Yaramaz bir çocuk yeni servisiyle
okula gider... söföre dönüp: amca senin annen tavuk
baban horoz olsaydi sen ne
olurdun der. söför civciv olurdum der. Aradan birkaç
dakika geçtikten sonra çocuk tekrar gelir ve amca senin
annen
köpek baban köpek olsaydi sen ne olurdun der. söför köpek
yavrusu der. çocuk rahat durmaz ve bu soulara devam
ederken söför sinirlenir ve bir soruda ben sorayim der...
Senin annen fahise, babanda pezevenk olsaydi sen ne
olurdun? diye sorar çocukta "servis söförü
olurdum."
* * *
Iki papaz barda otururken biri diğerine "bu
dunyanin hali ne olucak" diye sormus digeri ya savas
çikacak ya
çikmayacak, eger savas çikarsa iki mesele var ya askere
alirlar yada almazlar, almazlarsa mesele yok alirlarsa
iki mesele
var ya piyade oluruz ya süvari süvari olursak mesele
yok piyade olursak iki mesele var ya ön cephede
savasiriz ya arka
cephede arkada savasirsak mesele yokda önde olursak iki
mesele var ya ölürüz yada hitlerin eline düseriz ölürsek
mesele yok hitlerin eline düsersek iki mesele var ya
sabun oluruz ya kagit oluruz sabun olursak mesele yok
kagit
olursak iki mesele var ya gazete oluruz ya tuvalet kagidi
oluruz gazete olursak mesele yokda tuvalet kagidi olusak
iki
mesele var ya önlerini silerler yada arkalarini önlerini
silerlerse mesele yokda arkalarini silerlerse iste o
zaman boku
yedik.....!!
* * *
Tikabasa dolu olan otobüste yasli bir adam ayakta
zar zor durmaya çalisiyormus. oturan bir genç bilmis
bilmis yasli
adama oturdugu yerden "amca amca bastonuna lastik
takarsan kaymassin" demis yasli adamda "ogul"
demis
"babanda o lastigi zamaninda taksaydi simdi orada
ben oturuyor olacaktim."
* * *
Bir kartalla bir essek uçaga binmisler.
Havalandiktan sonra kartal dugmeye basip hostesi çagirmis.
Hostes gelip:
buyrun efendim, ne istemistiniz demis. Kartal: "hiiç
oyle ibnelik olsun diye bastim" hostes fesupanallah
çekip gitmis.
Ama kartal iki de bir hostesi çagirip hostes ne
istedigini sorunca "hiiç...ibnelik olsun diye
basiyom." diyormus... Bu is
bizim essegin de çok hosuna gitmis, o da ayni seyi
yapmaya baslamis... Sonunda hostes cok sinirlenmis,
pilota gidip
durumu anlatmis pilot: "at ikisini de asagi"
demis hostes geri dönüp bunlari tuttugu gibi uçagin
kapisina götürmüs,
tam atacakken kartal essege: "bak bu birazdan bizi
asagi atacak. Ben uçabiliyorum, sen ucabilir misin?
essek saf saf
"hayiir" demis kartal "lan madem uçma
bilmiyon, nedemeye ibnelik yapiyon" demis...
* * *
Üç Çinli arkadas; Bu, Chu ve Fu ABD'ye yerlesmeye
karar verirler. Yerlesmeleri için tüm hersey ayarlanir.
Yanliz tek bir
pürüz vardir. Amerikan yasalarina göre Ingilizce
isimler seçmelidirler. Bu; "Buck" adini alir.
Chu: "Chuck" adini alir. Fu
ise.. Biraz düsündükten sonra Çin'e geri döner.
* * *
Temel'in acayip kumar borcu var. Felaket sikintiya
girmis acilen para bulmasi gerekir. Dusunur, tek care
olarak 2.li bahis
oynamaya karar verir. Ganyan bayiine gider.Ve orada bu
isleri cok iyi bilen birini gozune kestirir.
