Ölüme İlişkin Kaygı ve Korkular. Basılmamış Y. Lisans Tezi. Ank.: A.Ü. Sosyal Bil. Enst.
TEMPLER, D.I. (1970). “The construction and validation of death anxiety scale”. The J. of
General Psychology, 82: 165-174.
TEMPLER, D.I., LAVOIE, M.,
CHALGUJIAN, H. & THOMAS-DOBSON, S. (1990) “The Measurement of
Death Depression”. J. of Clinical Psychology, 46 (6): 834-838.
TEMPLER, D.I. & RUFF, C.F.
(1971). “Death anxiety scale means, standard
deviations, and embedding”. Psychological
Reports, 29: 173-174.
TEMPLER, D.I. & RUFF, C.F.
& LESTER, D. (1974). “Fear of death and
feminity”. Psychological Reports, 35:
530.
THOMAS, L.V. (1991). Ölüm. Çev.: I. Gürbüz, İstanbul: İletişim Yayınları.
THORSON, J.A. & POWELL, F.C. (1988).
“Elements of death anxiety and
meanings of death”. J. of Clinical Psychology, 44 (5): 691-701.
THORSON, J.A. & POWELL, F.C.
(1993). “Personality,
death anxiety, and gender”. Bulletin of the Psychonomic Society, 31 (6):
589-590.
TOLSTOY, L.N. (1997). İvan İlyiç’in Ölümü.
Çev.: Ş.Demir. İstanbul: Şule Yayınları.
TOLSTOY, L.N. (1999). Din Nedir? Çev.:
M. Çiftkaya, İstanbul: Kaknüs
Yayınları.
TÜMER, G. (1986). Bîrûni’ye Göre Dinler ve İslam Dini. Ankara:
Diyanet İşleri Başk. Yayınları.
UNGAR, L., FLORIAN, V. &
ZERNITSKY-SHURKA, E. (1990). “Aspects of fear of personal death, levels of awareness, and professional affiliation among dialysis unit staff
members”. Omega, 21(1): 51-67.
WACH, J. (1990). Din
Sosyolojisi. Çev.: Ü. Günay,
Kayseri: Erciyes Üniversitesi Yayınları.
WATT, W.M. (1981). İslam
Düşüncesinin Teşekkül Devri. Çev.: E.R. Fığlalı, Ankara: Umran Yayınları.
YANBASTI, G. (1990). “Kız ve erkek üniversite öğrencilerinin
kendi ruh sağlıklarını değerlendirmeleri: Bir karşılaştırma”. Psikoloji-Seminer Dergisi V. Ulusal
Psikoloji Kongresi Özel Sayısı (8: sayı), ss.
57-63, İzmir: Ege Ünv. Ede. Fak. Yay.
YAPAREL, R.& YILDIZ, M. (1998).
“Ölüme İlişkin Depresyon Ölçeğinin Türkçe
çevirisinin normal populasyonda geçerlik ve
güvenilirlik çalışması”. Türk
Psikiyatri Dergisi, 9 (3): 198-204.
YILDIZ, M. (1998). Dinî Hayat
ile Ölüm Kaygısı Arasındaki İlişki Üzerine Bir Araştırma. (Basılmamış
Doktora Tezi), İzmir: D.E.Ü. Sosyal Bilimler Enst.
YILDIZ, M. (1999a). “Savaş tecrübesi
yaşayan Boşnaklar arasında ölüm kaygısı: Türk örneklemle
karşılaştırmalı bir çalışma”. D.E.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, 12:
147-162.
YILDIZ, M. (1999b). “Ölüm kaygısıyla
dindarlık arasındaki ilişki üzerine bir yorum”. Düşünen Siyaset, 1(4):105-120.
YALOM, I. (2000). Varoluşçu
Psikoloji. Çev.: Z.İ.Babayiğit, İstanbul: Kabalcı Yayınları.
YOUNG, M. & DANIELS, S. (1980). “Born again status as a factor in death anxiety”. Psychological Reports, 47:
367-370.
[1] Hayatın anlam kazanmasında din ve ölümün katkıları için bkz.: Link, 1979; Kübler-Ross, 1986; Frankl, 1992; Tolstoy, 1997, 1999; Yalom, 2000;
[2] Şu çalışmalar örnek olarak verilebilir: Watt, 1981; Tümer, 1986; Fığlalı, 1990; Wach, 1990; Thomas, 1991; Ariés, 1991; Aydın, 1993; Bowker, 1993; Eliade, 1995; Brown, 1996; Roux, 1999; Tolstoy, 1999; Bauman, 2000.
[3] Yine bağlanma teorisi (attachment theory) ile farklı değişkenler arasındaki ilişkileri araştıran boylamsal yapılan çalışmalardan şunlar örnek verilebilir: Kirkpatrick ve Davis, 1994; Kirkpatrick ve Hazan, 1994.
[4] Templer, 1970; McClam, 1980; Amenta ve Weiner, 1981; Edmunds, 1981; McMordie, 1981; Şenol, 1989; Yıldız, 1998; Yaparel ve Yıldız, 1998; Yıldız, 1999ab.
[5] Son sınıf uygulamasında sadece 3 erkek öğrencinin eksik olmasının dışında, uygulamalardaki öğrenci gruplarının aynı kişilerden oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu tür çalışmalarda, her uygulamada denekleri aynı sayıda tutmak genellikle mümkün olmayabilmektedir. Bkz. Greer, 1990; Helve, 1993; Kirkpatrick, 1997; Levin ve Taylor, 1998.
[6] İstatistik analizlerde, Dini Hayat Ölçeği’nin her boyutu bir alt ölçek olarak kabul edilmiştir. Buna göre puan aralıkları, İnanç Boyutu için, 0-8; Duygu Boyutu için, 0-21; Davranış Boyutu için, 0-30 ve Bilgi Boyutu için 0-10’dur.
[7] İstatistik analizlerde, bu ifadelerin her biri, bir değişken olarak kabul edilmiş olup, ÖKÖ’nin 5. ve 9. maddeleri için puan aralığı 0-1; DHÖ’nin 23. ve 26. maddeleri için puan aralığı 0-3’dür.
[8] Templer ve Ruff (1971) tarafından 3600 genç ve yetişkin üzerinde gerçekleştirdikleri bir çalışmada, ÖKÖ’nden alınan ortalama puanların 4.5-7 arası olmasını normal düzey olarak değerlendirmişlerdir.
[9] Örnek olarak: Lonetto ve ark., 1980; Young ve Daniels, 1980; Schell ve Zinger, 1984; Aday, 1984-85; Goebel ve Boeck, 1987; Schumaker ve ark., 1988; Thorson ve Powell, 1988; Şenol, 1989; Levin, 1989-90; Ungar ve ark., 1990; Hökelekli, 1992a,b; Abdel-Khalek ve Beshai, 1993; Thorson ve Powell, 1993; Templer ve ark., 1990; Yaparel ve Yıldız, 1998; Yıldız, 1998, 1999a; Karaca, 2000.
[10] Handal, 1969; Templer ve diğ., 1974; Patton ve Freitag, 1977; Lonetto ve ark., 1980; Amenta ve Weiner, 1981; Loo, 1984; Gilliland ve Templer, 1985-86;
Yaparel ve Yıldız, 1998).
[11] Bu sonuç, bir çok çalışma sonuçlarıyla örtüşmektedir (Brown ve Löw, 1951; Gates, 1953; Şahin, 1999, s.132). Fakat Yıldız (1998) bu konuda farklı bir sonuç elde etmiş, bu bulgu ise yukarıda da belirttiğimiz gibi metot farklılığından kaynaklanabilir.