Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

GARACAOGLAN

50 ye yakın kitap yazılmış ozanımız hakkında,yüzlerce makale. Ne

zaman mi?Ali Rıza adında bir türkü dostunun katır

sırtında YÖRÜKELI ni dolaşıp,obalardan dinlediklerini

Adana'da,İçel'de,Konya'da ve Tarsus'taki bir gazetede

yayınlayınca. Kentsoylu eli kalem tutanlar maden

bulmuşçasına saldırmışlar. Ama kimsenin aklına baba

ocağı Varsak eline gelip de,ayağı çarıklı çobanların

kıl çadırına girip ilk ağızlardan dinlemek

gelmemiş. Kim bilir belki utanmışlardır Karaca oğlan

hakkında kitap yazan adı saygınların kimi Amerika'da

California daki (Ilhan Başgöz. Karacaoğlan.India

Üniv.Türkçe yayınları C.2.S.8))bir üniversitede

bulmus,kimi Türkolog Dr.Wilhelm Radloff (1837-1918)'un

, kitaplarında balkanlarda aramış, Sükrü elçin Viyana

kütüphanesinde aramış( Sükrü Elçin, Halk Edebiyatinda

Kaynaklar Meselesi ve XVI. Asır Ozanı Karacaoglan,

Halk Edebiyatı Araştırmaları S 13).Hocaların hocası da

önce Osmanlı arşivlerine kara oğlan (Mehmet

Fuat.Alinti N.Ergün.Karacaoglan S.25.26))türküsü

bulup,bunun karaca oğlana ait olabileceğini

yazmış,ardından kendi kendini yalanlayıp,kara oğlan

türküsünün aslında bir ayıcı türküsü olduğunu iddia

etmiş. Oysa O kara kil çadırdan içeri girseydi Büyük

ozanın çıktığı obanın ayı sözcüğünü domuz gibi

uğursuz sayıp kullanmadığını bilirdi. Varsak'dır durak yerimiz sözü neyi anlatıyorsa ozanın niyetide odur. Varsak boy adı olarak değil yer adı olarak kullanıldığı açıktır. Buradan başlamak gerek Varsak neresi?''Varsaklar Anadolu'ya 13 yy.da gelmişler ve Tarsus'a yerleşmişlerdir.(dç.dr.Muhammet Güçlü Akdeniz Ün.Tarih bl.Antalya. Adalya dergisi s.7058)(Anadolu'da 966-1200 yılları arası Türk aşiretleri .Ahmet Refik Enderun yay.s.162,164,211 ) Yukarıda değinildiği gibi 1920 li yılların

sonunda genç cumhuriyetin genç sevdalısı Ali Rıza

Yalkın Çukurova'daki Yörük obalarını dolaşır,ve

Cenupta Türkmen Oymakları adı altında önce gazetelerde

sonrada kitap olarak yayınlar. Sonrada önüne gelen

Karaca oğlan ı yazar,dahası Van'lı Yasar Kemal bile

INCE MEMED suçu yetmezmiş gibi Kadirlide Karaca

oğlan türküleri söyleyen biri olduğunu yazar. Yazık bir

tane bulabilmiş oysa bugün bile yüzlerce var. Yazanlar

ayni sayfada şiirlerinden başka kaynak yok derken

altta Yozgat'ta Antep'te,Azerbaycan'da ararlar.

Kozan dağından neslimiz

Ari türkmendir aslimiz

Varsak tir durak yerimiz

Gurbet elde yar eğler beni.

Buradan başlayalım. Bu kozan dağı neresi ?Van'da bile var ama Sis'de bugünün Adana ilçesi

Kozan'yok.Orada Horzum yaylası var,kortucak var dibek

dağları var,aladaglar var,düldül dağı var .Gelin

görünki Kozanda kozan dağı yok. Ama tüm karacaoglan

yazarların başvuru kaynağı Ali Rıza beyin yazdığı

kitapta var. Cenupta Türkmen Oymakları 1. cildin

175.sayfasi aynen söyle:''11 temmuz 1928 de Mersinden

yola çıktım,Toros'ların'Bulgar,Ala Kozan' dağlarını

bir seyyah gibi baştan başa dolaştım.''Noktası virgülüne

değin böyle.Imdi Edebiyat bilenler bu anlatımı

yorumlamalı. Yazar Bulgar VE Ala Kozan demiyor. yani VE

ayracı yok.

Gelelim Kozan'a:Asil adi Sision olup zamanla Sis

'e dönüsmüstür.16.yy.da Osmanlılara geçti.17.yy.dan

19.yy.a kadar Kozan oğulları yönetiminde

kaldı.(Britanica ans.C.13 S.566) ''I.S.17 de

Romalılar 7.yy.da Emeviler,11çyy.da Selçukluların

eline geçti.Siska,Sision diye anılan kent Ermeni

Rupin yan krallıgınn merkeziydi.17.yy.da Kozan

ogullarının yönetimine girdi. Kozan adi buradan

gelir.(Yurt ans.C1.S62) İlçenin adı 1800 lü yılların

başında bile SIS'dir.V.Langlois.Sis'in kimlerce

kurulduğu belli değildir,ama ne olursa olsun Sis tarih

sahnesinde 12.yy.da 2.Leon'un bassehir yapmasiyla ün

kazanmıstır.(Eski Kilikya.V.Langlois.Çev.M.Rahmi

Balaban.1947 Mersi Halkevi basimi.Bölüm3 S.62,63)Sis

adi 1785 de Kozan olarak degistirildi.(Britanica

ans:C.13 s.567)

Gelelim Kozan oğullarına:Kozan oğulları adını

dağlarda yasayan VARSAK Türkmenlerinden

almıştır.(Prf.Faruk Sümer.Oguzlar.S.195)

Yani Karaca oğlanın yasadığı varsayılan(bize göre

15.yy.)16.yy.da bugünkü Kozan bölgesinde kozan

oğulları yok. Kim var Afşarlar var.(Prf.Faruk Sümer

Oğuzlar S.277)başka kim var Kozan'ın üstündeki yaylaya

adını veren horzum var,sari keçili var,honamlı

var,hayta var,kara koyunlu var. Bunlarda Afşar'ın alt

boyları.(Faruk Sümer 16.yy. yerleşim birimlerini ve

oymakları anlatırken''Sis sancağında Savcı

hacılı,Eglen oglu,Ayru damlu,Kavuragalı ve Afşar

teşekkülleri sakin idiler der. Oğuzlar S.17616.yy da

Sis yöresinde kalabalık bir Afşar kolu

yasamaktadir.1519 yılında Afşarlar sis bölgesinde 28

obaya ayrılmışlardır. Sis Afşarlarının buraya 1375

yılındaki Memluk fethi neticesinde gelmiş oldukları

kanaatindeyiz.''(F.Sümer S.277)O Dönemde Osmanlıya son

güne degin kafa tutan ünlü Kozan oğulları

nerede?Tarsus'ta(Prf.Ahmet Akündüz Tarsus

tarihi.S.234) (Eski Kilikya V.Langlios S.9)Kozan

adının kaynağı Ne?Ali Rıza beye göre kuz an(KUZ-guz-

yörükcede soluk anlamındadır)Oysa Dedem Korkutun

KAZAN HAN öyküleri var,Tataria'nin başkenti KAZAN.

