YAYIN ÖZETLERİ
1- Meriç Kenarı Kavak Ağaçlandırmalarında Entomolojik Problemler
Ülkemizin büyüyen odun arz açığının kapatılabilmesi için kavakçılığın geliştirilmesi ve bütün potansiyel alanların kullanılması önemli bir kaynaktır. Özellikle akarsu boyları, göl, baraj gölü çevrelerinde ekonomik olarak tarım yapılamayan araziler kavakçılığa tahsis edilmelidir. Meriç kenarı kavak ağaçlandırmaları, nehir ile seddeler arasındaki ekonomik olarak tarım yapılamayan arazilerin değerlendirilmesi ve nehirin yatak değiştirmesini önlemek gibi sebeplerle 1978 yılında başlamış ve günümüze kadar 1651 Ha saha ağaçlandırılmıştır (ağaçlandırılacak saha 4169 Ha).
Ağaçlandırma sahasında; yörenin iklimi çok elverişli olmamakla birlikte Meriç nehrinden beslenen taban suyundan istifade edilmesi düşünülmüş ve sulama yapılmasına ihtiyaç olmadığı öngörülmüştür. Yörenin toprak yapsı tamamen Meriç nehrinin taşıma suretiyle oluşturduğu aluvial ve hidromofik aluvial toprak gruplarından oluşur. Yapılarında taş ve çakıl genellikle yoktur.
Ağaçlandırma faaliyetleri başladıktan sonra çeşitli biyotik ve abiyotik zararlılar görülmeye başlamıştır. Tarih sırasına göre aşağıdaki gibi sıralanabilen
-1981 yılında Kuliç ağaçlandırma sahasında su baskını ve buzlanma sonucu meydana gelen zararlar,
-1982 yılında Kuliç ağaçlandırma sahasında sel baskını sonucu 180 ağaç kurumuştur,
-1984 yılında Kadıdondurma ağaçlandırma sahasında Lymantria dispar görülmüş ve ilaçlı mücadele yapılmıştır,
-1985 yılında Domuzbucağı ağaçlandırma sahasında yoğun Melonophila picta, Paranthrene tabaniformis tasallutu görülmüştür,
-1986 yılında Höyüklü tatar köyü yakınlarındaki 16 Ha'lık ağaçlandırma sahasında çok şiddetli Agrilus ater ve M.picta tasallutu görülmüştür,
-1987 yılında Kurtbucağı, Domuzbucağı Ferre, Dikili, Kuliç, Kadıdondurma, Kızılada mevkilerinde toplam 950 Ha sahada M.picta, P.tabaniformis, S.populnea, L.dispar zararlı olmuştur.
-1989-1990 yılında Kuliç ağaçlandırmasında 80 Ha sahada yoğun Leucoma salicis tasallutu görülmüş ve ilaçlı mücadele yapılmıştır.
1990-1991 yıllarında Ferre, Domuzbucağı, Dikili, Kadıdondurma, Kızılada ağaçlandırmalarında M.picta, A.ater, P.tabaniformis, Dicerca aenea böcekleri ve Dothichiza Populea ve Cytospora chrsosperma mantarları görülmüş sonucunda 7046 adete denk 1397 m3 ağaç kesilmiş yaklaşık 150 Ha saha boş kalmıştır.
Bu tasallutların ortaya çıkış sebepleri incelendiğinde; Yıllık yağoş miktarı ve dört aylık yaz dönemi yağışlarının azlığı Meriç nehri su seviyesindeki anormal düşüş, toprak yapısı, Ferre ve Domuzbucağında tuzluluk problemi, taban suyu seviyesinin aşırı düşüşü gibi sebepler sıralanabilir.
Ayrıca böcek klon ilişkisi istatistik verilere göre etken olmamakla birlikte P.alba klonu ile P.alba x P.deltoides melez klonunun böceklerden çok az etkilenmiş olmaları önemli bir sonuçtur.
Yapılan inceleme yöredeki entomolojik zararlıların ortaya çıkmasında iklim toprak ve su, özellikle taban suyu seviyesinin birinci derecede etkili olduğu ortaya konulmuştur. Yöredeki kavak ağaçlandırmalarında ortaya çıkan zararların önlenmesi için aşağıdaki tedbirler alınmalıdır.
