H. B. Paksoy
TURK TARIHI, TOPLUMLARIN MAYASI, UYGARLIK
(Izmir: Mazhar Zorlu Holding, 1997)
Kultur Sanat Yayini. 165 sayfa
ISBN 975-96079-0-5
Copyright 1993 H. B. Paksoy
TURK TARIHI, TOPLUMLARIN MAYASI, UYGARLIK
kitabinin butun yayin haklari,
Bern-Isvicre uluslararasi Copyright anlasmalari uyarinca,
H. B. Paksoy adina
ABD Kongre Kutuphanesi
Copyright kutugune kayitlidir.
Asagidaki Belgeleme Yazisi, ABD de kurulmasi ongorulen VAKIFLI
TURK TARIHI KURSUSU calismalarini desteklemek amaci ile, ABD'nin
ileri gelen arastirma universitelerinde gorev yapmakta olan bir
ogretim uyesince 1990 yilinin Mayis ayinda yazilmistir. Bu
Belgeleme Yazisinin Ikinci ve Ucuncu Bolumleri 1990 yili Eylul
ve 1991 yili Mayis aylarinda kaleme alinarak dagitilmistir.
03 VAKIFLI TURK TARIHI KURSUSU ONERISI
GENEL KONUM
ABD de 1636-1965 yillari arasinda kurulmus 3000 in uzerinde
universite olup, yaslari 354 ile 25 yil arasinda degisen bu
yuksek ogrenim kurumlarinda gunumuzde yedi yuz bin'den artik
daimi kadrolu ogretim uyesi, 13 milyon'un ustunde ogrenci
okutmaktadir. Bunlarin bes yuz bin'i, dunyanin 65 degisik
ulkesinden gelmis yabanci ogrencidir. Bu yil, bir universitede
bir yillik egitim, universitesine gore, 3500 ile 25000 dolar
arasinda odemeyi (tuition) gerektirir. "Parasiz" universite
yoktur. Buna karsilik, bir ogrencinin sinavlarda gosterdigi
basari ve diger yeteneklerine gore "burs" alma olanagi varsa da,
bu "burs" genellikle bir ogrencinin butun giderlerini
karsilayamaz.
ABD de, silahli kuvvetlerle ilgili ogrenim kuruluslari disinda,
Federal hukumetce kurulmus universite yoktur. Universiteler kanun
onunde ya "ozel," ya da "devlet" tuzel kisiliklerine sahiptir.
Burada adi gecen "devlet," Amerika Birlesik Devletlerini,
dolayisi ile "Federasyon" u olusturan, elli "eyalet devleti" nin
her biridir. Her iki tur universite, kanuni gerekler nedeni ile,
"kar etmeyen anonim sirket" olarak kurulmustur ve "sermayedar"
lari yoktur. "Devlet" universiteleri de, "ozel" universiteler de
ic islerinde tam olarak ozerktir. Secim ile is basina getirilen
"yonetim kurullari" ve "mutevelli heyetleri" yolu ile denetlenir,
yonetilirler. Ornegin, New York Eyaletinde, "eyalet hukumetince"
kurulmus 97, ozel kisi ya da kurumlarca kurulmus 236 yuksek
ogretim kurulus'u vardir. New York'taki toplam 333 universitede
27 bin'e yakin ogretim uyesi gorev yapar, 992 bin ogrenci okur.
Bunyelerinde, Atom bombasinin ilk gelistirilmesinden, Arap
siirinin temel ilkelerini belgeleyen kitaplarin yazilmasina neden
olan arastirmalara kadar degisik konularda bilimsel calismalar
yapilir.
Eyalet hukumetleri, eyalette oturanlardan aldiklari vergiler yolu
ile eyalet universitelerinin butcelerine katki'da bulunurlar,
ogrencilerin odedigi "kayit tutarlari" boylelikle belirli bir
orantida alcak duzeyde tutulur. Amac, eyalet ve Federal devlet
ekonomisi ve politikasinin egitilmis bir toplum yolu ile
yonetilmesi ve dengelenmesidir. Eyalet liselerinden mezun
olanlara, eyalet universitelerine giriste oncelik taninir. Ancak,
bu durum, ogrencilerin mezun olmaya "hak" kazandiklari anlamina
gelmez. Bu gibi vergi yardimi gormediklerinden, "Ozel"
universitelerin bir yillik kayit tutarlari devlet
universitelerinden her zaman daha yuksektir. Cunku, butce
"gelirlerinin" buyuk bir bolumunu bu yoldan saglarlar. Buna
karsilik, ozel universiteler ogrencilerini daha ince elekten
gecirerek secip alirlar. Eger bir Ozel universite mali yonden
zorluga duserse, kanuni acidan, sinirlari icinde bulundugu eyalet
devleti ozel universiteye herhangi bir katkida bulunmak zorunda
degildir. Federal hukumet Temsilciler Meclisi (US Congress),
belirli konularda arastirma yapmalarini saglamak amaci ile, ozel
ve devlet universitelerine "sozlesme" yolu ile arastirma fon'lari
tahsis edebilir. Bu sozlesmeler cogunlukla universiteler arasinda
"yarisma" acilmasini gerektirir.
ABD nin her universitesinde her dalda ogrenim yapmak mumkun
degildir. Adi gecen uc bin uzerindeki universitenin %80ninden
cogu yalniz temel lisans (Liberal Arts) egitimi yapar, ilgili
diploma verir. Avukat ya da tip doktoru olmak isteyenler, dort
yillik temel egitim diplomasi aldiktan sonra gene bir sinava
girip, eger kazanirlarsa, bu konularda uc (hukuk) ile alti yil
(tip) daha mesleki universite egitimi gormek zorundadirlar.