Anadolu'da da Yörük elinin(Fırat'tan Menderes'e yörenin

adı yörükelidir.(A.Riza Yalgın)Tarsus bölgesinin adi

VARSAKELI dir.Varsaklar 5 boydan oluşur,En büyük boyu

Kusun,Güçtimur(Kuştimur),Elvanli,Gökçeli,Ulaş.

(F.Sümer Oguzlar S.176,177,317,356) Kimse boşuna

aramasın 15,16 yy.da Anadolu'da başka gökçeli yok. işte

Ozanın ''Gökçe idi benim ilim durağım,evvel yakın idim

şimdi ırağım'',''Gökçeden çıktım çocuktum,Feke'ye

geldim acıktım'' sözleri Varsak elinin Gökçe obasını

anlatır. Gökçeli köyünü değil. Niye degil'1865 Fikra-i

Islahiye yasasıyla Derviş Paşanın hassa ordularınca

silah zoruyla yerleştirilene degin Çukurova'da bir

elin parmakları kadar köy var. Ali Rıza Yalgın

2.9.1928 de Karaca oğlanın köyüne gittiğini yazar.

(Yörük elinde her oba her boy,her çadır karaca oğlanı

sahiplenir.16-21 nisan 2003 tarihleri arsında Adana

Imam oglu köylerinde yaptığımız soy çalışması

sırasında yörede Kara köy olarak bilinen Yörük köyünde

90 yaşındaki bahşişli Mahmut Gedikli torunlarının

adını tam anımsayamadı ama Karaca oğlanı ezbere

saatlerce okudu. Mahmut Gedikliye göre karaca oğlan

Bahşişliydi. I. Ateş)''Çingiroglu benim özbe öz

soyumdu,simdi soyka kaldım garip başıma'' dediği

Çingiroglu Mehmet Bey'e konuk olur. Ama Mehmet bey 'Bu

köy 80 sene evvel düşmüşün mezarlığı

yöresindeydi. Hastalık yüzünden yaylağımız olan

gökçeliye çıkıp konduk ''deyiverir.(Yalgın

C.T. Oymakları C.2.S.305)Yani gökçeli köyünün 1850li

yıllardan sonra kurulduğunu anlatır,ve

araştırmacılarca bu atlanır. Cevat Türkay'a göre Osmanlı döneminde Anadolu'da binlerce aşiret ve oymak arasında Çingiroglu,Cingiroglu çilingir oğlu adını

taşıyan bir soy yok,aynı şekilde sailoglu(sayıloglu)da yok. Anlaşılan

uyanık birileri karacaoğlana sahiplenmek adına Ali Rıza yalgını yanıltmış.

'DÜSMÜSÜN MEZARLIGI'' ne

anlama geliyor? Yaşlılıktan,hastalıktan ölenlerin

mezarı olsa tüm dünyadaki mezarlıklar düşkünler

mezarlığı olur. Düşkün olmak Alevilerce cezalı

karşılığıdır. Suç isleyen düşkündür ve DAR a

dikilir. Gökçeli boyu Tahtacı alevisidir.(Prf.Yusuf

Ziya Yörükkan.Tahtacilar.S.157.158)Ozanın yasadışı

dönem Anadolu'nun yangın yerine döndüğü

dönemdir.Akkoyunlu-Osmanli,Akkoyunlu-Karakoyunlu,Karakoyunlu-Mogol-Osmanli-Safevi-Osmanli-Karamanli-OSMANLI-YÖRÜK

hesaplanmasının doruğa çıktığı yıllardır.(Prf.Mustafa

Akdag.Celali İsyanları S.119,143)Daha Hırvat sadisti

Murat efendinin kuyuları kazılmamıştır. .Dağları

yaylak,bayırları güzlek,ovasıysa kışlak ı

Yörüklerin. gökçeden çıktım çocuktum deyimi anayurdu

varsak elinden genç yasta ayrıldığının,Feke yöresinde

sıkıntılı günler geçirdiğinin kanıtıdır. Yörükler

arasında herkim olursa olsun bir tek şekilde aç

kalır:Yörügün tümü aç kalırsa. Bu açlık günübirlik

açlık değildir. Şiirde geçen gökçe deyimi ise yer yöre adı değil

bir deyimdir. Yeşillik anlamındadır. Yörükler,yeşilliğe göklük,yeşillikçiye gökcü,yeşilliği,otlağı bol olan yöreye de gökel gökçü el,gökce el,derler.

Bize göre de asıl sorun buradadır. Yörükleri bilip tanımayan yörükçeyi anlamayan doğal olarak sözcükleri bildiği ve anladığı anlamda çevirecektir. Gökçe idi benim ilim duragım da anlatılmak istenen ne Mut'un sarp kayalığı nede Sisi'in kıracıdır,Berdan'ın sularıyla 12 ay yeşillendirdiği anaç yediveren toprak TARSUS'dan başkası değildir. Göklük yerde Tarsus'tur,gökçeli boyuda Tarsus'dadır. Karaca oglan Feke'nin Gökçeli köyünde

doğmuş olsa Feke'ye gelip bir gökçeli,ye yada Fekeliye

açıktım dese gülerler adama. Ozanın hasretlik çektiği

doğrudur. Bu gerek Hoca Ahmet Hamdi efendinin

anılarında gerek halk öykülerinde ve açık açık da

şiirlerinde görülür. Şiirlerinin Türkülerinin bir çoğu

hasretlik kokar. Kozanda ,feke de,gökçelide doğup da

gene ayni yörede yasayan birisi yurduna obasına hasret

olabilirimi?Hiç br şiirinde yerleşik yaşamdan iz yoktur,hep göçler,yurtlar,obalar,çadır dan söz eder. ''Bozulmuş bağları kopmuş siyeçler'' dizesi ile üzüm bağları bozulmuş filizleri kopmuş şeklinde çeviriler. Bağların bozulması çadırın sökülmesi anlamındadır. Çadırı geren 8 ipe bağ adı verilir. Bağbozumu deyimi yörükelinde göçün başlaması anlamındadır. Siyeç ise filiz değil çadırın etrafındaki 10 cmlik ekdir,yağışın dışarıya sigmesi(akması)nı sağlar)Yörügün ıhıcına dediği yer 20 km .dir. Ama

Ozan cezalıdır ve göçerlerle birlikte bile o çok

sevdigi Bulgar yaylasına gelemez. Oysa Adana'nın

Maraş'ın,Antep'in Yörüklerinden çoğu Bulgar dağına

yaylamaya çıkar. Karacaolan'ın Kozan'lı olabileceği savına önce Kozanlılar karşı çıkar. Yerel araştırmacı Tandoğan Pekşen ozanın kesinlikle Kozanlı olamayacağını yazar.(Tamdogan Peksen, Çetin Yigenoglu,

Kozanca-Kozan Agzi Üzerine Bir Inceleme, Yeksav Yayinlari.)Haklıdır kullanılan dil yalnızca Tarsus ağzıdır.(eski İçel müftülerinden araştırmacı Said Ugur'da aynı görüştedir.ancak ayrıntılar C.Öztelli'nin arşivindedir. Yurt ans.cilt 5.içel maddesi)