-Ağaçlandırma öncesi toprak tahlilleri yapılmalı ve sulama ile ilgili tedbirler alınmalı,
-Tuzluluk problemi olan sahalarla, sulanması mümkün olmayan sahalara daha mukavim ve dayanıklı olan P.alba dikilebilir,
-Ağaçlandırmalar saf melez klonlar yerine yer yer diğer klonlarla ve Söğüt, Dişbudak, Aylantus, Kızılağaç gibi türlerle karıştırılmalıdır.
-Yöredeki mevcut zararl böceklere karşı (yaprak zararlısı böcekler hariç) ilaçlama düşünülmemeli, sulama ve bakım tedbirleri uygulanarak sorunun çözümüne çalışılmalıdır.
2- Titrek Kavaklarda Görülen Gövde Çürüklükleri Üzerine Araştırmalar.
Bu çalışmada Marmara ve Batı Karadeniz Bölgelerindeki Titrek Kavaklar (Populus tremula L.) gövde çürüklüğü ve çürüklüğün sebebi yönünden incelendi. Bu bölgelerde titrek kavak gövdeleri üzerinde görülen Phellinus tremulae (Bond) Bond.& Borisov mantarı, ağacın öz odununda beyaz çürüklüğe sebebiyet veren amil olarak belirlendi. Çürüklük 16 yaşında başlamakta, çürük odun oranı 60 yaşında maksimuma (% 14.7) ulaşmakta ve bu yaştan sonra çürüklük oranı azalmaktadır.
3- Değişik Yetiştirme Ortamlarında İstiridye Mantarının (Pleurotus sp.) Kültürü Üzerine Araştırmalar.
Bu araştırmanın amacı, değişik yetiştirme
ortamlarının Pleurotus mantarı verimi üzerine etkilerini belirlemektir.
P. ostreatus ve P. florida mantarları yapraklı ağaç (Quercus cerris L.,
Fagus orientalis Lipsky, Populus tremula L., Alnus glutinosa (L)
Gaertn, Tilia tomentosa Monench., Ulmus montana With., Castanea sativa
Mill, Carpinus betulus L., Eucalyptus camaldulensis Dehm., Acer
campestre (L.) takozlarına aşılanmış ve yetiştirilmiştir. En yüksek
biyolojik verim oranı P. florida ile Populus tremula L. üzerinde elde
edilmiţtir (% l8.29).
P. ostreatus ve P. florida mantarları kavak (Populus euramericana cv.
O- 214) kök kütüklerine aşılanmıştır. Kuluçka devresinde kök
kütüklerini örtmek için Polietilen plastik örtü, parafin ve çayır - ot
kullanılmıştır. Çayır - ot örtüsü en iyi örtü materyali olarak
bulunmuştur. Bu sistem ile elde edilen biyolojik verim oranı % 55.54
olarak elde edilmiştir.
Beş Pleurotus ırkının (P. ostreatus, P. florida, P. sajor - caju, P.
pulmonarius P. pulmonarius P. colimbinus) üç çeşit yetiştirme ortamı
(fındık kabuğu, fındık kupulası ve orman gülü odunu) üzerinde
yetiştirilmiştir. Biyolojik verim oranları P. ostreatus ile kupula
üzerinde % 34.80 ve fındık kabuğu üzerinde P. sajor - caju ile % 8.76
olarak bulunmuţtur. Ormangülü odunları üzerinde şapka elde
edilememiştir.
4-Galeri Kavak Ağaçlandırmalarında Ksilofag Böcekler.
Galeri kavak ağaçlandırmaları akarsu kenarlarına tek, ikili ve bazen arazi şartları uygun ise 3-4 sıra halinde, akarsuyun oluşturduğu taban suyundan faydalanma şartıyla dikilen ağaçlandırmalar olarak tanımlanmaktadır.
Galeri kavak ağaçlandırmalarında sulama, toprak işleme, gübreleme
gibi entansif bakım işlemleri sözkonusu değildir. Bu ağaçlandırmaların
ekonomik önemi yanında rüzgar perdesi oluşturması ve bulunduğu yeri
güzelleştirmesi gibi faydaları da vardır.