Dallarinda diploma aldiktan sonra staj yapar, mesleki yeterlilik
sinavini da verebilirlerse yazihane ve muayenehane acarak
calismaya baslarlar. Diger konularda yuksek lisans, ya da doktora
yapmak isteyenler, lisans diplomalarini aldiktan sonra,
"arastirma universitelerine" (Research University) giderler. Bu
"arastirma universiteleri" nin sayisi 100 kadardir, ogrencilerini
cok buyuk bir titizlikle secerler. Bu kuruluslarda, lisans
ogretimi de yapilir, ancak lisans ustu arastirmaya ve yayinlara
buyuk onem verilir. Kutuphanelerinde iki ile on milyon cilt kitap
bulunur. Bu 100 universitenin ancak 40 kadari ABD'nin "en iyi
arastirma universite" si olarak gorulur, uluslararasi un'leri
vardir. Ortalama olarak, yarisi ozel, diger yarisi da devlet
tuzel kisiligine sahiptirler. Her birinin yillik butceleri bir-uc
milyar dolar arasinda olup, 12-60 bin arasinda ogrencileri, 3-5
bin arasinda ogretim uyeleri vardir. Her bilim dalinda topluma
katki'da bulunurlar. Ornegin, Wisconsin universitesi
arastirmacilari ve ogretim uyeleri, D vitaminini ve Issizlik
Sigortasini gelistirmislerdir. Doktora yapmakta olan arastirma
ogrencilerine, eger yetenekli gorulurlerse, "tam burs"
(scholarship) ya da yillik "para destegi" (fellowship) verilir.
Temel Lisans egitimi yapan universitelerin de, kendi aralarinda
belirli bir siralamalari vardir. 60 kadari "en iyi" olarak
bilinirler.
UNIVERSITE VAKIFLARI
"Devlet" ve "Ozel" universiteleri bunyesinde birer de vakif
bulunur. Yukarda sozu edilen 40 ileri gelen arastirma
universitesinin her birinin birer genel vakf'i vardir. Bu
vakiflarin ana sermayeleri, universitenin yetenekleri
cercevesinde bugun 300 milyon ile 4 milyar dolar arasinda
tutarlara varmistir. Bu ana para'nin yillik gelirleri de degisik
bilim dallarindaki kursulerin, arastirma merkezlerinin ve
burslarin giderlerini karsilar.
Ek olarak, ozel ve tuzel kisiler, belirli amaclarla arastirma
universitelerine bagista bulunup, vakifli kursu ya da vakifli
arastirma merkezi kurulmasini saglarlar. Bu nedenle universiteye
bagislanan tutar, universite vakfi'na eklenir, geliri de yalniz
ongorulen neden icin harcanir. Cogunlukla, bu tur bagislar toplu
olarak bir odemede yapilir, ortalama tutarlari bir kursu icin 2
(iki) milyon, bir arastirma merkezi icin de 20 milyon dolar
arasinda degisir. Bagis yolu ile kurulan "Kursu" ya da "Arastirma
Merkez" i, bagis'i yapan kisi ya da kurulusun adi ile bilinir,
anilir ve taninir. Bu tur vakiflar, en kucuk
universitelerde bile bulunur.
ARASTIRMA MERKEZLERI
Arastirma universitelerinde, degisik konularda toplu ve
derinlemesine arastirma yapmak icin "arastirma merkez" leri
kurulmustur. Bu "arastirma merkez" leri genellikle bir "idari"
kurulus'tur. Ornegin, bir "Bilgisayar Arastirmalari Merkezi"
bunyesinde: Matematik, muhendislik, mantik, fizik, kimya,
astronomi vb bolumlerinde gorevli ogretim uyeleri calisir.
Maaslarini, dogrudan bagli bulunduklari matematik, fizik gibi
"Ana Bilim Bolumlerinden" alirlar. Ogretim uyelerinin "Bilgisayar
Arastirmalari Merkezi" bunyesinde kendi istekleri ile bir araya
gelmelerine neden, karsilikli dusunce alis-verisinde bulunmak,
birbirlerinin bilimsel yeteneklerinden yararlanmaktir. Amac, yeni
yetenekli bilgisayarlarin gelistirilmesi, kullaniminin
arttirilmasi, kolaylastirilmasi ve bu yonde ortaya cikan bilimsel
engellere cozum yolu bulunmasidir. Ogretim uyeleri derslerini hem
kendi bolumlerinde, hem de "Bilgisayar Arastirmalari Merkezi"
bunyesinde verirler. Boylelikle, ornegin bir kimya ogrencisi,
"Bilgisayar Arastirmalari Merkezi" arastirma seminerlerine
katilarak, bilgisayarlarin kendi ogrenim dalinda ne gibi islerde
kullanilacagini yakindan ogrenir. Ilerde bu konularda ne gibi
gelismelerin yer alacagini gorur. Diger bilim dallarinda
karsilasilan sorunlar ve cozumleri uzerine bilgisi olur, kendi
bilim dalindaki sorunlarla karsilastirarak yeni cozumler bulma
yolunda adimlar atar.
Arastirma Merkez'lerinin onemli bir gorev'i de, bunyelerinde
yapilan calismalarin yayinlanmasini ve genis olcude dagitilmasini
saglamaktir.
ORTA DOGU ARASTIRMALARI MERKEZLERI
Ikinci dunya savasi bittikten sonra, ABD universitelerinde Orta
Dogu Arastirmalari Merkezleri (ODAM) kurulmaya baslandi. Dolayisi
ile, en eskisi 40 yasindadir. 1945 oncesi tek-tuk Turkiye ile
ilgili olarak calisma yapan ogretim uyeleri var idiyse de, bunlar
"Incil Arastirmalari" bolumlerinde gorevli idiler ve
arastirmalari kisisel "entellektuel merak" tan oteye gitmemistir.
Gunumuzde yukarda sozu edilen "buyuk arastirma universite"
lerinin 19unda irili-ufakli Orta Dogu Arastirmalari Merkezleri
vardir. En yenisi bes yil once kurulmustur. En buyugunde 25, en
kucugunde 3 kisilik kadro vardir.
