Site hosted by Angelfire.com: Build your free website today!

 

1-Koro-

Biz öldük mü sessiz ölürüz
ne gökyüzünün mavisi
Ne suların serdengeçtiliği,
kuş sesli uyku saatleri durdu.
uyandırmayın okunmamış şiirler gibi bekleyen zamanı
uykumuz yarım ördek uykusu,
bir gözümüzde sis perdesinin uğursuz çanları dolaşır
bir gözümüzde toprağın soluksuzluğu,
bestelediğimiz onca aşk türküsü
ritimleri kalplerimizdendi... sustu.
Soyunuk kadınlar mı arardı gözleriniz
Soyunuktuk işte
İnsan olduğumuzdan utanmayacak kadar soyunuk,
mor karanfiller düştü anlamsız bakan gözlerinize.
Üç kelimeyle özetlenen tanışıklığımız
tozlu yolların haritasıydı. silindi.
anılarınızın resmi geçidinde
nakarat olduk şimdi.
Biz öldük mü sizsiz ölürüz.

2-Dede-

böyle ses duymamıştı gövdem
yalan yok,korktum
oysa ki canlı cenaze gibi dolaşırdım çiğ düşmemiş gözlerinizde
çiçeksiz kalacaktı mezarım,ağlayanım olmayacaktı bilirdim
yine de korktum
yalan yok.
daha dün kurumuştu dudaklarımdaki anamın sütü
toprağı bol olsun,benim ki kadar.
ah bilir misiniz saçları neden çürümez ölülerin
saçlar noel babayı bekler.
ihtiyarlar hak etmeden yaşar
depremden son kurtarılacak levhalarıyla dolaşır ihtiyarlar
kimse öğretmez yüzmesini bile
biletsiz almaz yelkenliler
derler ki her ihtiyarın içinde bir çocuk saklıdır
eskiyen astarlarına rağbet etmese de terziler.
yaşamak hayvansı,dünsüz
biz öldük de çocuklar neden burada
ki onlar on ikiden vururlar içinizdeki titremeyi
hapishaneleriniz onlar içindir
okul dediğiniz darası hileli terazilerinizden
kaçma düşleriyle gömüldüler.

Biz öldük mü sizsiz ölürüz.




3-İsteyici-

kent kent sokak sokak gezerdim evlerinizi
bir postacı tanıdı saçlarınızın dağınıklığını
birde ben.
her şeyi istedim utanmadım da
bir can istemek gidiyor ağrıma.

4-Bebek-

ne söylesem boş
açtım,yumdum gözlerimi
dökülen dondurma gibi fire
hiç tadılmadım
yaşamadım ki.

5-Anne-

bildiğim bir masal vardı
can buldun mu bağışlardı azrail
-kimse vermezdi canını, nişanlısı verirdi en son,
masala inat verdim canımı-
geçmedi bebeciğime
heba olduk ikimizde.


6-Çocuk-

aklım bisikletimde kaldı, dün aldıydı babam.
bahar geldiğinde çıkardık asık suratlı odalardan.
karanlık mezardayız diyor ihtiyar
ben ölmedim ki.
sihirbaz amca çıkarır diyor
bahar dallı bir kız-kötü kokuyor-
burnumdan çıkardığı yumurta gibi çıkarır tokuşturmadan.
o ne sesti
babam anamı kesti sandıydım.

7-Öğretmen-

ben ki öğretemedim sevdayı
sonbahar yaprakları gibi savruldu tırtıllarım.
yaşarken tükendim ölmek bahane
tebeşirle gömün beni
“belki gönül uslanır”
tırtıllardan kanatlanır kelebek orkestrası.










8-Tüccar-

evim,arsam,arabam,dükkanım
“beyhude geçti hayat”
ne çok vücut kiri var ellerimde
yağmanın büyüğüymüş
yaşandı bitti.
ölürken açıldı gözlerim.


9-Öğrenci-

gidiyorum
değirmen dövemeyen suların hüznüyle gidiyorum işte
duygu tanrıları güdermiş sözlerimi
yeşil buğday tarlasındaymış azrail kime ne
gonca gülümün “iki gözü iki çeşme”
beklenmek gidiyor ağrıma.
ne söylediysem bekleyenime.