Şimdi Mut'tayız. Yani,YÖRÜKELI nin Bozkır

Taşeli'sinde(Taşlık Silifke).Basta ayrım yapmada fayda

var. Mut Karaman ülkesindedir.(Faruk hoca burada da

ısmarlama kent tarihi yazanlara unutamayacakları bir

ders vermiş''IÇ_IL Selçuklular zamanında fethedilmeye

başlanmış ve bu fetih Karaman oğulları devrinde

tamamlanmıştır. Bu bakamdan buradaki Türkler

Çukurova'dakilerden ayrı bir maziye sahiptir. İç-İl

2.Bayezid devrinde altı bölgeye

ayrılmıştır. Ermenek,Selinti-bugünkü

Gazipaşa-Gülnar,Silifke,karitaş ve Mut. Burada yasayan

oymaklar ise Boz doğan-Silifke de,Yivali-Anamur

da,Oguzhanlı-Selinti ve Anamur da,Bozkır lı-Taslık

Silifke de,Hoca yunuslu-Gülnar da dır.Bu oymakların

basları olan beyler Karaman oğluna

Bağlıdır. F. Sümer. Oğuzlar-S 180)Varsaklar ise Ramazan

oğulları beyliğinde. Arada bir sınır var ve zaman zaman

bu iki topluluk savaş halindeler. Mut bölesi Bozdoğan

obasının egemenliğindedir.,Osmanlı ile işbirliği

halinde olup Varsakları yerlerinden kovunca

otlaklarına yerleşmişlerdir. Zaman zaman devletçiliğini göstermek uğruna Kadı Burhan ettin devletine asker göndermişlerdir. Bugünkü Sağlıklı köyünün

kurucuları menemenci oğlu(melemencioglu) boyu bu

Bozdoğanların torunlarıdır.(Prf. Faruk

Sümer.Oguzlar.S.196Tarsus dahil Adana yöresinden

hiçbir Yörük Bulgar yaylası veya Bin boğa

yaylası,alada yaylası dururken Mut,Silifke yöresine

göçmez. Tarsus ile,doğu Yörükleri iç

içedir,Adana,Maraş, Antep. Ama Batıda coğrafî konumdan

dolayı bir kopukluk vardır. Tuz yolu Gülek(Kusun

obasının yaylagı) den geçer. İpek yolu canlı bir

ticaret alanı,Bac(vergi) geliri büyük bir yöredir.

Silifke'nin adı 2350 yıldır Selekeos 'dur Mut'un

adıysa 1000 yıldan fazladır Mut,dur.Bu haldeyken

Karaca oğlanın şiirlerinin hiçbirinde mut,ve Silifke

geçmez. Gariptir,Bağdat,Mısır,Mamalı,Engürü

,Frengistan bile geçer ama yazikki Mut

geçmez.(Karacaoglan yazarları Mamalı adını da gene bir yerleşim biçiminde sunup ozanı Tarsus dışında göstermek isteyenler tek ciddi kaynak olan Cevat Türkay'ın Osmanlı döneminde aşiret ve oymaklar kitabına bakmayı akıl etselerdi Bozulus'a(Ak koyunlu) bağlı çok büyük bir aşiret olduklarını ve bu aşirete bağlı hamzabeyli,kabasakallı,karahacılı,kızıklar,köşkerli,sarılar,penbecik gibi birçok boyun Tarsus sakini olduğunu görürdü,görmek isteseydi tabii.)Yerlikaya,Mahvaç,Yaylacik, Kizildag, Akoluk,

Avlağı dağı, Ketsel gibi mut yöresindeki dağ adları da

geçmez. Mut dağlarında Kozan oğlu,Kusun oğlu,Varsak

Yörükleri de yoktur. Yörede hakim boy

Bozdoğanlardır. Tüm araştırmacıların Karaca oğlan ile

ilgili ortak buluştukları noktalar vardır. Bunlar:

1-Karaca oğlan Çukurovalıdır.(Mut Çukurova'nın

neresinde?)

2-Türkmen'dir(Nedense Cumhuriyet dönemi yazı

yazanlar Yörük adini kullanmayı pek sevmezler. Türkmen

kavramı cicili ad olup tartışmalıdır. Oysa Yörük

adını,varlığını kabullenebilseler işleri daha da

kolaylaşacak. Abdalları yok saymak büyük APTALLIKTIR.

Karacaoglan araştırıcılarının hiçbiri Yörük veya

Türkmen değildir. Kalemi ne kadar düzgün olursa olsun

Sayrı ocağı(hasta hane) ile ilgili bir yazıyı içinde

olan biri daha iyi yazar. Çünkü Sayrı sağlar(Doktor)Hem

yasar hem yazar.)

3-Tarsus'taki Eshab-ı kehf mağarası,Kırklar

mağarası(Nüzhet Erün),Gaziantep Nizib'in keklice

köyü,Maraş'ın cebel yaylası(Hoca Hamdi

efendi)Erzurum'un Oltu ilçesi Penek köyü Zemzem dağı

Yasamal yaylası(A.Adnan Saygun) ölüm yeri olarak

savlanırken Cahit Öztelli''Çukur ovada bir

tepededir. Olsa olsa Muttaki Çukur köydedir. Mut'ta

birde karaca oğlan tepesi var ''Diyerek noktalar. Öztelli Mut'ta öğretmenlik yaptığından minnet borcunu ödüyor olmalı. İçel'li araştırmacı Said Ugur ile görüştüğünü yazıyor Ugur'un arşivlerini satın aldığını yazıyor ama arşivlerden hiç bahsetmiyor kaynak göstermiyor. Eğer açsa, açabilse Said Uğur'un yazılarında da,Ali Rıza Yalgın'ın 1928 yılında Tarsus'da yayınlanan Tarsus gazetesinde de Karacaoğlan'ın Tarsuslu olduğunu göreceğiz. Ama ne var ki dilci ,tarihçi,arkeolog olmayan öğretmen Cahit Öztelli'' Benim yaptığım araştırmaya göre Mut'un Çukur köyü' ndendir ''demesi yetiyor. Kimse Hangi yetkiyle,bilgiyle,ekiple,metotla araştırdın demiyor diyemiyor. Çukur

köyü adının nasıl oluyor da Çukurova ile aynı anlama

geldiğini yorumsuz bırakıyor;Karaca oğlan tepesi ve

KARACAOGLAN ÇIGIRMAK deyimlerini açıklamaya

çalışacağız. Yörük elinde ve Asya Yörük yurtlarında

Karanın anlamı farklıdır,ve evrenseldir. Sevgili

karagözlü,Ölüm kara toprak,delikanlı karayagız,Tipi

karakış,Soğuk karayeldir. Kısaca YÖRÜK TARIH BOYUNCA

KARABUDUNDUR. Kara yaşamının vazgeçilmez

rengidir. Anadolu'da,Balkanlarda,Azeria'da, İran'da,Türkistan'da

Yörük atının nal izlerini tasıyan her yerde

Karadağ,karaca dağ,karatepe,vardır.