Orta Dogu Arastirmalari Merkezleri kapsamina su bilim dallari
girer: tarih, dil bilimleri (gunumuzdeki "onem basamaklari" ve
ogrenci sayilarinin cogunlugu sirasi ile: Arapca, Farsca,
Ibranice, Osmanlica/Turkce), edebiyat, din bilimleri (Islamiyet,
Yahudilik, Araplar arasindaki Hristiyanlik), siyasal bilimler,
antropoloji, sosyoloji, sanat tarihi, ekonomi, cografya. Bunlarin
her biri, bir "ana bilim" dali olup, kendi "bolum" lerinde
ogretilirler. Diger arastirma merkezleri gibi, ODAM lar idari
kurulustur. Kendi butcelerini arastirma seminerleri ve bilimsel
toplantilar icin harcarlar. 1970lerden bu yana, ODAM larin buyuk
bir cogunlugu, Arap-Israil iliskilerini oncelikle ele alip
incelemektedirler. Ikinci sirada gelen de Iran ve iliskili
konulardir. Dolayisi ile, gunumuzde, ogretim uyelerinin
agirligini, adi gecen ulkelerde dogmus ve doktoralarini ABD de
yapmis kisiler olusturur.
ORTA DOGU BILIMLERI BOLUMLERI
ODAM lar, diger Arastirma Merkezleri gibi, yalniz "idari" ve
"koordinasyon" kuruluslari olduklarindan, konu ve bolge ile
ilgili dersler ODAM larda degil, "Orta Dogu Bilimleri
Bolumlerinde" (ODBB) ogretilir. Universitesine gore, bu bolumlere
genellikle "Department of Near East Languages and Literatures"
veya "Near Eastern Studies Department" adlari verilir. Cogunlugu,
Ikinci Dunya Savasi oncesi "Incil Calismalari Bolumu" (Biblical
Studies) olarak gorev yapmakta idi. Savas sonrasi, adlari
degistirilmeye baslandi. Bununla birlikte, "Judaic and Near
Eastern" (Ibrani ve Orta Dogu) bolumleri de onemli sayidadir.
Yukarida sozu edilen butun buyuk arastirma universitelerinde,
hangi ad ile olursa olsun, bir ODBB vardir.
ODBB lerinde, Turklerle ilgili calismalarin basinda "Osmanlica"
dili uzerinde durulur. "Osmanli Devleti" uzerine de seminerler
duzenlerler ve toplantilar yapilir. Cunku, gunumuz Orta Dogu
devletlerinin resmi kayitlarinin ve kanun kaynaklarinin buyuk bir
bolumu Osmanlica'dir. Israil, Arap devletlerinin kanunlari, resmi
kayit ve defterleri genellikle 1600-1920 yillari arasinda
Osmanlilarca yazilmis, tutulmustur. (Yunan, Yugoslav ve Bulgar
devletlerinde de benzer sorunlar vardir). ODAM larda, Basbakanlik
Arsivinde tarih arastirmalari yapmak icin Turkiye'ye gidecek
ogrencilerin zorluk cekmemeleri icin, gunumuz Turkce'si de
ogretilir. Ustelik, Osmanlica ogrenebilmek icin, Turkce bilmenin
geregi kabul edilmistir.
Son yirmi yildir, TC Milli Egitim ve Disisleri Bakanliklari, ABD
universiteleri ODBB lerine Turkce ogretmeleri amaci ile, dolar
olarak yillik katkida-bagista bulunmaktadirlar. Sayilari on
civarinda olan bu ODBB ler ve bagli olduklari universiteler,
genellikle bu mali yardim'i almadiklari takdirde, Turkce dersleri
veremeyeceklerini belirtirler. Ancak, herhangi bir ODBB unun "tam
tesekkullu" sayilabilmesi icin, Turkce derslerini de egitim
cizelgesine eklemek zorundadir. Bu nedenle, TC bakanliklarinin
ODBB lere yaptigi yillik dolar bagislarinin, diger ulkelere TC
tarafindan yapilan bir "DIS YARDIM" oldugunu goz onunde tutmak
gerekir.
Herhangi bir konuda doktora, Arastirma Merkezlerinde degil, ana
bilim bolumlerinde yapilir. Dolayisi ile, Orta Dogu ile ilgili
herhangi bir konu'da arastirma ya da doktora yapmak isteyen bir
ogrenci genellikle ODBB ye basvurmak zorundadir. Basvuran
ogrencinin doktora yapabilmesi icin de, ODBB de orencinin
konu'suna ilgi gosteren, konu uzerinde bilgili "daimi kadrolu
ogretim uyesi" olmasi zorunludur. Yoksa, ogrenci istedigi konu
uzerinde doktora yapamaz, "daimi kadrolu ogretim uyesi" nin ilgi
duydugu, uzmani oldugu konu'ya kaymasi gerekir. Gunumuzde,
ODBBler icinde gorev yapan ogretim uyelerinin uzmanlik
konularinin basinda oncelikle Arap-Israil iliskileri buyuk yer
tutmaktadir. Ardindan gelen ise Iran ile ilgili konulardir.
Turklerle ve Turkiye ile ilgili konular ise genellikle bir
ogretim uyesinin "ikinci konusu" dur. Ornegin, birinci konusu
Arap edebiyati olan bir ogretim uyesi, ikinci derecede Turk
edebiyati dersleri de verir; "Turkce ile de ugrastigini" bilimsel
toplantilarda soyleyebilir.
ODBB de genellikle yalniz dil-edebiyat, din ve bunlarin
aralarindaki iliskiler ele alinir. Bundan dolayi, ODBB lerin
calismalari sinirlidir. Tarih, siyasal bilimler, antropoloji,
sosyoloji ODBB de degil, ancak kendi ana bolumlerinde ogretilir.
Dolayisi ile, Turklerle, Turkiye ile ilgili antropolojik
arastirmalar antropoloji bolumunde yapilir. Siyasal bilimler
bolumunde gorevli ogretim uyeleri bu antropolojik arastirmadan
haberdar olmayabilirler. Gene bu yonde, Tarih bolumunde, eger var
ise, Turklerle ilgili dersler da Osmanli devri cercevesindedir.