10-Şair-

ölüme dair bir şiir yazamadan gitmek
zor geliyor. oysa ki
mevsimsiz hüzünlerin kanayan damlalarıyla
donatmıştım penceremi.
ömrümün yazmaya yetmeyeceği
hüzünler gördüm bir gecede
yüreğim kaldırmadı
haber salın haberci akbabalara
yaşarsam şair değilim.

11-İşçi-

tülbentle bağlanan gözlerin,
urfa ağzı türkülerle bestelediği
binalar çöktü.
hani kardeşti bütün işçiler,
iki elim yakanızda.
varsın beklemesin beni fabrika düdükleri,
bir cigara arası sevdası varsın beklemesin.
yaşamak nasıl bir şeydi bilmem
balık tutarmışım küçükken-hatırlayamadım-
misket oynardım arada bir
-evlenirken gecenin önemli adamı olmanın
şaşkınlığı mıdır yaşamak.-
“ben yaşarken öldüm” diyor bildiğim bütün türküler
ölmek
yaşamı hamal gibi boynunda taşımaktan zor değil.







12-Hırsız-

can pazarında akşam
her hırsız bir kez soyulur.
yokluğumuz kırılmış vazonun yokluğuyla bir
kenar mahallenin zehirlenecek köpeklerini
görmüş gibi geçerdiniz. uzaktan.
bir araba çamurlarınızı tanırdık
bir de gece yarısı korkularınızı.
odalarınız generaldi,günlük parlatılırdı apoletleri
ıskartaya çıkarılmış çocuk düşleriydi çaldığımız
kızmak hak değil.
can pazarında akşam
her hırsız bir kez soyulur.

13-Bir genç-

göçük burada değil diyorum içimizde
farkımız yok üstekilerden-ölü olmaktan başka-
okumadım ya biliyorum gazetelerin ne yazdığını
elli bin göçük devriyesi manşetlerde
sonra ikinci üçüncü sayfalar
sonra sessizlik
her büyük yıkımda
arşiv memurunun ellerinden kurtarılacak
birer gece bekçisiyiz artık.
birer istatistik sayısı ömrümüz
bir çift parantez bile düşmez
papatya karları düşmeyecek bahçelerimize,
aşka susamış gözlerin kuytusunda
dolaşmayacak suretimiz. olsun.
biz öldük,
bizsiz ölmedik ya.


14-Gönüllü bir kurtarıcı-

koştum,geldim
ölüler fışkırıyor kazdığım her yerden
dört yanım çığlık
zaman dar
sanki sonbahar düşmüşte
rüzgar savurmuş bütün yaprakları.
yapraklara ulaştır bedenimi rüzgar
toprağa yenilmemiş soluklar düşsün kucağıma.
yağmur başladı, hava bulutlu
eksilen yıldızlarda kayıp gitti,sayılamadan.
her insan yalnız ölür,bunu anladım
ölüler bizsiz ölür bir de bunu.
ne kötü doktormuşuz her doğum ölü doğuyor ellerimizde
kanatlanmış yağmacılar karaborsacıların içinde
fotoğraf sandım yaşamları
kaldım dışarıda, çoğaltamadan.





15-Zaman-

mavi okyanusum
beslenirim ölümlerle
ne o herkes birden mi iniyor,


16-Ölüm-

yoruldum patron
istifam cebimde dolanıyorum.

17-Tanrı-
böyle zamanda tanrı olmak zor
istifama ilişkin dilekçem ektedir
can sıkıntıma derman bir ikiliydiniz eskiden
güzel oyunlar oynadık bir süre
denizlerle yıkadım saçlarınızı
püfür püfür dağları estirdim kimileyin
çöllerde ateş, ovalarda su idim
çoğaldınız çoğaldınız
panayırlarda dolaştırıldım senelerce
parasız köle
kaçtım yumdum gözlerimi kırk bin asır
kırk bin asır uzun gece
açtım gözlerimi ürktüm yerin yedi kat altından
çıkmış gibi duruyordu oyuncaklarım
ne çoktular
ha bre çoğalıyorlardı
çoğaldıkça daralıyordu dünya.
her yerde adım vardı da
ismimin telif hakları ödenmedi


18-Yayımcı-

bütün gerçek şairler öldü
bu iş de bana kaldı.