|
"10 Türk Tâlibân daha Küba yolunda..." türü haberleri sizler nasıl karşılıyorsunuz, bilemem; ama bu tür habere benim ilk tepkim, "Küba'da ABD üssü mü?" sorusu oluyor... "Amerikan emperyalizminin iflâh olmaz düşmanı" Fidel Castro'nun devlet başkanı olduğu Küba'da ABD üssü bulunması bana gerçekten garip geliyor.
Demi Moore, Jack Nicholson, Tom Cruise gibi ünlülerin oynadığı, Guantanamo Körfezi üssünde geçen, "A few good men" (Bir kaç iyi adam) filmi bizim televizyonlarda sıkça gösterildiği için Küba'daki askeri üsten elbette haberdarım. Benim merakım, ABD'nin böyle bir üsse nasıl sahip olduğu ve Castro'nun bunu nasıl karşıladığı üzerinde yoğunlaşıyor...
11 Eylül'le birlikte harekete geçen ABD'nin, "Teröre karşı savaş" kampanyasının fiili ilk sonucu, Afganistan, Özbekistan ve Tacikistan'da üsler kurması oldu; Pakistan'daki üslerine de yenilerini kattı Amerika... Tıpkı, Körfez Savaşı'ndan sonra Suudi Arabistan, Kuveyt ve öteki Körfez ülkelerine askerlerini yerleştirdiği gibi...
Küba'nın bir bölümü de, yaklaşık yüz yıl öncenin bir 'terör eylemi' üzerine, ABD tarafından işgal edildi ve üsleştirildi. 15 Şubat 1898 tarihinde, USS Maine adlı Amerikan savaş gemisi, Havana koyunda patlayarak battı. 'Savaşkan' Amerikan basını derhal İspanya'yı suçladı ve savaş çığırtkanlığı yapmaya başladı. İspanya-ABD savaşı böyle başladı. USS Maine'in batışından dört ay sonra, bir başka savaş gemisi olan Marblehead bölgeye geldi ve yerel işbirlikçilerin de yardımıyla, Küba'nın doğu ucundaki Guantanamo Körfezi'nde bir üs kuruldu. Marblehead koydaki İspanyol mevzilerini bombaladı, komandolar sahile çıkıp bölgeyi ele geçirdi. Çarpışmalarda sadece iki ABD askeri hayatını kaybetti. ABD tarihinde en az zâyiatla alınan yabancı toprağıdır burası...
Sonrası bildik bir hikâye. Yeni bağımsızlığına kavuşan Küba hükümetinden 1903'te burayı kiraladı Amerika. Mukavelede elde tutulan toprağın 'deniz üssü' olarak kullanılması öngörülüyor. 1934'te yenilenen mukaveleyle, üs, 'kalıcı' hale getirildi. Üssün boşalması için, ya ABD'nin orayı terk kararı alması, ya da mukavelenin iki tarafının mutabakati gerekiyor. Küba'da Castro 'Marksist' rejimini kurduğunda (1959), adanın ucunu 'Yankeeler'den temizlemeye çalıştı; 1964'te üssün suyunu kesti sözgelimi... Ancak girişimi sonuçsuz kaldı.
ABD Adana'daki İncirlik üssü için para ödüyor mu, ödüyorsa ne kadar? 1903'te Guantanamo Körfezi için düzenlenen kira sözleşmesine göre, ABD, Küba hükümetine, ikibin küçük altın ödemeyi kabul etti. Bugünkü değerle 4000 (dörtbin) dolar. Washington her yıl kira çekini Küba'ya gönderiyor, Castro ise çeki paraya tahvil etmiyormuş... Bilenler, "ABD'nin çekleri Castro'nun çekmecesinde" diyorlar...
Şimdilerde 'teröre karşı savaş' kampanyasının savaş esirleri kampı haline dönüştürülse bile, Guantanamo Körfezi üssü, ABD'nin Karayipler Denizi'nde egemenliğini sağlıyor. San Fransisko kentinden küçük bir yer olsa da, Guantanamo'ya sahip olmakla Küba'nın bütününü ele geçirmek arasında fazla bir fark yok. Sonuçta, adadaki varlığı, ABD'ye askeri üstünlük kazandırıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Alman U-botları Karayipler'de dolaşıp gemi batırırdı; ABD savaşa girip üslerini kullanınca bunu yapamaz oldu. 1942 yılında 257 gemi batmışken, 1944'te U-botlarca batırılan gemi sayısı sadece ikiydi...
"Evet, suyunu keserek 'Defol' mesajını vermesi de önemli, ama adasının bir bölümünün Amerikan işgali altında bulunmasını Castro nasıl hazmediyor?" dediğinizi duyar gibiyim. Bu nokta epey garip gerçekten. Kennedy bazı Kübalıları hazin sonuçlanan bir operasyonla 'Domuzlar Körfezi'ne gönderdiğinde, herkes, "Castro bu fırsatı kullanır" demiş ve üs en üst düzey alarma geçirilmiş. Çok sayıda yeni asker gönderilmiş ve asker aileleri adadan tahliye edilmiş. Castro'nun hiçbir şey yapmak niyetinde olmadığı anlaşılınca, altı ay sonra, kadın ve çocuklar geri getirilmiş, asker sayısı normale indirilmiş...
Bu bilgileri derlediğim 'The Week' dergisi (1 Şubat 2002), üssün, yakın yıllarda başka amaçlara da hizmet ettiğini kaydediyor. Bölgedeki sıkıntılardan bunalıp ABD'ye sığınmak üzere hareketlenen insanların önü burada kesiliyormuş. 1991 ve 1994'te Haiti'den kaçanlar, Florida yerine, kendilerini Guantanamo üssünde bulmuşlar. Bir ara, 50 bin sığınmacı yaşamış bu üste...
Diğer Amerikan üsleri gibi burası da konforlu. 1500 askeri ve bir o kadar da sivil personeli bulunan üssün McDonald's restoranı bile var, 18 delikli golf kursu da... Subay aileleri çocuklarını üsteki okula gönderiyorlar, sinema ihtiyaçlarını açıkhavaya kurulan dev ekrandan karşılıyorlar. "Tâlibân esirleri" denilen grup adaya vardığında, okul kafeteryası mönüsünde balık, makarna ve peynir bulunuyor, sinemada da John Travolta'nın son filmi (Domestic Disturbance) oynuyormuş...
Bazen, ABD'nin, yüzyıldan beri bugünlere hazırlandığına inanasım geliyor... Olacak şey değil, deli saçması tabii... Guantanamo Körfezi gibi bir yere Afganlar'ın veya Sovyetler Birliği'ne karşı cihadta onlara yardım eden uluslararası birliğe mensup olanların taşınması herhalde son anda akla gelmiş bir tedbirdir...
Şimdi son bir merakım kaldı: Adanın komutanı nasıl biridir acaba; filmdeki Jack Nicholson tipine benzer bir yanı var mıdır?