Tarih, siyasal bilimler, antropoloji vb bolumlerde doktora yapan
kisiler, universitelerde oldugu kadar, universiteler disinda
islerde de gorev alirlar. Bunlar, bilimsel kitap yayinevlerinin
muduru, ulusal televizyon haber merkezleri haber yoneticisi,
disisleri bakanligi masalari, ticaret bakanligi dis iliskiler
masasi, savunma bakanligi uzmani olurlar. Ozel Arastirma
Vakiflarinda ABD hukumetine siyasi konularda danismanlik yaparak
calisanlar da az degildir.
Bu doktora sahiplerinin, oncelikle kendi doktora konulari uzerine
yazilmis kitaplara ve calismalara ilgi gostermeleri, o konular
uzerine gelistirilmis yeni goruslere kendi arastirmalarinda yer
vermeleri ve yaymalari dogaldir. Ornegin, bir bilimsel kitap
yayinevi muduru, eger Iran edebiyati uzerine doktora yapmis ise,
o konu uzerine yapilmakta olan arastirmalardan gunu gunune haber
alir. Arastirmacilari kisel olarak tanir. O arastirmalar
tamamlandiginda da, basilip yayinlanmalarini saglamaya egimlidir.
DAIMI KADROLU OGRETIM UYESI-GECICI KADROLU OGRETIM UYESI
Kaydedilmesi gerekir ki, bir universitede doktora yapmak, o
universite ogretim kadrosuna bu nedenle kendiliginden katilmak
anlamina gelmez. "Doktora" diplomasi yalniz bir "ehliyet"
kapsamindadir. Doktora'yi almis kisi, "burslu" olarak ta okumus
olsa, yetenekleri cercevesinde kendine bir "gorev," ya da "kadro"
arayip bulmak zorundadir. Burslar genellikle karsiliksizdir,
"mecburi hizmet" gerektirmez, ve vakif gelirlerinden saglanir.
Ancak, burs ya da degisik "odul" ler kazanarak doktora'sini
tamamlamis kisilerin "is ve gorev bulma olanaklarinin" artmis
olacagi da unutulmamalidir. Cunku, "burs alacak yetenegi var ise,
demek ki geleceginin parlak oldugunu baskalari da gormus"
dusuncesi "is vericilerin" akillardan gecer.
Universitelere atanan yeni ogretim uyeleri "gecici" kadro'ya
alinirlar. 3-6 yil gecici kadro'da calistiktan sonra, daimi
kadro'ya gecebilmeleri icin, bunyesinde gorev yaptiklari bolumun
"daimi kadrolu" uyelerince "denetlenirler," "degerlendirilirler."
Yapmis olduklari yayinlar, bildiri ve kitaplar okunur ve
degerlendirilir. Denetleme sonucunda "yeterli gorulenler" daimi
kadro'ya atanir. Olmayanlar, "aciga cikarilir," artik kolaylikla
arastirma universitelerinde "daimi kadrolu" is bulamazlar. Daimi
kadro'ya gecenlerin, emekli oluncaya kadar gorev'den
cikarilmalari kolay degildir.
Degerlendirmeyi yapan daimi kadro'lu ogretim uyeleri, ara-sira
secim yapmak zorunda kalirlar. Ornegin, bir Hindistan uzmani
emekli olmaya yakin olabilir. Fakulte Dekan'i, Bolum'e bir kadro
tahsis etmis olabilir. O yil, "gecici kadro" dan "daimi kadro" ya
gecme degerlendirme sirasi gelen iki uzman olabilir. Biri
Hindistan, digeri de Kuzey Afrika uzmani olabilir. Daimi kadrolu,
emekli olmaya hazirlanan Hindistan uzmani kimin secimini
destekleyecektir? Bolumdeki meslektas ve arkadaslari ne
dusunecektir, kim'e oy verecektir? Hele, eger o bolumde daha once
bir Kuzey Afrika uzmani gorev almamis ise, secim daha da
zorlasabilir: Kurulmus bir kursunun devam etmesini mi saglamak,
yoksa yeni bir kursu mu kurmak gundemdedir? Yeni kursu
kurulmasina karar verilecekse, eski kursu kaldirilacakmidir?
Hindistan konusunda ogrenim yapmak icin bolum'e gelmis olan
ogrencilerin durumu ne olacaktir? Bundan dolayi, daimi kadrolu
ogretim uyelerinin kendi konularinda yayin yapmis, kitap ve
bildiri yazmis gecici kadrolu ogretim uyelerini "daimi kadro" ya
almak istemeleri dogaldir. Cunku, universite bolumlerinde gorev
yapanlarin amaci, kendi bilim dalinin gelistirilmesi,
saglamlastirilmasi, ogretilmesi ve yasatilmasidir. Bir bolum'un
elindeki "burs tahsisatlarinin" dagitilmasina, hangi ogrencilere
verilecegine etken olan dusunceler de bu yonde gelisir. Dolayisi
ile, belirli konularda calisma yapan ogretim uyeleri arasinda
"yarismalar" da surup gider. Eger bir tarih bolumunde Turk tarihi
uzerine doktora yapmis, arastirma yapmakta olan ve ders veren bir
ogretim uyesi yok ise, o bolumde gecici kadrolu olarak gorev
yapmakta olan bir Turk tarihi uzmaninin daimi kadro'ya gecmesi
pek beklenemez.
Daimi kadro'ya kabul edilen ogretim uyeleri, uygun gordukleri ve
ilgilendikleri konularda arastirmalarda bulunup, sonuclarini
yayinlamak; doktora ogrencisi kabul edip yetistirmek hakkini
kazanirlar.
ABD TOPLUMUNDA ARASTIRMA UNIVERSITELERI OGRETIM UYELERININ
GOREVLERI
Bir Arastirma universitesi ogretim uyesinin bircok gorevi vardir.