KARACAOGLAN ÇIGIRMAK (karacaoglan geleneği).Türkü

söylemekle eşanlamlıdır(Yurt ansiklopedisi

C.1.S141)Kesinlikle Dünyanın en zor isidir bozkır

yasamı.''Göçerin ölüsüne ağlayacak zamanı

yoktur''deyimi oldukça uyundur. Yörük beylerinin ve

yakınlarının dışında düğün bile olmaz çoğu kez. Gelini

ata bindirirler,yuları birileri tutar götürüp yeni bir

çadıra yerleştirirler. Güveyi gelinden günler,aylar

sonra çadıra girdiği bile olur. Böyle durumlarda

tören ertelenir. Ancak Nevruz,Hıdrellez ve öç

bayramları kesinlikle ertelenmez. Düğünü yapılmamış

gelinlerin töreni de bu bayramlarla birleştirilmiş

olur. Nevruz ve hıdrellez senede bir kez kutlanırken

Göç bayramı iki kez kutlanır. Biri yaylaya ilk çıkışta

büyük göçün başlangıcında,diğeri güzün geri dönüş

göçünde. Bazen yer ile ilgili olarak göç uzun

sürer. Birkaç günlük konaklamalarla devam eder. Bu arada

da küçük senlikler yapılır. Yaşlılar,kadınlar ve

çocuklar katılır,kendi aralarında

eğlenirler. Nevruzda,hıdrellez ve göç bayramlarında

büyük şölenler düzenlenir. Bir hafta önceden

hazırlıklar yapılır,yunulur,saçlar taranır,en güzel

giysiler yük çuvalından çıkartılır. Kurbanlar

kesilir,kazanlar kurulur. Obalardan konuklar

çağrılır. Herkes canla basla çalışır,eksikler

giderilir. Kimin neyi varsa tüm birikim ortaya

dökülür. gün ve gecesi kimse kimseyi

üzmez,kırmaz. Küsler barıştırılır,sohbetler

koyulaşır,oyunlar oynanıp,halaylar çekilir. Bu

bayramların bas konuğu ozanlardır. Çalar

söylerler. İste Yörük elinde bu ozanların yaptıgı türkü

söylemek değil KARACA OGLAN ÇIGIRMAKTIR.Ve yalnızca

Çukurova'da değil Türkmenistan'dan,Balkanlara degin

böyledir. Onun için Mut'taki Karaca oğlan tepesi

obaların şölen alanıdır. Anadolu'daki yüzlerce adaşı gibi.

4-Karaca oğlan gurbete gitmiştir:Öykülerde Maraş'

ta Zulkadiroglu'nun yanında çalıştığı anlatılır.(Kayıtlarda Zulkadiroglu diye bir beyde oymakda yok,Dulkadır var)Ama

Mut veya Kozan'dan değil Tarsus'tan.

5-Kendi yurdunda bir sevdigi vardır:Adı

karakız,karacakız yada elif olarak yorumlanır. Peki

madem o denli seviyor da ele avuca sığmayan kara oğlan

''Dön karaca oğlan,dön obana'' diye feryat figan

ederken niye dönemiyor?Elin kolun mu bağlamışlar?Hayır

ama kırmışlar.

Aradılar bir duldada buldular

Yasladılar sıvgalarım kırdılar

Yaz bahar ayında bir avrat verdiler

Yandım gittim Ala karlı dağ iken.(Çeviriciler şiiri

Yaz bahar ayında ir od verdiler yandım gittim ala dağda kar iken diye çevirirler,oysa Ali Rıza Yalgın'ın Cenupta Türkmen Oymakları kitabında yukarıdaki gibidir. Ala karlı dağ iken Aladağ'da kar iken diye çevrilirse adreste doğal olarak değişir.)Şiir açık. oğlana bir kadını zorla vermek istiyorlar,kaçıp

saklanıyor,ama gene bulup kaburgaları kırılana dek

dövüyorlar. Yaşlı bir kadınla zorla everiyorlar. Oda

doğal olarak kaçıyor ve dönemiyor. Dönse beklide

öldürülecek. Bu kaygıyı birçok şiirinde yansıtır.

6-Kimi kimsesi yok garip. kimi yazarlara göre

öksüz ve yetim. gittiği yerlere iki kız kardeşini de

götürüyor.(Neredeyse dünyanın yarısını dolaşmış

olarak gösteren araştırmacılara sormak gerek;malı

mülkü olmayanın,herkesin birbirini boğazladığı

1500-1600 lü yıllarda bu saydığınız yerleri yanında bekar kız kardeşi ile gezmesi

olasımı?Yada hanginiz bunu yapabilirdiniz?)

7-Hiçbir araştırmacı Han Mahmut adlı halk

öyküsünü yadsımıyor,ama hoca Hamdi Efendi yoğun

eleştiriler alıyor.(Han Mahmut öyküsü Tarsus'ta

geçiyor)

Türkmenistan sahiplenir(Aslında Türkmenler

dürüstlük örneği vererek Ozanın Türkmenistan da

doğup,Anadolu'ya geldiğini kabul ederler. yani en verim

li çağında Anadolu'dadır)

 

Azerbaycan Cephesi:

Azerbaycan'da Karacaoglan'in Türkmenistan'da doğduğu

ve Azerbaycan'da Gedebeyli oldugu söyleyip yazanlarda

vardır. ( Oğuz Önal Azerbaycan ve Türkiye Âsık

Edebiyatının XVII. Yüzyılı, V. Milletlerarası Türk

Halk Kültürü Kongresi Halk Edebiyatı Bildirileri S.

181-195.)Chodzko ise daha 1930 yılında(Bizde ciddi

araştırmalar başlamadan önce Karacaoglanın Azeri

olduğunu yazmış(Basöz.S.!3)

Türkmenistanlı Karacaoglan:

Türkmenistan'da ilk karacaoglan araştırmalarını Ilhan

Basgöz 1978 yılında yapmıs bulgularını yayınlamış.

Basgöz'ün Askabat'ta bulduğu Karacaoşlan başlıklı

yazmanın, Türkmenistan Bilimler Akademisi'nin Türk

Dili ve Edebiyatı Enstitüsü kitaplığında, 793 B

numarada kayıtlıdır(BasgözS.13)

Bu belgeler aslında 1330 (1911-1912) yılında Hoca

Molla Niyaz tarafından kanıtlanmıştır. Yazmanın

sonunda düşülen kayıtta onun Çeharkesli Övüz Can

Halfen tarafından yazıldığı belirtilmiş Karacaoglan'in

Türkmence ile yazılmış 26 şiiri bulunmaktadır. Bu

yazmada Karacaoğlan'ın Türkiye'de bilinen iki siiri

yer almaktadır. Bunların dışındaki Karacaoglan

geleneği şiirler Türkiye'de bilinmeyen şiirlerdir.

Ilhan Başgöz'e göre bu siirler Azeri âsıklarının ve

Türkmen bahsilarının dillerinde söylene söylene

Türkmenistan'a kadar gitmiştir. Ona göre bu sözlü

yayılma süreci içinde, Karacaoglan'in şiirleri büyük

ölçüde değişmiş, yeni unsurlar eklenmiştir.

Karacaoglan'i Orta Asya'ya taşıyanlar, Iran ve

Azerbaycan'daki Türkmen aşiretleri olmalıdır (Ilhan

Basgöz, Karacaoglan Türkmenistan'da, S. 163-164).

Daha sonraki yıllarda Prof. Kakacan Ataoglu

Garacaoglan Saçların Gara Dél midir' isminde bir kitap

yayımlamıştır(Umay Günay, Saçlarin Gara Dél midir',

Milli Foklor Dergisi Sayi: 24S. 2)Türkmenler,

Karacaoglan'in XVII. yüzyilda Türkmenistan'da

doğduğunu, olgunluk çağında Türkiye'ye gittiğini kabul

etmektedirler. 1958 yılında Darganata Ilinde yasayan

(1855 yılında dogmus) Baki Nur memmetoğlu,

Karacaoglan'ın Türkmenistan'ın batı taraflarındaki

Giziletrek bölgesinin Balkan ve Sonudag Bozkırlılarında

yaşadığın savlar. Gızıletrek taraflarında yasayan bir

yaşlı Karacaoglan'ın kendi atası olduğunu iddia eder

arastırmacilar Asir Orazov ve Abdirahman Mulkaman'a

söyler. Bu iddiaya göre Karacaoglan bu kişinin

ve soyunun atasıdır. Bir nedenle Türkiye'ye gitmiş ve

orada kalmıştır. Sonraki yüzyıllarda da ilişkisi

kesilmiştir. (Asir Orazov - Abdirahman Mulkamanov,

Yunus Emre ve Karacaoglan Türkmenistan'da,

Uluslararası Türk Dili Kongresi Ankara

1996S.161-169).

