Bebek
Küçük bir balıkçı köyü olarak,
tarihinin Milattan öncesine kadar gittiği sanılan semtin bilinen en eski adının,
çeşitli kaynaklarda çeşitli şekillerde yazılan (Challae, Chilai, Khile) Skallai
(iskeleler) sözcüğünün bozulmuş bir biçimi olan Hallai olduğu ileri
sürülmektedir. Osmanlı döneminde Bebek'e ve Bebek adının kökenine ait ilk
bilgiler İstanbul'un fathinin hemen öncesine gider.
Bazı kaynaklar, II. Mehmed'in (Fatih) Rumeli Hisarı'nın yapımı ve kuşatma
sırasında asayişi sağlamak üzere buraya Bebek Çelebi adlı veya lakaplı bir
bölükbaşı tayin ettiğini; Bebek Çelebi'nin semtte bir köşk ve bir bahçe
kurduğunu, ölümünden sonra semtin onun adıyla anıldığını yazmaktadır.
Bebek'in rağbet gören bir semt haline gelmesi III. Ahmed ve sadrazamı Damat
İbrahim Paşa zamanına rastlar. Bu dönemde Bebek Bahçesi'nde Hümayunâbâd
Kasrı, Bebek Camii, mektep, çeşme, hamam, değirmen ve dükkânlar inşa edilmiş;
semt şenlenmeye, kalabalıklaşmaya başlamış; Türkler, Rumlar, Yahudiler,
Ermeniler semtte köşkler, konaklar, yalılar yaptırmışlardır. Bebek'in
yazlık olmaktan çıkıp sürekli yaşanan bir semt haline gelmesinde 19.yy
ortalarından itibaren vapur seferlerinin başlamasının, daha sonra da tramvayın
gelmesinin payı vardır. 19 yy. sonundan itibaren sahilde ve sırtlara doğru
yalılar ve köşkler çoğalmıştır. Bu semt, günümüzde Boğaziçi'nin en seçkin
ve lüks sayılan semtlerindendir. Nüfus kompozisyonunda eskiden olduğu gibi
yine yabancıların önemli bir yeri vardır. Bir zamanlar, kötü havalarda
teknelerin sığınmaya çalıştıkları ve bir dönem de kalafat yeri olarak
kullanılmış Bebek Koyu bugün yatların, yelkenlilerin ve sürat motorlarının
demirledikleri bir koy görünümündedir.
Levent 1950'lerde yerleşimin başladığı sırada, Etiler'e doğru giden Nisbetiye yolunun kuzeyinde başlayıp Levent Caddesi'ne kadar uzanan ve günümüzdeki Levent'in altıda biri kadar bir alanı kapsayan semt. 1. Levent'ten 4. Levent ve Yeni Levent'e kadar zaman içinde bölüm bölüm kurulup gelişmiş olan semtin günümüzdeki sınırları batıda Büyükdere Caddesi, doğuda Ebulûla Caddesi, günede Nisbetiye Caddesi, kuzeyde Orgeneral İzzet Aksular Caddesi'dir. Levent Mahallesi, adını, Osmanlı döneminde, 18 yy'da bu yörede bulunan Levent Çiftliği'nden almıştır. Levent'in ilk kısım evlerinin yapımına Emlak Kredi Bankası'nın toplukonut projesi çerçevesinde 1947'de başlanmış, 1950'de 1. Levent bitmiştir. 1. Levent'in gördüğü rağbet üzerine ve proje gereği yapımına hemen başlanan daha kuzeydeki 2. ve 3. Leventlerdeki konutlar, biraz daha büyük ve villa tipine daha yakın olmakla birlikte yine de orta gelir gruplarını hedefliyordu. Yapımına 1950 sonlarında başlanıp 1960'tan itibaren yerleşilen en kuzey kesimdeki 4. Levent ise o döneme göre lüks sayılabilecek villaların yanında Levent'te ilk kez birkaç katlı apartman tipi yapıları ve 4. Levent çarşısı civarında da daha yüksek ve çok daireli blokları içermekteydi.1950'lerde Levent, 2000 nüfuslu, tüm sakinlerin birbirlerini tanıdıkları, ancak eski İstanbul mahallerinde rastlanan sıkı komşuluk ilişkilerinin sürdüğü küçük ve orta memur, subay, öğretmen, sanatçı, yazar, bilim adamı, küçük ve orta tüccar ve işadamlarının yaşadıkları bir orta sınıf semtiydi.