Ozet olarak, sirasi ile: uzmanligi konusundaki bilim dalini
ilerletmek, yeni katkilarda bulunmak; yaptigi katkilari bilimsel
dergi ve kitaplarda yayinlamak; bu yeni ve eskiden beri birikmis
bilgileri yeni yetismekte olan uzmanlara aktarmak; yeni
yapilmakta olan arastirmalarin bilimsel yonden debetleyip
dogrulugunu ve yayinlanmalarini saglamak; kendi yerine arastirma
universitelerinde gorev yapacak yeni ogretim uyesi yetistirmek;
lisans universitelerine ogretim uyesi yetistirmek; gerektiginde
devlet ve devlet'in kuruluslarina uluslararasi iliskiler yonunde
danismanlik yapmak; toplum'un dunya olaylarini anlayabilmesi icin
"tercumanlik" yapmak; basin'a kendi uzmanlik konusunda yol
gostermek.
Ogretim uyesi, bu isleri gerceklestirebilmek icin, ders verme
disinda arastirma yapar. Arastirmalarini yazdigi bilimsel
bildiriler ve kitaplar yolu ile bilim dunyasina ve genel toplum'a
aktarir. Toplumun okudugu gazete yazi isleri mudurleri ve gene
toplumun izledigi televizyon program yapicilari ogretim uyesi ile
konusma yaparlar, bilgi alirlar. Boylelikle, ogretim uyesi uzmani
oldugu konuda dunyada yer alan gelismelere toplum adina "tercuman
olur."
Ogretim uyesinin yetistirdigi yeni uzmanlar ve ogrenciler diger
universitelere ogretim uyesi olur. Bu en onemli gorevdir.
Anilmasi gerekir ki, ABD universitelerinin %80inden fazlasi
doktora egitimi yapmaz, yalniz lisans diplomasi egitimi yapar. Bu
lisans universitelerinin ogretim uyeleri arastirma
universitelerinde egitilir, ogrendiklerini kendi ogrencilerine
aktarirlar. Liselerde okunacak kitaplari da genellikle lisans
universitelerinde ogretim uyesi olanlar yazar. Lise
ogretmenlerini de bu lisans universitelerinde gorev yapan ogretim
uyeleri yetistirir.
Bilgi, boylelikle arastirma universitelerinden baslayarak,
asagiya dogru, lise ve ortaokullara kadar dikey yonde akar. Diger
yandan, arastirma universitelerinden devlet kuruluslarina yatay
olarak bilgi verilir, "gundem duzenlenmesine" yardimci olunur.
Toplumun genel olarak aydinlatilmasina da katkida bulunulur.
Yuzbinlerce yabanci uyruklu ogrenci de ABD universitelerinde
okudugundan, doktora yaptigindan, ABD kursulerinde yapilan egitim
ve arastirma, diger ulke universiteleri uzerinde de etkendir.
Bir konu'da butun bu islerin yapilabilmesi icin de, arastirma
universitelerinde vakifli ya da vakifsiz "kursu" lerin, kurulmus
ve calismakta olmasi gereklidir.
"TURK TARIHI" ILE ILGILI KURSULER
Gunumuzde, ABD universiteleri tarih bolumlerinde (ya da ODBB
lerinde) Turk tarihi kursusu yoktur. Alti arastirma
universitesinin tarih bolumlerinde Osmanli tarihi kursusu vardir.
Bunlardan hicbiri vakifli degildir. Birinde gorev yapan ogretim
uyesi bu kursu'ye gecici kadrolu olarak atanmistir, sozlesmesinin
yenilenmeyecegi kendisine bildirilmistir. Ikinci bir arastirma
universitesindeki Osmanli kursusunde gorev yapan ogretim uyesi
emekli olmaya yakindir. Bu sozu edilen ogretim uyelerinin her
ikisi de Turk'tur. Geri kalanlarin %60 i ABD disindaki baska
ulkelerde dogmustur. Bununla birlikte, daha bes arastirma
universitesinde de, Osmanli tarihi derslerini ikinci derece ek
gorev kapsaminda veren ogretim uyeleri vardir.
Genellikle, bu Osmanli kursulerinde gorev yapan ogretim
uyelerinden, Osmanli imparatorlugu dagitildiktan sonra yerine
kurulan diger milletlerin tarihlerini ogretmeleri istenir.
Turkiye Cumhuriyeti ve Turk Kurtulus Savasi hemen hicbir
universitede surekli olarak okutulmaz. Genel cizelgelerde,
Osmanli disindaki, ornegin Selcuklu ya da Timur Turk
imparatorluklari uzerine, bir ders'e denk gelinmez. Ilhanli
devleti genellikle Turk degil, Iran tarihi cercevesinde
okutulur.
Vakifli olmayan kursulerin bir niteligi de, o kursude gorev
yapmakta olan ogretim uyesi emekli oldugunda, kursu'nun
kaldirilabilmesindedir. Bu kapatilmaya neden olarak ta "butcede
tasarruf yapma" gerekcesi verilebilir. Son onbes yil icinde bu
nedenle en az bes Osmanli kursusu "bos birakilmis," dolayisi ile
fiili olarak "kaldirilmistir." Bu "kapatilmalardan" sonuncusu
icinde bulundugumuz yil icinde yer almistir.
ONERI
Tarih, yazilmadikca tarih olamaz. Yazilmayan tarih okunamaz,
bilinemez. Bilinmeyen de gelecek kusaklara aktarilamaz. Tarihini
yazmayan, bilmeyen, yaymayan millet geleceginden vazgecmis
demektir. Gecmisini bilmeyen millet benligini saklayamaz,
kaybolup gitmeye mahkumdur. Bellegini yitirmis kisi'nin ne denli
yasayacagini dusunmek bile guctur. Turk tarihi yaniz Orta Dogu'ya
bagli degildir. Turk'ler Asya'da oldugu kadar, Avrupada da
yasamis ve yasamaktadirlar. Dolayisi ile, Vakifli Turk Tarihi
Kursusunun bir arastirma universitesi tarih bolumu bunyesinde
kurulmasi gerekir.