Sağduyulu bir meraklı bizimkilerin araştırmalarını

okusa içinden çıkamaz. Hemen hepsi istedikleri gibi

yazıp yorumlamışlar. Sonuçta Klaus Detlev Wanin adında

Alman asıllı araştırmacının Çalışması çıkmış da

derleyip toparlamış(Basöz.S.9)

Simdi sıra Ünlü belgede. Akşehirli Hoca Hamdi

Efendinin anılarında:''Malum ola ki Karacaoglan

Varsak karyesinde dünyaya gelip babası Türkmen

aşiretinden Kara Ilyas, fakir-el hal olmagla sayd-ü

sikarla taayyus eder olup 1013 (M .1604) tarihinde

Kozan dere-beylerinden Hüsam Beyin sayili namiyla

tut-kap asker devşirdiği hengamda Ilyas dahi tutulup

götürülerek orada galip olduğu için lakapları

Sayiloglu kaldığı ve el- yevm karyei mezbur hanedanı

Sayilzade Mehmet Efendiden anlaşılmıştır.

Karacaoglan'in ismi Hasan olup öksüz büyümüş. Vechen

karayagız ve fakir çocuğu olduğu için buna Karacaoglan

denilip böylece anıldığı. Karacaoglan delikanlı iken

munis ve zeyrekliği hasebiyle ol vaktin karye

ağalarından serden geçti Osman Ağa Karacaoglan'ı

evlatlık sekliyle diğer fakir bir aile kızıyla teehhül

ettirmiş ise de kız hor ve çirkin olduğundan

Karacaoglan babası gibi Sayıl askerliğine tutulacağını

anlayıp yirmi dört yasında Varsak'tan firar-la mekanın

gaip ederek, encam Maras'ta Zülgaroglu (Zülkadir

olacak) Hüsam Bey' in himayesinde altı sene teehhül

ümidiyle kalıp, teehhül ümidi münkesir olunca ora-dan

müfarekatla yine geşt-i diyara başlayıp on dokuz sene

sonra vatanına gelmişse de fazla barınamayıp elli beş

yasında Tarsus tarikiyle tekrar gest-i diyara der-ban

oldu-gu''

Etme eyleme hocam:Coğrafyada ilk düzenli orduyu

Osmanlı Orhan Bey zamanında kurmuştur. Avrupa bile 200

yıl düzenli orduya geçerken,Osman oğlu Çoluk çocuk

toplayıp asker yetiştirirken aynı yıllarda

Çukurova'nın Toros'ların çobanları 24 yasındaki adamı

neylesin'Daha düne kadar( Fikra-i Islahiye.1865)Toros

dağlarının kadını erkeği,genci yaslısı çoban

askerdi. Kime askerlik yapacak kara oglan'15.ve 16.

yy.da Kozanoglu derebeylik değil,Yalnızca Tarsus'ta

bir oba olarak adı var. Tüm kaynaklar Kozan

Oğulları'nın(Kusun oğulları)17.yy. baslarında

görüldüğünü yazar. Osman oğlu yeni bir çağı açan

İstanbul'u fetheder,ama Gülek geçidini

geçemez. Karamanlı celealisinden Ankara'dan beri yasak

bölgedir. Osmanlı kurulalı beri Viyana bozgununa değin Yörükler ve Türkmenler askere alınmazlar.

1800 lü yılların basında Çukurova'ya gelen V.Langlois

Tüm ovanın göçerlerle dolu olduğunu ve obalarının

adını tek tek yazar(Eski Kilikya S.9)Siz hani

karye(köy)den söz ediyorsunuz acaba'

Hoca efendiye inanmak gerekirse Zulkadirogullri

arasında hüsam bey diye biri yok(Ilhan Basgöz

Karacaoglan.S.76)

Ahmet Hamdi Efendinin anılarına göre karacaoglan

babası kaybolduktan(1013/1604)iki yıl sora

doğmuştur(1015/1606)(Cevdet Kudret Karacaoglan S.14)

Muhterem hocamızın anılarına dayanarak Karacaoglan'a

yer arayanlar,gene aynı kaynakla 1606 yılında

doğduğunu yazarlar ve de bu kabul görür. Koyunun

olmadığı yerde keçinin çelebiligidir. Ayni

yazarlar,oysa

..

İki de bir üstümüze gelirsin

Nenüz alduk serdar bizde nenüz var'

..

Çıktı yaylasını bile yayladı

Varup padişaha bizi kovladı

Yaktı vilayeti talan eyledi

Nenüz alduk serdar bizde nenüz var'

..

Aldiniz,Sirvan'i güzel Pasin'i

Nenüz alduk serdar bizde nenüz var'

'

Aldınız Tebriz'i güzel pasin'i

Dört yanınız Gürcistanlık Degilmi

Nenüz alduk serdar bizde nenüz var'(Notktalı yerler

eksik)(Ahmet Kutsi Tecer.Karacaoglan'a yeni bir

bakis.C.1.S.10)

Osmanlı ordusu 1578 de Gürcistan'i,1585 de

Tebriz'i,1578 de de Pasin'i almıştır.(Prf.Yasar

Yücel,Prf. Ali Sevim. Türkiye tarihi.C.3.S.23)Bu

tarihlerde Karayazıcı ve Deli hasan isyanları ,bu

isyanlarla da Yörük kırımı başlamıştır.

Top kapı sarayındaki 1344 nolu saray belgesine göre

ise 3.Murad'in 1582 de yaptırdığı 55 günlük sünnet

düğününde karaca oğlan ın adı geçer(A.K.Tecer.A.G.eser

s:11)

Gelibolulu Mustafa Ali(Saray yazarı)Mevaid-ün nefais

adlı yapıtında''Böyle hayvanlar nazım

ederler,inandırabilirlerse bizimdir deyüp,çaresiz

kalırlarsa Karacaoglan'a isnad olunur''(Cahit Öztelli

Karacaoglan bütün siirleri.S.21.22)Gelibolulu Mustafa

Ali 1541-1599 yıllarında yaşamıştır.(A.G.E)İşte bize

göre araştırmacıları yanılgıya sürükleyen başka

karacaoglanlar arama sevdası burada saklı. Yukarıda

verilen tarihlerin (Iran seferinin)hemen arkasından

Kuyucu Murat pasa sadrazam olur ve Yörük avına

baslar.12 eylül 1980 den sonra Deniz Gezmiş söyleyen

diller nasıl yandıysa döneminde aynı şekilde ya inlere

doldurulup dumanlarla boğuldu,yada kuyulara

tepildi. Afşar geleneğinde ve abdal geleneğinde

doğuştan var olan yetenekli ozanlarda

yakalandıklarında veya yakalanmaktan korktukları için

söylediklerini ,çığırdıklarını karacaoglana

mal ederler. Çünkü İşte tam bu dönemde Karacaoglan adı

efsaneleşmiştir,ve dokunulmazlık kazanır.(12 eylüllün

Aziz Nesine dokunamadığı gibi)

