H. B. Paksoy
TURK TARIHI, TOPLUMLARIN MAYASI, UYGARLIK
(Izmir: Mazhar Zorlu Holding, 1997)
Kultur Sanat Yayini. 165 sayfa
ISBN 975-96079-0-5
Copyright 1993 H. B. Paksoy
TURK TARIHI, TOPLUMLARIN MAYASI, UYGARLIK
kitabinin butun yayin haklari,
Bern-Isvicre uluslararasi Copyright anlasmalari uyarinca,
H. B. Paksoy adina
ABD Kongre Kutuphanesi
Copyright kutugune kayitlidir.
09 TURK ORDUSUNDA MIZAH
Askerlik yapmis her erkegin, bu konu'da saatlerle
anlatabilecekleri vardir. Nedense, bu anilarin yuklu bir bolumu
mizahi nitelikte olmakla birlikte, bastan gecen gulunc olaylar ve
yapilan nukteler kagida aktarilmaz.[1]
Gencler, "asker ocaginda" hayat hakkinda cok sey ogrenirler.
Ancak, sila'ya yazilan mektuplari okuyabilsek, askerin gunluk
yasami ile yazdiklari arasinda bir iliski olmadigini kaydederiz.
Yazan, buyuklerin ellerinden, kucuklerin gozlerinden oper. Sira
kendine geldiginde, yalnizca "iyi" oldugunu soyler. "Allah
devlete millete zeval vermesin" diyerek sonunu baglar. Belki bu
deyis, aci-tatli, basindan gecen herseyin ozetidir.
Her kural'in tepesine dikilen istisnalar burada da karsimiza
cikar. Bunlarin basinda, Omer Seyfettin'i[2] anabiliriz. Ancak,
"Borazan Bekir" i de Seyfettin'in kendi kaleminden degil, once
Seyfettin'in anlatisi ile Ibrahim Alaattin Govsa'dan[3], daha
sonra da, Tahir Alangu'nun aktarmasi ile okuyabiliyoruz.[4]
Ayrica, eski Turk komutanlarindan Timur ile Nasreddin Hoca
arasinda gectigi soylenenler de basli-basina bir konudur.[5]
Mizah, askeri uzmanlik ayirimlari gozetmeden gelisir. Guldurucu
durumlarda Muhabere ile Personel, Ordonat ile Levazim arasinda
kidem ya da sira ayriligi yoktur. Ancak, ara-sira her askeri
sinifin kendine ozgu, gorevi ile dogrudan ilintili sakalari
vardir. Topcu bunlardan biridir. Gozetlemeli topcu atislarinin
basladigi gunlerde yapilan egitim anlatilir. Bu egitimler belki
de Fatih Sultan Mehmed'in gunlerinde, 15ci yuzyilda baslamistir.
Onbasi, Cavus'un geldigini gorur:
-- Has dur! Selam Dur!
Top Cavusu, gelenek geregince top basindakileri selamlar:
-- Nasilsin Topcu!?
Erler, agiz birligi ile selam alirlar:
-- Sagol, Agam!!!
-- Gevse!
Egitim baslayacaktir, Cavus komut verir:
-- Bir corba tasi barut hakki!
Topcu erlerinden biri barutu yaglanmis namludan iceri bosaltir.
Pacavra basilir, gulle yerlestirilir.
-- Mesafe; hak getire!
Topcu erleri karsilik verirler:
-- Allah rast getire!!!
Cavus:
-- Cakmaaaak!
Kav cakilir, ates alir, fitil'e verilir. Cavus ekler:
-- Alaaf!
Top patlar. Cavus, ileriye gozcu olarak dikilmis er'e dogru var
gucu ile bagirir:
-- Memeeet, nereye dustuuu?!!
Gulleyi gozleri ile izlemis olan Mehmet, uzaktan karsilik verir:
-- Iki evlek[6] saga gitti komutaniiiim!!
Cavus, top basindakilere seslenir:
-- Ahmet, dar bezen'i[7] al iki parmak beriye. Azrail'i denk
ettik, bu Balyemez[8] halteder. Bastan. Bir corba tasi barut
hakki!....
Piyade, Topcudan asagi kalmaz. Cok anlatilan bir hikayeleri
vardir. Boluk komutani, birliginin erlerinin enselerinde gunlerce
boza pisirir, herbirine makinali tufegi sokup-takmayi belletir.