Arastirma universiteleri tarih bolumlerinde degisik sayilarda,
konularda ve uzmanliklarda "kursu" bulunur. Yeni kursu kurulmasi,
o bolumde gorev yapmakta olan ogretim uyelerinin oy'una baglidir.
Eger cogunluk isterse, yeni bir kursu kurulmasi gundeme
getirilir. Genellikle, yeni kurulacak kursu'ye atanacak ogretim
uyesine verilecek maasin hangi butceden cikacagi konusu boyle bir
oy'lamanin sonucuna acikca etkendir. Eger universite yonetimi ek
butce saglamayi ustlenirse, oylama sonucu kolaylasabilir. Diger
ortam da uygun ise, yeni kursu kurulabilir. Vakifli kursulerin
kurulmalari bu acidan biraz daha kolay olur, cunku ortada bir
"butce" tartismasi yoktur, diger kursulerin butcelerine
dokunulmayacaktir.
Yukarida da deginildigi gibi, universitelerin kurulu ve son 100
yildir basari ile calismakta olan vakiflari vardir. Bir arastirma
universitesinde Vakifli Turk Tarihi Kursusu kurulabilmesi icin,
secilen universite vakfi'na bir defaya mahsus olmak uzere 1,5
milyon dolar bagista bulunulur. Universite bu bagis'i vakfinin
ana sermayesine ekler, gelirini de yalniz Vakifli Turk Tarihi
Kursusu'ne atanacak ogretim uyesinin maasina tahsis eder.
Turkiye'de bu bagisi yapan kurulus ya da tek kisi ile ABD de
secilen universite arasinda binlerce ornegi yururlukte olan bir
"sozlesme" yapilir. Bu sozlesme geregince, universite kanuni
olarak yukumluluk altina girer, kursunun kurulmasini ve bagimsiz,
ancak bilimsel cerceve icinde calismasini taahut eder.
Yukumlulugunde aksaklik olursa, yapilan bagis geri alinabilir.
Turkiye'de bu is icin ayrica vakif kurulmasina gerek yoktur.
Butun ABD arastirma universitelerinde, atom fizigi'nden
zooloji'ye kadar butun konularda binlerce vakifli kursuler
bulunmaktadir. Son yirmi yil icinde, TC ye komßu ulkelerden
ABD'ye goc eden bir toplumun uyeleri, alti degisik arastirma
universitesinde kendi tarihlerini oßretmek icin vakifli tarih
kursusu kurmuslardir. Bunun disinda, kurduklarß bir tek vakifsiz
tarih kursusu, son otuz yil icinde yetistirdigi ve diger
universitelere yerlestirdigi yeni ogretim uyeleri yardimi ile,
1100 uzerinde genclerinin tarih ve kulturu ile ilgili konularda
doktora ve yuksek lisans almasini saglamistir. Boylece cok yuksek
duzeyde yetistirilmis bilim adamlari, universitelerden kitap
yayin evlerine, televizyon istasyonlarindan ABD hukumeti
organlarina, buyuk ticari-sinai sirketlerden ozel arastirma
kurumlari bunyelerine varincaya kadar her yerde milletlerine ve
soylarina buyuk basari ile hizmet etmektedirler. Yunanlilar ve
Yahudiler bu gibi vakifli kursu kurmaya daha gecen yuzyildan
basladiklarindan, vakifli ve vakifsiz Yunan ve Yahudi tarihi,
kulturu, politikasi, ekonomisi vb kursulerinin sayilari bin'den
artiktir. Bu kursuler arayip soranlar tarafindan kolaylikla
bulunur, gorulebilir. Mikronezya'dan Ukrayna'lilara, Cin'lilerden
Ingiliz'lere kadar yer yuzunde yasamakta olan hemen her millet'in
ABD arastirma universitelerinde vakifli kursuleri vardir,
calismakta ve arastirmalarini yayinlamakta, ogrencilerini
yetistirmektedirler.
GORUS
Bu Belgeleme Yazisinda kisaca ozetlendigi gibi, bir arastirma
universitesi tarih bolumunde Vakifli Turk Tarihi Kursusu
kurulmasi gereklidir. Bu Turk Tarihi Kursusu, adi uzerinde
oldugu gibi, Osmanli imparatorlugu dagitildiktan sonra kurulan
diger devletlerin tarihini degil, oncelikle Turk Tarihini
okutmalidir.
Bu kursunun kurulmasi butun Turk sorunlarinin bir an'da
cozumlenecegi anlamina gelemez. Ancak bir baslangictir. Yeni bir
"daimi kadro" lu ogretim uyesinin yetistirilmesi, lise sonrasi
aksaksiz yirmi yil surekli egitim ve calisma'yi gerektirir. Bilim
ve yontemleri surekli ilerlediginden, baska bilim adamlarinca
yapilan isler ve nedenleri ancak gene yetistirilmis bilim
adamlari yordami ile anlasilabilir.
Eger Turkler tarihlerini uluslararasi duzey ve bilinc ile
yazmayacak ve yaymayacak olurlarsa, diger milletlerin
yetistirdigi universite ogretim uyeleri, kendi millet aci ve
cikarlari yonunden bu isi yapmaya hazirdirlar. Hatta gunumuzde
yapmakta ve yazmaktadirlar. Ozellikle, 1912 ile 1930 yillari
arasinda diger milletlerin bilim adamlarinin kendi acilarindan
Turk tarihi uzerine yazdigi kitaplar bu gun okutulmakta ve dunya
kamu oyu uzerine buyuk etki yapmaktadir. Bu gun yazilmakta olan
yeni kitaplar, 1912-1930 arasi yazilan kitaplari kaynak
gostererek kaleme alindiklarindan, daha once yazilanlarin
etkenlikleri cig gibi buyumektedir. Sozu edilen kitaplarin
topluca ortaya cikardigi sorunlar ayrica kitaplar yazmayi
gerektirecek olcu'de de buyuktur.