- "Uyy.hemserim bana bi kiyak yap da ! Ne isterisen
veririm.
Adam da ;"
- "Get kardesim manyakmusun nesin" der.
- "Bokunu yiyeyim bu ikili icin bir tiyo ver ne olur
da."
- "Hemserim ayakkabi numaran kac ?"
- "42" der Temel.
- "O zaman git 2 ile 4 e bahis yatir" der adam...
Temel de bahisi oynar ve kazanir ... Temel ihtiyaci olan
parayi hala bulamamistir. Tekrar tiyo ister
- "Hemserim bir tiyo daha ver.. " diye yalvarir.
Adam da ona
- "Yasin kac?" der.
- "28"
Adam
- "O zaman gir 2 ile 8 e bahis yatir" der.
Temel elindeki tum parayla bahis oynar ve acayip bir para
kazanir. Artik borclarini odeyecek durumdadir. Fakat para
tatli gelir ve amaci son kez oynayip kazanmaktir.
- "Usak son kez bir tiyo ver der"
Adamda;
- "Ula Temel seninkinin boyu kac?" diye sorar.
Temel bir muddet dusunur ve
- "24 cm." diye cevap verir.
Adam da
- "Git 2 ile 4 e tum parani yatir" der.
Temel elindeki butun parayi yatirir. Yarislar aciklanir
ve Temel buyuk bir hayal kirikligina ugramistir. Gelen
atlar 1 ile 2
dir. Ve temel o adama donerek der ki ;
- "Uy anasini satayum, gururumin kurbani oldum da"
* * *
Arkadaşı karadenizliye sormuş
-yalnızken kendi kendine konuşma huyun varmıdır?
-ben kendi kendime konuşmam demiş karadenizli.Adamı gözümün
önüne getirir öyle konuşurum.
* * *
Bir mecliste konuşulurken,Amerikalı:
-biz marsa gideceğiz demiş.Alman:
-Biz yakıtsız otomobil üreteceğiz demiş.Fransız:
-Atom bombasını etkisiz hale getireceğimiz
projelerimiz var demiş.Bizim Temelde onlardan geri
kalmamak için:-Bizde cüneşe cideceğuz demiş.
-Güneşe gidemezsiniz demişler.Güneş yakar.Temel gülümsemiş:
-E o çadar enayu deiluz ,akşam serununda cideceğuz
demiş.
* * *
Karadenizlinin biri hemşerisine
-Dün otobüste yan koltuktaki adam bilet almamışım
gibi anlamlı anlamlı baktı yüzüme demiş
-Sen ne yaptın? demiş hemşerisi
-Bende bilet almışım gibi anlamlı anlamlı ona baktım.
* * *
Matematik öğretmeni Temel öğrencilerinden şikayet
ediyormuş
-Peş çere peş kaç ediy diye sorayrum,ellu diyiler.Halbuçi
peş çere peş yirmupeş hadi pilemedun otuz.
* * *
Uluslararasi sirketlerden biri en basarili olacak ust
duzey yoneticiyi nasil secelim diye insan kaynaklari
bolumune bir test hazirlatmis. Psikologlar filan uc ay
calisip ilk denemeyi bir alt sirkete muracaat eden 3 aday
uzerinde yapmislar. Ilk aday olan bir almani bir odaya
atmislar. Odaya fistik bir kari, bir yatak, bir utu
masasi, utu ve 20 tane de yeni yikanmis gomlek koymuslar.
45 dakika vaktin var, sonra seni alip komisyonda
gorusecegiz demisler. 45 dakika sonra kapiyi acip iceri
bakmislar. 20 gomlekte utulu duvarda. Kari mutebessim
kosede oturmus herifin perisan halini seyrediyor. ne
yaptin lan? demisler. herif "ben almanim, bizde is
herseyden once gelir, 45 dakikada ancak 20 gomlegi
utuleyebildim" demis.. Ikinci aday bir fransizmis.