Araştırma materyali olarak yurdumuzda çeşitli bölgelerde tesis
edilmiş galeri ağaçlandırmaları kullanılmış ve buralarda yapılan gözlem
ve incelemelerde Melanophila picta Pall., Cryptorhynchus lapathi L.
Scapteron tabaniformis Rott. ve Agrilus sp. tasallutları tesbit
edilmiştir.
Bu tasallutları en aza indirmek için yöreye ve toprak şartlarına en
uygun klon seçilmeli, kaliteli tasallutsuz fidan kullanılmalı ve dikim
yapılacak noktalar özellikle topoğrafik yapı, taban suyu seviyesi,
tekstür, toprağın alt kısımlarında suyun kapilarite ile yükselmesini
önleyen bir tabakanın varlığı, su baskınlarının şekli ve zamanı
açısından mutlaka incelenmelidir.
5- Cyrptorhynchus lapathi L.’ye Karşı Mücadele.
Ergin böcekler 7-9 mm boyundadır. Hortum geriye doğru kıvrıktır ve uzunluğu baş ile göğüs toplamı kadardır. Kanat örtüleri arkaya doğru daralır ve koyu kahverengi siyah renklidir. Boyun kalkanının yanları ve kanat örtülerinin arka 1/3 lük kısmı beyazımsı pullarla örtülüdür. Boyun kalkanının genişliği uzunluğundan fazladır ve ortası çıkıntı halinde ince çizgilidir.
Tüm Avrupa’da bulunmakta özellikle Fransa, Belçika, İtalya, İspanya, Romanya’da önemli zararlar yapmaktadır. Sibirya, Japonya, Kore, Kuzey Afrika ve Kuzey Amerika’da görülmekte, başta Populus olmak üzere Salix, Alnus, Betula, Fagus türlerinde zarar yapmaktadır. Adapazarı, Akyazı, Hendek, Karasu, Düzce, Samsun, Yozgat, Akdağmadeni yörelerinde I-214 ve Samsun kavak klonunda tespit edilmiştir (GÜLER ve Ark.1995).
Larvaları dal ve gövdelerde galeriler, erginleri sürgünlerde yaralar açarak zararlı olmaktadırlar. Kışı larva safhasında kabukta hareketsiz geçirmekte ve tomurcukların patlamasıyla larva beslenmeye başlamaktadır. Zararlının bulunuşu testere talaşı şeklindeki öğüntüler, öz suyu akıntısı ve tasallut yerinin testere kesiği gibi görüntü almasıyla anlaşılabilir. Marmara Bölgesi şartlarında Nisan ortasına kadar odun tabakasında yüzeysel yiyim yaptıktan sonra galeri açarak oduna girmektedir. Galeriler genelde yukarı doğru açılmakta, 3-4 cm çapındaki gövdelerde özde, daha kalın gövdelerde yüzeyden 2.5-3 cm’lik derinlikte bulunmaktadır. Yumurtadan çıkan larva 1-1.2 mm boyunda, baş açık kahverengi,vücut süt beyazı, olgun halde 8-10 mm boyunda, vücut hafif sarımsı beyaz renkte ve C şeklinde kıvrıktır. Larva galerinin sonunda öğüntülerle hazırladığı bir beşik içinde pupa olur. Pupa 9-l0 mm boyunda krem rengindedir. Mayıs sonlarında pupalar görülmeye başlamakta, pupa safhası 12-15 gün sürmektedir. Ergin çıkışı Haziranın ilk haftasından Temmuz ortalarına kadar sürmektedir. Çıkan erginler taze sürgünlerde yaralar açmak suretiyle beslenirler. Yumurta koyma Temmuz-Ağustos aylarında olmaktadır. Bölgemiz şartlarında kışlayan ergine rastlanmamıştır.
Marmara Bölgesi’nde yılda bir generasyon vermekte ve kışı larva safhasında kabuk dokusu içinde beslenmeksizin geçirmektedir. Fidanlık ve ağaçlandırmaların ilk yıllarında çok önemli bir zararlıdır.