Gunumuzden yirmibes yil once "Bana once sorununu, sonra da bu
sorun'u nasil cozumleyecegini anlat" diyen bir Turk aydini'nin
onunde saygi ile egilmek gerekir. O ilke'ye dayali olarak yazilan
bu Belgeleme Yazisi'nin, gene o ilke cercevesinde okunmasi dilegi
ile.
Asagidaki Belgeleme Yazisi, ABD de kurulmasi ongorulen VAKIFLI
TURK TARIHI KURSUSU calismalarini desteklemek amaci ile, ABD'nin
ileri gelen arastirma universitelerinde gorev yapmakta olan bir
ogretim uyesince, 1991 yili Mayis ayinda yazilmistir. Bu
Belgeleme'nin Birinci Bolumu 1990 yili Eylul, Ucuncu Bolumu ise
1991 yili Eylul aylarinda kaleme alinmistir.
DUSUNCE AKIMLARI, "YENI DUNYA DUZENI"
VE GORUNTULERI
Ortaya atilan her yeni "dusunce akimi"nin yandaslari, ileri
surdukleri goruslerin bir "yeni dunya duzeni" olusturacagini
soyler. Bu "yeni dunya duzeninin" dunyaya baris, ozgurluk ve
bolluk getirecegini savunur.
Gunumuz olaylari, sol egilimli politik ve ekonomik dusunce
akimlarinin buyuk insan topluluklarinca istenmedigini
gostermektedir. Buna karsilik, sol akimlarin karsisindaki butun
politik ve ekonomik dusunce akimlarinin insan topluluklarinca
uyumlukla karsilandigini soylemek guctur. En azindan, dunyada bu
ikinci tur dusunce akimlari icinde de cok sayida kisi yoksulluk
icinde yasamaktadir. Dolayisi ile, ilerde yeni akimimlarin ortaya
cikmayacagi one surulemez. Gelecekte olusabilecek akimlarin
nitelikleri uzerinde kafa yormadan once, ozet olarak birkac
gecmis dusunce akimi orneklerine goz atmak yararli olabilir.
Ondokuzuncu yuzyilin cogunlugu ve Yirminci yuzyilin ilk yarisi,
"somurgecilik cagi" olarak bilinir. Bu donemde Avrupa
imparatorluklari, askeri guclerinden yararlanarak Asya, Afrika ve
Guney Amerikada somurgeler kurmuslardi. Bu yoldan endustrilerine
bol ve ucuz hammadde kaynaklari saglamis ve urunlerine genis
pazarlar yaratmak yollari aramislardir. Bu hareketlerini de,
gunlerinde gecerli "dusunce akimi" olan "beyaz irk'in ustunlugu"
ne dayamislardir. "Bu ustunlugun getirdigi gorevler" arasinda,
"az gelismis irklara medeniyet goturmek," Bati Medeniyetinin
temelini olusturan Hristiyanligi da bu "azgelismis irklar"
arasinda yaymak gibi bir tutum yaratilmistir. Aslinda ise, butun
bunlar, bu imparatorluklarin birbirleri ile yapmakta olduklari
"yaris" in gereklerinden dolayi idi.
Bu "yaris" ta yeni olmayip, "yeni duzen" adi altinda tekrar
ortaya surulen goruslerin kokeni en az Milattan Onceki Roma
Imparatorluguna kadar geri gider. Gunumuz "dunya duzeninin"
temeli Onsekizinci yuzyilda baslayan bir akim olan,
"imparatorluk" ve "demokrasi/cumhuriyet" turu politik duzenleri
aralarindaki yaris'ta atilmistir. Ingiltere imparatorlugu ve
kitasal Avrupadaki diger uc buyuk imparatorluk (Carlik Rusyasi;
Avusturya-Macaristan; ve Alman), "imparatorluk duzeninin"
yasatilmasi icin butun guclerini kullaniyorlardi. Karsilarinda
ise, Amerikan (1776) ve Fransiz (1789) Devrimleri ve bu
devrimlerin yer almasina yol acan dusunce akimlari bulunuyordu.
Baska bir deyisle, bu "yaris," mutlakiyet ve bagimsiz cumhuriyet
dunya gorusleri arasindaki cekisme idi.
Ek olarak, Avrupa devletleri daha onceden birbirlerine karsi bir
olum-kalim yarisina girmislerdi. Devletlerarasi bir "Guc Dengesi"
kuruldugunda, hic bir taraf bu "Guc Dengesi oyunununda kendi
yasamini kaybetmeyecegini" biliyordu. "Guc" ise, askeri guc'e
dayanmakta idi. Ancak, ordu beslemek icin de, ekonomik gucun
onemi acikliga kavusmus idi.
Ekonomik guc, yalnizca bir devlet'in uyesi olan bireylerin
kisisel atilimlariyla gerceklesemiyordu. Devletin de, atilim
yapmakta olan bireylerin ve ticari kuruluslarin guvenligini
saglamasi, is yapmalarina yardimci olacak alt-yapi'yi
gelistirmesi ve iyi calisir halde tutmasi geregi de anlasilmis
idi. Acik savas'a girildiginde, alis-veris aksadigi, gelir
azaldigi gibi, can ve mal guvenligi de ortadan kalkiyordu.
Boylece, yasalarin guvenligi altinda, esit vergi yuku ile
bireyler de uluslarinin yarisina katilmanin kendi cikarlarina
uygun oldugunu gormekte idiler.
Ondokuzuncu yuzyil'a girildiginde, "dusunce akimlari yarisina,"
ekonomik konulardaki yarisma da koklu olarak eklenmis
bulunuyordu. Ekonomisi gucsuz olan devletlerin ve yanlisi
olduklari dusunce akimlarinin yarisi kaybedecekleri iyice
anlasilmisti. Bu yuzden, birbirlerine karsi Avrupa'da yaptiklari
yarisin sinirlanmasi dolayisi ile, Ondokuzuncu yuzyil baslarinda
Avrupa devletlerinin "Guc Dengesi oyunu" Avrupa sinirlari disina
tasti. Oncekile Asya (ve daha kisitli olmak uzere de Afrika)
sinirlari icinde yer almaya basladi.