Herifi ayni odanin icine atmislar. 45 dakika sonra
bakmislar, hatun odada sacini, basini duzeltiyor, adamda
kravatini bagliyor, gomlekler ise utusuz duruyor. Sen ne
yaptin, niye yaptin? demisler, herif "ben fransizim,
bizde ask herseyden once gelir. isi dogru oncelik
sirasinda yapan en muvaffak olacak adamdir" demis.
ucuncu aday bir turkmus, onu da ayni odaya kapatmislar.
45 dakika sonra bir bakmislar, kari perisan vaziyette
giyinmeye calisiyor. gomleklerin 20si de duvarda utulu
halde asili!! Sen ne yaptin lan?
demisler... Herif, ben turk'um, biz adami calistirmayi da
biliriz, calisani da evvel allah dudukleriz demis.
* * *
Üç mahkum cezaevi yolundadir. Herbirine, hapiste geçirecekleri
günler için bir esya getirilmesine izin verilmistir.
Otobüste, biri digerine döner ve sorar:
- Eeee sen ne getirdin ?
Diger mahkum bir boya kutusu çikarir ve bununla her seyi
boyayabilecegini söyler. Ikinci mahkum bir deste
iskambil kagidi çikarir;
- Bunalarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya
herhangi bir kagit oyunu oynayabilirim.
Üçüncü mahkuma merakla sorarlar:
- Sen ne getirdin ?
Üçüncü mahkum bir kutu çikarir ve gülerek
Bu tamponlari getirdim. der.
Diger iki mahkumun kafasi karismistir. Merakla sorarlar :
- Bunlarla ne yapabilirsin ki ?
Üçüncü yine siritir ve elindeki kutuyu göstererek,
- Kutuda yazdigina göre, bunlarla Ata binebilir, Yüzmeye
gidebilir, hatta paten kayabilirmisim.
Üç mahkum cezaevi yolundadir. Herbirine, hapiste geçirecekleri
günler için bir esya getirilmesine izin verilmistir.
Otobüste, biri digerine döner ve sorar:
- Eeee sen ne getirdin ?
Diger mahkum bir boya kutusu çikarir ve bununla her seyi
boyayabilecegini söyler. Ikinci mahkum bir deste
iskambil kagidi çikarir;
- Bunalarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya
herhangi bir kagit oyunu oynayabilirim.
Üçüncü mahkuma merakla sorarlar:
- Sen ne getirdin ?
Üçüncü mahkum bir kutu çikarir ve gülerek
Bu tamponlari getirdim. der.
Diger iki mahkumun kafasi karismistir. Merakla sorarlar :
- Bunlarla ne yapabilirsin ki ?
Üçüncü yine siritir ve elindeki kutuyu göstererek,
- Kutuda yazdigina göre, bunlarla Ata binebilir, Yüzmeye
gidebilir, hatta paten kayabilirmisim.
* * *
Günün birinde acik denizlerde yol alirken, gözcü
seslenmis diregin tepesinden, "heyyoooo, uzakta
bir korsan gemisi göründüüüüü..." Bunun üzerine
tüm mürettebat dehset icinde saga sola kosusturmaya
baslamis. Kaptan Bravo sakin bir sesle yardimcisina
seslenmis, "bana kirmizi gömlegimi getirin."
Yardimci derhal kaptanin kirmizi gömlegini
getirmis... Bravo gömlegi giyerken adamlarini
savas düzenine sokmus ve korsanlari yenmis...
Daha sonra, gözcü bu kez bir degil, iki korsan
gemisini tespit etmis uzaklarda... Kaptan Bravo
bu kez de kirmizi gömlegini istemis ve yine
korsanlari duman etmis.
O aksam, bütün mürettebat güvertede oturmus, o günkü
zaferi konusurken, adamlardan biri kaptana sormus:
"Kaptanim, niye savastan önce kirmizi gömleginizi
istiyorsunuz, cok merak ettik de, bagislayin
sormakla bir kusur ediyorsam..."
