Ne kadar müdebbir şu İsrailliler!

Taha Kıvanç

2 Nisan 2002, Yeni Şafak

İsrail-Filistin ihtilâfında herkes Ariel Sharon'u suçluyor. "Herhalde barıştan yana İsrailliler, özellikle askerler, bu kanlı mâceranın önüne geçer" diye düşünenler var. Yanlış ve nâfile bir düşünce. Öyle anlaşılıyor ki, bugün olanlar, İsrail'in yönetici eliti tarafından, aylar -belki de yıllar- önce yazılmış bir plana göre gelişiyor...

Durun, okumaktan vazgeçmeyin. Ne dediğimi daha iyi anlatmak üzere, size, 12 Haziran 2001 tarihinde, etkili bir Amerikan televizyon kanalında, anahaber bülteni içerisinde yayımlanan bir değerlendirmeyi aktaracağım. ABD'nin üç ulusal kanalından CBS, Londra'daki itibarlı savunma dergisi Jane's Defence Review'ü çıkaran gruba atıfta bulunarak, "İsrail'in savaş planı ifşa edildi" başlıklı haberinde, bugünleri anlatmış.

Haberin girişi şöyle: "Mevcut ateşkes başarısızlığa uğrarsa, İsrailli generaller, Filistin topraklarını işgal etmeyi planlıyorlar. Bunu açıklayan bir rapor İsrailli yetkililer tarafından inkâr edildi. Londra'daki Jane's Information Group tarafından yayımlanan rapora göre, işgalin amacı, Filistin askeri gücünü ve Filistin Yönetimi'ni yok etmek ve Başkan Yaser Arafat'ı, 1982 Lübnan işgalinden sonra 12 yıl boyunca başına geldiği gibi, yeniden sürgüne göndermek."

Şaşırdığınıza kalıbımı basarım. Ama, raporda şaşkınlığa düşüren tek unsur, İsrail'in şimdi uygulamaya koyduğu işgal planını deşifre etmesi değil. Raporun fâş ettiği daha dehşet verici ayrıntılar var.

9 Haziran 2001 tarihinde İsrail bakanlar kurulu planın ayrıntılarını görüşmüş; dışarıya sızdığı anlaşıldığında, Şaron, "Bizim savaş hazırlığımız filân yok" diye kestirip atmış... Bu inkâra rağmen, Jane's Group, "Plan var" ısrarında. İsrail, işgal sırasında 300 kadar kendi askerinin ölebileceğini öngörüyormuş; buna karşılık ölecek Filistinli sayısı 'binlerce' olacakmış... Saldırı için bahaneyi de bildiriyor rapor: 'İntihar saldırısı...'

Gözlemcilerin İsrail'de umut bağladıkları kişilerin başında şimdi dışişleri bakanlığı koltuğunda oturan eskinin başbakanı Şimon Peres geliyor, değil mi? Oysa, CBS, konuyu araştırırken, mikrofonu Peres'e de tutmuş. "Planı görüştünüz mü?" sorusuna kurt politikacının verdiği cevap göz açıcı: "Böyle bir plan yok. Önemli bilinen bir derginin böylesine üretken bir muhayyilesi olduğunu görmekten mutluyum, ama haber doğru değil." Oysa, bugün, İsrailli generallerin hazırladığı, bakanlar kurulunun onayından geçmiş bir işgal planının varolduğu gün gibi ortada...

Plana göre, Hamas örgütünün düzenleyeceği bir veya birkaç intihar saldırısını tâkiben, İsrail ordusu Filistin topraklarına girecek... Her ihtimal hesaba katılacak ya, bu plan da, çevredeki Arap ülkelerinin işgale seyirci kalmalarını öngörüyor. Tek muhtemel istisna Irak olabilirmiş. Plana göre, Saddam'ın başında bulunduğu Irak, işgali bahane edip, İsrail'e saldırabilirmiş. O durumda, "İsrail hava kuvvetleri Irak ordusunu yok eder" diyor rapor. Az bir ihtimal, ama Mısır da Sina yarımadasını işgale kalkışabilirmiş...

Bombalı saldırıları, intihar eylemlerini genellikle Hamas örgütü düzenliyor. Hamas örgütüyle ilgili çoktandır kafamı kurcalayan bir soru var: Nasıl oluyor da, bu örgüt, İsrail gibi bir 'güvenlik devleti'nde böylesine eylemler sahneye koyacak cesamete ulaşabildi? Öyle ya, Filistin bölgesini çepeçevre kuşatan, giriş çıkışları denetim altında tutan, para hareketlerini yakından izleyen İsrail, istese, Hamas'a göz açtırmayabilir...

Kafamı kurcalayan soruya ışık tutacak bir ayrıntıyı, İsrail'in ünlü bir 'think tank' kuruluşu olan, Tel Aviv Üniversitesi'ne bağlı Jaffee Center for Strategic Studies'in bir araştırmasında buldum. Anat Kurz ile Nahman Tal imzalı 'Hamas: Radical Islam in a National Struggle' (Hamas: Bir milli mücadelede radikal İslâm) araştırmasında şu satırlar dikkat çekici: "Milliyetçi hiçbir özelliğe sahip olmayan Hamas, faaliyete geçme iznini, 1979 yılında, İsrail yönetiminden aldı. Böyle bir kuruluşa izin vermek, İsrail'in Filistinli milliyetçi gruplar karşısında İslâmi kuruluşların güçlenmesini amaçlayan politikasıyla uyum içerisindeydi."

Görüyorsunuz, ihtilâflı ortamlarda kimin elinin kimin cebinde olduğu pek belirgin değil. Elbette bu, Hamas'ın İsrail tarafından kurdurulduğu anlamına gelmiyor. Hamas liderleri ve üyelerinin İsrail'in maşaları olduğu anlamına da... Ancak, devletler, hemen her zaman, en düşman görünen örgütleri, günü geldiğinde işe yarayacaksa, kendi elleriyle palazlandırabiliyorlar. 'Akıl oyunları' filmi sayesinde modalaşan 'oyun kuramı' çerçevesinde daha iyi anlaşılabilen bir durum bu.

Benim de tanıdığım İsrailli strateji uzmanı gazeteci Hirsch Goodman, böyle bir raporu ve hükümette görüşüldüğünü inkâr etmek yerine, içeriğini hafife almayı yeğlemiş. CBS haberinde, Goodman, "Orduda insanlar sürekli plan yaparak ekmeklerini kazanıyorlar; plan var, plan var" diyor... Şaron'a ve hükümete arka çıkmak için varolan planı gizlemediği için kendini talihli saymalı Goodman...

Sekiz ay önceden bugünkü işgali planlayanlar, çok merak ediyorum, arada 11 Eylül gibi müthiş bir eylem patlayacağını da hesaplarına katmışlar mıydı? 11 Eylül olmasaydı, intihar saldırılarına rağmen, İsrail'in Filistin mâcerasına ABD suskun seyirci olur muydu hiç?

tkivanc@yenisafak.com

Diğer yazıları ► ► ►

Yeni Safak'taki günlük yazısı.. ► ► ►