Marks ve Engels'in Ondokuzuncu yuzyilda ortaya attiklari
Komunizm, genis Avrupa toplumlarinca benimsenmedi. Ekonomik
gucsuzlugu yuzunden Avrupali devletler kapsamina alinmayan
mutlakiyetci ve somurgeci Rus Carlik imparatorlugu, icten
cokmekte idi. Bu cokuntunun bas nedenlerinden biri, Carlik
Rusyasinin kendi vatandaslarini gunundeki dunya duzeninde
egitmekten kacinmasi gelmekte idi. Bu ekonomik ve getirdigi
politik kargasaliga, "Yeni dunya duzeni" icinde son verecegi
"soylenen" Komunizm, Yirminci Yuzyil baslarinda Carlik
Rusyasi'nin bir kesim aydinlarinca benimsendi. Bu yeni "Dusunce
Akimini" benimseyenlerin buyuk bir cogunlugu (1789 Fransiz
ihtilalinde oldugu gibi), gene bu dusunce akiminin geregi olarak
hayatlarini kaybettiler.
Diger "Dusunce Akimlarinda" oldugu gibi, Rus Komunizm'i de
kendine ozgu birtakim "gerekceler" ileri suruyordu. Bu ileri
surulen "nitelikler" bir gercegi ortemedi: Komunizm, yalnizca Rus
ulusunun yararina calismakta idi. [Carlik imparatorlugunun
nufusunun %50 sinden az'i Rus idi]. Bu yoldan, yuzyillardir
oynanmakta olan "oyun" un "kurallarini" degistirerek, Bolsevik
Ruslar oyun'u kazanmak cabasinda idiler. Amaclari, dunyada surup
gitmekte olan yaris'i kazanmaktan baska bir sey degildi. "Oyunun
kurallarini degistirmek" ise, kale onunde sayi yapmaya hazirlanan
futbol oyuncusunun hakem tarafindan durdurularak, kalenin ornegin
onbes metre oteye alinmasi gibi bir durum idi.
Butun bu olaylarin anlasilmasi ise, dunya duzeyinde egitimi
gerektirmektedir. Rus imparatorlugu da, Avrupa devletlerinin
Onyedinci yuzyildan bu yana yaptigi gibi, yarismayi yapacak --ve
yarismanin niteliklerini toplumlarina anlatacak-- bilim adamlari
yetistirmekte idi. Ancak, Rus imparatorlugunun yetistirdigi bilim
adamlari, Avrupa devletlerinin yetistirdigi bilim adamlarinca
yenilgiye ugratildi.
Carlik Rus imparatorlugunun yerine kurulan Sovyet imparatorlugu
da, 1917 ihtilalinin ilk gunlerinden baslayarak, "Sovyet
yarismasini" yurutecek bilim adamlarinin yetistirilmesine
oncelikle onem verdi. "Sovyet bilimi:" Marr, Lysenko, Solovyev
gibi kisilerin yonetiminde, ve Marks/Lenin "dusunce akimlari"
yonunde kati saplantilara baglantili olarak duzenlendigi icin, bu
bagimlilik altinda coktu. Baska bir deyisle, Sovyet bilimi,
dunyadaki gelismelere sirtini dondugu icin kisir kaldi. Yenildi,
ve hezimete ugratildi.
Boylelikle, dunyadaki diger bilim merkezleri ile alis-veris
yapmadan, tek bir "dusunce akiminin" saplantisi ile bilim
yapmanin sakincalari da vurgulanmis oldu. Sonucunda faturayi
odeyenler de, yalmizca Ruslar ve Sovyetler Birligi icinde yasayan
diger halklar degil, soguk harp ve getirdigi silahlanma yarisi
dolayisi ile butun dunya oldu. Dunya yarismasini kaybetmekte olan
Sovyetler Birligi ise, Birinci Dunya savasi oncesinde Carlik
Rusyasinin da yaptigi gibi, gunumuzde askeri guc kullanarak icten
parcalanmayi durdurmak yolunu secip-secmemek arasinda
bocalamakta.
Sovyetlerin bu seciminin sonucu ne olursa olsun, Turkiye
Cumhuriyeti dunyadaki gelismelere yalnizca seyirci kalacak
olursa, sonucunu bugunden bilmek olanak disidir. Ancak, bilinmesi
gereklidir ki, Carlik Rusyasi cokmekte oldugu 1916 yilinda bile
Erzincan'a kadar Turkiye'yi askeri guc ile almis bulunuyordu.
Sovyetler Birligi ise, 1940larin ikici yarisinda Erzincan'a kadar
olan bu bolge'yi, onceden "Rus topragi" oldugu gorusu ile Dunya
kamu oyu onunde gene "istemis idi."
Bilinen gerceklerden biri de Turklere karsi degisik nedenlerle
baslatilmis olan "sevgisizlik" goruntulerinin ilk belgesi, 1473
yilinda basilmistir. 1473 ile Onyedinci yuzyil arasinda, bu tur
basilmis belgelerden bilinenlerin sayisi uc yuz ustundedir. Bu
basili "yalanci belgelere" bugune dek karsilik verilmemistir. Ek
olarak, Yirminci yuzyil basinda, Turkler'in dunyadaki yerini
almasini engellemek amaci ile yazilmis kitaplarin toplamini
yapmak bile guctur. "Gec olsun da guc olmasin" ata-sozu bile,
Turklerin kendi secimleri dolayisi ile bugun karsi karsiya
kaldigi gucluklerin kapsamini anlatamiyor. Turkler bu gibi
"yalanci belgelere" dunya bilim duzeyinde karsilik vermek
yeteneginde bilim adamlari yetistirilmesine onem vermeyecek
olurlarsa, belki yeniden bir Kurtulus Savasi vermek
gerekebilecektir.
This counter has been placed here on 25 February 1999