Bravo soruyu cevaplamis:
"Sundan istiyorum evladim... Eger saldiri sirasinda
yaralanirsam kirmizi gömlek akan kanimi belli etmez,
böylelikle siz de korkusuzca düsmanlarimiza
direnmeyi sürdürürsünüz."
Ortaligi bir sessizlik kaplamis, sadece denizin
sipirtisi ve rüzgarin yelkenlere dokunusu
duyuluyormus... Adamlarin yürekleri kaptanlarinin
cesaretine duyduklari hayranlikla güm be de güm
atiyormus...
Safak sökerken gözcü bu kez bir degil, iki degil,
ama tam ON korsan gemisinin yaklasmakta oldugunu
tespit etmis. Mürettebat kutsayici bir sessizlikle
kaptanlarina bakarak, onun o artik alisilagelen
kirmizi gömlek talebinde bulunmasini beklemeye
baslamislar. Kaptan Bravo celik gibi gözleriyle
gemisine yaklasan korsan filosuna bakmis, sonra
korkusuzca adamlarina dönmüs ve sakin bir sesle
bagirmis:
"Kahverengi pantolonumu getirin bana!"
* * *
Eskiden ..böyle patos çetos filan yok..en iyi yiyecek boyalı şeker ve leblebi unu...Adamın biri rüzgarlı bir havada leblebi unu yiyor..Yemeye çalışıyor..Arkadaşı ile karşılaşmış,selam kelam derken arkadaşı sormuş;ne yiyorsun?
Bizimki cevaplamış;rüzgar böyle eserse hiç bişey...
"
* * *
Fırtına apansız bastırınca, koca gemi bir anda denizin dibini boyladı. Adam, ıssız bir adanın sahilinde gözlerini açtı. Ne gelen vardı ne giden...Ne araç vardı ne gereç... İstersen muz ve hindistan cevizi, istemezsen muz ve hindistan cevizi...
Hayatı boyunca evi dışında beş yıldızlı otellerden başka yere adımını atmadığından, bir süre ne yapacağını bilemedi...Sonra dört ay boyunca muz yiyip, hindistan cevizi suyu içti. Geçmişte kalan o güzel günleri düşünerek gözlerini denize dikip, kendisini kurtaracak gemiyi beklemeye koyuldu. Bir gün sahilde uzanmış yatarken, gözünün ucunda bir hareket hissetti. O da ne? Bir sandal ve kürekte o güne dek gördüğü en müthiş kadın...Son sürat geliyor...İnanamadı..."Nereden geliyorsun ?" diye haykırdı. "Buraya nasıl geldin?" "Adanın öteki tarafından..." dedi kadın, "gemi batınca oraya çıktım." "Ne şans, benden başka kimsenin kurtulduğunu sanmıyordum. Kaç kişisiniz?" "Başka kimse yok...Sadece benim...Sandal da gemiden değil. Gemiden çöp yok..."Adamın aklı karıştı... "O halde sandalı nereden buldun?" "Basit" dedi kadın. "Adada bulduğum malzemeyle yaptım...Kürekler sakız ağacı...Zemini palmiye dallarından ördüm, yanlar okaliptüs..." "Ama, ama bu imkansız...Aletlerin yok...Nasıl becerdin?" "Pek de sorun olmadı. Öteki tarafta sıradışı bir alüvyon kaya oluşumu var. Fırında belli dereceye ısıtılınca işlenebilir yumuşaklıkta demir elde ediliyor. Alet yapmak için kolayca kullandım...Boşver bunları. Hadi göster, nerede yaşıyorsun?" Bön bir ifadeyle orada yaşadığını itiraf etti adam...Aylardır oracıkta sahilde yatıp kalktığını... "Öyleyse bana gel...Benim yerime..." diyerek kadın küreklere asıldı. Birkaç dakika sonra küçücük bir iskeleye yanaştılar...Adam sahile göz atınca az daha sandaldan düşüyordu. Mavi beyaz boyalı kulübeyle, iskele arasına taş döşeli bir yürüme yolu bile yapılmıştı. Eve girerlerken kadın omuzlarını silkti, "Pek rahat sayılmaz ama ben yine de ev diyorum işte... Otur lütfen...Bir şey içer misin?" "Hayır, hayır teşekkürler..." dedi adam..Şaşkınlığını hala üzerinden atamamıştı. "Daha fazla hindistan cevizi suyu içemeyeceğim artık...Tahammülüm kalmadı..."