Erler, artik gece ruyalarinda bile egitim yapmaktadirlar. Alay
komutani ansizin denetlemeye gelir. Verilen tekmili alir,
dizilmis siralardan bir er'i cagirir. Makinali tufegi isaretle
emreder:
-- Sok! Takarken her parcanin adini tek-tek soyle!
Er, buyuk bir hiz ile makinali tufegi vidalarina kadar parcalar.
Aldigi emir geregince, bagira-bagira, talimname uyarinca duzenle
yeniden kurmaya baslar:
-- Sahba! Kondak! Tatik! Carcur! Nomli!
Kurulma bitmek uzeredir. Son parcaya elini atar:
-- Alafortanfoni!
Alay komutani hic duymadigi bir makinali tufek parcasi ile
karsilastigi icin sasirmistir:
-- Ne dedin?!
-- Alafortanfoni dedum gomitanim!
Alay komutani kendini toplar:
-- Aferin boluk komutanina! Yalniz Turkcelerini degil, size
parcalarin Frenkcelerini de belletmis!
Namlunun ucundaki "Alev Orten Huni" boylece bilinmezlikten
kurtulmus olur.
Degisik askeri sinif mensuplari birbirlerine takilmadan da
edemezler. Piyade erleri sakaciktan Topcu'ya ates acar, agizlari
ile makinali tufek sesi cikarirlar:
-- Bababababa!
Topcu, ayni yoldan karsi ates acar:
-- Nevarog-lummmm! Geliyo-rummm!
Butun Tugay ve Tumenlerin birer bando'lari vardir. Gorevleri,
bayram ve torenlerde resmigecitler icin mars calmaktir. Ara sira
azizlige ugradiklari da olur. Olaganustu bir durumda, bir Tugay
bandosunun elinden muzik aletleri alinir, muhimmat tasimaya
gonderilirler. Bir cephanelikten top mermilerini tek-tek alip,
bekleyen tasitlara yukleyeceklerdir. Ulastirmacilar, yakindaki
bir zirhli birlikten gelmistir. Baslarinda Tankci subay vardir.
Subay, bandocularin basinda durup yuklemeyi duzenlemesi icin
yaninda bir de Tankci Cavus getirmistir. Tasima baslar. 155 mm
lik, koruyucu kiliflari icindeki buyuk capli mermiler elden-ele
cephanelikten kamyonlara gonderilmektedir. Merminin ezici
agirligi altinda, bando erlerinden biri bir an icin tokezleyecek
olur. Tankci Cavus olayi gorur, ve uyarir:
-- Dikkatli olun!
Mermiyi isaret edip, ekler:
-- Bu "Do Majordur" Ha!!
Saka yapmak, ille de konusmayi gerektirmez. Bir boluk, yillik
NATO tatbikatlari sirasinda cadirli ordugah'a cikmistir. Egitim
geceleri de surdurulmektedir. Haftalarca gazete bile gormeyen
Boluk Komutani, kendi parasi ile bir pilli radyo satin alir. Bu
yoldan, dunyada olup biten olaylardan bilgi almak ister. Olanak
buldukca, radyo basinda butun boluk toplanip haberler dinlenilir.
Ustunde egitim yaptiklari alan toz-toprak icindedir. Boluk
Komutani, radyo'yu sert dogal etkenlerden hic olmazsa bir yere
kadar koruyabilmek icin, boluk terzisine kilif diktirir.
Cevredeki butun hersey gibi, radyonun kilifinin rengi askeri
"kamuflaj" yesilidir.
Birkac gun icinde, radyonun sahibi Boluk Komutani, pillerin
suresinden cok once tukendiginin farkina varir. Dag basinda pil
bulmak cok guctur. Boluk Komutani, egitim icin bolugu ile
birlikte ordugah'tan ayrildiginda, geride kalan asci, yazici ve
sihhiye erlerinin surekli olarak muzik dinleyip pilleri
bitirdikleri kanisindadir. Karargahta kalan erleri toplayip
onlari suclayip haslayacak yerde, radyo'yu dogruca terzi'ye
goturur. Kilifin koselerine, radyo'nun "omuzlari" uzerine,
Astegmen apoletleri ve rutbesi taktirir. Yeni alinan pillerin
omurleri derhal uzar.