Gene Gelibolulu üstada göre ayni yıllarda sarayda

Varsağı (Varsağı türkünün-ağıt-yakarış-isyan- bir türü

olup Karacaoglan la başlar. Buda ozanın Varsak

olduğunun başka kanıtıdır) söyleyenler bile sınıfta

kalır. Demek ki en geç 1500 lü yılların ortasında

İstanbul'da bile karacaoglan biliniyordu,Demek ki Ozan

Gürcistan'ın fethini yazabiliyordu .O halde nasıl

olurda Babası Tutk-ap asker eyledikten iki sene sonra

1606 da doğar'

Gene de hocanın hakkını yememek gerek Tarsus yoluyla

vatanına gitti diyor. Han Mahmut öyküsü ise''Tarsus'ta

Karaca Kız adındaki bir Yörük Beyi'nin kızına asık

olduğu, vermedikleri için kızın, arkasından da

Karacaoglan'in Kırklar mağarasına, bazı kaynaklara

göre de Eshab-i Kehf Mağarasına çekilerek orada öldüğü

rivayet olunur.( Tahir Kutsi Makal, Karacaoglan,

Istanbul 1977, S.18.Ishak Refet Işıtman ise, 1933

yılında yayınladığı Karacaoglan adlı eserinin 33.

sayfasında "Sairin menkıbeleri arasında Karaca Kız

adli birisini sevdiği söylenir ve ölünceye kadar bu

sevginin devam ettiği, fakat birbirlerine

kavuşamadıkları, en sonunda Karacaoglan'ın bir tepeye,

Karaca Kız'ın da onun karşısındaki bir tepeye

gömüldükleri anlatılır Yurt Ansiklopedisi '' ASIL

Karacaoglan belli bir süre Tarsus'da yasamıştır

der.(Yurt A.C.5.S.3736)

GARACAOGLAN Karaca değil Garaca Bu böylecene biline. Ozanın çıktığı toplumlarda A harfinin önüne''K'' gelmesi gerekiyorsa kesinlikle yumuşar ve ''G''olur. Toprakdaşımız Garacaoglan yazılıp söylendiği gibi 16.degıl bize göre 15. Y.Y.ın ilk çeyreğinde doğmuştur. Önceki yazılarda belirtildiği gibi 1582 de İstanbul'da türküleri söylenmektedir. Kaldı ki 16.yüzyılda yasamış olsaydı,Bin yılın en büyük Yörük kırımını yazardı. Resmi kayıtlara göre sadece Toros'larda 60 bin kişiyi kestiren,Yavuz'u,insanları diri diri kuyulara atan Hırvat Murat paşayı kesinlikle türkülerine yansıtırdı. Doğum yeri Tarsus 'a bağlı Yaylagı Gülek kışagı Eskişehir köyünün yakınlarındaki ören yeri olan KUSUN bölgesidir.(Kusun,kozan aynı anlamı taşır. Mademki Varsak oldugu konusunda tüm araştırmacılar birleşmişlerdir,Varsakeli'nin yalnızca ama yalnızca Tarsus olduğu kabul edilmelidir. Tüm kaynaklarda böyledir.)Küçük yasta öksüz ve yetim kalır.

''Gittim gurbet ıl'e geri gelinmez

Kim ölüp de kim kaldığı bilinmez

Ölsem gurbet ilde gözüm yumulmaz

Anam atam hiç ağlarım yok benim

Ak memenden emdicegim azıktır

Tarama zülfünü gönlüm bozuktur

Öksüzüm garibim bana yazıktır

Destursuz koynuna giremiyorum'' Önce her Yörük çocuğu gibi,13lü 14 lü yaşlarda da sürü çobanına yamak olur. Ve ünlü bir bey kızına aşık olur. Elif kızla görüşüp konuşurlar,sıkcada buluşurlar. Elif kızı başka bir beyoğluda istemektedir. Dedikodu obayı aşınca;

''Ala gözlerine kurban olduğum

Say edip aleme bildirme beni

Açıp da gerdanın durma karsımda

Ecelimden evvel öldürme beni '' ....

''Sevdim ise ben yârimi kime ne.

Neetim ola şu koğlaşan il e ben ''diyerek sevgiliyi uyarır. Ama fayda etmez Elif kızla birlikte olurlar.

''Hani senin ile yeyip içtiğim

Ulu sahralarda konup göçtüğüm

Şimdi kar eylemez benden kaçtığın

Soyunup koynuma girmeyeyidin.''Olan olur ama Elif'in yakınları kabul edemezler. Garacaoglan arandığını haber alır almaz obadan kaçıp,saklanır,Bulurlar Kaburgaları kırılıncaya değin döverler.

''Aradılar bır duldada buldular

Yasladılar sıvgalarım kırdılar ''(Bu dayaktan kulakları da patlar.) Ama Garaacoglan tutuşmuştur vazgeçmez. Elif kızı zorlarlar görüşmelerini istemezler.

''İlk aksamdan vardım kavil yerine

Öne gördüm kömür gözlüm gelmedi ''(Sonrada inkar ettirirler.)

''Yücesine çıktım yayla yayladım

indim enginine seyran eyledim

Bayram aylarında kavil eyledim

Demiyor yolları yar benim için'' Elif kız artık Garacaoglan'a yüz vermez,görüşmezler,konuşmazlar.

''Size derim size yâren yoldaşlar

Kavlı yalan dostu sevmeli değil ''Haber gönderir,yalvarır,ilenir ama boşuna. Sevdiği kadın yabancılaşmış,yabancılaştırılmıştır. Obanın ileri gelenleri derlenirler,başını bağlamayı kararlaştırırlar. Orta yaşın üstünde dul bir kadını zorla Garacaoglan'a vermek isterler. Yaz bahar ayında bir avrat verdiler Yandım gittim ala karlı dağ iken. Bu arada isine de son verirler. Simden geri benim hükmüm yürümez Azıl oldum güzellere bey iken Artık gurbet zamanıdır,O çok sevdiği sılasından ayrılma vaktidir. Bulgar dağına yaylağa çıkan Adana,Maras,Antep yöresi Yörüklerinin arasına sazını alıp gider. Oba oba yayla yayla dolaşır. gurbete çıkış yası on beş'dir.Uzun yıllar Tarsus'a dönemez

'' Nerde güzel görsen ona çevrilme

Bizim ilde cana kıyar beyler var ''

''Gelirim amma döverler

Bizi bu ilden kovarlar'' Sürgünde iken bile sılasını ve sevdiğini özler merak eder. Bulgar dağına göçenlerden elif kızın zengin ve soylu biriyle evlendiğini öğrenir. ..

''Bugün Nazlı yardan bir haber geldi

Eger doğru ise büktü belimi?''...