"Hindistan cevizi suyu değil ki...İmbiğim var...Pina Colado'ya ne dersin?" Adam hayretini gizlemeye çalışarak ikramı kabul etti. Kanepeye oturarak sohbete daldılar. İkisi de birbirlerinin hayat hikayesini dinledikten sonra kadın, "üzerime rahat bir şey giyeceğim" diyerek ayağa kalktı. "Duş yapıp traş olmak ister misin? Üst kattaki banyo dolabında jilet var..." Artık sorgulamaktan vazgeçmişti...Banyoya girdi...Dolapta kemik bir sapın içine sıkıştırılmış oynak mekanizmalı iki deniz kabuğundan yapılma ustura onu bekliyordu..."Bu kadın inanılmaz" diye mırıldandı..."Bakalım bundan sonra ne var?"
Döndüğünde kadın onu gardenya kokuları içinde, stratejik bölgeleri üzüm yapraklarıyla örtülü olarak karşıladı...Sadece üzüm yaprakları... ve yanına oturmasını istedi...Sonra yavaşça sokularak fısıldadı... "Söyle bana...İkimiz de uzun süredir bu adadayız...Çok yalnız olmalısın...Eminim şu anda yapmak için kıvrandığın bir şey var...Hani burada tek başına geçirdiğin aylar boyunca en çok yapmak istediğin...Anlıyorsun değil mi ?" Gözlerinin içine bakıyordu... Adam duyduklarına inanamadı..."Yani"...dedi. "Buradan e-mail'imi kontrol edebilirmiyim?" "
* * *
Iki arkadas yillar sonra karsilasir. Birinin saç sakali birbirine
karismis.
Gözlerinin feri sönmüs. Bitkin halde..
"Bu ne hal" der öteki..
"Sorma" diye dertli dertli baslar, bitkin olani..
"Uyku sorunum var.."
"Erken yat.."
"Sorun da orda basliyor zaten.. Saatsekizde uykum geliyor. Yataga
yatiyorum.
Hemen gözlerim kapaniyor. Kapanir kapanmaz da kendimi koca bir TIR'in
direksiyonunda buluyorum.Zeytinburnu'nundan yükü sariyorum.. Edirne..
Geç
Bulgaristan, Sofya'da mal indiriyorum. Yeni mali yüklüyorum, ayni hizla,
gene
Zeytinburnu'na geliyorum ki sabah olmus. Tursu gibi kalkiyorum
yataktan.. Bu
her gece böyle.."
"Aaaa" der arkadasi.. "Benim bir ruh doktoru arkadasim var. Kartini
vereyim.
Bir dene, belki faydasi olur.." Adam doktora gider son bir ümitle..
Doktor uzun uzun dinler.. Sonra anlatir:
"Bu gece Zeytinburnu'ndan çiktiginda,
Florya'daki Shell Istasyonunda seni bekleyecegim, sorunu da çözecegim,
merak etme..
" Adamin pek akli basmaz ama, uykuya dalar dalmaz, mali yükleyip yola
çikinca,
Florya benzin istasyonunda doktora sahiden rastlamaz mi?..
Durdurur TIR'i.. Doktor yanina gelir..