1919-1920 yillari arasinda yer alan Kurtulus Savasi sirasinda,
Suvari Mufrezelerinden biri aziksiz kalmistir. Komutanlari,
cevredeki baglardan birinden uzum bulur. Senet karsiliginda satin
alip, erlerine dagitir. Acliktan, erlerden biri salkimi oldugu
gibi agzina sokar. Tulum cikartir gibi sapindan cekip tumunu
siyirir. Ikinci bir er bunu izler, ve seslenir:
-- Teker-teker yenir!
Cignemesini bitiren arkadasindan karsilik alir:
-- O dedigin armuttur!
Ikinci er'in saskinligi artar. Dusunup cevap verir:
-- Dorde bolerler de yerler!
Agzi bosaldiginda, birinci er yapistirir:
-- O dedigin karpuzdur!
Subay da, er de bilir ki, "her fasulye tanesi bir musiki nagmesi"
dir. "Makineli tufek gibidir mubarek."
Bir egitim alaninda, Komutanin gozune talimnameye uymayan
hareketler ilisir. Emir verir, bolugu durdurur. Yaklasip cikisir:
-- Ne bu boyle?!!
Boluk'ten ses cikmaz. Neye ugradiklarini sasirmislardir.
Komutanin gozunun icine bakarlar. Komutan sessizligi bozar:
-- Efem gazetesi gibi yuruyorsunuz?!
Efem, cevre kasabalardan birinde yayinlanan yoresel bir
gazetedir. Her hafta, butun boluk tarafindan okunmaktadir.
Matbaasinin eskiliginden, hic bir zaman duzgun sayfa basamaz,
satirlari egri-bugrudur.
Sivillikten askerlige gecisin ilk gunleri pek kolay olmaz. Acemi
askerlere de, Yedek Subay Okulu ogrencilerine de, her sey garip
gelir. Ozellikle, "komut alip-vermek." Komutlar genellikle iki
bolumdur: ita ve ifa. "Ita" kismi, yapilacak isi, birlikte
hareketi saglamak icin, onceden haber verir. "Ifa" ise, onceden
haber verilen isin birlikte yapilmasi aninin geldigini anlatir.
"Sungu takilacaaak!" ita'dir. Ardindan "--Tak!" gelir ki, o anda
toplu olarak itaat edilir. "Tufek asilacaaak!" ardindan "--As!"
Kisa surede, acemi asker butun dunyanin iki kisimli komutlarla
yonetildigine inanir. Hayali komutlar icadedilir: "Yemek
yenileceeek!" "--Ye!" "Okunacaaak!" "--Oku!" Gunluk egitim
bittikten sonra birbirlerine bu yonde emir verirler:
"Konusulacaaak!" "--Konus!" Gulusulur. Ardindan, tam anlami ile
gercek otesi komutlar yaratilir:
-- "Uyunacaaak!" "--Horrrr!"
Anlasilan, cok iyi bilinen bir aninin gercek olabilecegidir:
-- "Boluk dur!"
Boluk, emir geregince, "bir-ki" sayarak "rap" diye durur. Ancak,
Kandirali er, emir'e kulak asmaz. Duracak olan "Boluk" tur,
dolayisi ile Kandirali yurumeye devam eder. Bunu goren Boluk
Komutani, ikinci bir komut verme geregini duyar:
-- "Kandirali, sen de dur!"
Degisik nedenlerle, bazi kisiler askere gitmekte gec
kalmislardir. Kirk-bes yasindaki bir Genel Mudur'un, yirmi-iki
yasindaki cicegi burnunda yuksek okul mezunu silah arkadaslari
arasinda egitime cikmasi olagandir. Genel Mudur, bir hafta
oncesine kadar emrinde binlerce kisi calistirmis, sekreter ve
makam arabasinin surucusunden buyuk saygi gormus olabilir. Simdi,
askerlik suresince, her-sey geride kalmistir. Ilk gunlerde sayin
Genel Mudur'un cok sabirli olmasi gerekir. Takim arkadaslari
sorarlar:
-- Oglun var mi?
-- Var.
-- Getirseydin ya birlikte. Ne guzel ailece askerlik yapardiniz.
Oglu yasindaki Astegmen, Genel Mudur'un takiminin egitimini
geregince baslatir:
-- Yat!! Alcak surun!!
Genel Mudur, makam koltuguna otururken yaptigi gibi, burusmamasi
ve dizinin cikmamasi icin, pantalonunu yukari ceker. Emri coktan
ifa etmis olan manga arkadaslarindan biri bunu gorur:
-- Besmele cekmeyi unuttun, agam!