Mücadelesi; Öncelikle böceğin etkinliği çap artımı ile ters orantılı olduğundan kültürel işlemleri zamanında uygulayarak ağacın büyümesini hızlandırmalı ve direncini arttırmalıdır. Fidanlıklarda fidan dağıtımı öncesi gerekli kontroller yapılarak zararlının tasallutlu fidanlarla yayılması önlenmelidir. Böcek kavaktan başka kızılağaç, söğüt, huş ve kayında da zararlı olduğundan, tasallut hallerinde kavak ağaçlandırmasından yakınındaki bu tür ağaçlar da kontrol edilmelidir. Zararlının çok görüldüğü yerlerde baltalık şeklinde üretim yapılmamalıdır. Yoğu tasallut hallerinde birincisi Kasım ikincisi ilkbahar başlangıcı (Mart sonu- Nisan başları) olmak üzere iki ilaçlama yeterli olmaktadır. Burada hedef larvaların kabuk dokusu içinde olduğu zamandır.
6- Marmara Bölgesinde Söğütlerde Zarar Yapan Böcekler.
Söğüt ülkemizde geleneksel olarak tarla ve akarsu kenarlarında çok eskiden beri yetiştirilmektedir. Odun hammaddesi ihtiyacının artmasına paralel olarak son yıllarda söğüt odun üretimini artırıcı çalışmalar başlatılmıştır. Bu tezde Marmara Bölgesi’nde bulunan yerli ve yabancı 10 söğüt türü üzerinde görülen böcekler konusu işlenmiştir. Bunlardan Salix alba, S. excelsa ağaç formunda olup odun üretimi için kültürü yapılmakta, S. babylonica, S. matsudana, S. caprea, S. cinerea süs bitkisi olarak park ve bahçelerde kullanılmaktadır. S. triandra, S. fragilis, S. viminalis, S. amplxicaulis doğal tür olarak bulunmaktadır. Bunlardan S. babylonica, S. matsudana bölgeye yabancı tür olarak girmiştir.
Bu çalışma, ileriki yıllarda önem kazanacak olan söğüt ağaçlandırmalarını olumsuz etkileyebilecek zararlı böceklerin verebileceği zararlara karşı gerekli tedbirlerin alınabilmesi için gerçekleştirilmiştir. Çalışma esnasında öncelikle yerli ve yabancı yayınlar taranarak, söğüt zararlıları ile ilgili bilgiler derlenmiştir. Bu bilgiler ışığında Marmara Bölgesi’ni temsil edecek sahalar tespit edilip, periyodik seyahatler yapılarak zararlılar belirlenmiş ve bunların yumurta, larva, ve erginleri toplanmış, verdikleri zararlar incelenmiştir.
Bu çalışmalarda Heteroptera takımından 1 familya 1 tür, Homoptera takımından 5 familya 6 tür, Coleoptera takımından 5 familya 25 tür, Lepidoptera takımından 14 familya 25 tür, Hymenoptera takımından 3 familya 5 tür, Diptera takımından 1 familya 4 tür böceğin varlığı belirlenmiştir.
Tespit edilen böcek türleri ve zarar yaptıkları bitki kısımları şöyledir;
a- Yaprak, sürgün, dal ve gövdelerde özsuyu emerek zarar yapan böcek türleri; Monesteria unicostata Muls. et Rey (Hetoroptera-Tingitidae), Aphrophora salicina Goeze (Homoptera-Cercopidae), Ceresa bubalus (Fabr.) (Membracidae), Tuberolachnus salignus (Gmel.) (Lachnidae), Pterocomma pilosum Buck. (Aphididae), Chionaspis salicis (L.), Lepidosaphes ulmi (L.) (Diaspididae), Rabdophaga rosaria (H. Lw.), R. terminalis (H. Lw.) (Diptera-Cecidomyiidae).
b- Yapraklarda galler oluşturarak veya galeriler açarak zararlı olan böcek türleri; Tracys minutus (L.) (Coleoptera-Buprestidae), Rhynhaenus salicis (L.) (Curculionidae), Phylloctnistis saligna Z. (Lepidoptera-Phyllocnistidae), Pontania proxima (Lep.) (Hymonoptera- Tenthredinidae).