"Tamam" der, "Senin yolun bu kadar.. Bundan ötesi bana ait. Hadi in.."
Adam TIR'dan iner.. Ondan sonra ve o günden sonra, artik rahat rahat
uyur, sagligina kavusur.. Birkaç hafta sonra, bu defa o, uzun zamandir
görmedigi bir arkadasina rastlar.. Bakar tipki kendi eski hali.. Bitkin
zavalli.."Hayrola" der.. "Vallahi uyku sorunum var" der, öteki.. "Gece
sekizde uykum geliyor.
Yatiyorum.. Bes çilgin kadin.. Sharon, Claudia, Cindy, Naomi,
Laetitia!..
Sabaha kadar nasil saldiriyorlar bana.. Yani keyifli de, bittim
birader..
Bittim.. Çildirmak üzereyim.."
"Tesadüfe bak" der, bizimki.. "Benim de benzeri bir sorunum vardi..
Bir doktor tavsiye ettiler. Gittim. Bir seansta çözdü.. Iste karti, bir
de sen ugra.."
Bir hafta sonra iki arkadas tekrar karsilasir. Bitkin adamin hali
eskisinden beter.
"Ne oldu yahu.. Gitmedin mi benim doktora" der, bizimki..
"Gittim.. Gitmez olur muyum?.. Bu halimin sebebi o.. Senin de,
doktorunun da Allah layiginizi versin.."
"Ne oldu yahu, anlatsana.."
"Daha ne olacak?.. Senin doktor benden kadinlari aldi. Altima bir TIR
verdi.
Her gece Zeytinburnu- Sofya gidip geliyorum.."
"
* * *
(Bora'dan)
Temel bir gun denize girmis ama cirilciplak. K:oyun cocuklari saka
olsun diye Temel'in butun elbiselerini alip kacmis, zavalli Temel de
denizde oylece kalakalmis. Beklemis gelen yok giden yok. Yardim edecek kimse de yok. Hava biraz kararinca ne yapsin bizim Temel cikmis denizden.
Hemen az ilerdeki otlarin arasindan usulca koyune dogru gitmeye
baslamis. Otlak bitince evine de az kaldigi icin on tarafini eliyle kapatarak evine dogru kosmaya baslamis. O sirada O'nu goren babasi bagirmis:
- "Ula salak usak orani kapayacagina yuzunu kapasana, kim taniycak
orani?"
"
* * *
Egede bir ilçe nasıl olduysa 1.lige yükselmiş ve
Fenerbahçe ile maç yapacaklar ,ilçe halkı bi havalara
girmiş değme gitsin,günler boyunca ilçede olacak karşılaşma
konuşulmuş,hazırlıklar yapılmış,yollar süslenmiş
,insanlarda bi hava bi hava.ve beklenen gün gelmiş.Fenerbahçe
ilçeye teşrif buyurmuş maç başlamış,tüm ilçe
halkı çoluk çocuk hepsi sahada ve kazanacaklarından
çok emin olarak maçı izlemeye koyulmuşlar
ilk dakikada Fener ilk golü atmış derken bir iki üç
dört beş altı, bizim ilçe futbolcularda bir o yana
bir bu yana savruluyo,seyirci yıkık ,hayalleri kırık.dakikalar
ilerledikçe futbolcularının sefaletini gören ilçe
halkı tek tek derken sahayı boşaltmaya başlamış,geride
üç beş kişi kalmış şapkaları ellerine çekiştirerek
bekleyen,goller sayısız derece peş peşe geliyor,vakit
89 dakikaya ulaşmış. ve nasıl olmuşsa şansmı tesadüfmü
ilçe futbolcuları tam o sırada bi gol atmış,sahada
kalan tek ilçe seyircisi ayağa kalmış kasket havada
bağırmaya başlamış"ulen işte buuuuuuuuuuuu ,yaşeeeeeen
gariiiii guuuuuuuuuuul guuuuuuuuuuuuuuul"
|