Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

18.09.1999 tarihinde, yani 17.08.1999 Marmara depreminin 1 ay sonrasında Sakarya iline gelen biri olarak birkaç satırlık kelam...

Sakarya beklentilerin aksine küçük bir vilayet esasen. Dışarıdan buraya gelenlerin beklentisi (şahsen benim öyleydi) Kocaeli gibi büyük bir şehir bulmak. Sakarya henüz bu seviyede değil. 30 yılda bir köyleşen akabinde şehir kurulan bir yer olmuş şu ana kadar. Yeni yerleşim alanları ile umarım bundan sonra bir daha köye dönmez. Ulaşım itibariyle Türkiye'nin belkide en şanslı bölgesinde bulunmakta. İstanbul'a 2, Ankara'ya 4 saat mesafede. Karadeniz sahili, Sapanca gölü, Tarihi Taraklı evleri, Poyrazlar gölü, Kerem Ali dağları, yaylaları ayrı birer güzellik.


 


Fotoğraftaki gerdanlık İstanbul'a ait. Tarihten bu yana İstanbul, medeniyetin beşiği olan, bütün hükümdarların rüyalarını süsleyen, müstesna bir yer.  Onu fetheden padişahın adı bile II.Mehmed iken Fatih olmuş. Hal böyleyken son dönem itibarıyla maalesef hakettiği yerde değil. Sahip çıkamamışız bu güzelim mirasa. Dünya'da yaşanabilir kentler sıralamasında nerde olduğunu bilmek hoş değil. Dünyaca ünlü bir mimarın İstanbul'u gördükten sonra "Sizler Mimar Sinan'ın torunları olamazsınız" dediğini okumuştum gazeteden. Haklı gerçekten.


 


 


 

İşte burası da Bartın(Amasra)'dan bir görünüm. Bartın Türkiye'nin 74 plakalı, Amasra, Kurucaşile ve Ulus ilçelerinden oluşan küçük bir ili. Turistik ve en çok tanınan ilçesi olan Amasra, deniziyle, yeşiliyle görülmeye değer bir yer. Fatih Sultan Mehmed Han'ın İstanbul'u aldıktan sonraki ikinci durağı olması bu küçük ilçenin tarihteki önemine bir örnek. Fatih gibi nice diyarlar, denizler görmüş bir padişahın Amasra'yı  ilk gördüğünde "Lala Lala, Çeşm-i  cihan (Dünya'nın gözü) bu mu ola" dediği rivayet edilir. Amasra için büyük bir onur...