Altin kalbini, yapmacik sertlik ile ortmeye calisan bir Tabur
Komutani Yarbay vardir. Cebinde para olmadigi halde, borc alip,
darda kalanlara yardimi gorev bilen, severek ve isteyerek yapan
bir subay. Her sabah saat bes'te, birliginden bir arac gelip
Yarbay'i evinden alir; Tabur'a goturur. Son yil icinde Yarbay'i
her sabah evinden alan surucunun gunu dolar, terhis olur. Tabur
Karargah Boluk Komutani, yeni bir Onbasi'yi bu is ile
gorevlendirir. Kulagini da buker:
-- Komutan'in el hareketlerine dikkat et. Cogu zaman agzini
acmaz, nereye donmen gerektigini sana isaretle emreder. Eli ile
nereyi gosterirse, aracini o yone surersin.
-- Anladim Yuzbasim!
Yeni surucunun goreve basladigi sabah, Yarbay'in aklini agir bir
konu kurcalamaktadir. Sanki bir kisi ile kavga etmektedir. Kendi
kendine soylenirken, el-kol hareketleri yapmaktadir. Yeni Onbasi,
Yuzbasisinin uyarisinca, Yarbay'in her el hareketinde bir kose
doner. Bir sure sonra, sehrin bicimsiz bir caddesinde yol
tikanir, dururlar. Komutan tek soz etmeden iner, kalabaliga
karisir.
Onbasi donmustur. Aracini kaldirima cikarir, Harp Divaninda
kendini nasil savunacagini kara-kara dusunmeye baslayarak bekler.
Komutan birkac dakika sonra doner, Onbasinin titreyerek verdigi
selami alarak yerine gecer, oturur. Yari yorum, yari emir,
gurler:
-- Cabuk Tabura don. Burasi basibozuk[9] dolu.
Ne var ki, bastan gecen butun gulunc olaylar yazilacak gibi
degildir. Komandolarin ve Denizcilerin sakalari, yeni terfi eden
Astsubaylarini yepyeni merasim uniformalari icinde deniz'e atmak
gibi, pek sert olur. Digerleri, anlasilmalari icin ozel bilgi
ister. Havacilarin hikayelerinin cogunlugu bu turdedir.
Ulastirmacilar kendilerine ozgu deyimler yaratmislardir. Surucu
Onbasi "motoru bozdum" derse, bilin ki bagirsaklari bozulmustur.
Levazim Cavus "arazi'ye uydu" dediginde, bir madde'nin gecici, ya
da temelli olarak kayboldugunu dile getirir. Digerleri de hic
yazi'ya gelmez. Bir zamanlar, bir Bascavus'un bir beygiri
varmis....
Kaynaklar:
[1] Ornegin, bak 50 Yilin Turk Mizah ve Karikaturu. Derleyenler:
Semih Balcioglu-Ferit Ongoren. (Istanbul: Is Bankasi Kultur
Yayinlari No. 125, 1973) Ikinci Baski. Ek olarak, Paris'te
Francois Georgeon tarafindan hazirlanip Centre Culturelle
Anatolie de acilan "Bogaz'dan Gulumseyisler: 19. Yuzyilin ikinci
yarisi ve 20. Yuzyil baslari Turk Mizah Basini ve Karikaturleri
Sergisi." (Cumhuriyet 26 Kasim 1987).
[2] Bak H. B. Paksoy, "Nationality and Religion: Three
Observations From Omer Seyfettin" Central Asian Survey Vol. 3,
No. 3 (1984).
[3] "Kivilcim" Akbaba Mecmuasi, 2 Nisan 1339 (1923).
[4] Tahir Alangu Omer Seyfettin (Istanbul, 1968).
[5] Bak, H. B. Paksoy, "Elements of Humor in Central Asia: The
Example of the Journal Molla Nasreddin in Azerbaijan" Turkestan:
als historischer Faktor und politische Idee (Baymirza Hayit
Festschrift), Erling von Mende (ed.) (Koln, 1988).
[6] Osmanli devrinde, kirlik yorelerde kullanilan bir alan
olcusu.
[7] Dar bezen, top altindaki kizaklardan birine verilen addir.
[8] Osmanli ordusunda bir tur top adi.
[9] Osmanli devrinde ozellikle savas alanina gelen gonullulere
verilen ad. "Basibozuklar" ordu birliklerine karistirilmaz, tam
anlami ile ayri tutulurlardi.
This counter has been placed here on 25 February 1999