''Ala gözlü nazlı dilber

Halimden haberin var mı

Seni eller alıyor

Zulümden haberin var mı

Garacaoglan budur halim

Neyleyim dünya malın

Bin boğadır benin ilim

İlimden haberin var mı(Sen evlenip gidiyorsun ben ne hallerdeyim bir bilsen. Simdi bin boğa dayım. Sen buraları ve beni merak ettin mi hiç?Garacaoglan araştırmacıları bu dörtlüğü benim doğduğum yer Bin boğa yaylası olarak çevirirler. Göğsün sözcüğünü Göksun olarak çeviren,toylatamadım (toy düğün töreni demektir)sözcüğünü toy avlatamadım diye çeviren doğaldır ki çukur adında dağ basında bir köy bulduklarında burası Çukurova dır diyecektir. Yakınlarında bulunan herhangi bir tepeye de Karacaoglan tepesi burası denecektir. Adı resmen Karacaoglan tepesi olan yer simdi Çanakkale il sınırları içinde. Oradan araştırılmaya başlansaydı Torosların Tahtacı yörükleri giderlerken ozanı nasıl götürdüklerini anlarlardı. Garacaoglanın yaşadığı dönemde ister 15.ıster 16. YY. Kabul edilsin simdi yasadığımız topraklarda günümüzde yasayanların hiçbirinin dedeleri yok.Osmanoglu'nun gazabına uğrayan obaların her biri dünyanın dört bir yanına savrulmuş. Kimi Ata yurdu Asya'ya kimi Farsi'a ya kimide Anadolu'nun kuş konmaz kervan geçmez koyaklarına çekip gitti. Ama hepsi birer parça Garacaoglan götürdü.

''Vermişler beş bini bin daha değer Bahasın verip alamadığım ..

Kara gözlü nazlı dilber Sultan mı oldun el'in üstüne'' dizeleri Elif'in Bay(zengin)bir oba beyiyle evlendiğini anlatır. Ömrümü koymuşum ferman bacına, Yârım sultan olmuş ilin üstüne (Bu sözcükten de yeni bir sevgili aranır. Aslı''ÖMRÜNÜ SANA ADADIM;BUNU VERGI SAY''Bac vergi anlamında kullanılmıştır. Tıpkı''Çıktım seyreyledim Nigde'yi Bor'u Acap gezsem mavi donlum var m'ola Güzeller duragı Tokat, Enguru Acap gezsem mavı donlum var m'ola'' da oldugu gıbı .Yörükelinde 30 sene öncesine değin mavi sözünü duyanlar garip garip bakınmayla yetinirlerdi. Anlamazlardı,Yalnızca mavinin değil yeşil inde adı GÖK dür.) Otuzlu yaslarda ünü yörükelini aşmıştır. Sevilen,sayılan okuntuların bas konuğu olmuştur. Her çadırdan ''bızede ugra'' çağrıları yükselir. Azıklar dürülür,sırtı yunur. Bu dönem en verimli ,en üretken dönemidir. Elif'i çokça sevmiş,yüreği yanmıştır. Özlemler,isyanlar arayışlar alır başını gider.

''İzin ver hey ağam ben de gideyim

Ah çekip de arkam sıra ağlar var

Bakarım bakarım sılam görünmez

Aramızda yıkılası dağlar var ''Ne var ki 45 yasına değin baba yurduna dönemez. ''Getir oğlan ben geyeyim postumu

Kimse bilmez garazımı kasdımı

Gurbet ilde koydum geldim dostumu

Geri dönsem kınar m'ola il bizi ''Kozan beyleri el altından haber salıp ''Gayrık dönüp gelsin,amma elif adını ağzına almasın''derler. Türkülerinde adı geçen Ayşe,Eşe,Zeynep,Şerfe,Esma,Emine,Zeliha meryem vs,hepsi Elif dir.Hiç evlenmemiş,kimseyi de sevememiştir. .

''Gene bülbül bilir gülün halinden

Yeter deli oldum yarin elinden

şıp aşıp gelir yayla belinden

Yardan bize gel olduğu zamandır'' ...

''Güzel sevmiş deyi isnat ederler

Benim Hak'tan özge sevdiğim mi var. ..

Zalim dağlar gazeli

Gurbet elde ben neyleyim güzeli ''

''Kavim, kardaş, konuştuğum yarenler Soyundurup, çıracığım yok benim ....,

Ulu Tanrım benim suçum ne

Bir güzel verde gönlüm eyleyim.''

Uzaktan uzaktan Elifini gözetse de artık ulaşamaz ...... Bir gülceğiz istedim de vermedi Çocuk kadar hatırımı görmedi Çocukluğunu,gençliğini,aradıklarını,yıllarca özlediklerini bulamaz.

''Üç beş kişi olmuş türkü diyenler

Al üstüne yeşil donu giyenler

Sol kara çadırda geçiyor günler

Onun için bozgun öter telimiz

Oba yerleri yıkılmış viran

Ceyranlar gitmiş dağılmış şahan

Dedim felege işlerin yaman

Konuştum nice dilleri mahzun ''Yaşlanmıştır Artık o görkemli günler uzakta kalmış,duymayan kulağına titreyen elleri eklenmiş,gözleri kararmaya başlamıştır. ''Soldu gülüm, kurudu suyum

Gönül çağlar şimden geri ''

''Garacaoglan eydür, geçti çağlarım

Meyva vermez oldu gönül bağlarım

Aklıma geldikçe durmaz ağlarım

Gözüm yası sel olduğu zamandır.'' ...

''Gece gündüz çağırırım ya mevla

Senden baska kımse bakmaz yüzüme

Yanıldım yolumu kaldım yazıda

Kılavuz ol doğru gidem yolumu ...

Garacaoglan der netsek neylesek

Yağları ballara katsak mı gerek

Herkes göçtü bizde göçsekmi gerek

Çınar da çürüdü kökten bozuldu ''... El'e düşmeyecek kadar gururludur. Sevdigi kadının gömülü olduğu tepenin karşısındaki mağaralardan birine Girer ve bir daha çıkmaz. Bazen Çobanlar yöreden geçerken in den gelen türküleri dinlerler. Sazı öldüğü İn'in girişinde asılı çürür. Halk öyküsünün biri böyle,intihar ettiği yönünde ancak,anlatıldığı gibi eşinin ihanetinden dolayı değil,hiçbir türküsünde evli olduğuna dair ipucu,ız yok. Birlikte olduğu bir kadında yok. Mantıksız bir öykü olmalı. Dağ başında tek basına çadır olmaz,birçok çadırlı yurt da ise bırakın insanı yabancı tavuk gelse obaca görülür,tanınır. Şafak sökmeden işinin başında olan Yörük kadını doyunca uyuyamaz,kaldı ki kuşluk vakti sevgilisiyle çırılçıplak yakalansın,üstelik kocası tarafından. Varsayalım ki oldu konuyu büyükler töre uyarınca çözerler,yaşlı ozan'a bırakılmaz.