c- Yaprakları yemek suretiyle zararlı olan böcek türleri; Anomola solida Erich. (Coleoptera-Scarabaeidae), Chrysomela populi L., Chrysomela tremulae (Fabr.), Chrysomela Vigintipunctata (Scop.), Clytra quadripunctata (L.), Crepidodera aurata (Marsh.), Phyllodecta vitellinae (L.), Plagiodera versicolora (Laich.), Pyrrhalta lineola (Fabr.), Smaragdina aurita (L.) (Chrysomelidae), Byctiscus betulae (L.), Chlorophanus viridis (L.), Leyprus palustris (Scop.) Phyllobius oblongus (L.).(Curculionidae), Hyponomeuta padellus (L.) (Lepidoptera-Hyponomeutidae), Archips rosana (L.),Ptycloloma lecheana (L) (Tortricidae), Erannis defoliaria Cl., Operopthera brumata (L.), Phigalia pilosaria (Schiff.), (Geometridae), Apatele psi (L.), Autographa gamma (L.), Catocala elocata (Esp.), Earias chlorana (L.), Scoliopteryx libatrix (L.) (Noctuidae), Euproctis chrysorrhoea (L.), Leucoma salicis (L.), Lymantria dispar (L.) (Lymantriidae), Hyphantria cunea (Drury) (Arctiidae), Cerura vinula (L.) (Notodontidae), Lasiocampa quercus (L.), Malocosoma neustria (L.) (Lasiocampidae), Smerinthus ocellata (L.) (Sphingidae), Saturnia pyri (Schiff.) (Saturniidae), Nymphalis antiopa (L.) (Nymphalidae), Lygaeonematus compressicornis (Fabr.), Pteronidea salicis (L.) (Hymenoptera-Tenthredinidae), Pseudoclavellaria amerinae (L.) (Cimbicidae).
d- Sürgün, dal ve gövdelerde galeriler açarak veya gal oluşumuna sebebiyet vererek zararlı olan böcek türleri; Agrilus ater (L.), A. viridis (L.) (Coleoptera-Buprestidae), Aromia moschata (L.), Oberea oculata (L.), Morimus asper (L.) (Cerambycidae), Cryptorrhynchus lapathi (L.) (Curculionidae), Gypsonoma dealbana (Frölich) (Lepidoptera-Tortricidae), Cossus cossus (L.) (Cossidae), Paranthrene tabaniformis (Rott.) (Aegeriidae), Rabdophaga saliciperda (Duf.), R. salicis (Schr.) (Diptera-Cecidomyiidae).
e- Kökleri yiyerek zararlı olan böcek türleri; Melolontha melolontha (L.), Polyphyla fullo (L.) (Coleoptera.-Scarabaeidae).
f-Ölmek üzere olan veya ölmüş ağaçlarda zarar yaparak odun kalitesini düşüren böcek türleri; Dicerca aenea (L.) (Coleoptera-Buprestidae), Xiphydria prolongata (Geoffr.) (Hymenoptera-Xiphydriidae).
Marmara Bölgesi’nde söğütler üzerinde varlığı belirlenen zararlı böceklerin, biyolojileri hem doğal (açık hava şartlarında bulundukları ortamda) hem de laboratuvar şartlarında gözlenerek, tasallutlarına neden olan ve etkinliklerini artırıcı ekolojik şartlar ortaya konulmaya çalışılmıştır. Örneğin, sulama ve bakım işlemleri yetersiz olan söğütlüklerde ve suyu kesilmiş eski akarsu yataklarındaki ağaçlarda, özellikle Agrilus ater (L.)’in çok etkin zararlar yaptığı tespit edilmiştir.
Yapılan çalışmalarda tespit edilen bu böceklerden; Aphrophora salicina Goeze, Chionaspis salicis (L.), Agrilus ater (L.), A. viridis (L.), Chrysomela vigintipunctata (Scop.), Phyllodecta vitellinae (L.), Plagiodera versicolora (Laich.), Leucoma salicis (L.), Lymantria dispar (L.), Hyphantria cunea (Drury) ve Rabdophaga saliciperda (Duf.)’nın Marmara Bölgesi’nde her yerde bulunduğu ve etkin zararlara sebep olduğu belirlenmiştir. Chrptorrhynchus lapathi (L.)’de günümüzde sadece Sakarya çevresindeki söğütlerde bulunmakla beraber çok zararlı olmaktadır.