TARSUS'lu GARACAOGLAN Türkülerde geçen Tarsus'a ait yer,yöre adlarından önce küçük bir açıklama: Senelerin deneyimli gazetecisi Sn. Hilmi Dolaşmaz Arada bir hatırlatmak ister. Şimdiki adliye binasının arkasında Karaca kız'ın mezarı vardı der. Kimse üstüne alınmaz,önemsemez.Dolaşmaz'ın tarifi tüm halk öykülerine uygundur. İsteyen istediğine inansın. Hem adı geçen kırklar mağarası(Bugünkü kırklar sırtı olmalı)hem de ashabı keh-f mağarası. Üstelik Sağlıklı-Göçük arasındaki Karadağ ile sacayak oluşturur. Yörüklerde üç ve üçayak kutsaldır. (KARACAOGLAN TEPESI-Göç,nevruz ve hıdrellez bayramlarında şölen alanın adı Garacaoglan tepesidir,türkü söylemenin adı Garacaoglan çığırmak. Bu geleneği KUSUN beyleri ozan dan özür dılemek amacıyla başlatmış olmalılar.) Göçük köy doğumlu hattat E. Çalışkan ise Gülek geçidinin yapıldığı yıllarda yetkililere dilekçe ile başvuruda bulunduğunu anlatıyor. Sn. Çalışkan dilekçesinde Gülek Boğazı'nda bulunan GARACAOGLAN çeşmesinin kurtarılmasını korunmasını istiyor. Ama dinleyen kim?.Zaman yitirilmeden Dolaşmaz ve Çalışkan oluşturulacak bir kurulca dinlenip bildikleri belgelenmelidir. Ozan'ın türkülerinde geçen yer ,yöre adlarının %90 ı Tarsus'a aittir. Bulgar dağı Urum İki han(Kaynak Osmanlı arşiv belgeleri. Tarsus Tarıhı.A.Akgündüz.S.186) hampalı(hanbegli)( Kaynak Osmanlı arşiv belgeleri. Tarsus Tarıhı.A.Akgündüz.S326) döndeli(Dögenli)( Kaynak Osmanlı arşiv belgeleri. Tarsus Tarihi. A. Akgündüz sayfa.226) kırıkhan(Kaynak Mahmut gedikli Kara köy-Imamoglu-Adana-96 yasında okuryazar değil) beyler çınarı Karadağ göller(Eğri göl,yazı göl,kapı göl,ak göl,kara göl,yarık göl,çine göl Toros'larda Tarsus?un yaylasındaki göller) gündüzlü (Kaynak Osmanlı arşiv belgeleri. Tarsus Tarihi. A.Akgündüz Sayfa 228) kefeli günnüsün pınarı(Kaynak Mahmut gedikli Karaköy-Imamoglu-Adana-96 yasında okuryazar degil) karalar (Kaynak Osmanlı arsiv belgeleri. Tarsus Tarihi. A. Akgündüz sayfa 231) beşikli (beşirli)( Kaynak Osmanlı arşiv belgeleri. Tarsus Tarıhı.A.Akgündüz sayfa 221) hamalı( Kaynak Osmanlı arşiv belgeleri. Tarsus Tarihi. A .Akgündüz Sayfa 210) gavur gölü (7 gölden biri) deli ardıç mağarası (Kaynak Mahmut gedikli Kara köy-İmam oğlu-Adana-96 yasında okuryazar değil) karataş (Tarsuslu halk ozanı Bayram Sandal) kara burçlu (Kalburcu,kale burcu Tarsus'un köyü) akça kala (Bayram Sandal) Saçılar (Kaynak Dr Ahmet Kalafat Halk ınançları1995 kayseri Sayfa 59) Saçı (Aynı eser Saçı. Yörüklerde adak,kurban anlamındadır) Hacın:(Kaynak Toroslarda bir Yörük beyi Kültür bak.yay.2201 Sayfa 128-131) Perçem beli(Kaynak Velı Gür. Sağlıklı köyü 54 yaşında. Pozantı ya varmadan şimdiki koruluğun adının perçem beli veya çög beli olarak anıldığını söyler) Aşağıdaki türkü Tarafımdan derlenmiş,noktası virgülüne dokunmadan aktarılmıştır(I.Ates)

Adana'dan çıkmış göçebenin birisi

Ayak çakıt eylemiş konalganın sürüsü

dokuz konalgadır KUZOLUK' dan berisi

kömür gözlüm buralardan geçti mi?

BOZBELI sorarsan ufacık taşlı

yolu geder dide gögsü yokuşlu

Sevdigim ibrişim kuşaklı kıvırcık saçlı

Kömür gözlüm buralardan geçtimi

Şo görünende SARIŞIGIN dağları

Dökülmüş gülleri de hara bolmuş bağları

Benim sevdiğimin 14-15 çağları

Kömür gözlüm buralarda geçti mi

Bu senede geçirdik baharı kışı

ilkbahardı uçurduk ördeği kuşu

GAVURHARMANIDA,ILIMAN ÇESMESI,peri peşi

Kömür gözlüm buralardan geçti mi

Bu senede ovada geçirdik baharı yazı

Göllerden uçurduk ördeği kazı

Sana derim sana GÜLEK BOGAZI

kömür gözlüm buralardan geçti mi

Ilgıt ılgıt eser yaylanın yeli

Garip garip ötüşür kervanın zili

Sana derim behey TEKIRIN BELI

Kömür gölüm buralardan geçti mi(kaynak kişi Veli Gür Sağlıklı köyü) .... .... ...

 

Abınada deli gönlüm abına

Bende sığmaz oldum kendi kabıma

Gamalaklı garardıcın dibine

beklerim sevdiğim gelesin diye(Kaynak Veli Gür. Kaynak kişiye göre gamalaklı garardıç Tarsus yaylasında) Türkünün diger bölümleri yok. Araştırılması için Uzmanların görüsüne sunuyoruz.Ancak Yukarıdaki tamamı yazılı türkünün Garacaoglana ait olduğu tartışılmaz. Geleneğe ,deyişlere uygun.

ELIF in TÜRKÜSÜ

Gızzz senin hece deyişin üstünde baykuşlar ötsün

Ak gögsün üstünde yılanlar yatsın

Ahey 12 ayın üstünde sıtmalar dutsun

sıtmalarını da gene ben bağlayım gelin Elif ah

Şahin gibide yükseğinden uçarken

keklik gibi engininden kaçarken

seker pınarından da soğuk sular içerken S

usuz pınarlardan kandırdın beni gelin Elif ah

ay gelinde indimi ola yayladan

gaşın değil gözün beni agladan

Sen bu güzelliği satın mı aldın mevladan

Alırım ahdımıda goymam yar sende.(Hafız Burhan Koca Tarsus Samlar köyü .Aktaran Ozan Bayram Sandal) Ne diyelim Leyla'dır dağı deldirir. Aslıdır çölde gezdirir,Elif'dir türkü düzdürür. Sevda dır yazdırır ha yazdırır. Tarsuslu Garacaoglan?ın kemikleri sızlar,kitap kitap satır satır anlatmışlar düğüm olmuş,Bekler ki yüreği elinde bir Tarsussever gelir bu düğümü çözdürür.

 

Türküler getirdim size

Garacaoglan diyarından

Gulak verin saza söze

Garacaoglan diyarından

 

Gerdana benler ekilir

Zülüfler yüze dökülür

Yaylaya göçler çekilir

Garacaoglan diyarından

 

Güllerde bülbül yuvası

Bitmez gönüller sevdası

Yanık gelir kaval sesi

Garacaoglan diyarından

 

Canım gurbandır canlara

Hem okuyup yazanlara

Selam olsun ozanlara

Garacaoglan diyarından

 

Der bayrami bizim eller

Baharda açılır güller

Bir türkü getirir yeller

Garacaoglan diyarından

 

Çukurova ellerinden

karacaoglan sesi gelir

Aşıkların tellerinden

Garacaoglan sesi gelir

 

Toros'ların pınarından

Sevenlerin diyarından

Yörüklerin çadırından

Garacaoglan sesi gelir

 

Bahar seher yelinden

Göçler giderken yolundan

Çobanların kavalından

Garacaoglan sesi gelir

 

Bir mitilim birde çulum

Sevgi yolu benim yolun

Türkü söyler Anadolu'm

Garacaoglan sesi gelir

 

Dağ basında seyranlarda

Dosta giden kervanlarda

Düğünlerde bayramlarda

Garacaoglan sesi gelir

 

Ölürüm yoluna dünden

Kim ayrılır sevdiğinden

BAYRAM SANDAL'ın köyünden

Garacaoglan sesi gelir

Siirler 1

Siirler 2

Siirler 3

Siirler 4

Siirler5

linkler

Sadisoylu@mynet.com