Varlığı belirlenen 66 böcek türünden günümüzde hiç etkin zararı belirlenmeyen ve hatta bu çalışma sırasında hiç rastlanmayan bir böcek türünün gelecek yıllarda ortaya çıkması ve çok etkin zararlar yapması ihtimal dışı tutulmamalı, bu alandaki çalışmalar kesintisiz sürdürülmelidir.
7-Kavaklarda Agrilus ater L. Tasallutu ile Ekolojik ve Kültürel İşlemler Arasındaki İlişkiler.
Agrilus sexguttatus Brahm ve Agrilus biguttatus Rossi adlarıyla da bilinen Agrilus ater L. Avrupa'nın her yerinde, Finlandiya, Rusya ve Anadolu'da bulunmakta, Kavak, Söğüt, Kayın ve Huş'da zarar yapmaktadır (Schaefer l949, Bolochowsky l963, Chararas l972). Agrilus ater L.'in Türkiye’de tahribatına ilk defa l965 yılında Adapazarı ve İzmit yöresinde rastlanmıştır (Sekendiz ve Yıldız l972).
Agrilus ater, Coleoptera takımı, Buprestidae familyası Agrilini cinsine mensuptur. Erginleri 8–10 mm boyundadır. Kanat örtüleri mat zeytin yeşili veya siyah-yeşil renkli olup üzerlerinde gövde boyunca sıralanan sarımsı beyaz renkli kıllardan meydana gelen üçer nokta bulunur. Alın yeşilimtrak, karın halkaları menekşe rengidir. Gözleri büyük, antenleri kısadır. Olgun larvaların boyu 20–25 mm ye ulaşır. Kirli beyaz veya esmer-krem renklidir, halkaları belirgindir ve sonuncu karın halkasının bitiminde kerpeten ağzı gibi iki sivri uç bulunmaktadır.
Bu böceğe ilişkin olarak Enstitümüzce yapılan bir araştırmaya göre (Sekendiz-Yıldız 1972) Agrilus ater L. erginleri İzmit şartlarında Haziran-Ağustos döneminde çıkmakta, dişiler yumurtalarını gövdeler üzerine paketler halinde bırakmaktadır. Beyaz renkli yumurta paketleri oval bir yapıdadır. Her pakette 8-12 kadar yumurta bulunur.
Yumurtadan çıkan larva çatlaklardan hemen kabuğa girmekte ve yiyim yapmaktadır. Larvanın giriş yerinde esmer lekeler ve koyu renkli akıntılar olmaktadır . Sonbahara doğru olgunlaşan larva ölü odun tabakasının altına geçmekte ve kışı burada geçirmektedir. İlkbahar gelince yiyim yapmaksızın pupa olmakta, 30-35 günlük bir pupa devresinden sonra oluşan ergin 7-14 gün daha aynı yerde kaldıktan sonra çıkmaktadır.
A. ater larvaları, üzerinde yaşadığı ağaçların gövdelerinde kabuk ve diri odunda açtığı sinusoidal larva yollarıyla su ve besin maddesi iletim borularını kesmekte, bu kısımlarda gelişme durmakta ve toplanan özsuyu çürümelere sebep olmaktadır. Aynı gövde üzerinde fazla sayıda larva bulunması halinde galeriler gövdeyi çevrelemekte ve ağacın kurumasına sebep olmaktadır.
Ergin kalın dallara da yumurtlamakta ve soğuk bölgelerde biyolojik devri 2, hatta 3 yıl sürmektedir (Chararas 1972). Bütün Agrilus türleri, Buprestidae familyasının bir özelliği olarak, kök sisteminin yaprak topluluğuna yeterli miktarda su sağlıyacak durumda olmaması halinde, kök kısmı ile toprak üstü gövde kısmı arasında oluşan dengesizlik nedeniyle zayıf düşmüş kavaklara arız olmaktadır (Arru 1968 ).
Şimdiye kadar yapılmış olan araştırma sonuçlarına göre; aşağıdaki hataların yapılmasıyla, ağaçlandırmaların ilk yıllarında rahatsızlığın başlangıcında Buprestidae'lerden daha ziyade Melanophila picta Pall. Zararlı olur. Ağaçlardaki rahatsızlığın daha fazla arttığı durumlarda konumuz olan Agrilus ater L.'nin dışında başka Agrilus türlerinin tasallutları görülmektedir. Agrilus ater L. tasallutları ise 4-5 ve daha yaşlı kavaklarda kendini göstermektedir.
Agrilus tasallutlarına en çok neden olan hataları şu şekilde özetlemek mümkündür;
A- Kullanılan fidanların özelliklerinden kaynaklanan hatalar:
a- Ağaçlandırmalar tesis edilirken, suyunu kaybetmiş fidan kullanımı,
b- Uyanmış fidan dikimi (geç dikim),
c- Yetersiz veya hiç budanmamış fidan dikilmesi,
B- Toprak yapısından kaynaklanan ve dikimde yapılan hatalar:
a- Dikimin, fidan boyuna ve toprak şartlarına göre uygun derinlikte yapılmaması,
b- Dikim sırasında fidan dibinin iyi sıkıştırılmaması,
c- Fidan dibine, kök salımına uygun fakat kurak devrede hızla su kaybetmesinesebep olacak şekilde toprak yığılması,
d- Sulama ön şartı olmaksızın tesis edilen kavak ağaçlandırma sahalarında taban suyunun çok derinde olması ve dikim çukurunun bu derinlik ve toprak tekstürüne uygun şekilde açılmamış olması,
e- Taban suyunun yükselişini engelliyen bir tabaka var olduğu halde (Çakıl tabakası, geçirimsiz kil tabakası gibi.) kavaklık tesis edilirken dikim çukurunun bu tabakayı aşmamış olması (Arru 1968),
f- Taban suyunun stabil olmayışı, seviyesinin ani ve aşırı değişmesi; eğer taban suyu çok hızlı değişirse kavak kökleri bu rutubetli derinliğe zamanında ulaşamamakta ve bu durumda sulamada gecikilmesi halinde Agrilus tasallutuna uygun duruma girmektedir (Arru 1968),
g- Topraktaki rutubet fazlalığının, giderilememesi halinde köklerin boğulmasına neden olmasıyla fidanda su noksanlığına eşdeğer etki yapması (Arru 1968),
h- Topraktaki tuzluluk oranının yüksekliği.
C- Bakım tedbirlerini yerine getirirken yapılan hatalar:
a- Toprak işlemelerini birinci yıldan başlayarak yerine getirmeyip, örneğin 4-5. yıllardan itibaren derin toprak işlemesi yapılması,
b- Fazla miktarda azotlu gübre kullanımı,
Azotlu gübrelerin fazla kullanımı başta Agrilus'lar olmak üzere oduna işleyen böceklerin etkisini artırmaktadır (Arru 1968).
D- Köklere zararlı böcek ve kemirgenlerin tasallutu,
a- Aegeria apiformis, fare ve tavşan zararları.
E- Kabuk ve köklere zarar veren kimyasal madde kullanımından doğan hatalar.
8- Kavaklara Arız Olan Pygaera (Clostera) anastomosis L. Üzerine Araştırmalar .
Bu Çalışma, Türkiye’de 1987 yılında kavaklar üzerinde ilk defa Bursa-Mustafakemalpaşa’da görülen Pygaera anastomosis L.’ nin yayılışının ve biyolojisinin tespiti için yapılmıştır.
Zararlı yüksek çoğalma potansiyeli ve zarar yaptığı periyodun uzun olması sebebiyle özellikle genç kavaklarda büyük artım kaybına neden olmaktadır. Ayrıca sekonder zararlılar için uygun ortam hazırlamaktadır. Bu nedenle Marmara Bölgesi başta olmak üzere Türkiye’nin değişik yörelerinde zararlının tespiti ve biyolojisinin izlenmesine ilişkin çalışmaların yapılması gerekmiştir.
Çalışmada yayılışı ve değişik yörelerdeki biyolojisinin belirlenmesi esas alınmıştır. Kavak ağaçlandırmalarında ve fidanlıklarda bu böceğe ilişkin gözlemler yapılmıştır.
Biyolojisinin tam tespiti için zararlının çok görüldüğü Bursa-Yenişehir’de bulunan fidanlık ve ağaçlandırmalara 15, İzmit Orman Fidanlığına 7 günlük periyotlarla gidilerek gözlemler yapılmış, yumurta, larva, pupa ve ergin örnekleri toplanmıştır.
Laboratuvara getirilen larvalar cam kavanoz, petri kutuları, tel kafesler içinde beslenmiştir. Laboratuvar dışında Enstitü bahçesinde organtin ile sarılan dallarda ve ağaçların altına konulan kafeslerde larvalar aynı şekilde beslenerek gözlemler sürdürülmüştür.
Pygaerea anastomosis L. kavak dışında nadir olarak da Salix sp,Prunus domestica L.ve Crataegus oxyacantha L.’de zarar yapmaktadır. Türkiye’de Populus sp. ve Salix alba üzerinde görülmüştür.
Pygaerea anastomosis L.’nin Bursa-Yenişehir, İzmit, Sakarya, Edirne, Samsun-Bafra yörelerinde bulunduğu ve zarar yaptığı belirlenmiştir. Yurdumuzda kavaklar üzerinde ortaya ilk çıktığı zamanlarda %100’e varan yaprak kayıplarına sebep olabilen zararlının populasyon yoğunluğunda daha sonra büyük düşüşler olduğu tespit edilmiştir.
Marmara Bölgesinde yılda 4 generasyon vermekte kışı 2-3. larva safhasında bir kokon içinde, diapoz halinde, gövde ve dallardaki kabuk çatlakları, yara izleri gibi yerlerde geçirmektedir. Tomurcukların patlamasıyla (Mart sonu-Nisan başı) tekrar beslenmeye başlamaktadır.
Birinci generasyon Mayıs-Haziran (37-40 gün), İkinci generasyon Temmuz-Ağustos (34-38 gün), üçüncü generasyon Ağustos-Eylül (32-37 gün), dördüncü generasyon Eylül- Mayıs (255-258 gün) aylarında görülmektedir. Larva beslenme süreleri 1, 2 ve 3. generasyonlarda 18-20, son generasyonda 90-95 gün sürmektedir. Pupa metemorfoz süresi 1. generasyonda 8-12 gün, 2-3. generasyonlarda 7-10, son generasyonda 12-15 gün devam etmektedir.
Erginler çıkıştan hemen sonra ortalama 8-15 saat kadar süren çiftleşmeye başlar. İlk yumurtalar 2-3 gün sonra görülür ve yumurtlama 4-5 gün sürer. Bir dişinin koyduğu yumurta sayısı ortalama 350-650 olduğu belirlenmiştir. Yumurtalarını genellikle alt dallardaki yapraklara koymakta, olgunlaşma süresi 3-5 gün sürmektedir. Larvalar pupa olana kadar 5 gömlek değiştirmektedir. İlk 3 safhada toplu halde yiyim yapan larvalar, 4 ve 5. safhalarda tek veya 2-3’lü grup halinde bulunurlar. Larvalar ilk iki safhada yaprakları iskelet halinde bırakacak şekilde beslenirler. 3. safhada kalın damarlara dokunmaksızın yaprak ayasını yerler. 4. safhada sadece orta damara dokunmazlar, olgun larvalar ise sapı hariç yaprakların tamamını tüketirler.
Sonuç:
Pygaerea anastomosis L. Yüksek üreme gücü (Yurdumuzda 4 generasyon verdiğine, erkek dişi sayısı eşit olduğuna ve ortalama 500 yumurta hesabıyla bir çiftten yıl sonunda Bremer formülüne göre 3 milyar 250 bin gibi yüksek miktarda yeni fert oluşabilmesi) sebebiyle potansiyel bir zararlı olarak bakılmalı, fidanlık ve genç ağaçlandırmalarda epidemi yapması engellenmelidir. Populasyonunda son yıllarda görülen azalma böceğin biyotik ve abiyotik faktörlerden çok etkilendiğini göstermektedir. Bununla birlikte toplanan örneklerin çok azında parazitleşme görülebilmiştir. Karıncalar ile virüs salgınlarının da populasyon azalmasında etkisi olduğu bilinmektedir.